Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/515 E. 2020/101 K. 12.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/515
KARAR NO:2020/101

DAVA: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:11/11/2018
KARAR TARİHİ:12/02/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava ve devamı dilekçelerinde özetle; müvekkili şirketin 2012 yılında kurulduğunu, reklamcılık sektöründe faaliyet gösterdiğini; 2017 yılında kurulmuş olan davalı şirketin de reklamcılık sektöründe faaliyet gösterdiğini; müvekkili şirketin … reklam denilen mecra kiralama ve reklam mecralarının düzenlenmesi, projelendirilmesi, reklam faaliyetinin basımı ve hazırlanmasında Türkiye çapında tanınır hale geldiğini; bugüne kadar …, …, … Otomobil, … Otomobil, … Bankası, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … Bilgisayar, …, … detarjanları, …, … Kozmetik, … Mobilya gibi markalar ile ülke çapında çalışmalar icra ettiğini; 2016 yılında … (…) tarafından plaketle onurlandınlmış olduğunu; müvekkile ait … hesabının 2012 yılında oluşturulduğu “…” markasını 2012 yılından beri kullandığının tespit olunacağını; yine müvekkilin müşterilerine sunum hazırladığı görsellerden 2012 yılından beri “…” markasını kullandığının görüleceğini; müvekkilin 2012 yılından beri kullandığı “…” markası üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu; davalının … numaralı markayı müvekkilin ününden faydalanmak amacıyla haksız olarak tescil ettirilmiş olduğunu; “…” ibaresinin Latincede “…” anlamına geldiğini; sadece “…” markası TÜRKPATENT’de sorgulandığında 76 kayıt çıktığını; huzurdaki davanın konusunun bu 76 adet marka değil, müvekkili şirket ile aynı sektörde benzer faaliyet gösteren markanın görseline kadar benzer olan “…” markası olduğunu; davacı ve davalının aynı sektörde faaliyet gösterdiğini; müvekkilin kullandığı marka ile davalının kullandığı markanın iltibas yaratacak şekilde benzer olduğunu belirterek, kötüniyetli olarak tescil edilmiş olan … numaralı “…” markasının hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap ve devamı dilekçelerinde özetle; … no.lu “…” markasının müvekkili şirket adına tescilli olduğunu; davacının SMK m.6/3 uyarınca hükümsüzlük talebinde bulunabilmesi için dava konusu ibareyi markasal olarak kullanmış olması gerektiğini; davacının markasal bir kullanımının söz konusu olmadığını; davalının kendisine ait olduğunu bildirdiği …. alan adının şimdiye kadar kullanılmamış olduğunu; belirtilen sitede oluşturulma tarihinin 2018 olarak yazıldığını; archive.org kayıtlarından anlaşıldığı üzere davacıya ait internet sitesinin huzurdaki dava açılana kadar yapım aşamasında kalmış, kullanılmamış olduğunu; “…” markası üzerinde gerçek hak sahibinin müvekkili şirketin sahibi ve yetkilisi … olduğunu; …’un “…” markasını markasal olarak etkin bir biçimde kullanmış olduğunu; 15.01.2013 tarihli fatura ile sabit olduğu üzere ventusmail.com alan adının …’a ait olduğunu; …’dan alınan 03.02.2013 tarihli snapshot ile tespit olunacağı üzere belirtilen internet sitesinin oluşturulduğu tarihten bu yana internet sitesini aktif olarak kullandığını ve “…” ibaresini markasal olarak kullandığını; müvekkili şirketin tescilsiz “…” markasından doğan hakları …’dan devraldığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
YARGILAMA
Dava 6769 sayılı SMK hükümlerine göre açılmış, Marka Hükümsüzlüğü Talepli davadır.
Dosyada tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeni ile bir marka vekili, bir bilişim uzmanı ve bir reklam sektöründe uzman kişiden oluşan heyetten bilirkişi raporu aldırılmıştır.
Dosyaya sunulan 31/10/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; “… Hükümsüzlüğü talep edilen … tescil numaralı “…” markasının 35 ve 42. sınıflarda davalı adına tescil edilmiş olduğu, dosya ve internet üzerinden yapılan incelemeler bütünlük arz edecek şekilde değerlendirildiğinde, Davacı tarafa ait …. internet sitesi ile Davalı taraf ait … internet sitesinin alan adlarının ve faaliyet alanlarının benzemesi sebebiyle internet son kullanıcıları üzerinde karmaşaya yol açacağı, davaya konu “…” markasının 03/05/2018 tescil tarihinden daha önceki bir tarihte (24/08/2012 tarihinde) davacı tarafın … alan adını kendi adına tahsis ettirerek bu ibareyi kullandığı; davacının, … sosyal medya platformunda 15/10/2012 tarihinde de hali hazırda kullanmakta olduğu kırmızı renkli … logosunu yayınlamış olduğu; Dava konusu markanın tescil tarihinden önce davacının çeşitli dergilerde “…” ibaresiyle reklam verdiği tespit edilerek, “…” ibareli tescilsiz markasını Davalının marka tescilinden daha önce kullandığı, davacının “…” ibaresi üzerinde SMK m.6/3 uyarınca gerçek hak sahibi olduğu; dava konusu … tescil numaralı “…” markasının davacının faaliyet alanı olan 35. sınıftaki “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri” yönünden hükümsüzlük şartlarının mevcut olduğu, Marka tescilinde kötüniyetin somut delillerle ispat edilmesi gerektiği; dosya kapsamında yapılan incelemede davalının kötüniyetli olduğunu gösterir deliller mevcut olmadığını, SMK m.6/9 kapsamında bir tespit yapılamadığı…” görüş ve kanaatine varıldığının bildirildiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6769 sayılı SMK’nın 4/1 maddesi uyarınca Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.
6769 sayılı SMK’nın 25. Maddesine göre 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. 5. Madde “Marka tescilinde mutlak ret nedenleri ” ne ilişkindir. Madde 5/1-ç de ” Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler.” mutlak red nedeni olarak düzenlenmiştir. 6. Madde ise “Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” ne ilişkin olup, madde 6/1 “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” yine 6/5 ‘e göre ” Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir. ” yine 6/9’a göre “Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir. hükmüne amirdir.
6769 sayılı SMK ile marka hukukumuzda tescil ilkesi kabul edilmiştir. Ancak tescil ilkesi kabul edilmesine rağmen sistemimiz getirilen istisnalar nedeniyle kullanma sistemine daha yakındır. Yargıtay da yerleşik uygulamasında gerçek hak sahipliği kuralını benimsemiş ve markayı ilk defa kullanıp ona ayırt edicilik kazandıranı gerçek hak sahibi olarak adlandırmıştır. Ancak bir kimsenin bir markayı sadece ilk defa kullanmaya başlaması ile o marka üzerinde önceye dayalı hak sahibi olduğu kabul edilemez.
Tescil edilmemiş markaya SMK ile koruma sağlanmasının sebebi sadece tescilsiz marka sahibinin markayı ilk kez kullanmaya başlaması değildir. Aksine markanın kullanımını haklı kılacak daha temel ve önemli bir sebep bulunmalıdır. Bu da markanın belli bir yer, bölge ve piyasada bilinir hale gelmesidir.
Davaya konu “…” markasının 03.05.2018 tescil tarihinden daha önceki bir tarihte (24.08.2012 tarihinde) davacı tarafın … alan adını kendi adına tahsis ettirerek bu ibareyi kullandığı;
Davacının, … sosyal medya platformunda 15.10.2012 tarihinde de hali hazırda kullanmakta olduğu kırmızı renkli … logosunu yayınlamış olduğu;
Dava konusu markanın tescil tarihinden önce davacının çeşitli dergilerde “…” ibaresiyle reklam verdiği, “…” ibareli tescilsiz markasını davalının marka tescilinden daha önce kullandığı, tespit edilmiştir. Bu sebeplerle, davacının “…” ibaresi üzerinde SMK m.6/3 uyarınca gerçek hak sahibi olduğu; dava konusu … tescil no.lu “…” markasının davacının faaliyet alanı olan 35. sınıftaki “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri ” yönünden hükümsüzlük şartlarının mevcut olduğu ve alan adının öncelikli kullanım hakkının davacıda olduğu sonucuna varılmıştır.
Sınai Mülkiyet Kanunun m.6/9’da kötüniyetli marka tescilinin nispi red nedeni ve hükümsüzlük sebebi olduğu açıkça düzenlenmiştir (SMK m.25/1). Kötü niyetin varlığım tespit konusunda genel bir kriter yoktur. Her somut olayın özelliğine göre değerlendirme yapılır. Kötüniyetin somut delillerle ispat edilmesi gerekmektedir. Ancak bir markayı tescil ettirme eylemi tek başına kötüniyet göstergesi olarak nitelenmez.
Davacı, davalının marka tescilinde kötüniyetli olduğunu iddia etmişse de, bu iddianın somut delillerle ispatı gerektiği; dosya kapsamında davalının kötü niyetli olduğunu gösterir bir delil tespit edilememiştir. Bu sebeplerle de kötü niyet iddiasına dayalı tam hükümsüzlük talebinin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, davalı adına tescilli … tescil nolu “… ” ibareli markanın …sınıftaki reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuar organizasyonları hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri, alıcı ve satıcı için online pazar yeri hizmetleri yönünden kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
Davalı adına kayıtlı “….tr” alan adının erişimin engellenmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 54,40 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 18,50 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan: 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 100,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.200 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre 1.100,00 TL ile 71,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 1.171,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul edilen talepler yönünden AAÜT’sine göre tespit olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen talepler yönünden AAÜT’sine göre tespit olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.12/02/2020

Katip …

Hakim …