Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/87 E. 2020/449 K. 09.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/87
KARAR NO : 2020/449

DAVA : Hak Sahipliğine Dayalı Maddi Tazminat İle Tecavüzün Tespiti, Ref’i ve Men’i
DAVA TARİHİ : 21/02/2018
KARAR TARİHİ : 09/12/2020

Mahkememizde Görülmekte Bulunan Eser Hak Sahipliğine Dayalı Maddi Ve Manevi Tazminat İle Tecavüzün Tespiti, Refi Ve Meni Talepli davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin anadolu coğrafyasında yaşamış olan Karamanlıların dili hakkında çalışmalar gerçekleştiren ve … eserlerin dizimini, listesini uzun yıllar süren çalışmaları neticesinde oluşturmuş … ile 23/01/2015 tarihinde telif hakları sözleşmesi akdettiğini, sözleşmenin konusunun …, … ve … tarafından hazırlanan “…(Türkçe, İngilizce, Fransızca)” isimli eserin mali haklarının devrine ilişkin olduğunu ve mali hakların devir süresinin sözleşme tarihi olan 23/01/2015 tarihinden itibaren 10 yıl olduğunu, … dışındaki diğer eser sahiplerinin sözleşme tarihinde hayatta olmadığını, ekte sundukları belge ile de sabit olduğu üzere bu kişilerin esere ilişkin haklarını …’ya devrettiklerini, müvekkilinin devraldığı eserin henüz piyasaya sürülmediğini, ancak 2018 yılı içerisinde piyasaya sürülmesinin planlandığını, eserin taslak metninin de müvekkili yayın evine gönderildiğini, dava konusu olan ve bir nüshasını da dilekçe ekinde sundukları eserin içeriği, … Üniversitesi Öğretim Görevlisi olan davalılar tarafından yine dilekçe ekinde sundukları “…” isimli eserde kullanıldığını ve davalılarca hazırlanan eserde …’ya ait esere hiçbir atıfta bulunulmadığını, eserden içeriği intihal yoluyla izinsiz ve eser sahibinin bilgisi haricinde yararlanıldığını belirterek FSEK 68.maddesi uyarınca şimdilik 10.000 TL’nin davalılardan tahsiline, ayrıca devam eden tecavüzün ref’i ve muhtemel tecavüzün men’ine dair ihtiyati tedbir kararı verilerek dava konusu kitapların ek baskılarının önlenmesine, yasaya aykırı çoğaltılmış nüshalarının ülke genelinde durdurulmasına, mevcutlarının toplatılmasına ve hükmün gazetede ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan …, … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle, Dava tarihi itibariyle henüz yayınlanmamış olan bir eserden yararlanıldığı iddiası ile dava açıldığını, davacının hukuki menfaatinin bulunmadığını, ayrıca dava konusu eserin telif haklarının müvekkillerine değil, … Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi’ne ait olduğunu, dolayısıyla müvekkillerinin davanın muhattabı olmadığını bu nedenle davanın öncelikle aktif ve pasif husumet nedeniyle reddi gerektiğini, dava konusu eserin müvekkillerinin emek ve çalışmaları ile hazırlanan özgün bir eser olduğunu ve eserden intihal yoluyla yararlanılması durumunun söz konusu olmadığını, dava açılmadan önce müvekkilleri tarafından … Üniversitesi Etik Kurulu’na eserde intihal olmadığının tespiti yönünde bizzat başvuru yapıldığını, Etik Kurulunun raporunda eserin bağımsız bir şekilde hazırlanıldığı ve intihal olmadığı sonucuna varıldığını, davacı tarafından eser numaralı haricinde intihalin nasıl ve hangi biçimde gerçekleştirildiğinin belirtilmediğini, intihal olmadığından tecavüz iddialarının da dayanaksız olduğunu bu nedenle tazminat taleplerinin de reddi gerektiğini belirterek davanın öncelikle usulden aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının dava konusu eserin tamamı üzerinde hak sahibi olduğu iddiasını ispatlayamadığını, bu nedenle aktif husumet yokluğundan davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkili şirket ile diğer davalılar arasında herhangi bir sözleşme imzalanmadığını, dava konusu eserin satış, pazarlama, çoğaltma ve dağıtım haklarının da müvekkili şirkete ait olmadığını, yalnızca, … Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Projeleri Birimi ile dava konusu eserin 250 adet basılması hususunda anlaşıldığını, basılan 250 adet eserin tamamının … Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Proje Birimine teslim edildiğini, bunun dışında müvekkili şirketin, eser üzerinde süreklilik arz eden başkaca bir hakkının bulunmadığını, eserin tüm telif haklarının tamamımın … Üniversitesi’ne ait olduğunu, Mahkememize sunulan bilirkişi raporunun savunmalarını destekler nitelikte olduğunu belirterek, davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin … Araştırmaları Merkezi bünyesinde çalışmalarına devam etmekte olan önemli bir bilim insanı olduğunu, kendisinin 1978 yılından bu yana sistematik bir biçimde … konusunda çalışmalar yaptığını ve bu alanın … tarihinin ve yazınının alt dallardan biri olarak dünya çapında kabul görmesine önayak olan kişilerin başında geldiğini, … eserlerin dizinini, listesini uzun yıllar süren çalışmaları neticesinde oluşturduğunu ve … A.Ş. ile eserinin mali haklarının devrine ilişkin olarak 23/01/2015 tarihinde bir Telif Hakları Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin konusunun …, … ve müvekkili tarafından hazırlanan “… Cilt (Türkçe, İngilizce, Fransızca)” isimli eserin mali haklarının devrine ilişkin olduğunu ve mali hakların devir süresinin sözleşme tarihi olan 23/01/2015’ten itibaren 10 yıl olduğunu, diğer eser sahiplerinin sözleşme tarihinde hayatta olmadıklarını bununla birlikte esere ilişkin haklarını müvekkiline devrettiklerini, eserin 2018 yılı içinde piyasaya sürülmesinin planlandığını, dava konusu olan eserin içeriğinin … Üniversitesi öğretim görevlisi olan davalılar tarafından hazırlanan “…” isimli eserde kullanıldığını, müvekkiline hiçbir atıfta bulunulmadığını, eserin içeriğinin intihal yoluyla izinsiz ve müvekkilin bilgisi haricinde yararlanıldığını, davalıların … Yayınları tarafından uyarılarak, eserin haklarının kendisinde bulunduğunu ve basımının 2018 yılı içinde gerçekleştirileceği belirtilmişse de iyi niyetli girişimleri sonucunda herhangi bir müspet sonuç alınamadığını belirterek, müvekkilinin manevi zararının karşılanmasına fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 25.000 TL’nin haksız fiilin gerçekleştiği tarih olan ilk basım tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, devam eden tecavüzün ref’i ve men’ine ilişkin olarak dava konusu kitapların ek baskılarının önlenmesine, yasaya aykırı çoğaltılmış nüshaların ülke genelinde durdurulmasına ve mevcutlarının toplatılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan …, … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle, Dava tarihi itibariyle henüz yayınlanmamış olan bir eserden yararlanıldığı iddiası ile dava açıldığını, davacının hukuki menfaatinin bulunmadığını, ayrıca dava konusu eserin telif haklarının müvekkillerine değil, … Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi’ne ait olduğunu, dolayısıyla müvekkillerinin davanın muhattabı olmadığını bu nedenle davanın öncelikle aktif ve pasif husumet nedeniyle reddi gerektiğini, dava konusu eserin müvekkillerinin emek ve çalışmaları ile hazırlanan özgün bir eser olduğunu ve eserden intihal yoluyla yararlanılması durumunun söz konusu olmadığını, dava açılmadan önce müvekkilleri tarafından … Üniversitesi Etik Kurulu’na eserde intihal olmadığının tespiti yönünde bizzat başvuru yapıldığını, Etik Kurulunun raporunda eserin bağımsız bir şekilde hazırlanıldığı ve intihal olmadığı sonucuna varıldığını, davacı tarafından eser numaralı haricinde intihalin nasıl ve hangi biçimde gerçekleştirildiğinin belirtilmediğini, intihal olmadığından tecavüz iddialarının da dayanaksız olduğunu bu nedenle tazminat taleplerinin de reddi gerektiğini belirterek davanın öncelikle usulden aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının dava konusu eserin tamamı üzerinde hak sahibi olduğu iddiasını ispatlayamadığını, bu nedenle aktif husumet yokluğundan davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkili şirket ile diğer davalılar arasında herhangi bir sözleşme imzalanmadığını, dava konusu eserin satış, pazarlama, çoğaltma ve dağıtım haklarının da müvekkili şirkete ait olmadığını, yalnızca, … Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Projeleri Birimi ile dava konusu eserin 250 adet basılması hususunda anlaşıldığını, basılan 250 adet eserin tamamının … Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Proje Birimine teslim edildiğini, bunun dışında müvekkili şirketin, eser üzerinde süreklilik arz eden başkaca bir hakkının bulunmadığını, eserin tüm telif haklarının tamamımın … Üniversitesi’ne ait olduğunu, Mahkememize sunulan bilirkişi raporunun savunmalarını destekler nitelikte olduğunu belirterek, davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir.
Mahkememizce 17/01/2019 Tarih, 2018/92 Esas ve 2019/19 Karar sayılı kararı ile, Mahkememizin 2018/87 esas sayılı dosyasında görülen ve davalar arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, kanaatine varıldığından dosyanın Mahkememizin 2018/87 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, yargılamaya birleşen dosya üzerinden devam olunmasına karar verilmiştir.
Asıl ve birleşen dava dosyaları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümleri uyarınca açılmış eser hak sahipliğine dayalı maddi ve manevi tazminat ile tecavüzün tespiti, refi ve meni talepli davalardır.
Taraflarca bildirilen tüm deliller dosyamız arasına alınmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporları aldırılmıştır. Mahkememize farklı tarihlerde sunulan üç ayrı bilirkişi raporunda özetle; Davaya konu “… Cilt (Türkçe, İngilizce, Fransızca) ” isimli kitabın Fsek m.6’da belirtilen işlenme türlerinin tahdidi olmaması dikkate alındığında işlenme eser özelliklerini bir arada barındırması nedeniyle işlenme eser sayılacağı ve Fsek’teki eser sahibine tanınan mali ve manevi hak himayesine mazhar olacağı, derleme üzerinde hazırlayan olarak …, … ve … isimlerinin belirtildiğini, bu isimlerin Fsek m.11 gereği derlemelerin derleyicileri olduğu, …ve … tarafından … (… Araştırmaları Merkezi)’ne hak devri verildiğine dair belge veya delil bulunmadığını, bu nedenle davacının davaya konu derleme üzerinde mali hak sahipliğini netleştiremediğini, davalıların hazırladığı “…” adlı kitapta herhangi bir intihal alıntı veya hak ihlalini gerektiren bir durum bulunmadığı görüş ve kanaati bildirilmiştir
KANAAT VE GEREKÇE
Asıl ve birleşen dava dosyaları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümleri uyarınca açılmış eser hak sahipliğine dayalı maddi ve manevi tazminat ile tecavüzün tespiti, refi ve meni talepli davalardır.
ESER VASFININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Yargıtay kararlarına göre, FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelend irilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “ sahibinin hususiyetini taşıması”, İkincisi ise kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olmasıdır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir.
Sübjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin ” hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. ( Ayiter Nuşin, Hukukta Fikir ve Sanat Ürünleri, Ankara 1981, sf. 40) Fikir ve ve Sanat Eserleri Kanunu bağlamında bir eserden bahsedebilmek için, eserin, onu yaratının fikri emeğinin ürünü olmasr, yaratıcı, orijinal ve üslupsal farklılıklar göstermesi gerekir.
Eser sayılabilmede ikinci şart olan objektif unsur gereğince ise, bîr fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için, sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir. kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. (E. Hircsh, Fikri Sınai Haklar, Ankara 1948, sf.130) Tüm bu açıklamalar çerçevesinden de görüleceği üzere, fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. ( Arslanlı H.,Fikri Hukuk Dersleri II, İst. 1954, sf.13 vd. ) Yani Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku çerçevesinde korunan husus, düşünceler ve fikirler değil bunların ifade şeklidir. Fikri çalışmanın eser olarak korunabilmesi için fikir düzeyini aşmaları gerekir. Herkes tarafından ileri sürülebilecek, yeterince detaylandmlmamış, insanlığın ortak malt niteliğinde kalmış ve özgünleşmemiş fikirler eser olarak korunmazlar.( Tosun Yalçın, Sinema Eserleri ve Eser Sahibinin Hakları, İst. 2009, sf. 34)
Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formadan olarak; ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
Bilindiği üzere işlenme eserler işlenme eserler, mevcut bir fikir ve sanat ürününden faydalanılarak meydana getirilen, fakat tamamıyla asri eserden bağımsız olmayan, ancak işleyenin de hususiyetini taşıyan fikir ve sanat ürünleridir. (Erdil Engin, Fikir ve Sanat Eserleri Hukukunda İşlenme Eserler, İst. 2003, sf. 20 vd. ) İşlenme eserlerde var olan bir eser başka bir formata sokulmaktadır, işlenme eser türleri FSEK m.6’da sayma yöntemi ile düzenlenmiş olup, kanundaki bu sayım tahdidi olmayıp örnek kabilindendır, FSEK m,6f.1/b.7’ye göre; “ belli bir maksada göre ve hususi bir plan dahilinde seçme ve toplama eserler tertibi” işlenme eser sayılır. 4630 sayılı Kanunun ile FSEK’e eklenen FSEK m,1/B hükmünün d bendine göre ise; “derleme eser, özgün eser üzerindeki haklar saklı katmak kaydıyla, ansiklopediler ve antolojiler gibi muhtevası seçme düzenlemelerden oluşan ve bir düşünce yaratıcılığı sonucu olan eser olarak tanımlanmıştır. Ancak her derlemede özgün esere bağlı bulunması şart değildir, özgün esere bağlılık antolojilerde, fotoğraf albümlerinde, çeşitli bestecilerden seçmelerle oluşan uzun çalartarda güçlü, ansiklopedilerde zayıf, veri tabanlarında ise hiç yoktur. (Tekinalp Ünal, Fikri Mülkiyet Hukuku, 4. Bası İstanbul 2005, sf. 136) Seçme ve toplama(derleme) eserler, değişik yaratıcıların seçilmiş eserlerini belirli bir amaç için ya da belirli bir plana göre tek bir yapıt içinde bir araya getirir ve böylece yeni bir eser yaratmış olur. Bu tür işlenme eserlerde, hususiyet taşıyan yaratma, eserin dış şeklinde bir değişme değil, fikir ürünlerinin belli bir açıdan, belli bir düzen altında birbirlerine bağlanmasıdır Bir başka deyişle eserlerin seçilmesindeki kişisel zevk ve tercihleridir. Kanun koyucu, bu hükümle, münferit çalışmaların bir araya getirilmesindeki seçme ve tertibe esas teşkil eden yaratıcı faaliyete “işlenmelere” tanıdığı himayeyi bahşetmiştir. Bu nedenle seçme ve toplama (derleme) eser, bu eseri teşkil eden tek tek eserden bağımsız ve yeni bir eser olarak kabul edilir. Seçme ve toplama (derleme) eserler, bilimsel armağanlar, bilimsel dergiler, ansiklopediler, ilaç rehberleri, antolojiler, seçme fotoğraf ve tablo reprodüksiyonlarının toplandığı albümler, farklı bestecilere ait müziklerin toplandığı müzik albümleri, takvimler, musiki eseri seçme derlemeleri, yargı karalarının özetlenmesi ile yapılan içtihatlı, notlu yasa metinleri, mevzuat programları, belirli konulardaki tarifeleri bünyesinde toplayan kitaplar vs.dir. Ancak gelişigüzel, sadece şematik bağlar ve rutin bir faaliyet dahilinde bîr araya getirilen eserler işlenme eser sayılmazlar. Bu nedenle FSEK m.6/f,2/b.7’de belirtilen bir işlenme eserin varlığı için gerekli olan hususiyetin ölçüsünü geniş tutmamak gerekir.
Seçme ve toplama (derleme) eserlerde eser sahibi, seçme ve tertibi yapan şahıstır Seçme ve toplama (derleme) eser sahibinin hakkı ,seçilen ve toplanan münferit çalışmalar üzerinde değil, sadece “seçme ve toplama (derleme) eser” üzerindedir. Başka bir deyişle seçme ve tertibe ilişkin himaye, seçilen ve tertiplenen münferit eserleri kapsamaz. Bu nedenle seçme ve toplama(derleme) eserlerde iştirak halinde eser sahipliği yoktur. Zira, seçme ve toplama (derleme) eser tüm eseri teşkil eden tek tek eserlerden bağımsız bir eserdir. Seçme ve toplama (derleme) eser içinde yer alan çalışmaların sahipleri, ne kendi aralarında iştirak halinde eser sahibi durumundadırlar, ne de bunlarla seçme ve toplama eseri yaratan arasında böyle bir hukuki ilişki vardır
Bu bilgiler çerçevesinde dosyada mübrez davacının mali hak sahibi olduğunu iddia ettiği “… Cilt (Türkçe, İngilizce, Fransızca)” isimli eseri incelendiğinde eserin … üzerine yazılmış eserleri bir araya getiren bu eserlere ilişkin künyesel bilgiler veren derleme mahiyetinde olduğu ancak FSEK 6/f2/b,7’de bahis konusu edilen işleme türünün tüm özelliklerini bünyesinde barındırmadığı görülmektedir. Zira seçme ve toplama eserter meydana getirilmede seçme ve toplama eserin içerisinde yer alan unsurlar eser vasfını haiz olmalıdır, başka bir deyişte eserler bir araya getirilerek seçme ve toplama eser meydana getirilebilir. Davaya konu kitabın içeriğinde bahsedilen eserlerin sadece künyeleri, kimin tarafından kaç yılında basıldığı kısaca neyi içerdiği hususu yer almamakta eserin bizatihi içeriği yer almamaktadır. Bilirkişilerce tespit edildiği üzere; davaya konu kitap FSEK 6/f2/b.7 ‘de bahis konusu seçme ve toplama eserier ile FSEK M 2/b.7hdeki; ‘‘Henüz yayımlanmamış olan bir eserin ilmi araştırma ve çalışma neticesinde yayımlanmaya elverişli hala getirilmesi ve FSEK 6/f.2/b.11’deki “Belli bir maksada göre ve hususi bir plan dahilinde verilerin ve materyallerin seçilip derlenmesi sonucu ortaya çıkan ve bir araç ile okunabilir veya diğer biçimdeki veri tabanlar” şeklindeki 3 İşlenme türünün hiçbiri kapsamına tüm unsurlarıyla uymamakla birlikte bu üç türün bazı özelliklerinin karışımı olan bir derleme mahiyetindedir. Bu halde de davaya konu kitabın FSEK 6’da belirtilen işlenme türlerinin tahdidi olmaması dikkate alındığında işlenme eser özelliklerini bünyesinde barındırması nedeniyle iştenme eser sayılacağı ve FSEK’teki eser sahibine tanınan mali ve manevi hak himayesine mazhar olacağı kanaatine varılmıştır.
HAK SAHPLİĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda eser sahipliği veya hak sahipliği ile ilgili çeşitli karinelere yer verilmiştin FSEK m.11 hükmüne göre; “Yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Umumi yerlerde veya radyo-tetevizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutat şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır; meğer ki, birinci fıkradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın”.
Dosyada mübrez “… Cilt (Türkçe, İngilizce, Fransızca)” derleme üzerinde hazırlayan olarak …, … ve … belirtilmiş olmakla FSEK m.11/rdekl karine çerçevesinde davaya konu derlemelerin derleyicilerinin …, … ve … olduğu anlaşılmıştır.
Dosyada mübrez davacı tarafından dava dilekçesine ek 1 olarak ibraz olunan 23.5.2015 tarihli “Üretim Yayım Dağıtım Dijital Hakların Devri ve Telif Hakları Sözleşmesi ile davacıya, davaya konu derleme eserin derleyicilerinden … tarafından kitabın yayın hakları 10 yıl süre ile devredilmiş ise de derleme eserin diğer derleyicileri … tarafından bu hakların …’ya devredildiği ve bu kitabın tüm haklarının … olacağına ilişkin bir devir beyanı yer almamakta buna mukabil dava dilekçesine ek 3’te yer alan 24.012018 tarihli belgede bu muvafakatin …(… Araştırmaları Merkezi) tarafından verildiği görülmektedir. Davacının davaya konu derleme eser üzerinde yayın haklarını haiz olabilmesi için tüm derleme eser sahiplerinden bu hakları devralması şart olduğundan … ve … adına muvafakat veren …(…)’nin bu kişiler adına hak devrine yetkili olduklarına dair herhangi bir belge, başka bir deyişle … tarafından … (…)’ne hak devri verildiğine dair bir belge veya delil bulunmadığından davacının davaya konu derleme üzerinde mali hak sahipliği netleştirilememiştir.
Her ne kadar davacı tarafından yargılama aşamasında … Merkezinin eserin haklarına sahip olduğuna dair … alınan yazının yeminli tercüman vasıtası ile yapılan çevirisi dosyaya ibraz edilmiş ise de, itirazlar üzerine alınan ek raporda da tespit edildiği üzere, davacının iddia ettiği şekliyle FSEK 10 kapsamında … Merkezi’nin derleyenleri bir araya getiren kurum olduğuna ilişkin derleyicilerle yapılmış bir anlaşma veya muvafakatname bulunmadığından hak sahipliğine ilişkin değerlendirme mevcut delillerle sağlanamamıştır.
İNTİHAL İDDİASI YÖNÜNDEN İNCELEME
Yukarıda da belirtildiği üzere davaya konu kitap FSEK 6/f2/b7’de bahis konusu seçme ve toplama eserler ile FSEK 6/f.2/b,7’deki; “Henüz yayımlanmamış olan bir eserin ilmi araştırma ve çalışma neticesinde yayımlanmaya elverişli hala getirilmesi ve FSEK 6/f.2/b.11’deki “Belli bir maksada göre ve hususi bir plan dahilinde verilerin ve materyallerin seçilip derlenmesi sonucu ortaya çıkan ve bir araç ile okunabilir veya diğer biçimdeki veri tabanları” şeklindeki 3 işlenme türünün hiçbiri kapsamına tüm unsurlanyla uymamakla birlikte bu üç türün bazı özelliklerinin karışımı olan bir derleme mahiyetindedir. Bu derlemenin içeriğine bakıldığında davaya konu derleme kitabın … ile ilgili yazılmış eserlerin neler olduğunu, yazarı, yayım yılı ve kitaba ilişkin kısa bilgileri içerdiği, belirli bir kodlama numarası ve tarihe göre kategorize edilmek suretiyle kitapların yer aldığı görülmektedir.
Davacının iddiası davalıların kitabının müvekkilinin kitabındaki numaralandırmanın değiştirilerek farklı bir sistematikte kullanılması ve hak sahibi oldukları kitaptan yararlanıldığı halde atrf yapılmaması, davalıların kitaplarında kullanılan kitaplara ilişkin resimlerin internetten indirildiğini herhangi bir saha çalışması yapılmayıp kendi kitaplarından faydalanılarak oluşturulması nedeniyle intihalin söz konusu olduğu şeklindedir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki davaya konu kitap şeklindeki derlemeler bibliyografya kitapları şeklinde belirli bir konu hakkında yazıtmış kitapların künye bilgilerini içeren kitaplardır. Davacının kitabının hususiyeti kitap içeriğinde künyesine yer verilen kitapların çok eski tarihli kitapları da kapsamasıdır. Başka bir deyişle derleme içeriğindeki kitaplar büyük emek ve çaba ile bulunup bir araya getirilip tarihsel anlamda kategorize edilip numaralandırılarak bu konuda çalışacak veya okuyacak kişilere yararlı olmasıdır Ancak burada şu hususun gözden kaçırılmaması gerekir. Aynı konu ile ilgili daha önce yazılmış bir derlemeden sonra başkaları da aynı konuda derleme kitap yazabilir. Ancak bu halde yeni yazılacak kitabın eski yazılan kitapta yer alan ve bu kitabın yazarlarının büyük emek ve çabası ile araştırma yaparak oluşturdukları içeriği olduğu gibi kapsamaması, sistematiği farklılaştırılmakla birlikte aynı kitapları aynı içerik ve aynı bilgilerle ifade etmemesi gerekir. Bu tür kitaplarda bazen sistematik değiştirilmekte ancak aynı kitaplar hiç bir saha çalışması yapılmadan daha önce yazılan kitaptaki içeriklerin yerleri değiştirilerek ve faydalanılan derleme eserlere atıf yapılmadan oluşturulmaktadır. Bu şekliye bir derleme kitabın FSEK çerçevesinde hak ihlali yaratacağı açıktır. Dolayısıyla davacının davaya konu ettiği kitap ile davalıların kitaplarının karşılaştırılarak her iki kitapta haksız yararlanmaya yol açan bir kullanım olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Dosyada davacıların sunduğu davaya konu edilen kitap ile davalıların yazdığı “…” kitapları karşılaştırılarak davalı kitabının davaya konu kitaptan farklı bir tarz ve içerikte hazırlanıp hazırlanmadığı değerlendirilecektir.
Davacı kitabı ile davalıların kitapları karşılaştırıldığında her iki kitaptaki benzerliğin konusunda olduğu her iki kitabın da … ile ilgili yazılmış kitapların bir araya getirilmesi amacına matuf derleme olduğu, her iki kitapta da bu tür bibliyografya kitaplanndakl genel geçer konsepte uygun olarak kitap künyelerine yer verildiği görülmektedir. Her iki kitapta da … ile ilgili daha önce yazılan aynı kitaplara yer verilmiştir. Buna mukabil davalıların derleme kitabında bu benzerlikler dışında bazı farklılıklar bulunmaktadır. Davacı kitabı yabancı dilde yazılmış iken, davalı kitabı Türkçe olarak yazılmıştır, Davalı kitabında davacı kitabındaki katalog numaraları yerine farklı bir numaralandırma sistemi kullanılmıştır. Davacı kitabından farklı olarak davalı kitabında kitapların görsellerine de yer verilmiştir. Davalı yazarların cevap dilekçesi ek 10’da ibraz ettikleri 3 DVD’de kitapta yer alan eserlerin tam metin dijital kopyaları yer almaktadır. Davalı kitabında katalogda yer verilen kitaplar ile bilgiler farklı bir içerikle verilmiştir. Davalı kitabında davacı kitabından farklı olarak davacı kitabında yer almayan … ile ilgili başka eserlere de yer verilmiştir Yine davalı tarafından cevap dilekçesi ekinde ibraz edilen belgeler ile fotoğraf ve video kayıtlarından, davalıların kitabının … Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından oluşturulan “… Tespiti, Temini ve Kataloglanması“ başlıklı proje çerçevesinde oluşturulduğu, bu kitabın oluşturulma sürecine ilişkin olarak saha araştırması yapıldığı görülmektedir Ayrıca bilirkişilerce yapılan tespit neticesinde, davalı tarafından davacının kitabından alıntılama yapıldığını gösteren herhangi bir hususa rastlanmamıştır.
Bilirkişi Heyetinde bulunan … Üniversitesi Eğitim Fakültesinde görevli Türk Dili alanında uzman bilirkişi … davaya konu kitaplarla ilgili karşılaştırması ve değerlendirmesinde; davalıların eserlerini hazırlama yöntemi, içeriği ve diğer hususlar göz önüne alındığında davalıların … eserlerin asıllarına ulaşıp bunları çalışmada temel almaları ve kitaplarında tarihi metinlerin asıllannı kullanmaları. hazırlama tekniği bakımından özgün bir yöntem kullanmış olmaları. bilinmeyen yeni … eserler ile yeni cilt bilgilerinin tespit ve temin edip kataloglamaları, davacının kitabından farklı olarak her … eserin kapak görsellerinin verilmiş olması, dil ve alfabe bakımından farklılıklar içeren bir yöntemle kitap hazırlamış olmaları, davacı kitabından herhangi bir alıntının yapılmamış olması, saha araştırması yapılmış olması gerekçeleri ile davalılara ait “… ” adlı kitapta herhangi bir intihal, alıntı veya hak ihlalini gerektiren bir durum bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davacı/ birleşen dosya davacısı vekilinin alınan rapora karşı özellikle intihal iddialarına ilişkin itirazlarının değerlendirilmesi noktasında, dosya bu kez önceki heyete … dili alanında uzman …, Prof. Dr. … ve …’nın eklenmesi sureti ile yeniden oluşturulan Bilirkişi Heyetince bir kez daha incelenmiş, heyete sonradan eklenen 3 Akademisyen bilirkişi tarafından da davalıların hazırladığı dava konusu ” …” adlı kitapta herhangi bir intihal, alıntı veya hak ihlalini gerektiren bir durum olmadığı tespit edilmiştir.
BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN 2018/92 ESAS SAYILI DOSYA YÖNÜNDEN İNCELEME
Birleşen dosya davacısı eser sahipliğine dayalı olarak, davalıların kendisine ait eseri izinsiz ve rızasız kullanıldığı gerekçesi ile FSEK md. 70’e dayalı manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
SMK md. 70 – (Değişik fıkra: 07/06/1995 – 4110/22 md.) Manevi hakları haleldar edilen kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi için dava açabilir. Mahkeme, bu para yerine veya bunlara ek olarak başka bir manevi tazminat şekline de hükmedebilir.
Mali hakları haleldar edilen kimse, tecavüz edenin KUSURU VARSA haksız fiillere mütaallik hükümler dairesinde tazminat talep edebilir. Birinci ve ikinci fıkralardaki hallerde, tecavüze uğrıyan kimse tazminattan başka temin edilen karın kendisine verilmesini de istiyebilir. Bu halde 68 inci madde uyarınca talep edilen bedel indirilir. Hükümlerine amirdir.
Sonuç olarak izahı yapılan mevzuat kapsamında tazminat talebi değerlendirildiğinde FSEK 70 kapsamında davalıların sorumluluğu dikkate alındığında, zarardan sorumluluğun kusur esasına dayalı olduğu, asıl dava dosyası kapsamında sunulan deliller ve varılan sonuç dikkate alındığında davalıların hazırladığı dava konusu ” …” adlı kitapta, davacıya ait eser yönünden herhangi bir intihal, alıntı veya hak ihlalini gerektiren bir durum olmadığı kanaatine varıldığından, bu noktada davalıya atfedilebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı, kusurun bulunmadığı dikkate alındığında davacının davalılardan FSEK 70 kapsamında herhangi bir talepte bulunamayacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, yasal mevzuat, hükme esas alınan kök ve itirazlar üzerine alınan ek raporlar kapsamında sübut bulmayan asıl dava ve buna bağlı olarak birleşen davaların ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Asıl davanın ve birleşen mahkememizin 2018/92 E. 2019/19 K. Sayılı davasının ayrı ayrı REDDİNE,
Asıl Dava Yönünden;
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca, 170,78 TL olarak yatırılan peşin harçtan 54,40 TL karar harcının düşülerek 116,38 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen tecavüz talepleri yönünden davalılar vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat talepleri yönünden davalılar vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Birleşen Dava Yönünden;
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 54,40 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 18,50 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen tecavüz talepleri yönünden davalılar vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat talepleri yönünden davalılar vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
10-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair huzurda bulunan taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.09/12/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸