Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/32 E. 2021/342 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/32 Esas
KARAR NO : 2021/342

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli), Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.)
DAVA TARİHİ : 23/01/2018
KARAR TARİHİ : 04/11/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli), Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkillerinden … A. Ş. (…)’nin 1993 yılından beri … logosu ile ulusal ölçekte yayın yaptığını ve bugüne dek çok yüksek izlenme oranlarma ulaşmış TV şovları, programlar, yarışmalar, dizi ve filmler yayınladığını ve halen de yayınlamaya devam ettiğini, diğer müvekkili …A. Ş. (…) ise her türlü TV programı, yarışma, dizi film, film gibi her türlü görsel – işitsel materyali geliştirip hazırladığını,…tarafından yaratılan “…” isimli yarışma programının ilk olarak 19.07.2012 tarihinde … tarafından … logolu televizyon kanalında yayınlanmaya başladığını ve son yayın tarihinin de 20.08.2017 olduğunu, 19.07.2012 tarihinden bu yana 348 bölüm süresince yayınlanmakla tanınmış bir marka olan “…” isimli yarışma programının formatı … tarihinde … 13. Noterliğinin … yevmiye numarası ile tescil edildiğini, işbu program formatının aynı zamanda uluslar arası program formatlarının tasdik edildiği … (…Tasdik ve Koruma Kuruluşu) nezdinde 25.09.2012 tarihinde müvekkil şirket adına tescil edildiğini, davalılardan…, “… in 315 bölüm boyunca sunuculuğunu müvekkiller ile imzaladığı sunuculuk sözleşmesi kapsamında üstlendiğini, diğer davalılardan ….’nın 01.08.2012 tarihli, …’ın da 01.08.2012 tarihli sözleşme ile yarışma programında geçen sözleri, İfadeleri, karakterleri, adlan, ana konsept, hikaye, senaryo ve eserde yer alan görüntü ve görsel üzerindeki haklarını müvekkiline devretmeyi taahhüt ettiklerini ve bu kapsamda da 02.06.2015 tarihli sözleşme ile de devri gerçekleştirdiklerini, adı geçen davalıların tüm bu sözleşme, kabul ve taahhütlerine rağmen ortağı ve müdürü oldukları diğer davalı …Ltd. Şti. eli ile “…” adı altında “…” in birebir aynısını ürettiklerini, diğer davalı …A. Ş.’nin de … logolu kanalda 01.01.2018 tarihinden itibaren bu programı yayınlamaya başladığını ve yayını da halen devam ettiğini, “…” İsimli programın “…” isimli programın aynısı olduğunu, söz konusu programda müvekkillerinin hususiyet katarak geliştirdiği selamlama, takdim, vedalaşma, yapılan konuşmalar, konuklarla yapılan mülakatlar ve konuların takdimi, kostüm, teknik yardımcı araç gibi çeşitli donanım nesneler (dekor) gibi unsurlar birebir herhangi bir farklılaştırma ihtiyacı dahi duyulmaksızın olduğu gibi davalılarca kullanıldığını, davalılarca hazırlanıp yayınlanan …isimli programın müvekkillerinin hususiyet yaratarak vücuda getirdiği “…” isimli programın taklidinden öteye birebir aynısı olup söz konusu programın yayınlanmasının müvekkilinin haklarına tecavüz teşkil ettiğini, davalılar…, … ve …’ın eylemlerinin aynı zamanda sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğini beyan ederek davalıların “…” adı altında tüm hakları müvekkillerine ait olan programın taklidini üretip yayınlamaları nedeniyle adı geçen programın gerek … logolu televizyon kanalında ve gerekse … isimli web sitesinde ve davalıların sahip olduğu başka bir mecrada yayınlanmasının ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesini, “…” isimli programın tanıtımının yapıldığı … ve … erişimin engellenmesini, cezai şarta ilişkin davalı …’tan 600.000 TL, davalı …’dan 37.500-TL, davalı …’tan 37.500-TL nin tahsilini, manevi tazminata ilişkin olarak … A.Ş. İçin … A.Ş den 250 000-TL, …Ltd Şti.’den 100.000-TL, …’tan 20.000-TL, … dan 20.000-TL, …’tan 20.000-TL, … A.Ş. İçin, …A.Ş.’den 250.000 TL, …Ltd. Şti.’den 100.000-TL, …’tan 20.000-TL, …’dan 20.000-TL, …’tan 20,000-TL, maddi tazminata ilişkin FSEK m. 70, 83, 84 ve TTK m. 54 vd maddeleri gereğince …A.Ş. nin elde ettiği reklam gelirlerinin ve … isimli programm yapımı İçin … Ltd. Şti.’ye ödenen bedelin müvekkillere ödenmesine, söz konusu tutarın bilinmemesi nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun m. 107 delaletiyle 100.000-TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, Yayınların haksız olduğunun tespitine, yayınların haksız olduğunun tespitini, haksız rekabetin men’ini ve ilana karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … AŞ. vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özette; müvekkil şirketin … logolu televizyon kanalının sahibi olduğunu, dava dışı … Ltd. Şti. ile diğer davalı … Ltd. Şti. arasında 26.05.2017 tarihinde imzalanan yapım taahhüdü, sunuculuk ve komşu mali hakların devri sözleşmesi ve ekleri uyarınca yapımcının “…” isimli yarışma programım yayına hazır hale getirerek … ekranlarında yayınlanmak üzere …’a teslim etme yükümlülüğü altında girdiğini, davacıların hak iddiasında girdiğini, davacıların hak iddiasında bulundukları “…” isimli yarışma programının eser mahiyetinde olmadığını, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için davacıların iddia ettiği … yarışma programının eser mahiyetinde olduğu düşünülse dahi müvekkil şirketine ait televizyon kanalında yayınlanan “…” isimli programın … isimli yarışma programının aynısı olacak şekilde üretildiği iddiasının kabul edilebilir bir yanı bulunmadığını, zira “…” isimli eserin Alman menşeli “…” isimli televizyon yarışma programı formatının lisanslı Türkiye uyarlaması olduğunu, ortada haksız kopyalama söz konusu ise bu haksız kopyalamanın davacılar tarafından gerçekleştirildiğini, anılan program fornatlarının yayın ve tescil tarihleri itibariyle sabit olduğunu, mevcut uyuşmazlığın çözümü için söz konusu yarışma programının gerçek hak sahipliğini elinde bulunduran … formatı ile birlikte değerlendirilmesinin yasal zorunluluk olduğunu, zira … programının lisanssız ve taklit kullanımdan ibaret olduğunu, davacıların maddi tazminat isteminin FSEK uyarınca korunmadığını, ayrıca davacıların Türk Ticaret Kanununda düzenlenen haksız rekabete ilişkin taleplerinin mevcut olayda vuku bulmadığım beyan ederek davacıların taleplerinin tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, …, … Tİc, Ltd Şti vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkil …Ltd. Şti.’nin sinema, müzik ve televizyon programcılığı alanında faaliyet gösteren, bugüne kadar …, …, … ve …gibi çeşitli televizyon kanallarında yayınlanan …’la …, …, …’la …,… gibi programların yapımını gerçekleştirmiş bir yapım şirketi olduğunu, müvekkili …’ın bugüne kadar çok sayıda tiyatro oyunu ile sinema filmi, televizyon filmi ve televizyon dizisinde oyuncu olarak görev aldığını, ilgiyle takip edilen yarışma programlarında sunuculuk icra ettiğini, sevilen ve sayılan ekran yüzlerinden olduğunu, diğer müvekkilleri … ve …’ın ise … Ltd. Şti.’nİn ortakları ve yöneticileri olduğunu, … (…) yarışma programının ve formatının eser vasfına sahip olmadığını, FSEK korumasından yararlanamayacağını, nitekim … adlı yarışma formatının Yargıtay kararlarında ifadesini bulan “özgünlük” şartını taşımadığını, programın orijinal olmadığını, … televizyon kanalında 16.07.2010 tarihinde yayınlanan “…” adlı orijinal ve özgün aslının bu özgün asıldan lisanslanarak 18.09.2011 tarihinde ilk yayını gerçekleşen … versiyonu başta olmak Üzere … ın sayısız ülke versiyonunun bir kopyası, taklidi olduğunu, dosyaya sunulan belgelerden … adlı yarışma formatının “…” yarışmasında olduğu gibi ayrıntılı bir format kitabında metne dökülmediği görüldüğünü, özellikle herhangi bir özelliği olmayan ve kabataslak yazılmış … formatının belli bir düşünce yapısının metne geçmesinden başka şey ifade etmediğini, belli bir hususiyet ve özgünlük taşımadığını, formatta yaratıcılık vasfı tartışılabilecek tek şeyin “… İçerisindeki yarışmacıların dışarıdaki sesi almaları, ancak kendi seslerinin dışarıya ulaşmama” olarak düşünülse bile bu unsurun daha önce yaratılmış olan… formatından birebir aynen kopyalanarak alındığını, özgün olmadığını, dava konusu “…” programının Alman menşeli “…” isimli televizyon yanşma programı formatınm lisanslı Türkiye uyarlaması olduğunu, müvekkilinin ilgili formatı uluslararası dağıtım ve lisanslama haklan sahibi olan … ile “…” (“…”) formatının Türkiye’de yerel versiyon olarak prodüksiyonu yapılarak yayınlanması amacıyla 03.04.2017 tarihli format sözleşmesi karinesi format sahibi olan … lehine olduğunu, davacının iddia ettiği gibi her iki formatın aynı ve ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu iddiası doğru kabul edilir ise FSEK madde 11 gereği ilk yayını gerçekleştirmiş olan … karine olarak söz konusu formatın sahibi olduğunu, davacıların dava dilekçesinde …’yı sanki bir format tescil birimiymiş gibi sunmaya çalıştıkları görüldüğünü, oysa …’nın dünyanın çeşitli ülkelerinde televizyon format ticareti yapan kişilerce televizyon formatlarının ülkelerin yerel hukuklarında telif yasaları ile korunmasını sağlamak amacıyla kurulmuş, kar amacı gütmeyen, katılımı gönüllülük esasına dayanan bir kuruluş olduğunu, …’nın belirtilen aslı görevi dışında üyelerinin sahip olduklarını beyan ettikleri formatların genelde televizyonda yayınlanarak aleniyete intikalinden önceki aşamada varlığını ispat etmek amacıyla kayıt altına alma hizmeti de verdiğini, iddia edildiği gibi bir tescil kuruluşu olmadığını, “…” markasının müvekkili adına tescilli olduğunu ve … programının sloganı olmadığını, … programına ait olduğu iddia edilen müvekkili …’a ait sunum cümleleri … programının sloganı olmadığını,…’ın üslubunu ve tarzını yansıtan, sunumunu yaptığı bütün programlarda kullandığı ifadeler olduğunu, davacılar tarafından dosyaya sunulan her iki sözleşmenin son bulduğunu, ilk sözleşmenin sona erme tarihinin 06.01.2013, diğer sözleşmenin sona erme tarihinin ise 31.12.2014 olduğunu, davacıların iddia ettiği hakkın veya alacağın varlığı kuvvetle muhtemel olmadığını, hem hakkın hem de alacağın varlığı yargılama sonucu belirlenebileceğini beyan ederek davacının tüm taleplerinin reddini diğer talepleriyle birlikte talep etmiştir.
Davacılar vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; programının her yayınında aynı sloganlar, aynı oturma düzenleri, ödül verme şekli ve teknik detaylarıyla format kitabı olmaksızın 348 bölüm boyunca devam ettiğini ve somutlaştırıldığını, bu sebeple de davalıların …’nin soyut seviyede kaldığı iddialarının hukuki mesnetten yoksun olduğunu, işbu davadaki iddianın …’nin … (…) ile olan benzerliği olup … in (…) bu dava ile ilgisi olmadığı, ayrıca … programında dış çekimler, rulet masası, 2 sunucu vs olmasına karşın …’de bunların mevcut olmadığını, kaldı ki …’nin yapımcısı ve format sahibi olan firma tarafından …’nin 2012 yılından beri yayınlanmasına karşın herhangi bir dava yönetilmemiş olmasının iki programın benzemediği hususunun yapımcı ve format sahibince de kabul edildiği anlamına geldiğini, müvekkilinin ürettiği programın .. tescili ve televizyon yayınlarıyla alenileştirildiğini, davalılar vekilinin davalı …’ın programda söylediklerinin doğaçlama olduğundan bahisle program formatına dâhil olmadığını beyan ettiklerini, oysaki doğaçlamanın program içerisinde bir kez gerçekleşeceğini, bir kez gerçekleştikten sonra tekrarlanması halinde işbu doğaçlama olmaktan ziyade slogana dönüştüğünü, … programındaki sloganların birebir … programında mevcut olan sloganların aynısı olduğunu, davalıların müvekkil şirket zararının ne kadar olduğunun belirli olmadığı hususunda beyanlarda bulunmuşlarsa da davalıların direkt olarak …’nin taklidi yapmış olmaları sebebiyle … programının format alımı sırasında davalılar taralından ödenmiş olan sözleşme bedeli kadar olduğunu, davalı …’ın hizmet sözleşmesi olduğu iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davalı …’ın dava konusu … programında yer alarak kusur değil kastı mevcut olduğunu, davalının yapmış olduğu sunuculuk sözleşmesini yok sayarak … isimli yarışma programında yer aldığını beyan ederek davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı …, …, … ve … vekili, ikinci cevap dilekçesinde özetle; bir televizyon yanana programı formatının FSEK md. 2 anlamında ilim ve edebiyat eseri olarak değerlendirilebilmesi için ortada herhangi bir şekilde dil ve yazı İle ifade olunan bir eser bulunması gerektiğini, eğer format yazılı olarak bir metne dökülmemişse yazı ile ifade olunamadığından FSEK md. 2 anlamında ilim ve edebiyat eseri kategorisinde konulamayacağını, davacıların …’in yazılı bir format kitabına sahip olmadığı, fakat 348 bölüm olarak çekilmek suretiyle somutlaşmış olduğu yönündeki beyanlarının anlamı … formatının yazı ile ifade olunan bir eser olarak korunmasının mümkün olmadığı hususunun teyidi mahiyetinde olduğunu, …’nin l. Bölümü, 100. Bölümü, 300. Bölümü bile kendi aralarında karşılaştırıldığında pek çok yönden farklı olduğunu, bu durum çekilen bir televizyon programı formatının değişmez sabit kurallarının olması gerekliliği ile bağdaşmadığını, davacılar tarafından farklılık olarak belirtilen 3 hususun bizatihi formatın kendisi gereği uyarlamayı yapan ülkelerde farklılaştırılabilecek ve ilgili ülkedeki yayıncının kendi seyirci profiline veya sektörel gerekliliklere veya yasal düzenlemelerine veya uygulama kolaylıklarına veya mali koşullarına göre tercih yapılarak kullanılabilecek hususlar olduğunu, davacıların diğer unsurların yanı sıra özellikle bu en özgün cam fanus olgusunu da birebir kopyalamak suretiyle açıkça hukuka aykırı bir kullanımda bulunduğunu, … programının orijinal formata ve format kitabına uygun olarak çekildiği bizzat RedArrow tarafından yazılı olarak teyit edildiğini, davacıların slogan olduğunu iddia ettikleri tüm cümlelerin formatın sloganı olduğunu yazılı olarak ispatlaması gerektiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
TPMK kayıtları dosya içerisine alınmış “…” ibareli markanın … no ile davacı … ANONİM ŞİRKETİ adına 24/05/2012 tarihinden İtibaren on yıl müddetle 21/07/2015 tarihinde tescil edildiği, “…” ibareli markanın davalı …adına … Marka No ile 38 ve 41. Sınıflarda tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davalı … tarafından, “…” isimli formatın uluslararası dağıtım ve lisanslama hakları sahibi olan … ile “…” ( “…”) formatınm Türkiye’de yerel versiyon olarak prodüksiyonu yapılarak yayınlanmasına 03.04.2017 tarihli Format Sözleşmesinin dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır.
Taraflarca çekilen … 26. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı, … 2. Noterliğı’nin …tarih ve … yevmiyeli numaralı ihtarlar dosyaya sunulmuştur.
Davacılar … televizyon programının … tarafından ilk olarak 19 Temmuz 2012 tarihinde …logolu televizyon kanalında yayınlandığını, ayrıca formatın … ismi altında 3 Ağustos 2012 tarihinde noter tespitinin yapıldığı ve 25 Eylül 2012 tarihinde de …’ya kaydolunduğu sunulan delillerden anlaşılmaktadır.
Davacılar tarafından dosyaya sunulan İ…Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim Üyesi … tarafından hazırlanan 11.01.2018 tarihli mütalaada özetle; ilmi ve kazai içtihatlar dikkate alınmak suretiyle, yukarıda yapılan incelemeler ve değerlendirmeler neticesinde … (…) yarışma formatının önemli ölçüde detaylandırılmış bir format olduğu ve bu bağlamda FSEK md.l/B ve md.2 anlamında hususiyet taşıyan, ilim ve edebiyat eseri olarak olarak değerlendirilebileceği, Yarışma formatına dayalı yapılarak gerçekleştirilen televizyon çekimlerinin ve görüntülerinin, FSEK md. 5 anlamında sinema eseri olarak korunmasının mümkün olabileceği, yarışma formatının eser olarak korunabileceği, eser olarak korunmasında formatm detaylandırılmış olmasının önemli olduğu, … formatının detaylandırılmış program akışı ve formata ilişkin sahne dekoru, oyunlar ve kullanılan ayırt edici ifadelerle hususiyet unsurunu sağladığı, bilindiği üzere, hususiyet unsurunun yorumunda mutlak otjinallik kavramına yer verilmediği, hususiyetin, bir formatın bütün unsurlarında ortaya çıkabileceği gibi, birçok unsurunda veya münferit bazı unsurlarında da olabileceği, Öte yandan orjinal olmayan unsurların seçimi ve bir araya getirilme biçimiyle de hususiyet unsurunun tezahür edip eser korumasını sağlayacağı, salt jenerik, anonim unsurlardan oluşan alelade formattan, soyut fikir ve konseptten öteye geçen, detaylandırılmış, yeterince somutlaştırılmış, ayırt edici unsurları tezahür etmiş … formatının eser niteliğinde olduğu, … İle YA programlarında benzerliklerin teknik zorunluluklardan ve işin mahiyetinden kaynaklanan benzerlikler olmadığı, Yargıtay kararlarında da yer verilen bu ölçütler çerçevesinde, çiftlerin birbirlerinin tanımalarına yönelik bir soyut fikrin hiç kuşkusuz türlü türlü şekillerde format haline getirilmesinin mümkün olduğu, soyut fikrin tek başına korunmadığı, kimsenin tekelinde olmadığı, ne var ki soyut fikrin somutlaştırılma biçimlerinin ve unsurların kombinasyonuyla ortaya çıkan format sonucunun ve uygulanmasının değişik şekillerde yapılabilmesi mümkünken, bu konuda geniş bir yaratma alanı, seçenek özgürlüğü bulunuyorken, diğer bir deyişle, aynı oyun kuralları, aynı sloganları, aynı akışı, ayniyet derecesinde benzer dekorları, akışın kullanılma zorunluluğu bulunmuyorken, bu konuda İşin mahiyetinden ve teknik zorunluluklardan kaynaklanmayan ayniyet derecesindeki benzer kullanım ve yararlanmalarda bulunan muhatapların eylemlerinin, … adlı eseri İzinsiz kullanan kişiler olduklarından bahisle, eser üzerindeki mali hakların (FSEK md. 21-25) ihlali sonucunu doğurduğu, aynı temalı veya benzer temalı program formadan, yarışma programları yapma kimsenin tekelinde olmadığından, programlar arasında bazı benzerliklerin kaçınılmaz olmasından söz edilebilecekse de, bu durumun hiçbir zaman programın bir bütün olarak başka bir programa ayniyet derecesinde benzer olmasını haklı göstermeyeceği, bu bağlamda programın seyirci nezdindeki algısı ve bu algının oluşumunda etken olan sahne dekoru, oyun seçimi, slogan gibi unsurlarda, esinlenme serbestisinin ötesine geçen bir benzerliğin kabul edilemeyeceği, muhatapların, … (…) program formatına ilişkin lisans sözleşmesi yapmış olmalarının, … programıyla ayniyet derecesinde benzer bir program yapma hakkı tanımadığı, … programının … ile ayniyet derecesinde benzeyen bir program olarak amaçlanmış olduğunun, en baştan, program ismi ve sunucu seçiminde kendini gösterdiği, … ve … adlı programların, çiftlerin yarışması, birbirlerini ne ölçüde tanıdıkları teması/soyut fikrinden hareket ediyorsa da, birbirinden farklı olan programlar oldukları, …’dcki oyun kuralları, dekor, sunucunun rolü, tekrarlayacağı adeta slogan haline gelen sözlerin belirlenmesi, …’de poker oyunu/masası, bahis oynama, fişlerin ileri sürülmesi, set dışında üçüncü kişilerin görüşleri, çekim açıları, ışık gibi hususlar dikkate alındığında, her iki programın, farklı detaylandınlmış programlar ve program formatlan olduğunun daha kolay anlaşılabileceği, ayrıca 2013 yılında, … tarafından gerçekleştirilen… sunuculuğunda … adıyla yayınlanan yerel formata bakıldığında, adı geçen bu formatta, …’nin format özellikleri doğrultusunda, logo, dekor, kırmız siyah renk kullanımı, poker masası unsurlarının kullanımı suretiyle, …’ye ayniyet derecesinde benzerliklerden kaçınılmaya çalışıldığının gözlemlendiği, ne var ki aynı özenin …’nın yapımında görülmediği, programın isminin seçiminde dahî, mutlak bir zorunluluk olmamakla beraber, değişik seçenekler varken, …’de slogan haline gelmiş … ibaresinin tercih edilmesinin ayniyet derecesinde benzer olma amacı ve kastını ortaya koyan hususlardan biri olduğu, FSEK md. 83 de düzenlenen temeli haksız rekabete dayanan hükümde yer alan eserin alametlerinin başka bir eserde kullanımının da ancak eser üzerinde hak sahibi olan kişinin izniyle yapılabileceği, bu bağlamda, … programının zaman için alameti haline gelmiş sloganlarının … programında kullanımının (hatta dekorlarının kullanımının), FSEK md-83’e aykınlık oluşturduğu, muhatapların eylemlerinin, TTK md.54 vd. hükümlerinde düzenlenen haksız rekabet hükümlerine aykırı olduğu, TTK md.55/I.a bendinde genel olarak düzenlendiği üzere, “Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar”ın haksız rekabet oluşturduğu, bir davranışın birden fazla haksız rekabet hükmü kapsamında değerlendirilebileceği,bu meyanda somut olayda muhatapların eylemlerinin özellikle tanıtımlarında, kendi programlan hakkında, … programı esas alınarak yapılmamışcasına, onunla hiç ilgisi bulunmuyormuşcasına, onunla ayniyet derecede benzeri değilmişçesine bir izlenim, intiba uyandırmak çabası içinde, gerçek dışı ve yanıltıcı beyanlarda bulunduklarının gözlemlendiği, bu davranışlarının, bent 2 kapsamında (Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek) kapsamında haksız rekabet oluşturduğu, muhatapların, gerek tanıtımlarda gerekse programlarında, … programının unsurlarının kullanmaları ve yine eski programın sunucusunun da varlığı gözönünde bulundurulduğunda, eylemlerinin bent 4 “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan uygulamalarda bulunmak’ kapsamında haksız rekabet oluşturduğu, yine muhatapların eylemlerinin, bent 5 “Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarım, gerçeğe ayları, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz vere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek’ kapsamında değerlendirilebileceği, muhataplardan …A.Ş’nin (…’nin), diğer gerçek kişi muhatapların … programındaki konumunu basiretli tacir olarak bildiği ve bilmesi gerektiğinden hareketle, … programının ayniyet derecesinde benzeri olan … programının hazırlanması ve yapımına ilişkin olarak, TTK md.55 (b) hükmünde öngörülen “Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek çerçevesinde” sorumlu olarak görülebileceği, muhatapların eylemlerinin, başkalarının iş ürünlerinden izinsiz/yetkisiz yararlanma olarak da değerlendirileceği, TTK md.55 (c) hükmünde (başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma çerçevesinde özellikle) geçen özellikle ibaresinden de anlaşılacağı üzere, yetkisiz yararlanmanın hükümde yer alan bentlerdeki örneklerle sınırlı olmadığı, … programında kullanılan, programın ayırt edici sözlerinden biri haline gelmiş, telaffuz edildiğinde, tüketici nezdinde, programı akla getiren markalaşmış “…” sözü başta olmak üzere, sunucu … tarafından kullanılan diğer ayırt edici ibarelerin izinsiz kullanımının marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilebileceği, muhatap gerçek kişilerin eylemlerinin aynı zamanda cezai sorumluluğu doğuran eylemlerden olduğu, eser koruması bakımından FSEK md. 71 uyarınca, marka koruması bakımından SMK md. 30 uyarınca, haksız rekabet hükümleri bakımından TTK md.62 uyarınca sorumluluklarının doğduğu, bu meyanda, muhatapların “55 ‘inci maddede yazılı haksız rekabet fiillerinden birini kasten işleyenler” durumunda oldukları, muhataplann/şüphelilerİn haksız rekabete yol açan fiillerden haberlerinin olmadığının düşünülemeyeceği (bu bağlamda azmettirme -TCK md.38 ve suça yardım etme- md.39 hükümleri çerçevesinde bir değerlendirme yapılabileceği) ve buna ilaveten haksız rekabete yol açan fiil gerçekleştikten sonra da bu durumu düzeltmek hususunda hiçbir eylemde bulunmadıklarının anlaşıldığı, TTK md. 63 uyarınca, TTK md.62’de öngörülen yaptırımların, tüzel kişi adına hareket eden veya etmesi gerekmiş olan organın üyeleri veya ortaklan hakkında uygulanabileceği, ayrıca muhataplardan … A.Ş.’nin (…’uin), haksız rekabet fiilinin tüzel kişilerin faaliyeti çerçevesinde işlendiğinden bahisle, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine de karar verilebileceği, muhataplardan …’ın, Sunuculuk Sözleşmesi ve Mali Hak Devir Belgesindeki taahhütlerine, aynı doğrultuda …’nın ve …’ın da Sözleşme ve Mali Hak Devir Belgelerindeki taahhütlerine aykırı davranmış olduğu, sözleşmelerden kaynaklanan kaçınma/yapmama taahhüdü olarak da değerlendirilebilecek borçlarım hiç veya gereği gibi İfa etmediklerinden bahisle, TBK md.112 uyarınca sorumluluklarının doğduğu, yerine getirmesi gerekli borçlarının ifasıyla birlikte, yine sözleşmede öngörülmüş (ifaya eklenen) ve halihazırda muaccel olmuş cezai şartı ödemeleri gerektiği, muhatapların taahhütlerinin geçersizliğini doğuran bir durum bulunmadığı, bu meyanda, MK md. 23 ve TBK md.27 f.l açısından değerlendirilecek olduğunda, sözleşme hükümlerinin, muhatapların ekonomik özgürlüğünü, çalışma özgürlüğünü ortadan kaldıran veya önemli ölçüde kısıtlayan sözleşme hükümleri olmadığı, getirilen kısıtlamanın esas olarak, … programıyla aynı veya benzer program yapmamak olduğu, televizyon sektöründeki program çeşitliliğinin genişliği, yaratma özgürlüğünün sunduğu geniş seçenekler dikkate alındığında ve … programına uzun yıllardır yatırım yapan …’ın bu programdan elde etmek istediği haklı ekonomik menfaati göz önünde bulundurulduğunda, taraflar arasında … programının benzerinin yapılmamasına ilişkin taahhüdün geçerli olduğu hususunda tereddüt edilmemesi gerektiği ” görüş ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Davalılarca sunulan … Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku ABD Başkanı … tarafından hazırlanan mütalaada özetle; taraflar arasındaki uyuşmazlığın ilk olarak Almanya’da yayınlanan ve yaratıcısı …, uluslararası lisanslama bakan …olan … adlı program formatının kullanılmasından kaynaklandığı, … programının yapımcı şirketi …Ltd. Şti ile … yarışmasının format sahibi …arasında “…” yarışmasına ilişkin format sözleşmesi imzaladığı, buna karşılık … yarışmasının yapımcıları olan … A.Ş. ile … A.Ş. şirketlerinin yarışma programının asli sahibi olan … ile yapılmış bir sözleşmesi bulunmadığı, bilakis …A.Ş. ile …A.Ş. şirketleri formatın ilk yaratıcısı olduğu iddiasında olduğu, … adlı yarışma formatının ilk yaratıcısının …olduğu iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, programın ilk olarak … adı ile 2010 yılında Almanya’da yayınlandığı, sonradan tüm dünyada reyting rekorlan kırdığı, bunun üzerine Türk yapımcıların dikkatini çekerek 2012 yılında ülkemizde yayınlanmaya başladığı ancak bu yayınların yabancı hak sahibi ile format sözleşmesi yapılmadan gerçekleştirildiğinin görüldüğü, bir TV formatının FSEK anlamında eser vasfını kazanabilmesi için program formatının işleyişini ayrıntılı olarak gösteren detaylandırılmış bir yazılı metinde tecessüm ettirilmesi (somutlaşmış) ve özgün olması gerektiği, … adlı program … adlı şirket ile yapılan bir format lisans anlaşması kapsamında “…” adlı orijinal programın Türkiye versiyonu olduğu, … adlı yarışmanın ise bu şekilde yapılan (2010 tarihli) ilk ve orijinal program olması nedeniyle özgün ve aynı zamanda dolaylandırılmış ve her husus düşünülmüş kapsamlı bir Format Kitabı’nın bulunması nedeniyle de formatın metinde tecessüm etme şartını bir arada taşıdığını, … adlı yarışma programı ise 2012 tarihli olan sadece 6 sayfa 9 fotoğraftan ibaret bir noter belgesi ile ismen belirtilmiş olup esasında sözkonusu noter belgesi ile … adlı yapımın taklidi olduğu hususunu tespit ettirmiş olduğunu, ayrıca program ilk ve orijinal olmadığı için özgün de olmadığını, bu nedenle FSEK anlamında eser vasfının bulunmadığını, kişilerin hak sahibi olmadığı değerleri uzun süre hukuka aykırı olarak kullanmaları ya da ellerinde tutmaları, belirli bir süre geçince onları hukuk nezdinde hak sahibi yapmayacağını, bu olayda da …şirketinin yabancı menşeli yarışma formatım ülkemizde hukuka aykırı olarak format lisansı anlaşması yapmadan uzun süre kullanmasının onu hak sahibi yapmayacağı gibi bu yarışma formatının yayın haklarını ilk sahibinden hukuka uygun bir sözleşme yapmak suretiyle elde eden kişilere dava açma hakkı da vermemesi gerektiğini, bu bakımdan … ve …şirketlerinin dürüstlük kuralına aykırı davrandıklarını, ilk hak sahipliğinin tespiti ve dava haklarının kullanılabilmesi açısından ve “…” adlı yarışma programının format sözleşmesi kapsamında yayınladığı iddiası karşısında davanın … şirketine ihban büyük önem taşıdığını, hukuken hak sahibi olunmadığı ve geçerli bir format lisansı sözleşmesi yapılmadan yayınlanması nedeniyle … şirketinin başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlandığı ve bunun haksız rekabet teşkil ettiği, her ne şekilde olursa olsun sunucu …’in yarışma esnasında kullandığı ifadeler, mimikler, sloganlar ve kullandığı kelimeler kendi kişilik yapısının bir ürünü olup, sonradan değiştirilenle imkânı da bulunmayan üslup niteliğinde davranış şekilleri olduğunu, nitekim … yarışmasını sonradan sunmaya başlayan …da, daha önce oynadığı dizi ve filmlerdeki ifade, mimik ve sloganlarını bu yarışmada kullanmış ve yarışma bambaşka bir hüviyetle sunulmaya başlandığını, bu durumun sunucunun yaşam tarzının dışa vurumu olduğunu, dolayısıyla sunucuların karakter özelliklerinden kaynaklanan ifadeler format kapsamında doğası gereği olamayacağını, eğer öyle olsaydı yeni sunucu … yarışmayı, …’tan bambaşka bir şekilde ve farklı ifade ve sloganları kullanarak sunamayacağını, …’ın aynı gibi davranacağını, … adlı programının en önemli özelliği yaratıcı emeğin canlı bir örneğini teşkil etmesi olduğunu, yaratıcı emek, yarışma programlarında programının sunucusu ile özdeşleşmesi sonucunu doğurduğunu, … yarışmasının sunucu…’ın özgün sunumu ile bütünleşmesi ve … sunmazsa programın bir anlam ifade etmeyeceği şeklindeki yaygın kanı nedeniyle, sunucunun kişilik haklan ile programın formatının … tarafından birbirine karıştırıldığının görüldüğünü, “…” Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … numarası ile …. Ltd. Şti. adına tescilli bir marka niteliğinde olduğunu, bu anlamda Sınai Mülkiyet Kanunu anlamında korunduğunu, daha önce … yarışmasında yarışma esnasında tamamen yarışmanın verdiği heyecan hali ile yarışmacıların kullandığı pek çok kelimeden biri olan“…” kelimesi hiçbir şekilde format kapsamında ve slogan olarak değerlendirilemeyeceğini, bir kelimenin format kapsamında olabilmesi için olmazsa olmaz nitelikte bulunması gerektiğini, dolayısıyla FSEK md, 83 hükmüne aykırılık olmadığını, Yargıtay’ın yerleşik kararları bir sözleşmenin hizmet sözleşmesi mı yoksa eser sözleşmesi mı olduğu noktasında zaman unsuru ve bağımlılık unsuru olmak üzere iki unsur açısından incelenmesi gerektiğini, buna göre, … ile … arasındaki “Sunuculuk Sözleşmesi” adlı sözleşmenin incelenmesi neticesinde karakter olarak eser sözleşmesine ilişkin özellikleri bulunmakla birlikte zaman ve bağımlılık unsurları açısından hizmet sözleşmesine ilişkin özellikleri bariz bir şekilde ağır basan karma bir sözleşme olarak nitelendirmenin mümkün olduğunu, taraflar arağındaki bu sözleşmeye TBK’nun hizmet sözleşmesine ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiği, Sözleşmenin 8.maddesinde sözleşmenin 1 yıllık süre ile yapılacağı ve aksi bildirilmedikçe aynı süreyle uzayacağı ortada belirli süreli bir sözleşme olduğunu gösterdiğini, belirli sûrelilik hizmet sözleşmesinin ayırt edici özelliklerinden olduğunu, oysa eser sözleşmesinde işgörmeye yönelik bir sonucun borçlanılmasının söz konusu olduğunu, bu anlamda hizmet sözleşmesinde belirli süreli de olsa süreklilik arz eden bir işgörme borcu önemli iken, eser sözleşmesinde önem taşıyan husus sonucun bizzat kendisi olduğunu, hizmet sözleşmesinin en önemli unsurlarından birisi bağımlılık unsuru olduğunu, sözleşmede işçi, işverenin emir ve talimatları ile bağlı olmakla kalmayıp, onun emir ve talimatı altında çalıştığını, Eser sözleşmesinde ise bağımlılık ilişkisi oldukça zayıf olup, müteahhit iş sahibinin gözetim ve denetimi olmadan, kendi sorumluluğu altında borcunu ifa etiğini, … ike … arasındaki Sunuculuk Sözleşmcsi’nin özellikle de 4.maddesinin a bendi özen yükümünden, b bendi mesaisini başka bir iş yapmaksızın yapımcıya tahsis etmesinden, c bendi yine özen yükümünden bahsettiğini, özellikle de sözleşmenin 4.maddesi g bendi, işin mesai saatleri içerisinde yapılmasından bahsettiğini, bunların tümü bir bütün olarak değerlendirildiğinde taraflar arasında bağımlılık unsurunun ön planda olduğunun bariz bir şekilde anlaşıldığı, sözleşmenin 4.maddesinin h, j ve 1 bentleri de hizmet sözleşmesinde önem taşıyan rekabet yasağına ilişkin olduğunu, Rekabet yasağına ilişkin bu maddeler de sözleşmenin baskın karakterinin hizmet sözleşmesi olduğunu gösterdiğini, … ile … ve … arasındaki ilk sözleşme 03.07.2012 tarihli sunuculuk sözleşmesi olduğunu, bu sözleşmenin 8. Maddesinde “Yapımcı tarafından Sözleşmenin sona ermesinden önceki 15 (onbes) gün içerisinde Sözleşmenin Yenileneceği Sunucuya bildirilirse. Yapımcı ve Sunucu aynı hüküm ve koşullarla 1 (bir) yıllık bir sözleşme akdedeceklerini kabul ve taahhüt ederler” ifadesi yer aldığını, oysa taraflar 06.01.2013 tarihinde şartları ve hükümleri 03.07.2012 tarihli sözleşmeden farklı olan yeni bir sözleşme yaptıklarını, dolayısıyla 03.07.2012 tarihli bu sözleşme otomatik olarak sona erdiğini, taraflar arasındaki belgelerden birinin de 24.09.2012 tarihinde imzalanan “Sunucu Mali Hak Devir Belgesi” adlı belge olduğunu, bu belgenin 1.maddesinde “ iş bu devir belgesi Yapımcı ile Sunucu arasında yürürlükte olan 03.07.2012 tarihli sözleşmenin ve eklerinin ayrılmaz bir parçasını oluşturmaktadır” şeklinde bir hüküm yer aldığını, ancak 1. maddede atıf yapılan 03.07.2012 tarihli sözleşmenin hükmünü yitirdiğini, zira taraflar 06.01.2013 tarihinde şartları ve hükümleri 03.07.2012 tarihli sözleşmeden farklı olan yeni bir sözleşme yaptıklarını, dolayısıyla 03.07.2012 tarihli bu sözleşme otomatik olarak sona erdiğini, bu sözleşme sona erdiği için de 24.09.2012 tarihinde imzalanan ve 03.07.2012 tarihli bu sözleşmeye atıf yapan ‘”Sunucu Mali Hak Devir Belgesi” adlı belgenin de hükmünü yitirdiğini, “Sunucu Mali Hak Devir Belgesi” adlı belge de hukuken geçerli olmayan bir belge olduğunu, taraflar arasındaki 06.01.2013 tarihli sözleşmenin 4.maddesinin h bendinde, k bendinde ve 1 bendinde yer alan rekabet yasağının sözleşme süresi içerisindeki davranışları kapsadığının görüldüğünü, sözleşmenin 4.madde “1” bendi: “”Sunucu, programda kullanılan isim ve unvanlar ile yapı ve farmatlarm Yapımcıya ait olduğunu ve gerek bu sözleşme süresi içerisinde gerekse sonrasında başkaca yayın kuruluşlarında yapabileceği programlarda kullanmayacağını ve kullanılması halinde bu programlarda rol ve görev almayacağını kabul ve taahhüt eder.” ifadesinin TBK md. 445 ve 27 hükmü uyarınca geçersiz olduğunu, bu ifadeler kişinin çalışma özgürlüğünü belirsiz bir süre için askıya aldığını, bu yönüyle hakkaniyetle ve dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını, bu ifadenin yarışmada kullanılmış hemen her sözü Yapımcının tekeline aldığını, tarafların 06.01.2013 tarihinde imzaladıkları ve 22 01.2013 tarihinde yürürlüğe giren sunuculuk sözleşmesi birer yıllık devreler halinde uzatıldığını, sözleşmenin en son 2015 yılında uzatıldığı, … sunuculuğunda son programın (çekimler Ağustos ayında yapılmıştır) 04.09.2015 tarihinde yayınlandığı vc taraflar arasındaki sözleşmenin Ağustos-2015 tarihi itibarıyla yenilenmeyerek sona erdiğinin görüldüğü, bu nedenle sözleşme süresi içerisindeki davranışları kapsayan rekabet yasağının da Ağustos-2015 itibarıyla geçerliliğini yitirdiğini, bu şekilde olmasa dahi TBK md. 445 hükmü uyarınca rekabet yasağı anlaşması Ağustos-2017 tarihi itibarıyla her halükarda sona erdiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 9.maddesinde … aleyhine tek taraflı olarak kararlaştırılan cezai şartın Yargıtay’ın yerleşik kararları doğrultusunda geçerli olmadığının anlaşıldığını, … ile … A.Ş. arasındaki sunuculuk sözleşmesi ile ilgili olarak yapılan açıklamaların (Metin Yazarı/Editör Mali Hak Devir Belgesi hariç) … ve … bakımından aynı şekilde geçerli olduğunu, maddi ve manevi tazminat davasının şartları gerçekleşmediğini, bunun için ortada FSEK anlamında bir eser bulunması gerektiğini ve zararın bulunması gerektiğini, ancak yayın hayatından çekilmiş bir program söz konusu olduğunu, kusurun tazminat için gerekli bir diğer şart olduğunu, ancak ortada orijinal … adlı program için … şirketiyle yapılmış hukuken geçerli bir sözleşme kapsamında yayın yapıldığını, bu olayda maddi ve manevi tazminat borçluları hukuka aykırı bir şekilde … adlı programın taklidi niteliğinde bir program yapıp yayınlayan … A.Ş. ile … A.Ş. olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi yönünden FSEK uzmanı Dr öğretim üyesi …, Radyo TV uzmanın yapımcı sunucu …, Hukukçu…, Medya Radyo Tv Sinema uzmanı … Altunbaş ve Bilişim Uzmanı …’den oluşan alanında uzman bilirkişi heyetine tevdi olunmuş olup 30/12/2019 tarihli heyet raporunda özetle; davaya konu formatların eser niteliği taşıdığı, bu çerçevede FSEK hükümlerinin olay açısından uygulanabilir olduğu, dava konusu programlar arasında benzerlikler olduğu gibi farklılıkların da olduğu, bir formatın kopya olabilmesi İçin bire bir benzer olması gerektiği, bu gerekçe ile her iki programında farklı formatlar olarak kabul edilebileceği, davalıların yapımcılığını üstlendiği formatın yurt dışından bedeli karşılığı kiralanmış olduğu gerekçesi ile davalıların bu programı hazırlayıp, sunmalarında ve yayınlamalarında bir kusur olabileceğinin düşünülmediği, formatlar arasında farklılık olduğu ve dolayısıyla FSEK’den kaynaklanan bir hakka tecavüz olmadığı kanaatine ulaşıldığından; davalılar …, … ve …’ın, davacıya devrettikleri, haklar yönünden bir sözleşme ihlali bulunmadığı, yapılan devrin, … programının formatına yönelik hak devri olduğu, haksız rekabet yönünden konuya yaklaşmak gerektiğinde, yukarıda açıklanan farklılıklar çerçevesinde, TTK m.54 gereği dürüsttük kuralına aykırılık veya TTK m.55 çerçevesinde bir haksız eyleme rastlanılmadığı, dolayısıyla davacılar yönünden FSEK’den kaynaklanan taleplerde bulunulamayacağı görüş ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde özetle: televizyon uzmanlan tarafından ortaya format metni koyulmadan inceleme yapılmasının başlı başına bir eksiklik olduğunu, davaya konu formatlann eser niteliği taşıdığı tespit edilmesine rağmen bir formatın kopya olabilmesi için birebir benzer olması gerektiği gibi dayanaksız ve hukuka aykırı bir gerekçe ile her iki formatın farklı eser niteliğinde olmasının kabul edilemeyeceğini, Stüdyonun yeri, çekime elverişliliği, stüdyoda kullanılan ışık-ses ve sair teknik malzeme hatta çekim üzerinde yapılan grafik oynamaları -örneğin puan tablosunun şekli- formatlann benzerliğiyle ilgili olmadığını, bahsedilen görsel söylemek bir musiki eserin farklı bir ortamda, farklı koşullarda eser sahibi dışında bir kişi tarafından işlenerek İcra edilmesinin eser sahibinin mali haklarını ihlal etmeyeceğini söylemek ile aynı olacağını yapılan değerlendirmede program formatmm şeklî, konusu, amacı gibi temel başlıklarını ele almaksızın küçük önemsiz değişiklikleri büyük farklılıklar gibi lanse etme hatasına düşüldüğünü ve bu İncelemesinde format metnini ele alınmadığını, her iki programa da 4 çift katılmakta, bu çiftler etaplarda aynı sırayla yandığım aynca etapların İçeriği, sırası, final oyunu ve sunucunun konuşmaları ayniyet taşıdığını, kamuoyunda davalıların yapmış olduğu programın hâlâ “…” ismi ile tanındığını, işbu davaya konu program formatlan arasında da teknik ortama dair ufak tefek birkaç değişiklik mevcut olsa da bu değişiklikler program formatmm esasına ilişkin olmadığını, bu suretle de mali haklarının davalılarca ihlal edildiğini, bilirkişiler tarafından bu husus göz ardı edilerek, davalıların fiillerinin kusurlu olmadığının veya haksız rekabet teşkil etmediğinin söylenmesinin anlaşılamadığını, rapora göre davalıların “…” isimli formatm lisans haklarını neden aldığı anlaşılamadığını, “…” program formatının “…” isimli program formatının Türkiye uyarlaması olduğu yönünde yapılan davalı savunmasının da İşbu bilirkişi raporu ile anlamsız hâle geldiğini, “…” isimli program formatmm “…” program formatı ile “birebir” aynı olmadığını, iki program farınalı arasında program formatının görsel dizilimi haricinde esas yönteme ilişkin farklılıklar olduğunu, …davalılar arasında akdedilen 03.04.2017 tarihli format sözleşmesinin neden akdedildiği, neden bir ödeme yapıldığı ve lisans alındığı anlaşılamadığını, aynca 03.04.2017 tarihinde taraflar arasında format sözleşmesi imzalanmasına rağmen “…” marka ismi İçin ise 19.09.2016 tarihinde tescile başvurulduğunu, davalıların “…” formatı ile yayın yapma konusunda çok daha önceden karar verdiğini ancak format sahibinden lisans almamak için bu şekilde bir yol İzlendiğini, bu davranışlarının dürüstlük kurahha aykırı ve kötünîyetli olduğu ve haksız rekabet yada tecavüz oluşturduğunu belirtmiş yeni bir heyetten rapor alınmasını istemiş, cevaplandırılmasını istediği soruları mahkememize bildirmiştir.
Davalı vekiller rapor doğrultusunda davanın reddini savunmuştur.
Davacıya ait “… “farmatmın eser niteliğinin tespiti ile bu kapsamda davacının eser sahipliğinin değerlendirilmesi, dosyaya delil olarak sunulan “…” fbrmatmm eser niteliğinde olup olmadığı, “…” isimli yarışmanın bu formattan lisans kapsamında kullanılıp kullanılmadığı, özellikle benzer yönlerinin ne olduğu “genel yarışma firmatlarından, … ayırt edici kılan hususlar dikkate alınarak, “…” ve “…” isimli yarışma firmatlannın karşılaştırılarak sektör uygulamaları dikkate alındığında genel nitelikteki format uygulamaları dışında benzer ve ayırt edici yönlerinin ne olduğu, “…” ve damaya ait “… “firmatları karşılaştırıldığında damaya ait formatın bahse konu formattan uyarlanması sonucu oluşup oluşmadığı, takdir mahkemeye bırakılmak suretiyle davacıya ait yarışma firmalının eser olmadığının kabulü halinde TTK m.54 ve devamı maddeleri uyarınca davalılarca kullanılan “…” İsimli firmatın benzerlik ve farklılıktan dikkate alındığında haksız rekabet olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, sözleşmeye aykırılık iddiaları yönünden davacı ile davalılar …, …, … arasında düzenlenmiş olan, sözleşme hükümleri dikkate alınarak özellikle sunuculuk sözleşmesinin (2012 tarihli sözleşmenin) bentleri ve cezai şarta ilişkin 9. maddesi, yine 2013 tarihli sözleşmenin aynı kapsamdaki hükümleri ile sözleşme başlıklı metin yazan ve editörlük sözleşmelerinin S ve S . maddeleri kapsamında davalıların “…” İsimli programda yer almalarının takdir mahkemeye bırakılmak suretiyle sözleşmeye aykırılık olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, sözleşmeye aykırılık olarak değerlendirilmesi halinde sözleşme kapsamında davacıların talep edebileceği tazminatın ne olabileceği (her biri davalı ve sözleşme yönünden ayrı ayrı irdelenmek suretiyle) hususlarında ve taraflarca sunulacak olan cevaplandırılması istenen sorular ile daha önceden dosyaya sunulmuş olan raporlardaki değerlendirmeler irdelemek suretiyle ve farklı bir kanaate ulaşılması halinde bu husus ayrıca gerekçelendirilmek suretiyle , taraflar itirazlarının değerlendirilmesi yönünden dosya yeni bir heyete tevdi olunmuş olup, dosyaya sunulan Hukukçu …, Medya İletişim Uzmanı …, Medya yayıncılık …, Fikri Mülkiyet Hukuku … ve bilişim uzmanı … tarafından sunulan 18/01/2021 tarihli heyet raporunda özetle; … İsimli yanşma programının davacı … yanşma programında uyarlanmadığı, kopyalanmadığı, formatların farklı olduğu tespit edilmiş olup, davalı eyleminin FSEK kapsamında eser üzerindeki hakları ihlal etmediği, bu kapsamda yapılan değerlendirmede davalı eyleminin haksız rekabet oluşturmadığı, teknik değerlendirmede, Sunucu tarafından kullanılan cümlelerin formatın ve program yapısının bir parçası olmadığı, dolayısıyla sunucu tarafından … isimli yarışma programının sunuculuğunda kullanılan cümle ve repliklerin …’a ait olduğu ve dolayısıyla davalı … tarafından sözleşme hükümlerinin ihlal edilmediği, … programı ile … isimli programın formatlarının farklı olduğu, … programının formatının lisanslı olduğunun tespiti üzerine, … ve … sözleşme hükmünün İhlal edilmediği, Yayıncılık açısından İncelendiğinde; “…” formatı ile “…-…” adındaki programların format acısından (ayırt edici unsurlar tek tek belirlenerek) farklı olduğu, sunucunun yaptığı yayında kendini ortaya koyabilmesi için kendine özgü davranış ve konuşmalarda bulunması gerektiği, bu nedenle dava konusu her iki programda aynı kelime ve cümleleri kullanmasının doğal olduğu, sözleşmeye aykırılığın oluşmadığı” sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Dava, 5846 sayılı FSEK hükümleri uyarınca açılmış eser sahipliğine tecavüzün tespiti buna dayalı maddi manevi tazminat, sözleşmeye aykırılığa dayalı cezai şart tahsili ve haksız rekabetin tespiti durdurulması önlenmesi ve buna dayalı tazminat taleplerine ilişkindir.
Husumet itirazları yönünden sunulan sözleşmeler ve taraflar arasındaki süreç dikkate alındığında, haksız rekabet ve FSEK kapsamındaki talepler yönünden husumet itirazlarının yerinde olmadığı, sözleşmeye aykırılığa ilişkin taleplerin esasen sözleşmeye taraf olan … üzerinde ileri sürüldüğü bu noktada husumet itirazlarının yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Davacılar kendileri tarafında yaratılan ve ilk olarak 19.07.2012 tarihinde … tarafından …logolu televizyon kanalında yayınlanmaya başlanan, sunuculuğunu sunuculuk sözleşmesi kapsamında davalılardan … üstlendiği, diğer davalılardan …’ın ve …’ın da sözleşme ile yarışma programında geçen sözleri, ifadeleri, karakterleri, adları, ana konsept, hikaye, senaryo ve eserde yer alan görüntü ve görsel üzerindeki haklarını müvekkiline devretmeyi taahhüt ettiklerini ve devri gerçekleştirdikleri “…” isimli yarışma program formatının, sözleşme, kabul ve taahhütlerine rağmen ortağı ve müdürü oldukları diğer davalı … Ltd. Şti. eli ile “…” adı altında birebir aynısını üretildiği, diğer davalı …A. Ş.’nin de …logolu kanalda 01.01.2018 tarihinden itibaren bu programı yayınlamaya başlanan “…” İsimli programda müvekkillerinin hususiyet katarak geliştirdiği selamlama, takdim, vedalaşma, yapılan konuşmalar, konuklarla yapılan mülakatlar ve konuların takdimi, kostüm, teknik yardımcı araç gibi çeşitli donanım nesneler (dekor) gibi unsurlar birebir herhangi bir farklılaştırma ihtiyacı dahi duyulmaksızın olduğu gibi kullanıldığı bu duruumun müvekkilinin FSEK’ten kaynaklı haklarına tecavüz teşkil ettiği, davalılar …, … ve …’ın eylemlerinin aynı zamanda sözleşmeye aykırılık teşkil ettiği iddialarına dayalı olarak iş bu davayı açmıştır.
Uyuşmazlığın çözümü yönünden öncelikle davaya konu yarışma program formatlarının eser niteliğinin ele alınması, formatlar arasında benzerliğin bulunup bulunmadığının ve eser sahipliğine tecavüzün tespiti, bu kapsamda haksız rekabetin değerlendrilmesi, son olarak da sözleşmeye dayalı taleplerin ele alınması gerekmektedir. Uyuşmazlığa konu her bir husus ayrı başlıklar halinde aşağıda değerlendirilecektir.
1-Eser vasfı yönünden değerlendirme;
Yargıtay kararlarına göre, FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı resen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması”dır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Subjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için, sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak; ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
Doktrin, birden fazla bölümden oluşan programlar için formatı, her bir bölümün ne şekilde yapılacağını ve cereyan edeceğini, sunucunun konumu ve tutumunu, stüdyo içi ve dışı izleyici konumları ile programa katılma biçimlerini, stüdyo tasarımı ve kamera hareketlerini, anahtar ifadeler-sloganlar ile müzikleri gibi programın tüm karakteristik özelliklerini içeren ve sahibinin hususiyetini taşıyan çerçeve plan ya da taslak olarak tanımlamaktadır.
Televizyon program formatlarının hukuki niteliği ise doktrinde tartışmalıdır. Birinci görüşe göre; program formatları fikri üründür, ancak soyut özelliği nedeniyle bir sinema eserinin senaryosu olarak kabul edilemezler, ayrıca mahiyeti itibariyle iş yapma yöntemlerini andırdığı için herhangi bir dil ifade edilen eser olarak FSEK m.2 kapsamında da değerlendirilemezler. Bu nedenle yasal bir düzenlemeyle FSEK m.2’ye program formatları da ayrı olarak dahil edilmelidir. Halihazırda, bu ürünler şartları varsa marka hukuku veya FSEK m.83 uyarınca haksız rekabet hükümlerine göre korunabilir. İkinci görüşe göre ise; program formatları iletişim aracı dil olduğu için FSEK m.2 anlamında ilim ve edebiyat eseridir.
Ülkemizin de taraf olduğu Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Anlaşması (TRIPS) md.9/2’de de belirtildiği üzere, telif hakları fikirleri değil, onların ifade ediliş şekillerini korumaktadır, bu noktada, formata ilişkin fikrin ifade edilmesinde, hususiyet önem arz etmekte, dolayısıyla formatı oluşturan düşüncenin farklı ya da sıradan olması değil, formattaki düşüncenin ne şekilde ifade edildiği belirleyici olmaktadır. Format yazarı, program formatını detaycı bir anlatımla ele almalı, yarışmanın genel kuralları, oyuncuların muhtemel stratejileri, şovun akışı, yarışmanın hangi bölümlerden oluştuğu, temsillerin sırası ve tipleri, sahne dekoru, müzik, sunucunun dış görünüşü ve programı sunma stili-davranışları, sunucunun önceden belirlenen slogan şeklindeki kelimeleri söyleyiş anları, stüdyodaki konukların ve televizyon izleyicilerinin programa katılımı, rolleri gibi tüm detaylar, yaratıcısının hususiyeti ile belirtilmelidir. Belirtmek gerekir ki, format unsurlarında hususiyet ön plana çıksa bile formatın hususiyeti tüm unsurların bir bütün halinde izleyicide uyandırdığı duyguda belirginleşecektir.
Yargıtay ise program formatlarını eser olarak kabul etmekte fakat hangi eser grubuna dahil olacağı konusunda net bir belirleme yapmamıştır. Nitekim Yargıtay da bir kararında; “…5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 4630 sayılı yasa ile değişik 5 nci maddesine göre “Sinema eserleri, her nevi bedii, ilmi, öğretici veya teknik mahiyette olan veya günlük olayları tespit eden filmler veya sinema filmleri gibi, tespit edildiği materyale bakılmaksızın, elektronik veya mekanik veya benzeri araçlarla gösterilebilen, sesli veya sessiz, birbiriyle ilişkili hareketli görüntüler dizisidir.” denilmek suretiyle, görüntülü eserlerden hangi tür programların eser sayılacağı hususuna da açıklık getirilmiş olup, bu tür programlar normatif ve tahdidi olarak sınırlandırılmamıştır. Buna göre, program yayın formatlarının da anılan yasa kapsamında eser sayılması ve korunmasının gerektiği kabul edilmelidir. Nitekim Dairemizce verilen … ve … sayılı ilamlarda da program formatları, anılan yasa kapsamında değerlendirilmiştir…” Televizyon program formatları belirli hususiyeti taşımaları halinde FSEK m.2 anlamında dil ile ifade olunan ilim ve edebiyat eserleri sayılmalıdırlar. Televizyon yayınları ise; eser olma şartlarını haiz olması halinde, FSEK’te öngörülen eser kategorilerinden hangisine giriyorsa ona ilişkin hükümler dahilinde korunur. Örneğin televizyonda yapılan yarışma programları, şartları varsa ilim ve edebiyat eseri olarak korunabilecektir.
Ancak her halükarda dava konusu tv programının eser olarak kabulü halinde FSEK korumasından faydalanabilmesi için “hususiyet” taşıması gerekir. Bir eserde “hususiyet” kendisini anlatımda yani üslupta gösterir, eser sahibinin eserdeki mührü bireysel anlatımdır. Her eser türünün kendisine özgü özelliği sebebiyle tüm eser gruplarına uygun hususiyet ölçütü vermek zordur. Ancak her halükarda hususiyet, sıradan olmamayı, belli bir düzeye sahip olmayı da barındırmalıdır.
Formatın amacı yapılması düşünülen bir televizyon programının ne şekilde hazırlanacağını, programın sunucusunun ne şekilde hareket edeceğini, eğer yarışma programı ise ne tür sorular sorulacağını, yarışmacıların nerede oturacağını, hangi yarışmacının nasıl başarılı veya başarısız sayılacağını, hangi sloganların ve müziklerin kullanılacağını, stüdyoda nasıl bir atmosfer yaratılacağını, televizyon izleyicilerinin nasıl aktif olarak katılabileceğini belirlemektir. Bu belirleme sadece programın ana hatlarını çiziyor ve temel kurallarını belirliyorsa bir format ile karşı karşıya olduğumuz söylenebilir ( Uğur Çolak, Televizyon Programı Formatlarının Korunması, FMR Dergisi Cilt 4, s.13-14 ).
Format öncelikle bir üründür ve düşünülüp oluşturulduğundan düşünsel bir çaba gerektirmektedir.
Program formatları genellikle yazılı metin olarak tespit edilmekte ve ispat kolaylığı açısından noterlere onaylattırılmaktadır. Bu tip metinlerde genellikle soyut olarak, televizyon programının ana hatları belirtilmekte, programın nasıl sunulacağı, yarışma kurallarının ne olduğu, sahne tasarımı gibi unsurlar yer almaktadır. Bu tip metinlerde yer alan program planı son derece soyuttur. Çok genel ifadalerle programın nasıl yapılacağı anlatılmaktadır. Dolayısıyla bu tip program plan yada taslakları üst düzeyde düşünsel çabanın ürünü olsalar ve fiziki olarak tespit edilseler de “soyut birer düşünce” olmaktan kurtulamazlar ( Uğur Çolak, Televizyon Programı Formatlarının Korunması, FMR Dergisi Cilt 4, s.26 ).
Davaya konu yarışma formatlarının eser niteliğinin değerlendirilmesi;
Davaya konu programların ve benzer niteliklikteki başkaca programların -özellikle davalı savunmalarında geçen … isimli formata ilişkin lisansa dayalı olarak – çekilip yayınlandığı raporlarda tespit olunmuştur.
Davacılar; “formatın kendilerine ait olduğunu, …’’ isimli programda, selamlama, takdim, vedalaşma, yapılan konuşmalar, konuklarla yapılan mülakatlar ve konuların takdimi, kostüm, teknik yardımcı araç gibi çeşitli donanım nesneler (dekor) gibi unsurlar birebir herhangi bir farklılaştırma ihtiyacı dahi duyulmaksızın olduğu gibi davalılarca kullanıldığını” iddia etmiştir.
Davalılar da; dava dışı asıl format sahibi olan “…” unvanlı şirket ile sözleşme imzaladıklarını, bedelini ödeyerek orijinal programın yayın haklarım kiraladıklarım, bu programı buna istinaden çektiklerini ve diğer davalı kanalda yayınlattıklarını beyan etmişlerdir. Bu noktada yapılması gereken davalılar da dâhil diğer programların formatiannı kiraladıklarım beyan ettikleri SAT 1 kanalında yayınlanan versiyonu (… – …) İle … (…) isimli programların karşılaştırılması gerekmektedir.
Rapordaki tespit ve değerlendirmeler;
1-… İLE … FORMAT KARŞILAŞTIRMASI:
“…” isimli programın, 16.07.2010 tarihinde, “…” isindi programın ise 19.07.2012 tarihinde yayınlandığı, “…” isimli yarışma programının formatının tescil tarihinin 11/08/2012’dir.
Katılımcılar açısından değerlendirme; her iki programda da 4 çift yarışmakta, yarışacak eşler ses geçirmez cam fanusta, iddiada bulunacak eşler ise stüdyonun ortasında bulunan masada ve sunucun yanında yer almaktadır. Ancak “…” İsimli programda iddiada bulunan bayanlar sunucu ile birlikte döner mekanizmalı, kumar masası benzeri bir masada oturmakta, hem iddiada bulunmakta hem de kumar oynamakta, iddiaları gerçekleştirmesi beklenen erkekler ise kendi bireysel cam fanuslarında oturmaktadırlar. Bu yarışmada sadece erkekler yarışmaktadır. Ve yarışma, tahmini olarak 7 etaptan oluşmaktadır. “…” isimli programda ise; 2 etabı erkekler, 2 etabı kadınlar, final etabım ise eşler beraber oynamaktadırlar. …’de masa sabit, stüdyonun ortasındadır.
Cam fanusun özellikleri açısından: Her iki yarışmada da cam fanus, ses geçirmezdir. Yalnız … yarışmasında cam fanus bir blok halindedir ve bütün yarışmacılar yan yana bir tabure üstünde oturmaktadırlar. Bir birleri ile de konuşabilmektedirler. Ancak “…” isimli programda her bir yarışmacı ayn ayn dört tarafı kapalı cam fanus içindedir. Aynı stüdyodakilerin cam fanustakileri duyamadığı gibi, cam fanus içindeki yarışmacılar da bir birlerini duyamazlar ve iletişime geçemezler.
Stüdyo Planı açısından kıyaslama; “…” isimli programda, bayanların oturduğu stüdyonun ortasında yer alan, döner platform üzerinde bulunan kumar masası gibi bir masa, arkada ise erkeklerin oturduğu her biri bireysel ayrılmış, ses geçirmez 4 adet cam fanus, seyircilerin oturduğu 360 derece bir stüdyo ve ayrıca oyunların oynandığı ön taraftaki stüdyonun açılmasıyla aıkada olduğu görülen arka stüdyo (açılır-kapanır oyun stüdyosu) yer almaktadır. Programın logosu ve/veya ismi, programın açılışında arka panoda interaktif olarak görünmesi dışında, her hangi bir yerde yer almamaktadır. …’de dekorun ortasında iddiada bulunacak eşlerin ve sunucunun oturduğu sabit bir masa, masaların arkasında yarışacak kişilerin oturduğu blok bir cam fanus, cam fanusların sağ tarafında programın isminin yazılı olduğu büyük bir LED ekran, LED ekranın hemen sağında duran büyük ödül (araba), Sunucunun programın açılışında yürüyüp geldiği ve oyunların getirilip tanıtıldığı bir hangar/depo, Stüdyonun sol kanadında iddiayı tutturan çiftlerin oturduğu koltuk mevcuttur.
Program Sunumu acısından kıyaslama: “…” isimli programda biri bayan diğeri erkek olmak üzere iki sunucu görev yapmaktadır. Sunucular program açılışında seyircilerin arasından merdivenlerden stüdyoya girip, çiftleri anons ettikten ve çiftleri tanıttıktan sonra bayan sunucu final bölümü hariç yarışma boyunca diğer bayanlarla birlikte masada oturmakta, krupiye gibi oyun kartlarım açmakta, bahisleri başlatmakta, toplamakta ve dağıtmakta, tüm sorulan bayan sunucu sormaktadır. Erkek sunucu ise baytarın yer aldığı cam fanusun yanında ayakta durmakta, oyunları taratmakta, gerekli olursa soru sormakta ve sorulan sorulan cevaplamaktadır. Aslında bir muhabir edasındadır. Programda, programın ismi haricinde slogan olabilecek ifâdeler yer almamaktadır …’de ise sunucu artık sunucu ile bütünleşmiş belli başlı cümleleri kullanmakta, programın açılış konuşmasını yapmakta, programın başında ve her etabın başlarında masada oturan eşlerle sohbet etmekte, sonra iddiaları almakta, oyunlar esnasında çiftlerin arasında dolaşmaktadır. Etapların sonlarında puan durumunu ve duruma göre elenen çiftleri anons etmektedir.
Sunucu, eleme etaplarında elenen çiftlerle ve/veya yarışmanın sonunda kalan yarışmacılarla ve İzleyicilerle Oyun tanıtımı açısından;“…” isimli programda, erkek sunucu ana stüdyonun arkasındaki oyun stüdyosuna veya uzmanının yanına giderek oyunları tanıtmakta ve/veya oynayarak yarışmacılara ipuçları vermektedir. … yarışmasında ise, depo kapısı gibi büyük bir kapıdan giren set çalışanı oyunu getirir, İzleyiciye gösterir, oyun denemesi yapar.
Oyun formatı acısından: “…” isimli programda, her bir etapta sadece en yüksek iddiada bulunan bayanın eşi yarışır. Biri final oyunu olmak üzere toplam 7 oyun oynanır. Oyunlar masada bulunan kart destesinden sırayla çekilen iki adet karim üzerinde mevcut resimler doğrultusunda belirlenir. Oyun, 1, Etapta her bir bayanın masaya ikişer poker çipi koymasıyla başlar. Sonra İddia sayısına göre çip sayısı aritmin*. İlerleyen etaplarda ise oyunun başlaması için konan çip sayısı ikişer İkişer arttırılır. Masada oturan bayan iddiayı ortaya koyar, fanustaki adam oyunu oynar. … yarışmasında; biri final oyunu olmak üzere toplamda 5 adet oyun oynanır. İlk yarışma bayanlar, sonraki iki yarışma erkekler, ardından gelen final öncesi son etap da bayanlar tarafından oynanır. Yani yarışma genelinde 2 etap bayanlar, 2 etap erkekler yarışır. Finalde eşler beraber yarışıp büyük ödülü almaya çalışırlar. Her bir etap, en düşük iddiada bulunan çiftle başlar ve her çift tüm etaptan oynar. İddiasını tutturan çift stüdyonun sol tarafındaki koltukta bir sonraki çiftin iddiasının tutturup tutturamayacağım bekler. Bu yarışmada da masada oturan İddiada bulunur, cam fanusun İçindeki yarışmacı ise iddiaları tutturmaya çalışır.
Grafik tasarımı açısından kıyaslama; “…” isimli programda, sorulan sorular ekranın alt kısmında KJ bandı Üzerinde yazılı olarak da yer almaktadır. İddialar ise ekranın sol tarafında küçük bir pencerede verilmektedir. Ve sadece bir tane iddia penceresi mevcuttur. İddia arttıkça buradaki sayı da artmaktadır. Puan durumu tam ekran verilmekte, sıralama iddiasını tutturan çiftlerin elindeki çip sayısına göre değişmekte ve büyükten küçüğe sıralanmaktadır. Çiftlerin üstünde isimlerinin yazılı olduğu yaka kartlan yoktur. “…” isimli programda çiftlerin üzerlerinde isimlerinin yazılı olduğu yaka kartı mevcuttur. Soruların, iddiaların ve puan durumlarının ekrana geliş şekilleri de farklıdır.
2-… İLE … FORMAT KARŞILAŞTIRMASI;
Marka (Program isimleri) ismi tescilleri incelendiğinde: “…” isimli programın marka ismi 24.05.2012 tarihinden itibaren ON YIL müddetle 21.07.2015 tarihinde tescil edilmiştir. “…” isimli programın marka ismi ise, 19.09.2016 tarihinden itibaren ON YIL süreyle 29.05.2017 tarihinde tescil edilmiştir.
Her iki programda da 4 çift yarışmakta, ilk etabı bayanlar, sonraki iki etabı erkekler, 4. Etabı tekrar bayanlar, final etabım ise eşler beraber oynamaktadırlar. “… – …” isimli program, ilk başlarda hafta içi her akşam yayınlanmış, Haftanın İlk 4 günü yanşan çiftler arasından her bir bölümün birincileri, Cuma günü kendi içlerinde yeniden yarışmış ve karanan çifte araba ödülü verilmiştir. Sonrasında yarışma hafta sonlan yayınlanmış, her hafta Cumartesi ve Pazar günleri Okm bir otomobil Ödül olarak verilmiştir. “…” isimli program İse; ilk başlarda Pazartesi-Salı-Çarşamba-Perşembe ve Pazar günleri olmak üzere haftanın 5 günü yayınlanmaktaydı. Sonrasında ise yaz sezonu boyunca salı, perşembe, cumartesi ve pazar günleri olmak üzere haftanın 4 günü yayınlanmış, 26 Ağustos 2019 İtibari ile haftada tek güne düşürülmüştür. Her İki programda da yarışma, 5 etaptık farklı oyunlardan oluşmaktadır. Her iki yarışmada da çiftler ilk 4 etapta puan kazanmaya çalışmakta, 5. Etap olan final oyununa katılabilmeyi amaçlamaktadırlar. Her etapta bütün çiftler yarışmak zorundadır. Her iki programda her etaba en düşük İddiada bulunan çift başlamaktadır. Her iki programda da elemeler 4. Oyundan sonra yapılmaktadır. Her iki yatışmada da stüdyonun ortasında sunucunun ve iddiada bulunacak eşlerin düşük İddiada bulunan çift başlamaktadır. Her iki programda da elemeler 4. Oyundan sonra (kadınlar ya da erkekler) oturduğu sabit bir masa, bu masanın arkasında ise iddiayı gerçekleştirecek eşlerin (kadınlar ya da erkekler) oturdukları cam fanus yer almaktadır. Fanustaki yarışmacılar stüdyoyu duyabilmekte ama stüdyodakiler fânustakilerin konuşmalarını duyamamaktadırlar. Ancak cam fanus içindeki tüm yarışmacılar bir birleri ile konuşabilmekte, bir birlerinin duyabilmektedirler. Her iki yarışmada da cam fanusların sağ tarafında programın isminin yazılı olduğu büyük bir LED ekran, sunucunun programın açılışında geldiği ve/veya oyunların getirilip tanıtıldığı bir hangar/depo, Stüdyonun sol kanadında iddiayı tutturan çiftlerin oturduğu koltuk mevcuttur. Her iki programda da sunucu programın açılış konuşmasını yapmakta, programın başında ve her etabın başlarında masada oturan eşlerle sohbet etmekte, sonra iddiaları almakta, oyunlar esnasında çiftlerin arasında dolaşmaktadır. Etapların sonlarında puan durumunu ve durama göre elenen çiftleri anons etmektedir. Sunucu, eleme etaplarında elenen çiftlerle ve/veya yarışmanın sonunda kalan yarışmacılarla ve izleyicilerle vedalaşıp programı kapatmaktadır. Her iki programda da oyunlar, depo kapısı gibi büyük bir kapıdan giren, muhtemelen stüdyo şefi veya bir set çalışanı tarafından stüdyoya getirilmekte, izleyiciye gösterilmekte ve oyun denemesi yapılmaktadır,
3-… İLE … FORMATLARI ARASI FARKLILIKLAR:
“…” isimli yarışma programında cam fanus bir bütündür, blok halindedir ve bütün yarışmacılar yan yana bir tabure üstünde oturmaktadırlar. Bir birlerini duyabilmekte ve konuşabilmektedirler. “…” isimli programda ise yarışmacılar ikili gruplar halinde oturmaktadırlar.
“…” isimli yarışma programının ismi ve/veya logosu cam fanusun sağ tarafında bulunan LED ekranda görünmektedir. Ancak “…” isimli programda hem fanusların sağ taralında yer almış LED ekranda hem de yarışmacıların ikili gruplar halinde oturduğu cam fanusların tam ortasında programın logosu yer almaktadır.
“…” isimli yarışma programında;büyük ödül (araba)LED ekranın hemen sağında durmaktadır. Ancak “…” isimli programda, büyük ödül olan araba, iki cam fanusun ortasında ve program logosunun altına denk gelecek şekilde konuşlanmıştır.
“…” isimli yarışmada; programın finalinde yarışmacıların giydiği tişörtlerin üstlerinde yarışmacı isimleri ile birlikte programın isminin ve logosunun da basılı olduğu görünmektedir. Ancak “…” isimli programda böyle bir uygulama yer almamaktadır.
Programlar grafik tasarım açısından kıyaslandığında; her iki programda da kullanılmış olan yaka kartlan, soruların ekrandaki görünümleri, iddia ve puan tabloları bir birlerini andırdığı ancak bire bir benzemediği söylenebilir.
“…” isimli yarışma programında; ilk etabı kazanan çift 1000 puan alırken, “…” isimli programda 100 puan almaktadır.
…” isimli programda ilk başlarda büyük Ödül yani araba sadece Cuma günleri diğer programlatın birincileri arasından tekrar yarışıp kazanan çifte verilmekteyken, “…” isimli programda her bölüm bir araba ödülü/büyük ödül verilmiştir.
Sonuç olarak; gerek ilk heyet raporu gerekse sonradan alınan heyet raporunda format karşılaştırmaları ayrıntılı bir şekilde yapılmış olup bu karşılaştırmalar sonucunda davacılara ait … isimli programa ait format ile … isimli programa ait formatların birbirine benzemekle birlikte birebir benzemedikleri, her birinin ayrı bir format niteliğinde olduğu, esasen davalıların lisansa dayalı kullanımlarının dahi orjinal yarışma formatından farklılıklar taşıdığı tespit olunmuş olmakla farklılıklar dikkate alındığında davalıların yapım ve yayını gerçekleştirdiği …. formatının hususiyet taşıyan ayrı bir format olarak kabulünün gerektiği, aksi kabulde dahi davalı kullanımlarının lisansa dayalı kullanım olduğu bu noktada davacı formatı yönünden eser sahipliğine yönelik tecavüz ve ihlalin oluşmadığı davacının FSEK kapsamında eser üzerindeki haklan ihlal etmediği buna dayalı taleplerinin dinlenilemeyeceği, kaldı ki davacı yaklaşımı üzerinden uyuşmazlık değerlendirildiğinde ( tespit olunana benzerlikler üzerinden iltibas ve tecavüz oluştuğunun kabulü halinde) uyuşmazlığa konu yarışma formatının ilk olarak 2010 yılında dava dışı şirket tarafından oluşturulup birçok ülkeye pazarlandığı, bu format üzerinden değişilik yapılarak … program formatının oluşturulduğu dikkate alındığında davacı kullanımınında haksız kullanıma dönüşeceği, dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği ilk format sahibinden lisansa dayalı kullanım yapan davalıların haksız kullanımından bahsedilemeyeceği sonucun ulaşılacak olup, bu noktada mahkememizde her bir yarışma formatının ayrı ayrı format niteliğinde olduğu ve ayrı ayrı eser olarak korunması gerektiği sonucuna ulaşılmış oluş, salt benzerlikleri üzerinden (acı biber yeme yarışı, topuklu ayakkabı yarışı, cam fanus benzerlikleri) ve sunuş şeklinden ihlal oluşacağı iddialarına itibar olunmamıştır.
Davalı sunucu … yönünden ;
Esasen her ne kadar başka hususlar üzerinde benzerlik iddiaları bulunmakta ise de iddialarının temelince sunucunun aynı kişiler olmasından kaynaklı olduğu açıktır.
Raporda da tespit olunduğu üzere davalılardan …; hem pek çok dizi ve sinema filminde rol almış bir oyuncu hem de pek çok farklı programın sunuculuğunu yapmış bir ekran yüzüdür.
Davalılardan …, davacılar ile imzaladığı sunuculuk sözleşmesi kapsamında, “…” isimli programın 315 bölüm boyunca sunuculuğunu yapmıştır.
Davacılar tarafından; “programda müvekkillerin hususiyet katarak geliştirdiği selamlama, takdim, vedalaşma, yapılan konuşmalar, konuklarla yapılan mülakatlar ve konulana takdimi” hususlarının formatının bir parçası olduğu gerekçesiyle kopyalandığı iddia edilmektedir.
Raporlarda “Televizyon programlarını kabaca; yanşma programlan, realityshowlar, haber programlan, talk showlar olarak sınıflandırabiliriz. Elbette bu programların hepsinde sunucu öğesi asli unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir program sunucusuz sunulamayacağından programda öncelikle belirleyici olan sunucunun varlığı ve programa ve programın temeli olan formatta sunucuya yüklenen misyon ve atfedilen önemdir, örneğin haber programlarından haber bültenlerinin sunumu ve sunucusunun üslubu aynı şekilde talk Showlar açısından da sunucunun kişiliği ve Üslubu önem kazanmaktadır. Zira bu tarz programların format çeşitliliği olmadığından ve “onemanshow” olarak adlandırılan sunucu üzerine kurulu ve ona bağımlı tarzdaki program çeşitleri olduğundan sunucunun bu tarz programlardaki niteliği ve sunum tarzı programın İçeriğinden daha önemli hale gelir. Bunun dışında yanşma programlarında ve realityshowlarda bu programların formatmda sunucunun misyonuna ve hareket serbestisine bakarak fonnatm sunucudan beklediği tarzı kavramak önem kazanır. Aynı zamanda format içinde sunucuya sağlanan hareket serbestisinde sunucunun burada ne kadar kendi tarzım ve üslubunu ortaya koyduğu belirleyici olup çoğu zaman sunucunun formatta olmayan ve beklenmeyeni ortaya koyması farklılık ve üslup olarak da algılanabilmektedir. Kimi format yapısından sunucunun sert mizaçla programı sunması, kimi format gereğiyse sunucunun program katılımcılarım rahatlatacak üslup ve tarzda olması kimi zaman da fonnatm özelliği gereği sunucunun sempatik ve komik üslupta sunum yapması beklenen olağan sunum tarzı olup, buna karşın programda bu tarz içinde tarza sadık kalarak fakat beklenmeyen tavır ve üslupla sunumun yapılması ve çeşitlendirilmesi sunucunun özgünlüğünü ortaya çıkarmaktadır.
Ancak sunucunun söylediği laflar, tamamen sunucu ile özdeşleşmiş cümleler olup, yayınlanmış ya da yayınlanan programların büyük çoğunluğunda sunucunun söyleyeceklerinin belirtildiği yazılmış bir metin yoktur. Şöyle ki; sunucular programları sunarken doğaçlama yaparlar. Yani haberler gibi başkaları tarafından hazırlanmış/yazılmış ve önlerine konulmuş yazılan/metmleri bire bir okumazlar. Bir başka deyişle bir sunucuyu nitelendiren, diğer sunuculardan ayıran kendisine özgü belli başlı davranışlar ve sözler vardır. Nitekim dava konusu programların her ikisinin de sunucusu …’tır. Sunduğu programlar da doğaçlama yapılan, eğlence ve yarışma kategorilerine giren bir programlardır. Dolayısıyla davalı sunucunun dava konusu her iki programda da aynı kelimeleri ve/veya cümleleri kullanması gayet doğaldır. Zira …’ı, … yapan davranışları ve konuşmalardır. Nitekim diğer davalı … tarafından dosyaya sunulmuş olan flash bellekte davah sunucu …’ın farklı programlarda yapmış olduğu sunumlar yer almaktadır. Bu görüntülerde de görüldüğü üzere bir birinden farklı her bir programda, … tarafından aynı cümleler kullanılmıştır.” tespitleri dikkate alındığında sunucunun programı sunma tarzının formatların benzerliği ve aynı formatın kullanıldığı iddiasının dayanağı olamayacağı izahtan vareste bir hal oluşturmaktadır.
Sonuç olarak Gerek alanında uzman bilirkişiler tarafından sunulan heyet raporlarında gerekse taraflarca sunulan mütalaalarda dava konu birden fazla bölümden oluşan programların her bir bölümün ne şekilde yapılacağını ve cereyan edeceğini, sunucunun konumu ve tutumunu, stüdyo içi ve dışı izleyici konumları ile programa katılma biçimlerini, stüdyo tasarımı ve kamera hareketlerini, anahtar ifadeler-sloganlar ile müzikleri gibi programın tüm karakteristik özelliklerini içeren ve sahibinin hususiyetini taşıyan çerçeve plan ya da taslak barındırdıkları, bu halleri ile bir format olarak eser niteliğinde değerlendirilmeleri gerektiği, davaya konu taraf formatları ayrı birer format olarak kabul olunmuş ve barındırdıkları hususiyet unsuru dikkate alınarak eser korumasından faydalanabilecekleri davalı formatının davacının FSEK kapsamında eser üzerindeki haklan ihlal etmediği SONUCUNA ulaşılmıştır.
Haksız rekabet iddiası yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Somut olaya dönüldüğünde;
Raporlardaki alanında uzman bilirkişilerce yapılan değerlendirmeler sonucunda taraf yarışma formatlarının birbirinden farklı olduğu ve her birinin ayrı ayrı korunması gerektiği tespitleri mahkememizce kabul görmüş olmakla bu tespit ve değerlendirmeler dikkate alındığında davalıların yayın ve yapımını gerçekleştirdikleri programın haksız rekabet olarak kabulünün mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmış bu yöndeki taleplerin reddine karar vermek gerekmiştir.
Sözleşmeye aykırılık cezai şart ve tazminat istemleri yönünden değerlendirme;
… isimli program; Davacılardan .. çatısı altında üretilmiş, ..’ın sunduğu “…” isimli program, ilk olarak 19.07.2012 tarihinde … tarafından … logolu televizyon kanalında yayınlanmaya başlamıştır. …’ın sunumunu yaptığı programın son bölümü, sezon finali olarak 4.9.2015 tarihinde yayınlanmıştır. 2012-2015 yıllan arasında …’ın sunuculuğunu yapmış olduğu program 315 bölüm yayınlanmıştır. Sonrasında programın formatı (Stüdyo + ev) ve adı değişmiş, “… ” olmuş, … ve …’İn sunumlarıyla 5 bölüm (11.07.2016 – 15.07.2016) yayınlanmıştır. Bunun akabinde 16.07.2016 tarihinde …’ın sunumuyla ve “…” adı ile program tekrar yayına başlamıştır. Son bölüm ise 17.06.2018 tarihinde yayınlanmıştır.
1-… yönünden;
Sunucu davalı ile yapılmış olan sözleşmelerden bir tanesi 3.07.2012 tarihinde imzalanmış olup 25.01.2013 tarihinde son bulmuştur. Bir diğer sözleşme 22.01.2013 tarihinde yürürlüğe girmiş olup bir yıl süre ile yürürlükte kalmıştır. Sunucuyla ayrıca 24.09.2012 tarihinde Mali Hak Devir Belgesi de imzalanmıştır.
… sözleşmesinin cezai şarta dayanak yapılan maddesi;
“l) SUNUCU programda kullanılan isim ve unvanlar ile yapı ve formatların YAPIMCI’ya ait olduğunu ve gerek bu Sözleşme süresi içerisinde ve gerekse sonrasında; başkaca yayın kuruluşlarında yapabileceği programlarda kullanmayacağını ve kullanılması halinde bu programlarda rol ve görev almayacağını kabul ve taahhüt eder” şeklindedir.
Yine sözleşmenin 4.maddesinin m bendi gereği gizli bilgileri ifşa yasağının ihlal edildiğinden bahisle cezai şart talebinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Rapordaki tespitlerde “Formatlar arası kıyaslama yapılırken programda kullanılan sloganlar ve sunum üzerine de durulduğu, gerçekten de her iki programda da aynı cümleler kullanıldığı, ancak söz konusu benzerliklerin, her iki programın da aynı kişi tarafından sunulması ile alakalı olduğu zira slogan olduğu iddia edilen cümlelerin, artık…’la Özdeşleşmiş, bütünleşmiş laflar olduğu, dosyada mevcut “…” konulu videodan açık bir şekilde anlaşıldığı, nitekim davalı sunucu, aynı laflan sunduğu başka programlarda da defalarca kullandığı, dolayısıyla lafların format değerlendirmesi yaparken bir kriter olarak görülmemesi gerektiği” değerlendirmelerinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda da izah olunduğu üzere sunucunun sunum tarzı, tamamen sunucu ile özdeşleşmiş olup, yayınlanmış ya da yayınlanan programların büyük çoğunluğunda sunucunun söyleyeceklerinin belirtildiği yazılmış bir metin yoktur. Her sunucuyu diğerinden ayıran kendisine özgü belli başlı davranışlar ve sözler vardır. Bu özgün davranışlar, sesleri ve mimikleri bîr anlamda onların nev i şahsına münhasır hal tutum ve söylemler olup onların tercih ve varlık sebebi olarak ortaya çıktığı izaha muhtaç değildir. Dolayısıyla davalı sunucunun dava konusu her iki programda da aynı kelimeleri ve/veya cümleleri kullanması gayet doğaldır. Dava konusu olan programın kendine ait bir sloganı ya da buna ait yazılı olarak kayıt altına alınmış özel sözleri bulunmadığı dikkate alındığında, sunucunun kendi uslübunu başka bir programda kullanması izahı yapılan sözleşme maddesinin ihlali anlamı taşımayacağı gibi davalı sunucu …’ın bu sözleşme hükmüne dayalı farklı davranmasını beklemek bundan sonra başka hiçbir programda sunum yapmamasını beklemek anlamına geleceği açıktır.
Sonuç olarak; Esasen öngörülen sözleşme hükmünün belirsizlik içerdiği, ” programda kullanılan isim ve unvanlar ile yapı ve formatların” dan kastının ne olduğunun açıkça belirtilmediği, bu noktada sunucunun şahsına has sunum uslübunun bu kapsamda değerlendirilemeyeceği, aksi kabul halinde sözleşmenin süre sınırı içermediği dikkate alındığında kelepçeleme sözleme niteliğinde olacağı gibi BK 27 kapsamında (Madde 27- Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.) Hükümsüz sayılmasının gerektiği, zira davalının çalışma hak ve özgürlüğünü ortadan kaldıracak nitelikte olduğu dolayısıyla bu kapsamda cezai şart talebinin dinlenilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır. Yine bu davalı yönünden ifşa yasağına ilişkin madde yönünden ihlalin ispatını yarar delil bulunmadığı sonucuna ulaşılmış, davacının sözleşmeye aykırılığa dayalı taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalılar … ve … yönünden;
Diğer davalılardan …’nın ve …’ın da 01.08.2012 tarihli sözleşme ile yarışma programında geçen sözleri, ifadeleri, karakterleri, adlan, ana konsept, hikaye, senaryo ve eserde yer alan görüntü ve görsel üzerindeki haklarını davacıya devretmeyi taahhüt ettikleri ve bu kapsamda da 02.06.2015 tarihli sözleşme ile de devri gerçekleştirdikleri noktasında çekişme bulunmamaktadır.
Davacıların davalılar … ve … ile akdettikleri birbirinin aynı olan sözleşmelerin 5. Maddesini cezai şart talebine dayanak yaptıkları görülmektedir. İlgili madde metni şöyledir:
“Metin Yazarı/Editör …. YAPIMCI’nın yazılı iznini almaksızın sözleşme süresince sözleşme sona erdikten sonra hiçbir zaman ve surette Ana Konsept ve Yarışma ile ayırt edilemeyecek nitelikte benzerlik taşıyan, iltibasa yol açacak nitelikte Yarışma ve/veya reklam filim ve/veya konseptleri, öykü ve/veya senaryoları oluşturmayacağını; kendi, gerçek veya tüzel üçüncü şahıslar nam ve hesabına bu nitelikleri taşıyan yapımlar gerçekleştirmeyeceğini, tüm bu hakların YAPIMCI’ya ait olduğunu kabul ve taahhüt etmiştir”
Cezai şart başlık 8. Madde hükmü ise ;
“İşbu Sözleşme’nin herhangi bir hükmünün Metin Yazarı/Edjtör tarafından ihlali veya haksız suretle feshi ve/veya Metin Yazarı/Edjtör tarafından garanti ve taahhüt edilmesi, herhangi bir hususun aksinin tahakkuku halinde YAPIMCI, Metin Yazarı/Editör’den uğramış olduğu veya uğrayacağı kar kaybı ve 3. Kişilere karşı ödemek zorunda kalabileceği tazminatlar da dahil olmak üzere her türlü maddi ve manevi zararın tazmini yanında Metin Yazarı/Editör’ün YAPIMCI’dan en son almakta olduğu bir aylık ücretin 3 katı tutarında cezai şart ödenmesini talep hakkına haizdir.”şeklindedir.
Yine öngörülen sözleşme yasaklarının ve cezai şart talepleri yönünden; bu davalılar yönünden davaya konu format içeriklerindeki rollerinin ne olduğu yada formata has bu davalılarca ihlal edilen hususların ne olduğu hususları davacılar tarafından netleştirilmemiş olup, “sözleşme süresince sözleşme sona erdikten sonra hiçbir zaman ve surette Ana Konsept ve Yarışma ile ayırt edilemeyecek nitelikte benzerlik taşıyan, iltibasa yol açacak nitelikte Yarışma ve/veya reklam filim ve/veya konseptleri, öykü ve/veya senaryoları oluşturmayacakları” İlişkin sınırsız / süresiz ve davalıların çalışma hayatını ve özgürlüğünü ortadan kaldıran sözleşme hükmünün izahı yapılan BK 27 kapsamında hükümsüz olduğu, geçerli olduğu kabul olunsa dahi formatların birbirine benzemediği, haksız rekabetin oluşmadığı tespitleri dikkate alındığında davalı eylemlerinin sözleşmeye aykırılık olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna ulaşılmış olup sözleşmeye aykırılığa dayalı bu davalılara yönelik açılan davaların reddine karar vermek gerekmiştir.
Son olarak; taraflarca sunulan mütalaalarda farklı yorum ve görüşlere yer verildiği anlaşılmış olmakla birlikte her iki mütalaanın da hukuçu uzmanlar tarafından hazırlandığı, program format içeriklerinin teknik değerlendirme gerektirdiği bu noktada tespit ve değerlendirmelerin hukukuçu görüşünden öteye geçemeyeceği gibi raporlarla çelişki olarak ele alınamayacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, taraflar arasındaki sözleşmeler, sunulan rapor içerikleri yargı uygulamalarımız ve doktrin değerlendirmeleri ile bir bütün olarak ele alındığında; davaya konu davacıya ait … isimli yarışma program formatı ile davalılarca yayın ve yapımı gerçekleştirilen … isimli yarışma formatlarının ayrı ayrı hususiyet içeren program formatları oldukları ve FSEK kapsamında eser korumasından faydalanmaları gerektiği, … isimli formatının davacı … formatından kaynaklı FSEK kapsamında düzenlenen haklarını ihlal etmediği , gibi davaların yayın ve yapımını yaptığı program yönünden haksız rekabet şartlarının da oluşmadığı, esasen temel format üzeirndeki hak sahipliğinin … isimli formatı gerçekleştiren davadışı şirket olduğu ancak davalılar bundan lisans alarak kullanımı yapmış ise de hem davacı hem de davalının bu formattan ayrışarak kendilerine has formatlar oluşturduklarının kabulünün gerektiği, benzerliklerin tüm yarışma programlarında karşılaşılabilecek unsurlar olarak kabulünün gerektiği, aksi kabulün davacının … formatı üzerindeki hak sahipliğini de sorgulanabilir hale getireceği, sonuç olarak format / eser sahipliğinden kaynaklı hakların ihlal edilmediği (esesen burda sunucundan kaynaklı bezerliğin temel alındığı sonucuna da ulaşılmakla )buna dayalı taleplerin dinlenilemeyeceği, benzer nitelikte birçok programın lisanslı ya da lisansız olarak yayınlandığı tespitleri ve format farklılığına ilişkin tespitler dikkate alındığında haksız rekabet şartlarının oluşmadığı bu yöndeki taleplerin dinlenilemeyeceği, sözleşmeye aykırılığa dayalı talepler yönünden davalılara ilişkin sözleşme hükümlerinin çalışma hak ve özgürlüğünü sınırsız kısıtladıkları, sözleşme içeriklerinden yasaklanan hususların net olarak anlaşılmadığı, format metni bulunmadığı dikkate alındığında sunucu yönünden şahsına has sunumun kısıtlanmasının, diğer davalılar yönünden de belirsiz yasaklama getirilmesinin TBK 27 aykırı olduğu, bir an için sözleşme hükümleri geçerli kabul edilse dahi eser sahipliğine ve haksız rekabete ilişkin kabuller dikkate alındığında davalıların sözleşmeye aykırılık teşkil eden iş ve eylemlerinin bulunmadığı sonucuna ulaşılmakla bu yönden de açılan davaların reddine karar vermek gerekmiş netice itibarı ile davacıların sübut bulmayan davalarının tümden reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin alınan harçtan alınması gerekli Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcının mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan 27.179,32 TL’nin talep halinde yatırana iadesine,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4- tarafından yapılan 32,40 TL harç masrafının davacılardan alınarak bu davalılara ödenmesine,
5-Davalı … AŞ tarafından yapılan 17,00 TL harç masrafının davacılardan alınarak bu davalıya ödenmesine,
6- a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen edilen haksız rekabetin tespiti durdurulması önlenmesi talepleri yönünden hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılar …, …, … ve … Ltd Şti.ne VE …AŞ ye ayrı ayrı (2 vekalet ücreti) ödenmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/4 maddesi uyarınca reddedilen edilen haksız rekabete dayalı maddi tazminat talepleri yönünden hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılar …, …, … ve … Ltd Şti.ne VE…TV AŞ ye ayrı ayrı (2 vekalet ücreti) ödenmesine,
7- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10/3 maddesi uyarınca reddedilen edilen manevi tazminat yönünden hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılar …, …, … ve … Ltd Şti.ne VE … AŞ ye ayrı ayrı (2 vekalet ücreti) ödenmesine,
8- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10/3 maddesi uyarınca reddedilen edilen sözleşmeye aykırılığa dayalı cezai şart talepleri yönünden hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacı … (eski unvanı …) den alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılar …, …, … ve … Ltd Şti.ne ödenmesine,
9-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/11/2021

Katip
¸

Hakim
¸