Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/477 E. 2020/168 K. 04.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/477
KARAR NO : 2020/168

DAVA : Marka (Maddi Tazminat İstemli), Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/10/2018
KARAR TARİHİ : 04/03/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Maddi Tazminat İstemli), Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket yetkilisinin müvekkili şirketi 07.07.2004 tarihinde devraldığını, şirketin eski ticaret unvanının “… Ticaret Limited Şirketi” olduğunu ve 12.11. 2010 tarihinde şu anki ismi olan “… Ticaret Limited Şirketi” olarak tescil edildiğini, şirket yetkilisinin 26.07.2004 tarihinde Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırmasına İlişkin Tebliğ’in 29, 30 ve 43. Sınıfları bakımından müvekkili şirket adına “ …” marka başvurusunda bulunduğunu, ancak bu başvurunun tescil ücretinin süresinde ödenememesi sebebi ile marka bakımından müddet kararı verildiğini, daha sonra, 02.01.2006 tarihinde tek hak sahibi olduğu “…” ibaresi için marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun 43. Sınıf olan; “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri: Restoran hizmetleri, self-servis restoran hizmetleri, lokanta hizmetleri, kafeterya hizmetleri, cafe hizmetleri, kantin hizmetleri kokteyl salonu hizmetleri snack-bar hizmetleri, bar hizmetleri, ikram hizmetleri (catering), yiyecek ve içecek hizmet araçlarının kiralanması hizmetleri… Geçici konaklama hizmetleri: Otel, motel, tatil köyü, pansiyon v.b. hizmetleri (geçici barınma), çadır kiralanması hizmetleri, gençlik kamp hizmetleri, yer ayırtma hizmetleri” bakımından Müvekkil şirket adına Türk Patent ve Marka Kurumu’nda … kod numarası ile tescilli olduğunu, marka başvurusunda bulunulduğu 02.01.2006 tarihinden itibaren müvekkili şirket adına koruma altında olduğunu, müvekkili şirketin “…” ibaresi bakımından 43. Sınıfta yukarıda tanımlanan hizmetler yönünden tek hak sahibi olduğunu, müvekkili firma tarafından, davalı yanın “…” ibaresini vurgulamak sureti ile ticari faaliyet gösterdiğinin, yiyecek-içecek hizmeti sağlanan işletme tabelalarında, panolarında ve reklam vasıtalarında işbu ibareyi kullandığının tespit edildiğini, davalı yanın müvekkili firmaya ait markaları kendi markası gibi gösterdiğini, tecavüze konu “…” ibaresi ile faaliyet yürütülen ve yeme-içme hizmeti sağlanan işletmelere ait tabela, pano ve reklam vasıtalarında tecavüze konu “…” ibaresini kullandığını, ve sosyal medya aracılığıyla da vaki işletmenin tanıtımını yine tecavüze konu “…” ibaresiyle yaptığını, tecavüz fiillerinin tespit edilmesi üzerine davalı yana … 15. Noterliği’nden sadır … Tarih ve … Yevmiye Sayılı ihtarname keşide edildiğini, ancak davalı yanın haksız ve kötü niyetli kullanımlarını sürdürdüğünü, davalı yanın “…” ibaresini kullanımının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili firmanın marka hakkından doğan haklarının ihlal edildiğini, bu eylemlerin 6769 sayılı sınai mülkiyet kanunu hükümleri uyarınca müvekkil firmanın tescilli marka korumasından doğan haklarına tecavüz ve 6102 sayılı türk ticaret kanunu gereğince haksız rekabet teşkil ettiğini, davalı kullanımları ile Müvekkil firmaya ait bulunan markanın tüm karşılaştırma unsurları bakımından birebir aynı olduğunu ve aynı sektörde kullanıldığını, müvekkili firmaya ait markanın sektördeki tanınmışlığı da dikkate alındığında; davalı yanın basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gerekirken ortalama tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek olan … ibaresini tercih etmesinin kötü niyetin göstergesi olduğunu, markalar arasında, görsel-işitsel-anlamsal-kavramsal benzerlik bulunduğundan bahisle , davalı yanın haksız kullanımları sebebi ile; öncelikle teminatsız olarak aksi halde teminat mukabilinde, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu hükümleri uyarınca tecavüzü havi kullanımlarını yoğun olarak gerçekleştirdiği davalı yanın işyeri tabelasının huzurdaki dava neticelenene kadar indirilmesini ve davalı yanın “…” ibaresini tanıtım vasıtaları, internet, fatura vb. tüm mecralarda kullanılmasının tedbiren önlenmesine, dava neticelendiğinde ise ilgili ürünlerin imhasına; fazlaya ilişkin hak ve alacağımız saklı kalmak kaydı ile, davalının tecavüz fiillerinden mütevellit müvekkillerinnin uğradığı maddi, manevi ve itibari zararların tazminine ve fazlaya dair her türlü hak ve alacak saklı kalmak üzere5.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi ve 5.000,00 TL itibar tazminatının davalıdan faizi ile birlikte tahsiline, müvekkili firma adına 43. Sınıfta tescilli … tescil numaralı “…” ibareli marka bakımından; davalının adı geçen markalara ve alan adına vaki tecavüzün tespiti, men’i, durdurulması ve önlenmesine, davalının haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespiti, men’i, durdurulması ve önlenmesine, müvekkili firmanın … tescil numaralı “…” ibareli markası nedeni ile ve bu ibare bakımından gerçek ve tescilli hak sahibi olduğundan, davalı yanın “…” ibaresini hukuka aykırı olarak kullanmakta olduğu işyeri tabelasının kaldırılmasına ve davalı yanın “…” ibaresinin kullanımının önlenmesine, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın iş bu dava ile kendisine haksız bir şekilde yarar sağlamaya çalıştığını, davacı şirketin davaya konu “…” ibareli marka için 2006 yılında başvuru yaptığını, ancak davalı müvekkil şirketin … isimli cafe & restaurant tarzındaki işletmesinin … ilinde 2005 yılında faaliyete başladığını, müvekkili şirketin 13 yıldır Samsun ilinde faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin davacının marka tescilinden önce bu ibareyi kullandığını, müvekkili şirketin aslında davacıdan daha eskiye dayalı kullanımının söz konusu olduğunu, davacının iddialarının aksine dava konusu markanın müvekkili tarafından tanınmış hale getirildiğini, müvekkili şirketin işlettiği …’nin Ağustos 2018 tarihinde …’da tüm Türkiye’de de … olduğunu, davacının iddialarının hiç birinin sağlam bir temeli olmadığını, müvekkili tarafından davacının markasına yönelik bir tecavüzün söz konusu olmadığını, davacı tarafın tescilli olan markasının … markası olmadığını, davacının tescilli markasını eklemeler yaparak farklı bir şekilde kullandığını, bu hususu dava dilekçesinde de ikrar ettiklerini, davacı tarafın sosyal medya hesaplarında da …ismini kullandığını, davacının … ve … ibarelerini kullandığını, davacının her ne kadar … ibaresi yönünden tescilli markası olsa da, davacı taraf bu markayı hiç bir zaman tek başına kullanmadığını, … olarak değil, ancak … olarak bilinir hale geldiğini, bu halde ,… olarak tanınmış hale gelmiş olmasının mümkün olamayacağını, davacı adına tescilli … tescil numaralı “…” ibareli marka ile davacının kullanımlarının birbirinden farklı olduğunu, dolayısıyla bu kullanıma dayanılarak marka korunmasından yararlanmasının da mümkün olmadığını, bahsi geçen “…” ibaresi için … başvuru numarası ile bir başvuru yapıldığını, bu başvurunun tescil aşamasına kadar geldiğini ancak bu başvurunun tescil edilmediğini, davacı adına tescilli … tescil numaralı markanın esaslı unsurunun … ibaresi olduğunu, özellikle markaya eklenen … ibaresinin … ibaresi ile birlikte daha fazla ayırt ediciliğe sebep olduğunu, dolayısıyla davacının kullanımındaki esaslı unsurun hem … ibaresi hemde … ibaresi olduğu, bu nedenle davacının tescilli markasını değil, tamamen farklı unsurlar içeren ancak marka olarak tescili bulunmayan ibareleri kullandığının açık olduğunu, davacı tarafın, davaya konu markayı kesintisiz bir şekilde dava tarihinden itibaren geriye dönük 5 yıl boyunca Türkiye’de ciddi biçimde kullandığını kanıtlaması gerektiğini, müvekkilinin eskiye dayalı kullanımı neticesinde de … ibaresinin bilinen ve tanınan bir ibare haline geldiğini, markaya tecavüzün koşullarının oluşmadığını, müvekkilnin tamamen kendi çalışması neticesinde işletmesini büyüttüğünü, tanınan ve bilinen bir işletme haline geldiğini, davacının … ismi ile yaptığı iş, köftecilikle sınırlı bir iş olup davalı müvekkilinin ise … olarak her türlü yiyecek ve içecek hizmeti verdiğini, yapılan işlerin aynı olmadığını, dolayısıyla müvekkilinin yaptığı iş ile davacıyı zarara uğratmasının mümkün olmadığını, kaldı ki davacı tarafın işletmesi ile davalı müvekkilinin işletmesinin tamamen farklı illerde olduğunu, … ilindeki bir işletme ile … ilindek… hizmetinin zarar görmesinin mümkün olmadığını beyanla; davacı tarafın davaya dayanak olarak gösterdiği … tescil numaralı “…” ibareli markayı kullanmadığını, tamamen farklı ibare ve şekiller kullandığını, davacının kullanmadığı bir marka üzerinde hak iddia ettiğini, müvekkilinin davacının marka tescilinden önce … ibaresini kullandığını, müvekkilinin eskiye dayalı kullanımdan dolayı haklarının bulunduğunu, markadan haksız bir şekilde yararlanmanın söz konusu olmadığını, müvekkilinin … ibaresini kullanmasından dolayı davacı tarafın herhangi bir zararının söz konusu olmadığını ve tazminat koşullarının oluşmadığını beyanla davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine, … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … E. Sayılı dava dosyasının işbu davada, Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29. maddesinin 2. fıkrası gereğince davacının işbu davaya dayanak olarak gösterdiği … tescil numaralı “…” ibareli markayı kullanmamasının def’i olarak ileri sürülmesinden dolayı, davacının bu markayı kullanmadığının tespitine, ve davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Birleşen … 1.FSHHM’nin … esas-… karar sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde, davalı adına TPE nezdinde … numarası ile tescilli “…” ibareli bir markasının bulunduğunu, bu markanın 43.sınıftan yani yiyecek ve içecek hizmetleri, restoran hizmetleri, self-servis restoran hizmetleri vb hizmetler yönünden kullanılması gerektiğini, davalının dava tarihinden geriye dönük 5 yıldan daha uzun süredir Türkiye de ciddi biçimde kullanılmamış olması ve markanın tescilli olduğu sınıfta bulunan ürünleri kapsamaması nedeni ile davalı adına tescilli … tescil numaralı “…” ibareli markanın Sınai Mülkiyet kanunun 9.maddesi gereğince tescilli olduğu tüm sınıflar yönünden iptali ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirkete tebligatın çıkarıldığı henüz davaya cevapta bulunmadığı anlaşılmıştır.
YAPILAN YARGILAMA VE GEREKÇE
Dosyada tarafların belirttikleri deliller getirtilmiş, uyuşmazlığın çözümü kısmen teknik bilgiyi gerektirdiğinden bilirkişi raporu alınmıştır.
Asıl dava markaya tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesine ve tazminata , birleşen dava ise markanın hükümsüzlüğüne ilişkindir. Hükümsüzlük talebi asıl davada dayanılan markaya ilişkin olduğundan mantıksal olarak önce incelenmelidir ki dayanılan marka zaten hükümsüz kılınırsa tecavüz durumu söz konusu olmaz. Bu bakımdan asıl davada davacının dayanağı olan … tescil numaralı markanın hükümsüzlüğü incelenecek olursa hükümsüzlük talebinin ciddi kullanım olmadığına yönelik olduğu görülmektedir. Asıl davacı birleşen davalının markasını tescil edildiği şeklin aynısı olarak kullanıp kullanmadığı tartışmalıdır. Asıl unsur olarak öne çıkan … ibaresinin markasal kullanımının bulunduğu görülmektedir. Ancak bu ibarenin yanında değişen unsurlar da bulunmaktadır. … kullanılması bakımından asıl davacı-birleşen davalıyı işaret etmektedir. Bu markanın tescil edildiği şekliyle kullanımının olmadığını ve bu sebeple tümden hükümsüzlüğünü iddia etmek ticari hayatın değişkenliği ve esnekliğine uymayan, katı ve sınırlandırıcı bir anlayış olup kabul edilemez. Markanın kaynak gösterme işlevi ayakta ve devam etmektedir. Bundan daha önemlisi ise tescil edilen mal ve hizmetlerde kullanılıp kullanılmadığıdır. Yapılan bilirkişi incelemesinden görüleceği gibi internet ve sosyal medya kullanımı ve sunulan delillerden asıl davacı-birleşen davalının markasını yiyecek ve içecek mal ve hizmetinde kullandığı diğer tescilli mal ve hizmetlerde kullanmadığı anlaşılmıştır. Gerçekten de bu marka ile otel, pansiyon, çadır, kamp gibi mal ve hizmetler verilmemiştir, bu bir vakıadır. O halde kullanılmayan mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlük koşulları oluşmuştur.
Tecavüz iddiasına gelindiğinde ise asıl davacı ile davalının faaliyet alanlarının yiyecek içecek hizmeti olması nedeniyle tecavüz ihtimali bulunmaktadır. Özellikle asıl-davalının kullandığı ibarenin de … olması nedeniyle tecavüz gündeme gelebilir. Ancak ve somut olayda daha önemlisi bu kullanımın ne zamandan beri devam ettiği ve asıl-davacının da buna karşı ne zaman harekete geçtiğidir. Bu husus öyledir ki, somut olayımızın çözümü açısından diğer tüm incelemeleri neredeyse gereksiz kılmaktadır. İncelendiğinde görülmüştür ki asıl-davalı 2007 yılından beri bu ibareyle faaliyette bulunmuştur. Asıl-davacı 30.05.2018 tarihinde gönderdiği ihtarname ile harekete geçmiştir. Aradan 13 yıl gibi bir süre geçmiştir. Bu süre SMK m.25/6’daki 5 yıllık sürenin çok üstündedir. Asıl-davacı her ne kadar haberdar olma tarihinin sonra olduğunu ileri sürmüşse de , subjektif olarak değil objektif olarak bir değerlendirme yapılmalıdır. Asıl davacı markasına ihtimam gösterip korunması yönünde etkili çabalara girse idi bu kullanımı çok daha önce öğrenebilirdi. Bu nedenle aradan geçen uzun zaman içinde tarafların birlikte var olabildiklerinin ticari olarak da somutlaştığı görülmüştür. Öyleyse asıl davada sessiz kalma nedeniyle hak kaybı gerçekleşmiş olup asıl davalının tecavüzde ve haksız rekabette bulunduğu söylenemez.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Asıl dava yönünden davanın REDDİNE,
a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40 TL karar harcının, peşin yatırılan 512,33 TL’den mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan 457,93 TL bakiye karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan maddi tazminat talebi yönünden asıl davalı vekili yararına 4.910,00 TL vekalet ücretinin asıl-davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren asıl-davalıya verilmesine,
c)-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan manevi tazminat yönünden asıl davalı vekili yararına 4.910,00 TL vekalet ücretinin asıl davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren asıl davalıya verilmesine,
d)- Asıl-davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
e)Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine
2-Birleşen dava yönünden davanın KISMEN KABULÜNE, … tescil nolu … ibareli markanın geçici konaklama hizmetleri, otel, motel, tatil köyü, pansiyon vb. hizmetleri, çadır kiralanması hizmetleri, gençlik kamp hizmetleri, yer ayırtma hizmetleri yönünden iptaline, iptal kararının dava tarihinden itibaren geriye doğru beş yıl önceden başlamak üzere etkili olmasına,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40 TL karar harcından, peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın birleşen dosya davalısından tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca birleşen dosya davacısı vekili yararına 4.910,00 TL vekalet ücretinin birleşen dosya davalısından alınarak kendisini vekille temsil ettiren birleşen dosya davacısına verilmesine,
c-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca birleşen dosya davalısı vekili yararına 4.910,00 TL vekalet ücretinin birleşen dosya davacısından alınarak kendisini vekille temsil ettiren birleşen dosya davalısına verilmesine,
d) Birleşen davacı tarafından yapılan; 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 48,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.048,50 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre hesaplanan 524,25 TL ile 71,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 596,05 TL yargılama giderinin birleşen dosya davalısından alınarak, birleşen dosya davacısına verilmesine, kalan kısmın birleşen dosya davacısı üzerinde bırakılmasına,
e)Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iade
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.04/03/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸