Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/481 E. 2019/342 K. 21.08.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/481
KARAR NO : 2019/342

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/10/2018
KARAR TARİHİ : 21/08/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın … tescil no’lu kelime+şekilden oluşan markayı 31.03.2017 tarihinde adına Türk Patent ve Marka Kurumu (TPMK) nezdinde tescil ettirdiğini, dava konusu markanın Nice 29 no’lu sınıfta ve 43 no’lu sınıfta tescilli olduğunu, SMK m.5/1 c) uyarınca; dava konusu markanın kelime unsurunda yer alan “…” işaretinin Türkçede ‘Türk mutfağından bir ekmek türü, ekmek olarak sadesi yüzyıllardır Türkler tarafından yapıldığını ve yendiğini, farklı malzemeler kullanarak birçok farklı türü yapılabildiğini, kıymalı ve peynirli gibi, özellikle … yöresinde çok meşhur olduğunu, sade türüne … yöresinde pıtpıt da denildiği” şeklinde ifade edilip tanımlandığını, söz konusu markanın kelime unsurunda yer alan “…” işaretinin ise, Türkçede, “çay, zeytin, peynir, reçel vb. den oluşan ve genellikle sabahları yenilen ya da herhangi bir zamanda yenilebilen hafif yemek ” olarak tarif olunduğunu, Bu haliyle dava konusu markada kelime unsuru olarak yer alan “…” işaretlerinin gıda sektörü ve hizmetleri yönünden doğrudan tanımlayıcı olduğunu, özellikle “bazlamanın” kahvaltıda yoğun tüketilen ve “…” olarak nitelendirilen … yemek kültüründe yoğun kullanıldığını, “…” kelimesinin “…” kelimesine de hiçbir ayırt edicilik katmadığını, davalı markasının kelime unsuru ile birlikte şekil unsuru da içerdiğini, tanımlayıcı kelime unsuru ve ayırt edici nitelikteki şekil unsurunun kombinasyonunun tescil edilebilirliği için ayırt edici nitelikteki şekli unsurun, markaya bütüncül bakışta ayırt ediciliği sağlar nitelikteki unsur olup olmadığının değerlendirilmesi ve markadaki esas unsurun tespit edilmesinin gerekli olduğunu, bütüncül değerlendirme sonucu ayırt ediciliği sağladığı kabul edilebilecek şekli unsurun, marka örneğinde boyut anlamında baskın veya büyük unsur olması zorunlu olmamakla birlikte, markanın geneline hakim olan, ilk bakışta marka olarak değerlendirilebilecek derecede baskın unsur konumunda olması gerektiğini, bu hususun değerlendirilirken, tanımlayıcı kelime unsurunu farklı yazım karakterleri kullanarak yazmak, çerçeve içine almak, renkli yazmak, altını çizmek, standart süsleme biçimlerini, basit çizimleri kullanmak, ilgili sektörde yaygın kullanımı bulunan şekillere, basit geometrik şekillere veya hafızada iz bırakmayan silik unsurlara, siluetlere yer vermek tanımlayıcılık durumunu ortadan kaldırmayan hususlar olarak değerlendirildğini, davalı taraf markasında şekil unsurunun “…” kelimelerinin renkli çerçeve içine alındığı ve doğrudan … yapımında kullanılan “oklava” görseline yer verildiğini, şekil unsurunun ayırt edici niteliğinin bulunmaması veya tescili talep edilen mallar veya hizmetler için tanımlayıcı nitelikte olması ve dolayısıyla başvurudaki tanımlayıcı kelimenin bu özelliğini pekiştirmesi durumunda başvuru bir bütün olarak tanımlayıcı nitelikte kabul edildiğini, dava konusu markanın bütüncül izlenimde ayırt edicilikten uzak olduğunu, hakim unsurun (…) olarak gıda sektöründe kimsenin tekeline bırakılmaması gereken tanımlayıcı işaret ihtiva edildiğini, büvekkilinin de “…” sektöründe “…” ile birlikte … hizmeti sunan bir işletme sahibi olduğunu, işbu markanın hükümsüzlüğünde menfaatinin bulunduğunu, davalı ve sahibi olduğu işletmelerin, … ve … kelimelerinin kendi markaları olduğundan hareketle müvekkilinin işyerine haksız tedbir işlemleri uygulattığını, sosyal medya da dahil olmak üzere müvekilinin kişilik haklarını ağır surette zedelediğini, davalı tarafin Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde başkaca salt “…” kelime unsurlarını içeren … no’lu başvurusu bulunduğunu, bu başvurunun da dava konusu markadan ötürü tescil olunacağının muhakkak olduğunu, başvurunun tescili durumunda dava konusu markanın hükümsüzlüğünden bir fayda sağlanamayacağını beyanla davalı adına tescilli … tescil no’lu “…” kelime unsurlu markanın tescilli bulunduğu 29 no’lu sınıfta tüm alt gruplar yönünden, 43 no’lu sınıfta ise “Yiyecek ve içecek sağlama hizmetleri” yönünden hükümsüzlüğüne, davalı tarafın başkaca salt “…” kelime nusurlarını içeren … buşvuru no’lu başvurusunun tescil işlemlerinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş ise de; 31.07.2019 tarihli dilekçesi ile dava konusu uyuşmazlığa ilişkin tarafların sulh olması nedeni ile davadan feragat ettiklerini bildirdiği, dosyaya sunulan teminat mektubunun da iadesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin 31.07.2019 tarihli dilekçesi ile, yargılama gideri ve avukatlık ücreti taleplerinin bulunmadığını, ayrıca davacının dosyada mübrez olan teminatının iadesine muvafakat ettiklerini bildirdiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin sunduğu vekaletnamenin incelenmesinde davadan feragate yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.
HMK.nun 307 ve devamı maddelerinde davadan feragat ve şekli açıkça belirtilmiştir. HMK 307. Maddesi düzenlemesine göre feragat davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.
Feragat beyanı dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır, hüküm ifade etmesi için karşı tarafın veya mahkemenin muvafakatine bağlı değildir (HMK 309. madde). Feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir (HMK 310. Madde).
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde davanın vaki feragat nedeniyle REDDİNE karar vermek gerekmiş davalı vekilinin 31.07.2019 tarihli dilekçesi nazara alanarak yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacı vekilinin usulüne uygun vekaletnamesindeki açık yetkisine dayalı olarak 31.07.2019 tarihli dilekçesindeki vaki feragat nedeniyle davanın REDDİNE,
2-Her ne kadar kısa kararda yer verilmemiş ise de; davalı vekilinin muvafakatının bulunduğu anlaşılmakla, davacı vekilince sunulan … Bankası A.Ş … Şubesi’ne ait 09.04.2019 tarih ve … mektup no’lu 250.000,00 TL(İkiyüzellibinTürkLirası) bedelli teminat mektubunun iadesine,
3-Alınması gerekli 44,40 TL karar harcından, peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 8,50 TL karar harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda karar verildi. 21/08/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır