Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/70 E. 2022/45 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/70 Esas
KARAR NO : 2022/45

DAVA : Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 12/02/2018
KARAR TARİHİ : 08/02/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; …’nun (yani “…”) 1954 yılında İtalyan Tarım Gıda ve Ormancılık Politikaları Bakanlığı tarafından resmi olarak üreticiler birliği olarak tanınan, nesilden nesile aktarılan deneyim ve uzmanlık ile elde edilen mirası korumak üzere kurulan bir kuruluş olduğunu, müvekkili şirketin ülkemizde ve dünya çapında “…”, “…” ve “…” ibareleri için marka tescillerinin sahibi olduğu, aynı zamanda söz konusu ibarenin coğrafi işaret olarak tescil edilmesi için hem TÜRKPATENT hem de WIPO nezdinde başvuruda bulunduğunu, TÜRKPATENT üezdindeki başvuru numarasının … olduğunu, OHIM online veri tabanından alınan ekte sunulu dökümler uyarınca müvekkilinin; …, …, … ibareleri için Kanada, ABD, İtalya, İsviçre, Finlandiya, Danimarka, İngiltere, Narveç, Malta, Yunanistan, Tunus, Meksika, İzlanda vb. farklı ülkelerde ve WIPO ile OHIM nezdinde kayıtlı çok sayıda marka tescilinin sahibi olduğu, bu tescillerin en eskisinin 1955 tarihli WIPO uluslar arası marka tescili olduğunu, davalı şirket … tarafından üretilen ürünler üzerinde müvekkiline ait markalar ve/veya ayırt edilemeyecek kadar benzeri olan “…”, ” …”, “…”, “…” ve “…” ibarelerinin kullanıldığı ve ürünlerin satışa sunulduğunun tespit edildiğini, bu durumun müvekkili tarafından fark edilmesi üzerine … ve … mahkemeleri nezdinde tesis edilen iki adet tespit davası ile davalı şirkete tebliğ edilmeksizin farklı bilirkişi heyetleri marifetiyle davalının …’taki merkez adresinde, Sarıyer’deki ek deposunda ve …’taki çiftlik ve üretim tesisinde tespit yapıldığını, bu heyetler tarafından yapılan inceleme neticesinde … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyasına tanzim edilen 09 Mayıs 2016 tarihli rapor ve … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyasına 20 Haziran 2016 tarihli rapor sunulduğunu, tespit davalarında alınan raporlardan anlaşıldığı üzere davalının … coğrafi işaretini ve markasını, müvekkilinden izin almadan ürünleri, ürün ambalajları ve tanıtım materyallerinde yaygın bir şekilde kullandığını, internet sitesinde tespit dosyasında sunulan linklerde bu ihlalleri teşkil eden kullanımlara yer verildiğini, açıklanan nedenlerle 6769 sayılı SMK ve 6102 sayılı TTK ilgili hükümleri uyarınca; davalının, davacının tanınmış … sayılı “….” ve … sayılı … markaları ile … sayılı … cağrafi işaretinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekahet teşkil eden fiillerinin tespitini, durdurulmasını ve önlenmesini, davacının marka ve coğrafi işaret haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden davalıya ait tüm ürünlerin tanıtımı, imali, ithal ve ihracı, pazarlanması, dağıtımı ve her türlü ticaretinin tedbiren durdurulmasını ve bu amaçla; davalının başta “…” adresindeki merkezi, “…” adresindeki ek deposu ve “…” adresindeki … Şubesi olmak üzere gerek merkez ve gerekse şubelerinde “…”, ” …”, “…”, “…” ve “…” ibarelerini kullanımının tedbiren durdurulmasını, bu ibareleri taşıyan ürünlere, bu ürünlerin üretiminde kullanılan üretim kalıplarının, ambalaj, katalog, broşür, fiyat listesi, afiş, kartvizit ve benzeri iş ve tanıtım materyaline dava kesinleşinceye kadar el konularak toplatılmasını, davalının ihlal oluşturan “…”, “…”, “…”, “…” ve “…” ibarelerini taşıyan ürünlerine ilişkin olarak, başta davalının ranifarm.com alan adlı web sitesi olmak üzere internet ortamında her türlü tanıtımının tedbiren durdurulmasını bu tedbire uyulmaması halinde ranifarm.com adresinde yer alan ve ihlal oluşturan içeriğin çıkartılmasına bu mümkün değil ise ilgili web sitesine erişimin engellenmesi için ilgili mercilere yazı yazılmasını, dava kesinlaştiğinde müvekkili şirketin marka ve coğrafi işaret haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden ve üretimi, pazarlaması yapılan veya herhangi bir ticari nedenden dolayı elde bulundurulan ürünlere, bunların üretimi için kullanılan kalıplar ile tabela, broşür, fiyat listesi, etiket, katalog, afiş vesair tüm tanıtım vasıtalarına el konularak imhasını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere HMK m.107 uyarınca belirsiz alacak olarak şimdilik; 3.000.TL maddi tazminatın dava tarihi itibariyle değişen oranlarda avans faizi ile davalıdan tahsilini ve yoksun kalınan kazanç hesaplandıktan sonra bu miktarın 6760 sayılı SMK m. 151/4 hükmü uyarınca Sayın Mahkeme’ce makul bir pay eklenerek artırılmasını, 15.000 TL manevi tazıminatın dava tarihi itibariyle değişen oranlarda avans faizi ile davalıdan tahsilini, 15.000 TL itibar tazminatının dava tarihi itibariyle değişen oranlarda avans faizi ile davalıdan tahsilini, masrafı davalıya ait olmak üzere, kesinleşmiş karar özetinin tüm Türkiye’de yayınlanan en yüksek tiraja sahip iki gazetede birer kez ilanını ve tüm yargılama giderleri vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkilin Gıda sektöründeki faaliyetleri 1992 yılında kurulmüş, 200.000 metre kare alanda hizmet veren … ile sürdürüldüğünü, … gida güvenlik sistemi politikasıyla üretim yapıldığını, çiftlik kapsamında nesli tükenmekte olan Özel mandalar da bulunan toplamda 1000 in üzerinde büyükbaş ile yine 1000 in üzerinde farklı ırklardan özel keçi ve koyun bulunduğunu,…’nde 29.000 adet meyve ve narenciye ağacı bulunduğunu ve özel seralarda mevsimlik sebzeler organik olarak yetiştirildiğini, … üretimlerinin ünlü İtalyan ustaları öncülüğünde eğitim verilerek yapıldığını, … ciddi yatırımlar yapılarak, işe gönül vererek, büyük bir titizlik ile adeta aşkla üretilen leziz peynirler ülkemizde geniş kitleler tarafından beğenildiğini, hatta … ilindeki çiftliğe ziyaret ve geziye gelen yabancı turistler tarafından ülkelerine dönmeden ünce satın alındığını ve basında da büyük yer bulduğunu, basından birçok haberin dilekçelerinde sunulduğunu, “…” Markası ile …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … türü peynirlerin üretilip satıldığını, dava konusu peynir türünün ise … peyniri olduğu, ürün ambalajlarında ürün üretilmeye başlandığı günden bu güne “…” yazdığını ve tüm pazarlaması, market satışlarının “…” markalı ambalajlar ile yapıldığını ve yapılmaya devam ettiğini, dava dilekçesindeki iddiaların doğru olmadığını, davacı tarafın iddia ettiği şekilde “…” veya “…” ibarelerinin, bir kullanımı hiçbir zaman gerçekleşmediğini, yine davacı tarafın başvurduğlu delil tespiti dosyaları üzerinden düzenlenen bilirkişi raporların da ambalajlar ve tanıtım vasıtalarında “…” yazdığının teyit edildiğini, “…” peynir türünün ülkemizde henüz bültende yayımlanmamış bir coğrafi işaret başvurusuna konu olduğu bilirkişi raporu ile öğrenilince raporda belirtilen resimlerin müvekkili tarafından derhal kaldırıldığını, internette yapılacak basit bir araştırma ile do “…” nun bir peynir türü olduğunun ve sıkça kullanıldığının teyit edilebileceğini, davacının coğrafi işaret tescili olduğunu iddia ettiği “…” ibaresi ülkemizde henüz başvuru aşamasında ve yayına çıkmadığını, bültende yayımlanmamış bir coğrafi işaretin müvekkiline karşı ileri sürülmesinin 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet kanunun açık maddesine göre mümkün olmadığını, müvekkilinin anılan coğraf işaretten ülkemizde yayımlanmamış olması nedeniyle ancak delil tespit dosyaları üzerinden kendisine 26.07.2016 tarihinde tebliğ edilen bilirkişi raporları ile haberdar olduğunu ve derhal raporda tespit edilen “…” ibaresini saklanan peynir tekerleği üzerinden sildiğini, tekerlek resmini de kaldırdığını, bu nedenle müvekkilinin coğrafi işarete tecavüzü söz konusu olmadığını, dava dilekçesinde dayacı “…” ibaresinin tanınmış marka olduğu yazmakta ise de Türk Patent Ve Marka Kurumu kayıtlarında sadece 29. sınıf için tescilli olduğunu, TPE ve OHIM kayıtlarında “tanınmış marka” niteliğinde kaydı bulunmadığını, müvekkilinin yıllardır tanıtımına büyük emek ve maddi harcama sarfettiği … markası ile dava konusu parmesan peynirlerinin satışı ve tanıtımı yapıldığından, davacının peynir adı olan “…” şeklindeki marka tesciline dayalı tecavüz iddialarının ve taleplerinin kabul edilemeyeceğini, davacı tarafın iddialarını asla kabul etmemekle dava dilekçesinde 8. sayfada 2012, 2013 yıllarında kullanımın olduğu iddiasına dayalı taleplerin davanın 12/02/2018 tarihinde açıldığı dikkate alındığında zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin …, … adreslerinde veya başkaca tanıtım/satış materyalinde …/… vb. hiçbir kullanımının olmadığı da dikkate alınarak davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddi gerektiğini, açıklanan nedenlerle davacının ihtiyati tedbir talebinin reddini, zamanaşımı yönünden davanın usulden reddini, davanın esastan reddini ve yargılama giderleri vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; Davalı yanın cevap dilekçesinde, davacı-müvekkiline ait “…” coğrafi işaretinden davacı-müvekkilinin tespit talebi üzerine düzenlenen bilirkişi raporu ile haberdar olduğunu iddia ettiğini, davalı yan tarafından iddia edildiği üzere uzun yıllardır gıda/peynir sektöründe faaliyet gösteren ve peynir ustalarını söz konusu peynirlerin orijinallerinin üretildiği bölgelerden Türkiye’ye getirten bir işletmenin dünya çapında tanınan ve peynirleri Türkiye de dahil olmak üzere neredeyse bütün dünya ülkelerinde tüketilen müvekkili şirketten ve müvekkili şirkete ait ““…” markası ve coğrafi işaretinden haberdar olmamasının mümkün olmadığını, davalı yanın cevap dilekçesinde bahsetmemiş ise de müvekkiline ait görsellerin dava dilekçelerinde açıkladıkları üzere davalının web sitelerinde kullanıldığını, müvekkili şirket ile ticari bir bağlantı varmış gibi gösterilerek tüketicilerin yanıltıldığını, davalının zamanaşımı itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğu ve reddi gerektiğini, … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyasına tanzim edilen 09 Mayıs 2016 tarihli rapor ve … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyasına 20 Haziran 2016 tarihli raporları dikkate alındığından zamanaşımından bahsedilemeyeceğini, davacı-müvekkili Şirketin…sayılı “…” cağrafi işaret tescilinin halihazırda tescilli olmakla davacı-müvekkili şirkete “…” coğrafi işaretine ilişkin 30.06.2014 tarihinden bu yana koruma sağladığını, davalı yanın davacı-müvekkiline ait “…” markasına ve coğrafi işaretine aynı ve /veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olan ” …”, “…”, “…” ve “…” vb. yönündeki kullanımları bilirkişi raporları ile tespit edildiğini, müvekkili şirketin TPE nezdinde …sayılı ve 30.03.1998 koruma tarihli tescilli … markasının ve ayrıca,…sayılı ve 30.10.2013 koruma tarihli tescilli … markasının sahibi olduğunu, açıklanan nedenlerle maddi ve manevi tazminat talep etmek de dâhil olmak üzere tüm sair yasal hakları talep ve dava etme hakları ile fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat hakları saklı kalmak kaydı ile; davalı yanın itirazlarının reddi ile davanın kabulünü ve tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmilini talep etmiştir.
Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; …”, tıpkı “…” gibi Peynir cinsinin adı olduğunu, bir peynir türünün ismi olması nedeniyle Marka Hukukunda “…” veya “…” ibarelerinin hiçbir özgün marka değeri bulunmadığını, nitekim 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’ nun 5 (c) maddesi, Marka tescilinde mutlak red nedeni olarak “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.” de saydığını, peynir cinsinin adı olması nedeniyle sadece Coğrafi İşaret tesciline konu olması gereken … ibaresinin bir şekilde marka olarak tescil edilmesinin, bu ibarenin bir peynir cinsinin adı olduğu ve tek başına hiçbir ayırtediciği olmadığı gerçeğini değiştirmeyeceğini, internetten verdikleri örneklerde, … peynir türü satışa sunulurken başka markalarca ambalaj üzerinde … nun tür olarak belirtildiği görülse de, müvekkilinin … markasının parmesan peynirinde dikkati çeken bir marka olmasını hedeflediği için satışa sunduğu parmesan türü peynirin ambalajında hiçbir zaman …, ibare kullanmadığını, ambalaj, etiket vb tanıtım / satış vasıtasında ayrıca bu türü belirtmediğini, delil tespitleri sonrası müvekkili şirketin sadece peynir türünü belirtmek için depoda peynir tekerleğinin üzerine yazılı olan … ibaresini ve tespitte belirtilen internet sitesindeki depoda yer alan tekerlek peynirlerin gözüktüğü resimlerini kaldırdığını, müvekkilinin peynirlerini … markası ile üretip satması nedeniyle markasal kullanımını değiştirmesine ise hiçbir ihtiyacı olmadığını, “…” ibaresinin tıpkı “…” gibi peynir cinsinin doğrudan adı olması ve bu nedenle cins belirtmesi nedeni ile marka olarak bir şekilde tescil edilmiş olsa da zayıf marka karakteri taşıdığını, davacı tarafça yaptırılan delil tespitlerinde depoda istiflenip saklanan tekerlek parmesan üzerinde “…” yazdığı, bunların dilimleme esnasında hangi harf gelirse o harfin bulunduğu parmesan peynirleri olduğu ve bu dilim parmesan peynirlerinin “…” yazan ambalajlarla satıldığının açıkça yazdığını, … 2 FSHM …D. İş sayılı dosya Bilirkişi Raporu sayfa 18’de görüleceğini, müvekkilinin hiçbir marka ile iltibas yaratmadan, kimseyle haksız rekabet teşkil edecek bir duruma girmeden, yıllarca alın teri dökerek, maddi yatırımlar yaparak, tanıtımlar gerçekleştirerek tercih edilir konuma getirdiği, “…” markasından sağlanan kazançtan hiçbir hakkı olmayan yabancı kurum, kişi, konsorsiyum vb nin artık ülkemizde pazar paylarının düştüğü gerekçesiyle pay almasının mümkün olmadığını, açıklanan nedenlerle ikinci cevap dilekçelerinin kabulünü, davanın reddini, yargılama gideri vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Dosyaya sunulan deliller, mahkememizin 2016/31 D.İş sayılı dosyası, … 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası ve TPMK kayıtları celp edilmiş olup, … adına…, … sayıyla tescilli markaya ilişkin, kullandığı ürün ve hizmet listesini ve tescil belgesindeki bilgilerin aynısını içerir onaylı renkli sicil kaydı ve … adına …Coğrafi İşaret Tesciline ilişkin, işlem dosyasının içeriğini teşkil eden belge ve muhteviyatlarını gösteren dosya sureti mahkememiz dosya içerisine alınmıştır.
Mahkememiz 2016/31 Değişik İş sayılı dosyasında yapılan tespit sonucunda alınan Bilirkişi Raporunda özetle; Dosyada bahsi geçen “…” markasının davacı firmaya ait olduğunu gösteren Türk Patent Enstitüsü Kayıtlarında bulunan … Başvuru No lu Coğrafi İşaret Başvurusu kaydı incelendiğinde, ilgili markanın Türkiye’de kullanım haklarının davacı firmaya ait olduğunun tespit edildiği, davalı firmaya ait olduğu tespit edilen … adresinde bulunan içerikler incelendiğinde davalı firmanın davacı firmaya ait olan “…” peynirinin çok benzerini “ …” ismiyle ürettiğini gösteren yazılar ve “…” markasını kendi ürettiği peynirlerin üzerinde kullandığını gösteren resimlere ulaşıldığını, bütün bu bulgular çerçevesinde davalı firmanın kendisine ait olan … adresinde, davacı firmaya ait olan “…”, “…”, “…” ve benzeri ibarelerden , “…” ve “…” ifadelerinin geçtiğinin tespit edildiğini, davalı firmanın “…” adresindeki Merkez Dağıtım yerinde ve …(…) perakende satış mağasında yapılan incelemeler neticesinde üzerinde “ …” ibaresi bulunan parmesan peynirlerinin satışa sunulduğunun tespit edildi görüş ve kanaatleri belirtilmiştir.
… 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Fikri Ve Sınai Haklar Mahkemesi Sıfatıyla) …Değişik İş dosyasında yapılan tespit sonucunda alınan Bilirkişi Raporunda özetle; Aleyhine tespit istenilenin işyerinde peynir üretimi yapıldığı, halen faaliyette bulunduğu, sahibinin …Tic. A.Ş olduğu, T C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından verilen 29.12.2006 veriliş tarihli Gıda Üretim İzin Belgesi ile üretim yapıldığı, üretim tesisinin girişinde bulunan tabela üzerinde “…” İbarelerinin yazılı olduğu, keşif esnasında numune olarak alınan üç adet etiketin üzerinde; …, …, … yazılı olduğu, üretimi yapılan tekerlek parmesan peynir yapımında kullanılan, uzun şerit şeklinde peynir kalıplarının üzerinde “…” ibaresinin yazılı olduğu, kalıpların kullanılması ile üretilen tekerlek parmesan peynirlerin çevresinde “…” ibaresinin bulunduğu, çepeçevre “…’ ibaresi ile kaplı olan tekerlek parmesan peynirlerinin yaklaşık 25 ton kadar üretim tesisinde bulunduğu görüş ve kanaatleri belirtilmiştir.
Mahkememiz 16/03/2018 tarihinde mürafaa duruşması yapılmış ve 20/03/2018 tarihli Ara Kararı ile “…Davacı şirket vekilinin ihtiyati tedbir talebinin takdiren 20.000,00 TL nakdi yahut süresiz ve kesin banka teminat mektubunun bugünden itibaren beş günlük süre içerisinde mahkeme veznesine yatırılması halinde kabulü ile
Davalı yanın 29.sınıfta peynir ürünlerinde davacıya ait tescilli … markasının ve davalının kullanımına ilişkin … ve Padana ibarelerinin dava sonuçlanıncaya kadar ürünler üzerinde kullanımının, dağıtımının, satışının, pazarlanmasının tedbiren önlenmesine, davalıya ait … ve …, …,… isimli sitelerde söz konusu kullanımların içerikten çıkartılmasına,
Davalı şirketin merkez,şube ve depo adreslerindeki söz konusu ibareleri taşıyan ambalaj, katalog, broşür, fiyat listesi, afiş, kartvizit benzeri iş ve tanıtım malzemesinin el konularak dava sonuna kadar muhafaza edilmesine…” karar verilmiştir.
Dosyaya sunulan deliller ve belgeler kapsamında Mahkememiz 31/01/2019 tarihli duruşmasında “…resen seçilecek bir marka patent uzmanı, bir gıda sektör bilirkişisi, bir rekabet hukuku alanında uzman hukukçu, bir bilişim uzmanı, bilirkişiye tevdiine, tarafları arasındaki uyuşmazlık konusunun tespiti yönünden özellikle davalı kullanımlarının davacının tescilli markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edip etmediği hususlarında iddia ve savunmalar tek tek irdelenerek mevzuat ve sektör uygulamaları dikkate alınmak suretiyle gerekçeli ve ayrıntılı rapor tanziminin istenmesine…” karar verilmiş alınan 20/05/2019 tarihli raporda özetle; Raporda yer alan detaylı karşılaştırmada da görüleceği üzere markaların ortalama tüketicide karıştırma ihtimali söz konusu olduğunu, bu anlamda açılan davada, aynı bilinçli tüketiciye hitap edilen benzer mal ve hizmetlerde faaliyet gösterdiğini, davalının gazete beyanından da anlaşılacağı üzere, … markası ile davalının markasının izlenimi verilmeye çalışıldığı anlaşıldığını, bir çok seçenek var iken bu markanın aynı ürün ve spesifik olarak parmesan peyniri ürününde tercih edilmiş olması tesadüf ile izah edilebilecek durumda olmadığının görüldüğünü, davalının kullanımlarının davacının markasına tecavüz teşkil ettiği hususu heyet üyelerince kanaati oluştuğunu, açıklanan nedenlerle davalının … 2. FSHHM …D. İş, … 3 AHM …D. İş raporlarında tespit edilen ve davalı tarafından kullanılan … ibaresinin yer aldığı … kullanımlarının, davacının …, …numaralı marka tescilleri ile … kod numaralı coğrafi işaret haklarına tecavüz teşkil ettiği, davalının … 2. FSHHM …D. İş, … 3 AHM …D. İş raporlarında tespit edilen ve davalı tarafından kullanılan … ibaresinin yer aldığı … kullanımlarının, 6102 Sayılı TTK kapsamınca haksız rekabet oluşturduğu, heyetçe mali inceleme konusunda uzman olmadığı için bu konu heyetlerinin değerlendireceği husus olmadığı görüş ve kanaati belirtilmiştir.
Davacı vekilince 10/06/2019 tarihinde sunulan Bilirkişi Raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; Bilirkişilerin 20.05.2019 tarihli bilirkişi raporu ile davalının kullanımlarının müvekkilinin marka tescilleri ve coğrafi işaret tescili üzerindeki haklarına tecavüz oluşturduğu kanaatine vardığını, müvekkilinin tescilleri ile davalının kullanımı ortalama algılama seviyesine sahip tüketici tarafından benzer olarak algılanabileceği ve tüketicinin iki işletmeye ait ürünleri birbiriyle karıştırılabileceği kanaatine varıldığını, müvekkili ve davalı aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, bu hususun tüketicinin iki işletmeyi ilişkilendirme ihtimalini arttırdığını, dosyaya mali bir bilirkişi atanarak dosyanın SMK m. 151/2-(b) bendi uyarınca tazminat talepleri yönünden incelenmesini, davanın kabulüne ve tüm yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya tahmilini talep etmiştir.
Davalı vekilince 18/06/2019 tarihinde sunulan Bilirkişi Raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; Taraflarına 10.06.2019 tarihinde tebliğ olan 20.05.2019 tarihli Bilirkişi Raporunda özetle; ” …” ibaresinin davacının Marka ve Coğrafi İşaret haklarına tecavüz teşkil ettiği, haksız rekabet oluşturduğu tespitlerine varılmışsa da; bu tespitlere varılırken delilleri arasındaki “…” nin dikkati çeken esaslı unsur olduğunu ispata yarayacak tanıtım belgeleri dikkate alınmadığını, “…” ibaresinin bir PEYNİR TÜRÜNÜN ismi olduğu, cins/tür belirtmesi nedeniyle marka karşılaştırmasında esaslı unsur sayılmayacağı, coğrafi işaret başvurusunun bülten yayınından önce üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceği gibi Sınai Mülkkiyet Hukukunun temeline dair birçok argüman tamamen göz ardı edildiğini, “…” markası peynir ürünlerinde özgün, peynir türünün adını belirtmeyen, tanıtım için müvekkili şirketin alın teriyle sarfettiği emek sonucu peynir ürünlerinde tüketicinin algısında dikkati öncelikle çeken, yüksek tercih edilir bir marka olduğunu, bilirkişi raporunda bu durumu ispatlayan sunmuş oldukları delillerin hepsinin gözardı edildiğini, raporda “…” ibaresinin doğrudan marka ile satılan peynir türünün adı oluşunun özgünlüğü ortadan kaldıracağı, ibareyi zayıf unsur haline getireceği, asli/baskın unsur olmayacağı değerlendirilmediğini, bu önemli hususların değerlendirme dışı bırakılmasının peynir türü adının peynir emtiasında zayıf marka olduğunun bir cümle dahi irdelenmeyişinin içinde sınai mülkiyet alanında akademisyen hukukçu bir bilirkişinin yer aldığı yeni bir heyetten rapor alınması gereğini doğurduğunu, bilirkişi raporunda ise marka hukuku ve yerleşik içtihatlara aykırı şekilde davacı markasının zayıf marka olduğuna dikkat edilmemiş ve … markasına yapılan yatırımlarla markanın kazandığı değer, … nin özgün ve baskın unsur oluşu hiçe sayıldığını ve dava konusu markalar arasında hiçbir teknik gerekçeli karşılaştırma yapılmadığını, açıklanan nedenlerle ihtilaf konusunun Marka ve Coğrafi işaret hukukuna birlikte dair oluşu, konunun teknik boyutu, bu alanda akademik ve sağlıklı bilgiye sahip bilirkişilerden oluşan bir heyetten rapor alınması gereği, aksi halde tıpkı mevcut raporda olduğu gibi baştan savma, hukuki bilgi eksikliği ile dolu, tarafılarının hiçbir cevap, bir klasör delilleri ve açıklamalarının incelemeye alınmadığı, hatalı raporlarla zaman kaybedileceği, bu durumun tarafları açısından adalet dengesini oldukça bozduğu da dikkate alınarak, içinde Sınai Mülkiyet Hukuku alanında uzman akademisyen bir hukukçu bilirkişinin ve heyette görev alma nedenine dair çalışma yapacak, peynir/süt ürünlerinde uzman sektöre hakim bir Gıda mühendisinin yer aldığı yeni bir heyetten rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz 14/11/2019 tarihli duruşmasında “…resen seçilecek bir mali müşavir bilirkişiye tevdiine, tarafları arasındaki uyuşmazlık konusunun tespiti yönünden özellikle SMK 151/2-b kapsamında raporda belirtilen ürünlere ilişkin ticari kayıtlar irdelenmek suretiyle ayrıntılı ve gerekçeli rapor tanziminin istenmesine…” karar verilmiş olup alınan 18/02/2020 tarihli raporda özetle; 20.06.2016 tarihli Bilirkişi Raporunda Davacı taraf …’nun isteği üzerine Davalı …’nin … adresinde faaliyet gösteren …unvanlı işletmede Çepecevre “…” ibaresi ile kaplı olan tekerlek parmesan peynirlerinin yaklaşık 25 ton kadar üretim tesisinde bulunduğunun tespitinin belirtildiğini, bilirkişi raporlarında bahse konu işletmelerde tespit edilen ve Parmesan Peyniri olarak piyasaya satışı sunulan 25.126,34 kg peynirin piyasa değerinin kg birim fiyatı 150 TL üzerinden toplam 3.768.951,00TL olduğu kanaatine vardıkları belirtilmiştir.
Davalı vekilince 18/03/2020 tarihinde sunulan Bilirkişi Raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; 20.03.2018 tarihli ara kararı ile müvekkili şirkette halihazırda “…” “…” markalarının kullanımının tedbiren önlenmesine, kararın infazı için İcra Müdürlüklerinin görevlendirilmesine karar verilmiş olduğu, davacı tarafından ilgili kararın infazı sonucu müvekkil şirketin … ve … daki işyerleri depoları dahil gezildiğini ve “…” ibareli peynir veya başka bir materyal olmadığı tespit edildiğini, 25.000 kg peynir birkaç ayda satılmayacağı veya buhar olup yok olmayacağına göre ısrarla belirttikleri gibi tekerleklerden … ibaresinin silindiği bu şekilde de ispatlandığını, tespit konusu 25.000 kg peynirin … ibaresiyle satışı gerçekleşmediğinden davacının tazminat talep edebileceği “davacı iddiasına göre” davacının marka veya coğrafi işaretine tecavüz suretiyle elde edilen bir kazanç da olmadığını, bu nedenle tespit konusu miktar üzerinden hesaplama yapılması hakkaniyete aykırı şekilde yanlış olduğu, müvekkilinin davacı ile hiçbir ilgisi olmayan tamamen “…” markasının kazancı olan kendi emek ve çalışması üzerinden davacının faydalanmasına teşvik edici yönüyle hukuken çok yanlış bir hareket olduğunu, müvekkilinin tespit tarihinde kg fiyatları 150 TL olmadığını, 45 TL olduğunu, bu durumun tespitte alınan numuneye dair fiş ve yine tespitte açıkça tespit edildiğini, satış fiyat listesinde de yazdığından Bilirkişiler tarafından 150 TL/ KG belirlenmesi tamamen hatalı ve gerçek dışı bir fiyat tespiti olduğunu, taraflarınca hiçbir cevap bir klasör delillerinin ve açıklamalarının incelemeye alınmadığı, peynir türünün doğrudan adı olan “…/…” ibarelerinin zayıf marka yönünün değerlendirilmediği, peynirde özgün bir ibare olan “…” markasının asli unsur olup olmadığının değerlendirilmediği, Coğrafi İşaret başvurusunun dava tarihinden önce yayına çıkmamış ve bu yönüyle tecavüz iddiasında bulunulamayacağı gerçeklerinin hiç dikkate alınmadığı ilk heyet raporuna 18.06.2019 tarihli yazılı itirazları tekrarla, tarafları açısından adalet dengesinin yerini bulması adına itirazlarının değerlendirildiği, Sınai Mülkiyet Hukuku alanında uzman Akademisyen bir hukukçu bilirkişiden yeni bir rapor alınmasını, taleplerinin kabul edilmemesi halinde; tespit konusu peynirlerden … ibarelerinin silindiği, bunun tedbir kararı doğrultusunda yapılan kontrolde de teyit edildiği dikkate alındığında tazminat hesabının tespitteki peynirlerin kazancı üzerinden yapılmasının yanlış olduğundan tazminat hesabının tespit konusu peynirler üzerinden yapılmamasını, bu taleplerinin de kabul edilmemesi halinde; kg fiyatının 150 TL olarak tespiti gerçek dışı olduğundan bu yöndeki itirazları doğrultusunda KG fiyatının 45,00 TL olduğu dikkate alınarak yeniden hesap yapılması için ek rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz 17/09/2020 tarihli duruşmasında “…Dosyanın rapor sunan heyete tevdii ile SMK 151/2-b kapsamında gerekli giderler de değerlendirilmek suretiyle davacının elde etmesi muhtemel kazancın ne olduğu hususunda ek rapor tanziminin istenmesine, heyete akademisyen marka vekilinin eklenmesine…” karar verilmiş olup alınan 20/11/2020 tarihli raporda özetle; Dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ve raporda tespitler çerçevesinde yapılan değerlendirme takdiri mahkememize ait olmak üzere; Bilirkişi raporlarında bahse konu işletmelerde tespit edilen ve… Peyniri olarak piyasaya satışı sunulan 25.126,34 kg peynir ile ilgili net kazanç hesabının yapılması için üreticisi işletmenin sabit ve değişken giderleri (Personel, yakıt, elektrik, su, kira, alet-ekipman, bakım-onarım, nakliye, reklam-pazarlama vb.) ile işletmenin kapasite bilgileri yer almadığından net kazanç hesabı doğru bir şekilde şu anda bu eldeki verilerle yapılamayacağı bu sebeple ; gerek davalı ve gerekse davacının dava tarihi öncesinden bu zamana kadar ticari defterlerinin mali kayıtlarının masraflar, satış cirosu vs. giderler açısından incelenmek üzere mahkemenize sunulması veya bu konuda atanacak mali müşavir veya muhasebeci bilirkişi ile birlikte mahalde inceleme için tarafımıza yetki verilmesini bu konuda ayrıca taraflardan kesin süre mahiyetinde bir süre verilerek mahkemeye bilgi verilmesinin istenmesi, heyete 1 tane defter incelemesinin ve mali kayıtlar üzerindeki incelemenin sağlıklı yapılması ve zararın tespiti için mali müşavir veya muhasebeci bilirkişinin atanması, davalı işletmenin (ve varsa davacı işletmenin) kapasite raporu olup olmadığı ve varsa bir örneğinin sunulması hususunda … Sanayi ve Ticaret Odasına yazı yazılması gerektiği görüş ve kanaati belirtilmiştir.
Mahkememiz 20/11/2020 tarihli Ara Kararı ile de “…Davalıya ön raporda hesaplamanın yapılabilmesi için gerekli olduğu belirtilen sabit ve değişken giderlere ilişkin kayıtlarını yahut ticari defterlerini sunması/yerinde inceleme taleplerini iletebilmesi için iki haftalık kesin süre verilmesine, aksi takdirde delil sunmaktan vazgeçmiş sayılacağı ve dosyanın mevcut haliyle değerlendirileceği hususunun ihtarına, davalıya ihtaratlı davetiye tebliğine, 2 nolu ara karar yerine getirildiğinde ve talep halinde celse arası inceleme ara kararının oluşturulmasına…” karar verilmiş olup Mahkememiz 10/02/2021 tarihli Ara Kararında “Davalı tarafça mahkememiz dosyasının 21/01/2021 tarihli oturumunun (1) nolu ara kararı uyarınca beyan dilekçesi ibraz edilmediğinden; dosyanın daha önce rapor tanzim eden bilirkişi heyetine tevdii ile; sektör uygulamaları yönünden değerlendirme yapılmak suretiyle zarar hesaplamasının yapılmasına,” karar verilmiş, davacı vekilinin 15/02/2021 tarihli talep dilekçesiyle Mahkememiz 25.11.2020 tarihli ara karar uyarınca, tazminat hesabının yapılabilmesi için talep edilen ticari defterlerin davalı tarafça sunulmaması sebebiyle, yiyecek ve içecek sektöründeki net kar oranının öğrenilmesi için Sayın Mahkeme tarafından Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na (TCMB) müzekkere yazılarak gıda sektörüne ilişkin 2008-2018 yılları arasında tespit edilen seköre göre net karın sorulmasını ve hesaplamanın buna göre yapılmasını talep etmiş ve Mahkememiz 10/03/2021 tarihli Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanlığıidare Merkezine yazılan müzekkeresi ile “Başkanlığınızın gıda sektörü (peynir ve süt) için belirlediği 2008-2018 yılları arasındaki net kar oranlarının bilirkişi incelemesine esas olacak şekilde ÇOK ACELE olarak Mahkememize bildirilmesi” istenilerek ilgili bilgi ve belgeler Mahkememiz dosyasına kazandırılmıştır.
Dosyaya sunulan deliller ve belgeler kapsamında ek rapor alınmak üzere Bilirkişi Heyetine tevdi edilmiş olup alınan 05/09/2021 tarihli raporda özetle; Dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerin TCMB yazısının incelenmesi ve yukarıda yapılan tespitler çerçevesinde yapılan değerlendirme takdiri mahkememize ait olmak üzere; İş bu ek rapora konu TCMB yazısında kök raporlarını değiştiren bir duruma rastlanmadığını kök raporlarını aynen tekrarladıklarını, kök raporlarında belirtikleri üzere diğer bilirkişi raporlarında bahse konu işletmelerde tespit edilen 25.126,34 kg Parmesan Peyniri ile ilgili net kazanç hesabının yapılması için üreticisi işletmenin sabit ve değişken giderleri (Personel, yakıt, elektrik, su, kira, alet-ekipman, bakım-onarım, nakliye, reklam-pazarlama vb.) ile işletmenin kapasite bilgileri yer almadığından net kazanç hesabı piyasa şartları dikkate alınarak yapıldığını, TCMB müzekkeresi ayrıca bir kar zarar hesabı yapmaya elverişli görüşlerini değiştirir bir durum içermediğini, dosyada yer alan bilgilere göre tespit edilen 25.126,34 kg peynir satışından elde edilen net kazancın 216.086,52TL ile 385.689,31 TL arasında olabileceği, buna göre 3 lü bir hesaplama yapılmış olmakla
a)minimum maliyetle 1 kg peynirden 15,35 TL net kar olarak kabul edilirse:15,35-TL net kar /kg X 25.126,34kg peynir =385.689,31TL olduğu,
b) en yüksek maliyetle 1 kg peynir üretilmiş kabul edilirse bu durumda 8,6-TL net kar/kg X 25.126,34kg= 216.086,52 TL olduğu,
c) Diğer taraftan ortalama maliyet ve kar kabul edilirse 8,6 ile 15,35-TL’nin tam ortası olan ortalama
8,6-TL+15,35-TL/2=11,975-TL sonucuna ulaşılır. 11,975-TL net kar/kg X 25.126,34kg peynir=
300.887,92-TL olduğu, bu hesaplardan hangisine göre hüküm kurulacağının takdiri MK m.4. -TBK 50,51, 52.maddeye göre
Mahkememize ait olduğu, iş bu ek raporu kök raporunun aynen tekrarla görüş ve kanaati belirtilmiştir.
Davalı vekilince sunulan 30/09/2021 tarihli Bilirkişi Raporuna karşı itiraz dilekçesinde özetle; Bilirkişi Raporu ile depoda tespit edilen fakat tespit sonrası üzerinden … ibaresinin silindiği ve bu silinmenin davacı tarafından tedbir kapsamında yapılan kontrollerde de teyit edilmesine rağmen tespit konusu peynirler üzerinden bir kazanç hesabı yapılmasının tamamen yanlış ve adaletsiz bir yaklaşım olduğunu, hayali bir kazancın hesabı yapıldığını, yerel bir değer olan … markası ile satılan peynirlerin kazancından ülkemize ihracatı azaldı diye yakınan Yurt dışı kötüniyetli tekelleşme emelinde olan bir kurum tarafından haksız yere kazanç sağlamaya çalışıldığını, ek bilirkişi raporuna, ve rapordaki hesaplamalara, … ve/veya … ibaresi bulunmayan sadece “…” markalı bir peynir gelirinden ülkemize ihracatı azalmasıyla yakınan bir yabancı kurumun haksız kazanç sağlanmaya çalışmasına itiraz ederek taraflarınca hiçbir cevap bir klasör delillerinin ve açıklamalarının incelemeye alınmadığı, peynir türünün doğrudan adı olan “…/…” ibarelerinin zayıf marka yönünün değerlendirilmediği, peynirde özgün bir ibare olan “…” markasının asli unsur olup olmadığının değerlendirilmediği, Coğrafi İşaret başvurusunun dava tarihinden önce yayına çıkmamış ve bu yönüyle tecavüz iddiasında bulunulamayacağı gerçeklerinin hiç dikkate alınmadığı, tarafları açısından adalet dengesinin yerini bulması adına itirazlarının değerlendirildiği, Sınai Mülkiyet Hukuku alanında uzman Akademisyen bir hukukçu bilirkişiden yeni bir rapor alınmasını tüm taleplerinin reddedilmesi halinde, ana faaliyeti … da Alman turislere yönelik Turizm Otel işletmeciliği olan müvekkili şirketin 2 yıldır yaşanan Pandemi nedeniyle ağır boyutlarda maddi zararlara uğradığı, yine … da yaşanan yangın nedeniyle … daki çiftliğinin ve çiftlikteki hayvanlarının yandığı gerçekleri dikkate alınarak, hesaplanan tazminatlardan takdiri indirim yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin 19/10/2021 tarihli dilekçesiyle dava ıslah edilmiş ve dilekçede özetle; Mahkeme tarafından tespit edilen tazminat miktarına ilişkin olarak HMK’nın 107/2. maddesi gereğince belirsiz alacak olarak ikame ettikleri maddi tazminat talebplerini 385.689,31TL olarak arttırma taleplerinin kabulüne, bilirkişiler tarafından hesaplanan en yüksek tazminat bedeli olan 385.689,31 TL’ye göre maddi tazminata hükmedilmesini ve davalının kötü niyet ve kusuru dikkate alınarak tazminatta artırım yapılmasını talep etmiştir.
Dava, 6769 sayılı SMK ve TTK hükümleri uyarınca açılmış markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i, sonuçlarının ortadan kaldırılması, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Markaya Tecavüz iddiası yönünden;
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2- b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tesdili markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde tutulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımın tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Somut olaya dönüldüğünde ; alınan raporlardaki değerlendirmelerde; davalının … ibaresinin yer aldığı … … kullanımlarının ve internet kullanımlarının, davacının …, … numaralı marka tescilleri ile… kod numaralı coğrafi işaret haklarına tecavüz teşkil ettiği, raporda yer alan detaylı karşılaştırmada da görüleceği üzere markaların ortalama tüketicide karıştırma ihtimali söz konusu olduğu, bu anlamda aynı bilinçli tüketiciye hitap edilen benzer mal ve hizmetlerde faaliyet gösterdiği ve … markası ile davalının markasının izlenimi verilmeye çalışıldığı, bir çok seçenek var iken bu markanın aynı ürün ve spesifik olarak parmesan peyniri ürününde tercih edilmiş olması tesadüf ile izah edilebilecek durumda olmadığı, bu noktada davalının zayıf markaya yönelik savunmalarının yerinde olmadığı basiretli tacir ilkesi gereği davacı markasını bildiği ya da bilmesi gerektiği davacı markasıyla iltibasa sebebiyet veren kullanımlar yönünden kötü niyetli olduğu ve zayıf marka savunmalarının dinlenmeyeceği sonucuna ulaşılmış, markaya tecavüz şartlarının oluştuğu anlaşılmakla davacının markaya tecavüze dayalı taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Haksız rekabet iddiası yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Somut olaya dönüldüğünde; yukarıda izahı yapılan raporlardaki değerlendirmeler dikkate alındığında davalının iltibasa sebebiyet veren markaya tecavüz kapsamındaki kullanımlarının aynı zamanda izahı yapılan TTK md. 54 ve TTK md. 55/l-a (4) kapsamında haksız rekabete sebebiyet verdiği sonucuna ulaşılmış, yine davacının haksız rekabete dayalı taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tazminat Talepleri yönünden değerlendirme;
Yine 6769 sayılı Kanunun “Tazminat” başlıklı 150. Maddesine göre “(1)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür.
(2)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir.
(3)Hak sahibi, sınai mülkiyet hakkının ihlali iddiasına dayalı tazminat davası açmadan önce, delillerin tespiti ya da açılmış tazminat davasında uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesi için, sınai mülkiyet hakkının kullanılması ile ilgili belgelerin, tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulması konusunda karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.
“Yasanın “Yoksun kalınan kazanç” başlıklı MADDE 151-
(1)Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar.
(2)Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır: a)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir. b)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç. c)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(3)Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.
(4)Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, ikinci fıkranın (a) veya (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması hâlinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir.” hükümlerine amirdir.
Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür. Markaya tecavüz nedeniyle marka sahibinin uğradığı maddi kayıp, fiili zarar ve yoksun kalınan kazançtan oluşmaktadır. Yoksun kalınan kazanç, marka hakkına tecavüz edilmesi dolayısıyla malvarlığında kesin olarak ya da büyük ihtimalle gerçekleşecek artışın kısmen veya tamamen önlenmesi, yitirilmesi olarak tanımlanabilir.
Davacı yanın dosyaya sunmuş olduğu beyanlar ve deliller kapsamında bu hesaplama usullerinden maddenin 151/2-b fıkrası kapsamında tazminat talep ettiği anlaşılmıştır.
Somut olaya dönüldüğünde ; mali inceleme yönünden, davalının elde ettiği net kazancın tespiti yönünden davalı kayıtlarının incelenmesi gerektiği, davalının ihtarata rağmen ticari kayıtların sunulmadığı, bu sebeple net bir zarar hesabının yapılmadığı, tespit edilen ürün miktarı üzerinden alternatif olarak yapılan hesaplamalar dikkate alınarak tazminat miktarının TBK 50. maddesi gereği takdiren belirlenmesi gerektiği anlaşılmakla davalının (minimum maliyetle 1 kg peynirden 15,35 TL net kar olarak kabul edilirse:15,35-TL net kar /kg X 25.126,34kg peynir =385.689,31TL olduğu,) defterleri dosyaya sunmadığı da dikkate alınarak minimum maliyet yapılan hesaplama üzerinden sunulan deliller hak ve nesafet izahı yapılan değerlendirmeler kapsamında takdiren SMK 151/2-b kapsamında 385.689,31 TL üzerinden talebin kabulüne karar vermek gerekmiş, yine SMK 151/4 kapsamında takdiren 20.000,00 TL lik bir pay eklenmesine ve SMK 150/2 kapsamında takdiren 15.000,00 TL itibar tazminatına hükmolunarak toplamda olmak üzere toplamda 420.689,31 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiştir.
Yine manevi tazminat şartlarının da oluştuğu gözetilmekle eylemin ağırlığı hak ve nesafet gözetilerek takdiren 15.000,00 TL üzerinden manevi tazminatın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı izahı yapılan mevzuat ve sunulan raporlar kapsamında yukarıda izahı yapılan gerekçelerle davanın kabulü yönünden aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile,
Davalının “…” ibareli kullanımlarının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, oırtadan kaldırılmasına, bu kapsamda bu ibareyi taşıyan ürünlere ve bu ürünlerin üretiminde kullanılan -başkaca üretime yaramayan- kalıp, ambalaj, katalog, broşür, afiş vb. Tüm materyalin toplatılarak yediemine tevdine, karar kesinleşitğinde masrafları davalıya ait olmak üzere imhasına,
Davalıya ait … sitesinde yer alan ve “…” ibaresini taşıyan görselleri çıkarabilmesi için davalıya iki haftalık kesin süre verilmesine, aksi takdirde siteye tümden erişimin engellenmesine,
İnfazda 20/05/2019 tarihli heyet raporunun dikkate alınmasına, hükmün eki sayılmasına,
2-Davacının maddi tazminat davasının kabulü ile (385.689,31 TL SMK 151/2-b kapsamında, 20.000,00 TL SMK 151/4 kapsamında, 15.000,00 TL SMK 150/2 kapsamında olmak üzere) 420.689,31 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
3-Davacının manevi tazminat davasının kabulü ile 15.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
4-Hükmün karar kesinleştiğinde masrafları davalılara ait olmak üzere tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde bir defaya mahsus ilanına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye kalan 23.190,66 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan: 4458,25 TL bilirkişi+ posta gideri ve 6.612,37 TL harç (peşin+başvuru+tamamlama+vh) olmak üzere toplam 11.070,62 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul olunan markaya tecavüz ve haksız rekabet talebine ilişkin hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat üzerinden hesap olunan 37.898,25 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat üzerinden hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.08/02/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸