Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/385 E. 2019/20 K. 17.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/385
KARAR NO : 2019/20

DAVA : Marka İptali ve Sicilden Terkin
DAVA TARİHİ : 20/04/2012
KARAR TARİHİ : 17/01/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan marka iptali ve sicilden terkin davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin kuyumculuk, mücevher sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalı şirketin ise züccaciye ve sofra tasarımı üzerine faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirketin TPMK nezdindeki … nolu marka başvurusunu, davalı şirketin … nolu markası sebebiyle 14. sınıf için reddedilmiş olduğunu, davalı şirketin söz konusu markasını 14. sınıfın 1. ve 2.alt sınıflarında tescil tarihi olan 09/12/2004 tarihinden bu yana kullanmadığını, olsa olsa 3. altsınıfla kullanmış olabileceğini, 14.sınıfın 1. alt sınıfında “kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil), altınlar, bilezikler, yüzükler, zincirler, takılar, mücevherler ve kıymetli eşyalar, madalyonlar, kol düğmeleri, kravat iğneleri yaka iğneleri, broşlar..”ın 2. alt sınıfında ise “saatler ve zaman ölçme cihazları, kronometreler, metronomlar (rakkaslar) ve parçaları, saat kordonları”nın bulunduğunu, 556 sayılı KHK’nın 14. ve madde 42/c uyarınca davalıya ait söz konusu markanın 14. sınıfın 1. ve 2. alt sınıfları için kullanmama nedeniyle iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davalı şirketin 2012/2 sayılı tebliğe ekli listenin 14. sınıfının 1. ve 2. alt sınıflarına giren “heykel, biblo” ve “saat” satışı yaptığını, 2012/2 sayılı tebliğ eki sınıflandırma listesine 14.sınıfın 1. alt sınıfına, daha önce 13/12/20001 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren sınıflandırma tebliğinde 14.sınıfın 3. alt sınıfında yer alan heykeller, bibloların da dahil edildiğini, “bernardo b şekil” markasını 8, 14, 20, 21, 24, 26, 35. mal ve hizmet sınıfları için 11/07/2003 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 10 yıl müddetle tescil ettirdiğini, ‘…’ markalarının da …, … no ile davalı şirket adına tescilli olduğunu, keza ” … şekil” markasının da 25. sınıf için … no ile davalı şirket adına tescilli olduğunu, mağaza sayısının bütün Türkiye’de 57’ye ulaştığını, markanın tanınmış marka statüsüne ulaşmış olduğunu, farklı mal ve hizmetler bakımından da korunması gerektiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
YARGITAY BOZMA İLAMI:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, mahkememiz kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 25/04/2018 tarihli ve 2016/10406 esas, 2018/3095 sayılı kararı ile “Dava, kullanmama nedenine dayalı markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde, dava konusu markanın 14. sınıfın 1. ve 2. alt grubundaki bazı sınıflar yönünden kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Ancak, 556 sayılı KHK’nın 42/1-c maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 09.04.2014 gün ve 2013/147 Esas ve 2014/75 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş ve ayrıca karar tarihinden sonra 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin de iptaline karar verilmiştir. Bu durumda, Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozularak mahkememize iade edilen dosyada yeniden yargılama yapılarak bitirilmiştir.
Dava, 556 sayılı KHK hükümleri uyarınca markanın ciddi kullanılmaması nedeniyle iptali ve sicilden terkini talepli davadır.
Dosyada tarafların bildirdikleri tüm deliler toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, kök ve ek raporlar alınmıştır.
Dava konusu markanın tescili için davalı şirket tarafından TPMK’ya başvurulduğu tarihte geçerli olan ve 31/12/2001 tarihli RG’de yayımlanmış bulunan 2002/2 sayılı tebliğe göre 14.sınıf ve içerdiği alt gruplar 14.01 :“Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil ); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar, madalyonlar, kol düğmeleri, kravat iğneleri yaka iğneleri, broşlar…”
14.02 Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil)”
14.03“Süs eşyaları heykeller, biblolar, vazolar. Sofra takımları, spor müsabakalarında verilen kupalar, sofra takımları (çatal bıçak takımları hariç), puro ve ağızlıkları, tabaklar, kaplar, kadehler, .sigara tablaları, tütün kutulan, küllükler, kağıtlıklar, havluluklar ‘dan oluşmaktadır.
Dava açıldıktan sonra Anayasa Mahkemesinin 2016/148 esas ve 2016/189 karar sayılı 14/12/2016 tarihli 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin Anayasanın 91. maddesinin birinci fıkrasına aykırı olması sebebiyle iptaline dair kararın 06/01/2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlandığı görülmektedir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararları 153. maddesinin 6. bendinde belirtildiği üzere, geriye yürümez ise de; Hukuk Genel Kurulunun 31/03/2004 tarihli ve 156/194 sayılı kararında benimsenen görüşe göre de, iptal kararının kesinleşen işlem ve kararlara etkili olmayacağı, görülmekte olan davalarda ise, geriye yürümeme kuralının uygulanmayacağı, dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin iptal kararının derdest dosyalar ve kesinleşmemiş karar dosyalarında uygulanacağı sonucuna varıldığından, somut olayımızda dava dosyasının henüz derdest olması sebebiyle 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptalinden dolayı davanın yasal dayanağı kalmamış bulunmaktadır.
Ülkemizin taraf olduğu TRİPS’in (Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Anlaşması) hükümleri üye ülkeler tarafından uygulanacağı birinci maddede açıkça belirtilmiştir. Sözleşmede hüküm altına alınan maddeler üye ülkelerde belirtilen uyuşmazlıklarda oluşan yasal boşluklarda uygulanabilecek ve boşluğu doldurabilecek nitelikte ve Anayasanın 90. maddesi çerçevesinde Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde hükümler Mahkememizce de uyuşmazlıklara uygulanabilir ise de, Paris Sözleşmesinde belirtilen kullanmamaya ilişkin iptal sebebinin yasal boşluğu doldurur nitelikte olmadığı gibi, TRİPS’in markayı kullanma koşulu başlıklı 19. maddesinin 1. bendinde “Tescilin idame ettirilmesi için markanın kullanılması gerekli ise, tescil sahibi tarafından markanın kullanılmasını önleyen engellerin varlığına dayalı olarak geçerli nedenler ileri sürülmedikçe, tescil ancak markanın kullanılmadığı kesintisiz en az üç yıllık bir süre geçtikten sonra iptal edilebilir. Marka ile korunan mal veya hizmetlere uygulanan ithalat kısıtlamaları veya hükümetçe uygulanan başka koşullar gibi markanın kullanılmasına engel oluşturan ve marka sahibinin iradesinden bağımsız olarak doğan koşullar, markanın kullanılmaması için geçerli nedenler olarak kabul edilecektir” şeklinde markanın iptali için yapılacak değerlendirmenin ve incelemenin sınırları ve şekli belirtilmiş, sürenin asgarisi ifade edilmiş olup, bu halde de belirtilen madde mahkemelerce doğrudan uygulanması gereken hüküm niteliğinde olmayıp, iptalle ilgili oluşturulacak ulusal yasalarda yapılması gereken uygulamaya ilişkin belirlemeyi yapar, sonuç olarak da tavsiye niteliğinde olduğundan, TRİP 19. maddenin de uygulanma koşulları mevcut değildir.
6100 sayılı HMK’nın “Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri” başlıklı 331. Maddesi -” Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder. ..” hükmüne içermektedir.
Tüm bu hususlar nazara alındığında, her ne kadar dava açıldığı tarihte 556 sayılı KHK’nın 14. kapsamında değerlendirmeye girilmiş ise de, dosya temyiz aşamasında iken 06/01/2017 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren KHK’nın 14. maddesinin Anayasa Mahkemesinin iptali sebebiyle davanın yasal dayanağı kalmamış olmakla, davanın niteliği itibariyle de yasal boşluğun Medeni Kanunun 1. maddesi kapsamında doldurulamaması sebebiyle, karar tarihinde yasal dayanağı bulunmayan davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekmiş, mahkememizce verilen önceki tarihli hüküm (kısmen kabul yönünde) tarafların haklılık durumları dikkate alınarak yargılama giderleri taraflar üzerinde bırakılarak ve vekalet ücreti takdir olunmaksızın aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın 556 sayılı KHK’nın 14.maddesinin Anayasa Mahkemesinin 2016/148 esas sayılı kararı ile iptaline karar verildiği anlaşılmakla DAVA KONUSUZ KALDIĞINDAN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 44,40 TL karar harcından peşin yatırılan 21,15 TL’nin mahsubu ile kalan 23,25 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsiline,
3-Davanın dayanağı olan 556 sayılı KHK’nın 14. Maddesi, dava derdest iken Anayasa Mahkemesinin 2016/148 esas ve 2016/189 karar sayılı 14/12/2016 tarihli kararı ile iptal edildiğinden, HMK 331 maddesi göz önünde bulundurularak haklılık durumları gözetilerek taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, aynı sebeple yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
4-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 17/01/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır