Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/568 E. 2021/412 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/238 Esas
KARAR NO : 2021/401

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli), Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.), Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavüzün Tesbiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 04/05/2018
KARAR TARİHİ : 19/11/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli), Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.), Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavüzün Tesbiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanları ile özetle; müvekkilinin televizyon programı, reklam, tanıtım filmi, internet yayıncılığı, sosyal medyada içerik üretimi ve yarışma programı formatı üretimi, geliştirilmesi ve yayınlanması gibi faaliyetlerde bulunduğunu ve bu alanlarda kendine özgü eserler meydana getirip, bu eserlerin yasal yollardan pazarlanmasını ve satışını yaptığını, müvekkilinin yoğun fikri emek ve uzun bir çaba harcayarak ürettiği, geliştirdiği ve somut şekilde meydana getirdiği “gelin ve kaynanalar ile birlikte yapılacak” yarışma programı formatına ilişkin eserini, tüm unsurları ve kuralları, proje uyarlamaları, yayınlanacak mecraları ve değiştirilerek kullanılabilecek alternatiflerini, hususiyetiyle detaylandırmak ve belirtmek suretiyle, “….” adıyla, … tarihinde … 25.Noterliği’nin … yevmiye numaralı beyannamesi ile onaylattığını, noter tescilli yarışma formatının tüm telif haklarının müvekkiline ait olup, müvekkilinin bu eserinden kaynaklı maddi ve manevi haklarmı kimseye devretmediği gibi, başka bir isim altında kullanılmasına, çoğaltılmasına ve yayınlanmasına izin ve muvafakatinin kesinlikle bulunmadığını, müvekkilinin söz konusu televizyon programı formatını, 24/02/2014 tarihinde davalılardan …’de program sorumlusu ve format araştırma-geliştirme konularında çalışmakta olan …’a mail yoluyla gönderdiğini, incelenmesi ve değerlendirilerek…’de yayınlanması için teklifte bulunduğunu, söz konusu televizyon programı ile ilgili herhangi bir dönüş yapılmadığı gibi, müvekkiline ait olan eserin herhangi bir şekilde izin olmaksızın aynen kullanılmak suretiyle, davalılardan … Ltd. Şti. tarafından yapımcılığı üstlenilerek, diğer davalı … tarafından “…” adıyla 12/03/2018 tarihinde yayınlanmaya başladığını, ilgili televizyon programının, müvekkilinin fikri emeği ve hususiyeti ile tüm unsurları ve alternatifleri ile birlikte somut olarak oluşturduğu eser niteliğini haiz olduğunu, davalı kanalın sorumlusuna gönderilmesine rağmen ve söz konusu eserden haberdar olunmasına karşın, aradan belli bir süre geçtikten sonra davalılar tarafından izinsiz olarak kullanılmış, yayınlanmış ve bütünlüğü kısmen bozulmuş olduğunu ve eser sahibi olarak müvekkilin adının yazılmadığını, davalıların, müvekkilin tasarlayarak yarattığı televizyon programı formatını izinsiz olarak, kendi projeleri ve programlarıymış gibi sonrasında onaylatmaları, kullanmaları, yayınlamaları ve bu surette maddi çıkar elde etmelerinin fikri ve sınai hakların hukuki ve cezai olarak ihlali anlamını taşıdığını, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na aykırı olarak, müvekkilinin haklarını ihlal eden davalılar ve yarışma formatının gönderildiği … program sorumlusu … hakkında müvekkilinin şikayeti üzerine, … Cumhuriyet Savcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyası üzerinden soruşturma başlatıldığını iddia ederek, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 68. maddesi kapsamında davacı müvekkiline mahrum kaldığı bedelin 3 katı tutarında ve davalılarca müvekkilin manevi haklarının ihlali sebebiyle FSEK 70/1 gereğince şimdilik 10.000 TL maddi ve mağduriyetin giderilmesi için 5.000 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 12/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, hükmün ilanına ve devam eden tecacüzün ref’i ve muhtemel tecavüzün men’ine dair ihtiyati tedbir kararı verilerek davalının müvekkiline ait TV programını kullanmasının ve yayınlanmasının durdurulmasına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; dava konusu edilen beyanın Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında eser niteliğini haiz olmadığını, FSEK 1/b maddesinde belirtildiği üzere dava konusu beyanın hiçbir eser tipi içerisinde yer almadığı gibi sahibinin hususiyetini de taşımadığını, mezkur dava konusu programın bir yemek programı olduğu ve birçok örneğinin televizyon kanalında kolaylıkla bulunabileceğini, bu sebeple davacının hususiyetinin bulunmadığını, öncesinde birçok yarışma programına konu olmuş “yemek” ana temasını içeren beyanının orijinal olduğunun iddia edilmesinin hukuki mesnetten yoksun olduğunu, herkes tarafından düşünülmesi mümkün beceriye dayalı bir oyun üzerinde herhangi birinin hak sahipliği iddia etmesinin mümkün olmadığını, davacının söz konusu televizyon programı formatının sahibi olabilmesi için, mezkur beyanı detaylı bir çalışma sonucu ortaya çıkarmasının zaruri olduğunu, davacının … 25. Noterliği’nin … yevmiye numaralı beyan evrakı ile kendi adına tescil ettirdiğini iddia ettiği beyanının detaylandırmadan uzak, sahibinin hususiyetini taşımaktan yoksunluk içerdiğini, bu noter evrakının incelendiğinde davacının hak sahibi olduğunu iddia ettiği beyanının yalnızca 1 sayfadan ibaret olup içerisinde net cümlelerden ziyade olasılıkların yer aldığını, tüm bunlara ek olarak doktrinde ve yargı kararlarında kabul edildiği üzere bir fikrin eser olarak kabul edilebilmesi için somutlaşması (olayda bir TV Programı olarak çekilmiş olması) gerektiğini, ancak davacının ibraz ettiği belgenin somutlaşmamış bir fikri ifade ettiğini, zira bir TV programına hususiyet kazandıran ve somutlaştıran hususların en önemlisinin, programda kullanılan müzik, renkler, oturma şekli, sunucunun, oyuncunun, yarışmacının programa katkısı olduğunu, Mevzuatta eserlerin hak sahipliğinin tescille kazanılacağı yönünde bir düzenleme bulunmadığını, FSEK 8. maddesinde eser sahipliğinin kanunun eser olarak kabul ettiği fikir ürünün meydana getirilmesiyle kendiliğinden kazanıldığını düzenlediğini, Fikir ve Sanat Eserlerinin Kayıt ve Tescili Hakkında Yönetmelik’inde eserlerin tescil edilmesinin hak sahipliğinin ihdas edilmesine olanak verilmediğinin vurgulandığı, sadece hak sahipliklerinin belirlenmesinde ispat kolaylığı sağladığını, notere bir beyanda bulunduğunu ortaya koymaktan öte bir anlam taşımayan noter belgesinin dolayısıyla hak sahipliği ihdas etmediğini, bu nedenle de davacının öncelikle hak sahibi olduğunu ispat etmesi gerektiğini, davacıya ait beyanın bir an için eser niteliği taşıdığı kabul edildiğinde dahi davacının hak iddia ettiği “…” beyanı ile müvekkilin yayıncı kuruluşu … logolu TV kanalında yayınlanan … programının birbirinden farklılık arz ettiğini, diğer davalı şirketin çalışanına gönderilen mailden müvekkilinin haberinin olmasının mümkün olmadığını, davacı her ne kadar gönderilen mail ekinde dava konusu formatın olduğunu ileri sürmüşse de mail beyanında buna ilişkin herhangi bir ibarenin yer almadığını, davacının dava konusu kötü niyetli iddialarının kabulünün kabul edilebilir nitelikte olmadığını, müvekkili davalı şirketin program formatı ile davacının formatının birbirinden çok farklı olduğunu, davacının açıkça haksız kazanç sağlama gayesi içerisinde olduğunu beyan ederek davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı … Şti. vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacının iddialarının herhangi bir yasal dayanağı bulunmadığını ve gerçeğe aykırı olduğunu, davacı davalı haber şirketine formatı gönderdiğini iddia etmişse de söz konusu durumda müvekkili davalı şirketin haberinin olmasının mümkün olmadığını, davacının mail ekinde dava konusu formatın olduğunu ileri sürdüğünü ancak mail beyanında buna ilişkin herhangi bir ibarenin yer almadığını, davacının iddiasını ispatlaması gerektiğini, müvekkili davalı şirketin kendi formatını usulüne uygun olarak tasdik ettirdiğini ve sonrasında yayınlamak için gerekli işlemlere başladığını, tasdik işleminden sonra programın yayınlanması hususunda diğer davalı …ile iletişime geçilip programın yayınlanması için gerekli görüşme ve anlaşmaların yapıldığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için davacının davalı …’ne atmış olduğu mailin kabulü varsayımında müvekkili ile davacının formatının aynı olması halinde davalı …’nin bu durumu bildireceğinin izahtan vareste olduğunu, bu anlamda davacının iddialarının hiçbir yasal dayanağı olmadığını ve gerçek dışı olduğunu, müvekkili ile davacının formatının birbirinden çok farklı olduğunu, davacının açıkça haksız kazanç sağlama gayesi içinde olduğunu, program formatlarının herhangi bir şekilde benzerlik taşımadığını, iki formatın yapılışları, yarışanları, amaçları, hedeflenen kitle ve diğer tüm yönleriyle birbirinden tamamen farklı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
RTÜK’e, …ye, müzekkere yazılarak davaya konu programa ilişkin yayın kayıtları dosya arasına alınmıştır.
…Müdürlüğü’ne, …Meslek Birliği’ne, …Şirketi’ne, Yapımcılar Derneği’ne müzekkere yazılarak dava konusu “…” programına ilişkin emsal lisans bedelleri sorulmuş, cevabi yazı dosya arasına alınmıştır.
TPMK’ya müzekkere yazılarak “…” ibareli, … tescil nolu markaya ilişkin tescil belgeleri dosya arasına alınmıştır.
Dosyamız bilirkişiye tevdi edilmiş, heyet tarafından sunulan bila tarihli raporda; davacıya ait “…” isimli fikri ürünün televizyon programı formatı tanımına uygun şekilde hazırlandığı ve üzerinde sahibinin hususiyetinin bulunduğu, bu sebeple FSEK 1/B ve 5. madde bakımından eser olarak nitelendirilebileceği, davalılara ait “…” isimli televizyon programı formatı ile davacının “…” isimli televizyon programının ana çatısının, işlenilen temanın ve temel unsurlarının aynı olduğu, davacının hususiyetini ve fikri emeğini taşıyan eserinin davalılar tarafından izinsiz olarak kullanılması, yayınlanması ve bundan kazanç elde edilmesi sebebiyle davacının FSEK kapsamında fikri haklarının ihlal edildiği, söz konusu formatın lisans bedelinin bölüm başı 2050 TL olabileceği, ayrıca davacının manevi tazminat talebi konusundaki takdirin de mahkemeye ait olduğu” yönünde görüş ve kanaat bildirdikleri anlaşılmıştır.
Davalı … vekili sunduğu bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; ara kararda tasdikli beyanın ‘’eser’’ olup olmadığı yönünde görüş bildirebilecek nitelikte FSEK konusunda uzman bir bilirkişinin belirlenmesi kararlaştırıldığını, ancak 10.07.2019 tarihli bilirkişi raporunu hazırlayan heyet içerisinde yer alan hukukçu Ticaret Hukuku alanında görev yapan bir bilirkişi olup heyette FSEK konusunda uzman bir bilirkişi bulunmadığını, FSEK’te görsel-işitsel eser veya televizyon programlarını kapsayıcı ayrı bir korumaya yer verilmediğinden dolayı doktrinde televizyon programlarının eser niteliğinin belirlenmesi konusunda çeşitli görüşler bulunduğunu, Bilirkişi raporunda Eser ve Format kavramlarının yeterince irdelenmediğini, formatların ne zaman korunmaya başlayacağı konusunda hukuki görüşlerin açıklanmadığını, Yargıtay kararlarından ve doktrindeki görüşlerden bahsedilmediğini beyan etmiş mahkemenin dosyayı bilirkişiye tevdii etmekle amaçladığı sonuca 10.07.2019 tarihli rapor ile ulaşılamadığından, dosyanın FSEK konusunda uzman bir hukukçunun yer alacağı yeni bir heyete tevdii edilmesini talep ettiklerini, bilirkişilerin, 2019 yılı için … programının izlenirlik oranı ile ilgili açık kaynaklardan bir bilgiye ulaşamadıklarını, dava konusu formatın lisans bedelinin piyasa koşullarında bölüm başı bütçenin %5’i olabileceğini ve buna göre format lisans bedelinin her bölüm için 2.050,00TL olabileceği yönünde görüş açıkladıklarını, kabul anlamına gelmemekle beraber; bilirkişilerin yeterli bilgi edinemediklerini açık bir şekilde beyan etmelerine ve piyasa koşulları hakkında herhangi bir örnek vermemelerine rağmen nasıl hesaplama yapabildiklerinin taraflarınca anlaşılamadığını, bölüm başı bütçenin yüzde %5’i olarak belirtilen format lisans bedelinin fahiş olup taraflarınca kabul edilmesinin mümkün olmadığını beyan etmiş, dosyanın FSEK konusunda uzman bir hukukçunun da yer aldığı yeni bir bilirkişi heyetine tevdi edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; Eser vasfı ve hak sahipliği değerlendirmeleri programların karşılaştırılması sonucu hak ihlali açısından yapılan değerlendirmeleri konusunda bilirkişi raporunun mahkemece dikkate alınacak ölçülerde tutarlı olduğunu, bilirkişi raporunun kabulünü talep ettiklerini, uzman bilirkişilerce yapılan “emsal ücretler ve sektör uygulamaları dikkate alınarak talep edilebilecek zararın tespiti” başlığı altında, davaya konu program ile ilgili olarak belirlenen 41.000,00 TL bölüm başı ücret ve 7-7,99 share aralığının, mevcut program için 2018 yılı verilerine göre değerlendirilerek yapılan tespiti ve programın yeni yayın sezonunda hala popüler biçimde yayında olması nedeniyle ücret değerlendirilmesinin tekrar yapılması gerektiğini, yayını devam eden program ile ilgili uğranılan zararın tespitinin belirlenmesi adına … ve ülkemizin devlet kanalı olan … tarafından verilen bilgilere göre, uğranılmış olan zarar, uzman bilirkişilerce hesaplanan miktarın 2 katı kadar fazla olup , gerekirse mahkeme aracılığı ile … yapımın yeni sezonda da yayınlanmaya başlanmış olan program için, kesmiş olduğu güncel bölüm ücret faturalarının celbiyle ; dosyanın bilirkişilerce ve mahkemece tekrar değerlendirilerek,yeni bir hesap yapılmasını, rapora ek bir rapor aldırılmasını talep etmiştir.
Davalı …vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde özetle;bilirkişilerin mahkemece kendilerine tevdi edilen görevlerini yerine getirmediklerini ve uyuşmazlığa konu hususlara ışık tutacak nitelikte objektif ve bilimsel kanaatlere yer vermediklerini, bilirkişilerin dosyaya ibraz ettikleri 10.07.2019 tarihli rapora tümden itiraz ettiklerini beyan etmiş rapordaki tüm değerlendirmelerin reddini talep etmiş ve dosyaya aldığı hukuki mütalaayı sunmuştur.
Dosyaya sunulan, …tarafından tanzim edilen mütalaada özetle; Formatlar ve özellikle yarışma programı formatında yazılı olarak düzenlendiğinde ve şartları taşıyorsa FSEK m.2 anlamında ilim-edebiyat eseri olarak korunabileceğini, ancak bunun için eser sahibinin hususiyetini taşıması gerektiğini, yarışma programı formatı gerek Türk hukukunda gerekse mukayeseli hukukta detaylı düzenlenmesi gereken formatlar olduğunu, yarışma kurallarından sunucunun özelliklerine, dekordan sunucunun söyleyeceği sözcüklere ve tavrına, çekim tekniklerinden süresine, hangi dakikada nelerin gösterileceğini belirten program akışından vtr lerin nasıl çekileceğine kadar birçok detay birleşerek formatın hususiyet taşıyan bir eser olmasını sağladığını, formatların fikri ürünler içinde “salt fikirlere korunma sağlanmayacağı” yolundaki temel yasaya da aykırılığın da en çok karşılaşıldığı eser türlerinden bir tanesi olduğunu, bu bağlamda her genel geçer yarışma programına eser niteliği verildiğini ve format olarak korunursa aynı fikirden ya da konudan sadece bir yarışma programı ortaya çıkacağını, örneğin ailelerin yarıştığı tek bir yarışma programı, bekar insanların bir araya getirildiği tek bir yarışma programı ya da sesi güzel insanların ünlü olmak için yarıştıkları tek bir ses yarışması program formatı meydana getirilebileceğini, bu nedenlerden dolayı tarafıma incelemek için sunulan formatların yukarıda detaylı incelemesi sonucunda “…” adlı formatın FSEK m.2 kapsamında eser olacak derece bir hususiyet taşımadığı, olgunlaşmamış bir format fikri olduğu ve salt fikirlere koruma sağlanamayacağı, “…” adlı detaylı formatınsa içerdiği unsurlar nedeniyle hususiyet taşıdığı ve FSEK m-2 kapsamında eser olarak korunabileceği, “…” adlı format eser niteliği taşımasaydı dahi, “…” adlı formatta yer alan fikirlere herhangi bîr tecavüz oluşturmadığı, aynılık bir yana içerdiği detaylar, kurallar ve program akışı gibi unsurlar dikkate alındığında karıştırma ihtimalinin bile bulunmadığı” görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Dosyamız tarafların itirazları üzerine yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, alınan 10/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Davacıya ait program formatının Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında eser olarak korunamayacağı, dava konusu olayda haksız rekabet teşkil eden bir eylemin de mevcut olmadığı, sayın Mahkemece hak ihlalinin olduğu kanaatine varılması ihtimalinde talep edilecek tazminatın 10.02.2020 tarihli Yapımcılar derneğinin Sayın Mahkemeye gönderdiği emsal lisans bedeli yazısına uygun şekilde tespitinin sektörel teamüle uygun düşeceği bu doğrultuda davalının … programının toplam yapım bütçesi üzerinden %6- 8 oranında lisans bedeli üzerinden olabileceği” görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davacı vekili 10/09/2020 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde; ilk raporla taban tabana zıt ikinci raporun dava dosyasında çelişkilere sebep olması ve bu çelişkilerin yargılama aşamasında giderilmesi maksadıyla rapora ve bilirkişilere karşı itirazlarımızı sunar; yeni bir bilirkişi heyetinden yeni bir rapor alınması ve bu yeni bilirkişilerin format konusunda uzman olmasının tercih edilerek yönetmen, yapımcı ve akademisyenden oluşan bilirkişi heyetince değerlendirmesi yapılmasını, ortaya çıkan bu değerlendirme neticesinde hukukçu ve bir hesap uzmanı tarafından Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa göre eser değerlendirilmesi yapılmasıyla; tazminata hükmedilmesi halinde miktar bakımından değerlendirme ve tespitler yapılması suretiyle hem iki raporu hem de dava dosyasının yeniden incelemesinin sağlanmasını; dava konusunun hem TV yayıncılığı ve programcılığı açısından hem de bu yayınların hukuki niteliği açısından incelenerek kapsamlı ve tarafsız bir bilirkişi raporu hazırlanarak mahkemeniz tarafından yargılamaya esas tutulmasını talep etmiştir.
Dosyamız itiraz dikkate alınarak yeni bir heyete tevdi edilmiş, alınan 28/06/2021 tarihli raporda özetle; herhangi bir Televizyon Yarışma Programı Formatı”nda, ‘yarışmacıların bulunması”, “yarışmacıların bilgi ve becerilerini sergilemesi” “bunun bir jüri tarafından değerlendirilmesi” “yarışma programının bir sunucu ve veya bir uzman tarafından yönlendirilmesi”, “Sıralamaya giren yarışmacıların ödüllendirilmesi” gibi unsurların, (Televizyon Yarışma Programı Formatlarının), toplumdaki herkes tarafından bilinen, en temel ve gelenekselleşmiş kalıplar olduğu, b)Heyetimiz teknik/sektör bilirkişilerinden sayın …’un yaklaşımına göre, davacının uzlaşmazlık konusu metninde yer verdiği, “yarışmacıların … olması”, “bilgi ve beceri gösterilerek … yapılması”, “… JÜRİ olarak bulunması”, “programın bir SUNUCU ve bir uzman AŞÇI tarafından yönlendirilmesi”, “sıralamaya giren yarışmacıların ÖDÜL alması” gibi önerilerin, sadece’”’Sahibinin Hususiyetini Taşıyan”, “Fikri Mülkiyet Hakkı” doğuran özgün ve yaratıcı fikirler olarak telakki edilemeyeceği, davacıya ait davaya konu yarışma programı metinlerinin, Bir Televizyon Yarışma Programı Formatı bağlamında “Senaryo” metni olmaktan ziyade, ihlimaller içeren bir televizyon yarışma programı önerisi metni olarak değerlendirilebileceği, olsa olsa özgünlükten uzak bir “Sinopsis” benzeri bir metin olarak nitelendirilebileceği, bu açıklamalar çerçevesinde, nihai takdiri sayın Mahkemeye ait olmak üzere, davacıya ait metnin FSEK bağlamında FSEK md.1/B’de öngörülen hususiyet şartını taşımadığından bahisle) eser niteliğinde olmadığı gibi, davacıya özgülenebilecek ona münhasır iş ürünleri olarak da değerlendirilemeyeceğinden bahisle haksız rekabet korumasından da yararlanamayacağı yönünde bir değerlendirmenin yapılabileceği, Heyetimiz teknik/sektör bilirkişilerinden sayın …’nun yaklaşımına göreyse, davacının format çalışmasının herhangi bir korumadan yararlanmasının gerektiği, sektörde bir konuda fikri olanların, fikrini paylaşanların çeşitli mağduriyetler yaşadıkları, davacının gönderdiği maille davalıyla bir iş ilişkisinin kurulmuş olduğu, fikrin bu ilişkiye bağlı gelişmiş olma ihtimalinin yüksek olduğu, davacının bu fikrini resmiyete dökmemesinin mağduriyetle sonuçlanmamasının gerektiği, davacının davaya konu yarışma programı metinlerinin, heyetimiz teknik/sektör bilirkişilerinden sayın Uçman Sungur’a göre, korunmaya mazhar fikir açıklamalarından olmadığı, özgün olmadığı ve herkesin kullanımına açık fikirler olduğundan bahisle eser korumasından ve haksız rekabet korumasından yararlanıma imkanınını olmadığı yönünde bir değerlendirme yapmanın uygun olduğu düşünülmekle birlikle, nihai takdiri sayın Mahkemeye ait olmak üzere, yine heyetimiz teknik/sektör bilirkişilerinden sayın Murat Karahüseyinoğlu’nun davaya konu yarışma programı metinlerinin, herhangi bir korumadan yararlanmasının gerektiği, sektörde bu tür mağduriyetlerin yaşanmaması şeklindeki ve davacının iddialarının kabul edilmesi gerektiği yönündeki yaklaşımı doğrultusunda değerlendirme yapılacak olursa, bir rayiç bedel belirlenmesinin gerekeceği, bu bedelin, asgari, 30.000-60.000 TL aralığında uygun görülebileceği” görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davacı vekili tarafından Ticaret Hukuku ve Fikri Hukuk Öğretim Üyesi … tarafınan düzenlenen 08/11/2021 tarihli uzman mütalaası sunulmuş olup, mütalaada özetle ; davaya konu davacıya ait televizyon programı formatının FSEK m.2 anlamında ilim ve edebiyat eserleri kapsamında olup sahibinin hususiyetini taşıdığı, bu bakımdan FSEK anlamında eser niteliğini haiz olduğu; davacıya ait program formatında yer alan özgün niteliği haiz esas ve temel unsurların davalılarca yayınlanan “…” programında da mevcut olup, davacı tarafından davalılardan …de program sorumlusu olarak çalışan yetkiliye davaya konu formatm mail yoluyla gönderilmesi ve dolayısı ile davalıların davacıya ait formala erişimi olduğu hususu da göz önünde bulundurulduğunda söz konusu benzerliğin daha dikkat çekici hale geldiği; davacıya ait televizyon programı formatının davalılarca örneği verilen yemek programları ile temel olarak benzeşmeyip, davacının formatmın noterde tasdik edildiği tarih itibarıyla harcıalem, yaygın olan bir format olmadığı; bu bakımdan davacıya ait FSEK anlamında eser niteliğini haiz televizyon program formatı davalılarca izinsiz olarak kullanılmış olduğundan davacıya ait maddi ve manevi hakların İhlal edilmiş olduğu; davacıya ait formatın Mahkemece FSEK anlamında eser olarak kabul edilmemesi halinde, söz konusu formatm TTK’nın haksız rekabet hükümleri kapsamında korunacağı, davacı formatı ile davalılarca yayınlanan program arasındaki benzerlikler göz önünde bulundurulduğunda emekten haksız yararlanmanın açık olduğu, bu bakımdan TTK anlamında haksız rekabetin söz konusu olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı yönünde görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Dava, 5846 sayılı FSEK hükümleri uyarınca açılmış eser sahipliğine tecavüzün tespiti durdurulması önlenmesi ortadan kaldırılması maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
Eser vasfı yönünden değerlendirme;
Yargıtay kararlarına göre, FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı resen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması”dır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Subjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için, sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak; ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
Doktrin, birden fazla bölümden oluşan programlar için formatı, her bir bölümün ne şekilde yapılacağını ve cereyan edeceğini, sunucunun konumu ve tutumunu, stüdyo içi ve dışı izleyici konumları ile programa katılma biçimlerini, stüdyo tasarımı ve kamera hareketlerini, anahtar ifadeler-sloganlar ile müzikleri gibi programın tüm karakteristik özelliklerini içeren ve sahibinin hususiyetini taşıyan çerçeve plan ya da taslak olarak tanımlamaktadır.
Televizyon program formatlarının hukuki niteliği ise doktrinde tartışmalıdır. Birinci görüşe göre; program formatları fikri üründür, ancak soyut özelliği nedeniyle bir sinema eserinin senaryosu olarak kabul edilemezler, ayrıca mahiyeti itibariyle iş yapma yöntemlerini andırdığı için herhangi bir dil ifade edilen eser olarak FSEK m.2 kapsamında da değerlendirilemezler. Bu nedenle yasal bir düzenlemeyle FSEK m.2’ye program formatları da ayrı olarak dahil edilmelidir. Halihazırda, bu ürünler şartları varsa marka hukuku veya FSEK m.83 uyarınca haksız rekabet hükümlerine göre korunabilir. İkinci görüşe göre ise; program formatları iletişim aracı dil olduğu için FSEK m.2 anlamında ilim ve edebiyat eseridir.
Ülkemizin de taraf olduğu Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Anlaşması (TRIPS) md.9/2’de de belirtildiği üzere, telif hakları fikirleri değil, onların ifade ediliş şekillerini korumaktadır, bu noktada, formata ilişkin fikrin ifade edilmesinde, hususiyet önem arz etmekte, dolayısıyla formatı oluşturan düşüncenin farklı ya da sıradan olması değil, formattaki düşüncenin ne şekilde ifade edildiği belirleyici olmaktadır. Format yazarı, program formatını detaycı bir anlatımla ele almalı, yarışmanın genel kuralları, oyuncuların muhtemel stratejileri, şovun akışı, yarışmanın hangi bölümlerden oluştuğu, temsillerin sırası ve tipleri, sahne dekoru, müzik, sunucunun dış görünüşü ve programı sunma stili-davranışları, sunucunun önceden belirlenen slogan şeklindeki kelimeleri söyleyiş anları, stüdyodaki konukların ve televizyon izleyicilerinin programa katılımı, rolleri gibi tüm detaylar, yaratıcısının hususiyeti ile belirtilmelidir. Belirtmek gerekir ki, format unsurlarında hususiyet ön plana çıksa bile formatın hususiyeti tüm unsurların bir bütün halinde izleyicide uyandırdığı duyguda belirginleşecektir.
Yargıtay ise program formatlarını eser olarak kabul etmekte fakat hangi eser grubuna dahil olacağı konusunda net bir belirleme yapmamıştır. Nitekim Yargıtay da bir kararında; “…5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 4630 sayılı yasa ile değişik 5 nci maddesine göre “Sinema eserleri, her nevi bedii, ilmi, öğretici veya teknik mahiyette olan veya günlük olayları tespit eden filmler veya sinema filmleri gibi, tespit edildiği materyale bakılmaksızın, elektronik veya mekanik veya benzeri araçlarla gösterilebilen, sesli veya sessiz, birbiriyle ilişkili hareketli görüntüler dizisidir.” denilmek suretiyle, görüntülü eserlerden hangi tür programların eser sayılacağı hususuna da açıklık getirilmiş olup, bu tür programlar normatif ve tahdidi olarak sınırlandırılmamıştır. Buna göre, program yayın formatlarının da anılan yasa kapsamında eser sayılması ve korunmasının gerektiği kabul edilmelidir. Nitekim Dairemizce verilen … ve …sayılı ilamlarda da program formatları, anılan yasa kapsamında değerlendirilmiştir…” Televizyon program formatları belirli hususiyeti taşımaları halinde FSEK m.2 anlamında dil ile ifade olunan ilim ve edebiyat eserleri sayılmalıdırlar. Televizyon yayınları ise; eser olma şartlarını haiz olması halinde, FSEK’te öngörülen eser kategorilerinden hangisine giriyorsa ona ilişkin hükümler dahilinde korunur. Örneğin televizyonda yapılan yarışma programları, şartları varsa ilim ve edebiyat eseri olarak korunabilecektir.
Ancak her halükarda dava konusu tv programının eser olarak kabulü halinde FSEK korumasından faydalanabilmesi için “hususiyet” taşıması gerekir. Bir eserde “hususiyet” kendisini anlatımda yani üslupta gösterir, eser sahibinin eserdeki mührü bireysel anlatımdır. Her eser türünün kendisine özgü özelliği sebebiyle tüm eser gruplarına uygun hususiyet ölçütü vermek zordur. Ancak her halükarda hususiyet, sıradan olmamayı, belli bir düzeye sahip olmayı da barındırmalıdır.
Davaya konu yarışma formatının eser niteliğinin değerlendirilmesi;
Formatın amacı yapılması düşünülen bir televizyon programının ne şekilde hazırlanacağını, programın sunucusunun ne şekilde hareket edeceğini, eğer yarışma programı ise ne tür sorular sorulacağını, yarışmacıların nerede oturacağını, hangi yarışmacının nasıl başarılı veya başarısız sayılacağını, hangi sloganların ve müziklerin kullanılacağını, stüdyoda nasıl bir atmosfer yaratılacağını, televizyon izleyicilerinin nasıl aktif olarak katılabileceğini belirlemektir. Bu belirleme sadece programın ana hatlarını çiziyor ve temel kurallarını belirliyorsa bir format ile karşı karşıya olduğumuz söylenebilir ( Uğur Çolak, Televizyon Programı Formatlarının Korunması, FMR Dergisi Cilt 4, s.13-14 ).
Format öncelikle bir üründür ve düşünülüp oluşturulduğundan düşünsel bir çaba gerektirmektedir.
Program formatları genellikle yazılı metin olarak tespit edilmekte ve ispat kolaylığı açısından noterlere onaylattırılmaktadır. Bu tip metinlerde genellikle soyut olarak, televizyon programının ana hatları belirtilmekte, programın nasıl sunulacağı, yarışma kurallarının ne olduğu, sahne tasarımı gibi unsurlar yer almaktadır. Bu tip metinlerde yer alan program planı son derece soyuttur. Çok genel ifadalerle programın nasıl yapılacağı anlatılmaktadır. Dolayısıyla bu tip program plan yada taslakları üst düzeyde düşünsel çabanın ürünü olsalar ve fiziki olarak tespit edilseler de “soyut birer düşünce” olmaktan kurtulamazlar ( Uğur Çolak, Televizyon Programı Formatlarının Korunması, FMR Dergisi Cilt 4, s.26 ).
Somut olaya dönüldüğünde;
Davaya konu “…” isimli yarışma formatının … 25. Noterliğinin … yevmiye numaralı beyannamesi ile 17/12/2012 tarihinde tasdiklendiği, davalılardan … ın ise davaya konu ” …” isimli yarışma program formatını … tarihinde … 48. Noterliğinin … yevmiye numaralı beyannamesi ile onaylatmış olduğu noktasında çekişme bulunmamaktadır.
Davalı yapım şirketi ile davalı yayıncı kuruluş arasında 06.03.2018 tarihinde Yapım Sözleşmesi imzalanmıştır. Dava konusu programın ilk yayınının ise 12.03.2018 tarihinde olduğu dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. “…” ibaresinin marka tescil tarihi ise 15.02.2018’dir.
Davacı, dosyada mevcut e-posta delillerinde de göründüğü üzere, söz konusu televizyon programı formatını, 24.02.2014 tarihinde davalılardan …’de program sorumlusu ve format araştırma-geliştirme konularında çalışmakta olan … a mail yoluyla göndermiştir. Yine dosyada mevcut aynı gün gönderilmiş cevabi e-postada; …, “bu yeni formatın inceleneceği, kanala sunum yapılarak bilgi verileceği”ni yazmıştır.
Dava konusu uyuşmazlıkta davacının program formatı, dosyaya ibraz edilen bilgi ve belgeler çerçevesinde değerlendirilmiştir.
Davacının noter tespit tutanağına bağladığı program formatı şu şekildedir;
“PROGRAMIN ADI … PROGRAMIN TÜRÜ TV VEYA WEB İÇİN YARIŞMA PROGRAMI FORMAT …, malzeme listesi ; Ocak, Fırın, Tencere, Izgara vb. pişirme gereçleri 1 saat süre. … belirtilen süre boyunca ellerine verilen malzemelerden yemek yapmak zorundalar. İstedikleri malzemeyi kullanıp kullanmamada tamamen özgürler. İstedikleri pişirme tekniğini kullanabilirler. Yeter ki süre bittiğinde yenebilecek ve sunumu yapılacak bir yemek ortaya çıksın.
…hangi gelinin hangi yemeği yaptığını kesinlikle bilmiyor. Yarışma boyunca izole bir odada bekletiliyorlar. Daha sonra gelinlerin yaptıkları yemekleri test ediyorlar. En yüksek puanı alan para ödülünü alıyor. … yemek yapma tarzlarını bilen kaynanaların bu avantajını ortadan kaldırmak için şöyle bir yöntem uygulanabilir:
Yarışmacı gelinler yemekleri hazırlar ama sunumları kendileri yapmaz bunu programın şef ve aşçı danışmanı düzenler ya da her bir yarışmacı birbirlerinin tabaklarını hazırlar. Projede bir sunucu ve bir profesyonel aşçıda yer alabilir. Proje içinde nasıl konumlandırılacağı formatla paralel olarak belirlenir. Yarışmacı sayısı daha fazla ya da az olabilir. Yemek pişirme süresi duruma göre değişiklik gösterebilir. Bu proje internet ya da başka yayıncılık ortamlarına uyarlanabilir. İnternette kullanılacaksa daha interaktif olur. Takipçiler yarışmacıları kullanacakları malzemeler ve pişirme yöntemleri konusunda yönlendirebilir. Böylece yarışmaya dahil olurlar. Hatta bunun karşılığında sponsor ödüllerinden kazanabilirler. Şartlar uygun olduğunda tüm takipçiler bazı markalardan indirim hakkı elde edebilir. Belirlenen sayıya ulaşan (örneğin her 150. Kişi gibi) tüm katılımcılar sponsor ödülleri almaya hak kazanır.
Proje şu şekilde de işlenebilir. Yemek yapılırken verilen malzeme listesinde her bir ürün kalemi için birden fazla markanın ürünü sistemde yer alır. Örneğin pirinç varsa listede 2-3 tane farklı marka olur. Hangisini kullanacağına yarışmacı karar verir ama bunu interaktif olarak yarışmayı internetten takip eden takipçiler de yönlendirebilir”.
Yine taraf metinleri karşılaştırıldığında
DAVACININ METİNLERİ:
Davacı … nın, dosya evrakında yer alan, YARIŞMA FORMATI beyanı metinleri iki adettir.
l-Adı; “…” Türü;Tv ve Web için Yarışma Programı Format; açıklamalar (bir sayla, beş paragraf) Başlıklı, üç maddeden ibaret bu metin noter tasdikli olan metin,
2-Adı; “…” Türü; Tv ve Web için Yarışma programı Açıklamalar; (dört sayfa) Başlıklı, birinci metni temel alan biraz daha kapsamlı ve teklif olarak hazırlanmış metindir.
DAVALILARIN METİNLERİ
Davalı … Şti. YARIŞMA FORMATI metni,
Adi; … Türü; Yarışma -Reailty Programı Format; Açıklamalar (altı sayfa) Başlıklı, on dokuz maddeden ibaret bu metin noter tasdikli metin.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusunun tespiti yönünden özellikle iddia ve savunmalar kapsamında davacının tasdikli yarışma programı formatının eser niteliği irdelenerek davalılarca yayınlanan yarışmanın davacı yarışma formatı ile benzer ve farklı yönlerinin bulunup bulunmadığı, eser sahipliğinden kaynaklı herhangi bir hak ihlalinin tespiti halinde takdir mahkemeye bırakılmak üzere emsal ücretler ve sektör uygulamaları dikkate alınarak davacının talep edebilecek olduğu zararın ne olabileceği hususlarında rapor hazırlanması yönünden;…, Radyo Tv uzmanı …ve … tarafından sunulan ilk heyet raporunda; dava dosyasına sunulan belgeler arasında yer alan televizyon program formatı incelendiğinde gelinlerin yarıştığı, kaynanaların yapılan yemekleri oyladığı bir yarışma programı formatı hazırlandığı, Yemek yarışması olması sebebiyle ilgili format daha önce dünya ve Türkiye genelinde birçok örneğine sahip olduğu, ancak yarışan ve yemeği oylayan kişilerin aile bağı içinde olmaları, toplumumuzda aileye ve aile ilişkilerine verilen değer sebebiyle dikkat çekici olduğu, salt bir yemek programı olmayıp, ön planda gelin-kaynana ilişkisinin yemek yarışması üzerinden ekranlara aktarıldığı bir yarışma formatının daha önce üretilip yayınlanmadığı göz önünde bulundurulduğunda davacının ilgili televizyon programı formatı üzerinde hususiyetinin bulunduğu kanaatinde olduklarını, aslına bakılırsa davacıya ait format taslağı, üzerinde değişiklik yapılabilecek yayınlanmamış bir program formatıdır.” tespitlerinde bulunulduğu, 2014 yılında da davalı yayıncı kanalda programlardan ve format araştırmalarından sorumlu (dosyadaki belgelerden anlaşıldığı kadarıyla) … isimli kişiye e-posta yoluyla gönderildiği, davaya konu program ise 2018 yılında yayınlanmaya başladığı, diğer taraftan Türk televizyon tarihinde gelin-kaynananın bir arada katıldığı, davaya konu gibi bir yemek yarışma programının daha önceleri yayınlanmadığı, dava konusu format, bir yarışma program formatı olduğu, dolayısıyla rekabet, çatışma, çekişme, puanlama, ödül gibi hususlarm, her yarışma programında oldukları için, program formatını farklılaştıran ya da etkileyen unsurlar olmadıkları davacıya ait eser niteliğini haiz “…” isimli fikri ürün ile davalıya ait “…” isimli fikri ürün karşılaştırıldığında her iki eserin de ana çatısının aynı olduğu, her iki eserde de gelinler yemek yapmakta, kaynanalar ise ayrı bir yerde bekleyip kime ait olduğunu bilmedikleri yemekleri puanladıkları, dolayısıyla iki formatta da gelin-kaynana çatışması ön planda olduğundan ana tema oldukça benzer olduğu, bu bakımdan formatların temel unsurlarmda farklılık bulunmaması gözetildiğinde, davacının hususiyetini ve fikri emeğini taşıyan eserinin davalılar tarafından izinsiz olarak kullanılması, yayınlanması ve bundan kazanç elde edilmesi sebebiyle davacının FSEK kapsamında fikri haklarının ihlal edildiği değerlendirmesinin yapıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyaya sunulan 10/09/2020 tarihli Mimar Sİnan Üni. Öğretim üyesi …, Yönetmen bilirkişi …, Yapımcı bilirkişi …ve yönetmen … tarafından sunulan 2. heyet raporundaki tespitlerde; davacıya ait programın bu şekildeki sunuluş biçimi, akışı, içeriği benzer formattaki programlar gibi hususiyet taşımayan alelade programlardan olup FSEK kapsamında eser vasfını haiz olmadığı, zire davacıya ait programa hususiyet katan herhangi bir unsur söz konusu olmayıp, bu tür programlar bir çok kişi tarafından yapılmakta ve genellikle aynı özellikleri taşımakta ve harc-ı alem nitelik arz ettiği, ayrıca davacının sunduğu format dosyasının programın yapımı için gerekli teknik detayları taşımadığı (sahne tasarımı, ışık tasarımı, kamera açıları ve çekim tekniği v.s.) program ana fikrini oluşturmaktan öteye geçemediği, bir fikrin eser olarak nitelendirilebilmesi için o fikrin bir şekle bürünmesi gerektiği, başka bir deyişle telif hukukunda fikirler değil fikrin ifade ediliş şekli korunduğu, korunan husus, düşünceler ve fikirler değil bunların ifade şekli olduğu, Fikri çalışmanın eser olarak korunabilmesi için fikir düzeyini aşması gerektiği, herkes tarafından ileri sürülebilecek, yeterince detaylandırılmamış, insanlığın ortak malı niteliğinde kalmış ve özgünleşmemiş fikirler eser olarak korunmayacağı davaya konu program formatının kağıda dökülerek yazılı bir metin haline getirilmesi onun somutlaştığı anlamına gelmeyeceği, bu durumda dahi içeriği hala belirsiz olduğu, zira her yapımcı, yönetmen, hatta sunucu bu formata göre farklı içerikler katabileceği, davaya konu program formatı FSEK m.5’teki hükmün kapsamına girmediği gibi FSEK m.2/1 çerçevesinde de ilim ve edebiyat eseri sayılmayacağı, davaya konu program formatında programın konuklarının, sunucusunun, izleyicilerin, karakterlerin ne yapacağı, diyaloglarının ve konuşmalarının nasıl ve ne şekilde olacağı, programda gelişecek olaylar, müzikler, bütün ayrıntıları ile belirtilmemiş, her bir bölüm için bu içerikler tek tek tespit edilmek yerine genel olarak tüm bölümler için geçerli olarak bir çerçeve çizildiği, televizyonculuk sektöründe davaya konu program formatının notere tespit ettirildiği tarihten de çok önce, televizyon programlarının ana yapısı, eğer bir dizi, haber programı şeklinde değil de belli bir konu çerçevesinde yapılan programlarda, televizyonun görsel, işitsel duyularla algılanabilen temel yapısında, anlatılma istenen konunun başka bir deyişle amaç unsurunun televizyon izleyicisine ulaştırılabilmesinde program belli çatısal unsurları bünyesinde barındırdığı, bu unsurlar, stüdyoda programı izleyen seyirciler, programın sunucusu, programın konukları, uzman konuk, müzik, dekor olduğu, bunun yanında programın içeriğini eğlendirici ve sürükleyici kılmak için çoğu zaman bu unsurlara ek olarak sokak röportajları ve konu ile ilgili skeçler, kısa parodiler de yer aldığı, dolayısıyla bu tür programların diğer benzer programlardan daha farklı olması, serbest bir biçimlendirmeye sahip olması, bu programa genelin üstünde bir özelliğin katılması imkanı oldukça dar olduğu, davaya konu program formatında “bilinenden farklı olan” “genelin üstüne eklemeler içeren”, farklı bireysel uslüp ve yaratıcı ifade şekli yaratan bir unsur söz konusu olmadığı, dava konusu program yemek programı olup, bu tür programlar bir çok kişi tarafından yapılmakta ve genellikle aynı özellikleri taşımakta ve harc-ı alem nitelik arz ettiği, bu nedenle davacı programı ile davalı programı arasında farklılık söz konısu olduğu gibi temel benzerliğin yemek programı, yarışma, gelin-kaynana konsepti olduğu, bu benzerliklerin ise harcıalem nitelik arz eden ve bu tür programlarda sıkça kullanılan benzerlikler olması nedeniyle ortada haksız rekabet teşkil eden bir eylemin bulunmadığı, bu tür programlar öteden beri yapıla gelen ve aynı özellikleri bünyesinde barındıran ve kimsenin tekeline bırakılamayacak derecede genelleşmiş programlar olduğu değerlendirmelerinde bulundukları anlaşılmaktadır.
Sunulan raporlar arasında çelişki oluşması nedeniyle bu defa önce sunulan raporlardaki tespit ve değerlendirmeler de irdelenerek değerlendirilmek suretiyle rapor sunulması yönünden dosya yeni bir heyete tevdi olunmuş olup; Program yapımcısı …, Yönetmen/ yapımcı …, Akedemisyen … a dosya tevdi olunmuş 28/06/2021 tarihli heyet raporundaki tespitlerde;
Davacının ’…” başlıklı noter tasdikli metni incelendiğinde biraz daha kapsamlı vc açıklayıcı olan ”…” adındaki proje teklif metnim geliştirip oluşturduğu görüldüğü, davacının geliştirdiği ikinci metnin, daha ziyade, iş talebi amaçlı, bir Yarışma Program teklif metni üslubu ile karşılaşıldığı, teklif metni bu haliyle bir FORMAT ‘’Senaryo” karşılığı olmaktan çok “Sinopsis” benzeri bir metin addedilebileceği, davacıya ait Metinlerin açıklamalar (Format) kısmı incelendiğinde, kesin bir format çerçevesi çizilmeyip ihtimaliyetler üzerine kurgulandığının görüldüğü, ” daha fazla ya da az olabilir’’, ‘’Program süresi değişiklik gösterebilir”, “projede bir sunucu ile bir profesyonel aşçı da yer alabilir”, ” ‘Yemekpişirme süresi duruma göre değişiklik gösterebilir”, ‘ ‘Sponsor ödüllerinden kazanabilirler’ ‘Proje şu şekilde işlenebilir’ , ihtimaller üzerine kurulu bu açıklama metni lisanslı, tescilli, özgün, sahibinin hususiyetim taşıyan bir eser metni olmaktan çok, karşı tarafın görüşleri ve onayına bırakılmış bir Yarışma Programı teklifi şeklinde sayılabileceği, davalılara ait Yarışma Formatı metnindeki açıklamalar İncelendiğinde, programa ait bütün çerçeve ve yarışma kurallarının kesin şekliyle tarif edildiği, herhangi bir ihtimalinin söz konusu olmadığının anlaşıldığı, herhangi bir “Televizyon Yarışma Programı Formatı”uda, “yarışmacıların bulunması”, “yarışmacıların bilgi ve becerilerim sergilemesi” “bunun bir jüri tarafından değerlendirilmesi” “yarışma programının bir sunucu ve veya bir uzman tarafından yönlendirilmesi”, “Sıralamaya giren yarışmacıların ödüllendirilmesi” gibi unsurların, (Televizyon Yarışma Programı Fomiatlarının), toplumdaki herkes tarafından bilinen, en temel ve gelenekselleşmiş kalıplar olduğu, davacının uzlaşmazlık konusu metninde yer verdiği, “yarışmacıların … olması”, “bilgi ve beceri gösterilerek YEMEK yapılması”, “… JÜRİ olarak bulunması”, “programın bir SUNUCU ve bir uzman AŞÇI tarafından yönlendirilmesi”, “sıralamaya giren yarışmacıların ÖDÜL alması” gibi önerilerin, sadece “Sahibinin Hususiyetini Taşıyan”, “Fikri Mülkiyet Hakkı” doğuran özgün ve yaratıcı fikirler olarak değerlendirilemeyeceği, FSEK bağlamında eser niteliğinde olmadığı gibi, davacıya özgülenebilecek ona münhasır iş ürünleri olarak da değerlendirilemeyeceğinden bahisle haksız rekabet korumasından da yararlanamayacağı değerlendirmelerinde bulunulduğu, sektör bilirkişilerinin ise ayrık sonuçlara ulaştıkları, bilirkişi Murat Karahüseyinoğlu görüş farklılığının sektörel mağduriyetlerin önlenmesi olarak gerekçelendirildiği, eser niteliği yönünden anlaşılmıştır.
Yine sunulan mütalaalarda farklı yorum ve görüşlere yer verildiği anlaşılmaktadır.
Tüm dosya kapsamı sunulan rapor içerikleri yargı uygulamalarımız ve doktrin değerlendirmeleri ile bir bütün olarak ele alındığında; her ne kadar davacı “…” isimli yarışma formatının … 25. Noterliğinin … yevmiye numaralı beyannamesi ile … tarihinde tasdiklendiği, söz konusu televizyon programı formatını, 24.02.2014 tarihinde davalılardan …’de program sorumlusu ve format araştırma-geliştirme konularında çalışmakta olan … a mail yoluyla gönderdiği ve davalı yapım şirketi ile davalı yayıncı kuruluş arasında 06.03.2018 tarihinde Yapım Sözleşmesi ile dava konusu ” …” isimli yarışma programında formatının izinsiz bir şekilde kullanıldığından bahisle eser sahipliğine dayalı olarak iş bu davayı açmış ise de; alınan rapor ve sunulan mütalaalardaki değerlendirmelerin subjektifliği dikkate alındığında davaya konu formatın eser niteliği yönünden tam bir sonuca ulaşılmamış ise de noterde tasdikletilen belgenin program formatından çok format taslağı niteliğinde olduğu, -bunu eser olarak değerlendiren ilk raporda dahi kabul gördüğü- mail olarak gönderilen belgenin teklif metni niteliğinde olduğu, metinler incelendiğinde belli bir şekle bürünmemiş olasılıklı fikirlerden oluştuğu, davaya konu program formatının genel olarak televizyonculuk sektöründe notere tespit ettirildiği tarihten de çok önce benzer içerikte yapılan programlardan olduğu, hususiyet içermediği gibi FSEK kapsamındaki eser türleri kapsamında kalmadığı, sunuluş biçimi, akışı, içeriği benzer formattaki programlar gibi – karşılaştırmaları raporda ayrıntılı olarak yapılmış olmakla – hususiyet taşımayan alelade programlardan olup FSEK kapsamında eser vasfını haiz olmadığı, hususiyet içermeyen ve fiiliyata dökülmemiş düşüncelere yönelik davalı tarafından yapım ve yayını gerçekleştirilen programın -taraflar arasında ticari bir rekabetin bulunmadığı da dikkate alındığında- haksız rekabet oluşturduğunun kabulünün de mümkün olmadığı anlaşılmakla davacının eser sahipliği iddiasına dayalı sübut bulmayan davasının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının alınan 256,17 TL’den mahsubu ile bakiyesi 196,87 TL’nin davacıya İADESİNE,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 6 maddesi uyarınca Uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davalı … tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen eser sahipliğine tecavüze dayalı talepler yönünden hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan maddi tazminat talepleri yönünden hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan manevi tazminat talepleri yönünden hesap olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
9-Artan masrafların karar kesinleştikten sonra talep olması halinde yatırana iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/11/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸