Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/53 E. 2020/42 K. 22.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/53
KARAR NO : 2020/42

DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/03/2013
KARAR TARİHİ : 22/01/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; … tarafından “…” işareti 41 no’lu sınıf için 24.06.2008 tarihi itibariyle başvurusu yapılmış ve 12.08.2009 tarihi itibariyle de … tescil numarası ile tescil edildiğini ve 10 yıllığına 30.01.2010 tarihinde ortağı olduğu davacı şirkete kiraladığını, davacı şirketin işlerine sekte vuracak şekilde davalı tarafından piyasada ve … internet adresinde “…’ ve “… uygulaması” adı altında tecavüzde bulunduğunu, Mahkememizin … D. İş sayılı dosyasında yapılan tespitte “…” kelimesinin davalı firma tarafından internet sitesinde kullanılmasının marka hakkına tecavüz ettiğine ilişkin rapor verildiği, Davacının müşteri piyasasının bir kısmını yanıltmak suretiyle kendi lehine davacı aleyhine haksız çıkar sağlama peşinde olduğunu, belirterek tecavüze konu olan “…” markasını davalının bir daha kullanmamasına, tüm yayın ve internet ortamındaki tecavüzlerin kaldırılmasına, tecavüzün davalının iş yaptığı tüm müşterilerine tebliğ edilmesine, 30.0000 TL maddi ve 30.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline masrafı davalıya ait olmak üzere, Türkiye’de yayınlanan en büyük beş gazeteden birinde ilanen yayınlanmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği, 20.03.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile de alınan bilirkişi raporu sonrasında hesaplanan 99.290,40 TL maddi tazminatın ve 30.000 TL manevi tazminatın davalıdan faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; davacı yan tarafından “…” ibaresinin tescil edildiğinden davalının bilgisi ve haberi bulunmadığını, davacı tarafın, dava açmadan evvel davalı yana bir ihtarda bulunmadığını, davalının kusuru bulunmadığını, dava dilekçesinin tebliği ile birlikte, internet sitesinden “…” isminin kaldırıldığını, davalı firmanın hiçbir surette dava konusu markayı kullanarak firmalarla iş görüşmesi yapmadığını, haksız kazanç elde etmediğini, davalı firmanın fotoğrafçılık hizmeti yerine getirmesinin marka tecavüzü anlamına gelmediğini, haksız kazancın söz konusu olmadığını davacı yanın iddialarını ispat edecek bir belge sunamadığını, belirterek davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava 556 sayılı KHK hükümleri uyarınca açılmış marka hakkına tecavüzün önlenmesi talepli davadır.
Mahkememizce 2013/59 esas sayılı dosya üzerinden yapılan yargılama sonunda 04.11.2014 tarih 2013/59 esas-2014/23 karar sayılı karar ile “…Davanın kısmen kabulü ile Davalının davacıya ait … markasını kullanmak suretiyle marka hakkına tecavüzünün ref-ine davalının tüm yayın ve internet ortamındaki tecavüzlerinin refine, 80.149,47 TL maddi tazminatın ve 809,25 TL D.iş dosya masrafı toplamının dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair maddi ve manevi tazminat talebinin reddine, masrafı davalıdan alınmak üzere hüküm özetinin yurt çapında yayın yapan trajı en yüksek üç gazeteden birinde bir kez ilanına…” dair karar verildiği, verilen kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 21.01.2016 tarih ve 2015/2209 esas-2016/612 karar sasyılı ilamı ile,”…dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA oy çokluğu ile karar verildiği… Ayrıca “…HMK 114/d maddesi uyarınca, davada husumet ehliyeti dava şartlarındandır.Somut davada davacı, … sayılı markanın lisans sahibi olduğu iddiasıyla eldeki davayı açmıştır. Oysa 556 Sayılı Marka KHK’nın 21/10 maddesi uyarınca, marka lisans sözleşmesi markala siciline kayıt ve tescil olunmadıkça, markadan doğan haklar iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez. Davalı taraf iyi niyetli olduğunu ileri sürdüğüne göre kötü niyetin iddia ve ispatı davacı tarafa düşmektedir. Oysa mahkemece lisans sözleşmesinin dava tarihinden önce sicile kayıt edilmiş olup olmadığı araştırılmadığı gibi, davacı tarafça da davalı tarafın kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmiş değildir. 556 sayılı KHK’nın 21.maddesi uyarınca, ancak münhasır lisans sahiplerinin, tecavüz sebebiyle doğrudan dava açma hakkı bulunmakta olup, yerel mahkemece bu husus da tartışılmış değildir. Anılan nedenlerle, yerel mahkeme kararının bozulması gerekirken, onanması yönünde görüş bildiren Dairemiz çoğunluk görüşüne katılmıyorum…” şeklinde karşı oy kullanıldığı, davalı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 02.11.2017 tarih ve 2016/6997 esas-2017/6034 karar sayılı ilamı ile, “… … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş. sayılı dosyasında alınan 18.12.2012 tarihli tespit raporunda davacı markasını oluşturan “…” ibaresinin bir organizasyon esnasında çekilen fotoğrafların firma reklamının da uygulandığı bir fotoğrafçılık hizmeti yöntemi olarak kullanıldığı belirtilmiştir. Dava konusu ibare davacı adına fotoğrafçılık hizmetleri sınıfında tescillidir. Dosyaya sunulan internet sayfa çıktılarında davalı tarafça fotoğraf hizmeti verilen organizasyonlardaki fotoğraflarda da bu ibarenin “… Ekibi, … Aktivitesi” şekillerinde kullanıldığı anlaşılmaktadır. 556 sayılı KHK’nın 12. maddesi uyarınca, “Dürüstce ve ticari veya sanayi konularıyla ilgili olarak kullanılmaları koşuluyla üçüncü kişilerin, ad ve adresini, mal veya hizmetlerle ilgili cins, kalite, miktar, kullanım amacı, değer, coğrafi kaynak, üretim veya sunuluş zamanı veya diğer niteliklere ilişkin açıklamaları kullanmaları marka sahibi tarafından engellenemez…” Bu durumda, öncelikle içlerinde bir fotoğraf sanatçısı bilirkişinin de bulunduğu yeni bir bilirkişi heyetinden davalının uyuşmazlık konusu kullanımının 556 sayılı KHK 12. maddesi kapsamında olup olmadığı konusunda rapor alınarak bu hususun tartışılması gerektiği gibi, aynı zamanda … Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nin 10.07.2014 tarih … E…. K. sayılı kararında davalı şirket yetkilisi … aleyhine açılan davada yapılan yargılama sonucunda “…sanığın eyleminin 556 sayılı KHK’nun 61/A maddesine uymadığı sonucuna varılarak sanığın atılı suçtan CMK 223/2-a maddesi gereğince beraatine…” karar verilmiştir. Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. maddesi (818 sayılı B.K.’nun 53) uyarınca ceza mahkemesince verilen, beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı açık ise de, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir (Yargıtay HGK. 09.04.2014 tarih, 2013/4-1008 E. 2014/490 K. sayılı ilamı). Bu bakımdan anılan ceza mahkemesi kararının işbu davaya etkisinin de tartışılmaması doğru görülmediğinden davalı vekilinin karar düzeltme istemi yerinde görülmekle Dairemizin onama ilamının kaldırılarak, mahkemece verilen kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiş, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 21.01.2016 tarih, 2015/2209 Esas-2016/612 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, mahkemece verilen kararın davalı yararına BOZULMASINA…” dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay Bozma İlamı doğrultusunda, davalının KHK 12.maddesi uyarınca kullanımının bulunup bulunmadığı hususunda alınan 16.08.2018 tarihli bilirkişi raporunda;”…556 Sayılı KHK m. 12 çerçevesinde davalı …Ltd.Şti.’nin “…” markasına tecavüz eylemi teşkil etmediği…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
DEĞERLENDİRME
… Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin 10.07.2014 tarih … No’lu gerekçeli kararında (müşteki …, katılan … Ltd. Şti. Sanık …) ” davaya, konu olayda bilirkişinin eklediği internet çıktılarına göre (… 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … D. İş dosyası)… markası adı altında herhangi bir mal veya hizmet üretiminin ya da satışının söz konusu olmadığı, sadece www.adstation.com.tr adlı internet sitesinde “…” ibaresinin geçtiği dolayısı ile internet sitesinde bu şekilde “…” ibaresinin kullanılmasının mal veya hizmet üretimini veya satışını kapsamadığı anlaşıldığından sanığın marka hakkına tecavüz suçundan beraatine karar verildiği anlaşılmıştır. Ancak bu karar Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 2016/12263 esas ve 2017/10375 karar sayılı ilamı ile bozulmuş, 18.12.2012 tarihli bilirkişi raporu ile tecavüzün tespit edildiği gerekçesiyle sanığın cezalandırılması gerektiği ifade edilmiştir. Yerel mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama neticesinde sanığın cezalandırılmasına ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Öncelikle ifade etmek gerekir ki 18.12.2012 tarihli bilirkişi raporu … 2. FSHHM’nin … D.İş dosyasında alınan bir rapordur. Yerel mahkemece hatalı olarak … 2. FSHHM olarak geçmiştir. Ayrıca raporu hazırlayanlar arasında fotoğrafçı bilirkişi olmayıp bu ifadenin fotoğrafçılıkta yaygın olarak kullanılıp kullanılmadığı yeterince araştırılmamıştır, diğer yandan olguların tespiti ile yetinilecekken delil tespitinin hukuki mahiyet ve amacını aşan , sanki bir tespit davası varmış gibi sonuç belirten bir rapor olmuştur. Bu bakımdan eksik olan bu rapora dayanılarak bir karar verilmesi hatalı olmuştur ve bu karar mahkememizi de bağlamamaktadır.
“… ” ibaresi … adına … no’lu hizmet markası olarak 41. sınıf emtiada (eğitim ve öğretim hiz., fotoğrafçılık tercüme, spor hizmetleri vd.) 24.06.2008 tarihinden itibaren 10 yıl müddette tescille olduğu, TPE’nin 11.04.2013 tarihli yazısında, marka üzerinde herhangi bir devir ve lisans kaydına rastlanmadığının belirtildiği anlaşılmıştır.
556 Sayılı KHK m. 12 gereğince “dürüstçe ve ticari veya sanayi konularıyla ilgili olmak koşuluyla üçüncü kişilerin ad ve adresini mal veya hizmetlerle ilgili cins, kalite, miktar, kullanım amacı, değer, Coğrafi Kaynak, üretim veya sunuluş zamanı veya diğer niteliklere ilişkin açıklamaları kullanmaları marka sahibi tarafından engellenemez.”
Tüm dosya kapsamı, sunulan deliller, Yargıtay bozma ilamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalının ticari ünvanının …TİC.LTD.ŞTİ olduğu, internet alan adının da benzer olduğu, “…” ibaresini etkinlik, aktivite olarak belirtmek suretiyle yaptığı, kesilen faturalar, yapılan açıklamalar göz önüne alındığında kullanımın aslında markasal olmadığı, bir faaliyeti ifade etmek için kullanıldığı, kaynak gösterme, garanti , tanıtım gibi bir fonksiyonu belirtmediği, işletmeler arası ayrıma işaret etmediği, karıştırılma ihtimaline sebebiyet vermediği, dürüstlük kurallarına aykırılık göstermediği, bu sebeple davacının tescilli “…” markasına tecavüz teşkil etmediği anlaşıldığından, davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 54,40 TL karar harcının peşin yatırılan 2.207,95 TL’den (1.024,65 TLpeşin+1.183,30 TL ıslah) mahsubu ile kalan 2.153,55 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 49,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden red olunan marka hakkına tecavüzün önlenmesi talepleri yönünden AAÜT’sine göre tespit olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden red olunan maddi tazminat talepleri yönünden AAÜT’sine göre tespit olunan 13.382,58 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden red olunan manevi tazminat talepleri yönünden AAÜT’sine göre tespit olunan 4.500,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı 22/01/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır