Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/327 E. 2019/527 K. 10.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/327
KARAR NO : 2019/527

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 21/12/2017
KARAR TARİHİ : 10/12/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle, müvekkillerinden …nin diğer müvekkili şirketin kurucusu ve ortağı olduğunu, müvekkili şirketin 1992 yılından bu yana yazılım sektöründe önde gelen lider firmalardan biri olduğunu, davalılardan …’in 1992-2013 yılları arasında müvekkili şirketin küçük ortağı olduğunu, bu davalının diğer davalıları organize ederek müvekkili şirketten ayrıldığını, dava dışı … firmasını gizli olarak devraldığını, müvekkillerinin uzun yıllar süren ve ciddi emek harcayarak programladığı, eser sahibi ve mali haklar sahibi olduğu “…” isimli yazılım programını iltibas yaratacak şekilde kaynak kodları, arayüz, tasarım ve iş akışı yönünden aynı olan “…” isimli programı piyasaya sürdüklerini, bunun üzerine Kapatılan … 2. FSHHM’nin … D.iş sayılı dosyası ile tespit yaptırdıklarını, alınan tespit raporu sonrasında … 1. FSHHM’nin … (Kapatılan … 2. FSHHM’nin … esas) esas sayılı dosyası ile davalılar ve dava dışı … firmasına tecavüzün men’i maddi ve manevi tazminat talepli dava açtıklarını, bu dosya üzerinden ihtiyati tedbir kararı verildiğini belirterek, öncelikle “…” adlı yazılım programının üretim ve satışının durdurulması ile ürünün kopyalanmasına yardımcı vasıtaların kullanımının engellenmesine, dosyanın … 1. FSHHM’nin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, eser ve mali hak sahipliğinden kaynaklanan haklarını ihlal ettiğiden tecavüzün tespitine, önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, 100.000 TL manevi tazminatın 1.000 TL maddi tazminatın ve tecavüz süresince elde edilen kâra karşılık olarak şimdilik 1.000 TL’nin davalılardan tahsilini, hükmün ilanını talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce verilen 16.01.2018 tarih ve 2017/781 esas-2018/8 karar sayılı kararı ile ; “Dosyamızda görülen dava ile … 1. FSHHM’nin … esas sayılı dosyasında görülen ve davalar arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, birisi hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği bir birlikte görülmesinde hukuki yarar ve zorunluluk bulunduğu kanaatine varıldığından işbu dosyanın … 1. FSHHM’nin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, Esasımızın bu şekilde kapatılarak yargılamanın birleştirilen … 1. FSHHM’nin … esas sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine…” karar verildiği, yapılan istinaf başvurusu neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesi’nin 11.06.2018 tarih ve 2018/1690 esas, 2018/1368 karar sayılı istinaf kararı ile ; “…davanın taraflarının birebir aynı olmaması, … Ltd. Şti, … ve …’un eldeki davada taraf olarak yer almaması ayrıca davalar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp ilk davanın 4 yıl önce açılmış olması nedeniyle usul ekonomisi açısından da birleştirmede hukuki yarar bulunmadığından istinaf talebinin kabulüne, kararın kaldırılmasına, davaya devam olunarak esası hakkında karar verilmek üzere HMK 353/1-a-5 maddesi gereğince dosyanın geri çevrilmesine…” karar verilerek dosyanın mahkememize gönderilmiş ve Mahkememizce yarılamaya devam olunmuştur.
Davalılar vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacıların, davayı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na dayandırdıklarını, buna göre çekişmenin konusu olan “…” isimli yazılımın eser olduğunu ve kendilerinin de eser sahibi olduklarını, anılan Yasa ve dilekçelerinde özellikle belirttikleri bu Yasa’nın 76’ncı maddesi uyarınca kanıtlamak zorunda olduklarını, davacıların sözü edilen yazılımın eser sayılabilmesi için gerekli ve zorunlu olan sübjektif ve objektif koşulları ortaya koymadıkları gibi, dava dilekçelerinde “…” isimli yazılımın ne içeriği, ne de bu yazılımın eser sahibi olduklarına ilişkin bir beyanda bulunmadıklarını, dosyaya eser sahipliklerini kanıtlayan bir belge de sunmadıklarını, davacılardan …’nin dava konusu yazılımın sahibi olduğuna ilişkin bir verinin dosyada bulunmadmığını, bu halde eser sahipliği iddiasına dayanarak açılan davada, davacılardan …’nin eser sahibi olmadığından davasının aktif husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, davacı Şirket’in eser sahipliğinin de ortaya koyulmadığını, bu nedenle şirketin davasının da aktif husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, davalılardan … Ltd. Şti.’ye ilişkin ticaret sicil kayıtlarında, tek kişilik limited şirket olduğu ve tek ortağının müvekkillerinden … olduğunun görüldüğünü, dolayısıyla diğer gerçek kişi davalılar– …, …, …, … ve …’in bu şirketin ortağı ya da iş göreni olmadıklarını, bu nedenle de müvekkilleri yönünden açılan davanın da pasif husumet yokluğu yönünden reddinin gerektiğini, aynı şekilde, …’in sadece davalı …Tic. Ltd. Şti’nin ortağının olmasının, ona bu davanın yöneltilmesi için yeterli bir gerekçe olmadığını, müvekkili … yönünden de davanın pasif husumet eksikliği sebebiyle reddinin gerektiğini, davacıların anılan gerçek kişiler aleyhine davayı yöneltmelerinin tek sebebinin dosyayı … 1. FSHHM’nin … E. sayılı dosyası ile birleştirmeye çalışarak dosyanın sürüncemede bırakmak olduğunu, davacıların eser ve mali haklarına tecavüz sebebiyle maddi ve manevi tazminat talep ettiği dava dilekçesinde öne sürdükleri iddialarını, kulaktan dolma bilgilere, duyumlara, gerekçelendirilmemiş, maddi ve hukuki açıdan mesnetsiz, soyut önesürümlere dayandırdıklarını, somut delillerinin bulunmadığını, talep ve sonuçlarının net olmadığını, bu hususun açıklatılması gerektiğini,dava dilekçesinde sürekli olarak … Ltd. Şti. ile dava konusu olay arasında mevcut olmayan bir bağı var gibi göstermeye çalışıldığını, huzurdaki dava ile …Tic. Ltd. Şti.’nin bir ilgisi olmadığını bu hususun İstanbul 16. Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin, 11.06.2018 tarihli, 2018/690 E. ve 2018/1368 K. Sayılı bozma kararı ile de tespit edildiğini, davacıların amacının müvekkillerini bu davalarla yıldırarak bir şekilde yazılım sektörü dışında bırakmak olduğunu, dava dilekçesinde huzurdaki dava ile alakası olmayan bir Değişik İş dosyasından alınmış ve “…” ile “…” isimli programlar arasında iltibas olabileceğine ilişkin bir bilirkişi raporundan bahsolunarak; dava dışı … şirketinin yazılımdan bahsedilmişse de, bu yazılım programı ile huzurdaki dava arasında herhangi bir bağ mevcut olmadığını, davacıların, maddi tazminat istemlerini FSEK md. 68’e dayandırdıklarını şimdilik 1.000.00 TL tazminat istediklerini, oysa, bu madde ile tazminat öngörülmediğini, davacıların “varsayımsal bedeli”, yani mutad ya da rayiç bedeli belirtmeleri gerekirken, belirtmediklerini, fahiş ve maddi olguyla bedel isteği arasındaki nedensellik ilişkisinin ortaya koyulmadığını, davalıların bu maddede sayılan izinsiz işleme, çoğaltma, yayma, temsil ve umuma iletim yapmadıklarını, dava dilekçesinde bu yönde bir saptama ya da kanıt olmadığını, eser sahibi olduklarını kanıtlayamayan davacıların bu maddeye dayanarak dava açamayacaklarından bahisle “gerçeğe yakın ispat”, “gerekli ve ölçülü olma” vb koşulları bulunmayan ihtiyati tedbir istemi’nin, uyuşmazlığın çözümlenmesi yargılamayı gerektirdiğinden reddine; davacılar, … isimli yazılımın eser, kendilerinin de eser sahibi olduklarını kanıtlayamadıklarından davalarının ayrı ayrı aktif husumet yokluğundan reddine; davalılar; …, …, …, …, … ve … hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine; davacıların taleplerini somutlaştırmaları için kendilerine süre verilmesine, verilen süre içerisinde taleplerini somutlaştırmamaları halinde davalarının reddine; davacılar eser sahibi olduklarını kanıtlayamadıklarından, 5846 sayılı FSEKmd 67 uyarınca koşulları bulunmayan fahiş manevi tazminat istemlerinin ayrı ayrı reddine; kanıtlanamayan eser sahipliği, maddi olguyla, zarar ve istenen bedel arasındaki nedensellik bağının ortaya konamaması nedeniyle istenen fahiş 5846 sayılı FSEK md. 68 anlamında dayanağı bulunmayan maddi tazminatın reddine; tüm davalılar bakımından maddi ve hukuksal dayanaktan yoksun kalan davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava, FSEK kapsamında eser olarak korunan bilgisayar programına ait mali hakların tecavüzün tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin davadır.
Dosyada tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmış, … adresinde mukim davalı şirket …Tic.Ltd.Şti. Adresinde bilirkikşi davacılar vekili ve davallıar vekili ile davacı şirket teknik uzmanları ve davalı şirket yetkilisi …’in hazır bulunduğu incelemede davacı tarafın …’ın ilk hali ve son geliştirilmiş versiyonu ve ekran görüntülerinin alındığı, davalı tarafın …’ın güncel halinin setup dosyaları ve ekran görüntülerinin karşılaştırılmak üzere alındığı, yapılan incelemeler sonucunda sunulan 22.05.2019 tarihli bilirkişi raporunda;”… davacı … Tic. Ltd. Şti.’ne ait “…” isimli yazılımın uzun zaman önce tamamlanmış, piyasaya sürülmüş ve yıllardır satışta olduğu, başka bir eserin haklarını ihlal ettiği yönünde bir iddianın da bulunmadığı, buradan hareketle yazılımın eser niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği, yazılımın destek aldığı … kayıtlarında, davacı …”nin adının yazılımcı kadrosu içerisinde geçmediği, bu nedenle davacı …’nin idari yönetici niteliğinde bir ortak olduğu ve … isimli yazılımın eser sahibi olan yazılımcı kadrosu içerisinde olmadığı, … yazılımının daha önceki kaynak kodları ile davalının sunmuş olduğu … isimli yazılımın kodları incelendiğinde, …’ın … ile, …’in ise … yazılım diliyle üretilmiş olduğu, syntax(yazma kuralları) ve algoritma yapıları bakımından birbirinden farklı olan bu dillerle yazılan iki yazılımın kaynak kod metinlerinde herhangi bir benzerliğin bulunmadığı, tasarımsal öğelerin FSEK’in koruma kapsamı dışında bıraktığı unsurlardan olduğu (FSEK. md. 2/IV), taraflara ait yazılımların ekranları karşılaştırıldığında, ekranlarda benzerliklerin bulunduğu, ancak bu benzerlikte aynı alanda işlev verilmesi ve yaygın kullanılan yazılımsal uygulamaların da etkili olduğu, buradan hareketle tasarımların birbirinden kopyalanmış olduğunun söylenemeyeceği…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME
Davalının dilekçelerinde, davacının uyuşmazlık konusu … isimli programın eser sahibi olmadığını iddia ettiği görülmektedir. Bilindiği gibi bilgisayar yazılımları 5846 s. FSEK’e göre ilim ve edebiyat eserleri kapsamında koruma altında olup, eserin sahibi onu meydana getiren gerçek kişilerdir. Eser üzerindeki manevi haklar eser sahibi gerçek kişilere ait olup, kişiye sıkı sıkıya bağlı olan ve devredilemeyen haklardandır. Tüzel kişiler ise Kanun’da belirtilen hallerde veya geçerli bir devir sözleşmesinin varlığı altında ancak mali hakları kullanabilmektedir. Tüzel kişilerin bir eserin sahibi olması ve buna dayalı manevi tazminat talep etmesi mümkün değildir.
Bir yazılımın eser olarak nitelendirilebilmesi için, ya kaynak kod olarak ortaya konması yada bir sonraki aşamasında kaynak kodların oluşabileceği şekilde uluslararası kabul gören (Örneğin UML) analiz kodu ve şemalarının oluşturulması gerekir. Bu şekilde ortaya gelmiş her türlü yazılım, bir başka yazılımın haklarına halel getirmediği müddetçe eserdir ve FSEK korumasına sahip olacaktır.
Davacının dilekçelerinde belirtmiş olduğu … isimli yazılımın uzun zaman önce tamamlanmış, piyasa sürülmüş ve yıllardır satışta olduğu anlaşılmaktadır. …’in başka bir eserin bir eserin haklarını ihlal ettiği yönünde bir iddia da bulunmamaktadır. Bu durumda, … isimli yazılımın eser niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerekir. Asıl incelenmesi gereken konu ise eserin sahipliği konusundadır. Zira davacı ve Davalılardan … yazılımın meydana getirildiği süreçte beraberce davacı şirkette yönetici ve ortak olduklarını beyan etmektedirler. Eğer davacı … veya Davalı …’den herhangi biri sadece şirkette idari işlerde görev almış diğeri ise bizzat yazılımın üretimine katılmış ise, yazılımı yazan şirket çalışanları ile birlikte bu ortak da eser sahibi olarak anılacak, diğer idari ortak ise eser sahibi olmayacaktır. Ancak FSEK’te şirket çalışanlarının eserlerinin mali haklarını kullanma hakkı şirkete ait olduğu hükmüne uygun olarak şirketin söz konusu yazılımın mali haklarını elinde bulundurduğu, idari yönetici ortağın ise ancak buradan elde edilecek gelirlerden ortaklık payını alması söz konusudur. Yazılımın mali hakları zarar gördüğünde mali hakları elinde bulunduran davacı şirketin; manevi hakları zarar gördüğünde ise eser sahiplerinin dava hakkı olduğu söylenmelidir.
Davacı duruşmada ve dilekçelerinde … isimli programın …’dan destek aldığını belirtmektedir. Dosyamızda Davacı tarafından … destekleme kararı ve bu konudaki belgeler sunulmamıştır. Ancak dosyaya eklenen bilirkişi raporlan incelendiğinde, … 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyasındaki bilirkişi raporunun 4. sayfasında, “…’ın Mahkeme’ye gönderdiği 24.04.2015 tarihli bilgilendirme yazısında … isimli yazılımın geliştirilmesine yönelik bir proje başvurusunun olmadığı, Sentez Bilgisayar’ın daha önce desteklenen bir başka projesindeki platformun bu yazılımın geliştirme aşamasında kullanılabileceği değerlendirilerek kurumca desteklenmediği. ” belirtilmiştir.
Dosya kapsamında mevcut … belgelerinde davacı …’nin adının yazılımcı kadrosu içerisinde geçmediği anlaşılmıştır.
Davacı şirketin İTO üzerinden ticaret sicil kayıtları incelendiğinde; şirketin kurulduğu tarihten itibaren davacı …’nin şirketin ortağı olduğu anlaşılmıştır. Davacı …’nin şirketin idari işleriyle ilgilenen bir ortağı olduğu, davalı …’in ise yazılım üretimiyle ilgilenen eski ortağı olduğu, bu halde davacı …’nin … isimli yazılımın eser sahibi olmadığı, bu yazılımın mali haklarının ise teknik olarak davacı …’da bulunduğu, mali hak ihallerınde davacı şirketin dava hakkının bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Bilirkişi tarafından yazılımların karşılaştırılması neticesinde, somut uyuşmazlıkta tamamen birbirinden farklı iki yazılım dili ile yazılmış yazılımlar ve elde edilen verilere göre tamamen farklı iki kaynak kod metni söz konusu olduğunu, bu nedenle taraf yazılımlarının kaynak kodlarından bir benzerliğe rastlanılmadığı, davalı yazılımının davacıya ait … yazılımından kopyalandığının tespit edilmediği, yazılımların ekranlarının karşılaştırılmasında taraf yazılımları arasında bir benzerliğin olduğu ancak aynı konuda işlev gören yazılımların birbirine benzemesinin hayatın doğal akışına aykırı bir durum olmadığı, solda ana işlevlerin bulunduğu bir menünün kullanımının oldukça yaygın bir durum olduğu, benzerlik ölçüsünün yaklaşık %30 oranında olduğu ve sonuç itibariyle tasarımların kopyalanmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, sunulan deliller , bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı … Ltd. Şti.’ne ait “…” isimli yazılımın uzun zaman önce tamamlanmış, piyasaya sürülmüş ve yıllardır satışta olduğu, başka bir eserin haklarını ihlal ettiği yönünde bir iddianın da bulunmadığı, buradan hareketle yazılımın eser niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği, yazılımın destek aldığı … kayıtlarında, davacı …”nin adının yazılımcı kadrosu içerisinde geçmediği, bu nedenle davacı …’nin idari yönetici niteliğinde bir ortak olduğu ve … isimli yazılımın eser sahibi olan yazılımcı kadrosu içerisinde olmadığı, … yazılımının daha önceki kaynak kodları ile davalının sunmuş olduğu … isimli yazılımın kodları incelendiğinde, …’ın …ile, …’in ise … yazılım diliyle üretilmiş olduğu, syntax(yazma kuralları) ve algoritma yapıları bakımından birbirinden farklı olan bu dillerle yazılan iki yazılımın kaynak kod metinlerinde herhangi bir benzerliğin bulunmadığı, tasarımsal öğelerin FSEK’in koruma kapsamı dışında bıraktığı unsurlardan olduğu (FSEK. md. 2/IV), taraflara ait yazılımların ekranları karşılaştırıldığında, ekranlarda benzerliklerin bulunduğu, ancak bu benzerlikte aynı alanda işlev verilmesi ve yaygın kullanılan yazılımsal uygulamaların da etkili olduğu, buradan hareketle tasarımların birbirinden kopyalanmış olduğunun söylenemeyeceği tespit edildiğinden, sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekin 44,40 TL karar harcının, peşin yatırılan 1.741,91 TL’den mahsubu ile kalan 1.697,51 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan 23,50 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davalılar yargılamada kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’sine göre tespit olunan 10.910,00 TL vekalet ücretinin, davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/12/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır