Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/363 E. 2020/31 K. 15.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/363
KARAR NO : 2020/31

DAVA : Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
DAVA TARİHİ : 16/07/2018
KARAR TARİHİ : 15/01/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili 16.07.2018 tarihli dilekçesinde özetle: “Müvekkilinin 2008 yılından beri yurt içi ve yurt dışı yolcu ve yük taşıma işiyle iştigal ettiğini, kurulduğu andan itibaren tüketiciler tarafından beğeniyle tercih edilen ve sektörde haklı bir üne kavuşarak markalaşma sürecinin başladığını, … markası ve logosunun 29.06.2018 tarihinde … marka numarasıyla 39. Sınıfta tescil edilerek başvuru tarihi 14.03.2018 tarihinden beri 10 yıl süreyle koruma altına alındığını, müvekkili markasının birebir aynısının davalı tarafından herhangi bir izne dayanmadan tüketiciler nezdinde karışıklığa neden olacak şeklide kullanıldığım, davalının işletmesinin caddeye bakan vitrininde, tabelasında, broşürlerde ve dağıtılan kartvizitlerde … markası ve logosunun kullanıldığını, davalının ticaret unvanı ve kaşesi … ibaresini içerdiği halde faturalarda müvekkilinin martta ve logosunun kullanılarak müşterilerin yanıltıldığını, davalının müvekkilinin markasını birebir aynı sektörde faaliyet gösteren işletmesine ait materyalde haksız kullandığını, fillerinin martta hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, davalı tarafından da müvekkiline ait markanın 39. Sınıfta kullanıldığını, müşterilerin bu durumu anlamasının mümkün olmadığını, davalının haksız kazanç gayesinde olduğunu, tüketicilerin davalının işletmesini müvekkilinin bir temsilcisi veya şubesi kabul edeceğini, davalının bu filelerinin müvekkilinin sektördeki güvenilirliğine, markasının imaj ma ve ticari kazancına zarar verdiğini, davalıya 30.05.2018 tarihinde gönderilen ihtarname ile söz konusu hukuka aykırı fiillerin durdurulması ihtar edildiği, yazılı ve sözlü uyarılara rağmen davalının bu fiillere son vermediğini, davalının … üyeliği gerçekleştirmeden, müvekkilinin markasını taklit ederek usul ve yasaya aykırı seyahat acentesi işlettiği gerekçesiyle …’ a şikayette bulunulduğunu, dönüş olmadığını, …’ ın şifahen yolcu taşımacılığına ilişkin bir faaliyete rastlamadıklarını beyan ettiğini, dükkan camında ”bilet kesimi yapılır” benzeri ibareler yer aldığını, yukarıda açıklanan nedenlerle; Müvekkili adına tescilli … marka ve logosundan kaynaklanan marka haklarına tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, markanın her türlü yayınlar, hizmetler ve mallar, ürünler, ambalajlar, tabela, ilan, reklam, broşür, afişi ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı kağıtlar, faturalar ve sair her türlü ticari evrak ile internet alan adları dahil olmak üzere internet üzerinde, Türkiye’ de ya da yurtdışında kullanımının durdurulması, önlenmesini, sonuçlarının ortadan kaldırılmasını talep ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı taraf usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiş, delil de sunmamıştır. Davalı vekili 25.10.2018 tarihli beyan dilekçesi ile kendilerinin de marka başvurusunda bulunduklarını, kullanımlarının halk tarafından karıştırılmayacağını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
YAPILAN YARGILAMA VE TOPLANAN DELİLLER
Dava konusu marka ile ilgili TPMK kayıtları getirtilmiş, davacı vekilinin tespit ve tedbir talepleri nazara alınarak delil tespiti yaptırılmasına karar verilmiş ve 01.08.2018 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi raporuna göre: “Tespit isteyen tarafa ait “… şekil” markasının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescilli marka olarak koruma altında olduğu, Aleyhine Tespit istenenin işyerinde kullanılan ” …” ibaresinin Tespit İsteyen tarafın tescilli “… şekil” markasıyla ayırt edilemeyecek denli benzer olduğu” görüşü bildirilmiştir.Yapılan tespitte alınan bilirkişi raporuna süresi içinde itiraz edilmemiştir. Mahkememizce 25.10.2018 tarihinde davalı tarafın kullanımlarının engellenmesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Markalar arasında ayniyet veya benzerliğin tespitinde markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınması gerekmektedir. Arkan’ a göre; marka incelemesi, markayt oluşturan unsurlar parçalara bölünerek yapılmamalıdır. Markaların tek baştna ayrım gücü bulunmayan tanımlayıcı işaretlerden oluşan kısımlarının aynı yada benzer olup olmadıklarının üzerinde durulmasına gerek yoktur. (Prof. Dr. Sabih Arkan, Marka Hukuku, cilt 1, s. 99).
İltibasın, karıştırılma olasılığının belirlenmesinde iki markanın bir bütün olarak bıraktıkları genel izlenime bakılmalıdır. Markanın esas unsurunun kullanılıp kullanılmaması iltibası belirlemede önemlidir.
Davacı adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde talep konusu …numara ile 39. Sınıfta tescilli “… şekil”, … numara ile 39. Sınıfta tescilli“hamsafar turizm şekil” markalan bulunmaktadır. Davacının “…” markasını 39. Sınıf kapsamında yurt içi ve yurt dışı yolcu ve yük taşımacılığında kullandığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafın Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … numara ile 35. Sınıfta “…” marka başvurusu bulunmakta, işlemleri devam etmektedir. Davalı firma “… ” ibaresini kullanarak kargo hizmeti vermekte, markayı 39. Sınıfta kullanmaktadır.
Davacı tarafin tescilli “… şekil” markası ile davalı işyeri giriş kapısında, işyerinin caddeye bakan her iki camında, kartvizitinde kullanılan “…” markası birebir aynıdır. Tescilli kelime markası ve logonun birebir aynısı kullanılmıştır Markaların bütünü itibariyle bıraktığı izlenim dikkate alındığında; davalının yukarıda görüntüsü yer alan işyerinde kullandığı ” …” ibaresinin Tespit İsteyen tarafların tescilli markalarıyla ayırt edilemeyecek denli benzer olduğu görülmüştür.
Marka sahibi, markası hangi sınıflarda tescil edilmişse markasının başkası tarafından kullanılmasını ve tescilini önleme yetkisi, o mal veya hizmetler ve onlarla benzer olan mal ve hizmetlerle sınırlıdır.
Davacı “… şekil” markası 39. sınıfta tescilli olup markayı yurt içi ve yurt dışı yolcu ve yük taşımacılığında kullandığı anlaşılmaktadır. Davalının da işareti aynı sınıfta kargo hizmetleri, eşya taşıma hizmetleri ile taşımacılık sektöründe kullanmaktadır. Sonuç olarak her iki tarafın markalan taşımacılık sektöründe aynı sınıfta kullandığı kanaatine ulaşılmıştır.
SMK Md. 6/1 maddesinde belirtilen nispi red sebepleri değerlendirilirken, ilgili sektördeki ortalama tüketici algılan dikkate alınmaktadır. Bu tüketici modeli, kural olarak alışveriş sırasında çok vakit harcayan, inceden inceye araştıran karşılaştıran bir tüketici anlamına gelmemekte, ancak bilgisi olan ve malı daha önce almış, kullanmış veya bilen bir tüketici olarak kabul edilmektedir. (İlhami Güneş, Uygulamda Fikri ve Sınai Mülkiyet Haklan / Haksız Rekabet Davaları isimli eserinde sf. 145-146) Halk tarafından kanştmlma ihtimalinde ölçü ise, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halkın olduğu göz önünde tutulacaktır. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurmasıdır. Burada işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından “umumi intiba” olmasa bile, halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir. (Prof. Dr. Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, İst. 1999, Birinci Baskı,sh. 400 vd.)
Firmaların hizmet verdiği kitle özel bir tüketici grubu yada uzmanlık/ihtisas sahibi bir tüketici grubu değildir. Bu sebeple ortalama tüketici kitlesinin dikkate alınması gerekmektedir.
Markaların aynı sınıfta, aynı işaretle kullanıldığı görüldüğünden aynı zamanda karıştırılma ihtimali olduğu ve iltibas yarattığı kanaatine varılmıştır.
Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller 6769 sayılı SMK Madde 29’ da sayılmıştır. Marka hakkına tecavüz sayılan haller Sınai Mülkiyet Kanun’ nun 7. Maddesine atıf yapılmak suretiyle 29. Maddesinde düzenlenmiştir.
6769 sayılı SMK madde 29’ a göre, Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanılması ve yine madde 29/b’ ye göre Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edilmesi marka hakkına tecavüz sayılmaktadır.
Marka hakkı sahibinin markasına zarar vermeye yönelik tüm fiilleri engelleme hakkı vardır. Marka hakkına tecavüz de bunların başında gelir. Marka hakkına tecavüzün varlığı için Sınai Mülkiyet Kanun’ da belirtilen eylemlerden birinin gerçekleşmiş olması ve somut olayda bu eylemin hukuka uygunluk sebeplerinden birinin bulunmaması gerekir.
6769 sayıh Sınai Mülkiyet Kanunu’ nun 7. Maddesinde ;
Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır.
a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b)Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c)Aynı, benzer veya faiklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tamnmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
6769 sayılı SMK’ nin yukarıdaki ilgili maddeleri genel olarak, marka sahibinin tescilli markası ile iltibasa neden olacak işaretlerin kullanılmasını yasaklamaktadır. Madde metninde de belirtildiği üzere; tescilli marka ile aynı veya benzer olan bir işaretin tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerde kullanılarak halk tarafından karıştırılma ihtimaline yol açılması marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir. Ayrıca işaret ile tescilli marka arasında halk nazarında “ilişkilendirme” olduğu ihtimali de “karıştırılma ihtimali” kavramına dahil sayılmıştır. Marka sahibi tescilli markası ile bağlantı kurulması ve veya karıştırılma olasılığı taşıyan markaların aynı veya benzer mal ve hizmetlerde kullanılmasını önleme yetki ve hakkına sahiptir.
Yapılan tespitte, davalıya ait işyeri girişinde bulunan levhada, işyerinin camında, kartvizitinde “…” ibaresinin kullanıldığı tespit edilmiş, sözkonusu ibarelerin davacı tarafın tescilli “…” markalarıyla ayırt edilemeyecek denli benzer olduğu anlaşılmıştır. Başkasına ait marka hakkının doğrudan ya da dolaylı ve iltibas yaratacak şekilde kullanımı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturur. Bu sebeplerle davacının davasının kabulüne, yararı bulunduğundan hükmün ilanına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜNE, davalının … şeklindeki kullanımının davacının … tescil nolu markasına tecavüz oluşturduğunun ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, tecavüzün ve haksız rekabetin men-ine, ref’ine,
2-Hüküm kesinleştiğinden masrafı davalı tarafa ait olmak üzere hükmün Türkiye çapında yayın yapan tirajı en yüksek beş gazeteden birinde bir kez ilanına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 54,40 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 19,50 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına hesap olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan: 800 TL bilirkişi ücreti, 116 TL posta gideri olmak üzere toplam 916 TL ve 71,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 987,80TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7- Yatırılan teminatın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine
8- Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.15/01/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸