Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/482 E. 2021/257 K. 17.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/482 Esas
KARAR NO : 2021/257

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli), Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.)
DAVA TARİHİ : 16/10/2018
KARAR TARİHİ : 17/09/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli), Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davalının …’ın kurucusu ve aynı zamanda müvekkilinin Fakültedeki Eğitmeni olduğunu, aynı zamanda müvekkilince özgün olarak tasarlanan logonun “…” idarecisi ve projelere geçer not veren yetkili “…” unvanına sahip öğretim üyesi olduğunu, müvekkilinin …’nde öğrenim görmekteyken, 2013-2014 yıl bahar döneminde almış olduğu “…” kapsamında 27.05.2014 tarihinde davaya konu logoyu kendi özgün fikri ve becerisiyle tasarladığını, müvekkilinin tasarlamış olduğu logoyu karşılaşabileceği hukuka aykırı saldırıları bertaraf edebilmek için 07/11/2017 tarihinde … 39 noterliğine onaylattığını, davalının müvekkiline ait alan tasarımı “…” markası adı altında faaliyet gösteren … isimli firmaya sattığını, davalının profosyenel olarak tasarım işi ile iştigal ettiğini, bu suretle evveliyatında öğrencisi olan müvekkilinin tasarımından kazanç elde ettiğini, müvekkilinin tasarımının taklit edildiğini öğrenir öğrenmez saldırının durdurulmasını temin için noter vasıtasıyla dava dışı …LTD. ŞTİ’ye ihtarname gönderdiğini, ihtarnameyi tebellüğ eden muhatap hukuka aykırı fiillerini durdurmak bir yana “müvekkilinin yasal yollara başvuramayacağını, elinde yeterli delil bulunmadığını, bilirkişi incelemesinde uzmanların kesinlikle bu tasarımın özgün olmadığına karar vereceklerini, şayet müvekkilinin yasal yollara müracaat ederse kendilerinin de müvekkiline karşı dava açıp savcılıklara suç duyurusunda bulunacaklarını” 06.02.2018 tarihli ihtara cevabında beyan ettiklerini, dava dışı … olarak tescil edilmiş … Yayıncılık LTD. ŞTİ.nin, Patent enstitüsünden celp edilecek tescil evrakından da anlaşılacağı gibi müvekkilinin noter vasıtasıyla bu davaya konu logoyu kendisinin tasarladığını, kayıt altına almasından bir ay sonra … Yayıncılık firmasının markası olan … … tescil numarası ile … ve dava konusu logonun birlikte marka tescil başvurusunu yaptığını, müvekkilinin özgün tasarımıyla aynı font, basit formlar, renk, kalınlık vb. unsurlar kullanılarak birebir örtüşmekte ve ilk bakışta dahi aynı logoyu sadece … yerine … yazarak marka tasarımı yapıldığını, müvekkilinin tasarımının FSEK m.4/1- 6 da tanımlandığı üzere grafik eser olarak fikir ve sanat eseri olduğunu, davalının tecavüzünün durdurulmasını, söz konusu logonun davalının web sitesinden kaldırılmasını ve madde 68 uyarınca müvekkilinin ihlal edilen mali haklarının (şimdilik 5000 TL) kendisine ödenmesini ve ayrıca 70.madde uyarınca da manevi yönden zarara uğrayan müvekkiline manevi tazminat ödenmesine (10.000 TL) karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacının tasarımı …’nin “…” kapsamında tasarladığını, davalı …’in ise fakültede öğretim üyesi olarak çalıştığı dönemde ders kapsamında üretilen bu projeyi yani davacının eserini taklit ettiğini iddia ettiğini, bu iddianın hem hukuken geçersizliği hem de gerçeklerden uzak, hayatın olağan akışına tamamen aykırı ve mantıksız bir senaryo olduğunu, müvekkili …’in dostu olan, “…” markası adı altında faaliyet gösteren… Limited Şirketi’nin sahibi … müvekkiline yayınevinin logosunu değiştirmek istediğini söylediğini, bunun üzerine müvekkili davaya konu olan logoyu tasarladığını, 2016 yılı Aralık ayında mail yoluyla çizimlerini gönderdiğini, … logoyu Türk Patent ve Marka Kurumu’na tescil ettirdiğini, davacının iddia ettiği gibi …’in logoyu …’a satmasının söz konusu olmadığını, logonun firmaya hediye olarak verildiğini, davacının taraf eser sahipliğini ispatlamak amacıyla mahkemeye delil olarak … 39.Noterliği … tarihli ve … yevmiye nolu beyannamesini ileri sürdüğünü, üstelik dava dilekçesinde ‘noterden onaylatılmış’ ibaresiyle sanki bu tür beyannameler eser sahipliği bakımından ‘resmi onay’ anlamına gelebilirmiş gibi bir yaklaşımda bulunduğunu, oysa noter beyannamesinin hukuken hiçbir şekilde bir tescil işlemi olmadığını, noterin bu işlemi yalnızca ilgili kişinin o andaki beyanına ilişkin bir damga olduğunu, 3. Kişilere karşı hukuki koruma niteliğinde herhangi bir tescil kabiliyetinin bulunmadığını, bu tarihten çok önce 28 Aralık 2016 tarihinde müvekkilinin yardımcısı … tarafından elektronik posta yoluyla …’a gönderildiğini, 2017 yılı Şubat ayı itibariyle firmanın tüm bastığı kitaplarda kullanılan alenileşen bir grafik eser olduğunu, davacının kendi ürettiği bir logoyu bir notere gidip beyan etmesi …’in eser sahipliği karinesini yıkmaya yeterli gelmeyeceğini, müvekkilinin … tasarımı hediye etmek suretiyle kendi adıyla yayınlamış olduğu için söz konusu tasarımın eser sahibi sıfatını taşıdığını, ödüllü ve kariyeri tasarım başarıları ile dolu olan müvekkilinin bugüne kadar Türkiye’nin en büyük markalarına grafik tasarım üretmişken bir öğrenci projesini alıp bir firmaya sattığını iddia etmek kabullenilemez bir durum olduğunu belirtmiş davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
TPMK’ya müzekkere yazılarak …nolu ” …” ibareli markaya ilişkin kayıtlar dosyamız arasına alınmış, marka tescilinin 26/06/2018 tarihinde yapıldığı, 07/12/2017 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle tescil edildiği, marka sahibinin dava dışı …Limited Şirketi olduğu bildirilmiştir.
Dosyamız bilirkişiye tevdi edilmiş, FSEK uzmanı …ve Endüstriyel tasarım uzmanı … tarafından sunulan bila tarihli raporda; davaya konu logonun eser vasfını haiz olmadığı, davacının davaya konu logonun hak sahibi olduğu, davacı tarafa ait logo tasarımı ile davalı tarafa ait logo tasarımı arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebeple benzer olarak algılandıkları, davacı tarafa ait logo tasarımı ile son derece benzer tasarlama mantığı ile tasarlanmış monogram logoların pek çoğunun kamuya sunulduğu, davacı tasarımının tek farkının tercih edilen yazı karakteri olduğu ancak bu tür logoların herkesçe sıkça yapılan herhangi bir hususiyet arz etmeyen ve monogram yapıları nedeniyle benzer olmalarının tabi olduğu, herkesçe bilinen kullanılagelen harcıalem logoların başkaları tarafından da oluşturulmasının hak ihlali sayılamayacağı yönünden görüş ve kanaat bildirdikleri anlaşılmıştır.
Rapora yönelik itirazların değerlendirilmesi yönünden dosya grafik tasarımcıları ve sektör bilirkişisinden oluşan heyete tevdi olunmuş grafik tasarımcısı …, grafik tasarımcısı … ve Sektör bilirkişisi Prof Dr …tarafından sunulan 24/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda; “Davacının logo tasarımının hazırlayanın hususiyetini yansıttığı, ayırt edici özelliklere sahip olduğu, estetik değer taşıyan bir grafik eser olup FSEK m 4/6 kapsamında güzel sanat eseri sayılacağı, davacı ve davalınım logo tasarımları birbirinden farklı, iki ayrı eser olduğundan maddi ve manevi hak ihlali oluşmadığı, rayiç bedel tespiti açısından grafik tasarım meslek kuruluşlarından görüş ve fikir alınmasının daha doğru ve geçerli olacağı sonuç ve kanaatlerine varıldığı” yönünde görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Alınan raporlar arasında çelişki oluştuğu dikkate alınarak çelişkinin giderilmesi yönünden dosya bu defa bir FSEK uzmanı, 3 kişilik grafik tasarım uzmanı akademisyen bilirkişiye tevdi olunmuş olup heyet tarafından dosyaya sunulan 28/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “taraflara ait logoların eser niteliğinde olmadığından bahisle eser sahipliğinden kaynaklanan hak ihlalinin sözkonusu olmadığı yönünde bir kanaat oluştuğu, davalının logosunu oluştururken, davacının logosunu esas aldığı, işlemiş olduğu şeklinde bir değertendirmede de bulunulamayacağı, logoların birbirine benzemesinin her iki tarafın da daha önceden var olan logolardan yararlanmanın bir sonucu olduğu, bu doğrultuda davacıya ait logonun eser olmadığı ve davalının logosunun da davacının logosundan hareketle oluşturulmadığı kanaatine ulaşılmış olduğu bu sebeple rayiç bedel konusunda bir değerlendirme yapılmadığı sonuç ve kanaatlerine varıldığı” bildirilmiştir.
Dava 5846 sayılı FSEK kapsamında eser sahipliğine tecavüze dayalı ( 68. Ve 70 maddesi uyarınca) maddi tazminat ve manevi tazminata ilişkindir.
Eser Vasfının Değerlendirilmesi
Yargıtay kararlarına göre, FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı resen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir.
Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün sahibinin hususiyetini taşıması, ikincisi ise kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olmasıdır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Sübjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için, sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer.
Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak; ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
Kanunun saydığı eser gruplan, ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri ve sinema eserleridir. Estetik değere sahip olan grafik eserler de güzel sanat eserleri arasında, kamında sayılmaktadır.
Eserin sahibinin hususiyetini taşıması, sübjektif unsur olarak karşımıza çıkar. Eserin sahibine özgü, az çok bağımsız fikri bir çalışmanın somut neticesi olması takdirde sahibinin hususiyetini taşıdığı söylenebilir.
FSEK bakımından geçerli olduğu üzere, korunan hususun fikirler değil fikrin ifade ediliş biçimi olduğunu, tasarımın özelliğinin, kullanım usulünün, görünümünün verdiği hissiyatın koruma kapsamında olmadığım belirtmiştir.
Değerlendirme;
Davacı davalının “…” markası adi altında faaliyet gösteren … Şirketi için tasarladığı logonun, davacının okul projesinden intihal edildiğini, eser sahibinin kendisi olduğunu iddia etmektedir.
28.12.2016 … tarafından hazırlanan logo, yardımcısı … tarafından elektronik posta yoluyla …’a gönderilmiş, 2017 Şubat İtibariyle logo …Şirketimin tüm bastığı kitaplarda kullanılmış ve alenileşmiş, 2017 yılında … firması, markası … ve ve dava konusu logo için … tescil numarası ile TPE’ye marka tescil başvurusu yapmış, davacı taraf eser sahipliğini ispatlamak amacıyla mahkemenize delil olarak … 39.Noterliği …tarihli ve … yevmiye nolu beyannamesini ileri sürmüştür.
Raporlardaki eser niteliğine yönelik tespitlerde hem davacı, hem davalının logolarının esinlenebilecekleri alt yapının zaten daha önceden var olduğu, yani davacı ve davalının logoları dünyada hic görülmemiş, yapılmamış, özgün, olağan dışı logo tasarımlar olmadığı, piyasada mevcut tasarımlardan ve yazı karakterlerinden türetilerek, esinlenilerek yapılmış logolar olduğu, dava konusu davacının logosu sadece harflerle oynanarak dizayn edildiğinden, dolayısıyla özgün, özel, görülmemiş, yapılması, düşünülmesi son derece zor bir logo olmadığı, dünyada bir tane, eşsiz ve benzersiz olmadığı, davacı logosunu noterde onaylattığı tarihten önce dünyada yapılmış birçok benzer logonun ve bu logonun yapılabileceği çeşitli yazı karakterlerinin de var olduğu, logo altyapısında (hazır font) şablon bilgisayar fontu kullanılmış olduğu bu hazır şablon font içerisinden harfleri alınarak üzerlerinde tasarımcı tarafından çok ufak oynamalar yapıldığı, logo üzerinde çok detaylı bir grafik işçilik ya da grafik olarak tasarımcının kendine has yorumu gözükmediği, bu şekilde yapılmış logoların benzerleri ile birçok yerde karşılaşılabildiğini, hali hazırda bu şekilde aynı mantıkla yapılmış ve hazır logo olarak da satışa sunulmuş bazı sitelerden alınan örnekleri ve başka şirketler tarafından uygulamalarının bulunduğunu, iki logo da özgün bir tasarıma sahip gözükmediğini, logolar birbirinin benzeri olmadıklarını, tek ortak özelliği her iki tasarımcının.da birbirine benzer bir şablon font kullanmış olmaları ve gayet tekdüze ve basit bir şekilde ufak bir grafik oynama ile logo oluşturmuş olmaları olduğu, her iki logonun da bir kitapevi logosu olduğundan ve şirket unvanlarının harfleri kullanıldığından dolayı logolarda “…” harfi kullanıldığı bunun yanında logo oluşumunda “….” harfinin gövdesinin atılarak kullanılması grafik olarak genelde kullanılan bir mantık olduğu, her iki logonun da sanatsal bir özellik taşımadığı, özgün bir yapılarının olmadığı ve neredeyse birebir oranda benzerlerinin daha önce veya çokça yapılmış ve kullanılmış olduğu, davacı …’nm tasarladığı logonun özgün çizimle üretilen bir logo olmadığı ve hazır fontlara ait harflerden esinlenerek üretildiği, Mymoon Stencil fontu örnek alınarak yapılmış bir logo tasarımı özgün bir tasarım olmadığı için FSEK tarafından koruma altına alınamayacağı, bu yüzden davalı …’in de … fontundan esinlenerek logo tasarımı yapmasının tasarımsal açıdan bir sorun teşkil etmediği, her iki logo tasannu sade ve kolay olarak tasarlanmış, benzerlerinin fazlaca olduğu bu yüzden özgünlükleri tartışmaya açık olan logo tasarımlar olduğu, sadeliğin ön planda tutulduğu ve kullanılan harflerin deforme edilmediği logo tasanmlanmn en önemli sorunu başka logo tasarımlarıyla benzerlik teşkil etmelerinin sıkça görülmesi olduğu, fakat bu benzerlik sadece davacı … ve davalı …’in tasarladıkları logo tasarımlan ile sınırlı olmadığı için davalı …’in … için tasarladığı logonun …’nm logo tasarımından faydalandığım ispatlayamadığı, çünkü her iki logo tasarımda da hazır font kullanıldığı görüldüğü, davalı …’in … Yayınevi İçin tasarladığı logoyu davacı … nın tasarımından esinlenmediği veva bu konuda onun logosundan hareketle oluşturulduğu şeklinde bir sonuca da varılamayacağı raporlarda tespit olunmuş, denetime elverişli ve diğer raporlar ile çelişkiyi ortadan kaldıran son heyet raporu hükme esas alınmıştır.
Taraflara ait logoların, hususiyet taşımadığı ve bu doğrultuda FSEK md.4 anlamında güzel sanat eserlerinden biri olarak düzenlenmiş grafik eser olarak da korunmayacağı, somut olayda her iki tarafa ait logolar, sektör ve teknik bilirkişilerin değerlendirmelerine göre eser niteliğinden olmadığından, eser sahipliğinden kaynaklanan hakların sözkonusu olmadığı bu bağlamda da çoğaltma hakkı, işleme hakkı gibi hakların ihlalinden de söz edilemeyeceği ayrıca davalının, kendi logosunu meydana getirirken davacıya ait logoyu esas almadığı, hatta sektör ve teknik bilirkişilerinin değerlendirmelerine göre, burada davalının davacının çalışmasından esinlenmiş olduğundan dahi söz edilemeyeceği bu doğrultuda, bir esinlenme varsa, gerek davacının gerekse davalının daha önce var olan çalışmalardan esinlenmiş olabileceği yönünde bir değerlendirme yapılmıştır.
Tüm dosya kapsamı hükme esas alınan son heyet raporlardaki değerlendirmeler dikkate alındığında her ne kadar davacı kendisine ait grafik eserin davalı tarafından izinsiz bir şekilde kullanıldığı iddiasıyla eser sahipliğine tecavüze dayalı olarak iş bu davayı açmış ise de logolar üzerinde çok detaylı bir grafik işçilik ya da grafik olarak tasarımcının kendine has yorumu gözükmediği, bu şekilde yapılmış logoların benzerleri ile birçok yerde karşılaşılabildiğini, hali hazırda bu şekilde aynı mantıkla yapılmış ve hazır logo olarak da satışa sunulmuş bazı sitelerden alınan örnekleri ve başka şirketler tarafından uygulamalarının bulunduğunu, iki logo da özgün bir tasarıma sahip gözükmediğini, logolar birbirinin benzeri olmadıklarını, tek ortak özelliği her iki tasarımcının.da birbirine benzer bir şablon font kullanmış olmaları ve gayet tekdüze ve basit bir şekilde ufak bir grafik oynama ile logo oluşturmuş oldukları, taraflara ait logolarda benzerliklerin her iki tasarımcının da birbirine benzer bir şablon font kullanmış olmalarından kaynaklanmış olduğu, davacının logosunun benzerlerinin hem logo olarak, hem de yazı karakterleri olarak daha önceden var olduğundan, logosunu tasarlarken daha önceki çalışmalardan esinlenmiş olabileceği, davacının logosu sadece harflerle oynanarak dizayn edildiğinden, dolayısıyla özgün, özel, görülmemiş, yapılması, düşünülmesi son derece zor bir logo olmadığı, davacı logosunu noterde onaylattığı tarihten önce dünyada yapılmış birçok benzer logonun ve bu logonun yapılabileceği çeşitli yazı karakterlerinin de var olduğu dikkate alındığında davacının eser niteliği bulunmayan grafik çalışmaya ilişkin açmış olduğu eser sahipliğine tecavüz iddiasının ve buna dayalı tazminat taleplerinin dinlenilemeyeceği anlaşılmakla davacının sübut bulmayan davasının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 256,17 TL’den mahsubu ile bakiyesi 196,87 TL’nin davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Uyarınca reddolunan maddi tazminat yönünden 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Uyarınca reddolunan manevi tazminat yönünden 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Artan masrafların karar kesinleştikten sonra talep olması halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.17/09/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸