Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/445 E. 2019/407 K. 03.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/445
KARAR NO : 2019/407

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/09/2018
KARAR TARİHİ : 03/10/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1983 yılından itibaren kuyumculuk sektöründe faaliyet gösterdiğini, 1991 yılında aynı zamanda soyadı olan “…” adı altında markalaşma yoluna giderek, kuyumculuk sektöründe kendi adına bir yer edindiğini, sektöründe sayılı ve prestijli kuruluşlardan biri haline geldiğini, aynı zamanda “…” ibaresini sektöründe tanınmış hale getirdiğini, İptali talep edilen “…” ibareli markanın Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde 20.12.1999 tarih ve … no ile uluslararası 14., 21., 25., 34., 37. ve 43. sınıflara bağlı tüm emtia ve hizmetler için davalı şirket adına tescil edilmiş olup, anılan marka davalı şirket tarafından tescilli olduğu uluslararası 14., 21., 25., 34., 37. ve 43. sınıflara dahil emtia ve hizmetler için 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun markayı kullanma olarak kabul ettiği şekilde son beş yıllık dönem içerisinde kullanılmadığını, Müvekkili … tarafından … 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde … Esas sayısı ile davalı şirket adına TPMK nezdinde 20.12.1999 tarih ve … no ile tescilli ancak son 5 yıllık dönem içerisinde kullanılmayan “…” ibareli markanın, 556 Sayılı KHK’nın 14. Maddesine dayanarak “…” ibareli markayı 5 yıl süreyle kullanmama sebebiyle markanın hükümsüzlüğü davasının açıldığını, verilen kararın Yargıtay Bozma ilamı üzerine … 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayısını aldığını, müvekkili tarafından ayrıca gerçek hak sahipliği sebebiyle davalı aleyhine … 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinde … Esas sayılı dava dosyası ikame edildiğini ve bu davanın … 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile birleştirildiğini, … 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin … Esas sayısıyla görünen dava dosyasının, Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli, 2016/148 E. Ve 2016/189 K. Sayılı kararı uyarınca 556 Sayılı KHK’nın 14. Maddesinin iptal edilmesinden dolayı tefrik edilip asıl davanın(556 Sayılı KHK’nın 14. Maddesine dayalı “…” ibareli markanın, 5 yıl süreyle kullanmama sebebiyle ikame edilen hükümsüzlük davası) reddine karar verildiğini, … 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında alınan 04.02.2015 tarihli bilirkişi raporu gerekse de müvekkil …’ün gerçek hak sahipliği sebebiyle … 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin … Esas sayısı ile görülen dava dosyası tefrik edildikten sonra … Esasını aldığını, bu dosyada alınan 09.03.2018 tarihli bilirkişi raporundaki haklılıkları nedeni ile bu davayı açtıklarını, … 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasında alınan 04.02.2015 tarihli bilirkişi raporunda, “Davalı markasının tescil edildiği 14. Sınıfta yer alan mal ve hizmetler bakımından ciddi bir kullanımının olmadığı..” sonuç ve kanaatinin bildirildiğini, … 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyasında alınan 09.03.2018 tarihli bilirkişi raporunda ise, “.. davalı markasının tescil edildiği 14. Sınıfta yer alan mal ve hizmetler bakımından ciddi bir kullanımının olmadığı tespit edildiğinin…” bildirildiğini, her iki bilirkişi raporunda da davalı yan adına 20.12.1999 tarih ve … no ile tescilli “…” ibareli markanın ciddi anlamda kullanılmadığının tespit edildiğini, davalı yanın kullandığı markanın “…” ibarel marka olduğunu, bu markanın davalı Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde 12.02.2007 tarih ve … no ile uluslararası 14. ve 35. sınıfa dâhil emtia ve hizmetler için tescilli olduğunu, kuyumculuk sektöründe faaliyette bulunan şirket merkezi Kapalıçarşı, … olan ve … ve … adreslerinde şubeleri bulunan davalı şirketin gerek şubelerine ait dış cephelerinde yer alan tabelalarda, gerekse kartvizit, sertifika ve ürün ambalajlarında “…” ibareli marka değil, “ …” ibareli markanın kullanıldığından bahisle, 20.12.1999 tarih ve … no ile tescilli “…” ibareli markasının üçüncü şahıslara devrinin ihtiyati tedbiren önlenmesine, davalı şirket adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde 20.12.1999 tarih ve … no ile tescilli ancak son beş yıllık süre içinde tescilli olduğu uluslararası 14., 21., 25., 34., 37. ve 43. sınıflara bağlı tüm emtia ve hizmetler yönünden kullanılmayan “…” ibareli markanın, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 9. Maddesi uyarınca tescilli olduğu tüm emtia ve hizmetler için iptaline, Türk Patent ve Marka Kurumu markalar sicilinden terkinine, işbu iptal kararının TPMK Resmi Marka Gazetesi’nde şerh ve ilanına, iptal kararının 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 27. Maddesinin 2. Fıkrası uyarınca iptal halinin oluştuğu tarihten itibaren etkili olmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde yer alan iddialarının tümünün gerçek dışı olduğunu, dava dilekçesinde, davalının markayı “ …” ibaresi olarak kullandığının iddia edildiğini, oysa müvekkilinin başlangıçtan itibaren hem “…” hem de “ …” markalarını tescil ettirerek kullandığını, 6769 s. SMK’nun 9.maddesinin 2(a) bendi açıkça markanın ayırt edici unsuru değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılmasını, markayı kullanma olarak kabul ettiğini, sadece bu hususun dahi davanın reddi için yeterli olduğunu, davalı müvekkilinin“…” markası yanında … numara ile TPE’de tescilli “ …” markasını da kullanmasının nedeninin davacının haksız rekabetinin önüne geçme amacı taşıdığını, davacının Mehmet …’ün kuyumculuk sektöründe yıllardır oluşturmuş olduğu güven, tanınırlılık ve itibardan haksız olarak faydalanmak istediğini, her iki kişinin de isimlerinin “…” olması, kardeş olduklarının bilindiğini, bu durumun piyasada karışıklıklara yol açtığnıı, tüketicilerin … algısıyla davacıya yönelmesine neden olduğunu, bu durumdan davacının haksız menfaat temin ettiğnii, bunların önüne geçme adına müvekkilinin hem “…” ve hem de “ …” ibareli markaları birlikte kullandığını, “…” markasının gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, müvekkili şirketin…Ticaret Sicil’inde … no ile… tarihinden bu yana kayıtlı olduğunu, şirket ortaklarından …’ün, şirketleşme öncesi 1960’lı yıllardan bu yana …’da “…” namıyla(markasıyla) kuyumculuk sektöründe faaliyet gösterdiğini, yıllardır “…” markasını kuyumculuk sektöründe Türkiye ve dünyada maruf hale getirdiğini, davacı …’ün, ….’ün kardeşi olup, kuyumculuğa …’ün yanında başladığını, bir müddet sonra ayrı işyeri açtığını, davacının ağabeyine karşı sürekli davalar açarak “…” markasını almaya çalıştığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 2017/700 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; taraflarının ve dava konusunun iş bu dava dosyası ile aynı olduğu dosyalar arasındaki hukuki ve fiili irtibat mevcut olduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK.nun 166. maddesi uyarınca “(1) Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar. (2)Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır. (3)Birleştirme kararı, derhâl ilk davanın açıldığı mahkemeye bildirilir.” denilmektedir.
Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, Mahkememizin iş bu dava dosyası ile yine Mahkememizin 2017/700 esas sayılı dava dosaysı arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, birisi hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği, davaların birlikte görülmesinde hukuki yarar ve zorunluluk bulunduğu kanaatine varılarak iş bu dava dosyası ile Mahkememizin 2017/700 esas sayılı dava dosyasının birleştirilmesine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Mahkememizin işbu dava dosyası ile mahkememizin 2017/700 Esas sayılı dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu anlaşılmakla Davaların BİRLEŞTİRİLMESİNE, yargılamaya birleşen dosya üzerinden devam olunmasına, esasın bu şekilde kapatılmasına,
2-Esasımızın bu şekilde kapatılarak yargılamanın birleştirilen Mahkememizin 2017/700 esas sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine,
3-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin taleplerin birleşen dosya üzerinden değerlendirilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, esas hükümle birlikte yasa yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/10/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır