Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/88 E. 2020/332 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/88
KARAR NO : 2020/332

DAVA : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi, Durdurulması, Giderilmesi ve Maddi Tazminat
DAVA TARİHİ : 21/02/2018
KARAR TARİHİ : 22/10/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi, Durdurulması, Giderilmesi ve Maddi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; uzun zamandır gıda sektöründe başta olmak üzere birçok sektörde faaliyet gösteren davacının “…” restoran zincirinin sahibi olduğunu, hali hazırda 3 şubesi bulunduğunu ve franchise vererek işbirliği içinde olduğu birçok işletme olduğunu, “…” esas unsurunun ve türevlerinin yer aldığı … başvuru nolu “…”, … başvuru nolu “…”, … başvuru nolu “…” markalarının sahibi olduğunu ve ayrıca … başvuru nolu “…” markasının sahibi olan şirketin de %75 hissedarı olduğunu, başvuru süreci devam eden markaları olduğunu, davalının da “…” markasını kullanarak haksız menfaat elde ettiğini ve davacının itibarını zedelediğini, dava dilekçesi ekinde yer alan afiş ve fotoğraflardan davalının marka hakkını ihlal ettiğinin açıkça görüldüğünü, davalının davacının markasının arka yüzündeki turuncu rengini dahi kopyalayıp kendisini davacının şubesi olarak gösterdiğini iddia ederek, marka tecavüzü ve haksız rekabetinin tespitine, önlenmesine, durdurulmasına, giderilmesine, 1.000 TL tazminatın davalıdan tahsili ile, 151/2-b uyarınca davalının elde ettiği net kazancın, ayrıca 151/4 uyarınca hakkaniyete uygun bir payın eklenmesine, mümkün olmaması halinde TTK 56/1-d ve 56/1-e uyarınca haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığının ya da 151/1-c uyarınca davalının bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedelinin tespit edilerek davalıdan tahsiline, davalının ticaret unvanından … ibaresinin ticaret sicilinden terkinine ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; iş yerine kendisini uyarmak için gelindiğinde herhangi bir itirazda bulunmadan değiştireceğini söylediğini ve gerekli değişikliği “…” olarak gerçekleştirdiğini, bu değişikliği karşı tarafa bildirdiğini, davayı kabul etmediğini reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dosya taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde, … tescil nolu “…” ibareli markanın 30 ve 43.sınıfta 05/05/2016 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…” ibareli markanın 29, 30, 31, 32, 35 ve 43.sınıfta 08/11/2016 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…” ibareli markanın 29, 30, 31, 32, 35 ve 43.sınıfta 15/11/2017 tarihinde tescil edildiği ve davacı … adına kayıtlı oldukları anlaşılmıştır.
… tescil nolu “…” ibareli markanın 16 ve 43.sınıflarda 28/06/2011 tarihinde tescil edildiği ve … Limited Şirketi adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tespit yaptırılmış olup, alınan raporda bilirkişi, google arama motoru üzerinden araştırma yapıldığında “…” markasının kullanıldığı çok sayıda sayfanın indekslenmiş olduğunu, ancak … üzerinde … isimli bir sayfaya rastlanmadığını, davalıya ait adreste yapılan incelemede, restoran işletmesinin tabelası, cam üzeri folyo reklamları, magnetlerde ve menüler üzerinde “…” markasının kullanıldığının tespit edildiğini belirtmiştir.
Mahkememizce bilirkişi heyeti oluşturularak alınan raporda bilirkişilerin, davacıya ait … marka görseli ile davalı tarafından ilk olarak kullanıldığı tespit edilen … marka kullanımı, davacı markası ile iltibas yaratacak derecede benzer olup davacının marka hakkına tecavüz oluşturmakta olduğu, 15/11/2019 tarihinde davalıya ait iş yeri adresinde yapılan incelemede davalı tarafından bu marka görselinin artık kullanılmadığı, davacıya ait … marka görseli ile 15/11/2019 tarihinde iş yerinde yapılan incelemede davalı tarafından kullanıldığı tespit edilen “…” marka kullanımının iltibas yaratacak derecede benzer olmadığı, davalı ticari kayıtları incelendiğinde kar değil zarar durumunda olduğu, bu nedenle de davalı kayıtlarına göre yoksun kalınan kar hesaplanamayacağı, hususlarında görüş bildirdikleri anlaşılmıştır.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması, giderilmesi ve maddi tazminat talebine ilişkindir.
Markaya Tecavüz iddiası yönünden;
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya me?ru bagtoaftsı c/maması şartıyla işaretin aynt veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
SMK’nın 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b) Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c) Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç) Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e) (d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d) bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde tutulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımın tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Markaların baskın unsurlarının değerlendirmesinde ise logo etkisi, baskın hece veya kelime etkisi, yazılış biçimi etkisi, kelime anlamı etkisi gibi unsurların baskınlığına bakılır.
Rapordaki tespitler dikkate alındığında davacıya ait “…” markası beyaz zemin üzerine turuncu renk büyük harfler kullanılarak tasarlanmıştır. “…” kelimesinde bulunan “…” harflerinde ki noktalar harfin içine yerleştirilerek marka tasarımına özgünlük katılmıştır.
Davalıya ait ilk marka kullanımı, davacı markası ile aynı kelime olup davalının “…” kelimesini tamamen büyük harflerle yazılarak veya ilk harfi büyük diğer harfleri küçük, tamamen siyah renkte veya tamamen turuncu renkte olmak üzere farklı şekillerde kullandığı 26/04/2018 tarihli bilirkişi raporundan görülmüştür. Davalının bu kullanımları, davacı marka görseli ile iltibas yaratacak derecede benzerlik taşımaktadır.
Davalı tarafından güncel olarak kullanılan “…” marka kullanımı tamamen büyük harfler veya ilk harfi büyük diğer harfleri küçük kullanılarak “…” ve “…” kelimeleri ayrı ayrı yazılarak oluşturulmuştur.
Rapordaki tespitlerde marka kullanımında yukarıda yer verilen resimlerden de görüleceği üzere turuncu, siyah veya kenar çizgileri beyaz, içi turuncu olmak üzere 3 farklı renk kullanıldığı görülmüştür.
Sonuç olarak;Dava dosyasında bulunan davacı tarafça dosyaya sunulmuş olan görsellerden ve dosyada mevcut bilirkişi tespit raporu ve sonrasında alınan rapordaki değerlendirmeler dikkate alındığında; tespitte davalının ilk olarak kullanmış olduğu markanın “…” olduğu, bilirkişi heyetinin yaptığı incelemede ise davalıya ait marka kullanımının “…” olarak tespit edildiği davalı tarafının beyanından, iş yerinde yapılan bilirkişi incelemesinden sonra … marka kullanımına son verdiği, ilk kullanım itibarı ile davalı kullanımlarının davacıya ait tescilli markasının tescilli olduğu yiyecek içecek sınıfında ile iltibasa sebebiyet derecede benzer olduğu sonradan kullanmaya başladığı “…” ibareli marka kullanımının yazı karakteri ve kelime olarak farklılıklar taşıdığı marka görsellerinde tercih edilen turuncu renk kullanımı açısından birbirine yaklaşmakta ise de iltibas yaratacak derecede benzerlik taşımadığı, “…” ve “…” kelimeleri kavramsal olarak da birbirlerinden farklılaştığı anlaşılmakla izahı yapılan mevzuat kapsamında markanın izinsiz kullanımı ve marka hakkına tecavüz teşkil ettiği sonucuna ulaşılmış, markaya tecavüze dayalı taleplerin kabulü ile davalı kullanımlarının davacıya ait markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, tecavüzlerin yargılama safahatinde son bulduğu anlaşılmakla ortadan kaldırılmasına yönelik talebin konusuz kaldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, muhtemel tecavüzlerin önlenmesine karar vermek gerekmiştir.
Haksız rekabet iddiası yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Somut olaya dönüldüğünde; rapordaki tespitler dikkate alındığında davalı kullanımlarının davacıya ait tescilli marka ile iltibasa sebebiyet derecede benzer olduğu davalı tarafın davacı tarafa ait markayı ayniyet derecesindeki taklit kullanımlarının izahı yapılan TTK md. 54 ve TTK md. 55/l-a (4) kapsamında haksız rekabete sebebiyet verdiği sonucuna ulaşılmış, yine davacının haksız rekabete dayalı taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tazminat talepleri yönünden;
6769 sayılı SMK’nın “Tazminat” başlıklı 150. maddesinde de ” Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür. (2) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir. (3) Hak sahibi, sınai mülkiyet hakkının ihlali iddiasına dayalı tazminat davası açmadan önce, delillerin tespiti ya da açılmış tazminat davasında uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesi için, sınai mülkiyet hakkının kullanılması ile ilgili belgelerin, tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulması konusunda karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Marka sahibi kanunun 151.maddesi gereğince yoksun kalınan kazancını talep edebilir. Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar. Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır: a) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir. b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç. c) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli. (3) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur. (4) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında 2. Fıkranın (a) ve (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması halinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir.
Davacı vekili 16/01/2020 tarihli celsede karşı tarafın elde etmiş olduğu kazanca ilişkin yapılan mali incelemeyi kabul etmediklerini lisans bedeli üzerinden zararlarının tazminini talep ettiği emsal sözleşme sunulduğu anlaşılmıştır.
Esasen SMK 151/2 deki tazminat hesaplamaları seçimlik hak niteliğinde olup kullanılmakla tükenen, değişiklik hakkının ıslahla mümkün olabileceği türdendir. Ancak davacı vekilinin dava dilekçesinde talebinin net olmadığı dikkate alındığında duruşmadaki beyanları talep netleştirme olarak değerlendirilmiş ve tazminat talebi SMK 151/2-c kapsamında değerlenedirilmiştir.
Davalının yapılan mali inceleme sonucunda; vergi mükellefiyetinin başlangıç tarihi yani açılış tarihinin 15/09/2017 olduğu, 2017 yılı için toplam 11.595,81 TL’lik satış yaptığı yıl sonu ise 9.226,57 TL zarar olduğu, 2018 yılı için toplam 49.568,93 TL’lik satış yaptığı yıl sonu ise 28.600,29 TL zarar olduğu, ticari kayıtların incelenmesi sonucunda zarar durumunda olduğu tespit olunmuştur.
TBK Madde 50- “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. ” hükümlerine amirdir.
Davacı tarafça emsal sunulmuş ve ticaret odasından emsal sözleşme oranları sorulmuş ise de davalı kayıtlarının zarar gösterdiği şu hale göre tazminat talebinin TBK 50 vd maddeleri uyarınca tespitinin gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı sunulan rapor içerikleri yukarıda izahı yapılan mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde; davalının ilk olarak kullanmış olduğu markanın “…” olduğu, bilirkişi heyetinin yaptığı incelemede ise davalıya ait marka kullanımının “…” olarak tespit edildiği davalı tarafının beyanından, iş yerinde yapılan bilirkişi incelemesinden sonra … marka kullanımına son verdiği, ilk kullanım itibarı ile davalı kullanımlarının davacıya ait tescilli marka ile iltibasa sebebiyet derecede benzer olduğu sonradan kullanmaya başladığı “dürüm ye” ibareli marka kullanımının yazı karakteri ve kelime olarak farklılıklar taşıdığı marka görsellerinde tercih edilen turuncu renk kullanımı açısından birbirine yaklaşmakta ise de iltibas yaratacak derecede benzerlik taşımadığı, “…” ve “…” kelimeleri kavramsal olarak da birbirlerinden farklılaştığı anlaşılmakla izahı yapılan mevzuat kapsamında marka hakkına tecavüz ve hasız rekabet teşkil ettiği sonucuna ulaşılmış, tazminat talepleri yönünden; her ne kadar davacı SMK 151/2 -c kapsamında lisansa dayalı tazminat talep etmiş ise de davalıya ticari kayıtlardan ürünlerden ne kadar kar elde ettiğinin tespit olunamadığı, zararın TBK 50 kapsamında takdiren belirlenmesi gerektiği anlaşılmakla davalının ticari hacmi hak ve nesafet gözetildiğinde takdiren 1000 TL üzerinden talebin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş hüküm özetinin ilanı yönünde aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile, davalı kullanımlarının davacıya ait markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, tecavüzlerin yargılama safahatinde son bulduğu anlaşılmakla ortadan kaldırılmasına yönelik talebin konusuz kaldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, muhtemel tecavüzlerin önlenmesine, (bu kapsamda davacının tescilli markasında yer alan … ibaresi ile iltibasa sebebiyet vermesi muhtemel kullanımların önlenmesine, 02/12/2019 tarihli bilirkişi raporunun hüküm eki sayılmasına, infazda dikkate alınmasına),
2-Davacının maddi tazminat talebinin KABULÜ ile, 1.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Karar kesinleştiğinde tiraji en yüksek üç gazeteden birinde bir defaya mahsus ilanına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 68,31 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 32,41 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen talepler yönünden 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat talebine ilişkin 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan: 2.200,00 TL bilirkişi ücreti, 164,25 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.364,25 TL ve 71,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.436,05 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
8-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/10/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır