Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/7 E. 2018/121 K. 07.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/7
KARAR NO : 2018/121

DAVA : Haksız Rekabetin Tespiti ve Önlenmesi
DAVA TARİHİ : 19/04/2004
KARAR TARİHİ : 07/05/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Haksız Rekabetin Tespiti ve Önlenmesi davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin gıda sektöründe çok eski ve çok bilinen bir şirket olduğunu, müvekkilinin tescilli … markalarının sahibi olduğunu ayrıca … ambalaj tescilinin de mevcut olduğunu, davalıların haksız kazanç sağlama kastı ile … müvekkilinden izin almadan ürünün ismini değiştirmeden ve ambalaj tasarımı da birebir kopyalayarak piyasaya sürdüğünü, davalıların bu davranışının müvekkilini piyasada zor durumda bıraktığını, farklı fiyatlardan satılan ürünlerin müşteriler arasında güven sorunu yarattığını, davalıların işletmelerinde … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma ile çok sayıda taklit ürüne el konulduğu ileri sürerek davalıların eylemlerinin gerek adlarına kayıtlı … markaları ve gerekse … ya da markalarına benzer başkaca ibareler ile üretimi ve satışının haksız rekabet oluşturduğunun tespitini, önlenmesini müvekkili tasarımına benzer ürünlere ve üretmekte kullandığı her türlü makina ve araca el konulmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili, müvekkilinin … sayılı “…” ibareli markası olduğunu, davacı tarafın marka olarak münhasıran kullanmak istediği, “…” ibaresinin kek cinsini belirttiğini ve KHK 7/1- c karşısında tescil edilemeyeceğini, müvekkili kullanımının davacının tescilli ambalajı ile de herhangi bir benzerliğin bulunmadığını, tescilli bir markanın kullanılması dolayısıyla haksız rekabet hükümlerine dayanılamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE
Dava 554 sayılı KHK hükümleri uyarınca ve TTK hükümleri kapsamında açılan tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ve durdurulması talepli davadır.
Tarafların dosyada bildirdikleri tüm deliller toplanmış, Yargıtay Bozması öncesinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak üç kez müşterek heyet raporları alınmış ve mahkememizce alınan 5 kişilik heyetten oluşan 3. rapora itibar edilerek hüküm kurulmuştur.
Yapılan bilirkişi incelemesi ile “…” ibaresinin yabancı menşeili bir kek türü olduğu, davacının KHK 7/son hükmünden yararlanamayacağı, davalı adına tescilli … sayılı “…” ibareli markasının davalı kullanımını haklı kıldığı, davacı ve davalının markalarının ve ürünlerinin logo bazında farklı olduğu, … ve … logolarının şekil, yazı karakterleri ve konum farklılıkları ile … ve … ticaret markalarının her ikisinin de tanınmışlıkları gözönüne alındığında bu tür benzerliklerin tüketiciler nezdinde karışıklığa sebep olmayacağı, “…” ibaresinin tüketici nezdinde kolayca ayırt edilebilecek olan … ve … markaları ile birlikte kullanıldığında karıştırma ihtimali olmadığı ve bu kullanımın haksız rekabete yol açmayacağı gerekçesiyle mahkememizce davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz kararı davacı vekilince temyiz edilmiş ve karar bozularak dosya mahkememize gönderilmiştir.Yargıtay 11. HD’nin bozma ilamında, “…tarafların ürünlerinin piyasaya sunulduğu ürün ambalajları arasında haksız rekabete yol açacak nitelikte benzerlik bulunmadığının belirlenmiş olmasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir. Ancak, davacı aynı zamanda “…” ibareli tescilli marka hakkına dayalı olarak davalının bu ibareyi kullanımının haksız rekabet oluşturduğundan bahisle haksız rekabetin önlenmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalı adına tescilli “…” markasının bulunması nedeniyle haksız rekabet oluşturmayacağından bahisle bu talebin de reddine karar verilmiş ise de davalı …Ş. tarafından işbu davanın açılmasından önceki tarihli … sayılı “…” ibareli marka başvurusuna karşı, davacı tarafça TPE nezdindeki itirazlarının olumsuz sonuçlanması üzerine huzurdaki davanın yargılaması devam ederken açılan TPE YİDK karar iptali ve tescil koşuluna bağlı hükümsüzlüğe ilişkin dava sonuçlanarak TPE YİDK kararının iptaline ve davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Bu durumda, davalı …Ş. adına “…” markasına ilişkin tescil başvurusunun olumsuz sonuçlanması nedeniyle tescilden kaynaklanan bir kullanım hakkı söz konusu olmayacağı halde mahkemece marka hakkına tecavüzden kaynaklanan haksız rekabetin önlenmesine yönelik uyuşmazlığın açıklanan gerekçeyle reddi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.” gerekçesi belirtilmiştir.
Taraflar arasında görülen … FSHHM nin … esas … karar sayılı dosyası ile davalı adına … no ile tescilli … markasının hükümsüzlüğüne ilişkin açılan davada dosya yetkisizlik kararı ile … 3.AHM’ ye gönderilmiş, … 3 AHM’de davalı aleyhine açılan haksız rekabetin tespit ve meni davası da tefrik edilmiştir. … FSHHM’nin … karar sayılı dosyasında dava konusu .. nolu dosya üzerinden verilen TPE nin yeniden inceleme ve değerlendirme kurulunun iptali ile … nolu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
… 2 FSHHM nin … esas … karar sayılı dosyasında ise dava kabul edilerek TPE nin yeniden inceleme değerlendirme kurulu 2006/ M- 2363 sayılı kararının iptaline karar verilmiş, … 1 FSHHM nin … esas … karar sayılı dosyasında da dava kısmen kabul edilerek … kod nolu dosyada YİDK nın … nolu kararın iptaline ve dava konusu … kod nolu markanın hükümsüzlüğü isteminin vakitsiz olması nedeniyle reddine karar verilmiştir. Ankara 2 FSHHM nin 2006/379 esas, 2007/ 1143 karar sayılı dosyasında davanın kabulü ile yeniden inceleme değerlendirme kurulunun … sayılı kararının iptaline tescil gerçekleşmediğinden hükümsüzlük hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
…1 FSHHM nin …, … sayılı kararının Yargıtay incelemesinde davanın konusunun davacı … Tic A.Ş adına tescilli olan … ve türevi markaların hükümsüzlüğü ve terkini istemine ilişkin bulunmaması nedeniyle KHK 7/c maddesi gereğince davacı markasının tescilinin olanaklı olup olmadığının mahkemece karar gerekçesinde tartışılması doğru değil ise de davalı şirket tarafından marka olarak tescili istenen ibarenin davacı adına daha önceden tescil edilen marka ile benzer olmakla KHK 7/b ve 8/b maddeleri gereğince YİDK kararının iptalinde bir isabetsizlik bulunmadığı belirtilerek karar onanmıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin … tarih … esas, … karar sayılı ilamında …A.Ş tarafından açılan davada ”… ” , ”… ” gibi ürünler ile geniş halk kesimleri tarafından davacı ile anılır bir kelime olduğu ürünlerin ortalama tüketicilerinin yabancı kökenli bu kelimeyi bir kek cinsi olarak bildiğinin kanıtlanamadığı, ” … ” ibaresinin tescili istene emtialar için ayırt edici nitelikte olduğu, kek emtiası dışındaki emtialar için tüketicileri yanıltmayacağı, davacının yaptığı reklam ve çalışmalarda işarete ayırt edicilik kazandırdığı ve işaretin kek emitası olarak değil davacı markası olarak algılanır hale geldiği gerekçesiyle daha önce davacı adına tescilli browni markasının brownie olarak tescilinin mümkün olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile YİDK nın 2006/ M- 2363 sayılı kararının iptaline karar verildiği, daire tarafından Brownie ibaresinin ingilizcedeki karşılığının bir kek cinsi olduğu somut uyuşmazlıkta davacının kullanımı browni unsurlu markalarına yönelik olup, dosyada mevcut deliller itibari ile brownie ibaresi önünden KHK 7/son anlamında ayırt edicilik kazandıracak düzeyde bir kullanımın bulunmadığı, dava konusu başvurunun kek emtiası bakımından KHK 7/1-c bendine göre cins belirttiği göz önüne alınarak değerlendirme yapılması gerekirken alınan emtia yönünden iptal kararı verilmesinin doğru olmadığına karar verilmiştir.
Davacı vekili … ibaresi üzerinde müvekkilinin müktesep hakkı bulunduğunu, marka tescil belgeleri ve uzun süreli yoğun kullanımının bulunduğunu, browni ibaresinin de iyi niyetli olarak tescil edildiği, yoğun emek ve çaba yapılan reklam ve harcamalar neticesinde ayırt edicilik nitelik kazandırdığını, cins ismi olarak değerlendirilemeyeceğini belirtmektedir.
Ancak … 3 AHM’nin … esas sayılı … karar sayılı dosyasında davacı karşı davalı … AŞ’nin davalılar karşı davacılar … ve … aleyhine açmış olduğu marka hakkına tecavüz dosyasında …’ye dava ihbar edilmiş ve asıl davanın reddi ile karşı davanın kısmen kabulüne … Tic AŞ’ nin …, …, … kelimeleri üzerinde münhasıran kendilerine ait olduğunu iddia edemeyeceğinin tespitine ve bu kelimelerin kullanılmasının haksız rekabet yaratmadığının tespitini ve davalı karşı davacının markası olan … ibareli markanın da Brownie kelimesini kullanabileceğinin tespitine karar verilmiştir.
556 sayılı KHK’nm 7/1 c maddesi, ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafî kaynak belirten veya malların üretildiği hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaların münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar tescil edilemez şeklindedir. Ticaret alanında cins ve çeşit gösterilen işaretler değerlendirilirken, tescilin talep edildiği mal grubu açısından bir cinsi veya çeşidi ifade edip etmediği araştırılmak gerekir. Tescilin talep edildiği mal sınıfı içerisinde böyle bir cins ve çeşidin bulunması halinde talep reddedilmelidir.
Davacı … AŞ’nin. …. AŞ. … AŞ’ye karşı açmış bulunduğu haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davası, marka davası değil, haksız rekabet davasıdır. Her ne kadar davacı firma 29.8.1986 tarihli 93674 sayılı 30. sınıfta yer alan “…” markası ile … tarihli … sayılı “…” markalarının sahibi ise de, bu davada marka hakkından doğan dava haklarını kullanmayıp, haksız rekabet davası açmış bulunmaktadır. Davalılar arasında yer alan …’nin de 20.12.2002 tarihinde “…” marka tescil başvurusunda bulunduğu. 30. sınıfta yer alan bu işareti kek emtiası için tescil ettirdiği 7.4.2004 te “…” tescil başvurusunun dava dışı bir firmanın itirazı üzerine tescil başvurusunun red olunduğu, ancak …’in yaptığı itirazın kabul edilerek 03.08.2004 tarihinden itibaren YİDK kararı ile bu markanın 20.12.2004 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere tescilinin sağlandığı görülmektedir. Davacı taraf yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun 3.8.2004 tarihli bu kararının iptali için Ankara 1 FSHHM de 2004/904 esas sayılı davayı açmış ve mahkemece 2006/492 karar sayılı kararı ile Ülker Browni markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiş karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2006/13096 esas 2008/6492 karar sayılı ilamı ile 20/05/2008 tarihinde onanmış ve 05/12/2008 tarihinde de karar düzeltme talebi reddedilmiştir.
Yargıtay 11. HD 30.1.2009 tarihli kararında ise dava konusu başvurunun kek emtiası bakımından 556 KHK’nın 7/1 c bendine göre cins belirttiği göz önüne alınmak suretiyle değerlendirme yapılması gerekirken kararda yazılı gerekçelerle alınan emtia yönünden de TPE ve YİDK kararının iptaline ilişkin kararı bozmuştur.
“…” İngilizce bir kelimedir. Türkçeye çevrildiğinde çikolatalı, fındıklı bir çeşit kek cinsidir. Amerika çıkışlıdır, birçok yemek kitabında bu isimle anılmakta, yurt içinde, yurt dışında da birçok restoran ve kafede bu isimle pazarlanmaktadır. Davacı taraf, 1986 yılında üretime geçtikleri ve o yıldan bu yana yüksek reklam harcamalarıyla umuma tanıttıkları bu ürünü daha önce Türk tüketicisi tarafından tanınmayıp … firmasının bu isimle ürünü piyasaya sürümesinden sonra “…”‘ cinsi keklerin Türk tüketiciler nezdinde tanındığını iddia etmektedir. Davacının her iki davada sunduğu vakıa ve delillerden kendisinin de “…” kelimesinin bir cins ismi olduğunu kabul ettiği görülmektedir. Ancak davacı taraf “….” şeklindeki markalarının tüketici nezdinde tanınıp bilinir hale geldiği, bunun bir tanınmış marka olarak kabulü gerekeceği iddiasıyla çeşitli davalar açmıştır. Yine burada da … kelimesi Amerikan kökenli fındıklı, kakaolu bir kek türünü ifade etmekte ve kek, büsküvi vb. gıdalar üreten gıda şirketi tarafından kullanılmaktadır. Doktrinde ifade edildiği üzere tescilin talep edildiği mai sınıfı içerisinde, böyle bir cins veya çeşidin bulunması halinde tescil talebinin reddi gerekir. Şu an itibariyle durum değerlendirildiğinde, davacı … firmasının cins belirten işaret içeren markayı 1986 yılından itibaren kullandığı görülmektedir. Oysa, 556 KHK’nın 7-c maddesi gereğince cins çeşit vasıf kalite belirten işaret ve adlandırmalar marka olarak tescil edilemez, zira cins ve çeşit belirten bir kelimenin bir kişinin inhisarına verilmesi mümkün değildir. Aynı kararda cins ve çeşit belirten kelimenin haksız rekabet hükümlerine uyulmak koşuluyla bir başkası tarafından markanın tali unsur olarak kullanılması mümkün görülmektedir.
Mahkememizce dosyada bilirkişi olarak seçilen Prof Dr …, Doc Dr … ve Güzel sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi … marifeti ile alınan raporda bilirkişiler Browni kelimesinin kendi tanınmış markası … ile birlikte kullanılmasının haksız rekabet teşkil etmeyeceği, kelimenin bir cins ve çeşit belirtmesinden ötürü bu kullanımın TTK m. 58/ 5 anlamında iltibas oluşturmayacağı, cins ve çeşit belirten sözcüğün gerek davacı taraf, gerek davalı tarafça yan unsur olarak kullanılmasının dürüstlük kuralına ve emek ilkesine aykırı olmadığı sonucuna varmış, … ise ayrık rapor vererek davalının bir zorunluluktan kaynaklanmadığı halde davacı tarafın ambalajında kullandığı ayırt edebilecek olan … sözcüğünü kullanması, dava tarafın ilk olarak piyasaya sunduğu kompozisyon ve bileşenlerin aynılık derecesinde olduğu bu nedenle haksız rekabetin oluşmadığını belirtmiştir.
Mahkememizce itirazların giderilmesi ve müşterek rapor alınması amacıyla ikinci kez bilirkişi incelemesine gidilmiş ve bilirkişiler Prof. Dr. …, … ve sektör bilirkişisi … marifeti ile yapılan inceleme sonucu alınan raporda …+şekil tasarımının 2003 yılından beri tescilli olduğunu davalının …+ şekil ambalajının 2004 yılında TPE nezdinde tescilli olduğu, ambalajlar arasında yazım karakterleri … ibaresinin kullanılış yeri ve logolar farklılık göstermekte ise de teknik bir zorunluluk olmaksızın davalıca browni ibaresinin davacı ambalajında görüldüğü gibi ambalajın ön kısmında göze çarpan biçimde davalı ambalajında yer alan resim, davacı resmi ile benzer biçimde, yine ambalajın ön kısmında ve ambalaj renkleri olan vişne ve çikolata renkleri ile davacı ambalajına göre daha koyultulmuş bir biçimde kullanıldığı bu halin tüketiciler nezdinde iltibasa yol açacağı, orta kültür düzeyinde tüketicilerin davacı ürünü yerine davacı ürünü zanlıyla davalı ürününü alabilecekleri bu durumun haksız rekabete yol açacağı mütala edilmiştir.
Alınan bu rapor sonrasında bozma öncesi davalı vekilinin itirazları ve her iki rapor arasındaki mübayenet göz önüne alınarak 3. ve son kez rapor alınması yoluna gidilmiş ve bilirkişi olarak seçilen Prof Dr …, Yar. Doc. Dr. …, Grafik Tasarımcı, Prof. Dr. …, Endüstriyel Tasarımcı Sektör bilirkişisi … ve gıda mühendisi …’dan oluşan 5 kişilik heyetten müşterek rapor alınmıştır.
Bilirkişilerce davacı … ibareli vişneli ve kakao kremalı kek ürün ambalajı ile davalı …, …, …, …, … görselleri üzerinde inceleme yapılmış ve davacı … logosunun ambalajın sol üst köşesinde, Ülker logosunun ambalajın üst ortasında logoların birbirinden şekil yazı karakteri bağlamında farklı olduğu, … ambalajında browni yazısının … ibaresi ile sağ alt köşede kullanıldığı, … ambalajında ise … logosunun hemen altında ve diğer ambalajda da sol köşede kullanıldığı, her iki marka ambalajında logoların yerlerinin farklı olduğu, browni yazı karakterlerinin birbirinden farklı olduğu, ambalajlar üzerinde yer alan … resimlerinin farklı yerlerde konumlandırıldığı, davacı resimlerinde vişne ve çikolata damlalarının 3 adet kızıl ve kahve rengi olduğu davalının ise ambalajında 4 adet ve kullanılan renklerin koyu kahverengi olduğu, ambalajların benzer büyüklükte olduğu ve her iki markanın da tanınmışlıkları göz önüne alındığında bu tür benzerlikleri 3 kişilerin aklında karışıklığa sebep olamayacağı belirtilmiştir.
Somut uyuşmazlığa konu ibare “…” kelimesinden ibarettir. Davacı ve davalının “…” kelimesinin bir kek türü olduğu hususunda uyuşmazlığı bulunmamaktadır. Esas uyuşmazlık, davacının “…” tarafından “…” pazara arz edilmeden önce Türkiye’deki ortalama tüketicilerin büyük bir çoğunluğunun böyle bir kek türünden haberdar olmadıkları ve “…”nin tüketici nezdinde “…” ile bağdaştırılarak ayırt edicilik kazandığını iddia etmesinden ibarettir. Davalı ise “…” nin bir kek türü olduğu ve kendisi tarafından da kullanılabileceğini beyan etmektedir. 556 s. KHK madde 7/c de ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markaların tescil edilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
… ABD ve Kanada’da 19. Yüzyılda popüler olmuş, 20. yüzyılda ise kek ve kurabiye çeşitleriyle neredeyse tüm dünyada pişirilerek üretilmeye başlanmıştır. “…” kek tarifi 1905 yılında ABD’de yemek kitabına girmiştir. Dolayısı ile “…” yabancı menşeili bir kek türüdür. Her ne kadar davacı, 2004 yılında yaptığını beyan ettiği anket sonuçlarına göre tüketicinin büyük bir çoğunluğunun “…” kekini … ile tanıdığını ve artık “…” nin … ile bütünleşerek ayırt edicilik kazandığını iddia etmiş olsa da, davacının KHK’nın madde 7/son hükmünden faydalanabilmesi için uyuşmazlığa konu “…” ibaresinin davacı adına tescilli diğer markalarından bağımsız olarak kullanılmak suretiyle ayırt edicilik kazanması gerekmektedir. Oysa dosyaya sunulan deliller incelendiğinde 1986 tarihinde davacı adına tescilli olan marka “…” şeklindedir. Dolayısı ile “…” nin davacının diğer markalarından bağımsız olarak ayırt edicilik kazanmadığı, diğer markaları ile birlikte kullanıldığı görülmektedir. Nitekim, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2010/163 E. 2011/17695 K. sayılı ilamında bu hususa açıkça yer vermiştir.
Alınan 22/10/2013 havale tarihli müşterek raporda tarafların ürünlerine ait ambalajlar üzerinde “…” ibarelerinin kullanılma şekilleri, yazı karakterleri ve konum farklılıkları ile … ve … markalarının her ikisinin de tanınmışlıkları göz önüne alındığında bu tür benzerliklerin Tüketiciler nezdinde karışıklığa sebep olmayacağı ve Yargıtay 11. Hukuk dairesi 2010/163 E. 2011/17695 K. Sayılı ilamı ışığında “…” ibaresinin bir kek türü olup kek üreten firmalar tarafından satılan ürünü tanıtmak amacıyla kullanılabilecek bir niteliğe sahip olduğu sektöründe çok iyi bilinen ve TPE nezdinde … sayıyla tescilli tanınmış “…” markasının sahibi olarak ihtilaf konusu ürünlerin tamamında “…” şeklinde bir kullanımı tercih etmiş olup, … keklerinin ambalajları üzerine kendi markasını ve ürünün adını bir araya getirerek salt “…” ibaresini yerleştirmesinin haksız rekabet yaratabilecek nitelikte bir eylem olmadığı; davacı ve davalı kullanımları ürünleri logo bazında farklı olduğu, … ve … marka ambalajlarında yer alan … resimlerinin yerleri farklı konumlandırıldığı; ambalajlarında yer alan “kek resimlerinin” genel görüntü farklılığının ayırt edici düzeyde olmadığı, bu durumun ise pazarlanan kekin cinsinin gerekleri ve ürünün niteliğiyle ilgili olduğu; … ve … logoların şekil, yazı karakterleri ve konum farklılıkları ile … ve … ticaret markalarının her ikisinin de tanınmışlıkları göz önüne alındığında bu tür benzerliklerin tüketiciler nezdinde karışıklığa sebep olmayacağı; bu nedenlerle,”…” ibaresi tüketici nezdinde kolayca ayırt edilebilecek olan … ve … markaları ile birlikte kullanıldığından karıştırılma ihtimali olmadığı ve bu kullanımın haksız rekabete yol açmayacağı belirtilmiştir.
Toplanan deliller hüküm kurmaya elverişli ve yeterli bozma öncesinde alınan 5 kişilik bilirkişi heyeti raporu … 3 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş 2014/694 esas sayılı dosyası kapsamı ve … 3 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı kesinleşmiş dosyası kapsamında taraflarca … ibaresinin kendi tanınmış ve ayırt ediciliği yüksek … ve … ibareleri ile birlikte kullanılması …’nin tür adı olduğunun kesinleşmiş mahkeme kararları ile tespit edildiği ve haksız rekabet yaratacak davalı eyleminin bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekili tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
… tarafından davalılar aleyhine açılan haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi talepli davanın reddine ,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 35,90… TL karar harcından peşin yatırılan 10,10 TL’nin mahsubu ile kalan 25,80 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsiline,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalılar vekili yararına hesap olunan 3.145,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 1.500,00 TL bilirkişi ücreti ve 42,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1542,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair verilen karar, hazır bulunan taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay Kanun yolu açık olmak üzere açıkça okundu, usülen anlatıldı. 07/05/2018

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı