Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/133 E. 2021/261 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/133
KARAR NO : 2021/261

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 10/05/2011
KARAR TARİHİ : 21/09/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle ; müvekkilinin promosyon ürün tasarım ve satışı yaptığını, davalılardan … İlaç şirketinin 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle promosyon olarak dağıtmak için müvekkilinin daha önce … şirketine yaptığı eskitme tip metal paralı anahtarlıklardan yaptırmak istediğini ve numune ürün ve fiyat talep ettiklerini, müvekkilinin davalıya numune ürün gönderip fiyat bildirdiğini, taraflar arasında bir süre yazışma yapıldığını, bir ay zaman geçtikten sonra davalının numuneleri iade ettiği, ancak bu süre içerisinde davalının numune olarak aldığı ürünleri kopyalayarak başka bir firmaya yaptırdığının anlaşıldığını, müvekkili tarafından daha önce yapılmış olan eczacılık ambleminin davalı tarafça tıp amblemine uyarlanmak suretiyle eskitme madeni para şeklindeki orjinal konsept ve tasarımın davalı tarafça taklit edildiğini, müvekkili tarafından meydana getirilen eskitme madeni para biçimindeki anahtarlık tasarımının eser niteliğinde olduğunu, müvekkilinin eser sahibinden doğan maddi ve manevi haklara sahip bulunduğunu, davalıların bu hakları ihlal ettiğini” iddia ile eser hakkına vaki tecavüzün tespitini, men’ ini ve ref’ ini, FSEK 68. maddesi gereğince 3 kat hesabıyla 10.000 TL tazminatın en yüksek ticari avans ile birlikte davalı taraftan tahsilini, 1.000 TL maddi tazminat ile 20.000 TL manevi tazminata hükmolunmasını ve verilecek kararın gazetede ilanını talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davanın …şirketine ihbarının gerektiğini, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkilinin kötüniyetli olmadığını, tıp bayramı için promosyon amaçlı anahtarlık yaptırmak üzere davacı firma dışında …şirketi ile de görüştüklerini ve diğer tekliflerini değerlendirdiklerini, müvekkilinin orjinal numune ürüne göre kopya yaptırdığı iddiasının gülünç, haksız ve kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin davacıya zarar verme kastı bulunmayacağını, gerekli özeni gösterdiğini, herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında … 4.FSHHM’nin … Esas sayılı dosyası ile iş bu dava dosyasının birleştirildiği ve 19/10/2011 tarihinden itibaren her iki davanın yargılamasının birlikte sürdürüldüğü anlaşılmıştır.
Birleşen davada davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin özgün üretim ve tasarım yaptığını, 2005 yılında … firmasına, 2008 yılında ise … İlaç şirketine yaptığı eczacılık bayramı promosyon ürünlerinin bir benzerinin … İlaç şirketi tarafından yaptırılmak istendiğini, müvekkilinin 11/01/2011 tarihinde … İlaç firmasına ürün numunesi ve fiyat teklifi verdiğini, taraflar arasında bir süre görüşmelerin sürdüğünü, ancak 10/02/2011 tarihli e-posta ile işin başka bir firmaya verildiğinin ve ürün numunelerinin güvenlikten alınabileceğinin bildirildiğini, yapılan araştırmada müvekkiline ait eser niteliğindeki anahtarlık modellerinin taklitlerinin, hakkında … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ nde …Esas sayılı dava açılmış olan … İlaç şirketinin bu ürünleri davalı … şirketine yaptırdığının anlaşıldığını, ürünlerin neredeyse birebir aynı olduğunu, davalının eylemi FSEK’ ten kaynaklanan mali haklara tecavüz teşkil ettiğini iddia ile eser hakkına vaki tecavüzün tespitini, ref’ ini ve men’ ini, FSEK 68. madde gereğince 3 kat kanuni ceza hesabıyla 1.000 TL’ nin, ayrıca FSEK 70. maddesine göre 1.000 TL maddi tazminatın ve 20.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, verilecek kararın gazetede ilanını talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Birleşen dosya davalısı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacının dava konusu yaptığı ürünlerin harcıalem olduğunu, herhangi bir ayırd edici özellik taşımadığını, yaratıcının şahsına bağlı bir özelliğinin bulunmadığını, bu tip anahtarlıkların piyasada çok uzun yıllardan beri üretilip pazarlandığını, bu tasarımların eser niteliğinde olmadığını, davacının bunlar üzerinde bir hakkının bulunmadığını, bunların alenileşmiş olduğunu ve herkes tarafından kullanıldığını savunarak davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
Asıl davada ve birleşen davada dava konusu uyuşmazlık, davacının dayandığı anahtarlık modellerinin FSEK anlamında eser niteliğinde olup olmadığı, davacının eser sahibi olup olmadığı, davacının eser sahibi olduğunu iddia ettiği anahtarlık modellerinin davalılardan … İlaç şirketi tarafından diğer davalı Beta Plastik şirketine yaptırılıp yaptırılmadığı, davalıların bundan dolayı hukuki sorumluluklarının bulunup bulunmadığı, varsa davacının maddi ve manevi zararının ya da talep edebileceği telif tazminatının ne olduğu, tespit, ref, men, maddi ve manevi tazminat ve ilan taleplerinin yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
… 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda … esas-… karar ve 18.12.20214 tarihli karar ile; Asıl dava yönünden; Asıl davanın kısmen kabulü ile, Davacının eser sahipliğinden kaynaklanan haklarına davalı tarafça yapılan tecavüzün tespitine ve tekrarının men’ ine, FSEK 68 maddesi gereğince takdiren 8.485,50 TL telif tazminatının, dava tarihinden itibaren hesaplanacak en yüksek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının tecavüzünün bu şekilde ref’ ine, fazlaya ilişkin telif tazminatı talebinin reddine, FSEK 70.maddeye dayalı tazminat talebinin reddine, takdiren 2.500 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren hesaplanacak en yüksek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair manevi tazminat talebinin reddine, Birleşen dava yönünden, Birleşen davanın Kısmen kabulü ile, Davacının eser sahipliğinden kaynaklanan haklarına davalı tarafça yapılan tecavüzün tespitine ve tekrarının men’ ine, FSEK 68.maddesi gereğince takdiren 7.500 TL telif tazminatının dava tarihinden itibaren hesaplanacak en yüksek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının tecavüzünün bu şekilde ref’ ine, FSEK 70.maddeye dayalı tazminat talebinin reddine, Takdiren 2.500 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren hesaplanacak en yüksek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair manevi tazminat talebinin reddine, Karar kesinleştiğinde karar özetinin, masrafı davalılardan alınmak suretiyle Türkiye çapında yayın yapan ve kararın kesinleşeceği tarih itibariyle tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde 1/8 gazete tek sayfası ebadında ve bir kez ilanına…” dair karar verildiği, verilen kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 06.02.2017 tarih ve 2015/12749 esas, 2017/570 sayılı kararı ile “…Mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda dava konusu anahtarlıkların görünüm ve üzerindeki resim, çizim, kabartma ve benzeri tüm görsel unsurların bir araya getirilen biçimi itibariyle sahibinin hususiyetini taşıyan, estetik bir düşünce ve yaklaşımla oluşturulduğu bu bakımdan da FSEK 1/B ve 4. maddeleri kapsamında güzel sanat eseri tasarım olarak korunabileceği görüşü açıklanmıştır.
Uyuşmazlık konusu anahtarlık tasarımının FSEK 1/B ve 4. maddeleri uyarınca sahibinin hususiyetini taşıyan güzel sanat eseri olarak kabul edilebilmesi için meydana getirilen ürünün basit yaratımlardan uzak, günlük ve normal kullanımın da ötesinde, işlevsel bir amaçtan ziyade, sanatsal bir faaliyet sonucu estetik duygusuna hitap etmek amacıyla yaratılan ve sanatsal özelliği yüksek bir ürün olması gerekir. (Emre Kalender, Ticaret ve Fikri Mülkiyet Hukuku Dergisi, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, 2015/1,s-113).
Oysa, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi heyetince düzenlenen raporda dava konusu anahtarlık tasarımının haiz olduğu özellikler tarif edilmekle birlikte yukarıda açıklanan hususları içermediğinden rapor hüküm tesisine yeterli kabul edilemez.
O halde, dava konusu anahtarlık tasarımının. 5846 sayılı FSEK 1/B ve 4 madddeleri anlamında seri üretim yoluyla ticari kullanım amacını aşan ve işlevsel özelliğinin çok ötesinde, seyir hissi yaratmak üzere meydana getirilmiş yüksek düzeyde estetik ve sanatsal vasfa sahip bir tasarım olarak güzel sanat eseri sayılıp sayılamayacağı hususunda içlerinde Güzel Sanatlar Akademisi tasarım bölümünden bir öğretim üyesi ile, hediyelik eşya sektöründen bir bilirkişinin de bulunduğu yeni bir heyetten görüş alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi görüşü benimsenmek suretiyle 5846 sayılı FSEK 68. maddesine dayalı telif tazminatına hükmedilmesi doğru görülmediğinden asıl davada kararın mümeyyiz davalı vekili yararına bozulması gerektiği….” gerektirdiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkememizce bozmaya uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Bozma sonrası alınan 03.02.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle”…Yargıtay’ın bozma kararında sadece anılan makalenin sonuç kısmına atıf yapması ve sonuç kısmındaki görüşün bozma kararına alınması, Yargıtay’ın da bir tasarımın aynı zamanda uygulamalı güzel sanat eseri olarak kabul edilmesi ve dolayısıyla telif kapsamında korunması için güzel sanat eserlerine kıyasla bazı kriterler bakımından belli eşikleri aşması gerektiği yönünde görüşü benimsediği şeklinde yorumlanabileceği nitekim doktrinde de benzer görüşler mevcut olduğu, Estetik nitelik yönünden değerlendirilen ürün “Promosyon Anahtarlık” tasarımı olduğu, Tasarım üç ana öğeden oluştuğu, tasarımda yer alan anahtar halkası ve bağlantı elemanı bu tip ürünlerde sıklıkla kullanılan harcıalem standart bağlantı elemanları olduğu. gövde, konturları bozulmuş daire oranlarda olup merkezinde düz daire yüzey içinde eczacılık amblemi yer aldığı, amblemin çevresinde dış konlur ile arada kalan halka biçiminde yüzey dokusu belli yerlerde aşındırılarak bir nevi taş efekti verildiği, değerlendirilen ürün estetik yönden incelendiğinde, ürünün bütüncül algısı bakımından görsel özelliklerinde sahibinin hususiyetini taşımadığı, promosyon ürün olarak dağıtılmak üzere normal ve günlük kullanımın amaçlı işlevsel bir amaç için tasarlandığı, sanatsal bir faaliyet sonucu estetik duygusuna hitap elmek amacıyla üretilmediği ve sanatsal özelliği yüksek bir ürün olmadığı …” sonuç ve kanaatinin bildirildiği, 08.02.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle”…Davaya konu fikri ürün seri bir şekilde üretilebilen bir promosyon anahtarlık tasarımıdır, Tasarımların FSEK kapsamında eser niteliğinin kabul edilebilmesi için taşıması gereken unsurlar vardır; FSEK kapsamında öncelikle eser olarak değerlendirilebilmek için m. 1 anlamında sahibinin hususiyetini taşıması ve Kanunda sayılan eser türlerinden birinin olması gerekir, FSEK kapsamında tasarımlar m. 4’de güzel sanat eserleri olarak sayılmıştır. FSEK m. 4’de sayılan eserlerin hukuki korumadan yararlanabilmesi için ayrıca estetik değere sahip olması da zorunludur, Estetik değer FSEK m. 4’de sayılan tüm fikri ürünler için aranan unsurdur, Dava konusu anahtarlık tasarımın FSEK korumasından yararlanabilmesi için sahibinin hususiyetini taşıması ile birlikte estetik değere de sahip olması gerekmektedir, Davaya konu anahtarlık ürünü bu çerçevede değerlendirildiğinde, FSEK M. 1/B anlamında sahibinin hususiyetini taşımadığı ve sanatsal estetik bir değeri bulunmadığından FSEK kapsamında güzel sanat eseri olarak korunamayacağı…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
KANAT VE GEREKÇE
Asıl davada ve birleşen davada dava konusu uyuşmazlık, davacının dayandığı anahtarlık modellerinin FSEK anlamında eser niteliğinde olup olmadığı, davacının eser sahibi olup olmadığı, davacının eser sahibi olduğunu iddia ettiği anahtarlık modellerinin davalılardan … İlaç şirketi tarafından diğer davalı Beta Plastik şirketine yaptırılıp yaptırılmadığı, davalıların bundan dolayı hukuki sorumluluklarının bulunup bulunmadığı, varsa davacının maddi ve manevi zararının ya da talep edebileceği telif tazminatının ne olduğu, tespit, ref, men, maddi ve manevi tazminat ve ilan taleplerinin yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) korumasından yararlanabilmek için öncelikle fikri ürünün eser niteliğine sahip olması gerekmektedir. 5846 sayılı Kanun’da eserlerin neler olabileceği açıkça sayılmıştır ve bu eserler sınırlı sayı ilkesine tabidir. FSEK m. 1/B-a uyarınca “Eser; sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri”dir. Ayrıca işleme ile ilgili 6. Madde “istifade edilen eserin sahibinin haklarına zarar getirmemek şartıyla oluşturulan ve işleyenin hususiyetini taşıyan işlenmeler, bu kanuna göre eser sayılır.”
Anılan bu hükümlerde eserin türleri sayılmış ve bu türdeki fikri ürünlerin korumadan yararlanabilmesi içinde sahibinin hususiyetini taşıması ifadesine yer verilmiştir. FSEK bakımından eser niteliğinde olmayan yaratımlar, insan zekasının yarattığı fikri ürün olsalar dahi, bu korumadan faydalanamayacaklar ve sonucunda da bu fikri ürünleri yaratanlar da eser sahiplerinin de öngörülen korumadan yararlanmaları mümkün olmayacaktır.
FSEK kapsamında bir eser, O eseri meydana getiren kişinin hususiyetlerini taşıyıp onun fikri çabasının mahsulü olarak korunmaktadır. Dolayısıyla FSEK sadece sahibini özelliklerini taşıyan ve kanunda sayılan çalışma ve emekler eser olarak kabul görüp koruma altına alınmaktadır.Bir diğer ifadeyle, her türlü fikri çalışmalar FSEK kapsamındaki korumadan yararlanamayacaktır.
Kanun koyucunun sadece eser niteliğindeki ürünlerin FSEK kapsamındaki korumadan yararlanabilmesinin bazı nedenleri söz konusudur. Her şeyden önce herkes tarafından rastgele meydana getirilmiş fikri ürünleri eser olarak korunmamalıdır. Zira bir fikri ürün herkes tarafından yaratılabilecek nitelikteyse; mesela herkesin ufak bir çabayla yazabileceği yazıları eser olarak kabul etmek Kanunun ruhuna aykırılık teşkil etmektedir ki, fikri hakların düzenlediği koruma ve eser sahibi için yararlanma konusunda tekel yaratması ve eserin üçüncü kişiler tarafından serbestçe kullanılmasını engellemesi ortaya çıkan her fikri ürünün eser olarak koruma altına alınmasını gereksiz hale getirmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 06.02.2017 tarih ve 2015/12749 esas, 2017/570 sayılı bozma kararı doğrultusunda davacının ürünlerinin FSEK m. 4 kapsamında eser niteliğinin bulunup bulunmadığına ilişkin, bozma kararı öncesi alınan iki rapor arasındaki çelişkilerin de giderilmesi sureti ile bozmaya konu dava konusu ürünün günlük ve normal kullanımın ötesinde, işlevsel bir amaçtan ziyade sanatsal bir faaliyet sonucu, estetik duygusuna hitap etmek amacı ile üretilen ürünün FSEK kapsamında sanat eseri sayılıp sayılamayacağına ilişkin Güzel Sanatlar Akademisi Tasarım bölümünden bir akademisyen, bir FSEK Uzmanı ve bir hediyelik eşya sektör bilirkişisine dosya tevdi edilerek rapor hazırlanılması istenilmiştir.
FSEK m. 4 kapsamında sayılan eserlerin güzel sanat eseri olarak kabul edilebilmesi için sahibinin hususiyetini taşıması dışında ayrıca estetik değerde içermesi gerekmektedir.
Kanun koyucunun açıkça ifade ettiği gibi FSEK’e göre bu kategoriye giren güzel sanat eserleri sahibinin hususiyetini taşıyıp estetik değere sahip olmalıdır. Güzel sanat eserlerinde var olması gerekli olan ortak nokta, estetik niteliktir. Kanunda sayılan bu eser çeşitleri tahdidi nitelikte değildir. Eserlerin güzel sanat eseri sayılması için estetik mahiyette olmanın yanında, FSEK’da sayılan güzel sanat eseri türlerinden birine dahil olması gerekir.
Güzel sanat eserleri, bilhassa el işleri ve küçük sanat eseri olarak tanınan eşyanın, günümüzdeki teknolojik ilerleme sayesinde sınai yollardan ve seri olarak üretilmektedir. Seri üretim sonucunda temin edilen ürünlerde, güzel sanat eserlerinde var olması gerekli olan estetik değerin mutlaka bulunduğunu söylemek her durumda mümkün değildir. Seri üretimin neticesinde temin edilen eserlerin, sahibinin hususiyetine sahip olsalar dahi estetik değer taşıyıp taşımadığı dikkatli bir biçimde incelenmesi gerekmektedir. Aksi halde FSEK’in uygulama alanı, amacından uzaklaşacak derecede geniş hale gelecektir. Seri üretim sonucu temin edilen ürünler sahiplerinin özelliğini taşıyor olsalar bile, eğer estetik niteliğe sahip değillerse eser olarak değil, sadece haksız rekabet hükümlerine göre koruma altına alınabilirler. Zira bir çok sınai ürünün de güzel sanat eseri sayılıp korunmasına yol açacak aşırı bir uygulamanın kapısının aralanabileceğini, estetik niteliğin tespitinde titiz davranılması gerektiği doktrinde ifade edilmektedir. (Halil Arslanlı, Fikri Hukuk Dersleri l (Fikir ve Sanat Eserleri), İstanbul, 1954, s. 23.; Şafak EREL, Türk Fikir ve Sanat Hukuku, Ankara, 2009, s. 69-70. ; Duygun YARSUVAT, Türk Hukukunda Eser Sahibi ve Hakları, 1984, s. 69).
Güzel sanat eserleri insanda hayranlık uyandıran estetik nitelikte olup bir düzey üzerinde ya da bir cisim halindeki eserlerdir. Genellikle bir fikri eserinin FSEK kapsamında eser sayılması için sabit bir araçla tespit edilmesine gerek olmamasına rağmen, güzel sanat eserlerinin diğerlerinden farklı olarak göze hitap etmesi nedeniyle sabit bir araçla tespitleri gereklidir.
Yukarıda yapılan tespit ve değerlendirmeler karşısında, bozma ilamı doğrultusunda davaya konu bu ürünlerin FSEK’in 4. Maddesi kapsamında güzel sanat eseri olup olmadığı bilirkişi heyetince incelenmiş, bu doğrultuda güzel sanat eserlerinin ait olduğu kültürel, dönemsel yapı ya da kişinin özünü temsil eden imzası niteliğinde olması gerektiği, siparişlere göre farklılaşıp şekillenemeyeceği, başka kişi ya da kuruluşların imza ya da logolarının bünyesinde barınamayacağı bu nedenle promosyon üretimlerin sanat eseri sınıfına giremeyeceği ve sanat eseri estetiği kapsamında değerlendirilemeyeceği, davacı ve davalının üretmiş oldukları, siparişe dönük gelir geçer promosyon üretimleri sanat eseri ve sanat estetiği açısından değerlendirilme sınıfına giremeyeceğinden, sanat eseri olmadıkları için, sanat estetiğine de sahip olmadıkları, günlük kullanım için seri bir şekilde üretilen ve bir anahtarlıkta bulunması gereken spiral çelik, birleştirici suni deri ve görsel parça olmak üzere üç parçanın bir araya getirilmesinden oluşan davacı ürünlerinin hem ayrı ayrı hem de bir bütün olarak estetik değer taşımadığından FSEK m. 4 anlamında eser olmadığına dair tespit yapılmıştır.
Mahkememizce de hükme esas alınan 08/02/2021 tarihli rapor doğrultusunda dava konusu, davacıya ait ürünlerin FSEK m. 4 anlamında eser niteliğine sahip olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklanan nedenler doğrultusunda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 06.02.2017 tarih ve 2015/12749 esas, 2017/570 sayılı bozma kararı, hükme esas alınan 08/02/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporu bir arada değerlendirildiğinde, asıl dava bakımından dava konusu anahtarlığın FSEK md. 1/b kapsamında sahibinin hususiyetini taşımadığı ve sanatsal bir estetik değeri bulunmadığından FSEK md. 4 kapsamında güzel sanat eseri olarak korunamayacağı sonucuna varılarak sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiş, birleşen İstanbul 4. 4.FSHHM’nin 2011/103 Esas sayılı davası yönünden bozma öncesi verilen karar birleşen davalı vekili tarafında temyiz edilmediğinden, yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Asıl davanın REDDİNE,
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcının peşin yatırılan (peşin harç+ıslah harcı) 810,35TL’nin mahsubu ile kalan 751,05 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan eser hakkına vaki tecavüzün tespiti,men’i, ref’i talepleri yönünden davalı …. San. AŞ vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı davalı …. San. AŞ’ye verilmesine,
c-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan FSEK mad.68/1-2 ‘ye dayalı maddi tazminat talebi yönünden davalı …. San. AŞ vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı davalı …. San. AŞ’ye verilmesine,
ç-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan FSEK mad..70/2 ‘ye dayalı maddi tazminat talebi yönünden davalı …. San. AŞ vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı davalı …. San. AŞ’ye verilmesine,
d-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan FSEK mad..70/1 ‘ye dayalı manevi tazminat talebi yönünden davalı …. San. AŞ vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı davalı …. San. AŞ’ye verilmesine,
e-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
2-Birleşen … 4.FSHHM’nin … Esas sayılı davası yönünden bozma öncesi verilen karar birleşen davalı vekili tarafında temyiz edilmediğinden, yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
3-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/09/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.