Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/486 E. 2019/395 K. 27.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/486
KARAR NO : 2019/395

DAVA : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi, Giderilmesi, Sonuçlarının Ortadan Kaldırılması.
DAVA TARİHİ : 19/10/2018
KARAR TARİHİ : 27/09/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, giderilmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması talepli asıl ve birleşen davaların yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin besicilik, hazır paket et ve et ürünleri üretimi ve sevkiyatı yaptığını, TPMK nezdinde tescilli “…” ve şekil esas unsurlu yaklaşık 80 adet markanın sahibi olduğunu, 2013 yılında gıda sektöründe “…” ve daha pek çok tanınmış markanın da sahibi olan … A.Ş. bünyesine geçtiğini, öncesinde bağlı olduğu … A.Ş. ile müvekkili arasında imzalanan mutabakat metninde müvekkili adına tescilli “…” ve “…” esas unsurlu diğer markaların ve logoların … A.Ş.tarafından kullanımının 01/09/2016 tarihi itibariyle durdurulması gerektiğini, buna ilişkin tüm bayilere bilgilendirme metni ve sonrasında ihtarname gönderildiğini ancak, tüm bunlara rağmen davalılar ve davalılardan … A.Ş.’nin diğer grup şirketlerinden olan … San. tarafından markaların halen kullanımının devam ettiğini, davalıların dava konusu ürünleri üretip sattığını ve ihracatını yaptığını, bu durumun davalılar ile müvekkili şirket arasında hukuki ve organik bir bağlılık bulunduğu izlenimi yarattığını ve tüketicilerin davalı firmaları müvekkilinin iştiraki veyahut bağlantılı bir şirket olarak algılamasına yol açtığını, bu durumun müvekkilinin bugüne kadar piyasada edinmiş olduğu saygınlığını ve ticari itibarını zedelediğini, … 2. FHHM’nin … D.iş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda internet sitelerinde satışa sunulan ürünlerde müvekkiline ait marka ve logoların kullanıldığının tespit edildiğini belirterek, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, önlenmesini, giderilmesini ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, internet ortamı dahil her türlü mecrada kullanımının, üretilmesinin, satılmasının, ithal ve ihraç edilmesinin yasaklanmasını talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı şirketin müvekkillerden … A.Ş bünyesinde bulunduğu dönemde “…” ibaresi ve markası ile davacının ticari faaliyet alanı dışında birçok farklı ticari alanda üretimler yapıldığı ve piyasada bu isimle tanınırlık oluşturulduğu, davacı şirketin hisselerinin devrinden sonra taraflarca bu durum bilindiğinden bir müddet daha aynı isim ve logolar ile müvekkil şirketin üretim yapmasını taraflarca fiilen kararlaştırıldığını, bu süreçte müvekkilleri şirket olan …Tic. A.Ş’nin 23/07/2015 tarihinde Türk Patent Enstitüsüne başvurarak “…” adıyla marka tescili yaptırdığını, bu tarihten sonra da bu marka ve markaya ait logolar ile üretim yapmaya başlandığını lakin müvekkil şirketin piyasada “…” markası ile tanınıyor oluşu ve marka ile logolar altında ambalaj ve paketlerin üretilmiş olması nedeniyle bir müddet daha aynı isimin kullanılması konusunda davacı tarafla 07/09/2016 tarihli mutabakat metni tanzim edildiğini, müvekkillerinin Eylül 2016 tarihinden itibaren tüm üretimlerini yeni markası olan “…” markası altında yapmış ve bu tarihten sonra “…” ibaresini kullanmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde müvekkillerinin “…” ibareli ürün üretimi yaptığını gösterir hiç bir delilin dosyada mevcut olmadığnıı, davacı yanın dosyaya sunduğu görseller ve sözü edilen internet sitesindeki görsellerin hangi tarihte yüklendiği ve halen bu ürünlerin piyasada mevcut olup olmadığının belli olmadığını, müvekkillerinin herhangi bir internet sitesinin görseline müdahale etme imkan ve ihtimalinin mevcut olmadığını ayrıca … ibareli ürünlerin bir müddet daha müvekkilleri şirketçe üretimi kararlaştırıldığı açık olduğundan bu dönemde üretilmiş bir takım ürünlerin halihazırda piyasada olmasının da mümkün olduğunu, tarafların mutabakatı gereği üretilmiş ürünlerin mahkemece toplatılmasına karar verilmesi bu ürünleri elinde bulunduranların mağduriyetine ve dolaylı olarak müvekkillerinin mağduriyetine sebebiyet vereceğini, müvekkilerinin 2016 Eylül ayından bu yana … ibare ve logolu ürünler üretmemekte olduğundan konusu olmayan davanın reddinin gerektiğini, tarafların mutabakatı gereği geçmişte üretilmiş ve halen raf ömrünü tamamlamamış bir takım ürünlerin piyasada olma ihtimali nedeniyle bu yönde verilecek bir kararın müvekkillerinin ticari itibarını zedeleyeceği gibi dava dışı üçüncü kişilerin mutlak zararına sebebiyet vereğinden davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, öncelikle … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D.iş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuna itirazlarını sunduklarını ve bu konuda itirazlarının değerlendirilmesini talep ettiklerini, davacının … A.Ş.bünyesine geçmesini müteakip imzaladığı mutabakatın, davacının da belirttiği üzere davacı ile … Tic A.Ş. arasında olduğunu, … Tic A.Ş. ile müvekkili şirketin farklı tüzel kişiliklere sahip olup, sözleşmelerin nispiliği ilkesi gereği …Tic A.Ş.’nin akdettiği sözleşmelerin, müvekkili şirketi bağlamadığını, müvekkili şirketin bahsi geçen marka ve/veya logoyu belli bir tarihten sonra kullanmama borcu altına girmediğini, müvekkilinin uzun yıllar boyunca “…” markası altında içme suyu üretimi yapmış olduğunu, davacı şirketin hiçbir zaman içme suyu üretiminin olmadığını, müvekkilinin ürettiği suyun besin değerleri bakımından oldukça değerli ve kaliteli olduğunu, davacının itibarını zedeleyecek olmasının mümkün olmadığını, davacı şirket her ne kadar 32.sınıf bakımından da marka tescil ettirmiş ise de 32.sınıfta yer alan ürünlere ilişkin üretim yapmadığını, şarküteri ürünleri kapsamında üretim yaptığını belirterek, davaların reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN 2018/488 ESAS SAYILI DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin besicilik, hazır paket et ve et ürünleri üretimi ve sevkiyatı yaptığını, TPMK nezdinde tescilli “…” ve şekil esas unsurlu yaklaşık 80 adet markanın sahibi olduğunu, 2013 yılında gıda sektöründe “…” ve daha pek çok tanınmış markanın da sahibi olan … A.Ş. bünyesine geçtiğini, öncesinde bağlı olduğu … A.Ş. ile müvekkili arasında imzalanan mutabakat metninde müvekkili adına tescilli “…” ve “şekil” esas unsurlu diğer markaların ve logoların … A.Ş.tarafından kullanımının 01/09/2016 tarihi itibariyle durdurulması gerektiğini, buna ilişkin tüm bayilere bilgilendirme metni ve sonrasında ihtarname gönderildiğini ancak, tüm bunlara rağmen davalılar ve davalılardan … A.Ş.’nin diğer grup şirketlerinden olan … San. tarafından markaların halen kullanımının devam ettiğini, davalıların dava konusu ürünleri üretip sattığını ve ihracatını yaptığını, bu durumun davalılar ile müvekkili şirket arasında hukuki ve organik bir bağlılık bulunduğu izlenimi yarattığını ve tüketicilerin davalı firmaları müvekkilinin iştiraki veyahut bağlantılı bir şirket olarak algılamasına yol açtığını, bu durumun müvekkilinin bugüne kadar piyasada edinmiş olduğu saygınlığını ve ticari itibarını zedelediğini, … 2. FHHM’nin … D.iş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda internet sitelerinde satışa sunulan ürünlerde müvekkiline ait marka ve logoların kullanıldığının tespit edildiğini belirterek, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, önlenmesini, giderilmesini ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, internet ortamı dahil her türlü mecrada kullanımının, üretilmesinin, satılmasının, ithal ve ihraç edilmesinin yasaklanmasını talep ettiği, mahkememizin 2018/486 esas sayılı dosyası ile taraflarının ve dava konusunun aynı olduğu, aralarındaki hukuki ve fiili irtibat nedeniyle birleştirilmelerine karar verildiği anlaşılmıştır.
BİRLEŞEN 2018/489 ESAS SAYILI DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin besicilik, hazır paket et ve et ürünleri üretimi ve sevkiyatı yaptığını, TPMK nezdinde tescilli “…” ve şekil esas unsurlu yaklaşık 80 adet markanın sahibi olduğunu, 2013 yılında gıda sektöründe “…” ve daha pek çok tanınmış markanın da sahibi olan … A.Ş. bünyesine geçtiğini, öncesinde bağlı olduğu … A.Ş. ile müvekkili arasında imzalanan mutabakat metninde müvekkili adına tescilli “…” ve “şekil” esas unsurlu diğer markaların ve logoların … A.Ş.tarafından kullanımının 01/09/2016 tarihi itibariyle durdurulması gerektiğini, buna ilişkin tüm bayilere bilgilendirme metni ve sonrasında ihtarname gönderildiğini ancak, tüm bunlara rağmen davalılar ve davalılardan … A.Ş.’nin diğer grup şirketlerinden olan … San. tarafından markaların halen kullanımının devam ettiğini, davalıların dava konusu ürünleri üretip sattığını ve ihracatını yaptığını, bu durumun davalılar ile müvekkili şirket arasında hukuki ve organik bir bağlılık bulunduğu izlenimi yarattığını ve tüketicilerin davalı firmaları müvekkilinin iştiraki veyahut bağlantılı bir şirket olarak algılamasına yol açtığını, bu durumun müvekkilinin bugüne kadar piyasada edinmiş olduğu saygınlığını ve ticari itibarını zedelediğini, … 2. FHHM’nin … D.iş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda internet sitelerinde satışa sunulan ürünlerde müvekkiline ait marka ve logoların kullanıldığının tespit edildiğini belirterek, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, önlenmesini, giderilmesini ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, internet ortamı dahil her türlü mecrada kullanımının, üretilmesinin, satılmasının, ithal ve ihraç edilmesinin yasaklanmasını talep ettiği, mahkememizin 2018/486 esas sayılı dosyası ile taraflarının ve dava konusunun aynı olduğu, aralarındaki hukuki ve fiili irtibat nedeniyle birleştirilmelerine karar verildiği anlaşılmıştır.
BİRLEŞEN 2018/490 ESAS SAYILI DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin besicilik, hazır paket et ve et ürünleri üretimi ve sevkiyatı yaptığını, TPMK nezdinde tescilli “…” ve şekil esas unsurlu yaklaşık 80 adet markanın sahibi olduğunu, 2013 yılında gıda sektöründe “…” ve daha pek çok tanınmış markanın da sahibi olan … A.Ş. bünyesine geçtiğini, öncesinde bağlı olduğu … A.Ş. ile müvekkili arasında imzalanan mutabakat metninde müvekkili adına tescilli “…” ve “şekil” esas unsurlu diğer markaların ve logoların … A.Ş.tarafından kullanımının 01/09/2016 tarihi itibariyle durdurulması gerektiğini, buna ilişkin tüm bayilere bilgilendirme metni ve sonrasında ihtarname gönderildiğini ancak, tüm bunlara rağmen davalılar ve davalılardan … A.Ş.’nin diğer grup şirketlerinden olan … tarafından markaların halen kullanımının devam ettiğini, davalıların dava konusu ürünleri üretip sattığını ve ihracatını yaptığını, bu durumun davalılar ile müvekkili şirket arasında hukuki ve organik bir bağlılık bulunduğu izlenimi yarattığını ve tüketicilerin davalı firmaları müvekkilinin iştiraki veyahut bağlantılı bir şirket olarak algılamasına yol açtığını, bu durumun müvekkilinin bugüne kadar piyasada edinmiş olduğu saygınlığını ve ticari itibarını zedelediğini, … 1. FHHM’nin … D.iş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda internet sitelerinde satışa sunulan ürünlerde müvekkiline ait marka ve logoların kullanıldığının tespit edildiğini belirterek, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, önlenmesini, giderilmesini ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, internet ortamı dahil her türlü mecrada kullanımının, üretilmesinin, satılmasının, ithal ve ihraç edilmesinin yasaklanmasını, davalı … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin ticaret unvanındaki “…” ibaresinin sicilden terkinini talep ettiği, mahkememizin 2018/486 esas sayılı dosyası ile taraflarının ve dava konusunun aynı olduğu, aralarındaki hukuki ve fiili irtibat nedeniyle birleştirilmelerine karar verildiği anlaşılmıştır.
BİRLEŞEN 2018/491 ESAS SAYILI DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin besicilik, hazır paket et ve et ürünleri üretimi ve sevkiyatı yaptığını, TPMK nezdinde tescilli “…” ve şekil esas unsurlu yaklaşık 80 adet markanın sahibi olduğunu, 2013 yılında gıda sektöründe “…” ve daha pek çok tanınmış markanın da sahibi olan … A.Ş. bünyesine geçtiğini, öncesinde bağlı olduğu … A.Ş. ile müvekkili arasında imzalanan mutabakat metninde müvekkili adına tescilli “…” ve “şekil” esas unsurlu diğer markaların ve logoların … A.Ş.tarafından kullanımının 01/09/2016 tarihi itibariyle durdurulması gerektiğini, buna ilişkin tüm bayilere bilgilendirme metni ve sonrasında ihtarname gönderildiğini ancak, tüm bunlara rağmen davalılar ve davalılardan … A.Ş.’nin diğer grup şirketlerinden olan … San. tarafından markaların halen kullanımının devam ettiğini, davalıların dava konusu ürünleri üretip sattığını ve ihracatını yaptığını, bu durumun davalılar ile müvekkili şirket arasında hukuki ve organik bir bağlılık bulunduğu izlenimi yarattığını ve tüketicilerin davalı firmaları müvekkilinin iştiraki veyahut bağlantılı bir şirket olarak algılamasına yol açtığını, bu durumun müvekkilinin bugüne kadar piyasada edinmiş olduğu saygınlığını ve ticari itibarını zedelediğini, …bul 1. FHHM’nin … D.iş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda internet sitelerinde satışa sunulan ürünlerde müvekkiline ait marka ve logoların kullanıldığının tespit edildiğini belirterek, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, önlenmesini, giderilmesini ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, internet ortamı dahil her türlü mecrada kullanımının, üretilmesinin, satılmasının, ithal ve ihraç edilmesinin yasaklanmasını talep ettiği, mahkememizin 2018/486 esas sayılı dosyası ile taraflarının ve dava konusunun aynı olduğu, aralarındaki hukuki ve fiili irtibat nedeniyle birleştirilmelerine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizde açılan davaların 6769 sayılı SMK ve 6102 sayılı TTK hükümleri uyarınca açılmış marka hakkına tecavüz ile haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, giderilmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması ve sicilden terkin talepli asıl ve birleşen davalar olduğu anlaşılmıştır.
Dosyada tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiştir.
Davalılar vekili Av. …’ın 04/09/2019 havale tarihli dilekçesi ile, tarafların aralarında mutabakata vardıklarını ve yargılamanın sürüncemede kalmaması adına duruşma gününün öne alınmasını talep ettiği, mahkememizce düzenlenen 18/09/2019 tarihli ara karar ile, davalılar vekilinin talebinin kabulüne karar verilerek 10/10/2019 tarihli duruşmanın 27/09/2019 gününe alınmasına karar verildiği, diğer davalı vekilinin da 22/09/2019 havale tarihli dilekçesi ile talebe muvafakatlerinin bulunduğunu bildirdiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan 27/09/2019 tarihli oturumda, davacı-birleşen dosya davacı vekili; tüm davalılar ile sulh olduklarını, gerek bu dava gerekse birleşen davalar yönünden herhangi bir yargılama gideri taleplerinin olmadığını, karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesini talep ettiklerini, sulh protokolünün hüküm altına alınması taleplerinin olmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Aynı oturumda bir kısım davalılar vekili; davacı vekilinin beyanlarına katıldığını, gerek asıl ve birleşen dosyalar yönünden tüm davalıların davacı ile sulh olduklarını, sulhün haricen gerçeleştiğini, herhangi bir protokol düzenlenmediğini, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Sulh 6100 sayılı HMK’nın 313 vd maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre “Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir.
Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dâhil edilebilir. Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir.” Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir. İrade bozukluğu ya da aşırı yararlanma hâllerinde sulhun iptali istenebilir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde tarafların dava konusu hususunda sulh oldukları sulhe göre hüküm kurulması taleplerinin bulunmadığı yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığı anlaşılmakla esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Asıl ve birleşen davalarda tarafların sulh olduğu anlaşılmakla ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
2-a)Asıl Dava
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 44,40 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 8,50 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
b)Birleşen 2018/488
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 44,40 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 8,50 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
c)Birleşen 2018/489
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 44,40 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 8,50 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
ç)Birleşen 2018/490
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 44,40 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 8,50 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
d)Birleşen 2018/491
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 44,40 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 8,50 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Tarafların asıl ve birleşen davalara ilişkin; yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-Asıl ve birleşen davalarda; yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/09/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸
Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır