Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/117 E. 2020/318 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/117
KARAR NO : 2020/318

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/04/2019
KARAR TARİHİ : 14/10/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin finans sektöründe aktif olarak çalıştığını ve kurucusu olduğu “…” ile faktoring alanında faaliyetlerini yürüttüğünü, “…” nin kuruluşuna 16 Aralık 2010 tarihinde … tarafından izin verildiğini, … tarih ve … Sayılı … faaliyet izni kapsamında faaliyetlerine başladığını, … önemli ve güçlü bir yere sahip olarak önemli ölçüde finansal ve parasal hizmetlerde bulunduğunu, müvekkili adına tescilli olan “…” ibareli markanın, müvekkilinin … numaralı başvurusu üzerine Türk Patent Enstitüsü tarafından 03.07.2002 tarihinde tescil edildiğini, markanın … tescil numarası ile 36. ve 40. sınıflarda kayıtlı olduğunu, müvekkilinin daha sonra …sayılı başvurusu ile “şekil markası” için başvurduğunu ve şekil markasının 09.09.2011 tarihinde tescil edildiğini, davalının 28.11.2018 tarihinde yapmış olduğu … başvuru numaralı başvurusu ile “…” ibareli markanın kendisi adına 09, 36, 37, 47 numaralı sınıflarda tescilini talep ettiğini ve Türk Patent Enstitüsü kayıtlarında yapılan incelemede markanın tesciline karar verildiğini, davalının markasının müvekkilinin “…” markası ile benzer olduğunu, müvekkilinin kurucusu olduğu ve “…” ibareli markayı kullanan “… A.Ş.”nin alanında öncü ve tanınmış bir finansçı olduğunu ve “…” sözcüğünun müvekkili ve müvekkilinin kurucu ortağı olduğu şirketi ile özdeşlemiş bir marka olduğunu, müvekkilinin markası ile davaya konu davalı markası arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunduğunu, müvekkilinin öncelikli ve kazanılmış haklarının muhakkak surette korunmasının zaruri olduğunu, “Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri.”olan 36. Sınıfın her iki marka için de ortak sınıf olduğunu, her iki markanın işitsel anlamda benzer olduklarını ve aynı anlama geldiklerini, aynı şeyi ifade etmek için kullanıldıklarını, “…”( veya Sardis) antik kentinin “ilk madeni paranın basıldığı yer” olarak bilindiğini, markanın çağırışım yaptığı ifade anlamında da bu kelimenin doğrudan doğruya müvekkilinin faaliyet gösterdiği finans sektörünü işaret ettiğini, davalı markası ile müvekkiline ait markanın benzerliğinden dolayı karıştırılma ihtimali olduğunu, davalı yan adına tesciline karar verilen “…” ibareli marka ile müvekkilin sahibi olduğu “…” ibareli marka ile olan benzerliği açıkça ortada olup müvekkilin öncelikli haklarının korunması gerektiğinden bahisle, … başvuru numarası ile davalı adına tescilli bulunan “…” ibareli markanın TPE nezdinde tutulan sicil kaydına, dava sonuçlanıncaya kadar 3.kişilere devri önleyecek şekilde teminatsız olarak tedbir konulmasına, davalının “…” ibareli markasının müvekkiline ait … başvurulu numaralı “…” ibareli markası ile benzer olduğunun tespitine, … nolu “…” ibareli markanın tescil edildiği tüm sınıflar bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin markası ile davacı markasının farklı olduğunu, markalar arasında hiçbir surette iltibas ihtimali bulunmadığını, markaların kapsadıkları mal ve hizmetlerin de farklı olduğunu, markaların görsel olarak da benzerliklerinin bulunmadığını, markalarda kullanılan yazı karakterinin, renk unsurunun ve logo unsurlarının farklı olduğunu, müvekkilinin markasının düz yazı şeklinde iken, davacı markasının ve kullanımının … ibaresinin üzerinde ve yazı unsurundan daha büyük tanzim edilmiş olan aslan logosunu içerdiğini, markaların işitsel olarak da farklı olduğunu, işaretlerin karıştırılma ihtimalinin tespitinde belirleyici olan unsurun; markanın münferit unsurlarından daha ziyade markanın bir bütün olarak bıraktığı genel izlenim olduğunu, buna göre, markalar arasında benzerliğin olup olmadığına, markanın bütünü itibariyle bıraktığı etkinin dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğini, markaların farklı unsurlardan oluşmasına rağmen bütünü itibariyle bıraktığı etkinin eski markayı çağrıştırabileceği gibi, tam tersine, unsurlardaki benzerliğe rağmen tamamen farklı etki de bırakabileceğini, markaların kapsadıkları mal ve hizmetler farklı olduğunu ve iltibas tehlikesinin kabulü için marka benzerliğinin yanı sıra mal ve hizmet benzerliğinin bulunması gerektiğini, dava konusu markaların markaların kapsadıkları mal ve hizmetlerin farklı olduğunu, müvekkilinin markasının 09 / 35 / 36 / 37 / 42. sınıflarda yer alan mal ve hizmetler açısından tescilli iken, davacı markasının 36 ve 40. sınıfta yer alan hizmet bakımından tescil edildiğini, markalar arasındaki ortak olan tek hizmet 36. sınıfta yer alan hizmetler olduğunu, 36. sınıfta yer alan hizmetler bakımından da hem markalar arasındaki farklılık hem de hizmetin niteliği gereği karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, söz konusu hizmetlerin alıcısının makul seviyede bilgilenmiş tüketici olduğunu, dava konusu mal ve hizmetler günlük tüketime konu olan ve kolay erişilebilir mallar olmadığından, malların hitap ettiği tüketici kitlesi dikkate alındığında markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığının anlaşılacağını, zira çekişme konusu ürün/hizmetlerin günlük tüketime konu olmayan, yüksek fiyatlı, uzmanlık gerektiren hizmetler olduğu göz önüne alındığında mal/hizmet satın alınma sürecinde tüketicinin azami dikkat ve özen göstereceği gerçeği de dikkate alındığında tüketicinin bu süreçte markalar hakkında belirli bir bilinç düzeyine erişeceği ve markaları kolayca ayırt edebileceğinin aşikar olduğunu, davacı tarafın markasını 36. sınıfta yer alan hizmetler haricinde kullanmadığını, üzerinde kullanmadığı mal ve hizmetler yönünden müvekkilinin markasının tesciline haksız yere engel olmak istediğini ayrıca davacı markasının tanınmış marka olmadığını, markalar bir bütün olarak incelendiğinde aralarında bir benzerlik bulunmadığını ve tüketici nezdinde iltibas tehlikesi bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava; 6769 Sayılı SMK kapsamında açılmış marka hükümsüzlüğü talebine ilişkindir.
Dosyada tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Dosyaya sunulan 16.03.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle;”… davalının … numaralı … markasının tescil kapsamından, 36. sınıf “Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculumu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri.” çıkarılarak, kısmen hükümsüz kılınması gerektiği…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME
Marka hukuku anlamında hükümsüzlük: “Teşcil edilmiş bir markanın, gerekli koşullara sahip olmaması nedeniyle dava yoluyla iptali ve böylece evvelce elde edilmiş marka hakkının son bulması.” demektir. Dava konusu markanın, hükümsüzlüğü ve sicilden terkin talebi ilgili mevzuat kapsamında incelenerek, hükümsüzlük koşullarını sağlayıp sağlamadığı değerlendirilmiştir.
Marka hükümsüzlük halleri ve talebi, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 25. maddesinde düzenlenmiştir. Mad. 25/1’e göre, “SMK 5’inci veya 6’ıncı maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir” denilmektedir.
SMK 5’inci maddede “marka tescilinde mutlak ret nedenleri” düzenlenmiş ve bu maddede sayılan işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği hükme bağlanmıştır. SMK 6’ıncı maddede, marka tescilinde nispi ret nedenleri düzenlenmiş ve önceki tarihte başvuru yapan veya tescil alan marka hak sahiplerinin hangi durumlarda sonraki başvuruya itiraz edebilcekleri düzenlenmiştir.
6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu madde 6/1 “tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzediği ve kapsadığı mal ya da hizmetlerin aynılığı ya da benzediği nedeniyle, tescil edilmiş ya da önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir. 6/5 “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tesil başvurusu, haklı bîr sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.” şeklindedir. Dolayısıyla somut uyuşmazlıkta, her iki taraf markasının markalar arası aynılık/benzeriik ve aynı mal/hizmet sınıfı açısından aynılığı veya benzerliği incelenmiş, iltibasın söz konusu olup olmadığının değerlendirilmiştir.
Markalar Arası Benzerlik Karşılaştırması
Markalar arası iltibas ihtimalinin tespitinde, markaların bütünü itibariyle bıraktığı etki, önceki tarihli markanın sahip olduğu ayırım gücü, telaffuz, biçim ya da anlam itibariyle bıraktığı etki, markaların benzer alıcı çevrelerine hitap edip etmediği hususlarına bakılmalıdır.
Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre de ayırt edilemeyecek kadar benzerlik değerlendirmesinde karşılaştırılan markaların; şekil ve ibareden oluşan karma nitelikleri, görünüş, yazılış ve düzenlenmiş biçimlerine göre bıraktıkları genel izlenimleri dikkate alınmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, davacının …numaralı … markası ve … numaralı … markası ile davalının …numaralı … markası bu kriterler kapsamında karşılaştırılarak markaların işitsel ve anlamsal olarak benzer oldukları, anlam itibariyle aynı olan markaların, özellikle belli bir halk kesimi için telaffuz olarak da aynı şekilde ifade edilmesi markalar arası karışıklığa neden olacağından 16/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda ki tespitler yerinde görülmüştür.
Markaların Mal/Hizmet Sınıfları Bakımından Karşılaştırılması
Benzer marka gerekçe gösterilerek marka hükümsüzlüğü talep edilen durumlarda, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer olması yeterli olmayıp, aynı zamanda bahse konu markaların kapsadığı mal veya hizmetlerinde aynı veya benzer olması gerekmektedir.
Somut olayda; davacının davaya gerekçe …numaralı markasının 36,40. sınıflarda, …tescil numaralı markasının yine 36, 40. sınıflarda, davalının hükümsüzlüğü talep edilen … numaralı markasının 09, 35, 36, 37, 42. sınıflarda tescillendiği, her iki taraf markasının da 36.sınıfta tescilli olduğu anlaşılmıştır. Davacıya ait… ve … numaralı markaların 36. Sınıfta “Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul Komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri ,gümrük müşavirliği hizmetleri” kapsamında tescilli oldukları hizmetler ile davalıya ait … numaralı markanın 36. Sınıfında yer alan mezkur hizmetlerin aynı olduğu, ancak diğer mal ve hizmet sınıflarında farklı faaliyetlerde bulundukları anlaşılmıştır. 6769 sayılı SMK madde 25 uyarınca hükümsüzlük hallerinin markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin olması halinde yalnızca o mal ve hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir amir hükmü uyarınca, tüm dosya kapsamı, sunulan deliller, bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalı adına tescilli bulunan … başvuru numaralı “…” ibareli markanın, davacının markası ile benzer olduğunun tespitine, davalı adına tescilli bulunan … başvuru numaralı “…” markasının tescil kapsamında 36. Sınıfta yer alan “Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul Komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri ,gümrük müşavirliği hizmetleri” bakımından kısmi olarak hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, … sayılı markanın tümden hükümsüzlük isteminin reddine, dair karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davalı adına tescilli bulunan … başvuru numaralı “…” ibareli markanın, davacının markası ile benzer olduğunun tespitine,
2-Davalı adına tescilli bulunan … başvuru numaralı “…” markasının 36.sınıf bakımından kısmi olarak hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, … sayılı markanın tümden hükümsüzlük isteminin reddine,
3-Kararın kesinleşmesine müteakip, kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere Türk Patent ve Marka Kurumu’na gönderilmesine,
4-Alınması gerekli 54,40 TL karar harcından, peşin yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile kalan 10,00 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan:2.250,00 TL bilirkişi ücreti, 193,60 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.443,60 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 1.221,80 TL ile 88.80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 1.310,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısman davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen talepler yönünden AAÜT’sine göre tespit olunan 4.910,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davalı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden red edilen talep yönünden AÜT’sine göre tespit olunan 4.910,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
8-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/10/2020

Katip …

Hakim …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.