Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/68 E. 2020/306 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/68
KARAR NO : 2020/306

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/02/2018
KARAR TARİHİ : 08/10/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin, Türk Patent Enstitüsü Coğrafi işaret sicilinde … tescil numarası ile kayıtlı “….” coğrafi işaretin sahibi olduğunu, …’ta … üretimi yıllardır yapıldığını, … halkıyla hellimin birbirleriyle özdeştiğini, coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, bölge veya istisnai durumlarda ülkeden kaynaklanan, tüm veya esas özelliklerini bu coğrafi alana özgü doğal ve beşeri unsurlardan alan, üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerin tümü bu coğrafi alanın sınırları içinde gerçekleşen ürünleri tanımlayan adların menşe adı olduğunu, … ‘in esas nitelik veya özellikleri itibariyle …’a özgü doğa ve beşeri unsurlardan kaynaklanan bir ürün olduğunu, … sınırları içinde üretilen süt, çiğ süt kalitesinin korunduğu uygun araçlar ile … üretim tesislerine taşımakta ve uygun şartlarda muhafaza edilmesi gerektiğini, hellim yapımında bir kısım süreçlerden sonra bu aşamalarının denetlenmesi gerektiğini ve bir takım olgunlaşma işlemlerinin sonuna kadar koruyabilmesi ve hijyeninin sağlanabilmesi için …’ta yapılması gerektiğini, coğrafi işaret tescil koruması altına alınması gereken … yapımında kullanılan sütün ve sütün elde edildiği süt hayvanlarının … menşeli olması gerektiğini, denetim ve izlenirliğin sağlanması için de üretiminden, paketlenmesine ve satış aşamasına kadar tüm süreçlerinin …’ta yapılması gerektiğini, dava konusu markanın “coğrafi işaretin korunmasından önce iyi niyetle tescil edilmiş” bir markadan söz etmenin mümkün olmadığını, davalı adına Türk Patent ve Marka Kurumu Marka Sicilinde kayıtlı … tescil numaralı “…” ibaresinden oluşan Markanın hükümsüzlüğünü, dava sonuçlanıncaya kadar davaya konu markanın sicil kaydı üzerinde, markanın devrini engelleyici mahiyette ihtiyati tedbir konulmasını mahkememizden talep edilmiştir.
Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkilinin “…” markası ile sektörde tanınmış firmalardan biri olduğunu, 2000 li yıllardan itibaren … piyasasını oluşturduğu halde 13 yıllık yatırımdan sonra marka tescilini aldıklarını, marka tescilinden 10 yıl sonra iş bu hükümsüzlük davasının açıldığını, müvekkilinin marka üzerinde asıl ha sahibi olduğunu, bir an için davacının hak sahibi olduğu kabul olunsa dahi sessiz kalmak suretiyle davacının hak kaybına uğradığını, … piyasada kızarabilen peynir olarak herkes tarafından bilindiğini “…” ibaresinin gerekli ayırt ediciliği sağladığını belirmiş davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca marka hükümsüzlük talebine ilişkindir.
Tarafların 31/01/2019 tarihli celse öncesi, yine 31/01/2019 tarihli 2 sayfa 6 maddeden ibaret protokolü dosyaya sundukları anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan 08/10/2020 tarihli oturumda, taraf vekilleri; karşı taraf ile sulh olduklarını ve sulh kapsamında davanın konusuz kaldığını, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan ettikleri anlaşılmıştır.
Sulh 6100 sayılı HMK’nın 313 vd maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre “Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir.
Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dâhil edilebilir. Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir.” Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir. İrade bozukluğu ya da aşırı yararlanma hâllerinde sulhun iptali istenebilir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde tarafların dava konusu hususunda sulh oldukları sulh kapsamında yükümlülüklerini yerine getirdikleri, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığı anlaşılmakla esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Tarafların 31/01/2019 tarihli sulh protokolü gereği sulh oldukları anlaşılmakla, ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 54,40 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 18,50 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Taraflar karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti talebinde bulunmadıklarından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına, yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
4-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/10/2020

Kâtip …
¸

Hâkim …
¸