Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/522 E. 2021/286 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/522 Esas
KARAR NO : 2021/286

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/11/2018
KARAR TARİHİ : 30/09/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle: Dünyaca ünlü ve aynı zamanda TPE nezdinde TANINMIŞ MARKALARIN sahibi olan müvekkil şirket 1973 yılında …, … şehrinde kurulduğunu, ülkemizde 180 den fazla ofisi bulunan müvekkil ofislerinin illere göre dağılımına ilişkin olarak … adresinde çok ayrıntılı olarak bilgi verildiğini, müvekkilinin, …,…, …, …, …, …, …, …, …, … tescil numaralı markaların maliki olduğunu bu markalardan 2 tanesi tanınmış marka olarak korunduğunu, bu markalardan … ve … tescil numaralı markalar aynı zamanda Tanınmış marka olarak tpe nezdinde tescil edildiğini, bunun yanında müvekkil şirket tarafından tescil ettirilen markalarda yer alan balon şekli ve renk kombinasyonu da hem marka hem de menşe ülke olan …’de telif hakkı olarak (…) tescil ettirildiğini, davalı şahıs, … 2. Fikri ve sınai Haklar Hukuk Mahkemesi …E sayılı dosyanın davalısı konumundaki …Ticaret Limited Şirketi’nin ortağı olduğunu, davalı, dava konusu markaya ilaveten…nolu … gayrimenkul danışmanlığı markası, … nolu … markası başvurularının itirazları üzerine reddolunduğunu, bu markaların reddedilmesi üzerine davalı, dava konusu olan …markasını tescil ettirdiğini, amacının bir şekilde … markaları ile iltibası devam ettirecek tescilli bir markaya sahip olmak olduğunu, bu nedenle 38. Sınıf tercih edildiğini, 4. … 2. Fikri ve sınai Haklar Hukuk Mahkemes…E sayılı dosyanın davalısı konumundaki …Ltd. Şti. aleyhine açılan davada marka hükümsüzlüğü ve tazminat talep edildiğinden bu kez şirketin diğer ortağı olan … marka başvuruları yapmaya başlandığını, burada gerçek kişilerin ve şirketin müştereken haksız rekabet ve iltibasa matuf fiilleri ifa ettiklerini, … 2. Fikri ve sınai Haklar Hukuk Mahkemesi … E sayılı dosyanın konusu, davalının ortağı olduğu … Ltd. Şti. ve şirketin diğer ortağı … tarafından ika edilen sözleşmeye aykırılık fiillerinden dolayı tazminat ve yine anılan davanın davalısı olan… Tic. Ltd. Şti. adına tescilli … tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne ilişkin açıldığını, davanın davalılarından …, dava konusu edilen … gayrimenkul danışmanlığı sözleşmesinde “gayrimenkul danışmanı” ve sözleşmenin doğrudan tarafı olarak yer aldığını, sözleşme davalı tarafından ihlal edilmiş olmakla Cezai şartın ve sözleşmenin ihlalinden doğan yaptırımların muhatabı davalı gerçek kişi olduğunu, davanın davalılarından … unvanlı şirket müvekkil ile imzaladığı sözleşmenin 4.4.a ve 7.b bentlerine aykırı olarak bizzat davalı gerçek kişi tarafından kurulmuş bir şirket olup hem sözleşmeye aykırı fiileri ika etmekte hem de hükümsüzlüğü talep edilen … tescil numaralı markanın maliki olarak resmi kayıtlarda yer aldığını, aynı zamanda müvekkil şirket tarafından tesciline itiraz edilen diğer marka başvurularının da maliki olduğunu, 9 Şubat 2016 tarihli 9007 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi nüshasının 122. Sayfasından davalının söz konusu şirkette pay sahibi olduğunun açıkça anlaşıldığını aynı zamanda fiilen markayı kullanan taraf olduğu için davada davalı sıfatı ile yer aldığını, … başvuru numaralı … markası 39. sınıfta başvurulduğunu ve yapılan itiraz üzerine bu marka reddedildiğini marka 39. sınıfta olmasına rağmen tpmk müvekkil markasının tanınmışlığından dolayı markayı reddettiğini, … başvuru numaralı … markası 39. sınıfta başvurulmuş ve yapılan itiraz üzerine bu marka reddedildiğini, marka 39. sınıfta olmasına rağmen tpmk müvekkil markasının tanınmışlığından dolayı markayı reddedildiğini, dava konusu yapılan …başvuru numaralı …markası 36. sınıfta başvurulmuş ve yapılan itiraz tpmk tarafından kabul edilmediğini, 39. sınıftaki başvuruları dahi reddeden tpmk, bu markanın tesciline karar verdiği gibi müvekkil şirket hakkında vermiş olduğu tanınmışlık kararını da yok saydığını, davanın konusunu aynı zamanda bu markanın hükümsüzlüğü teşkil ettiğini, davalının, bu marka başvurularına ek olarak kendi adına da tescil başvuruları yaptığını, davalının ve davalının ortağı olduğu şirket ve davalının diğer ortağının KÖTÜ NİYETİ dikkate alındığında herhangi bir sınıfta … ibareli bir markanın davalı adına tescil edilmemesi gerektiğini, davalının, markasını kullanım tarzı dikkate alındığında amacın medya sektöründe bir marka tescil ettirmekten ziyade müvekkil markaları ile iltibas faaliyetine devam ettirmek olduğunu, davalının, aynı renk kombinasyonunu kullanmakta ısrar ettiğini, ortak olduğu şirket aleyhine açılan dava ortadayken aynı renk kombinasyonu ve tertip tarzı ile müvekkil markalarını taklit etmeye devam ettiğini, davalı tarafça kullanılan … marka ve işareti müvekkil şirketin markaları ile iltibas teşkil ettiğini, özellikle markayı oluşturan ibarelerin çok benzer olduğunun görüldüğünü, … markası ile iltibas yaratan … ibaresinin tescili SMK 5, 6, 152. maddelerine aykırı olduğunu, davalıya ait … tescil numaralı markanın müvekkil adına TANINMIŞ MARKA olarak da tescilli bulunan … markası ile iltibas teşkil ettiği bu bağlamda hükümsüz kılınması gerektiğini, ayrıca müvekkil markaları hakkında verilmiş 2 ayrı tanınmışlık kararı mevcut olduğunu belirtmiş müvekkilinin tescilli markaları ile iltibas teşkil eden … tescil numaralı … markasının hükümsüzlüğüne, iş bu ek davanın … 2. Fikri ve Sınai haklar Hukuk Mahkemesinin …E sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilerek yargılama gideri ve avukatlık ücreti davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkil …, mahkemenizin 2018/20 E. Sayılı dava dosyasında davacı veya davalı olmayıp devam eden bu dava ile bir ilgisi bulunmadığını, davacı tarafın iddialarının aksine müvekkilinin …Ticaret Ltd. Şti.’de herhangi bir hissesi ve ortaklığı bulunmadığını, dolayısı ile müvekkilimin taraf olmadığı bir dava dosyasının ve böyle bir dosya içerisinde yer alan bilgi/belge/delillerin tarafların aynı olmadığı başka bir davada delil olarak sunulamayacağı açık olduğundan davacının bu yöndeki iddia ve taleplerinin ile birleştirme talebinin reddinin gerektiğini, davalı adına tescilli olan …sayılı … markasının 38. Sınıfta yani Radyo ve Televizyon Yayın Hizmetleri, Haberleşme Hizmetleri (İnternet sağlama hizmetleri dahil) ve Haber ajansı hizmetleri alanında teşdi edildiğini, logosunun ise marka tescil belgesinden de görüleceği üzere film ve video kayıtlarında kullanılan, geçmişte ve günümüzde sinemayı simgeleyen bir kamera ile üzerinde film makaralarının olduğu bir logo olduğunu, davacının dilekçelerinde tescilli … markasının, davalı markası ile irtibat sağlayabilmek amacı ile aradaki (/) işareti hiç yokmuş gibi … şeklinde yazıldığını, dava dilekçesinde dahi hükümsüzlüğü talep edilen markanın logosunun sunulmadığını, aksine davalının ortağı olmadığı şirketin adına tescilli markalardan ve davalının TPE’ye başvurup da itirazlar nedeniyle zaten reddedilen marka logolarının kullanıldığını, hükümsüzlüğü talep edilen … ile davacının dayanak …markalan incelendiğinde markalar arasında görsel benzerlik olmadığını, işitsel olarak karşıdaki kişide algısının farklı olduğunu, anlamsal olarak benzerlik bulunmadığını, her iki markanın farklı mal gruplarında tescilli olduğunu, davalının … adlı site de dahil 33 adet haber sitesi bulunduğunu, gazetecilik alanında faaliyet göstermekte olup … Şube Başkanı,… Başkanı, yerel Gazeteciler Demeği Yönetim Kurulu Üyesi (dava açıldığı tarihte Genel Başkan Yardımcısı) olarak medya alanında faaliyet gösterdiğini, konut alıp satmak için internet sitelerini kullananlar ile haber sitelerini takip edenlerin yaş, cinsiyet gibi özellikleri, ekonomik durumları, kültürel farklılıktan, eğitim durumları gibi etkenler göz önüne alındığında bu kişilerin … markası ile… markalarının birbiriyle ilgisi olmayan tamamen farklı markalar olduklarını ayırt edebileceklerini, davacının emsal gösterdiği bilirkişi raporlarının her somut olaya göre ilişkin olarak hazırlandığı, dava konusu ile farklılık arz ettiği, bunlardan … davasında logo balon ve ev olarak tasarlandığı, 36. Grupta tescili istenmesine rağmen TPE tarafından tescil isteminin reddedildiğini, …’daki davada yine logo balon olarak tasarlanmış olup, … sözcüğünün büyük harflerle ön plana çıkarıldığını, …’deki davada yine … sözcüğünün tek başına ön plana çıkarılmasının benzerlik sayıldığı, … ve … davalarında Bilirkişilerin genel bir değerlendirme yapmak suretiyle markalar arasında benzerlik kurduğunu, sunulan Bilirkişi Raporları gayrimenkul alanında faaliyet gösteren kişi ya da şirketlere açılmış davalarla ilgili olduğunu, mahkeme kararlarının sunulmadığını, davalının ana faaliyet alanı ile ilgili olmayan ve hukuken sonuca ulaşmamış, bağlayıcılığı olmayan bilirkişi raporlarının her dosyanın münferiden değerlendirilmesi gerektiğinden dikkate alınmaması gerektiğini belirtmiş davanın reddini talep etmiştir.
Taraf delilleri toplanmış TPMK kayıtları dosya içerisine alınmıştır.
TPMK kayıtları incelendiğinde; davaya konu … tescil sayılı “…” markasının davalı adına 23.01.2018 tarihinde başvuru yapılmış, 20.06.2018 tarihinde tescil edilmiş olup 10 yıllık koruma süresi devam ettiği, 38 sınıfta Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetten ûrrteınel servisi sağlama hizmetleri dahil) Haber ajansı hizmetleri yönünden tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Dosyada bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi yönünden dosya bilirkişi heyetine tevdi olunmuş olup 29/04/2021 tarihli heyet raporunda özetle; hükümsüzlüğü istenilen davalı adına tescilli … tescil sayılı … markası ile Davacıya ait dayanak markalar arasında görsel işitsel ve kavramsal olarak bütüncül karşılaştırılma yapıldığında aynı veya benzer olarak değerlendirilemeyeceği, ortalama tüketici kitlesinin tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali olmadığı, taraf markalan Arasında Emtia ve Sınıfsal Benzerlik Olmadığı, davacıya markalarının Tanınmış marka olduğu, ancak bu tanınmışlığın davalı ve davacı markaları arasında ayniyet/benzerlik tespit edilmediğinden, somut olay bakımından etkisi bulunmadığı, somut uyuşmazlık bakımından kötü niyetli tescilin mevcut delil durumuyla ispat edilemediği, davaya konu… tescil sayılı markanın hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, davalı kullanımının davacının tescilli markalarına yaklaşan bir kullanım olduğu kanaatinde isek de, heyetimizin görevlendirme kapsamı dışında kaldığı değerlendirilerek işbu raporumuzda incelenip analiz edilmediği yönünde kanaat bildirmiş oldukları anlaşılmıştır.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebine ilişkindir.
Davacının Tanınmış Marka İddiası;
Davacı kendisine ait markanın tanınmış marka olduğu iddiasında bulunmuştur. 6769 sayılı SMK’da ve taraf olduğumuz tanınmış markalarla ilgili uluslararası anlaşmalarda tanınmış markanın tanımı ve kriterleri gösterilmemiş, bu husus Özel Dairenin bozma kararında belirtildiği üzere konu mahkeme içtihatları ve öğretiye bırakılmıştır. Nitekim Özel Daire 13/03/1998 tarih ve 5647/1704 s. bir kararında “bir kişi veya teşebbüse sıkı sıkıya bağlı, garanti, kalite, kuvvetli reklam ve yaygın dağıtım içeren, müşteri, akraba, dost ve düşman ayırımı yapılmaksızın, coğrafi sınır, kültür ve yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışımdır” biçiminde bir tanımlama getirmiş ve bu tanıma nazaran da markanın promosyon sonucunda kazanılan herkesçe veya ilgili kesimce bilinme, emtia söylendiğinde o markanın akla gelmesi, ilişkin olduğu sektörde iyi bilinme ve geniş bir dağıtım ağına sahip olma gibi kıstaslara göre markanın tanınmış marka olup olmadığının tespiti cihetine gidilmektedir.
Doktrinde konuyla ilgili yapılan bir başka tanıma göre ise; “Bir ülkenin bir veya birkaç yöresinde tutunma markalar değil, dünya çapında olmasa bile, yurt içi ve yurt dışında ilgili çevrelerce bilinen, Paris Sözleşmesine üye devletlerden birinin yurttaşına veya o ülkelerden birinde yerleşik olan ya da ticari veya sınai işletmeye sahip kişilere ait bulunan markalar” tanınmış markalardır (Bkz. Ünal Tekinalp Fikri Mülkiyet Hukuku, 2012, s. 411).
SMK m.6/5’te yer alan “Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi” ibaresine temel teşkil eden düzenleme Paris Konvansiyonunun 1. mükerrer 6. maddesi hükmüdür. Bu hükümde tanınmış marka kavramına yönelik olarak verilen kriter “herkesçe bilindiği mütalaa edilen” kavramıdır. Antlaşmanın Fransızca metninde markayı ifade etmek “notoirement connue(s)” ifadesi, Almanca metninde ise Türk doktrininde de sıklıkla kullanılan “notorisch bekannte” ifadesi kullanılmaktadır. Yine Konvansiyon’un 29/1-(c) hükmünde muhtelif yorumlarda itirazlar olması halinde Fransızca metin kabul edilir denmek suretiyle, Fransızca (ve takiben Almanca) metnin esas alınmasının yanlış olmadığı söylenebilir. Hukukumuzdaki düzenlemeye de temel teşkil eden anılı hükümde yer alan ifadeler ise herkesçe bilindiği gibi anlamına gelmekte olup, tanınırlık kriteri olarak ilgili/ilgisiz herkesi yeni toplumu esas almaktadır. Bu kabulün ise tanınmış markanın bilinirlik eşiğini çok yukarı koyduğu ve maddenin uygulama alanını daralttığı muhakkaktır. Bir diğer uluslararası antlaşma olan Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Antlaşması (TRIPs) ise 16. maddesinde yer alan düzenleme ile tanınmışlık düzeyi (yüksek) marka kavramını gündeme getirmiştir. Bu düzenleme sebebiyle doktrinde ve yargı makamlarında farklı özelliklerine göre ve tanınmıştık derecelerine göre, farklı koruma düzeylerine sahip tanınmış marka çeşitlerinin olduğu öngörüsü egemendir. Ancak tanınmış marka huhuken farklı alt türlere ayrılmamakta, TRİPs Paris Konvansiyonu’ndan bağımsız, ayrı bir tanınmış marka kavramı ile ondan ayrı bir düzen getirmemekte, aksine hükmü tamamlamakta, tanınmış marka kavramının uygulama alanını genişletmektedir. Paris Konvansiyonu ve TRIPs bağlamında tanınmış marka tektir. TRIPs düzenlemesiyle tanınmış markanın herkesçe bilinirlik ölçütünü tüm toplum olmaktan çıkarmıştır. Bu bağlamda markanın ticarete konu yapıldığı ilgili sektörde bilinir olması tanınmış marka olarak kabul görmesinde yeterli olacaktır. İlgili sektörün tespitinde ise markanın kapsadığı ürünlerin hitap ettiği müşteriler yanında, rakip ürün müşterileri, alıcıları, satıcıları ve sektör içindeki ilgili kişiler nezdindeki bilinirlik dikkate alınacaktır. (Bkz. Paslı, 433- 440).
Tanınmış marka kavramının ne olduğu ortaya koyulduktan sonra, bunun tespitinin nasıl yapılacağı sorusuna cevap vermek gerekecektir.
Markanın tanınmış olup olmadığının tespitinde 1997 tarihli WIPO kriterlerinden faydalanılır. TP’de -bağlayıcı olmamakla birlikte- WIPO tarafndan ortaya konulan bu kriterleri ayrıntılandırmak suretiyle şu kriterleri getirmiştir. (Paslı, Uluslararıs Antlaşmalar, s.451); “1.Markanın tescilinin ve kullanımının süresi (markanın tarihçesi hakkında ayrıntılı bilgi), 2.Markanın tescilinin ve kullanımının yayıldığı coğrafi alan ve kapsam. (Yurtiçi ve yurtdışı tesciller nelerdir?) 3.Markanın üzerinde kullanıldığı mal ve/veya hizmetin piyasadaki yaygınlığı, pazar payı, yıllık satış miktarı nedir? 4.Markaya ilişkin promosyon çalışmalarının (özellikle de Türkiye’deki promosyon çalışmalarının) özellikleri nelerdir? (Promosyonun süresi, devamlılığı, yayıldığı coğrafî olan, kapsam, promosyona harcanan para, promosyonun niteliği (TV reklamı, yerel gazete ilanı, sadece çocuk sahiplerine yönelik yapılan tanıtım vs.) 5.Reklam niteliğinde olmayan ancak markanın tanıtımına faydalı olabilecek nitelikte faaliyetler var mıdır? (Gazete, dergi, TV vb. medya organlarındaki yayınlar, markalı ürünlerin fuarlarda teşhiri vb.) 6.Markanın tanınmışlığını gösteren bir mahkeme kararı var mıdır veya marka sahibinin markasını koruma yolundaki etkin çabaları nelerdir? (Tanınmışlık kararı dışında, verilmiş mahkeme kararları, hâlen devam etmekte olan marka, haksiz rekabet davaları, itiraz sayıları vb.) 7.Marka ne derece orijinaldir, markanın ayırt edicilik niteliği nedir? 8.Markanın tanınmışlığına ilişkin yapılmış kamuoyu araştırmaları varsa bunların sonuçları. 9.Markanın sahibi firmaya ilişkin özellikler (firmanın büyüklüğü, çalışan sayısı, ödenmiş sermayesi, cirosu, kârı, yurt çapında ve yurtdışında sahip olduğu dağıtım kanalları; şubeleri, bayilikleri, servis ağı, ödediği vergi, ihraç miktarları, piyasasına hâkimiyeti vs.), 10.Marka üzerinde kullanıldığı mal veya hizmetle özdeşleşiyor mu? Marka kelime veya şekil olarak görüldüğü anda refleks olarak belli bir ürünü çağrıştırıyor mu? Marka üzerinde kullanıldığı mal veya hizmetle ilgili olarak belli bir kaliteye veya statüye işaret ediyor mu? 11.Markayı taşıyan ürüne veya marka sahibi firmaya ilişkin olarak alınmış belgeler, ödüller (TSE, TSEK, ISO vb.kalite belgeleri, kalite ödülü, çevre ödülü, mavi bayrak vs.) var mı? 12.Markayı taşıyan ürünlerin dağıtım kanalları ( marka sahibi firmanın kendine ait dağıtım kanallarının dışında) ve söz konusu ürünlerin ithalat ve ihracat olanakları nelerdir? 13.Eğer marka bir satışa konu olmuşsa, marka üzerinde kıymet takdiri yapılmışsa markanın parasal değeri nedir? Markanın parasal değeri, marka sahibinin yıllık bilançosunda gösterilmiş midir? 14.Marka tescillerinin kapsadığı mal ve/veya hizmet portföyünün genişliği nedir? (Ömek: sedece “gazozlar” için tescilli bir marka ile, tüm elektronik eşyaları iine alan bir tescil.), 15.Marka halk nezdinde tanınan bir marka ise bu tanınmışlık düzeyini ne kadar süredir korumaktadır? 16.Markanın tanınmışlığından ötürü, bu niteliğine yönelik tecavüz fiilleri var mıdır? Marka üçüncü kişilerce taklit ediliyor mu? (Markaya benzer başvuruların yoğunluğu, markanın piyasada haksız yere üçüncü kişilerce kullanılıp kullanılmadığı vs.). Marka üçüncü kişilerce kullanılmakta ise bu kullanım, şekil ve üzerinde yayıldığı coğrafi ve ticari olan itibariyle tanınmış marka sahibine zarar veriyor mu? 17.Marka, üzerinde kullanıldığı mal veya hizmetin niteliği itibariyle (Örnek: araba markası ile çiklet markası) veya potansiyel ve fiili kullanıcı kitlesinin niteliği itibariyle (doktorlara yönelik bir ürün ile çocuklara yönelik bir ürün markası) tecavüze açık mı, değil mi? 18.Yukarıda sayılanların ispatına yönelik olan veya bir markanın tanınmış olduğunun ispatına yönelik her türlü belge.”
Tanınmışlığın tespitinde, marka sahibi tarafından yaptırılan promosyon ve tanıtım malzemeleri yanında ulusal basında veya gazetelerde markanın tanınmışlığını ortaya koyan reklam ve haberler de dikkate alınır. Bunun yanında yaygın kullanım alanı, toplum nazarındaki tanınmışlıkta dikkate alınır. Bir markanın tanınmış marka olarak belirlenmesinde, markanın toplumun ilgili kesiminde sahip olduğu yüksek bilinirlik düzeyi dikkate alınması gereken kriterlerden biridir.
Somut olaya dönüldüğünde; Davacıya ait … markası … sayı ile, re/max şekil markası … sayı ile TÜRKPATENT nezdinde tanınmış marka olarak kayıtlı olduğu ve 01.10.2009 tarihinden itibaren korunduğu tespit edilmiştir. Sunulan delil ve değerlendirmelerden davacıya ait “…” ibareli markaların dava konusu markanın tescil tarihi itibarı ile tanınmış marka olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Hükümsüzlük iddiası yönünden;
Dava tarihi itibariyle yürürlükte dan 6769 sayılı SMK’nın 4/1 maddesi uyarınca Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.
6769 sayılı SMK’nın 25. Maddesine göre 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. 5. Madde “Marka tescilinde mutlak ret nedenleri ” ne ilişkindir. Madde 5/1-ç de ” Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler.” mutlak red nedeni olarak düzenlenmiştir. 6. Madde ise “Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” ne ilişkin olup, madde 6/1 “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” yine 6/5 ‘e göre ” Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir. ” yine 6/9’a göre “Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir. hükmüne amirdir.
KARIŞTIRILMA İHTİMALİ YÖNÜNDEN;
SMK’daki deyimiyle “halk tarafından ilişkilendirme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali” incelenirken gerek Yargıtay içtihatlarında gerek öğretide kabul edildiği üzere markaların bir bütün olarak bıraktıkları intiba dikkate alınmalı ve inceleme buna göre yapılmalıdır. Zira benzerlik göreceli bir kavram olduğundan bu olgunun objektif bir esasa bağlanması gereklidir.Objektif esas ise markanın bütünü dikkate alındığında ilk bakışta kolayca ayırt edilemeyecek şekilde bir benzerliğin olmasıdır.
Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun söz konusu içtihadında belirtildiği üzere, karıştırma ihtimalinin belirlenmesinde asıl olanın ortalama tüketicinin algılaması olduğu, tüketicinin her iki markayı her zaman aynı anda görüp detaylarını karşılaştırabileceğinin düşünülmesinin hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, markada yer alan yardımcı unsurların ve ayrım gücü az olan ifadelerin her zaman hatırda tutulamayacağının, tüketicinin daha önce gördüğü, yararlandığı, satın aldığı ve denediği bir malın yahut hizmetin göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildiği kadar hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer ve hizmetlere ilişkin alışverişlerinde de aynı veya benzer markayı taşıyan ürünü satın al almak yahut hizmetten yararlanmak isteyeceği, bu şekilde genel olarak ürünün önemine göre tanıdığı, beğendiği, bilinirliği ve güvenirliği kanıtlanmış bir markayı seçerek zaman kısıtlılığının yarattığı olumsuzluklardan kurtulmaya çalışacağı, markanın sağladığı garanti fonksiyonundan yararlanmayı düşüneceği dikkate alınmalıdır.
Sadece alıcıların belirli bir mal veya hizmet yerine başka bir mal veya hizmeti almak istemeleri halinde değil alıcıların mal ve hizmetlerin birbirinden farklı olduklarını anlamalarına rağmen bunların kaynağının aynı işletme olduğuna veya malları satan ve yahut hizmetleri sunanlar arasında idari veya ekonomik bağlılık olduğuna inanmaları halinde de iltibas ihtimali bulunmaktadır. İki işaret arasındaki benzerlik, telaffuzdan, biçim ve anlam benzerliğinden, genel görünümden ve çağrışımdan doğabilir.
Markanın işlevlerinden biri de, söz konusu malların kaynağını/menşeini garanti etme işlevidir.
Markalar bilindiği gibi tek ibareden oluşmuyor ise “esas unsur” ve “yardımcı unsur”lardan oluşabilir. Bu durumda inceleme markanın bütünü dikkate alınarak ayrıca markalarda yer alan esas unsurlar karşılaştırılması suretiyle gerçekleştirilecektir.
Dolayısıyla SMK md. 6/1 “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir maddesinin çözümlenmesi gerekmektedir.
Somut uyuşmazlık bakımından halkın yani ortalama tüketicinin davacı markalan bakımından gayrimenkul ve emlak satışı, kiralaması ile uğraşan gerçek ve tüzel kişiler ile bunlan satın almak veya kiralamak niyetinde olan gerçek ve tüzel kişiler, davalı markası bakımından da bir ajansa abone olarak veya olmaksın haberlere ulaşmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler olduğu kanaatine vanlmıştır.
Rapordaki tespitlerde; (Davacının dayanak markalarından … tescil Davacı dayanak markalarının ya beyaz fon üzerine büyük ve siyah harflerle … yazısından ya da beyaz fon üzerine / işareti mavi renk olmak kaydı ile kırmızı …iabersinden, veyahut…yazısını ihtiva eden ve etmeyen yukarıdan aşağıdaya kırmızı byeaz mavi olmak üzere 3 renkli veya siyah ve beyaz renklerden terkip edilen sıcak hava balonu şeklinde olduğu görülmüşken, davalının hükümsüzlüğü talep edilen markasının beyaz fon üzerine siyah eski tarz makaralı bir kamera ve onun aşağısında büyük siyah harflerle … ibaresinden oluştuğu, mukayese edilen markalar arasında … ile … ibarelerinin benzerliği haricinde görsel benzerliğin az olduğu değerlendirilmiştir.
İşitsel benzerlik incelemesi yapılırken, markaların okunuşundaki vurgular, benzer heceler ve benzer öğelerin çokluğu dikkate alınacaktır. Bu kapsamda davacının … ve … ibarelerinin işitsel bakımından benzerlik taşıdığı değerlendirilmiştir.
… kelimesi İngilizcede rahat, rahatlamak, sakin olmak anlamlarına gelmekte olup, Medya Latince medium kelimesinin çoğulu olup, mecralar anlamına gelmekte ve özellikle 20. Yüzyılın son çeyreğinden itibaren Basın yayın kuruluşları anlamında kullanılmaktadır. … ibaresi ise aşağıdaki Wikipedia bilgisinden anlaşıldığı üzere Gayrimenkul veya Emlak kelimesi olarak tercüme edilebilecek İngilizce “…” kelimesi ile … azami, en çok anlamına gelen … kelimesinin baş harflerinden oluşmaktadır.
Taraf markaları arasında kavramsal benzerlik olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar altında hükümsüzlüğü istenilen Davalı markası ile Davacıya ait dayanak markalar arasında görsel işitsel ve kavramsal olarak bütüncül karşılaştırılma yapıldığında aynı veya benzer olarak değerlendirilemeyeceği, ortalama tüketici kitlesinin tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali olmadığı sonucuna varılmıştır.
Marka sahibi, markası hangi sınıflarda tescil edilmişse markasının başkası tarafından kullanılmasını ve tescilini önleme yetkisi, o mal veya hizmetler ve onlarla benzer olan mal ve hizmetlerle sınırlıdır. Tanınmış marka bu kuralın istisnasını oluşturmaktadır.
Doktrinde de kabul gördüğü üzere markalara ait mal ve hizmet listelerinde yer alan emtiaların “benzer” olup olmadığının değerlendirilmesinde, sınıflandırmaya ilişkin ulusal ve uluslararası düzenlemeler bağlayıcı kesin kurallar içermemektedirler.
Bu nedenle inceleme konusu markaların emtia listelerindeki sınıf numaralandırması ile bağlı kalınmaksızın, karşılaştırılan emtia listelerinin “aynı veya benzer1′ mal ve hizmetlerden oluşup oluşmadığı incelenmelidir. ‘Marka kapsamındaki mal ve hizmetlerin aynı veya benzer tür olup olmadığı hususunda 1957 yılında yapılmış olan Uluslararası Nice Protokolü kapsamında hazırlanan Mal ve Hizmetlerin Sınıflandınlmasına ilişkin Tebliğ Hükümlerine ve bunun ekindeki sınıflara ve alt gruplara göre yapılan listenin dikkate alınması gerekmekle birlikte tek başına listenin bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Bu anlamda ilişkilendirmenin varlığı için mal ve hizmetlerin tamamen aynı sınıfta veya aynı alt grupta yer alması gerekmez. Zira asıl olan, işaretlerin, kapsamlanndaki mal veya hizmetler üzerinde tescilli bir marka olarak kullanılması durumunda, tüketici nezdinde markalann karıştırılma ihtimaline yol açılıp açılmamasıdır. Bu nedenle mal ve hizmet sınıf ve alt gruplannda benzerlik araştırmasında piyasanın anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçtan giderip gidermediği, mal veya hizmetlerin birbiri yerine ikame edilebilme ve rekabet olanaklannın olup olmadığı, birinin diğerini tamamlama imkanı olup olmadığı, mal veya hizmetlerin dağıtım kanallannın ortak olması, ayni veya yan yana raflarda satışa arz edilip edilmediği kullanım yöntemleri, hedeflenen müşteri kesiminin aynı olup olmadığı hususlannın araştırılması gereklidir.
Nitekim EUIPO nezdinde verilen kararlarda da malların benzerliğine ilişkin değerlendirmenin, mal ve hizmetler arasındaki ilişkilerin ilgili özellikleri dikkate alınarak yapılması gerektiğini, bu özelliklerin, malların doğaları, kullanım amaçlar, kullanım yöntemleri ve birbiriyle rekabet halinde veya birbirini tamamlayıcı olup olmadıklarını içerdiği belirtilmiştir.
Yargıtay 11 HD. sinin 2007 yılında verdiği CASA kararında sınıfsal benzerlik araştırmasında “piyasanın anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap etmediği, benzer ihtiyaçtan giderip gidermediği, mal veya hizmetlerin birbiri yerine ikame edilebilme veya rekabet etme olanaklannın bulunup bulunmadığı, birinin diğerini tamamlama imkanı olup olmadığı, mal veya hizmetlerin dağıtım kanallannın ortak olup, olmadığı, kullanım yöntemleri, amaçlan hedefleme kesiminin aynı olup olmadığı” kriterlerinin ölçü alındığı belirtilmiştir. Dolayısı ile TÜRKPATENT tarafından çıkarılan ve belirli aralıklarla güncellenen sınıflandırma tebliğindeki sınıflandırmanın mahkemeler bakımında bağlayıcı olmadığı ve iki markanın, aynı sınıfta yer almasına rağmen benzer olmadığının ya da farklı sınıflarda yer almasına rağmen benzer olduğunun kabul edilmesinin mümkün olduğu açıktır.
Sonuç olarak; davalının hükümsüzlüğü talep edilen … tescil sayılı markası 38. Sınıfta “Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). Haber ajansı hizmetleri.” bakımından, tescilli olduğu davacının dayanak markalarının ise 35 ve 36. Sınıflarda; “Emlakçilik hizmetleri, sigorta acentahğı hizmetlerinin organizasyonu ve/veya verilmesi ve/veya yönetimi ile ilgili franchising ve meslek hizmetleri ile Emlakçilik ve sigorta acentahğı dahil gayrimenkul ve sigortacılık hizmetleri” bakımından, tescilli olduğunu görülmekle Taraf Markalan Arasında Emtia Ve Sınıfsal Benzerlik olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Kötü niyetli tescil iddiasının değerlendirmesi:
Kötü niyetli marka tescili 556 S. KHK’da bir hükümsüzlük nedeni olarak sayılmamış olmasına rağmen, doktrinde bir kısım yazarlar tarafından bu durum da hükümsüzlük nedeni olarak savunulmuş, nihayet SMK 6/9 maddesinde kötü niyetli tescil bir tescil engeli olarak yasal mevzuattaki yerini almıştır. Yargıtay HGK, 16.07.2008 tarih ve 2008/11-501- E., 2008/507 K. Sayılı kararı ile tescilde kötü niyetliliği markanın hükümsüzlüğüne yol açacağı yönünde içtihat oluşturmuştur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de sonradan vermiş olduğu kararlarda bu hususu dikkate almıştır.
Bir markanın kötüniyetle tescil ettirildiğinden söz edebilmek için, o markanın tescil ettirilmesinin altında başkasına ait olduğunu bildiği bir markayı haksız olarak sahiplenme, başkasına ait markanın tanınmışlığından ve itibarından haksız olarak yararlanma, başkasının markasının piyasaya girmesini engelleme, tescil ettirilen markayı gelecekte gerçek hak sahibine markadan doğan hakları kullanmakla tehdit ederek satma amacı gibi dürüstlük kuralı (MK m d. 2) ile bağdaşmayan kanıtlanabilir niyetlerin yatması gerekir.
Yine bu konuda Yargıtay HGK 2013/1831 E., 2015/1198 K sayılı 15.04.2015 tarihli emsal kararlarında, “…556 sayılı KHK’nın 35/l.maddesi uyarınca tescil başvurusu sırasında kötü niyetin başlı başına bir itiraz sebebi olarak öne sürülebilmesi mümkün olduğu gibi, sonradan aynı nedenle hükümsüzlük davasının açılabilmesi de KHK’nın amacına uygundur. Çünkü, KHK’nîn 35/1. Ve 42/l-(a) maddelerindeki düzenlemelerde, esasen MK’nun 2.maddesinin özel bir uygulamasından ibarettir. Bu bakımdan her somut olayın özellikleri gözönüne alınarak açıkça kütü niyetle gerçekleştirildiği belirlenen marka tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilebilmelidir. Bu husus 556 sayılı KHK’nın 42.maddesinde başlı başına bir hükümsüzlük nedeni olarak düzenlenmemiş olsa dahi, genel hüküm ve temel prensip niteliğindeki MK’nun 2.maddesi uyarınca kötü niyetin korunması söz konusu olamayacağından dolayı aynı sonuca ulaşılması KHK’nın ruhuna da uygundur. … marka Hukukunda genel olarak kabul gören anlayışa göre, tescil nedeniyle sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız yararlanmak veya gerçekte kullanmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tesciller kötü niyetli tescil olarak kabul edilmektedir.
Somut olay bakımından, Davacı gayrimenkul ve emlak sektöründe faaliyet göstermekte iken, davalının medya ve gazetecilik sektöründe faaliyet yürüttüğü anlaşıldığından her ne kadar farklı alanlarda faaliyet göstermekte iseler de davacının markalarının tanınmışlığı karşısında markalarının bilinmediğinin ileri sürülmesi de mümkün değildir.
Öte yandan Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin tetkikinden, Birleştirme talepli … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyasının davalısı … Ltd. Şti.’nin kuruluşunun 09 Şubat 2016 tarihli 9007 sayılı nüshanın 122. ve 123. Sayfalarında ilan edildiği, kuruluşta tek pay sahibinin mahkemenizin 2018/20 E. sayılı dosyasının diğer davalısı olan …olduğu tespit edilmiştir.
Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 29 Mayıs 2019 tarihli 9839 sayılı nüshasının 679. Sayfasında ilan edildiği üzere de … Ltd. Şti.’nin çoğunluk hisselerinin … Şti.’ye devredildiği tespit edilmiştir.
Anılan …Ltd. Şti.’nin ise kuruluşunun ilan edildiği Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 26 Eylül 2018 tarihli 9668 sayılı nüshanın 713, 714 ve 715. Sayfalarının tetkikinden ise tek pay sahibinin huzurdaki davanın Davalısı … olduğu tespit edilmiştir.
Ancak huzurdaki davanın açıldığı tarih olan 15.11.2018 tarihi itibariyle huzurdaki davanın davalısı …ın birleştirme talep edilen Sayın Mahkemenizin 2018/20 E. sayılı Davasının davalısı Tüzel Kişinin doğrudan yahut dolaylı olarak ortağı olmadığı tespit edilmiştir.
Ayrıca davalı ve davacı markalan arasında ayniyet/benzerlik tespit edilmediğinden somut uyuşmazlık bakımından hükümsüzlüğü talep edilen marka bakımından kötü niyetli tescilin varlığını kabulü gerektirir bir durum bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı yukarıda izahı yapılan mevzuat ve açıklamalar kapsamında değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı davalının davaya konu … tescil sayılı “…” markası kendisine ait tanınmış markalarla iltibasa sebebiyet verecek şekilde kötü niyetli tescil ettirdiğinden bahisle hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiş ise de yapılan inceleme ve tespitler sonucu sunulan raporda da değerlendirildiği üzere her davacıya ait … ibareli markalar tanınmış marka niteliğinde ise de davalıya ait marka ile davacı markaları arasında halk arasında karışıklığa sebebiyet verecek görsel işitsel kavramsal benzerliğin bulunmadığı, tescil edilen sınıf yönünden karışıklık yaratma ihtimalinini bulunmadığı bu noktada tanınmış markanın durumu değiştirmeyeceği, davalının tescil esnasında kötü niyetli olduğunun kabulünü gerektirir bir durumun bulunmadığı, neticeten hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, mevcut kullanım yönünden davalının tescil dışı kullanımlarının yargılama konusu olmadığı dikkate alındığında bu hususun değerlendirilmesini gerektirir bir durum bulunmadığı anlaşılmakla davacının sübut bulmayan davasının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 23,40 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına hesap olunan 5,900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.30/09/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸