Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO:2018/529
KARAR NO:2020/152
DAVA:Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:21/11/2018
KARAR TARİHİ:26/02/2020
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … olarak bilinen ve diğer pekçok oyuncağın tanıtanı olduğunu, müvekkiline ait … ana unsurlu markaların dünya çapında tanınmışlığa sahip olduğu, Türkiye’de de … tescil numaralı …. Sınıflarda … ibareli markasının bulunduğunu, … … … ibareli markasının ve … tescil numaralı … … tanınmış markasının bulunduğunu, davalının … tescil numaralı … markasının müvekilinin markasının tanınmışlığından faydalanmak için tescil ettirildiğini, davalının cafe’sinde … konseptine yer verildiğini bu durumun da davalının kötüniyetini gösterdiğini belirterek davalının … tescil numaralı … ibareli markasının hükümsüzlüğünüve hükmün ilanını talep ve dava etmiştir,
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; karıştırılma ihtimalinin mevcut olmadığını, başka bir mahkemedeki davada alınan bilirkişi raporunun kendi lehlerine tespitler içerdiğini, bir markanın tanınmış olmasının mutlak red nedeni olamadığını, davacının markasına zarar verilmediği ve itibarını zedeleyen bir husus olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
YAPILAN YARGILAMA VE GEREKÇE
Dava, 6769 Sayılı Kanun kapsamında açılmış marka hükümsüzlüğü talepli davadır.
Tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
6769 Sayılı SMK ‘nın Hükümsüzlük hâlleri ve hükümsüzlük talebi başlıklı 25. Maddesi;
(1)5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.
(2)Menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir.
(3)Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır.
(4)Bir marka, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz.
(5)Hükümsüzlük hâlleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez.
(6)Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez.
(7)6 ncı maddenin birinci fıkrası uyannca açılan hükümsüzlük davalarında 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü defi olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya ruçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya ruçhan tarihinde 19 uncu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartlann yerine getirildiğini ispatlar.
6769 Sayılı SMK’nın Marka tescilinde nispi ret nedenleri başlıklı 6. Maddesi:
(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz Özerine başvuru reddedilir.
(9) Kötüniyetle yapılan marka başvurulan itiraz üzerine reddedilir.
Hükümlerini amirdir.
Davacı yanın dava dilekçesi ve dosya kapsamına sunulu dilekçelerinde, davacı yan tarafından hükümsüzlük talebine konu hukuki gerekçelerinin, davacının hükümsüzlük talebinin 6769 Sayılı SMK’nın Marka tescilinde nispi ret nedenleri başlıklı 6. maddesi (1), (9) maddelerinde düzenlenen hukuki gerekçelere dayanıldığı anlaşılmaktadır.
MADDE 6- (1) “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı va da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı va da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine” anılan şartların birlikte varlığı aranmaktadır.
Karıştırılma ihtimalinde halktan kasıt, potansiyel müşteri kitlesine göre belirlenecek ortalama tüketicidir. Buna göre halk tarafından karıştırılma ihtimali incelenirken, ortalama tüketici gözüyle değerlendirme yapılacaktır. Somut olaydaki, taraf markalarının yöneldiği sektör ve mal ve hizmet grubu bakımından, ürün ve hizmetlerin alıcısı daha yüksek ve uzman bir algı düzeyine yönelik bir sınıf ve hizmetin söz konusu olmadığı, ortalama tüketici dikkat ve algısının benzerlik değerlendirmesine konu edilmesi gerektiği göz önüne alınmalıdır.
Karıştırılma ihtimali, klasik ve geniş anlamda olmak üzere iki şekilde tanımlanmaktadır. Klasik anlamda karıştırılma ihtimali, bir mal veya hizmetin alıcısı durumunda bulunan kimselerin almayı düşündüğü, bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı düşüncesiyle, başka bir işletmenin aynı veya benzer malını veya hizmetini alma ihtimali (tehlikesi) ile karşı karşıya olması anlamına gelmektedir. Geniş anlamda karıştırılma ihtimali ise, markalar arasında herhangi bir şekilde bağlantı kurulması tehlikesini de içerir.
Karıştırma ihtimalinin inceleme yönteminin nasıl olması gerekmesi konusunun bütünsel değerlendirme ile yapılması gerektiği hususu doktrinde kabul edildiği gibi uygulama ve yargı kararlarında da kabul edilmiştir.
Ancak bütünsel değerlendirme yapılırken karşılaştırmaya konu markalan oluşturan jenerik, tanımlayıcı, tali unsurların değerlendirme dışı bırakılması gerekmektedir.
Doktrinde de kabul gördüğü üzere markalara ait mal ve hizmet listelerinde yer alan emtiaların “benzer” olup olmadığının değerlendirilmesinde, sınıflandırmaya ilişkin ulusal ve uluslararası düzenlemeler bağlayıcı kesin kurallar içermemektedirler.
Bu nedenle inceleme konusu markaların emtia listelerindeki sınıf numaralandırması ile bağlı kalınmaksızın, karşılaştınlan emtia listelerinin “aynı veya benzer” mal ve hizmetlerden oluşup oluşmadığı incelenmelidir.
“Marka kapsamındaki mal ve hizmetlerin aynı veya benzer tür olup olmadığı hususunda 1957 yılında yapılmış olan Uluslararası Nice Protokolü kapsamında hazırlanan Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına ilişkin Tebliğ Hükümlerine ve bunun ekindeki sınıflara ve alt gruplara göre yapılan listenin dikkate alınması gerekmekle birlikte tek başına listenin bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Bu anlamda ilişkilendirmenin varlığı için mal ve hizmetlerin tamamen aynı sınıfta veya aynı alt grupta yer alması gerekmez.
Zira asıl olan, işaretlerin, kapsamındaki mal veya hizmetler üzerinde tescilli bir marka olarak kullanılması durumunda, tüketici nezdinde markaların karıştırılma ihtimaline yol açılıp açılmamasıdır. Bu nedenle mal ve hizmet sınıf ve alt gruplarında benzerlik araştırmasında piyasanın anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, mal veya hizmetlerin birbiri yerine ikame edilebilme ve rekabet olanaklarının olup olmadığı, birinin diğerini tamamlama imkanı olup olmadığı, mal veya hizmetlerin dağıtım kanallarının ortak olması, aynı veya yan yana raflarda satışa arz edilip edilmediği kullanım yöntemleri, hedeflenen müşteri kesiminin aynı olup olmadığı hususlarnın araştırılması gereklidir.” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2017/759 E., 2018/6323. 2 Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/7808 E., 2018/1281 K.)
Davacının … markası ile davalıya ait dava konusu markanın ibarelerinin aynı olduğu, … … markasının tanınmış olduğu, davalının iş yeri tasarımının da doğrudan “…” e gönderme yaptığı, rubik küpten faydalanma amacına yönelik olduğu, davacının eskiden beri … ile ilgili markaların sahibi olduğu, … markasının ilk yaratan ve tanıtanı olduğu anlaşıldığından davalının kötü niyetli olduğu ve markasının açıkça karıştırılmaya yönelik hazırlandığı sonucuna varılarak davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜNE, davalı adına kayıtlı … tescil numaraları … ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
Hükmün masrafı davalıdan alınmak üzere Türkiye çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde bir kez ilanına
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 54,40 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 18,50 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan: 2.100,00TL bilirkişi ücreti, 168,40TL posta gideri olmak üzere toplam 2.268,40 TL ve 71,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.340,20TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/02/2020
Katip …
Hakim …