Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/380 E. 2019/475 K. 19.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/380
KARAR NO : 2019/475

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 23/07/2018
KARAR TARİHİ : 19/11/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin 1987 yılında İtalya’da kurulmuş ve İtalyan tarzını dünya standartlarıyla birleştirerek dünyanın sayılı kozmetik şirketleri arasına girdiğini, 1998 yılında yaratılan ve aktif olarak kullanılmaya başlanan, aynı yıl müvekkili şirketin menşe ülkesinde ve … nezdinde tescil edilen yüksek düzeyde sektörel tanınmışlığa haiz “…” markasının yaratıcısı ve gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkilinin markasını 1998 yılından bu yana aynı biçimde kullandığını, davalı şirketin TPMK nezdinde … tescil numarası ile 03.sınıfta tescil ettirdiği “…” ibareli markanın sahibi olduğunu, müvekkili şirketin tanınmış markasının birebir aynısını şekil unsurları ile beraber ve dahi kullanım şeklini de koplayarak 03.sınıfta yer alan müvekkilinin tescil sahibi olduğu ve markasını üzerinde kullandığı mallar ile birebir aynı/benzer mallar bakımından TPMK nezdinde haksız ve hukuka aykırı bir şekilde tescil ettirdiğini, iltibas yaratmak suretiyle müvekkili şirketin itibarından, müşteri çevresinden ve gelirinden haksız ve hukuka aykırı bir biçimde yararlanmak amacı içerdiğini iddia ederek, … tescil nolu “…” ibareli markanın davalı tarafından kullanılmasının engellenmesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini, … tescil nolu “…” ibareli markanın gerçek hak sahibinin müvekkili şirket olması, davalı yanın markayı kötü niyetli olarak adına tescil ettirmesi ve müvekkili şirketin … ve türevi markalarını tanınmış marka olarak ve önceye dayalı kullanımdan kazandığı hakkı nedeniyle tescile bağlı olmaksızın korumaya sahip olması nedenleriyle tescilli olduğu tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin davacının belirttiği üzere kötü niyetli olmadığını, tescil tarihi 2015 yılı olmasına rağmen bu markaya ilişkin olarak hiçbir faaliyet içinde bulunmadığını, hiçbir maddi kazancının olmadığını, müvekkilinin tescil aşamasında da bu ismin başka bir kullanıcı tarafından başka bir ülkede aktif bir şekilde kullanıldığını bilmediğini, davacı yanın bu ismi müvekkili tarafından tescili yapılan 22/10/2015 tarihinden önce kullanıldığını belirttiğini ancak davacının bu yöndeki iddialarının gerçeği yansıtmadığını, dava konusu ismin ve bu ismin kapsamına ilişkin markanın iç piyasada 2015 yılından önce kullanılmadığını, müvekkili şirketin ileride ticari olarak bu konuda faaliyette bulunma ihtimaline binaen, bu marka için kanunda belirtilen şartlarla tescil başvurusunda bulunduğunu ve tescil edildiğini, kanunun işaret ettiği yolların haricinde başka bir işlem bulunmadığını, davacı adına 6769 sayılı SMK kapsamında bir rüçhan hakkının bulunduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka hükümsüzlüğü talebine ilişkindir.
Dosyada tarafların tüm delilleri toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiştir.
TPMK kayıtlarının incelenmesinde, … tescil nolu “…” ibareli markanın 03.sınıf hizmetler bakımından … adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin 14/11/2019 havale tarihli dilekçesi ile, davalı tarafla dava dışında sulh olduklarını, dava konusu … tescil nolu “…” ibareli markanın müvekkiline devredildiğini, davanın konusuz kaldığını, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin 15/11/2019 havale tarihli dilekçesi ile, davacı ile yaptıkları sulh görüşmelerinin olumlu sonuçlandığını, dava konusu markanın devredildiğini, yargılama gideri ve vekalet ücreti talebinde bulunmadıklarını bildirdiği anlaşılmıştır.
Sulh 6100 sayılı HMK’nın 313 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre “Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir. Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dâhil edilebilir. Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir.”
Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir. İrade bozukluğu ya da aşırı yararlanma hâllerinde sulhun iptali istenebilir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde tarafların dava konusu hususunda sulh oldukları, davaya konu markanın davacıya devrinin gerçekleştiği sulhe göre hüküm kurulması taleplerinin bulunmadığı, şu hale göre davanın konusuz kaldığı, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığı anlaşılmakla esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 44,40 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 8,50 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Taraflarca yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 19/11/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸
Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır