Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/314 E. 2019/73 K. 14.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/314
KARAR NO : 2019/73

DAVA : Marka Tecavüzü ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Sonuçlarının Ortadan Kaldırılması, Maddi ve Manevi Tazminat, Ticaret Unvanı Terkini
DAVA TARİHİ : 10/08/2012
KARAR TARİHİ : 14/02/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan marka tecavüzü ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması, maddi ve manevi tazminat, ticaret unvanı terkini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, “müvekkilinin TPE nezdinde “…” markasının tescilli olduğunu, yurt içinde ve yurt dışında bu markayı kullandığını ve sektörde bu marka ile tanındığını, … markasının müvekkiline ait çatı marka olduğunu, aynı ibareyi taşıyan diğer markaların da seri marka olarak mevcut olduğunu, davalının ise müvekkiline ait “…” markası ile iltibas yaratacak şekilde “…” ibaresini kullandığını, 2012 yılında bu markanın tescili için TPMK’ya başvurduğunu, davalının kullanımının müvekkilinin makra hakkına tecavüz oluşturduğunu, bu markanın rakip bir aydınlatma firması tarafından kullanılması durumunda müvekkilinin yatırımlarının boşa gideceğini ve zarara uğrayacağını, haksız rekabetin ortaya çıkacağını, davalının marka hakkına tecavüzü ve haksız rekabeti nedeniyle müvekkilinin maddi ve manevi zararının mevcut olduğunu” iddia ile davalının “…” markasını kullanmasının önlenmesini, bu marka ile ticaret yapmaktan, bu markalı ürünleri satmaktan, ithal ya da ihraç etmekten, elinde bulundurmaktan, depolanmaktan men edilmesini, bu şekildeki ürün, ambalaj, basılı kağıt vb.malzemenin toplatılarak muhafaza altına alınmasına, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, durdurulmasını, sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, 10.000 TL maddi, 15.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini, davalının ticaret ünvanının sicilden terkinini ve verilecek kararın gazetede ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, “müvekkilinin ticaret ünvanındaki “…” ibaresinin, dünyanın …’ ndan sonra en zor dağı olarak kabul edilen … zirvesinden yola çıkılarak oluşturulduğunu, bu dağın adının dünyada … olarak bilindiğini, müvekkilinin perakende satışı olmadığını, üstlendiği projelerde kullanacağı malzeminin üretimini ve tedarikini kendisini yaptığını, müvekkilinin ürünü değil, ışığı sattığını bu nedenle herhangi bir markaya ihtiyaç duymadığını,… adlı firma ile birleşerek … ibareli şirket ünvanıyla ticari faaliyete devam ettiklerini, davacının “…” markasının tescil başvuru tarihinin Mayıs 2007 olduğunu, müvekkilinin de buna çok yakın bir tarihte ünvan tescili yaptığını, davacıya ait markanın tanınmış olmadığını, “…” markası ile … firmasının yaptığı iş ve ürünler arasında bir benzerlik ya da ilişki dahi bulunmadığını davacının parekende mal satışı yaptığını, müvekkilinin ise proje bazlı çalıştığını ve iç ve dış cephe aydınlatması işi yaptığını, müvekkilinin iyiniyetli olarak davacı ile görüştüğünü ancak davacı tarafın iyiniyetli olmadığını, taraflar arasındaki toplantı sonucunda tarafların anlaşamadığını” savunarak davanın reddini talep ve dava etmiştir.
Dava, 556 sayılı KHK hükümleri uyarınca açılmış marka tecavüzü ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması, maddi ve manevi tazminat, ticaret unvanı terkini talebine ilişkindir.
Davacı taraf TPE nezinde 9 ve 11. sınıflarda tescilli … no’lu “…” markasına sahiptir. Davalı tarafın ise 2011 yılında TPE’ ye 35 ve 11.sınıflarda … ibareli marka için tescil başvurusunda bulunduğu, davalı şirketin “…” çekirdek unsurunu taşıyan ticaret ünvanı tescilinin ise 21/07/2011 tarihini taşıdığı, yargılama sırasında davalının ünvanının … İç Dış Ticaret Limited Şirketi olarak değiştirdiği görülmektedir.
Yargılamanın başlangıcında, internet ortamındaki kullanım iddası yönünden yaptırılan inceleme sonucunda ibraz edilen 07/12/2012 tarihli bilirkişi raporunda… internet sitesinin yayında olduğu, burada genel olarak firma tanıtımının yapıldığı, herhangi bir ürün satışının bulunmadığı ifade edilmiştir.
Yargılama sırasında ibaraz edilen 05/11/2012 tarihli raporda sonuç olarak, “davalı şirketin parekende satış yaptığına ve … markasını aydınlatma armatürleri ve ekipmanlarında kullandığına dair bir delile rastlanmadığı, 03/04/2012 tarihli dilekçe ekinde ibraz edilen 2 adet fotoğrafın delil gücünün mahkemece takdirinin gerektiği, davalının “…” ibaresini ticaret ünvanında ve web sitesinde kullandığı, davalı tarafça TPMK’ya yapılan marka tescil başvurusunun davacının daha önceki marka tescili nedeniyle aynı tür mal veya hizmetleri kapsayacak nitelikte olduğu, 66/2-c maddesine göre talep edilen tazminat hesabı için dosyada yeterli verinin bulunamdığı, haksız kullanım kabul edildiği takdirde tazminat rakamının TBK 50 ve 51.maddelerine göre mahkemece takdirinin gerektiği” görüşü açıklanmıştır.
12/01/2015 tarihli ek raporda ise sonuç olarak, “davalı şirketin “…” ve “…” ibarelerini ticaret ünvanında ve web sitesinde kullandığı, 2 adet teklif mektubunda … ibaresine, 3 adet teklif mektubunda ise … ibaresine yer verdiği, davalının kuruluşundan 10/08/2012 tarihine kadar net gelirlerini 327.335,22 TL olduğu, bu net gelirin ne kadarlık bir kısmının … veya … ibaresinin kullanımı yoluyla elde edildiğinin takdirinin mahkemeye ait olduğu” mütalaa olunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda 03/03/2015 tarihli karar ile dosyada mevcut bilirkişi raporları ve tüm deliller kapsamında davacının … markasının, davalı tarafça sözleşme teklif mektuplarında, internet alan adında, internet tanıtımlarında ve benzeri ticari tanıtım evrakı ve faturalarda “…” biçiminde kullandığı, bu şekildeki kullanımın “ünvan kullanımı” niteliği aştığı ve “markasal kullanım” niteliği taşıdığı, bu nedenle tescilli ticaret ünvanı kullanımı olarak görülemeyeceği, “…” sözcüğünün Türkçe karşılığınn “artı”, “daha fazlası” olduğu, markanın bu şekildeki kullanımının piyasadaki diğer şirketler, 3.kişiler, aydınlatma sektöründe mal ve hizmet talep eden kimseler tarafından davacıya ait bir kullanım olarak algılanabileceği böylece mal veya hizmetin kaynağı yönünden iltibasın ortaya çıkacağı, davalının ticaret ünvanında geçen “… dolayısıyla davalının “…” biçimindeki kullanımının 556 sayılı KHK nın 9 ve “…” ibaresi nedeniyle de davacının markası ile davalı şirket arasında iltiabas oluşacağı 61.maddeleri kapsamında ve marka hakkına tecavüz ve TTK anlamında bir haksız rekabet oluşturan bir nitelik taşıdığı gözetilerek marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet iddiasına dayalı taleplerin kabulü ile davalının dava konusu kullanımı, davacının marka hakkına tecavüz ve aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğinden ve davalının iddia olunan kullanımı nedeniyle elde ettiği gelirin ne kadarlık kısmının davacının markası kullanılmak yoluyla elde edildiğinin kesin olarak tespit edilemediği ancak kullanımın boyutu, niteliği, süresi ve davalının 327.335,22 TL’lik gelir rakamı karşısında, bu gelirin en az 10.000 TL’lik kısmının davacının markası kullanılması sayesinde elde edildiğinin kabulü gerektiği, bu rakamın dava dilekçesinde talep edilen miktar olduğu gözetilerek ve varsa bu rakamı aşan zarar konusunda daha fazla araştırma yapılmasına gerek bulunmadığı dikkate alınarak 10.000 TL’lik maddi tazminata ve davalının eyleminin, davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet olarak kabulünden dolayı davacının 556 sayılı KHK nın 62/1-b maddesiyle TTK’nun haksız rekabete ilişkin genel hükümlerine göre manevi tazminat dahi talep edebileceği, iddia olunan kullanımın niteliği, süresi ve tarafların dosyaya yansıdığı kadarıyla şirket boyutunda aydınlatma sektöründe faaliyet gösterdikleri dikkate alınarak 5.000 TL manevi tazminata hükmolunmuş, davacı taraf davasında haklı çıktığından ve karar özetinin ilanında davacı yönünden haklı bir menfaat bulunduğundan, 556 sayılı KHK’nin 72.maddesi gereğince karar özetinin hüküm fıkrasında gösterilen şekilde ilanına karar verilmiştir.
Yine aynı hüküm ile davacı vekili 3 Mart 2015 tarihli dilekçesi ile ıslah bildiriminde bulunmuş ise de, 6100 sayılı HMK’ nun 177/1 maddesi gereğince ıslahın ancak tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği, davacı vekilinin 29/01/2015 tarihli duruşmada ıslah için süre talep ettiği, HMK 177/1 maddesi gereğince tahkikatın bitirilinceye kadar ıslahın mümkün olduğu bildirilerek ayrıca süre verilmesi talebinin reddedildiği, aynı duruşmada celse arasında dosya ele alınarak inceleneceği ve tahkikatın bitirilebileceği konusunda tarafların uyarıldığı, buna rağmen davacı vekilince 20 Şubat 2015 tarihine kadar ıslah dilekçesi verilmediği, belirtilen tarihte tahkikatın bitirildiği, dolayısıyla artık ıslahın mümkün olmadığı dikkate alınarak ıslah talebi dikkate alınmaksızın yargılamaya devam olunarak karar tesis olunduğu anlaşılmıştır.
YARGITAY BOZMA İLAMI:
Mahkememizce yapılan yargılamada kısmen kabulüne dair verilen mahkememizin 03/03/2015 tarihli kararı davalı vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29/02/2016 tarihli, 2015/7597 esas, 2016/2198 sayılı kararı ile “2-…Marka hakkına tecavüz hallerini düzenleyen 556 sayılı KHK’nın 9, 61 vd. maddelerinde, marka koruması maddede sayılan hallerle sınırlı olup ticaret unvanının tescilli olduğu biçimde kullanılması halinde; esasen ticaret unvanının kullanım amacının bir tacirin diğerlerinden ayırt edilmesini sağlaması, markanın ise bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması amacına hizmet etmesi nedeniyle marka ve ticaret unvanının fonksiyonlarının birbirlerinden farklı olmalarından dolayı, işbu davada davacının 556 sayılı KHK’nın 9, 61 vd. maddelerine dayalı olarak davalı unvanındaki ibarenin terkinini talep etme hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle, mahkemece, “…” ibaresini davalının ticaret ünvanında kullanımının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu ve bu nedenle davalının tescilli ticaret ünvanını kullanımı yönünden, marka hakkına tecavüz, haksız rekabetin tespiti ve ticaret ünvanındaki “…” ibaresinin ünvandan çıkarılması ve terkinine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. 3-Mahkemece, davalının tescilli ticaret ünvanını kullanımının ve ayrıca davacının markası ile iltibas oluşturacak şekilde markasal olarak kullanımının davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğu kabul edilerek, buna göre maddi ve manevi tazminat takdir edilmiştir. Oysa yukarda 2. bentte belirtildiği üzere, tescilli ticaret ünvanının kullanımının davacının marka hakkına tecavüz oluşturmayacağından maddi ve manevi tazminatın sadece davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturan, davalının ticaret ünvanını davacının markası ile iltibas oluşturacak şekilde markasal kullanımı şeklindeki eylemi nedeniyle tayin ve takdir edilmesi gerekirken, haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz oluşturmayan eylem de nazara alınarak maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. 4-Kabule göre de, reddedilen miktar üzerinden davalı taraf lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 2.200 TL maktu vekalet ücreti verilmesi gerekirken 600. TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.” gerekçeleriyle bozulmuştur.
Davacı vekili bozma sonrası duruşmadaki beyanlarında özetle; önceki kararda direnilmesini talep etmiş davalı vekili ise bozma ilamına uyulmasını talep etmiş, mahkememizce bozmaya uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
MarkaKHK 61. maddesinin (a) bendine göre, marka sahibinin izni olmaksızın markayı 9. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmiştir.
Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 9. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak. Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutmak veya ticari amaçla elde bulundurmak fiilleri tecavüz oluşturur. Marka koruması maddede sayılan hallerle sınırlı olup ticaret unvanının tescilli olduğu biçimde kullanılması halinde; esasen ticaret unvanının kullanım amacının bir tacirin diğerlerinden ayırt edilmesini sağlaması, markanın ise bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması amacına hizmet etmesi nedeniyle bu düzenleme kapsamda ticaret unvanındaki ibarenin terkinini talep etme hakkı bulunmamaktadır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların dosyaya ibraz ettikleri deliller, bilirkişi raporları ve Yargıtay bozma İlamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; bozma dışında kalan hususlara dokunulmaksızın bozma ilamında belirtildiği şekilde yukarıda izahı yapılan mevzuat hükümleri kapsamında davalının ticaret unvanının markasal kullanımlarının davacıya ait tescilli markaya tecavüz teşkil ettiği dikkate alınarak tecavüzün tespiti, durdurulması, önlenmesi ve ortadan kaldırılmasına yönelik hüküm tesis olunmuş olup, yine bozma ilamı ve mevzuat kapsamında ticaret unvanının terkinine yönelik talebin reddine, davalının ticaret ünvanını davacının markası ile iltibas oluşturacak şekilde markasal kullanımı şeklindeki eylemi dikkate alınarak (talep edilen ve önceki hükümde takdir olunan tazminat kalemlerinin ticaret ünvanını kullanımının ve ayrıca davacının markası ile iltibas oluşturacak şekilde markasal olarak kullanımına dayalı olduğu, ıslah talebinin kabul edilmediği de göz önünde bulundurularak) maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın kısmen kabulü ile; davalının tescilli ticaret unvanında yer alan “…” ibaresinin markasal olarak kullanımının davacının … nolu “…” ibareli markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin TESPİTİNE, davalının tescilli ticaret unvanın markasal kullanımının durdurulmasına, bu şekilde kullanımlarının önlenmesine, markasal kullanımın gerçekleştiği ve davacının … no’ lu marka tescili kapsamında kalan emtia üzerinde, bu emtia ticaretinde ya da tanıtımında, internette reklam ve tanıtımlarda, basılı evrak ve faturalar üzerinde, tek başına ya da ekler ile birlikte markasal olarak kullanmasının, bu şekildeki ürünleri ithal ve ihracının, depolamasının, ticari amaçla elinde bulundurulmasının önlenmesine, bu şekildeki kullanımların tekrarının men’ine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına bu kapsamda markasal nitelikte kullanımın gerçekleştiği ürün ambalajı, ilan, reklam, broşür afiş ve her türlü tanıtım malzemesinin toplatılmasına, masrafları davalıya ait olmak üzere imhasına,
-Davalının ticaret ünvanındaki … ibaresinin ticaret ünvanın çıkarılması talebinin REDDİNE,
2-Takdiren 8.000 TL maddi, 4.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine,
3-Karar kesinleştiğinde karar özetinin, masrafı davalı taraftan alınmak üzere Türkiye çapında yayın yapan ve kararın kesinleşeceği tarih itibariyle tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde 1/8 gazete tek sayfası ebadında ve bir kez ilanına,
4-6100 sayılı HMK nun 177/1 maddesi gereğince ıslah ancak tahkikatın bitirilmesine kadar yapılabileceğinden davacının süresi içerisinde yapılmayan ıslah işlemi hakkında esasa dair karar verilmesine yer olmadığına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 819,72 TL karar harcından peşin yatırılan 371,25 TL’nin mahsubu ile kalan 448,47 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına tecavüz talebine ilişkin 3.931,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına kabul edilen maddi tazminat talebine ilişkin hesap olunan 3.931,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili yararına kabul edilen manevi tazminat talebine ilişkin hesap olunan 3.931,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına ret edilen ticaret unvanına ve tecavüz kapsamındaki diğer talepler yönünden 3.931,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına ret edilen maddi tazminat talebine ilişkin ret edilen miktar yönünden hesap olunan 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına ret edilen manevi tazminat talebine ilişkin hesap olunan 3.931,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan: 1.600,00 TL bilirkişi ücreti, 510,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.110,00 TL’nin -ret ve kabule göre hesaplanan- 1.012,80 TL ve 392,40 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 1.405,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından yapılan 202,25 TL’nin -ret ve kabule göre hesaplanan- 105,17 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
10-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
11-Islah harcı olarak yatırılan 1.281,00 TL’nin talep halinde yatıran davacıya iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/02/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır