Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/551 E. 2021/115 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/551 Esas
KARAR NO : 2021/115

DAVA : Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 07/12/2018
KARAR TARİHİ : 09/03/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; araçların muayene edilmesi işinin …’nce yürütülmekte iken “…, … ve … A.Ş arasında imzalanan 15.08.2007 tarihli İmtiyaz Sözleşmesi ile sabit ve seyyar araç muayene istasyonlarının yapımı, bakımı ve işletilmesi hakkının 20 yılı boyunca müvekkili şirkete tanındığını, müvekkili şirketin Araç Muayene İstasyonlarının Açılması, İşletilmesi ve Araç Muayenesi Hakkında Yönetmelik,… talimat ve genelgeleri ve … standardı doğrultusunda araç muayene işlemlerinin gerçekleştirilmesi ve uygunluk tayininin yapılmasından sorumlu A Tipi bir muayene kuruluşu olduğunu, mevzuatta öngörülen şekilde ve uygun tekniklerler muayene gerçekleştirildiğini, müvekkilinin İmtiyaz Sözleşmesi hükümleri çerçevesinde ülkenin 81 ilinde faaliyette bulunabilmek ve trafik güvenliğini arttırabilmek için, kendisi ile hiçbir organik bağı ve hiyerarşik ilişkisi olmayan tamamıyla üçüncü kişi niteliğindeki şirketlere işletim hakkını kullandırarak bütün ülke sathında araç muayenesi yapılabilmesini sağladığını, birçok diğer markanın yanı sıra … sayılı … sözcük markasının, …başvuru sayılı … Araç Muayene markasının tek hak sahibi olduğunu, hiçbir hakkı bulunmamasına rağmen davalıların müvekkilinin ticaret unvanının kök sözcüğü ve tescilli markası olan “…” ibaresini … alan adının içeriğinde yer alan birçok kısımda izinsiz ve yetkisiz bir şekilde kullandığını, araç muayene işlemlerinin gerçekleştirilmesinde ve uygunluk tayininin yapılmasından kendileri sorumluymuş gibi müvekkili ile ortak çalışılıyormuş veya aralarında organik bağ varmış gibi izlenim yaratarak tüketicileri yanılttıklarının tespit edildiğini, müvekkilinin itibarından ve tanınmışlığından haksız bir şekilde faydalanmak suretiyle menfaat temin ettiklerini, müvekkili şirkete ait … internet sitesi üzerinden alınan randevuların ücretsiz olduğunu ancak davalının herhangi bir imtiyazı ve yetkisi olmadığı halde müvekkiline ait internet sitesi üzerinden verilen hizmetin kendilerine ait internet sitelerinden veriliyormuş gibi bir izlenim yarattığını, müvekkilinin davalının bu eylemlerinden dolayı kendisiyle hiçbir ilgisi olmayan tüketici şikayetlerine maruz kaldığını, … sitesinde konuya ilişkin olarak çokça şikayet alındığını, davalının ve davalı gibi faaliyet gösteren kişilere ait sitelerden alınan randevular sonucu faturalarına yansıyan ücretlerden müvekkilinin sorumlu tutulduğunu, davalının eylemlerinden dolayı müvekkilinin haklarına geri dönülmez ve artan şekilde zarar verildiğini, itibarının ağır surette zedelendiğini beyanla öncelikle … ve … internet sitelerine erişimin engellenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalının, yetkilisi ve sorumlusu olduğu tespit edilen … alan adlı internet sitesinde müvekkilinin ticaret unvanının ve tescilli markalarının hukuka aykırı olarak kullanılması ile müvekkilinin T.C. Ulaştırma va Alt Yapı Bakanlığı’nın imtiyaz tanıdığı hususlar bakımından bu faaliyeti yürütmeye yetkili tek şirkat olmasına karşın bu faaliyetlerin davalı tarafından da yürütülüyormuş izlenimi verilerek tüketicilerin yanıltılması ve haksız menfaat sağlanması nedenleriyle 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29 uncu maddesi anlamında müvekkilinin marka tescillerinden doğan haklarına vaki tecavüzün 149.madde hükmü uyarınca durdurulmasına, Türk Ticaret Kanunu’nun 54 ve devamı maddeleri uyarınca, davalının eylemleriyle oluşan haksız rekabetin varlığının hükmen tespitine, (m.56/1a) saptanan haksız rekabetin önlenip yasaklanması’na (m.56/1b), haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılması’na , (m.56/1c) TTK md. 59 ve 86769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun md. 149/1-g ve 149/3 uyarınca hükmün kesinleşmesini takiben karar özetinin; masrafı davalıdan alınmak üzere Türkiye çapında yayın yapan ve hükmün kasinleşeceği tarih itibariyle tirajı en yüksek üç gazeteden birinde ilanına karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Dava 6769 Sayılı SMK kapsamında, … ve … internet sitelerine erişimin engellenmesi, marka tescilinden doğan haklara vaki tecavüzün durdurulması, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, ortadan kaldırılması, hükmün ilanı taleplerine ilişkin davadır.
Davalıya ilan yolu ile dava dilekçesinin ilan edildiği, herhangi bir cevap vermediği ve delil bildirmediği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında alınan 29.03.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; … URL adresli web sitesinin 14.02.2009 ile 13.06.2019 tarihleri arasında aktif olduğu, … URL adresli web sayfasının, 09/12/2018 tarihli web arşivi incelendiğinde “…” ve “…” ibaresi kullanıldığı, who.ıs arşivi incelendiğinde, … domain adresinin sahibinin sahibinin 07.12.2018 tarihi itibariyle … olduğu…” tespitinin yapıldığı anlaşılmıştır.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava, 6769 sayılı SMK ve 6102 sayılı TTK hükümleri uyarınca açılmış marka hakkına tecavüzün durdurulması, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, yasaklanması talebine ilişkindir.
Davalı yan usulüne uygun tebliğe rağmen cevap dilekçesi sunmadığı gibi herhangi bir delil de dosyaya ibraz etmemiştir.
HMK.nın 226 maddesine göre mahkeme çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Dava haksız rekabet ve marka hakkına tecavüzün tespiti istemlerine ilişkin olduğundan hakimin hukuku bilgisi ile çözümlenecek nitelikte bulunması nedeniyle tecavüz ve haksız rekabet iddiaları bakımından bilirkişi incelemesine gerek görülmemiştir.
Markaya Tecavüz iddiası yönünden;
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmamak şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
SMK’nın 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b) Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c) Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç) Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e) (d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d) bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde tutulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımın tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Somut olay bakımından yapılan değerlendirmede, Bilgisayar Y. Mühendisi … tarafından hazırlanan teknik raporda … URL adresli Web sitesinin 14.02.2009 ila 13.06.2019 tarihleri arasında aktif olduğu, mezkur web sayfasının 09/12/2018 tarihli web arşivinin incelenmesinde davacıya ait markasal kullanımların mevcut olduğu, whois arşivinin incelenmesinde domain adresi sahibinin davalı olduğu şeklindeki tespit karşısında yukarıda belirtilen mevzuat ve açıklamalar uyarınca davalı kullanımlarının davacıya ait marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu sabit görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı, denetime elverişli bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalıya ait internet kullanımlarının, davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinin tespiti ile durdurulmasına, davalı kullanımlarının haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, önlenip yasaklanmasına ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, Mahkememizce verilen tedbir kararının aynen devamına, karar kesinleştiğinde hüküm özetinin ulusal yayın yapan tirajı en yüksek üz gazeteden birinde masrafı davalıya ait olmak üzere ilanına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABÜLÜ İLE, davalıya ait internet kullanımlarının, davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinin tespiti ile durdurulmasına, davalı kullanımlarının haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, önlenip yasaklanmasına ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına,
2-Mahkememizce verilen tedbir kararının aynen devamına,
3-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin ulusal yayın yapan tirajı en yüksek üz gazeteden birinde masrafı davalıya ait olmak üzere ilanına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 23,40 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan: 750,00 TL bilirkişi ücreti, 4.104,50 TL ilan ve posta gideri olmak üzere toplam 4.854,50 TL ve 71,80. TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 4.926,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 09/03/2021

Katip …

Hakim …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.