Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/370 E. 2021/108 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/370
KARAR NO:2021/108

DAVA:Marka ve Ticaret Unvanı Tecavüzü ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i, Sonuçlarının Ortadan Kaldırılması, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ:19/07/2018
KARAR TARİHİ:04/03/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan marka ve ticaret unvanı tecavüzü ve haksız rekabetin tespiti, men’i, sonuçlarının ortadan kaldırılması, maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkillerinden … AŞ’nin … ve … seri markalarının TPMK nezdinde tescilli marka sahibi olduğunu, … markasının TPMK nezdinde … tescil nolu 18, 24 ve 25, … tescil nolu 23 ve 40.sınıflarda,… tescil nolu 35.sınıfta müvekkili adına tescilli olduğunu, … ibaresinin … … AŞ unvanlı … şirketinin de tescilli ticaret unvanı olduğunu, … markasının TPMK nezdinde … kayıt numarası ile tanınmış marka statüsünde kayıtlı olduğunu, davalının … … unvanlı perakende tekstil ürünleri satılan iş yerinde satışta olan erkek tek ceketlerden bazılarının orijinal … kumaşından mamul olmamasına rağmen … etiketi ile satıldıklarının tespit edildiğini, … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası üzerinden davalı hakkında şikayette bulunulduğunu, davalı iş yerinde yapılan aramada 31 adet taklit ürün tespit edildiğini, davalının bu eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini ve halen markasal kullanım ve ihlalin devam ettiğini iddia ederek, davalının marka ve … unvanına tecavüz ve haksız rekabetinin tespitine, men’ine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik SMK 151/2-c maddesine istinaden 5.000 TL maddi ve 15.000 TL manevi tazminatın davalıdan arama işlemi yapılan 26/04/2018 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının cevap ve delil sunmadığı, ancak katıldığı 18/07/2019 tarihli ikinci duruşmada, açılan davayı kabul etmediğini, bahse konu iş yerinin kapandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada bildirilen tüm deliller toplanmıştır.
Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde, … tescil nolu “…” ibareli markanın 18, 24 ve 25.sınıf emtialarında 28/09/2004 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…” ibareli markanın 23 ve 40.sınıf emtialarında 05/06/2008 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…” ibareli markanın 35.sınıf emtialarında 22/07/2008 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu markanın … numarası ile tanınmış marka statüsüne alındığının tespit edildiği ve … AŞ adına kayıtlı oldukları anlaşılmıştır.
… Ticaret Odasına yazılan müzekkereye cevaben, davaya konu olan markanın cirosunun %15’inin oranında rakamın emsal bedel olarak bildirildiği anlaşılmıştır.
… Sulh Ceza Hakimliğinin … D.iş sayılı dosyasının incelenmesinde, şüphelinin…yetkisili … olduğu, müştekilerinin … AŞ ile … … AŞ olduğu, 25/04/2018 tarihinde düzenlenen değişik iş kararında talebin kabul edildiği, arama yapılmasına, arama sonucunda suç konusu eşya ele geçmesi halinde el konulmasına karar verildiği, yapılan arama el koyma işleminde işyerinde giriş katta satışa hazır vaziyette üzerinde “Yüzde Yüz …” yazan 31 adet erkek tek ceket tespit edildiği, müşteki vekilinin mezkur ürünlerin taklit olduğu beyanı üzerine 3 adedine el konularak 28 adedinin…’a yeddi emin olarak bırakıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce 05/03/2019 tarihli oturum 5 nolu ara kararı uyarınca talimat mahkemesi aracılığı ile oluşturulacak heyetten rapor alınmasına karar verildiği, dosyanın … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderildiği ve … Talimat sırasına kaydının yapılarak, düzenlenen raporun mahkememize dosyamız ile birlikte gönderildiği anlaşılmıştır.
Alınan raporda bilirkişilerin, davaya konu ürünlerin taklit ürünler olduğu, davalı tarafından gerçekleştirilen eylemin marka ve ticaret unvanına tecavüz anlamına geldiği, davacının SMK’nın bu maddesi kapsamında talep edebileceği maddi tazminatın 2.911 TL olabileceği, vaki eylem sebebiyle manevi tazminat şartlarının oluştuğu ve miktarının mahkemenin takdirinde olduğu, hususlarında görüş ve tespitlerini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka ve ticaret unvanı tecavüzü ve haksız rekabetin tespiti, men’i, sonuçlarının ortadan kaldırılması, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Markaya Tecavüz iddiası yönünden;
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2- b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tesdili markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır.
SMK m. 7/2-c’ye göre ise tanınmış marka söz konusu olduğunda, tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması, aynı sınıfta olup olmadığına bakılmaksızın marka hakkına tecavüz fiili teşkil edecektir.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde tutulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımın tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, … 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Somut olaya dönüldüğünde ; talimat vasıtasıyla alınan raporda “Adli emanete alınan ürünlerin iç kısmında “Yüzde Yüz – Bu … etiketi kıyafetinizin en üst kalite yün standartlarıyla üretildiğinin garantisidir. …” ibaresinin bulunduğu, ceketlerin iç cebinde ve kol içlerinde bulunan etiketlerde ise “Aperto” ibaresinin bulunduğu, celbedilen adli emanetteki ürünler arasında bulunan bir adet erkek ceketin sırt kısmında bir parça kumaş kesildiği ve davacı tarafından üzerinde teknik analiz yaptırıldığı ve ürünlerin … kumaşı olmadığı konusunda dosyaya analiz raporu sunulduğu, davacı tarafından dosyaya kıyaslamaya esas alınabilecek herhangi bir orijinal ürün sunulmamış olmakla birlikte dosya içinde davalı tarafından bu ürünlerin ne şekilde temin edildiğine, yasal nüsha olduğuna dair herhangi bir fatura sunulmadığı gibi dosyada davalı tarafından bu konuda herhangi bir beyanda da bulunulmadığı, tüm bu kapsamda tespit edilen ürünlerin orijinal “…” markalı ürünler olmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır.
Tüm bu kapsamda, davalının davaya konu “…” markasını taşıyan orijinal olmayan ürünleri satması eyleminin, davacının tescilli markalarından doğan haklarını ihlal niteliğinde olduğu anlaşılmakla izahı yapılan mevzuat kapsamında markaya tecavüz şartlarının oluştuğu sonucuna ulaşılmış buna dayalı taleplerin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tazminat Talepleri yönünden değerlendirme;
Yine 6769 sayılı Kanunun “Tazminat” başlıklı 150. Maddesine göre “(1)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür. (2)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir. (3)Hak sahibi, sınai mülkiyet hakkının ihlali iddiasına dayalı tazminat davası açmadan önce, delillerin tespiti ya da açılmış tazminat davasında uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesi için, sınai mülkiyet hakkının kullanılması ile ilgili belgelerin, tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulması konusunda karar verilmesini mahkemeden talep edebilir. “
Yasanın “Yoksun kalınan kazanç” başlıklı MADDE 151- (1)Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar. (2)Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır: a)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir. b)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç. c)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli. (3)Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur. (4)Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, ikinci fıkranın (a) veya (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması hâlinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir. (5)Mahkeme, patent haklarına tecavüz hâlinde, patent sahibinin bu Kanunda öngörülen patenti kullanma yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğu kanaatine varırsa yoksun kalınan kazanç, ikinci fıkranın (c) bendine göre hesaplanır. (6)Coğrafi işarete veya geleneksel ürün adına tecavüz hâlinde bu madde hükmü uygulanmaz.” hükümlerine amirdir.
Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür. Markaya tecavüz nedeniyle marka sahibinin uğradığı maddi kayıp, fiili zarar ve yoksun kalınan kazançtan oluşmaktadır. Yoksun kalınan kazanç, marka hakkına tecavüz edilmesi dolayısıyla malvarlığında kesin olarak ya da büyük ihtimalle gerçekleşecek artışın kısmen veya tamamen önlenmesi, yitirilmesi olarak tanımlanabilir.
Davacı yanın dosyaya sunmuş olduğu beyanlar ve deliller kapsamında bu hesaplama usullerinden maddenin (c) fıkrası kapsamında muteber bir lisans anlaşması yapılsaydı ödenecek lisans bedeli üzerinden tazminat talep ettiği anlaşılmaktadır.
Somut olaya dönüldüğünde ; Talimat vasıtasıyla yapılan incelemede ; davalıya ait yılık gelir vergisi beyannamesinin ticari kazançlar işletme hesabı özetine göre, giderler toplamı 139.762 TL, gelirler toplamı 145.564 TL, kar toplamı 5.802 TL olduğu, davalıya yönelik … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası kapsamında yapılan arama el koyma işleminde 31 adet taklit ürün elde edildiği ancak tespiti yapılan ürünlerin iş yerindeki toplam ürünlerin yüzde olarak hangi oranda olduğunun bilirkişilerce tespit edilemediği, davacı tarafından emsal olarak sunulan bilirkişi raporlarından da anlaşılacağı üzere bu şekilde bir oran bulunduğunda cironun tamamı üzerinden değil o markayı taşıyan ürünlere ait ciro üzerinden bir hesaplama yapılmasının daha uygun olacağı, bununla birlikte iş yerinde tespit edilen ürün adedinin, bilirkişilerce yapılan ortalama ürün fiyatı, iş yeri gelir gider tablosu ile birlikte değerlendirildiğinde %20 üzerinden hesaplama yapılmasının hakkaniyetli olacağının değerlendirildiği, son olarak davacı tarafından dosyaya sunulan emsal sözleşmesindeki lisans oranı %10 olarak belirlendiği, dava konusu uyuşmazlık açısından da uygulanma kabiliyetinin olduğunun değerlendirildiği, bu kapsamda somut uyuşmazlık ele alındığında, 145.564 TL x520 (tespit edilen ürünlerin iş yerindeki toplam ürün adedi nispetinde takdiri oranı) = 29.112 TL, 29.112 TLx%10 (Emsal lisans oranı) = 2.911 TL nin davacının SMK’nın bu maddesi kapsamında talep edebileceği maddi tazminat olarak hesaplandığı anlaşılmıştır.
Yapılan hesaplama ürün adedinin tespit edilememesinden kaynaklı olarak takdiri değerlendirme içermekte olup farazi hesaplamaya dayanmaktadır.
Davacı tarafça sunulan emsal sözleşmelerde lisans bedeli belirli miktara kadar %10 olarak belirtilmiş olup, ticaret odasınca bildirilen güncel lisans oranı %15 olarak belirlenmiştir. Esasen mahkememizce emsal nitelikteki kararlarda Ticaret odasınca bildirilen oranların baz alındığı dikkate alındığında bilirkişi raporunun doğrudan hükme esas alınamayacağı zarar değerlendirmesinin BK 50 kapsamında takdiren belirlenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmakla dosya kapsamındaki veriler dikkate alınmakla hesaplanan kar oranı üzerinden takdiren %15 baz alınmak suretiyle hesaplama yapılabileceği bu hesaplamanın hakkaniyete uygun düşeceği kanaatiyle (29.112x%15) 4.366,80 TL üzerinden takdiren zarar değerlendirmesi yapılmış olup, (her ne kadar lisans oranı sözleşme oranından fazlaymış gibi görünse de satılan ürün adedinin net tespiti mümkün olmadığından bu oran üzerinden takdir edilen miktarın hakkaniyete uygun düşeceği sonucuna ulaşılmakla) bu miktar üzerinden maddi tazminat talebinin kabulüne karar vermek gerek, yine izahı yapılan mevzuat kapsamında manevi tazminat şartlarının oluştuğu anlaşılmakla eylemin ağırlığı hak ve nesafet gözetilerek 3.000 TL üzerinden manevi tazminat talebinin de kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Haksız rekabet iddiası yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Somut olaya dönüldüğünde; rapordaki tespitler dikkate alındığında davalının davacıya ait tanınmış markaları iltibasa sebebiyet şekilde kullanımlarının izahı yapılan TTK md. 54 ve TTK md. 55/l-a (4) kapsamında haksız rekabete sebebiyet verdiği sonucuna ulaşılmış, yine davacının haksız rekabete dayalı taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporları ve sunulu tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde; davalı tarafından piyasaya sunulan ürünlerde yer alan “…” ibaresinin davacının … ibareli tescilli markalarının aynısı olduğu, tanınmış marka olan “…” ibaresinin herhangi bir hakka dayalı olmaksızın davalıya ait taklit ürünlerinde birebir aynısının yer almasının tüketiciler nezdinde karıştırma ihtimali yaratacağı, izahı yapılan mevzuat gözetildiğinde davalı eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği anlaşılmakla markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, men’ine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına karar vermek gerekmiş yine tazminat talepleri yönünden, satılan ürün adedinin tespit edilemediği dikkate alındığında davacının zararını tespitin mümkün olmadığı, alınan raporun farazi değerlendirmeler içerdiği tazminat miktarının TBK 50. maddesi gereği takdiren belirlenmesi gerektiği anlaşılmakla davalının kullanım durumu, sunulan deliller hak ve nesafet izahı yapılan değerlendirmeler kapsamında takdiren 4.366,80 TL maddi ve 3000,00 TL manevi tazminatın yerinde olduğuna kanaat getirilmekle bu miktarlar üzerinden tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının markaya tecavüz ve haksız rekabete yönelik açmış olduğu davanın KABULÜ ile, davalının “…” ibareli kullanımlarının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile bu ibareleri içeren her türlü markasal kullanımın men’ine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına,
2-Davacının maddi tazminata yönelik açmış olduğu davanın KISMEN KABULÜ ile 4.366,80 TL maddi tazminatın 26/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Davacının manevi tazminata yönelik açmış olduğu davanın KISMEN KABULÜ ile 3.000,00 TL manevi tazminatın 26/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Dosya kapsamı, eylemin ağırlığı dikkate alınarak ilan talebinin reddine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 503,22 TL karar harcından peşin yatırılan 341,55 TL’nin mahsubu ile kalan 161,67 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tecavüz ve diğer talepler yönünden 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 4.366,80 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 3.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan: 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 240,70 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.340,70 TL’nin -ret ve kabule göre hesaplanan- 862,17 TL’si ve 377,45 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 1.239,62 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, kalan giderin davacılar üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
9-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/03/2021

Katip …

Hakim …