Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/559 E. 2020/428 K. 02.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/559 Esas
KARAR NO : 2020/428

DAVA : Fikir ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.)
DAVA TARİHİ : 12/12/2018
KARAR TARİHİ : 02/12/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkilinin ünlü bir heykeltıraş olarak Türk sanatına hizmet ettiğini, eserlerinin Türkiye’de ve Yurt dışında sergilendiğini, davalı idare tarafından 1992 yılında “…” konulu yarışmada müvekkilinin “…” isimli eseri ile jüri tarafından oy birliği ile ödüllendirilen iki sanatçıdan biri olduğunu, söz konusu heykelin 10/03/1993 tarihili yapım anlaşması uyarınca Üsküdar meydanında sergilendiğini, 2018 Ağustos ayı itibariyle heykelin yıkıldığına dair ihbar aldığını, davalıdan bu durumun sebebinin tüm çabalara rağmen öğrenilemediğini, bu durumun Anayasa’ya ve FSEK md. 14 ve 17. hükümlerine aykırı olduğunu, müvekkilinin şeref ve itibarının zedelendiğini, bu durumun davalı yana noter ihtarnamesi ile iletildiğini, davalının ihtarnameye ikrar mahiyetinde yanıt verdiğini belirterek, heykelin ilk kez alenileştiği mahalde orijinal projesine uygun olarak yeniden umuma arz edilmesine, ihtarnamenin tebellüğ tarihi olan 24/10/2018 tarihinden geçerli olmak üzere yasal faizi ile 275.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili idarenin dava dışı yüklenici şirkete “…” işinin ihale edildiğini, 03/03/2017 tarihinde yer teslimi yapılarak proje alanının yükleniciye teslim edildiğini, davaya konu heykelin sökülmesi veya deplase edilmesi yönünde müvekkili idarenin yüklenici firmaya herhangi bir talimatının olmadığını, heykelin akıbetinin de bilinmediğini, bu anlamda manevi tazminat koşullarının da oluşmadığını belirterek, davanın öncelikle husumetten aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu aldırılmıştır.
Mahkememize sunulan bilirkişi raporunda özetle; Davaya konu eserin güzel sanat eseri olduğu, davacının eser sahibi sıfatından doğan ve FSEK md- 16. ve m.17. hükmünde tanım bulan, eserin tahrip edilmesi ve yok edilmesi halinde davalıdan talep edebileceği manevi tazminat haklarının doğmuş bulunduğu, FSEK md. 70 hükmü kapsamında, davacının bedele dayalı manevi hak taleplerinin isabetli görülebileceği, yukarıda yer alan teknik açıklamalar kapsamında ürünün tekrar yapılması halinde ortaya çıkacak masraf kalemlerinin 320.000,00-TL olarak da hesaplandığı dikkate alınarak, manevi tazminat bakımından da yol gösterici olabileceği, bu bakımdan davacının emek ve mesaisi, vücuda getirdiği eserin kamuoyu nezdinde bilinen ödüllü bir eser olması, sanatçının bilinen meşhur kimliğinin esere getirdiği şahsiyet de dikkate alındığında manevi tazminat talebinin niceliksel bakımdan da fahiş görülemeyeceği, FSEK md.70 hükmü uyarınca davacının, eserin yeniden aynı yerinde sergilenmesine (eski hale iadesine) ilişkin talebinin uygun görülebilmesi adına yasal bir engel bulunmadığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümleri uyarınca açılmış, “…” isimli heykelin orijinal projesine uygun olarak yeniden umuma arz edilmesi ve manevi tazminat talepli davadır.
Davaya konu olan “…” heykeli; Heykeltraş -Akademisyen Prof. Dr. …’ın 17/06/1992 yılında, … Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği “… ” konulu yarışmada kazanan ve yapılmaya değer bulunan eseridir. Prof. Dr. … dava konusu anıt heykelin yapımı için 22/02/1993’de … ile sözleşme imzalamış olduğu dosyada yer alan bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Fsek Mevzuatı Kapsamında Dava Konusıı Ürünün Sanat Eseri Niteliği
Dava, eser niteliğindeki heykelin davalı yanca tahrip ve yok edilmesi iddiasına dayalı manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Dava konusu uyuşmazlığın çözümü için öncelikle bir eserin mali haklarını elinde bulunduran tarafından üzerinde ne surette tasarruf edilebileceği ve edilemeyeceği hususunun tespitinden önce davaya konu heykelin eser niteliğinin anlaşılmasında fayda bulunmaktadır.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında fikir ve sanat eserleri çeşitleri sayılmış olup, bunlar dört başlık altında ilim edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri ve sinema eserleridir. Kanun sistematiğinde, dört çeşitlemede sayılabilecek eser türlerinde FSEK’e göre bir fikir ve sanat ürününün öncelikle eser olarak kabul edilip koruma altma alınabilmesi için;
a. Sahibinin hususiyetini taşıması,
b. Şekillenmiş olması (dışarıdan algılanabilir bir yapı kazanması),
c. Kanunda sayılan eser türlerinden birine girmesi,
d. Fikri bir çabanın sonucunda ortaya çıkması gerekmektedir.
Güzel Sanat Eserleri’nin ise bu tanımlara ek olarak ayrıca estetik değere sahip olması da, aranan koşulların sonuncusu olarak şekillenmektedir. Bir heykelin güzel sanat eseri olarak nitelendirilip korunabilmesi için aynı Kanun un 4/1 -maddesi uyarınca “estetik değere sahip olması” da gereklidir. Genel olarak güzel sanat eserlerinin özelliği bunların genellikle tek olmalarından kaynaklanmaktadır. Davaya konu eser, davalı yanca düzenlenen yarışma neticesinde ödüle hak kazanmış ve bu surette sahibinin hususiyetiyle vücuda getirilmiş olup yeganedir. Bu bakımdan somut olayda, heykel sahibinin hususiyetini taşıması kavramına uygunluk bulunmaktadır. Dava konusu heykel ayrıca bir eser olarak şekillenmiştir.
Yukarıda anlatılanlar kapsamda, dava konusu heykelin güzel sanat eseri niteliğini ortaya koyduktan sonra dava konusu kapsamında, eserin davalı yanca ait olduğu yerden davacının izni olmadan kaldırılması ve akıbeti hakkında bilgi verilmemesi, eserin imha edilmiş olduğunun kabulü kapsamında eser sahibinin manevî haklarından bahsetmek gerekecektir.
Eser Sahibinin Manevi Hakları Kapsamında Yapılacak Değerlendirme:
Manevî hak, gayri maddî nitelik arz eden ve eser ile onu meydana getiren arasındaki şahsı münasebeti ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Manevî haklar; eseri meydana getirenin kamu nezdinde eser sahibi olarak bilinmesini, eser sahibi olarak kişiliğine, ismine ve eserine saygı duyulmasını istemek ve eseri dolayısıyla kişiliğine ve eserin bütünlüğüne karşı saldırılara hukuki yollardan karşı koymak gibi yetkilerden oluşur.
Manevî haklar; eser sahibinin mahremiyetini, mesleki statüsünü, şeref ve şöhretini, ifade hürriyeti ve eser sahipliğinden kaynaklanan kişiliği ile ilgili diğer menfaatlerini koruması amacıyla tanınmış yetkilerdir. Bunun sonucu olarak, mezkûr haklar eser sahibinin şahıs varlığına giren değerler kapsamında mütalaa olunur.
Eser sahibi, yaşadığı sürece, manevî haklarım kullanabilir. Manevî hakların bazıları, eser sahibinin iradesi veya kanun gereği, eser sahibi dışında bazı kişiler tarafından kullanılabilir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun, manevî hakları, bazı sebeplerle, başkalarına kullandırabilme imkânı tanıması, çeşitli sebeplere dayandınlabilir: Eser sahibinin iradesine öncelik vermek, eser sahibini kendi yakınları aracılığıyla korumak, mali hak sahibini korumak, kültür varlıklarının tahriplerine, bozulmalarına engel olmak.
Manevî haklarının bazılarının kullanılmasının bazı şartlar altında başkalarına bırakılabilmesi, bunların genel anlamda şahsiyet hakkı olmadığı, “sırf eser sahibi olmaktan kaynaklanan bir şahsiyet hakkı “olduğu görüşünü doğrulamaktadır. Bu nedenle, manevî haklara tecavüz halinde eser sahibi FSEK’in 70 inci maddesi uyarınca manevî tazminat davası açabilir, dava açılabilmesi için failin kusuru aranmaz.
Eser sahibinin FSEK’ten kaynaklanan manevî haklan yanında kişilik haklan da ihlale uğramışsa, eser sahibi, FSEK’in mezkur maddesine istinaden manevî tazminat talebinde bulunabilecektir. Manevî haklar- eser sahibinin mutlak haklarındandır. Eser sahibinin kişiliğine bağlı haklardan olup, eser sahibi bu haklan başkasına devredemez. Eser veya eser üzerindeki mali haklar üçüncü kişilere devredilmiş olsa bile, manevî haklar eser sahibinde kalır.
Eser sahibinin manevi haklan Fikir Ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 13’üncü maddesinde düzenlenmiştir. “Fikir ve sanat eserleri üzerinde sahiplerinin mali ve manevî menfaatleri bu kanun dairesinde himaye görür. Eser sahibine hak ve salâhiyetler, eserin bütününe ve parçalarına şamildir” hükmünü amirdir.
Eserde Değişiklik Yapılmasını Menetmek başlığı altında FSEK md. 16. Hükmünde düzenlenen”…Kanunun veya eser sahibinin müsaadesiyle bir eseri işleyen, umuma arz eden. Çoğaltan, yayınlayan, temsil eden veya başka bir suretle yayan kimse; işleme, çoğaltma, temsil veya yayım tekniği icabı zaruri görülen değiştirmeleri eser sahibinin hususi bir izni olmaksızın da yapabilir. Eser sahibi kayıtsız ve şartsız olarak yazılı izin vermiş olsa bile şeref ve itibarım zedeleyen veya eserin mahiyet ve hususiyetlerini bozan her türlü değiştirilmeleri menedebilir..” hükmünü amir olmakla beraber, eser sahibinin malik ve zilyede karşı haklarını düzenleyen madde 17/2 hükmünde devamla “…Aslın maliki, eser sahibi ile yapmış olduğu sözleşme şartlarına göre eser üzerinde tasarruf edebilir. Ancak eseri bozamaz ve yok edemez ve eser sahibinin haklarına zarar veremez, ” şeklinde tesis edilmiştir.
Somut olaya dönüldüğünde; eserin mali haklarını davalı ile akdedilen sözleşme kapsamında iktisap eden davalının mali hak sahibi, diğer deyişle malik ve umuma arz eden kişi olması dolayısıyla davalı tarafından meydan verilen fiiller davacının eser sahibi sıfatı ile manevi haklarına tecavüz etmekte olup, bu fillerden ötürü davalının taşeron firma kullanmasının ilgili mevzuat uyarınca sorumluluğunu sona erdirmeyeceğini, davalının anılan firmalarla birlikte eser sahibine karşı sorumluluğunun devam ettiğini, manevi hakların ihlali halinde davalının kusurunun da aranmadığını, nitekim, FSEK md. 70 hükmü kapsamında “Manevi haklan haleldar edilen kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevî tazminat ödenmesi için dava açabilir. Mahkeme, bu para yerine veya bunlara ek olarak başka bir manevi tazminat sekline de hükmedebilir…” madde hükmü kapsamında dosyada manevi tazminat şartlarının oluştuğu kanaatine varılmıştır. Her ne kadar bilirkişilerce davaya konu eserin yapım bedeli olan 320.000 TL tutarındaki bedelin manevi tazminat olarak belirlenebileceği şeklinde görüş bildirilmiş ise de hukukumuzda manevi tazminat tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmıştır. Yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda hakimin, hukuk ve adalete uygun karar vereceği, TMK 4. Maddesinde belirtilmiştir. Hakim, Medeni Kanununun 4. Maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gözetilerek, uygun miktarda tazminat takdir etmesi gerekir.
Somut olayda; davacının, davalının açmış olduğu yarışma sonucu ödül kazanarak ve yine davalı tarafından belirlenen yer olan … taraflar arasında düzenlenen sözleşme doğrultusunda dikilen ve … kıtalarını bağlayan öneme vurgu yapan, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında güzel sanat eseri niteliğinde olan heykelin, davalı tarafından meydan düzenleme inşaatı sebebiyle yapılan ihale ile işlemi devralan dava dışı şirket tarafından davacı eserinin yerinden kaldırıldığı, davacının eserden kaynaklanan haklarının ihlal edildiği anlaşılmış, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda; davacıya ait eserin 5648 sayılı yasanın 67.maddesi gözetilerek eski hale getirilmesine, eserin ilk kez alenileştiği mahalde orijinal projesine uygun olarak yeniden umuma arz edilmesi için gereken tüm gider ve harcamaların davalı tarafından karşılanmasına karar verilmiştir. Haksız fiilin niteliği, ağırlığı, davacının ve eserin bilinirliği ve itibarı ile emsal kabul edilebilecek İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2010/92 Esas, 2011/132 Karar sayılı kararında tespit edilen tutar nazara alındığında, 5846 sayılı yasanın 14, 16 ve 17. maddeleri ile B.K. 43 ve 49. Maddeleri uyarınca takdiren 100.000,00 TL. manevi tazminatın 24.10.2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, davacıya ait “…” adlı eserin 5648 sayılı yasanın m.67 gözetilerek eski hale getirilmesine, eserin ilk kez alenileştiği mahalde orijinal projesine uygun olarak yeniden umuma arz edilmesi için gereken tüm gider ve harcamaların davalı tarafından karşılanmasına,
2-Manevi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile, takdiren 100.000,00 TL manevi tazminatın 24/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca, hesap olunan 6.831,00 TL karar harcından peşin yatırılan 4.696,32 TL’nin mahsubu ile kalan 2.134,68 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 13.450,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına hesap olunan 13.450,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan: 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 260,70 TL posta gideri, 324,70 TL noter ihtarname gideri olmak üzere toplam 2.685,40 TL’den kabul ve ret oranına göre hesap olunan 976,41 TL ve 4.732,22 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 5.708,63 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan: 50,00 TL’den yargılama giderinden (posta gideri) kabul ve ret oranına göre hesap olunan 31,82 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.02/12/2020

Katip
¸

Hakim
¸