Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/54 E. 2019/239 K. 31.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/54
KARAR NO : 2019/239

DAVA : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 07/11/2014
KARAR TARİHİ : 31/05/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalılar aleyhine … 2. FSHHM … D.iş dosyası altında gerçekleştirilen delil tespiti sonucunda, davalıya ait www.kalekasalar.net web sitesinde ve alan adında müvekkile ait markanın haksız şekilde kullanıldığı tespit edildiğini, bu siteye erişmenin engellenmesi tedbiren teminat karşılığında sağlandığını, … adına tescilli … markası … (3) Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2006/39 E. numaralı kararıyla tanınmış Marka olarak kabul ve tespit edildiğini, … A.Ş. grubun özellikle çelik eşya, çelik kasa ve çelik kapı sektöründe faaliyet gösterdiğini, tespit dosyası kapsamında verilen ihtiyati tedbir kararının devamını, marka KHK md. 9/2-(e) ve 62/a uyarınca davalıların özellikle işyerinde web sitelerinde, alan adlarında ve özellikle … alan adı ve sitesinde, ürünler ve evraklar üzerinde, tabelalarda, broşürlerde ve diğer tüm ortamlarda marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüz konusu teşkil eden tüm işlem ve eylemlerin ortadan kaldırılmasına, engellenmesine, özellikle … alan adının içerisinde müvekkile “…” tanınmış markasını kötü niyetli olarak kullanılması nedeniyle, bu alan adının Marka KHK md. 9/2-(e) uyarınca yasaklanmasına, erişimin engellenmesi kararı verilmesine MarKHK md. 62/b ve TTK haksız rekabet hükümleri uyanca tecavüzün giderilmesi ve maddi ve manevi zararın tazminine ve bu cümleden olmak üzere; fazlaya ilişkin tüm hak ve alacakları saklı kalmak koşuluyla şimdilik 3 davacı için toplam 10.000 TL Maddi ve 10.000 TL Manevi tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsil edilmesine, kararın ilanına karar verilmesini talep ve dava ettiği, 30.05.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile de maddi tazminat taleplerinin 10.950,00 TL olarak ıslah ettiğini bildirdiği anlaşılmıştır.
Davalılar vekilinin cevap dilekçesinde özetle ; müvekkillerinden …’ın … adıyla davalı şirketlerden … A.Ş. ile akdedilen yetkili satıcılık sözleşmesi gereği, davacı şirket markalarının “… markaların Yetkili Satıcı tarafından kullanılması hakkını aldığını, sözleşme dönemlerinde …’ın yetkili satıcısı olduğu şirketin en yüksek cirolarla satış yapan bayisi sıfatıyla, davacı şirketin sahibi olduğu markalara konu ürünlerin tanıtımı ve satışını gerçekleştirmekte ve müvekkil …’ın davacı şirketin Yetkili Satıcılık Sözleşmesi kapsamında ticari faaliyetlerini en iyi şekilde yürütmüş olduğunu, yetkili satıcı sıfatıyla yapmak zorunda olduğu tanıtım ve satış faaliyetleri nedeniyle “haksız rekabete sebebiyet varlığı” iddiası ile … 48. Noterliği’ nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ve sonrasında gönderilen … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmenin tek taraflı olarak feshinin haksız olduğunu, sözleşme haricinde … ’nın da bünyesinde bulunduğu, diğer davacı şirket olan …’ nin bir diğer şirketi … A.Ş. ile müvekkil arasında 24.12.2012 tarihinde imzalanan ve 5 yıl süre ile yürürlükte kalacak olan bayilik sözleşmesinin bulunduğunu, bilirkişi raporunun “web Arşiv Kayıtları” başlığı altında yapılan tespitlerin güncel olmadığını, marka hakkına tecavüz ile haksız rekabete aykırılığın bulunmadığını, müvekkili …’ın bir yazılım şirketinin sahibi olduğunu, yazılım alanında hizmet verdiğini, … ile … arasında akdedilen hizmet ilişkisi uyarınca …’ın internet sitelerini açtığını, sitelerin bayilik sözleşmesinin feshinden önce açıldığını belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava 556 sayılı KHK hükümleri uyarınca açılmış marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulması, maddi ve manevi tazminat talepli davadır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; “Davacılar vekili tarafından davalılar … ve … aleyhine açılan davanın Kabulü ile davalıların … isimli web sitesinde davacı markasını haksız kullanımı nedeniyle davacıların marka hakkına tecavüz fiillerinin ve haksız rekabetin tespiti ve ortadan kaldırılmasına, asıl ve ıslah edilen bilirkişi tarafından hesaplanan 10,950,00 TL nin dava tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, somut olayın özelliğine göre davacıların manevi zararına yönelik olarak takdiren 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, tecavüz eyleminin ortadan kaldırılmasına yönelik olarak … isimli siteye erişimin engellenmesine, davalıların ürünler, evrak ,tabele, broşür ve diğer ortamlarda davacıların tescilli marka hakkına tecavüz eylemlerinin durdurulmasına, KHK 62 ve TTK 52 maddesi uyarınca masrafı davalılardan alınmak üzere kesinleşen hüküm özetinin yurtçapında yayın yapan trajı en yüksek 3 gazeteden birinde bir kez ilanına…” karar verilmiş, iş bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 25.09.2017 tarih ve 2016/2222 esas-2017/4694 karar sayılı ilamı ile; “…Mahkemece, davalılar tarafından davacıların tescilli markalarından doğan haklara tecavüz edildiği kabul edilmiş ise de davalıların hangi sayılı markalara tecavüz ettiği tartışılmadığı gibi, davacılardan hangilerinin bu markalara sahip olduğu da karar yerinde tartışılmamış olup hükme elverişsiz bilirkişi raporuna istinaden gerekçeden yoksun şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş …” gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozma sonrası dava dosyası mahkememizin iş bu esasına kaydolunarak yargılamaya devam olunmuş, 03/04/2018 tarihli celsede bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda, davacılardan hangisinin hangi markasına davalı tarafça ne şekilde tecavüzün gerçekleştiğinin tespiti ve yapılan değişik iş tespit raporu değerlendirilmek suretiyle dava tarihi öncesinde ve yetkili satıcılık sözleşmesinin sona ermesinden sonra davalıların kullanımının tespiti hususlarında rapor düzenlenlenmek üzere dosyanın bilirkişilere tevdii edildiği, alınan 17.09.2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle;”… … isimli alan adının dava tarihi itibariyle kullanılmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişki 29.05.2013 tarihli ihtarname ile feshedilmesine rağmen davalıların … isimli alan adı ve bu sayfada yer alan davacı “…” ibareli markalarını taraflar arasındaki sözleşmenin fesih tarihinden sonra da haksız bir şekilde kullanmaya devam ettiği, davalıların … alan adı ile sözkonusu internet sayfasında marka kullanımlarının davacı … Şirketi adına … numara ile tescilli “… ”, … numara ile tescilli “… “, … numara ile tescilli “… çelik ”, … numara ile tescilli “… ”, … numara ile tescilli “…”, … numara ile tescilli “… ”, … numara ile tescilli “… ”, … numara ile tescilli “… ” markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu ve bu sebeple iltibas yarattığı, davalıların … isimli internet sitesinden link verilerek kullandığı … ve … alan adlarının davacı …adına … ve … numara ile tescilli … markaları ile iltibas yarattığı, söz konusu sayfalarda kullanılan “… ” ibaresinin; davacı adına …. numara ile tescilli “… çelik eşya”, …(…) numara ile tescilli tanınmış “… şekil”, … numara ile tescilli “…” markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu ve bu sebeple iltibas yarattığı, 556 sayılı MarkKHK kapsamında düzenlenen marka hakkına tecavüz hükümlerine aykırı bir fiil işlenmiş olduğu…” kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili rapora ilişkin beyanlarını içerir dilekçede özetle; raporda belirtilen tescilli markaların davacılardan sadece … A.Ş. Adına kayıtlı gözükmekte ise de diğer davacılar adına tescilli markalara ilişkin delillerini sunduklarını, dava sonrası 2015 yılında … AŞ ile … San AŞ birleşmesi sonucunda tüm markaların … AŞ de toplandığını, bu durumun sonucu değiştirmediğini, belirtmiş davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili rapora ilişkin beyanlarını içerir dilekçede özetle; davaya konu alan adının mevcut durum itibarı ile yayında olmadığının ve dava tarihi itibarı ile de yayında olmadığının tespit edildiğini, haksız kullanımın söz konusu olmadığını rapordaki bu yöndeki tespitlere katılmadıklarını belirtmiş yeni bir rapor alınmasını talep etmiştir.
Yine dosya içerisinde mevcut TPE’nin 18/12/2014 tarihli müzekkere cevabı ekleriyle birlikte incelendiğinde; … A.Ş. Adına …, …, …, …, …, …, … A.Ş. Adına …, …, …, …, .. ve … Endüstri Holding AŞ adına … sayılı markaların tescillerinin ve geçerliliklerini koruduğu,… sayılı marka sahibinin ise bu marka üzerindeki tüm aktif ve pasiflerini devretmek suretiyle … İle birleşerek ticari faaliyetine bu unvan altında devam ettiğinin bildirildiği, davacı vekilinin rapora yönelik dilekçesi ile uyumlu olduğu, “…” ibaresinin tescilli markalarda yer aldığı davalı kullanımının bu yönüyle her üç davacının tescilli markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği sonucuna ulaşılmış yargılama safahati dikkate alınarak usul ekonomisi gözetilmek suretiyle tekrardan rapor alınmaksızın yargılamaya devam olunmuştur.
Mülga 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 9. maddesine göre; a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması, b) Tescilli bir marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk üzerinde, işaret ile tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali olan herhangi bir işaretin kullanılması halinde marka sahibinin, izni alınmadan markasının kullanılmasının önlenmesini talep etme yetkisi bulunmaktadır.
556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61. maddesine göre ise, a) 9 uncu maddenin ihlali, marka hakkına tecavüz teşkil etmektedir. Dolayısıyla 61. maddenin a bendine göre marka hakkına tecavüz sayılan hallerden biri de 9. maddenin ihlalidir. 9. maddenin kapsamına ise aynı veya benzer markaların aynı veya benzer mal veya hizmetlerde kullanılması girmektedir.
Bilindiği üzere, bir markanın sahibinin izni olmadan, başkası tarafından 556 sayılı KHK’ nin 9. maddesinin 1. fıkrasının a, b ve c bentlerinde öngörülen şekilde ve 2. fıkrasında açıklandığı şekilde kullanılması marka hakkına tecavüzdür. Çünkü anılan KHK’ nin 61/a maddesinde tecavüz, 9. maddenin ihlâli olarak ifade edilmiştir.
21.01.2009 tarihli ve 5833 sayılı Kanunla değişik 9/1-e maddesi ise, “İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması.”nı yasaklamaktadır.
556 sayılı KHK’nin 9/1-e maddesinde yer alan bu hüküm, 5833 sayılı yasa ile yapılan değişiklik sonucunda madde metnine girmiş bulunmaktadır. Madde metninden de anlaşılacağı üzere bu düzenleme markanın internet ortamında kullanılmasının marka hakkına tecavüz oluşturması için ön köşul, “markayı internette kullanan kişinin, markayı içeren işareti kullanma konusunda meşru bir bağlantısı olmaması”dır. Bu ön koşul yerine gelmiş ise, markayı oluşturan işaretin aynısının ya da benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı olarak kullanılması yönlendirici kod olarak kullanılması veya yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimde kullanılması halleri marka hakkına tecavüz olarak kabul edilmektedir.
556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK “Madde 62 – Marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a) Marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulması, b) Tecavüzün giderilmesi ve maddi ve manevi zararın tazmini,” hükümlerine amirdir.
Tüm dosya kapsamı izahı yapılan mevzuat, bozma ilamı doğrultusunda alınan bilirkişi raporu ve dosya içerisinde yer alan marka tescil belgeleri kapsamında bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Davalı … ın davalı şirketlerden … San. A.Ş. ile akdedilen yetkili satıcılık sözleşmesinin 06/09/2013 tarihinde İstanbul Beyoğlu 48. Noterliğinden gönderilen 99948 yevmiye nolu ihtarname ile feshedildiği, her ne kadar davalı bahse konu sitenin sözleşme kapsamında ve tanıtım amaçlı kurulduğunu iddia etmiş ise de esasen taraflar arasındaki sözleşme hükümleri irdelendiğinde sözleşmenin 6.6 maddesinde yetkili satıcıya reklam tanıtım kampanya ve tanıtım faaliyetleri için … çelikten yazılı onay alma şartının getirildiği, dolayısıyla davacılara ait markayı içeren web sitesinin davacıların rızası olmaksızın alınması ve kullanılmasının sözleşmeye aykırı olduğu, bir an için sözleşmeye uygun olduğu ya da zımmı rıza gösterildiği kabul olunsa bile sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra dahi davalının davacıya ait markaları web sitesinde kullanmaya devam ettiğinin D.iş dosyası üzerinden tespit olunduğu, bozma ilamı kapsamında değerlendirme yapıldığında davalıların … isimli internet sitesinden link verilerek kullandığı … ve … alan adlarının davacı …adına … ve … numara ile tescilli … markaları ile iltibas yarattığı, söz konusu sayfalarda kullanılan “… ” ibaresinin; davacı adına … numara ile tescilli “… çelik eşya”, … (…) numara ile tescilli tanınmış “… şekil”, … numara ile tescilli “…” markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu ve bu sebeple iltibas yarattığı, 556 sayılı MarkKHK kapsamında düzenlenen marka hakkına tecavüz hükümlerine aykırılık oluşturduğu yine davacılar adına kayıtlı dava dilekçesine ekli tescil belgeleri dikkate alındığında tüm davacıların “…” ibaresini içeren marka tescillerinin bulunduğu ve holding bünyesinde … ibareli seri markaların oluşturulduğu “…” markasının tanınmış marka olduğu da dikkate alındığında davalıların eyleminin her 3 davacının da marka tescilinden (… TANINMIŞ MARKA Davacı … AŞ adına, …+ŞEKİL … Davacı … Endüstri Holding AŞ adına, … … Davacı … San AŞ adına tescilli…vs gibi) kaynaklı haklarını ihlal ettiği, D.iş dosyasında verilen ihtiyati tedbir sonrasında erişim sağlayıcılar birliğine yazılan yazı sonrası tedbiren kullanımın durdurulduğu, söz konusu sitelerin davalı …’ a ait olduğu ve …’ın talebi ile sitelerin açıldığı, alan adının tesisi yönünde davalının hak sahibi olmaksızın ve markaya tecavüz teşkil eden eyleminden gerek site sahibinin gerekse talepte bulunanın sorumlu olduğu, bu nedenle her iki davalının da ihlalden sorumlu olduğu anlaşılmakla davalıların… isimli web sitesinde davacılara ait markanın haksız kullanımının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine ve men’ine, bu kapsamada siteye erişimin engellenmesine, alan adının terkinine karar vermek gerekmiştir.
Davacı taraf maddi tazminat talebini yargılama giderlerine dayandırmış ve bu talebini harçlandırmıştır. Esasen yargılama giderlerinin ayrıca bir harca tabi olmaksızın değerlendirilmesi gerek ise de bu talebin ayrıca harçlandırılarak davaya konu edildiği dikkate alınarak bilirkişi raporundaki hesaplama baz alınarak (dosyaya sunulan masraf belgelerinden … 2.FSHHM’nin … D.iş tespit ve tedbir istemli dava vekillik ücreti 6.250,00-TL 05.11.2014 tarihli 417 nolu Avukatlara Mahsus Serbest Meslek Makbuzu, … 2.FSHHM … Esas dava vekillik ücret makbuzu olan 4.062,50-TL Mahkememizin … D.iş dosyasında 70,50 TL ayrıca 575,60 TL toplamı 10.958,60-TL) maddi tazminat talebinin de kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Somut olayın özelliğine göre davacı markalarının niteliği, sayısı, geçerlilik süresi, davalıların eyleminin ağırlığı göz önüne alınarak davacıların haksız rekabet ve markaya tecavüze dayalı manevi tazminat istemlerinin yerinde olduğu talep olunan miktarın makul hak ve nesafet uygun düştüğü anlaşılmakla manevi tazminata yönelik davanın da kabulüne karar vermek gerekmiş 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine ve kesinleşen kararın ilanına dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın Kabulü ile davalıların … isimli web sitesinde davacılara ait markanın haksız kullanımının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin TESPİTİNE ve MEN’İNE, bu kapsamada siteye ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE, alan adının TERKİNİNE,
2-Davacıların yargılama giderlerine ilişkin açmış oldukları maddi tazminat davasının KABULÜ ile; 10,950,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine,
3-Davacıların haksız rekabet ve markaya tecavüze dayalı manevi tazminat davasının KABULÜ ile 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine,
4-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin yurtçapında yayın yapan trajı en yüksek 3 gazeteden birinde bir kez ilanına,
5-Alınması gerekli 1.431,09 TL karar harcından peşin yatırılan (ıslah+peşin harç) 391,75 TL’nin mahsubu ile kalan bakiye 1.064,54 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
6-Davacılar tarafından yapılan: 1.812,50 TL bilirkişi ücreti, 340,90 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.153,40 TL yargılama gideri ile 391,75 TL harç (ıslah+peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.545,15 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
7-Davacılar yargılamada kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen marka hakkına tecavüz, haksız rekabetin tespiti, men’i talepleri yönünden AAÜT’ne göre tespit olunan 3.931,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine,
8-Davacılar yargılamada kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen maddi tazminat talepleri yönünden AAÜT’ne göre tespit olunan 3.931,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine,
9-Davacılar yargılamada kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat talepleri yönünden AAÜT’ne göre tespit olunan 3.931,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine,
10-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bıraklımasına,
11-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/05/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır