Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/384 E. 2019/136 K. 28.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/384
KARAR NO : 2019/136

DAVA : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi, Durdurulması
DAVA TARİHİ : 25/07/2018
KARAR TARİHİ : 28/03/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin 1938 yılında kurularak elyaf üretimine başladığını ve 1962 yılında yıllık yaklaşık 60.000’i bulan üretim kapasitesine ulaşarak sektöründe lider konuma ulaştığını, başta …, … , … , … ve … ve şekil markaları olmak üzere pek çok markaya sahip müvekkilinin 2004 yılında … Şirketler Grubu’na satın alarak tüm liyosel faaliyetlerini yüksek tanınırlığı bulunan … markası altında birleştirdiğini, tanınmış … ve şekil markasını yeni ve özgün üretim yönetimiyle ham odun maddesinden ürettiği elyaflar üzerinde kullandığını, davalının … sayılı … ibaresi için TPMK nezdinde kötü niyetli olarak tescil başvurusu yaptığının tespit edildiğini, davalının … alan adlı web siteinde … ve şekil markaları üzerindeki hukuka aykırı kullanımının yoğun olarak devam ettiğini, müvekkilinin ihtilafı öncelikle sulh yoluyla çözmeye çalıştığını, davalı başvuru sahibine noter aracılığı ile ihtarname gönderdiklerini, davalının marka tescil başvurusundan vazgeçmesine rağmen kullanımlarının devam ettiğini, müvekkilinin markası ile ayırt edilemeycek derece benzer … ibaresi için … sayı ile yeni bir marka tescil başvurusunda bulunduğunu, davalının kendisine ait “…” isimli Youtube hesabı aracılığı ile … ve şekil ibarelerinin sıklıkla müvekkili markaların haksız kullanımını içeren paylaşımlar yaptığını, davalının haksız kullanımlarının müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini iddia ederek, davalının haksız kullanımlarının durdurulmasına ve önlenmesine, davalıya ait dava konusu markaların kullanıldığı internet sitesi ve linklere erişimin engellenmesine, el konulacak …, … ve şekil markalarını içeren ürünlerin, tabelaların, reklam, tanıtım materyellerine ve tespti edilebilecek diğer her türlü materyalin imha edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin yatak, baza ve koltuk takımları başta olmak üzere her çeşit ev tekstili ürünlerinin üretimini ve gerek yurt içinde gerekse yurt dışında satışını yaptığını, davacının tescilli markalarının hiçbirisinin 20.sınıfta tescil ettirilmediğini ve başvuru aşamasında olduklarını, müvekkili şirketin başvurusu yapılmış olan … sayılı … markasının ise tescilinin gerçekleştirildiğini, davacı yanın 20. Sınıfta tescil ettirmek amacıyla başvuruda bulunduğu … ibareli marka başvurusunu müvekkili şirket başvurusundan sonra gerçekleştirdiğini, …’in okaliptüs ağacı özlerinden elde edilen doğal bir selülozik life verilen isim olduğunu, herhangi bir ayırt edici niteliğe haiz olmadığını, davacı yanın …, …, …, … gibi web sitelerinde … ve … markalarının kullanıldığını iddia ederek, müvekkili şirketin davacının markasına tecavüz ettiğini iddia ettiklerini, bahsedilen sitelerin müvekkiline ait olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması talebine ilişkindir.
Davacı vekilinin sunduğu 21/03/2019 havale tarihli dilekçesinde, taraflar arasında devam eden sulh görüşmelerinin olumlu bir şekilde sonuçlandığını ve buna göre taraflar arasında söz konusu uyuşmazlıkları sulh yoluyla sonlandıran bir sözleşme imzaladıklarını, sözleşme kapsamında davalı şirketin, “… uzantılı internet sitesinde, mobilya sektörü kapsamında yatak yaylarında, bazalarda ve benzeri ürünlerde, kataloglarında ve reklam filmlerinde, sosyal medya hesaplarında veya işyeri ve/veya sahip olduğu başka bir yer/mekanda, Hak Sahibine ait “…” ve “¸” markalarının ve müvekkilin … markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer “…” markalarının kullanımına son vermeyi ve işbu kapsamdaki tüm içerikleri derhal kaldırmayı, Gelecekte müvekkilimizin “…” ve “¸” markalarından oluşan, içeren veya benzeyen hiçbir marka veya işareti, herhangi bir yargı mercii nezdinde kullanmayacağını ve tescil ettirmeyeceğini, Müvekkilimizin markalarından doğan hakları doğrudan ya da dolaylı olarak herhangi bir biçimde ihlal edebilecek tüm fiillerden kaçınacağını” 22/02/2019 tarihli taahhütname ile tahhüt ettiğini, bu kapsamda HMK’nin 123 maddesi uyarınca davayı geri aldıklarını, davalı şirketin de taahhüt ettiği üzere davaya konu vekalet ücreti veya yargılama giderlerine ilişkin talepleri bulunmadığını belirterek, vazgeçme taleplerinin kabulü ile davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir edilmemesine karar verilmesini talep ettiği anlaşıldı.
22/02/2019 tarihli taraflarca imzalanan sulh sözleşmesinin 9.maddesinde davalının avukatlık ücreti ve yargılama gideri talep etmeyeceğinin düzenlendiği ve davadan vazgeçmeye ilişkin muvafakat ettiği anlaşılmıştır.
HMK’nın 123.maddesi “Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Sulh 6100 sayılı HMK’nın 313 vd maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre “Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir.
Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dâhil edilebilir. Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir.” Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir. İrade bozukluğu ya da aşırı yararlanma hâllerinde sulhun iptali istenebilir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde tarafların dava konusu hususunda sulh oldukları sulhe göre hüküm kurulması taleplerinin bulunmadığı, davacının açmış oldukları davadan HMK 123 kapsamında vazgeçtiği, davalının da buna muvafakat ettiği anlaşılmakla sulh kapsamında yargılama harç ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığı göz önünde bulundurularak esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın sulh ile sonuçlandığı davacının açmış olduğu davadan vazgeçtiği, davalının da muvafakat ettiği anlaşılmakla ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 44,40 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 8,50 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsiline,
3-Talep olmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 28/03/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır