Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/357 E. 2021/31 K. 26.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/357
KARAR NO : 2021/31

DAVA : Marka Hakkına Tecavüzün Tespiti, Önlenmesi, Durdurulması, Maddi, Manevi ve İtibar Tazminatı
DAVA TARİHİ : 09/07/2018
KARAR TARİHİ : 26/01/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkına Tecavüzün Tespiti, Önlenmesi, Durdurulması, Maddi, Manevi ve İtibar Tazminatı davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dünyaca tanınan … markalarının sahibi olduğunu, TPMK nezdinde tescilli olduğunu, davalı aleyhinde Mahkememiz nezdinde 2018/112 Değişik İş sayılı tespit dosyası açıldığını, davalıya ait adreste yapılan incelemede, müvekkiline ait markaların kullanıldığının tespit edildiğini, mahkememizce tecavüz teşkil eden ürünlerin el konulması suretiyle ihtiyati tedbir kararı verildiğini belirterek, Mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararının devamına, marka hakkına tecavüzün tespitine, önlenmesine ve durdurulmasına, 1.000,00 TL Maddi, 1.000,00 TL Manevi ve 1.000,00 TL İtibar Tazminatının davalıdan tahsiline ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı asil cevap dilekçesinde özetle; Yabancı uyruklu bir şahıstan, esnaflara satmak amacıyla 6 adet “…” yazılı Tişörtlerden aldığını, ürünlerin davacı tarafa ait olduğunu bilmediğini, uzun zamandır işsiz olduğunu, yol üzerilerindeki tezgahlardan tişört alıp arkadaşlarına sattığını, adresteki tespit edilen tişört ve plastik gözlüklerin kendisine ait olduğunu, bilmeden aldığını ve pişman olduğunu ileri sürmüştür.
Mahkememizce bildirilen tüm deliller toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu aldırılmıştır.
Mahkememize sunulan bilirkişi raporunda özetle, Davalının davacı markalarını izinsiz ve yetkisiz olarak kullandığı, bu kullanımın davacı markaları ile iltibasa sebebiyet verdiği ve davacının marka hakkına tecavüz ettiği ve haksız rekabet teşkil ettiği, sektör uygulamalarına göre net kazanç tutarının 86.850 TL’ye ulaşılabileceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık; 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca markaya tecavüzün tespiti, durdurulması, sonuçlarının ortadan kaldırılması ve maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’nun kayıtlarından … markasının Tanınmış Marka statüsüne alındığı anlaşılmaktadır. Ayrıca mezkur markanın Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde çeşitli sınıflarda pek çok tescili bulunmaktadır.
Marka sahibi, markası hangi sınıflarda tescil edilmişse markasının başkası tarafından kullanılmasını ve tescilini önleme yetkisi, o mal veya hizmetler ve onlarla benzer olan mal ve hizmetlerle sınırlıdır. Tanınmış marka bunun istisnasını oluşturmaktadır.
Markalar arasında ayniyet veya benzerliğin tespitinde markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınması gerekmektedir. Marka incelemesi, markayı oluşturan unsurlar parçalara bölünerek yapılmamalıdır. Markaların tek başına ayrım gücü bulunmayan tanımlayıcı işaretlerden oluşan kısımlarının aynı yada benzer olup olmadıklarının üzerinde durulmasına gerek yoktur.
İltibasın, karıştırılma olasılığının belirlenmesinde iki markanın bir bütün olarak bıraktıkları genel izlenime bakılmalıdır. Markanın esas unsurunun kullanılıp kullanılmaması iltibası belirlemede önemlidir.
Somut olaya dönüldüğünde; davacıya ait tanınmış tescilli … ve …+şekil markalarının davalı iş yerinde bulunan tişört sweat shirt kemer ve gözlük ürünleri üzerinde kullanıldığı mahkememiz nezdinde 2018/112 Değişik İş sayılı tespit dosyasında yapılan keşif ve sonrasında düzenlenen bilirkişi raporu ve çekilen fotoğraflar ile tespit edilmiştir.Keşif esnasında çekilen fotoğraflar ve davacı markaları karşılaştırıldığında davalının davacının tescilli markalarını birebir aynısını kullandığı ve davacının bu izin ve/veya icazeti bulunmadığından bu kullanımının hukuka aykırılık teşkil ettiği tespit edilmiştir.Davalı taraf cevap dilekçesinde adreste bulunan tişört ve plastik gözlüklerin kendisine ait olduğunu da ikrar etmektedir. Ancak bu ürünlerin davacı tarafa ait markalı ürünler olduğunu bilmediğini ileri sürmektedir. Ancak davalı taraf basiretli tacir gibi davranmakla yükümlü olduğundan ve kanunu bilmemek mazeret sayılamayacağından ve ayrıca Sınai Mülkiyet kanunu uyarınca taklit markalı ürünleri satmanın hukuka aykırı sayılması için satan kişinin bu durumu bilip bilmemesinin önem arz etmemesi nedenleri ile davalının bu savunması hukuka aykırılığı ortadan kaldırmamaktadır.
Davacı markalan ile bu ürünler üzerinde yer alan markalar karşılaştınldığında aynı oldukları tespit edilmektedir. Davalı bu markalan davacın tescilli markalarının tescil edildiği sınıflarda kullanılmaktadır.
Halk tarafından Karıştırılma ihtimali
SMK Md. 6/1 maddesinde belirtilen nispi red sebepleri değerlendirilirken, ilgili sektördeki ortalama tüketici algılar dikkate alınmaktadır. Bu tüketici modeli, kural olarak alışveriş sırasında çok vakit harcayan, inceden inceye araştıran karşılaştıran bir tüketici anlamına gelmemekte, ancak bilgisi olan ve malı daha önce almış, kullanmış veya bilen bir tüketici olarak kabul edilmektedir. Halk tarafından karıştırılma ihtimalinde ölçü ise, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halkın olduğu göz önünde tutulacaktır.
Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurmasıdır. Burada işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından “umumi intiba” olmasa bile, halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir.
Firmaların hizmet verdiği kitle özel bir tüketici grubu yada uzmanlık/ihtisas sahibi bir tüketici grubu değildir. Bu sebeple ortalama tüketici kitlesinin dikkate alınması gerekmektedir.
Markaların aynı sınıfta kullanıldığı, aynı zamanda çağrıştırma sebebiyle bağlantı kurulması ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açabilecek derecede benzerlik olduğu ve iltibas yarattığı, ayrıca davalının davacının tanınmışlığından yararlandığı kanaatine varılmakla, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet koşullarının oluştuğu sonucuna varılmıştır.
Haksız Rekabet İddiası Yönünden İnceleme
Bilindiği üzere TTKm.54 uyarınca ‘“haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır”. Kanun koyucunun ETKm.56’da yer alan “Haksız rekabet, aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir” şeklindeki tarifinden çok daha geniş ve çok daha kapsamlı bir haksız rekabet hükmüne yer verdiği açıktır. Bir eylemin haksız rekabet olarak nitelendirilmesi için taraflar arasında dar anlamda rekabet ilişkisinin olmasına, yani tarafların aynı sektörde olmalarına ve birbirlerine rakip konumda olmalarına gerek yoktur (POROY R/ YASAMAN H, Ticari işletme Hukuku, 15. Bası, İstanbul 2015, s. 334; NOMER ERTAN, F, Haksız Rekabet Hukuku, İstanbul 2016, s. 115).
Yasal mevzuatta da işaret edildiği üzere TTK m. 54 hükmü, haksız rekabetin tanımlanmasında “dürüstlük kuralı”nı temel kriter olarak görmüştür. Buna göre bir eylemin haksız rekabet olup olmadığının belirlenmesindeki, o eylemin dürüstlük kuralı ile örtüşüp örtüşmediğine bakılmalıdır
Haksız rekabetin genel tanımını veren bu hükmün yanı sıra, TTK m. 55 hükmü uygulamada sıkça karşılaşılan haksız rekabet hallerini sınırlayıcı olmayacak şekilde saymıştır. Bununla birlikte TTK m. 55’te sayılan haksız rekabet hallerinin sınırlayıcı olmadığı, sadece TTK m. 54/2’de belirtilen haksız rekabet eyleminin örnekseme yoluyla sayılmış örnekleri olduğu açıktır. Ayrıca TTKm.55 özel olarak bazı haksız rekabet eylemleri sayılmıştır. Bunlardan TTK m.55/4’de yer alan “Başkasının malları, işi ürünlerini, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” şeklindeki eylem açısından davalı tarafın eyleminin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu hükmün uygulanabilmesi için, bir kimsenin bir başkasının iş ürünlerini, mallarını, faaliyet veya eylemlerini veyahut haklı olarak kullandığı işaretlerini haksız yere vere karıştırılmaya sebep olacak şekilde kullanması gerekli ve yeterlidir.
Somut olayda davacının dünyaca tanınan, …, …+şekil markalarının sahibi olduğu, , davalı yanca ticari saha içinde taklit ürünlerinin izinsiz bir şekilde kullanılması, ürünlerinin satışa arz edilmesi, depolanması üzerine Mahkememizin 2018/112 D.iş dosyası ile delil tespiti yaptırıldığını ve 19.6.2018 tarihli karar ile davalıya ait ürünlere el konulduğu, ürünlerin taklit olması nedeniyle davacıların marka hakkının ihlal edildiği ve eylemin haksız rekabete neden olduğu anlaşılmıştır.
Tazminat İstemi Yönünden Yapılan Değerlendirme
Davacı maddi tazminat istemini 6769 sayılı SMK 151/2-a maddesine göre talep etmiştir. Davalının elde ettiği net kar yönünden mali kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve davalının mali kayıtları celp edilmiştir.
Davacı maddi tazminat istemini 6769 sayılı SMK 151/2-a maddesine göre talep etmiştir. Yani Sınai Mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelire göre hesaplanmasını talep etmiştir.
Toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı markalarının Türk Patent ve Marka Kurumunda davalının faaliyet alanlarında tescilli olması, tescilin ve davacının ticari faaliyetinin ülkemizde ve dünyada yaygınlığı, taklit olarak kullanılan marka görsellerinin davacılara ait tanınmış markaların birebir aynısının ürünler üzerinde kullanılmış olması, davacının markalaşma sürecinde asıl amacının kar elde edilmesi olduğu, bu kapsamda reklam vb şekilde ciddi mali külfete katlandığı, davalının ise ticari satışa sunduğu ürünlerde bu popülerlik sayesinde ürünü tükeciye satma saikiyle hareket ettiği, dolayısıyla sattığı ürün düşük fiyatlı dahi olsa davacının maddi yönden zararının oluştuğunun kabülünün gerektiği, zira davacının uzun yıllara yayılan süreçte kendi markasını oluşturma sürecinde maddi külfete katlandığı, ciddi yatırım yaptığı, davalının işyerinde yapılan tespitte ele geçen ürün çeşitliliğinin değişik iş dosyası kapsamından çok net anlaşıldığı,, ele geçen ürün miktarı ile Hakim tarafından takdir edilecek tazminatın günün ekonomik koşulları, tarafların ekonomik durumları kapsamına göre tecavüz edeni mükaflandırır, haksız rekabeti özendirir nitelikte olmamasının gerektiği, sınai bir hakkın yani markanın korunması kapsamında mahkemece takdir edilecek tazminat ihlal edeni özendirir nitelikte olmaması ve önleme fonksiyonunu da sağlaması gerektiğinden, bilirkişi raporu da dikkate alındığında, davalının satış potansiyeli ile ele geçen ürün dikkate alındığında , davacının maddi yönden talep ettiği tazminat miktarı günün ekonomik koşullarına ve ele geçen ürün çeşit ve sayısına göre makul olduğu anlaşılmıştır Marka hakkını ihlal nedeniyle 1000 TL maddi tazminat isteminin kabulü ile 03/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı manevi tazminatta da talep etmiştir. Marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi manevi tazminat da talep edebilir. Mütecavizin kusurlu olması şartıyla, markası ile işletmesinin ticari hayattaki imajının ve kendisine duyulan güvenin sarsılması nedeniyle, marka sahibinin ticari ve kişisel varlığında meydana gelen olumsuz sonuçların ortadan kaldırılması amacıyla manevi tazminat ödenmesine karar verilebilir. Somut olayda davalı tarafından taklit ürünler ticari saha içinde yani işyeri içinde ayrıca depoda da ele geçirilmiştir. Somut olayda davalı, basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünü ihlal ederek, davacılara ait markayı ve logoyu taşıyan ürünleri taklit olduğunu bilerek satışa sunduğu ve davacıların marka hakkına tecavüz eylemini gerçekleştirdiği eylemin aynı zamanda haksız rekabete neden olduğu anlaşılmaktadır. Davalı, davacılara ait markanın tanınmışlığından yararlanarak, taklit ürünler satması , davalının haksız rekabet içinde bulunduğunu da göstermektedir. Davalının, davacının marka hakkına tecavüz eylemi ve haksız rekabeti kusur niteliğinde olduğundan davacının manevi tazminata hak kazanacağından hareket ile somut olayın özelliği hak ve nesafet ilkesi gereği 1000-TL manevi tazminatın ödenmesine de karar verilmesi gerekmiştir.
SMK 150/2. maddesi gereğince marka hakkına tecavüz durumunda hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi veya uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda markanın itibarı zarara uğrarsa bu nedenle ayrıca tazminat yani itibar tazminatı talep edilebileceği belirtilmiştir. Davalının, davaya konu markaların itibarını zarara uğrattığına dair dosyada somut bir delilin bulunmadığı, bu talep yönünden mahkememizde kanaat oluşmadığından itibar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalının eyleminin davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, dava sonucunda davacının haklı çıktığı dolayısıyla ilan talebinin de hukuki menfaati bulunduğu gözetilerek Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, davalı kullanımlarının, davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, durdurulmasına, önlenmesine ve giderilmesine,
2-Mahkememizin 2018/112 Değişik İş sayılı dosyası üzerinden verilen tedbir kararının aynen devamı ile karar kesinleştiğinde el koyma kararı verilen ürünlerin masrafı davalıya ait olmak üzere imhasına,
3-Maddi tazminat talebi yönünden 1.000,00 TL maddi tazminatın 03/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Manevi tazminat talebi yönünden 1.000,00 TL manevi tazminatın 03/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-İtibar tazminatı talebinin reddine,
6-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin tirajı en yüksek üç gazeteden birinde masrafı davalıya ait olmak üzere bir kez ilanına,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 136,62 TL karar harcından peşin yatırılan 51,24 TL’nin mahsubu ile kalan 85,38 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen tecavüz talebi yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
10-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
11-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen itibar tazminatı talebi yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
12-Davacı tarafından yapılan: 1.950,00 TL bilirkişi ücreti, 150,90 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.100,90 TL’den kabul ve ret oranına göre hesap olunan 1.400,60 TL ve 87,14 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 1.487,74 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
13-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.26/01/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸