Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/402 E. 2022/96 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/402 Esas
KARAR NO : 2022/96

DAVA : Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli), Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 10/08/2018
KARAR TARİHİ : 26/05/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli), Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkili şirketin 1871 yılından bu yana Türkiye’de Kurukahve imalatı, satış ve pazarlaması işiyle uğraşan firma olduğunu, 1871 yılından bu yana aynı aile tarafından sürdürülen ticari faaliyet kapsamında müvekkil şirket … Ticaret Odası’nın ilk kurucu üyelerinden olduğu gibi 1933 tarihli tasarım ile ülkemizin ilk tescilli markalarından olup tüm Türkiye ve dünya çapında tanınmış bir marka olduğunu, kamuoyunca malum olduğu üzere müvekkili …’nin TPE nezdinde yenileme ile… Ticaret nosu ile figürlü “…” tanınmış markasının 1871 den bu yana bu yana sahibi olduğunu, … internet sitesi ile müvekkili şirketin bilgisi ve onayı olmaksızın tanınmış tescilli markasının birebir taklit ve kopyası yapıştırılmış olarak sözde “…” olarak belirtilen sıvı tüplerin internet üzerinden satıldığı, bu siteye giriş yapılıp müvekkili şirkete ait logolu görselin üzerine tıklandığında ise … linki açıldığında açılan bu linkde …başlığı ile … Ticaret nosu ile figürlü “…” tanınmış markasının bulunduğu tüp seklınde likit satıldığının tespit edildiğini, … isimli internet sitesi araştırıldığında ise, künyesinin bulunmadığı aynca faaliyet adresi bilgilerinin de internet sitesinde yer almadığının görüldüğünü, bunun üzerine taraflarınca 04.07.2018 tarihinde … Cumhuriyet Başsavcılığının …soruşturma numaralı dosyasında … isimli internet sitesi yetkilisi/yetkililerinin öncelikle tespiti ve tespit edilen kişi veya kişilerin cezalandırılması talebiyle şuç duyurusunda bulunulduğunu, hali hazırda soruşturmanın halen devam ettiğini, henüz Savcılık Makamı tarafından bahse konu internet sitesi sorumlularının tespit edilemediğini, bu sırada taraflarınca … isimli internet sitesinden sanki müşteriymiş gibi ürün satın alabilmek için site içerisinde yer alan “çevrimiçi yazışma” bölümüne girilerek sipariş vermek istediklerini belirttiklerinde sistem üzerinden görüştükleri kişi tarafından ödeme yapılacak banka ve İBAN bilgilerinin taraflarına verildiğini, hesap sahibi olarak da davalı … bildirildiğini, bu nedenle husumetin bu şahısa yöneltilmiş olduğunu Savcılık makamı tarafından ayrıca tespit edilecek şahıslara ilişkin talep ve dava haklarını saklı tuttuklarını, davalı yanca müvekkil şirket markasının hukuka aykırı biçimde ürünler üzerinde kullanılarak … isimli internet sitesi üzerinden satılması müvekkilinin tanınmış tescilli markasına açıkça tecavüz niteliğinde olduğu gibi davalı bu şekilde müvekkil şirketin ticari itibar ve şöhretinden yararlanarak haksız kazanç elde ettiğini, hukuka aykırı bu durumun önlenmesi amacıyla taraflarınca 12.06.2018 tarihinde … 12. Sulh Ceza Hakimliğinin …D. iş dosyasında Erişimin Engellenmesi talebinde bulunulmuş ise de Hakimlik tarafından yapılan inceleme neticesinde “ her türlü talebin yargılamayı yapacak mahkemeden talep edilebileceği” gerekçesiyle talebin reddine karar verildiğini, karara karşı taraflarınca itiraz edildiğini ancak … 1. Sulh Ceza Hakimliğinin … D. İş dosyasında 22.06.2018 tarihinde itirazın reddine karar verildiğini, yine taraflarınca https://buharkeyf.com isimli internet sitesinin iletişim bölümünde yer alan … adresine e-mail yoluyla 5651 Sayılı yasa gereğince ihtarname gönderildiğini ve ürünlerin kaldırılması ile söz konusu linke erişimin engellenmesi talep edilmiş ise de bu taleplerinin de sonuçsuz kaldığını, bu nedenle öncelikle ve ivedilikle; müvekkili şirketin marka hakkına tecavüz ile açıkça saldırı niteliğinde olan … linklerinin içeriğe erişimin engellenmesini ve söz konusu site ve linklerin yayından kaldırılmasını, ürünlerin satışının durdurulmasına karar verilmesini talep ettiklerini, görüldüğü üzere davalının müvekkilinin itibarından uzun yıllar süren ürün ve kalite oluşturma gayretinden haksız surette yararlandığını, müvekkilinin tüm tüketici nezdinde büyük ilgi ve tüketim yarattığı markasının haksız kullanımı nedeniyle müvekkil aleyhine müşteri ve gelir kaybına neden olduğunu, haksız kazanç elde ettiğini, bu nedenle delillerin toplanması ve güvence altına alınması, nihayet haksız kazanç elde edilmesi ve müvekkilini zararlandırıcı faaliyetin sürdürülmesini engellemek için müvekkili şirketin markasının kullanıldığı dava konusu ürünün üretilmiş, satışa hazır ve üretim aşamasındaki ürünler ile bu ürünlerin; üretiminde kullanılan makine ve cihazın müsadere edilmek amacıyla adli emanete alınmasını talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle müvekkili şirketin marka hakkına tecavüz ile açıkça saldırı niteliğinde olan … linklerinin içeriğe erişimin engellenmesini ve söz konusu site ve linklerin yayından kaldırılmasını, davanın kabulü ile marka hakkına tecavüz fiillerinin tespit ve durdurulmasını, marka hakkına Tecavüzün giderilmesini, zarar giderimi olarak; zarar ve davalının elde ettiği menfaat dava başında belirlenmesine olanak bulunmadığından; HMK’nun 107. maddesi gereğince belirsiz alacak davası niteliğinde olarak ileride tespit edilecek zarar miktarı üzerinden davanın ikmal edilmesi saklı kalmak üzere şimdilik maddi tazminat olarak; 2.500 TL maddi ve 2.500 TL manevi zarar olmak üzere toplam 5.000,00 TL tazminatın haksız rekabet tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsilini; marka hakkına tecavüz dolayısı ile üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, cihaz, makine gibi vasıtalara davalıya ait bildirilen adreslerde el koyulmasını; marka hakkına tecavüz teşkil eden müvekkil şirket markasının kullanıldığı ürünlerin imhasını; davalı aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları davalıdan karşılanarak, ilgililere tebliğ edilmesi ve kamuya yayın yoluyla duyurulmasını, yargılama gideri vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı asil 03/10/2019 tarihli celsedeki beyanlarında; ” ben markaya tecavüz ve diğer iddiaları kabul etmiyorum bahse konu site boşanmış olduğum eşim …tarafından haberim olmaksızın benim adıma açılmış olup ben durumdan tarafıma gönderilen tebligatlar sonucunda haberdar oldum ben herhangi bir suretle satış ve pazarlama yapmadım, hesaplarımı da boşanmış olduğum eşim kullanıyordu, herhangi bir ticari defterim yoktur, çalıştığım bankaların ismini ve hesaplarını bildireceğim,” şeklinde beyanda bulunmuş olup 23/01/2020 tarihli celsedeki beyanlarında; banka bilgilerini dosyaya sunamadım, herhangi bir ticari kaydım ve defterim yoktur, benim herhangi bir markaya tecavüz eylemim söz konusu değildir, açılan davayı kesinlikle kabul etmiyorum,” şeklinde beyanda bulunmuş olup, davacı vekilinin aynı celsedeki tüm bankalara müzekkere yazılması talebi dosya kapsamı davacının tazminat talebinin SMK 151/2-b kapsamında talep edilmiş olması dikkate alınarak tüm bankalara müzekkere yazılmasına yönelik talebinin esasa etkili olmayacağı anlaşılmakla reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememiz 12/10/2018 tarihli Ara Kararı ile “…6100 sayılı HMK’nın 389-390 maddeleri ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159.maddesi gereğince İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN takdiren 10.000,00 TL nakdi teminat veya aynı miktarda kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibrazı şartıyla KABULÜNE, Dava dilekçesinde belirtilen, … linki üzerine yargılama sonuçlanıncaya kadar ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE…” karar verilmiştir.
Dosyaya sunulan deliller, belgeler ve ceza davasının açıldığı … 2. Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin…Esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilerek Mahkememiz dosyası içerisine alınmış olup işbu dosyada alınan Bilirkişi Raporunda özetle; … 2. Fikri Ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesince tarafıma verilen görevde müşteki tarafın hak sahibi olup olmadığı, suça konu … internet sayfasının marka hakkına tecavüz unsurlarının bulunup bulunmadığı hususunda inceleme ve değerlendirme yapıldığını, müşteki firmanın Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde yapılan marka araştırımasında hak sahibi olduğu ve markalarının koruma altında olduğunun görüldüğünü, dava dosyası kapsamında yapılan inceleme sonucunda tüm unsurlar birlikle değerlendirildiğinde; 03.04.2019 tarihli şüpheliye ait… İsimli web sitesine inde“… 10.sulh Ceza Mahkemesi tarafından verilen 29.08.2018 tarih ve… D. İş sayılı kararına istinaden, Bilgi Teknolojileri Ve İletişim Kurumu tarafından koruma tedbiri uygulanmaktadır” uyarısının çıktığı ve sayfanın aktif olmadığı ulaşılamadığı, suça konu markanın bahse konu intemet sitesinde 03.04.2019 tarihi itibariye kullanımı söz konusu olmadığı; müşteki firmanın sigara likiti satışının bulunmadığı, şüpheli internet sitesinde müştekiye ait marka kullanılmak suretiyle sigara likiti satışı yapıldığının dosyada yer alan belgeler üzerinde görüldüğü, dosyada yer alan, müşteki tarafından dilekçe ekinde sunulan belgelerin Mahkemece delil kabul edilmesi halinde ekran görüntülerinin alındığı tarihte müşteki adına tescilli… Tescil Numaralı markasının birebir İKTİBAS oluşturacak şekilde kullanımının söz konusu olduğu ve ihtilaf şartlarının oluştuğu, ortalama sıradan tüketici nezdinde müşteki marka ile ayırt edilmesinin zor olduğu ve karıştırılma ihtimalinin olduğu ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununa göre marka hakkına tecavüz şartlarının oluştuğu sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Mahkememiz 23/01/2020 tarihli duruşmasında “…Davacı vekiline davalıya yönelik şikayetlerine ilişkin soruşturma ve kovuşturma yapılıp yapılmadığına yönelik beyanlarını ve banka hesaplarına yönelik beyanlarını sunabilmesi için iki haftalık kesin süre verilmesine..” karar verilmiş olup, davacı vekilince sunulan beyan dilekçesi ve davalı asilin Mahkememiz 15/10/2020 tarihli duruşmasındaki beyanı esas alınarak …bank ve …BANK’a ait hesap dökümleri Mahkememiz dosyası içerisine alınmıştır.
Dosyaya sunulan deliller ve belgeler kapsamında Mahkememiz 07/10/2021 tarihli duruşmasında “…Dosyanın Mahkememizce resen seçilecek bir mali müşavir bilirkişiye tevdiine, tarafları arasındaki uyuşmazlık konusunun tespiti yönünden özellikle dosya içerisine alınan hesap kayıtlarından davacıya ait markayı içerir ürünlere ilişkin gönderilen paraların ayrıştırılıp ayrıştırılamadığı, ayrıştırılabiliyor ise miktarının ne olduğu hususunda bilirkişi raporu alınmasına…” karar verilmiş alınan Bilirkişi Raporunda özetle; Davalının …bank hesabına farklı tarih ve kişilerden dava tarihine kadar toplamda 22.841,47 TL para geldiği, bir tanesinde 2 adet likit için yazdığı ve diğer havale ve eft’lerde açıklama yazmadığı, Davalının …bank hesabına farklı tarih ve kişilerden dava tarihine kadar toplamda 44.540,90 TL para geldiği, bir tanesinde likit için yazdığı ve diğer havale ve eft’lerde açıklama yazmadığı, ağırlıklı pos hesabından para girişi olduğu ve bu pos satışlarının neye istinaden olduğunun tespit edilemediği, davalının kendi şahsı olarak yatırılan paraların hesaplamaya dahil edilmediği, her iki banka hesap hareketlerinde detaylı açıklama yazmadığından davacıya ait markayı içerir ürün satışından ne kadar kazanç elde ettiğinin tespit edilemediği, davalının web sayfası üzerinden satışlarında alıcıların havale, eft açıklamalarına likit, elektronik sigara gibi şeyler yazmayınız, isim soyisim yazmanız yeterlidir, aksi takdirde ödemeniz iade edilip iptal edilecektir” şeklindeki ibaresi olduğu, bu sebeple gönderilen paraların ayrıştırılamadığı görüş ve kanaati belirtilmiştir.
Davacı vekilince sunulan Bilirkişi Raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; davalının inceleme konusu … Banka ait hesap hareketlerinde Raporda belirtildiğinin aksine tek bir havale değil, 3 ayrı havale daha bulunduğunu, bu nedenle bu yönüyle raporda yapılan inceleme eksik olduğunu ek rapor alınması gerektiğini, Mahkememizce de malum olduğu üzere, hesaplamanın davalının elde ettiği gelire göre hesaplanmasının mümkün olmaması halinde hakkaniyete uygun bir tazminat belirlenmesi gerektiğini, buna göre TBK 50 ve 51. Maddeleri uyarınca uğranılan zarar tam olarak ispat edilemiyorsa hâkimin olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri de göz önünde tutarak zararın miktarının hakkaniyete uygun olarak belirleyeceği düzenlendiğini, bu kurallar bir bütün olarak değerlendirildiğinde yasa koyucu en başından bazı davalarda zararın belirlenmesinin güçlüğünü gördüğünü, ancak eylemin de maddi yönden karşılıksız kalmaması için yargıca hakkaniyet kuralları uyarınca zarar miktarını belirleme yetkisi verdiğini, bu yasal düzenlemeler ışığında, Mahkemece davalının banka hesabına yapılan ödemeler de dikkate alınmak suretiyle hakkaniyete uygun tazminat talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini açıklanan nedenlerle bilirkişi Raporunda yapılan inceleme eksik olduğu itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasını, Mahkemece aksi kanaatte olunması halinde ise TBK 50 ve 51. Maddeleri dikkate alınarak hakkaniyete uygun tazminat talepleri doğrultusunda davanın kabulünü; yargılama masrafları ile ücreti vekâlet alacağının davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İş bu dava markaya tecavüzün tespiti durdurulması önlenmesi ortadan kaldırılması, maddi ve manevi tazminata ilişkindir.
Markaya Tecavüz iddiası yönünden;
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2- b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tesdili markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde tutulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımın tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Somut olaya dönüldüğünde ; gerek davalıya ait hesap incelemelerindeki hesap dökümleri gerekse delil olarak sunulan davaya konu siteye ait ekran görüntüsünde yer alan hesap bilgileri dikkate alındığında davalının ” bahse konu site boşanmış olduğum eşim Hüseyin Aydın tarafından haberim olmaksızın benim adıma açılmış olup ben durumdan tarafıma gönderilen tebligatlar sonucunda haberdar oldum ben herhangi bir suretle satış ve pazarlama yapmadım, hesaplarımı da boşanmış olduğum eşim kullanıyordu” şeklindeki savunmasına itibar olunamayacağı açılan dava yönünden hasım sıfatının bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın “USUL EKONOMİSİ İLKESİ” başlıklı Madde 30-“(1)Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” hükmüne amirdir.
Dosya içerisine alınan ceza dosyası raporu dikkate alındığında markaya tecavüz yönünden tekrardan inceleme yapılmasının esasa etkili olmadığı usul ekonomisine uygun düşmeyeceği anlaşılmakla tekrardan inceleme yapılmaksızın yargılamaya devam olunmuş olup, tazminat taleplerinin değerlendirilmesi yönünden gerekli inceleme yapılmıştır.
Ceza dosyasında alınan raporda gerekse sunulan delil listesinde yer alan davaya konu internet sitesine ilişkin ekran görüntüleri dikkate alındığında davalının izinsiz bir şekilde davacıya ait tanınmış tescilli markasını internetten piyasaya sunmuş olduğu ürünler üzerinde kullandığı bu kullanımların izahı yapılan mevzuat kapsamında markaya tecavüz teşkil ettiği sonucuna ulaşılmış buna dayalı taleplerin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tazminat Talepleri yönünden değerlendirme;
Yine 6769 sayılı Kanunun “Tazminat” başlıklı 150. Maddesine göre “(1)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür.
(2)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir.
(3)Hak sahibi, sınai mülkiyet hakkının ihlali iddiasına dayalı tazminat davası açmadan önce, delillerin tespiti ya da açılmış tazminat davasında uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesi için, sınai mülkiyet hakkının kullanılması ile ilgili belgelerin, tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulması konusunda karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.
“Yasanın “Yoksun kalınan kazanç” başlıklı MADDE 151-
(1)Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar.
(2)Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır: a)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir. b)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç. c)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(3)Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.
(4)Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, ikinci fıkranın (a) veya (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması hâlinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir.” hükümlerine amirdir.
Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür. Markaya tecavüz nedeniyle marka sahibinin uğradığı maddi kayıp, fiili zarar ve yoksun kalınan kazançtan oluşmaktadır. Yoksun kalınan kazanç, marka hakkına tecavüz edilmesi dolayısıyla malvarlığında kesin olarak ya da büyük ihtimalle gerçekleşecek artışın kısmen veya tamamen önlenmesi, yitirilmesi olarak tanımlanabilir.
Somut olaya dönüldüğünde ;
Davacı yanın dosyaya sunmuş olduğu beyanlar ve deliller kapsamında bu hesaplama usullerinden maddenin 151/2-b fıkrası kapsamında davalının elde ettiği kazanç üzerinden hesaplanmasını talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafça herhangi bir ticari defter dosyaya sunulmamış olup, davalıya ait banka hesap dökümleri dosya içerisine alınmıştır.
TBK Madde 50- “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. ” hükümlerine amirdir.
Alınan muhasip bilirkişi raporunda; davalıya ait hesap dökümleri incelendiğinde havale ve eft açıklamalarının birkaç tanesinde likit için yazdığı ve diğer havale ve eft’lerde açıklama yazmadığı, ağırlıklı pos hesabından para girişi olduğu ve bu pos satışlarının neye istinaden olduğunun tespit edilemediği, davalının kendi şahsı olarak yatırılan paraların hesaplamaya dahil edilmediği, her iki banka hesap hareketlerinde detaylı açıklama yazmadığından davacıya ait markayı içerir ürün satışından ne kadar kazanç elde ettiğinin tespit edilemediği, davalının web sayfası üzerinden satışlarında alıcıların havale, eft açıklamalarına likit, elektronik sigara gibi şeyler yazmayınız, isim soyisim yazmanız yeterlidir, aksi takdirde ödemeniz iade edilip iptal edilecektir” şeklindeki ibaresi olduğu, bu sebeple gönderilen paraların ayrıştırılamadığı” tespit ve değerlendirmelerinde bulunulduğu şu hale göre SMK 151/2-b kapsamında net bir zarar hesabının yapılmayacağı bu noktada tazminat miktarının TBK 50 gereği takdiren belirlenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmış talep edilen 2.500,00 TL tazminatın markanın kullanım durumu dosya kapsamı dikkate alındığında yerinde olduğuna kanaat getirilmekle bu miktar üzerinden maddi tazminat talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Manevi Tazminat yönünden;
SMK 149 hükmüne göre; “ Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi manevi zararın tazminini isteyebilir”. Manevi tazminat talebi için Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde manevi tazminat şartlarının gerçekleşmesi gerekir.
Yargıtaya göre marka hakkına tecavüz varsa başka bir deyişle haksız rekabet eylemi sabit ise bu halde manevi tazminata da hükmedilmesi gerekir.
Somut olaya dönüldüğünde; Davalının markaya tecavüze yönelik eylemlerinin davacının markasına olan güvenirliği, tüketici nezdinde oluşan algıyı zedelediği dikkate alınarak ihlalin ağırlığı hak ve nesafet gözetildiğinde talep edilen 2.500,00 TL’nin yerinde olduğuna kanaat getirilmekle bu miktar üzerinden talebin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı sunulan rapor içerikleri izahı yapılan mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde; davalının davacıya ait tescilli tanınmış markayı kendisine ait internet sitesinde teşhir etmiş olduğu ürün görsellerinde izinsiz bir şekilde kullandığı, davalının siteyi eski eşinin kullandığı savunmalarının hesap bilgilerinin kendisine ait olduğu dikkate alındığında bir savunma gerekçesi olarak olarak ileri sürülemeyeceği, bu kullanımların izahı yapılan mevzuat kapsamında markaya tecavüz teşkil ettiği anlaşılmakla davacının markaya tecavüze dayalı taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmiş, maddi tazminat talebi yönünden hesaplamaya esas herhangi bir ticari kaydın dosyaya sunulmadığı dikkate alındığında talebin BK 50 gereği takdiren belirlenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmış olup davalının eyleminin ağırlığı dikkate alınarak takdiren 2.500,00 TL üzerinden talebin kabulüne karar vermek gerekmiş yine mevzuat kapsamında şartları oluşan manevi tazminat yönünden takdiren 2.500,00 TL üzerinden talebin kabulüne karar vermek gerekmiş hükmün ilanı talebinin de kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur..
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile davalı kullanımlarının markaya tecavüz teşkil ettiğinin TESPİTİNE, DURDURULMASINA, ÖNLENMESİNE,
Bu kapsamda ”… ve …” isimli sitelere erişimin engellenmesine, alan adlarının terkinine, davacı marka ve logosunu içeren ürünlerin davalı uhdesinde olmak kaydıyla el konularak yeddiemine tevdine, karar kesinleştiğinde masrafın davalıya ait olmak üzere imhasına,
2-Davacının maddi tazminat davasının KABULÜ İLE; takdiren 2.500,00 TL maddi maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi (reeskont faizini geçmemek kaydıyla) ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davacının manevi tazminat davasının KABULÜ İLE; takdiren 2.500,00 TL maddi maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi (reeskont faizini geçmemek kaydıyla) ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masarafı davalıya ait olmak üzere trajı en yüksek 3 gazeteden birinde bir defaya mahsus ilanına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 341,55 TL karar harcından peşin yatırılan 85,39 TL harcın mahsubu ile kalan 256,16 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan; 1.173,00 TL bilirkişi ücreti + posta gideri ve 126,49 TL harç (peşin+başvuru+VH) olmak üzere toplam1.299,49 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul olunan markaya tecavüz talebine ilişkin hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13 maddesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat üzerinden hesap olunan 2.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10 maddesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat üzerinden hesap olunan 2.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafça herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/05/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸