Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/330 E. 2021/107 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/330
KARAR NO : 2021/107

DAVA : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Giderilmesi, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 04/07/2018
KARAR TARİHİ : 04/03/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, giderilmesi, maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkilinin Türkiye çapında tescilli ve dünyaca tanınan … markasının sahibi olduğunu, müvekkillerinin markalarının TPMK nezdinde tescilli olduğunu, müvekkili şirketin tescilli markasının izinsiz bir şekilde kullanılması, ürünlerinin satışa arz edilmesi, depolanması üzerine ihlalin tespiti için … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyası üzerinden delil tespiti talebinde bulunduklarını, alınan bilirkişi raporu ile yapılan tespitte müvekkiline ait tescilli markanın birebir aynısının kullanıldığı 6 adet … markalı taklit çantanın raflarda satışa hazır halde tespit edildiğini, değişik iş dosyası üzerinden ürünlere el konulduğunu ve yeddi emine teslim edildiğini, el konulan ürünlerin muhafazasına devam edilmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, davalı tarafın fiillerinin müvekkili marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini iddia ederek, davalı eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, giderilmesine, taklit ürünlerin kapladığı yer ve muhafazasının ciddi külfet meydana getirmesi nedeniyle imhasına, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi ve 1.000 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesinde; bilirkişi raporunda davalılara ait iş yerinde müvekkili markalarına ait ele geçirilen ürünlerin taklit olduğu ve bu ürünlerden elde edilebilecek net kazancın 7.700 TL olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle dava dilekçesinde 1.000 TL olarak açtıkları maddi tazminat davasını 6.700 TL arttırarak 7.700 TL’ye yükselttiklerini belirtmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; delil tespitini kabul etmediklerini, hakkında dava açılan müvekkili …’ın iş yeri sorumlusu olmadığını, sigortalı çalışan olduğunu, bu davalı açısından davanın sıfat yönünden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, showroom adresi olarak gösterilen bodrumun han içine girildiğinde soldan 3.dükkan konumunda … adresinde kot ürünlerin satıldığı mağazada bulunduğunun tespit tutanağında ve bilirkişi raporunda saptandığını, mağaza adresi olarak gösterilen yerin ise müvekkili …’ın depo olarak kullanılan yer olduğunu, burada ele geçen … markalı 6 adet çanta ve 1 adet cüzdanın derici toptancılardan alınan ve satış değeri kalmayan ve de satışa sunulmayan çantalar olduğunu, çanta üzerinde … markası bulunduğundan müvekkili …’ın bilgisinin bulunmadığını, raporda da bahsedildiği gibi çantaların dikiş kalitelerinin, baskıların, metal malzemelerinin ve deri etiket formatının orijinal üründen farklı olduğunu, satış değeri düşük ürünler olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş, tespit dosyası dosyamız arasına alınmış, bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde, .. tescil nolu “…” ibareli markanın 03, 14, 18 ve 25.sınıf emtialarında 14/05/1992 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “şekil” ibareli markanın 14, 18 ve 25.sınıf emtialarında 24/06/1992 tarihinde tescil edildiği ve… adına kayıtlı oldukları anlaşılmıştır.
… 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D.iş sayılı dosyasının incelenmesinde alınan raporda bilirkişi; Showroom adresi olarak belirtilen … içerisine girildiğinde soldan 3.dükkan konumunda, … adresinde, kot ürünleri satan mağaza görüldüğü, bu mağazada suç unsuru olan eşyalara rastlanılmadığı, tespit istenen yana ait, dosyada belirtilen mağaza adresinde Moda Autentica isimli işyeri bulunduğu, mağazadan alınan yazar kasa fişine ve mağazada bulunan işyeri açma ve çalışma ruhsatına göre, mağazanın … Ltd. Şti firmasına ait olduğu, mağazanın çanta, cüzdan vb eşyaların satışının yapıldığı işyeri olduğu, eşyaların raflarda satışa hazır şekilde dizildiği, mağazada yapılan aramada ise … markalı 6 adet taklit çanta (1 adedinin içinde ayrıca cüzdan vardır) bulunduğu, şeklinde tespitlerin yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan raporda bilirkişilerin, sektörel piyasa dinamikleri takdiri ile, toplam 7.700 TL olarak haksız muhtemel kazanç hesabı yapıldığı, hususlarında görüş ve tespitlerini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, giderilmesi, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Husumet itirazlarının değerlendirilmesi;
Tespit dosyasında yer alan 27/06/2018 tarihli “tespit ve el koyma tutanağı” başlıklı tutanağın davalı … tarafından iş yeri sorumlusu sıfatıyla çekince koyulmaksızın imzalandığı anlaşılmıştır.
Tespit gerçekleştirilen mağazada yapılan incelemelerde yazar kasa fişi ve iş yeri açma ve çalışma ruhsatının dava dışı “… LTD ŞTİ” firmasına ait olduğu tespit olunmuştur.
Davalılar vekili davaya cevap dilekçesinde …’ın iş yeri sorumlusu olmadığını, tespit yapılan mağazanın ise müvekkili …’ın depo olarak kullandığı yer olduğunu, burada ele geçirilen “…” marka 6 adet çanta ve 1 adet cüzdanın derici toptancılarından alınan ve satış değeri olmayan satışa sunulmayan ürünler olduğu savunmasında bulunmuştur.
Davacı vekili KMK 124 kapsamında tespit dosyasında ismi geçen “… LTD ŞTİ” nin davaya dahil edilmesi talebinde bulunmuştur.
6100 sayılı HMK’nın “TARAFTA İRADÎ DEĞİŞİKLİK” başlıklı Madde 124- (1) Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. (2) Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. (3) Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. (4) Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” hükümlerine amirdir.
Talep yapılan mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde tespit dosyasında yazar kasa fişi ve iş yeri açma ve çalışma ruhsatının dava dışı şirkete ait olduğu tespit olunmuş olmasına rağmen husumetin bu şirkete yöneltilmediği dikkate alındığında bu hususun HMK 124 kapsamında değerlendirilemeyeceği, maddi hata ya da kabul edilebilir bir yanılgıdan bahsedilemeyeceği, dahili davalı kurumunun usul hukukumuzda yer almadığı dikkate alındığında dava dışı “… LTD ŞTİ” nin davaya dahil edilmesi talebi reddolunmuştur.
Tespit dosyası ve mevzuat kapsamında husumet değerlendirildiğinde davalının cevap dilekçesinde tespit yapılan adresin davalı …’ın depo olarak kullandığı yer olduğu, tespit sırasında tutulan tutanakta diğer davalının çekince koymaksızın tutanağı işyeri sorumlusu olarak imzaladığı dikkate alındığında husumete yönelik savunmalara itibar olunmaksızın yargılamaya devam olunmuştur.
Markaya Tecavüz iddiası yönünden;
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2- b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tesdili markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde tutulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımın tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Somut olaya dönüldüğünde ; diş dosyasına sunulan raporda mağazanın çanta, cüzdan vb eşyaların satışının yapıldığı işyeri olduğu, eşyaların raflarda satışa hazır şekilde dizildiği, mağazada yapılan aramada ise davacı adına tescilli “ …” ibareli markayı içeren 6 adet taklit çanta (1 adedinin içinde ayrıca cüzdan vardır) bulunduğu, bu tespit ve değerlendirmeler dikkate alındığında davacı markasını birebir içeren ürünlerin piyasaya sunulmasının izahı yapılan mevzuat kapsamında markaya tecavüz teşkil ettiği sonucuna ulaşılmış buna dayalı taleplerin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Haksız rekabet iddiası yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Somut olaya dönüldüğünde; tespit raporundaki değerlendirmeler, sunulan tüm diğer deliller dikkate alındığında davalının davacıya ait markaları birebir içerir ürünleri piyasaya sunmuş olmasının izahı yapılan TTK md. 54 ve TTK md. 55/l-a (4) kapsamında haksız rekabete sebebiyet verdiği sonucuna ulaşılmış, yine davacının haksız rekabete dayalı taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tazminat Talepleri yönünden değerlendirme;
Yine 6769 sayılı Kanunun “Tazminat” başlıklı 150. Maddesine göre “(1)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür.
(2)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir.
(3)Hak sahibi, sınai mülkiyet hakkının ihlali iddiasına dayalı tazminat davası açmadan önce, delillerin tespiti ya da açılmış tazminat davasında uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesi için, sınai mülkiyet hakkının kullanılması ile ilgili belgelerin, tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulması konusunda karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.
“Yasanın “Yoksun kalınan kazanç” başlıklı MADDE 151-
(1)Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar.
(2)Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır: a)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir. b)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç. c)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(3)Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.
(4)Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, ikinci fıkranın (a) veya (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması hâlinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir.
(5)Mahkeme, patent haklarına tecavüz hâlinde, patent sahibinin bu Kanunda öngörülen patenti kullanma yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğu kanaatine varırsa yoksun kalınan kazanç, ikinci fıkranın (c) bendine göre hesaplanır.
(6)Coğrafi işarete veya geleneksel ürün adına tecavüz hâlinde bu madde hükmü uygulanmaz.” hükümlerine amirdir.
Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür. Markaya tecavüz nedeniyle marka sahibinin uğradığı maddi kayıp, fiili zarar ve yoksun kalınan kazançtan oluşmaktadır. Yoksun kalınan kazanç, marka hakkına tecavüz edilmesi dolayısıyla malvarlığında kesin olarak ya da büyük ihtimalle gerçekleşecek artışın kısmen veya tamamen önlenmesi, yitirilmesi olarak tanımlanabilir.
Davacı yanın dosyaya sunmuş olduğu beyanlar ve deliller kapsamında bu hesaplama usullerinden SMK 151/2-b ye dayandığı ve 150/2 gereği itibar tazminatı tazminat talep ettiği anlaşılmıştır.
Somut olaya dönüldüğünde ; davalılarca yapılan ihtara rağmen ticari defterler sunulmamış olup, sektörel piyasa değerlendirmeleri üzerinden yapılan değerlendirmeler üzerinden 7.700 TL olarak muhtemel kazanç hesabı yapıldığı, hesaplamanın taklit ürün fiyatlarının belirlenmesinde net bir hesaplama içermediği gibi net kazanç hesabı yönünden de maliyetler düşülmesi gerekirken gerekli mahsubun yapılmadığı anlaşılmış olmakla birlikte, tekrardan inceleme yapılmasının esasa etkili olmayacağı, yoruma dayalı farazi hesaplamaların doğrudan hükme esas alınamayacak olması dikkate alındığında davacının SMK 151/2-b kapsamındaki tazminat talebinin TBK 50. maddesi gereği takdiren belirlenmesi gerektiği anlaşılmakla davalının kullanım durumu, taklit ürün adedi, sunulan deliller hak ve nesafet izahı yapılan değerlendirmeler kapsamında takdiren 4.000,00 TL üzerinden talebin kabulüne, SMK 150/2 (hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğradığı) kapsamındaki talep yönünden de orjinal ürünlerin kalitesi ve hitap ettiği kitle dikkate alındığında düşük kalitede uygun fiyata ürünün piyasaya sunulduğu dikkate alındığında yine yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla sunulan ürün adedi eylemin ağırlığı dikkate alınarak takdiren 1.000,00 TL üzerinden talebin kabulüne, karar vermek gerekmiştir.
Yine manevi tazminat şartlarının da oluştuğu gözetilmekle eylemin ağırlığı hak ve nesafet gözetilerek takdiren 1.000,00 TL üzerinden manevi tazminatın tümden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı, sunulan bilirkişi raporları ve sunulu tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde; davalının, davacıya ait tescilli markayı birebir taklit etmek suretiyle piyasaya sunmuş olduğu ürünlerin izahı yapılan mevzuat gözetildiğinde davalı eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği anlaşılmakla markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, sona erdirilmesine bu kapsamda taklit ürünlerin imhasına karar vermek gerekmiş yine tazminat talepleri yönünden, davacının zararını tespitin mümkün olmadığı, anlaşılmakla tazminat miktarlarının TBK 50. maddesi gereği takdiren belirlenmesi gerektiği anlaşılmakla davalının kullanım durumu, sunulan deliller hak ve nesafet izahı yapılan değerlendirmeler kapsamında ayrıntıları yukarıda belirtildiği üzere SMK 151/2-b kapsamında takdiren 4.000,00 TL, SMK 150/2 kapsamında 1.000,00 TL üzerinden maddi tazminatın kısmen kabulü ile yasal şartları oluşan manevi tazminatın takdiren 1.000,00 TL üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının haksız rekabet ve markaya tecavüze dayalı açmış olduğu davanın KABULÜ ile; davalılarca piyasaya sunulduğu anlaşılan taklit ürünlerin markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, ortadan kaldırılmasına, bu kapsamda ele geçirilen taklit ürünlerin karar kesinleştiğinde masrafı davalılara ait olmak üzere imhasına, infazda 17/01/2020 tarihli bilirkişi heyet raporunun dikkate alınmasına, hüküm eki sayılmasına,
2-Davacının maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; takdiren 5.000,00 TL maddi tazminatın (1.000,00 TL’sinin SMK 150/2 kapsamında, 4.000,00 TL’sinin SMK 151/2 kapsamında) dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte (reeskont faizini geçmemek üzere) davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Davacının manevi tazminat davasının KABULÜ ile; 1.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte (reeskont faizini geçmemek üzere) davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
4-Hüküm özetinin karar kesinleştiğinde masrafı davalıya ait olmak üzere tirajı en yüksek gazetelerden birinde ilanına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 409,86 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL ve 115,00 TL ıslah harcının mahsubu ile kalan 258,96 TL bakiye karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tecavüz ve diğer talepler yönünden hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat talebine ilişkin hesap olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca manevi tazminat talebine ilişkin hesap olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen maddi tazminat talebine ilişkin hesap olunan 2.700,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan: 1.300,00 TL bilirkişi ücreti, 158,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.458,00 TL’nin -ret ve kabule göre hesaplanan- 1.136,10 TL’si ve 186,80 TL harç (peşin+başvuru+ıslah) olmak üzere toplam 1.322,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
10-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/03/2021

Katip
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır