Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/476 E. 2020/269 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/476
KARAR NO : 2020/269

DAVA : Marka Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Ortadan Kaldırılması
DAVA TARİHİ : 11/10/2018
KARAR TARİHİ : 17/09/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan marka tecavüzü ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, ortadan kaldırılması davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin markasına ilişkin her türlü hakkın sahibi olup, birçok ülkede çanta, giyim, aksesuar gibi ürünlerin üreticisi olarak üne kavuştuğunu, dava konusu markanın birçok ülkede seçkin bir müşteri kitlesine sahip olduğunu, … markasının kalite ve güvenilirliğinin tüketicilerin tercihini önemli ölçüde etkilediğini, Trips Antlaşması 16/3 madde ve Paris Sözleşmesi 6.mükerrer maddesinin getirdiği korumanın genişletildiğini, yani farklı mal ve hizmetleri de dahil ettiğini, dava konusu markanın da bu nitelikte tanınmış marka olduğunu, farklı mal ve hizmetler için dahi bu markayı başkasının kendi adına tescil ettiremeyeceğini ve kullanamayacağını, müvekkili şirketin birçok ülkede tanınmış … markasının sahibi olduğunu, dünya çapında müvekkili şirketin markalarını taşıyan ürünlerin pazarı, hedef kitlesi başka bir deyişle alıcısının belli olduğunu, belli sabit bir kitlenin sürekli söz konusu markalı ürünleri kullandığını, davalı tarafından üretilen ürünlerin tamamının müvekkili şirketin faaliyet gösterdiği alanlar olduğunu, dava konusu olay bakımından … 1. Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin … esas sayılı davasının açıldığını, sanıkların beraat ettiğini ve ürünlerin sanıklara iadesi yönünde kararlar verildiğini belirterek, öncelikle beraat nedeniyle davalıya iadesine karar verilen yediemin …’da bulunan ürünlerin iadesi halinde müvekkili şirket bakımından telafisi imkansız zararlar meydana geleceğinden taklit ürünler üzerine tedbir konularak muhafazasına devam edilmesi için yediemin üzerinde bırakılması ve davalıya iadesinin engellenmesine, davalı eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, taklit ürünlerin mülkiyetinin müvekkili şirkete devrine ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya yapılan usulüne uygun tebligata rağmen cevap vermemiş, delil sunmamış ve duruşmalara da katılmamıştır.
Dosyada bildirilen tüm deliller toplanmış, … 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemsenin … esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmış ve TPMK kayıtları getirtilmiştir.
Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde, …tescil nolu “şekil” ibareli markanın 03, 14, 16, 18, 24, 25, 27, 29, 30, 32, 35 ve 40.sınıflarda 25/07/2014 tarihinde, … tescil nolu “…” ibareli markanın 03 ve 05.sınıflarda 20/06/2011 tarihinde … adına tescilli oldukları anlaşılmıştır.
… 1. Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasından alınan raporda bilirkişinin, … Adli Emanet Memurluğunun… nolu sırasına kayıtla muhafaza altına alınan ve incelenmek üzere tevdi edilen 1 adet bayan el çantasının, müşteki firmanın orijinal ürünü olmadığı, üzerinde, müşteki firma adına tescilli … nolu markanın izinsiz olarak ve taklit edilerek kullanıldığı, bu nedenle suça konu çantanın marka taklidi ürün olduğuna, Türkiye’de kullanım (lisans) hakkı hiçbir gerçek ya da tüzel kişiye verilmediği halde izinsiz olarak kullanılan bu marka sebebiyle, suça konu çantanın orta zeka düzeyindeki tüketiciler tarafından orijinalinden ayırt edilemeyeceğine, iltibasa yol açacağına ve aldatma kabiliyeti olduğu, hususlarında görüş bildirdiği anlaşılmıştır.
… 1. FSHCM’nin 30/12/2015 tarih … esas … karar sayılı kararı ve ceza dosyası incelendiğinde; davalı … hakkında ilk olarak verilen 22/01/2007 tarih ve … esas karar sayılı kararda davalının marka ihlal suçunu işlediği sabit görülmekle verilen mahkumiyet hükmünün temyiz edilmeksizin 05/03/2007 tarihinde kesinleştiği, sonrasında dava dosyasının AYM’nin … gün ve …2 sayılı iptal kararı ile TCK’nın 2 ve 5. Maddelerinin 5252 sayılı yasanın geçici 1. Maddesi uyarınca 01/01/2009 tarihinden itibaren ceza içeren özel yasalar hakkında da uygulanması yönünden değerlendirilmek üzere dosyanın tekrar esas kaydı yapılarak ele alındığı, bu defa ilk verilen hükmün iptaline, TCK 5 maddesi gereği yüklenen fiilin 556 sayılı KHK hükümlerine göre şuç oluşturmadığı anlaşıldığından CMK 223/2-a bendi gereği yüklenen fiil suç olarak tanımlanmadığından sanığın beraatine karar verildiği, kararın 16/02/2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın “USUL EKONOMİSİ İLKESİ” başlıklı Madde 30-“(1) Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” hükmüne amirdir.
Dosya kapsamı davacının talepleri dikkate alındığında ceza dava dosyasında önceden raporun alınmış olması tekrardan inceleme yapılmasını gerektirir bir durumun bulunmaması dikkate alındığında usul ekonomisi gözetilerek bilirkişi incelemesi yapılmaksızın yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka tecavüz ile haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi ve ortadan kaldırılması talebine ilişkindir.
Ceza davası açısından değerlendirme ;
6098 sayılı TBK” Madde 74- Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” hükümlerine amirdir.
Somut olaya dönüldüğünde davalı hakkında yapılan ceza kovuşturması sonucunda ilk olarak marka ihlal suçunu işlediği sabit görülemekle verilen cezanın kesinleştiği, sonrasında AYM iptal kararı ve mevzuat değişiklikleri dikkate alınarak davalının eyleminin şuç olarak tanımlanmamış olması sebebiyle beraat kararı verildiği dikkate alındığında ve izahı yapılan mevzuat kapsamında ceza beraat kararının mahkememiz açısından bağlayıcılığının bulunmadığı, haksız fiil temelli markaya tecavüz ve haksız rekabet talepleri açısından sunulan deliller kapsamında değerlendirme yapılması gerektiği anlaşılmıştır.
Markaya Tecavüz iddiası yönünden;
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile iîişkilendiribne ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /ifcra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanmast veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya me?ru bagtoaftsı c/maması şartıyla işaretin aynt veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
SMK’nın 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b) Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c) Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç) Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e) (d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d) bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde tutulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımın tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Somut olaya dönüldüğünde; ceza dosyası içerisinde yer alan bilirkişi tespitlerinde … Adli Emanet Memurluğunun … nolu sırasına kayıtla muhafaza altına alınan ve incelenmek üzere tevdi edilen 1 adet bayan el çantasının, müşteki firmanın orijinal ürünü olmadığı, üzerinde, davacı firma adına tescilli markanın izinsiz olarak ve taklit edilerek kullanıldığı, bu nedenle marka taklidi ürün olduğu, herhangi bir hakka dayalı olmaksızın izinsiz olarak kullanılan bu marka sebebiyle, suça konu çantanın orta zeka düzeyindeki tüketiciler tarafından orijinalinden ayırt edilemeyeceği, iltibasa yol açacağı ve aldatma kabiliyeti olduğu dikkate alındığında davalı eyleminin izahı yapılan mevzuat kapsamında markanın izinsiz kullanımı ve marka hakkına tecavüz teşkil ettiği sonucuna ulaşılmış, markaya tecavüze dayalı taleplerin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Haksız rekabet iddiası yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Somut olaya dönüldüğünde; ceza dosyasına sunulan bilirkişi raporundaki tespitler dikkate alındığında davalı tarafın davacı tarafa ait markayı ayniyet derecesindeki taklit kullanımlarının izahı yapılan TTK md. 54 ve TTK md. 55/l-a (4) kapsamında haksız rekabete sebebiyet verdiği sonucuna ulaşılmış, yine davacının haksız rekabete dayalı taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı ceza dosyasında alınan bilirkişi raporu ve izahı yapılan mevzuat kapsamında talep değerlendirildiğinde; her ne kadar ceza dosyasında davalının beraatine karar verilmiş ise de beraat kararının hukuk mahkemesini bağlamayacağı, usul ekonomisi dikkate alındığında tekrardan inceleme yaptırmayı gerektirir bir durumun bulunmadığı, … Adli Emanet Memurluğunun … nolu sırasına kayıtla muhafaza altına alınan ve incelenmek üzere tevdi edilen 1 adet bayan el çantasının, davacı firmanın orijinal ürünü olmadığı, üzerinde davacı adına tescilli markanın izinsiz olarak ve taklit edilerek kullanıldığı, bu nedenle marka taklidi ürün olduğu, herhangi bir hakka dayalı olmaksızın izinsiz olarak kullanılan bu marka sebebiyle, suça konu çantanın orta zeka düzeyindeki tüketiciler tarafından orijinalinden ayırt edilemeyeceği, iltibasa yol açacağı ve aldatma kabiliyeti olduğu dikkate alındığında davalı eyleminin markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği sonucuna ulaşılmakla davacının sübut bulan davasının kabulüne karar vermek gerekmiş, dosya kapsamı itibarı (eylem üzerinden uzun süre geçmiş olması el konulan davaya konu ürün sayısı dikkate alındığında) ile hükmün ilanı talebi yönünden hukuki yararın bulunmadığından bu talebin reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ İLE, davalı kullanımlarının (davalı tarafından piyasaya sunulan ürünlerin) markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, ortadan kaldırılmasına, bu kapsamda davalı uhdesinde olmak kaydıyla taklit ürünlere el konularak masrafı davalıya ait olmak üzere imhasına, infazda … 1. Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasına sunulan 23/09/2004 tarihli bilirkişi raporunun dikkate alınmasına, bu raporun hüküm eki sayılmasına,
2-Davacının ilan talebinin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 54,40 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 18,50 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan: 101,20 TL posta gideri ve 71,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 173,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/09/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır