Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/356 E. 2022/158 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO :2018/356 Esas
KARAR NO:2022/158

DAVA:Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:09/07/2018
KARAR TARİHİ:06/10/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkillerine ait Türkiye’de ve uluslararası olarak tescilli markalar gerek Türkiye’de gerekse dünya çapında tanınmış markalar olup bilhassa bu özelliklerinden dolayı çeşitli kişilerce müvekkil şirketin haklarını ihlal edecek şekilde bu markaların haksız olarak kullanılması ve bu yolla haksız kazanç elde edilmesi söz konusu olduğunu, bu durumun orijinal olduğu düşünülerek bu taklit ve kalitesiz ürünlerden satın alan tüketicilerin, müvekkil şirket markalarına olan güvenlerini azalttığı gibi, böylelikle yıllarca süren ve yüksek harcamalara konu markalaşma faaliyeti sonucu uluslar arası markasını oluşturan müvekkillerinin hukuken koruma altına alınmış bulunan haklarına büyük zarar verdiğini, taklit ve kalitesiz ürünleri satın alan tüketicilerin haklarının da ihlal edildiğini, davalıya ait adreste müvekkillerine ait markalı ürünlerin satışının yapıldığını ve depolandığının tespit edildiğini, bu iş yerlerinde kaç adet ürün olduğunu, ürünlerin değerlerinin tespitini talep etme zorunluluğu doğduğunu, iş yeri sahiplerinin kim olduğunun taraflarınca tespit edilemediğini, Mahkememizin … D.İş sayılı dosyası ile tespit edilen ve el koyma kararı verilen ürünler üzerindeki ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilerek ürünlerin muhafazasının devamına, davalı eylemlerinin marka hakkına tecavüz eylemi ve haksız rekabet eylemi olduğunun tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, giderilmesine, taklit ürünlerin kapladığı yer ve muhafazasının ciddi külfet meydana getirmesi sebebiyle SMK 163. Md. gereğince imhasına, depolama ücretinin davalıya tahmiline, şimdilik her bir davacı için 1000 TL maddi, (6769 sayılı SMK m.151/2 fa) bendine göre hesaplanmak üzere) 1000 TL manevi, 1000 TL itibar tazminatının haksız fiil tarihinden işlenecek en yüksek reeskont faizi ile birlikte hüküm altına alınmasına, davalı aleyhine verilecek mahkeme kararının Türkiye bütününde yayın yapan trajı yüksek bir gazetede masrafları davalı tarafından karşılanmak üzere yayınlanmasına, davanın kabulüne, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Vekilinin 11/03/2018 tarihli cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Davanın müvekkilleri …’in şahsına açıldığını, tespit esnasında işyerinin …. Deri Tur Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin çıktığı, husumet yokluğundan davanın reddini talep ettiklerini, 556 sayılı KHK nın 64. Md. Marka sahibinin markanın varlığından ve tecavüzden kendisini haberdar etmesi ve tecavüzün durdunulmasını talep etmesi halinde veya kullanmanın kusurlu bir davranış teşkil etmesi halinde, sebep olduğu zararı tazmin etmekle yükümlüdür, denilmek sureti ile marka sahibinin haklarının koruma altına alındığını, dolayısıyla davacının tazminat hakkını kullanabilmesi için öncelikle müvekkillerinin markanın varlığından ve tecavüzden kendisinin haberdar edilmesi gerekirken, davacı tarafça bu güne kadar hiçbir ihtar gönderilmediğini, müvekkillerine ait işyerinde ele geçirildiği beyan edilen ürünler ile tescilli markaların aynı olduğunu, kullanılan amblemler ile iltibas yarattığı tespitinin neye göre yapıldığının somut delillerle ortaya konulmadığını, bilirkişi tespitinin yasal dayanağının olmadığını, davacı tarafın maddi manevi ve itibar tazminat talebinde bulunmuş ise de maddi zararını ispata yarar hiçbir rakamsal veriye ve somut delille dayandırmadığı maddi ve manevi zarar talep etmenin mümkün olmadığını, davacı tarafa ait markaların ihlalinin söz konusu olmadığından davacı yanca talep edilen zarar ve tazminat taleplerinin reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı Vekilinin cevaba cevap dilekçesinde özetle; Davalı tarafın taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, tespit yapılan adresin …’ne ait iş yeri olduğunu, bu işyerinin … sicil numarası ile Ticaret Sicili’ne kayıtlı olduğunun bilirkişi raporu ile ortaya çıktığını, sicil kayıtlarına göre şirket ortaklarının … ve … olduğunu, 29.06.2018 tarihli Tespit El Koyma ve Yeddi Emin Tutanağı’nda söz konusu iş yerinin sahibi olarak davalı …’in isim ve imzasının da mevcut olduğunu, husumet itirazının uygun olmadığını, … Dış Ticaret Deri ve Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin de … ile birlikte davalı olarak kabul edilmesini, davalı vekilinin beyanının aksine tespit yapıldığı tarihte bahse konu iş yerinin isim, tabela ve yazar kasası bulunmadığından, usule ve yasaya uygun bir biçimde işletilmediğinden işletme bilgilerinin öğrenilmesinin mümkün olmadığını, 29.06.2018 tarihli bilirkişi raporu ile ürünlerin taklit olduğunun rapor edildiğini beyan ederek davalı eylemlerinin marka hakkına tecavüz eylemi ve haksız rekabet eylemi olduğunun tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, giderilmesine, taklit ürünlerin kapladığı yer ve muhafazasının ciddi külfet meydana getirmesi sebebiyle imhasına, depolama-sundurma ücretinin davalıya tahmiline, her bir davacı için 1000-TL maddi, (6769 sayılı SMK m.151/2(b) bendine göre hesaplanmak üzere) 1000-TL manevi, 1000-TL itibar tazminatının haksız fiil tarihinden işleyecek en yüksek reeskont faizi ile birlikte hüküm altına alınmasına, davalı aleyhine verilecek Mahkeme kararının Türkiye’nin bütününde yayın yapan tirajı yüksek bir gazetede masrafları davalı tarafından karşılanmak üzere yayınlanmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve herbir davacı için ayrı ayrı vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyaya sunulan deliller, TMPK kayıtları ve Mahkememize ait … D.İş sayılı dosyalar işbu dosyaya kazandırılmış olup; Davacılara ait marka tescil kayıtları dosya içerisine alınmış, TPMK kayıtlarından … Tescil No’lu … … Marka tescilinin, … Tescil No’lu … Marka tescilinin, … Tescil No’lu … Marka tescilinin, … Tescil No’lu … Marka tescilinin, … Tescil No’lu … Marka tescilinin, … … Tescil No’lu … Marka tescilinin, …Tescil No’lu … Marka tescilinin, … Tescil No’lu … Marka tescili
nin, … Tescil No’lu … Marka tescili
nin, … Tescil No’lu … Marka tescili
nin, … Tescil No’lu … Marka tescilinin, … Tescil No’lu … Marka tescilinin, … Tescil No’lu … Marka tescilinin, … Tescil No’lu … Marka tescilinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin … diş sayılı dosyası dosya içerisine alınmış, incelendiğinde; tespite konu adrese gidildiği, davacılara ait tescilli markaları taşıyan ürünlerin tespit edildiği, davalı …’in tespite katıldığı ve vergi levhasında ticaret unvanı olarak …. Dış Ticaret Deri Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi unvanı olarak gözüken firmanın sahibi olduğu, davacılara ait markaların piyasaya sunulan ürünlerde birebir kullanıldığının tespit edildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 21/05/2022 tarihli celsesinde davacı vekilinin talebi HMK 124/3-4 kapsamında kabul olunmakla …. Dış Ticaret Deri Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi dosyaya davalı olarak eklenmiş ve taraf teşkili sağlanmak suretiyle yargılamaya devem olunmuştur.
Dosya incelenmek üzere bilirkişiye tevdi edilmiş olup; Bilirkişi tarafından 09/04/2020 tarihinde kök rapor tanzim edilmiştir.
Alınan 09/04/2020 Tarihli Bilirkişi Raporunda Özetle; Davalının ticari faaliyetlerinde kullandığı marka logo görselleri ile, davacı firmaların tescilli markaları ile iltibas yarattığını, davalının markasal kullanımının davacı firmaların markaları ile ayniyet derecesinde benzer / birebir olduğunu, dava dosyası ekinde sunulmuş olan … sayılı D.İş dosyasında fotoğraflanan ürün görsellerinin davacı firmalara ait markalara tecavüz teşkil eder nitelikte kullanıldığı yönünde kanaate varıldığını, … markalı 115 adet ürün, … markalı 33 adet ürün, … markalı 48 adet ürünün taklit olarak tespit edildiğini ve yeddiemine teslim edildiğini, Davalı … Deri Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin V.U.K, m.182’e göre Bilanço Esasına tabi olduğunu, davalının dava konusunu kapsayan 2018 yılı defterlerinin kâğıt ortamda tutulduğunu, Davalı şirketinin 2018 yılı DEFTER-İ KEBİR mevcut olmadığını, ticari defterlerinin kanuni süresi içinde açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırılmadığını, davalının ticari defterlerinin delil niteliği taşımadığının tespit edildiğini, mevcut muhasebe kayıtları üzerinden birebir ilgili ürünlerin hesap hareketlerinin takibinin zor olması ya da takip edilememesi durumlarında, davaya konu taklit ürünlerin barındırdıkları kalite unsurları ve ticari karşılık bulabilecekleri yaklaşık piyasa değerleri düşünülerek haksız muhtemel kazanç hesabının yukarıda baz alınan değerler üzerinden yapılabileceğini, buna göre taklit olduğu tespit edilen 196 adet ürünün baz alındığında, KDV dâhil olarak toplam 67.750 TL (altmış yedi bin yedi yüz elli TL) muhtemel kazanç hesabının yapılabildiği yönünde görüş ve kanaate ulaştıkları anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin 11.05.2020 tarihli Beyan ve dilekçesinde özetle; Anılan ve re’sen gözetilecek nedenlerle, davanın kabulünü, bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere davalı tarafın müvekkilinin markaları üzerinden sağladığı net gelirinin toplam 67.750.00 TL olduğunun tespitini talep etmiştir.
Davalı vekilinin 23.06.2020 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde özetle; Tazminat hesabı yapılırken Tekstil Sektör incelemesi adı altında hiçbir somut delil ile ispat edilmeyen rakamlara göre müvekkiline ait mağazada tespit edilen ürün adedi ile neye dayandığı tespit dahi edilemeyen rakamlar çarpılarak müvekkili şirkete yüklenecek tazminatın hesap edilmesinin kanuna aykırı olduğunu, bilirkişi raporunun bu yönü ile hükme esas alınamayacağını, öncelikle 115 adet ürünün müvekkili şirkete yansıyan maliyeti tespit edilip ondan şonra satışından elde edilen karın hesaplanmasının gerektiğini, müvekkili şirkete ait defterlerde de bahsi geçen markalara ilişkin bir satış kaydının bulunmadığının tespit edildiğini, toplanan ürünlerin maliyetinin de düşürüldükten sonra bir tazminat hesabı yapılması ve sektör fiyatlarının da dayanağının ortaya koyulmasının sağlanması gerektiğini, raporda bahsedilen rakamlar üzerinden satış yapılmadığını, daha düşük rakamlarla satış yapıldığını, adı geçen davacı markalara ait çantaların 400-500-600 TL değil yaklaşık 10-20 kat daha pahalı fiyata satıldığını, davalı şirket defterlerinin tasdiklerinin yapıldığını ve buna ilişkin noter evraklarını işbu dilekçe ekinde sunduklarını beyan ederek bilirkişi raporuna karşı itirazlarının kabulü ile davanın reddine aksi kanaatte olunması halinde dosyanın yeni bir bilirkişiye tevdiine karar verilmesini talep etmiştir.
22/10/2020 Tarihli duruşma zaptında dosyanın rapor sunan heyetteki tekstil mühendisi ve mali müşavir bilirkişiye ek rapor alınması üzerine tevdisine karar verilmiş olup; Bilirkişi tarafından 25/01/2021 tarihinde ek bilirkişi raporu tanzim edilmiştir.
Alınan 25/01/2021 Tarihli Bilirkişi Raporunda Özetle; Davalı tarafın defterlerinin, sair vesaikin, muhasebe kayıtlarının TTK. m. 64,65 VUK. m. 229,230,231,232 hükümlerine uygun şekilde tanzim edilmediğini, HMK. m. 222 sahibi lehine delil niteliği taşımadığının tespit edildiğini, mevcut muhasebe kayıtları üzerinden birebir ilgili ürünlerin hesap hareketlerinin takibinin zor olması ya da takip edilememesi durumlarında, davaya konu taklit ürünlerin barındırdıkları kalite unsurları ve ticari karşılık bulabilecekleri yaklaşık taklit ürün pazar değerleri düşünülerek haksız muhtemel kazanç hesabının yukarıda baz alınan değerler üzerinden yapılabileceğini, buna göre davacı firmalara ait markalara tecavüz teşkil eder nitelikte kullanıldığı kanaati oluşan 196 adet ürün baz alındığında, KDV dâhil olarak toplam 67.750 TL (altmış yedi bin yedi yüz elli TL) muhtemel kazanç hesabının oluşacağını, takdiri Mahkemeye ait olmak üzere, dosya kapsamında yapılan değerlendirmeler neticesinde, taraf vekilinin itirazları doğrultusunda, kök raporda değişikliği gerektirir herhangi bir eksiklik tespit edilmediğine dair görüş ve kanaatlerini içerir bilirkişi ek raporunu Mahkemeye sundukları anlaşılmıştır.
Mahkememiz 22/10/2020 tarihli celsesinde ” Dosyanın rapor sunan heyetteki tekstil mühendisi bilirkişiye tevdii ile, davacının tazminat talebinin SMK 151/2-b kapsamında olduğu dikkate alınarak, tespit olunan ürünler üzerinden davalının sektör uygulamaları dikkate alındığında elde etmesi muhtemel kazancın ne olabileceği hususunda ek rapor tanziminin istenilmesine,” karar verilmiş alınan 16/03/2021 tarihli Bilirkişi Ek raporunda özetle; Davacının tazminat talebinin SMK 151/2-b kapsamında olduğu dikkate alınarak; taklit olduğu tespit edilen 173 adet ürün üzerinden sektör uygulamaları dikkate alındığında, yoksun kalınan kazanç, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç, toplam 12.289,50TL (on ikilbin iki yüz seksen dokuz TL elli kuruş) olarak hesaplanabileceği sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
18/02/2021 Tarihli duruşma zaptında; Bilirkişi ek raporunun dosyaya sunulduğu, ancak ara karar doğrultusunda gerekli incelemenin yapılmadığı anlaşılmakla, dosyanın tekrardan rapor sunan heyete 2. ek rapor alınması üzerine tevdisine karar verilmiş olup; Bilirkişi tarafından 25/01/2021 tarihinde ek bilirkişi raporu tanzim edilmiştir.
Alınan 16/03/2021 Tarihli Bilirkişi Raporunda Özetle; Davacının tazminat talebinin SMK 151/2-b kapsamında olduğunun dikkate alınarak; Taklit olduğu tespit edilen 196 adet ürün üzerinden sektör uygulamaları dikkate alındığında, yoksun kalınan kazancın, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazancın, toplam 30.487,50 TL (otuz bin dört yüz seksen yedi TL elli kuruş) olarak hesaplanabileceği yönünde görüş ve kanaate ulaştıkları anlaşılmıştır.
Davacı vekili 29/03/2021 harçlandırma tarihli talep arttırım dilekçesinde; özetle; Anılan ve re’sen gözetilecek nedenlerle, davanın kabulünü, bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere davalı tarafın müvekkilinin markaları üzerinden sağladığı net gelirinin toplam 3.487,50 TL ye arttırmış, 24/11/2021 tarihli dilekçesi ile her bir davacı yönünden taleplerini ayrıştırmıştır.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i, sonuçlarının ortadan kaldırılması, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Markaya Tecavüz iddiası yönünden;
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2- b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tesdili markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde tutulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımın tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Somut olaya dönüldüğünde ; gerek diş dosyasında alınan raporda gerekse mahkememizce alınan heyet raporunda “davalı yanın, satışa arz ettiği ürünler üzerinde yer alan marka – logo görselleri ile davacı firmalara ait markaların tesçillendiği hali ile genel görünümü ve bütünsel açısından değerlendirildiğinde, markalar arasında, iltibas tehlikesi yaratabileceği kanaatine varıldığını, davalının ticari faaliyetlerinde kullandığı marka/logo görselleri ile, davacı firmaların tescilli markaları ile iltibas yarattığı, davalının markasal kullanımının davacı firmaların markaları ile ayniyet derecesinde benzer / birebir olduğu” tespit ve değerlendirmeleri dikkate alındığında davalı kullanımlarının davacının tescilli markalarından doğan haklarını ihlal niteliğinde olduğu anlaşılmakla izahı yapılan mevzuat kapsamında markaya tecavüz şartlarının oluştuğu sonucuna ulaşılmış buna dayalı taleplerin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Haksız rekabet iddiası yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Somut olaya dönüldüğünde; yukarıda izahı yapılan raporlardaki değerlendirmeler dikkate alındığında davalının davacıya ait markaları iltibasa sebebiyet şekilde kullanımlarının izahı yapılan TTK md. 54 ve TTK md. 55/l-a (4) kapsamında haksız rekabete sebebiyet verdiği sonucuna ulaşılmış, yine davacının haksız rekabete dayalı taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tazminat Talepleri yönünden değerlendirme;
Yine 6769 sayılı Kanunun “Tazminat” başlıklı 150. Maddesine göre “(1)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür.
(2)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir.
(3)Hak sahibi, sınai mülkiyet hakkının ihlali iddiasına dayalı tazminat davası açmadan önce, delillerin tespiti ya da açılmış tazminat davasında uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesi için, sınai mülkiyet hakkının kullanılması ile ilgili belgelerin, tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulması konusunda karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.
“Yasanın “Yoksun kalınan kazanç” başlıklı MADDE 151-
(1)Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar.
(2)Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır: a)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir. b)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç. c)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(3)Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.
(4)Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, ikinci fıkranın (a) veya (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması hâlinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir.” hükümlerine amirdir.
Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür. Markaya tecavüz nedeniyle marka sahibinin uğradığı maddi kayıp, fiili zarar ve yoksun kalınan kazançtan oluşmaktadır. Yoksun kalınan kazanç, marka hakkına tecavüz edilmesi dolayısıyla malvarlığında kesin olarak ya da büyük ihtimalle gerçekleşecek artışın kısmen veya tamamen önlenmesi, yitirilmesi olarak tanımlanabilir.
Davacı yanın dosyaya sunmuş olduğu beyanlar ve deliller kapsamında bu hesaplama usullerinden maddenin 151/2-b fıkrası kapsamında davalının elde ettiği kazanç üzerinden hesaplanmasını talep ettiği bunun yanında davacının SMK 150/2 gereği itibar tazminatı ve 151/4 kapsamında tazminat talep ettiği anlaşılmıştır.

Somut olaya dönüldüğünde ;
Davacının tazminat talebinin SMK 151/2-b kapsamında olduğunun dikkate alınarak; Taklit olduğu tespit edilen 196 adet ürün üzerinden sektör uygulamaları dikkate alındığında, yoksun kalınan kazancın, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazancın, toplam 30.487,50 TL (otuz bin dört yüz seksen yedi TL elli kuruş) olarak hesaplanabileceği, olduğu tespit ve değerlendirmesinde bulunulduğu, davaya konu ürünlerin taklit özelliği nazarında piyasada takdir bulduğu değer karşılıktan, … 36.150TL + … 13.200TL + Hertnes 18.400TL olmak üzere toplam 67.750TL (KDV dahil) olarak düşünülebileceği -ELE GEÇİRİLEN ÜRÜNLERİN PİYASA DEĞERİ- sektör uygulamalan esas alındığında, davalının elde ettiği net kazanç hesabının, takdiri yapılan piyasa değerinin %45’i olarak hesaplanabileceği tespit ve değerlendirmeleri dikkate alınarak bu hesaplama dikkate alınmak suretiyle her bir davacı yönünden ayrı ayrı belirlenmiş yine SMK 150/2 gereği hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğradığına kanaat getirilmekle takdiren 1.000,00 er TL maddi tazminat eklenmek suretiyle tazminat miktarları hesaplanmış ve bu miktar üzerinden talebin kısmen kabulüne fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Yine izahı yapılan mevzuat kapsamında manevi tazminat şartlarının da oluştuğu, gözetilmekle eylemin ağırlığı hak ve nesafet gözetilerek takdiren 1.000,00 er TL üzerinden manevi tazminatın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tespit dosyasına sunulan bilirkişi raporu ve sunulu tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde, davalı kullanımlarının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, durdurulması, önlenmesi, ortadan kaldırılmasına, maddi ve manevi tazminat davalarının kabulü ve hükmün ilanına ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların davasının KABULÜ ile,
Davalıların eylemlerinin markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, ortadan kaldırılmasına,
2-Tedbiren el konulan ürünlerin masrafı davalıya ait olmak üzere karar kesinleştiğinde İMHASINA,
3-a) Davacı ”… …” yönünden açılan maddi tazminat davasının KABULÜ ile 17.267,50 TL’nin tespit tarihi olan 29/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
b) Davacı ”… …” yönünden açılan manevi tazminat davasının KABULÜ ile 1.000,00 TL’nin tespit tarihi olan 29/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
4-a) Davacı ”…” yönünden açılan maddi tazminat davasının KABULÜ ile 6.940,00 TL’nin tespit tarihi olan 29/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
b) Davacı ”…” yönünden açılan manevi tazminat davasının KABULÜ ile 1.000,00 TL’nin tespit tarihi olan 29/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
5-a) Davacı ”…” yönünden açılan maddi tazminat davasının KABULÜ ile 9.280,00 TL’nin tespit tarihi olan 29/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
b) Davacı ”…” yönünden açılan manevi tazminat davasının KABULÜ ile 1.000,00 TL’nin tespit tarihi olan 29/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin tirajı en yüksek 3 gazeten birinde 1 defaya mahsus olmak üzere İLANINA,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan karar harcından peşin yatırılan harcın mahsubu ile kalan 1.911,22 TL bakiye karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Davacı tarafından yapılan: 2.742,80 TL bilirkişi + posta gideri ve 622,34 TL harç (peşin+başvuru+ıslah) olmak üzere toplam 3.365,14 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
9-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul olunan markaya tecavüz ve haksız rekabet talebine ilişkin hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13 maddesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat üzerinden hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10 maddesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat üzerinden hesap olunan 3.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,
10-Davalı tarafça herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
11-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/10/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸