Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/548 E. 2021/287 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/548 Esas
KARAR NO : 2021/287

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kullanmamaya Dayalı İptali)
DAVA TARİHİ : 06/12/2018
KARAR TARİHİ : 30/09/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kullanmamaya Dayalı İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Müvekkil … yılı aşkın bir süredir ses kayıt, iletim ve çoğaltımıyla ilgili tüm alanlardaki ürünlerde üstün kaliteyi hedefleyen bir şirket olduğunu, mikrofonlar ve her çeşit kulaklıklar, … araçları (ses mikrofonlarından müzikal ve konferanslarda tamamlayıcı sistemler), işitme engelliler için sunulan ürünler ve havacılıkta kullarıları kulaklıklar olarak sıralayabileceğimiz pek çok ürüne sahip olduğunu, müvekkilin … serisi ürünleri dünyanın her yerinde ses teknolojisinin zirvesine ulaşmış durumda olduğunu, müvekkilinin sahip olduğu markalar arasında “…” markası da yer aldığını, müvekkil “…” markasının, 9. sınıfta yer alan “…” üzerinde tescili için Dünya Fikri Mülkiyet Ofisi (WIPO) nezdinde başvuruda bulunduğunu ve … sayılı uluslararası tescil kapsamında belirlenen ülkelerden birisi de ‘Türkiye olduğunu, ancak Türk Patent ve Marka Kurtumu (“TÜRKPATENT”) nezdinde … sayı ve 20.02.2013 tarih ile kayıt altına alınan müvekkile ait marka başvurusu, davalı adıra … sayı ile tescilli markası ile 556 sayılı KHK’nın 7/1(b) maddesi anlamında aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu gerekçesiyle reddedildiğini, müvekkil de davalıya ait markadan, işbu ret kararı ile haberdar olduğunu ve markasının … sayılı ile kapsamında 9. sınıfta yer alan ve müvekkilin markasının tescil edilmek istenildiği “kulaklıklar ve mikrofonlu kulaklıklar” üzerinde fiilen kullanılmamış olduğu tespit edilmesi üzerine, işbu davaya da konu olan markanın 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi gereğince kullanılmama sebebine dayalı olarak iptal edilmesi için 07.08.2014 tarihinde dava açıldığını, söz konusu bu davanın … 1., FSHHM’nin … F. sayılı dosyasında kayıt altına alındığını, ancak yukarıda bahsi geçen dava derdest iken, Sayın Mahkeme’nin de malumu olduğu üzere, davanın dayanağını oluşturan 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi, Anayasa Mahkemesi’nin 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlananı 14.12.2016 tarih, 2016/148 F. ve 2016/189 K. sayılı kararı ile iptal edildiğini, tarafımızca her ne kadar, Anayasa Mahkemesi’nin bahsi geçen 14,12.2016 tarih, 2014/148 E. ve 2016/189 K. sayılı kararında, 556 sayılı KHK’nın söz konusu 14. maddesini iptal gerekçesinin, daha önce de 556 sayılı KHK’nın çeşitli maddelerinin iptali kararlarında olduğu üzere, esasa ilişkin sebeplerden değil ve fakat “mülkiyet hakkının konusunu oluşturan marka hakkıyla ilgili olduğundan KHK ile düzenlenemez.” şeklindeki, kanun yapma tekniği ile ilgili şekli gerekçelere dayandığı, kanun koyucunun iradesinin, markanın kullanımı yönünde olduğu ve nitekim yürürlüğe giren Sınaj Mülkiyet Kanunu’nda kullanım zorunluluğu ve kullanım olmaması halinde markanın iptaline karar verilebileceği düzenlemesinin de aynen yer almakta olduğu dikkate alınarak, söz konusu davanın da, hakkaniyet gereği Sınai Mülkiyet Kanunu ve uluslararası sözleşmeler kapsamında yürütülmesi gerektiği iddia edilmiş ve bu iddialarımızı destekler nitelikteki Hukuk Genel Kurulu Kararları dosya kapsamına sunulmuş olsa da; mahkeme; iddialarımızın haklılığının dosya kapsamına sunulan bilirkişi raporları ile de teyil edilen davamızı 09.03.2017 tarihinde, 556 sayılı KHK’nın 14. Maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından 06.01.2017 tarihinde reddedilmesi ve 6769 Sayılı Sınat Mülkiyet Kanunu (“SMK”)’nun 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe girişine kadar geçen bu 4 günlük süre zarfında kanun boşluğu oluşmasından bahisle esas hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verdiğini, kaldı ki, bu süreçte … 1. FSSHM’nin … E. sayılı dosyası görülmekte iken müvekkilin hak kaybı olmaması adına yapmak durumunda kaldığı …, …, …, …sayılı “…” markaları da aynı şekilde, TÜRKPATENT tarafından ilk inceleme sonucunda davalının davaya konu “… şekil” markası ile aynı/ayniyet derecesinde benzer bulunarak reddedildiğini, dolayısıyla, aynı taraflar arasında aynı könu ile … 1. FSHHM’nin … E sayılı dosyasında görülen davanın aynı gerekçe ile tekrar açılması zorunlu olduğunu, belirtmek isteriz ki, bahse konu dava derdest iken KHK’nın 14. maddesinin iptal edilmesi yönündeki gelişme olmasaydı, … 1. FSHHM’nin …F. sayılı dosyasına görülen davanın kabul edileceği açık olduğunu, nitekim bahsi geçen davanın reddi de yukarıda bahsedildiği gibi esastan değil usulden kaynaklanan bir sebep olduğunu, mahkememizce yapılacak yargılama sonucunda markanın tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde kullanılmadığı ya da markanın tescil süresi boyunca bu kullanıma beş yıllık bir süre için kesintisiz ara verildiği ortaya çıkacağından, markanın kullanılmama nedeniyle iptaline karar verilmesi gerektiğini, ispat yükünün de davalı şirkete ait olduğunu, davalının davaya konu edilen 9. sınıf mallar bakımından tescilli olduğu halde kullanmadığı “… şekil” markasınım sicildeki varlığı nedeniyle, müvekkilin öncelikle … sayılı “…” markası, akabinde de … 1. FSSHM’nin … E. sayılı dosyası görülmekte iken hak kaybı olmaması adına yapmak durumunda kaldığı …, …, …, … sayılı “…” markaları TÜRKPATENT tarafından ilk inceleme sonucunda davalı markası ile aynı/ayniyet derecesinde benzer bulunarak reddedildiğini, müvekkilin bahsi geçen marka başvurularının davaya konu marka nedeniyle reddedilmesi dolayısıyla müvekkilimiz söz konusu markanın haksız surette koruma altında olmasından zarar gördüğünü, bu itibarla, müvekkil şirketin, davaya konu markanın dava konusu edilen mallar bakımından KESMEN İPTALİNDE menfaatinin bulunduğunu, dava konusu markanın … 1. FSHHM’nin …E. sayılı dosyasında alman bilirkişi raporları da dikkate alınarak kullanılmama nedeniyle iptaline karar verilmesi gerektiğini, … 1. FSHHM’nin … E. sayılı dosyasında görülen dava sonucunda 09.03.2017 tarihinde, AYM’nin iptal kararı sonrasında 4 günlük bir kanun boşluğu oluştuğundan bahisle esas hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini karar taraflara tebliğ edilmiş ve taraflarca istinaf yoluna başvurulmadığından karar 19.11.2018 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşmemiş olsa bile davanın dayanaklarının farklı olduğunu belirtmiş, davalının, … sayılı “… şekil” markasının, KISMEN, 9. sınıfta yer alan “Haberleşme cihazları hariç ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodiksiyonu) için cihazlar: Radyolar, televizyonlar, videolar, kameralar, audio cihazları ve parçaları, televizyon alıcıları için ilave cihaz olarak eğlence cihazları, sinematoğrafik cihazlar, uzaktan kumanda eletleri, kulaklıklar, hoparlörler, megafonlar, diyafonlar, interkomlar, resim ve dia projeksiyon cihazları” bakımından, SMK’nın 26/1(a) ve 9, maddeleri uyarınca iptali ile yargılama gideri ile vekâlet ücretinin davalı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; huzurdaki davada derdestlik itirazlarının bulunduğunu, davacının daha önce açmış olduğu aynı konu ile ilgili davası … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin …esas numarası ile derdest durumda olduğunu, bu nedenle yeni dava açılması usul ve yasaya aykırı olduğu için derdestlik itirazımız gereğince davanın bu nedenle reddi gerektiğini, iş bu dosya karara çıkmış ise de usulüne uygun olarak kesinleşmediği için derdest durumda olduğunu, dosya kesinleşmiş olsa bile huzurdaki davanın kesin hüküm nedeni ile reddinin gerektiğini, ayrıca da Anayasa Mahkemesinin kararı doğrultusunda oluşan yasal boşluk nedeni ile iş bu dava esastan dinlenemeyeceği için reddedilmesi gerektiğini, müvekkil adına tescilli 31.03.2004 tarih ve … sayılı … markası davacı adına kayıtlı olup müvekkilim bu markasının etkin ve düzenli bir şekilde bu gün bile hala kullanıldığını, davanın esasen … 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … sayılı dosyasından yargılama görmüş ve tüm iddia ve savunmalar alındığını, dosyaya bilirkişi raporları alınmış ve bu bilirkişi raporları ile de davacının davasının haksız ve hukuksuz olduğu ortaya çıktığını, bu nedenle iş bu davaya da delil olarak göstereceğimiz bahsedilen dava dosyasındaki tüm cevap ve itirazları tekrar ettiklerini, müvekkilinin markası ile ilgili yıllardır binlerce çeşit ürün ithal ettiğini ve piyasada ticaretini yaptıklarını, müvekkilim … markası ile Çin Halk Cumhuriyetinden alanı ile ilgili birçok ürün ithal ettiğini ve Türkiye’de bu ürünlerini pazarladığını, davacının davacı sıfatı bulunmadığını, bu nedenle davanın taraf ehliyeti yönüyle de reddi gerektiğini, dava zaman aşımına uğradığını, bu nedenle de davanın reddi gerektiğini, … 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunun 3 sayfasında Sayın Bilirkişiler ”Mevcut olan ve ibraz edilen ürünlerde … markasının kullanıldı görülmüştür.” ifadesi ile açıkça davalı müvekkilin markayı kullandığını tespit ettiklerini, yine bilirkişi raporunda davalı firmanın ticari faturalarında belirtilen kodların … markası ile satılan mallara ait olduğu tespit edildiğini, yapılan defter ve belge incelemesinde de davalı müvekkilin markayı etkin ve sürekli kullandığı tespit edildiğini, dosya kapsamında alınan ek raporda da müvekkilim firmanın dava konusu edilen markaya bağlı ürünlerin etkin kullandığı, daha da önemlisi markaya bağlı ürünlerin 5 yıl geriye doğru hiç kullanılmadığı kanıtlanmadığını belirtmiş haksız ve hukuka aykırı açılan davanın reddi ile tüm yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin de haksız davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
TPMK kayıtları dosya içerisine alınmış incelendiğinde davaya konu… sayılı esas unsuru … ibareli kelime şekil markasının davalı … adına 07/08/09/21/37 sınıflar bakımından başvuru tarihi olan 12.09.2002 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile tescilli olup 11.09.2012 tarihinde yenilendiği, marka koruma süresi içerisinde olduğu, tescil tarihinin 31.03.2004 olduğu anlaşılmıştır.
Dosya içinde yer alan … 1 FSHHM … E. Sayılı dosya içinde yer alan bilirkişi ek raporunda; “davaya konu Momentum markasının kulaklıklar, Tadyo, televizyon ve video kameralar, televizyon alıcıları için ilave cihazlar, sinematografik cihazlar ve resim ve dia projeksiyon cihazları üzerinde hiçbir kullanımının bulunmadığı” tespiti yer almaktadır.
Davalı tarafça davaya konu markanın tescil olduğu sınıflarda ciddi kullanımının bulunup bulunmadığının tespiti yönünden dosya bilirkişi heyetine tevdi olunmuş dosyaya sunulan 12/12/2009 tarihli raporda özetle; davalının adresinde, 11.09.2019 tarihinde yapılan yerinde incelemede tutulması zorunlu yasal defterleri açısından yapıldığını, davacının tutulması zorunlu ticari defterlerinin, TTK hükümlerine göre usulüne uygun olarak tutulduğu, açılış kapanış onaylarının, yasal süresinde yapıldığı, defterlerin sahipleri lehlne takdiri delil niteliğine haiz olduğu, dava konusu ürünlerin davalı tarafından kullanımının ciddi kullanım olup olmadığının tespiti için incelenmesi gereken ilgili ürünlerin alış ve satış faturaları inceleme yerinde hazır olmadığından ve işbu rapor tanzim edilene kadar da bilirkişi heyetine ulaştırılmadığından davalı kullanımlarının ciddi kullanım olup olmadığı hakkında kanaat oluşmadığı, söz konusu belgelerin ulaştırılmaması nedeniyle, davalı kullanımlarının ciddi kullanım olup olmadığı hakkında kanaat oluşamadığı dikkate alındığında delillerin sunulması, ispat külfeti ve bunlara ilişkin tüm usul ve esasa dair değerlendirme ve kararlar hukuki nitelendirme ve değerlendirme kapsamında olacağından bilirkişilik Kanunu madde 3/2 uyarınca bu konuda değerlendirme yapılmadığı belirtilmiş, bu defa davalı vekiline kullanıma ilişkin ürün kodları ve ürün numunelerini ticari defterleri ile birlikte sunulması yönünden kesin süre verilmiş sunulan ek raporda; davalının adresinde, 11.09.2019 tarihinde yapılan yerinde inceleme; tutulması zorunlu yasal defterleri açısından yapılmış, davacının tutulması zorunlu ticari defterlerinin, TTK hükümlerine göre usülüne uygun olarak tutulduğu, açılış kapanış onaylarının, yasal süresinde yapıldığı, defterlerin sahipleri lehine takdiri delil niteliğine haiz olduğu, davalı tarafın iş yerinde yapılan bilirkişi ek incelemesinde 20 kalem ürün incelendiği, bunların tamamında ciddi kullanım olduğu ancak bu 20 kalem ürünün dava konusu edilen ürünler olmadığı, dava konusu 9.sınıftaki ürünler olan “Haberleşme cihazları hariç ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyon) için cihazlar : Radyolar, televizyonlar, videolar, kameralar, audio cihazları ve parçaları, televizyon alıcıları için ilave cihaz olarak eğlence cihazları, sinematografik cihazlar, uzaktan kumanda aletleri, kulaklıklar, hoparlörler, megafonlar, diyafonlar, interkomlar, resim ve dia projeksiyon cihazları..” bakımından son beş yıl içerisinde hoparlörler, diyafonlar, interkomlar hariç kesintisiz bir biçimde kullanmadığı, dava konusu ürünlerin çoğu radyo TV yayıncılığı sistemlerinde kullanılırken davalı tarafın … markalı ürünlerin tamamı ise sadece asansör sistemleri için kullanıldığı de ciddi kullanım olarak nitelendirilemeyeceği davaya konu sınıflardaki kullanımının mevzuat hükümleri kapsamında iptali şartlarının oluştuğu yönünden görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış kullanmamaya dayalı marka kısmen iptali talebine ilişkindir.
Dosya içeriği dikkate alındığında 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ‘nın 9 ile getirilen marka iptaline ilişkin düzenleme ile, mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 42/1-c ve 14.maddesinin AYM’nin iptal kararı ile oluşan boşluğun ne şekilde doldurulması gerektiği üzerinde durulması gerekmektedir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ‘nın 9 kullanmamaya dayalı marka iptaline ilişkin olup anılan yasal düzenlemeden önce, mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 42/1-c ve 14.maddesinde de en az beş yıldır kullanılmayan markaların, hükümsüzlük/iptal davaları ile sona erdirilmesinin hedeflendiği anlaşılmaktadır. Mülga 556 sayılı Marka KHK henüz yürürlükte iken, 42/1-c maddesinin AYM’nin 09.04.2014 ve 2013/147-2014/75 sayılı, 14.maddesinin ise 14.12.2016 tarih ve 2016/148 – 189 sayılı kararıyla iptal edildiği, ikincisinin Resmi Gazete’de yayın tarihinin 06.01.2017 olduğu ve bu tarih itibariyle kullanmama nedeniyle hükümsüzlük/iptal davalarına ilişkin mülga KHK’da yer alan yasal dayanak ortadan kalkmış ise de markanın son beş yıllık süre içerisinde kullanılmaması bu tarihten önce TBMM tarafından kabul edilen 22.12.2016 tarihli 6769 sayılı SMK’nın 9, 19, 25, 26 ve 27.maddelerinde, iptal ve def’i sebebi olarak kabul edildiği anlaşılmıştır.
Kural olarak kanunlar geriye yürümez ve ileriye etkili olarak sonuç doğurur ise de, TBMM’nin geçmişe etkili olacak şekilde kanun çıkarmasına da bir engel bulunmamaktadır. Her ne kadar 6769 sayılı SMK’da kullanmama nedeniyle iptal ve def’i haklarını düzenleyen Kanun maddelerinin yürürlük tarihi konusunda özel bir düzenleme yapılmadığı için Resmi Gazetede yayını tarihi itibariyle yürürlüğe girdiği anlaşılmakta ise de, Kanunun Resmi Gazetede yayın tarihinin 10.01.2017, kabul tarihinin ise 22.12.2016 olduğu dikkate alındığında, mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 14.maddesinin iptaline dair AYM kararının 06.01.2017 tarihinde R.G.’de yayınlanması ve bu tarihte yürürlüğe girmesi nedeniyle, 14.maddenin bu tarihe kadar hukuki varlığını sürdürüyor olması karşısında, SMK’nin kabul tarihi konusunda kanun koyucunun iradesi 22.16.2016 tarihinde ortaya çıktığından, Kanun Koyucunun asıl amacının geçmişe etkili olacak şekilde kullanmama sebebiyle markanın iptalini öngördüğünün kabulünün gerektiği, Kanunun kabulünden sonra ve henüz yürürlüğe girmesinden önce, yürürlük konusunda öngörülemeyen AYM kararı ile ortaya çıkan kanun boşluğunun bu şekilde doldurulması gerektiği (Numan Sabit SÖNMEZ,” 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununa Göre Markanın Kullanılmaması Neticesinde Ortaya Çıkan Sonuçlar” İHFM,S.76(1), s.283 vd., erişim: https: //dergipark. Org. Tr/download /article-file / 545172), sonuç olarak 6769 sayılı SMK’nın yürürlük tarihinden önceki dönemi de kapsayacak şekilde kullanmamaya dayalı iptal şartlarının değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14/06/2019 T. 2019/1765 E. 2019/4421 K sayılı kararı)
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ‘nın 9/1.maddesinde yer alan “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir 2-Aşağıda belirtilen durumlar da birinci fikra anlamında markayı kullanma kabul edilir: a)Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması. b)Markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması.3- Markanın, marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir.” şeklindeki düzenleme ile kanun koyucunun Markalar Sicilini kullanılmayan markalardan arındırma amacını güttüğü anlaşılmaktadır.
Aynı şekilde SMK m.26/I-a) hükmü de SMK m.9/I’de belirtilen hallerin bir iptal sebebi olduğunu ortaya koymaktadır.
Marka üzerindeki hakkın kazanılması için sicile tescil edilmesi yeterli olsa da kanun koyucu tescil edilmiş marka ile marka hakkı sahibine sağlanan korumanın devam edebilmesini bazı şartlara bağlamıştır. Bunun arkasında; tescil edilen bir markanın haksız yere sahibinin tekelinde kalmasının engellenmesi, marka sicilinin kullanılmayan markalarla dolu bir ‘çöplük’ haline gelmesini önlemek veya kullanılmayan bir markadan onu kullanmak ve bir değer yaratmak isteyen bir başka kişinin yararlanmasının önünü açmak gibi pek çok ekonomik ve toplumsal nedenler yatmaktadır. Zira marka hakkı sahibine inhisari bir yetki veren ve herkese karşı ileri sürülebilir nitelikte olduğundan kanun koyucu, bu geniş hakkın yanı sıra marka sahibine hakkaniyet ölçüsünde birtakım sorumluluklar da yüklemiştir. Markanın usulünce kullanılması zorunluluğu da bunlardan bir tanesidir.
SMK madde 9’da marka kullanılmama sebebiyle iptali edilebilmesi için haklı bir sebep olmaksızın tescil edildiği mal ve hizmetler bakımından tescil tarihinden itibaren 5 yıl boyunca Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmamış veya kullanımına beş yıl ara verilmiş olması gerektiği düzenlenmiştir. Ciddi biçimde kullanımdan bahsedebilmek için en öncelikli kriter markanın kullanım yoğunluğu ve markadan elde edilen ekonomik yarardır. Markanın sadece birkaç defa ambalajlara basılması veya az sayıda bastırılan broşürlerde kullanılması gibi kullanım süresi ve etkisi sınırlı, hatta göstermelik denebilecek kullanımlar SMK md.9 anlamında ciddi kullanım teşkil etmez. Markanın ciddi kullanımı belirlenirken markanın kullanım şekli, kapsamı, süresi gibi objektif kriterlerden hareket edilmelidir. Marka sahibi markasını aynı mal veya hizmeti üreten teşebbüslerin oluşturduğu piyasada farklı bir yer edinmek veya yeni bir mal veya hizmet piyasası oluşturmak biçimde kullanmışsa ciddi bir kullanımdan söz edilebilir.
Dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık ciddi kullanımlar SMK m.9 anlamında marka hakkının muhafazasını sağlayacaktır. Aksi halde markanın dava konusu emtia bakımından iptali talep edilebilecektir. Bu çerçevede davalı tarafın geriye doğru 5 yıllık sürede ciddi olarak kullandığını ispatlaması gerekmektedir.
Kullanılmama nedeniyle bir markanın iptal edilebilmesi için kullanılmamanın haklı bir sebebe dayanması gerekmektedir. Bu noktada ispat yükü yine davalı taraftadır.
Tüm dosya kapsamı, TPMK kayıtları, bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davanın davalı adına tescilli markanın kullanılmayan sınıflar/emitalar yönünden iptal talebine ilişkin olduğu, iş bu dava yönünden ispat yükünün davalıda olduğu, davalının derdestlik ve kesin hükme ilişkin savunmalarının dosya kapsamı sunulan … 1 FSHHM …E. Sayılı dosyası dikkate alındığında yerinde olmadığı, AYM iptal kararı sonrası açılan davalar yönünden kullanmamaya dayalı iptal davalarında sürenin SMK yürürlüğü öncesi dönemi de kapsar şekilde değerlendirilmesi gerektiği, iş bu davanın açılmış tarihinden geriye doğru kanunda iptal için aranan 5 yıllık süre ile ciddi bir biçimde kullanımın davalı tarafça sunulan deliller kapsamında ispatlanamadığı anlaşılmakla davacının sübut bulan davasının kabulü ile davaya konu markanın davaya konu 9.sınıfta kalan “Haberleşme cihazları hariç ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyon) için cihazlar : Radyolar, televizyonlar, videolar, kameralar, audio cihazları ve parçaları, televizyon alıcıları için ilave cihaz olarak eğlence cihazları, sinematografik cihazlar, uzaktan kumanda aletleri, kulaklıklar, hoparlörler, megafonlar, diyafonlar, interkomlar, resim ve dia projeksiyon cihazları..” yönünden kısmen iptali yönünde aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur. (kısa kararda sehven geçen hükümsüzlük iptal olarak düzeltilmiştir.)
HÜKÜM : Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE, TPMK nezdinde davalı adına … numara ile tescilli “…+şekil” ibareli markanın 9.sınıfta kalan “Haberleşme cihazları hariç ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyon) için cihazlar : Radyolar, televizyonlar, videolar, kameralar, audio cihazları ve parçaları, televizyon alıcıları için ilave cihaz olarak eğlence cihazları, sinematografik cihazlar, uzaktan kumanda aletleri, kulaklıklar, hoparlörler, megafonlar, diyafonlar, interkomlar, resim ve dia projeksiyon cihazları..” yönünden kısmen iptaline, bu mal ve hizmetler yönünden sicilden terkinine,
2-Alınması gerekli harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye kalan 23,40 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan: 3.279,00 TL posta gideri, 77,00 TL harç (peşin+başvuru+vekalet+tedbir talep) olmak üzere toplam 3.356,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.30/09/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸