Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/310 E. 2019/556 K. 24.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’NİN

ESAS NO : 2018/310
KARAR NO : 2019/556

DAVA : Marka Tecavüzünün Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Ortadan Kaldırılması, Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 21/06/2018
KARAR TARİHİ : 24/12/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan marka tecavüzünün tespiti, durdurulması, önlenmesi, ortadan kaldırılması, manevi tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin Türkiye’de online çiçek ve hediye sektöründe lider e-ticaret sitesi olduğunu, 2000 yılında faaliyete başladığını, Türkiye genelinde birlikte çalıştığı 350’den fazla çiçekçi iş ortağı olduğunu, en kolay ve ekonomik yoldan çiçek göndermeyi amaçlayan şirketin “…”, “…”, “….com” markalarının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescil ettirdiği markalarında, ticaret unvanında ve … alan adlı web sitesinde kullandığını, müvekkili şirketin yüksek tanınmışlık seviyesine ulaştığını, 2006 yılından bu yana online çiçek ve hediye sektöründe lider kuruluşlardan biri olduğunu, Türk Patent nezdinde tescilli “…” ve “…” ibareli birçok markanın yanı sıra … sayı ile “…” sözcük tanınmış markasının tek hak sahibi konumunda olduğunu, yapılan kontrollerde müvekkili şirkete ait “…”, “….com” markalarının davalı tarafından … alan adlı web sitesine ticari etki yaratacak biçimde Google Adwords Reklam Yöntemi için anahtar sözcük olarak izinsiz ve hukuka aykırı kullanıldığının tespit edildiğini, davalı kullanımlarının … 8. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı e- tespit tutanağı ile de tespit edildiğini, davalı kullanımlarının noterlik nezdinde tutanak altına alınmasının ardından davalıya … 20. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderilerek ve ayrıca e-posta yolu ile de haksız ve hukuka aykırı kullanımlara son verilmesinin ihtar edildiğini, tüm bu uyarılara karşın haksız kullanımlara devam edilmesi nedeni ile davacının tescilli markaları olan “…”, “…”, “….com” ve bu markaların ayırt edici derecede benzeri niteliğindeki “…”, “…”, “…” ibarelerinin davalı tarafından Google Adwords aracılığıyla anahtar sözcük olarak alınarak reklam verilmesinin engellenmesini, marka tescillerinden doğan haklara vaki tecavüzün durdurulmasını, haksız rekabetin tespitini, yasaklanmasını ve ortadan kaldırılmasını, oluşan zararın telafisi için 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin … markasıyla Türkiye’de çiçekçilik sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalın verdiği hizmetlerle davacının hizmetlerinin çok farklı olduğunu, müvekkili şirketin Google Adwords’ten aldığı hizmeti davacının amacına uygun olarak davacının tanıtımı amacıyla kullanıldığını, bu amaçla bu hizmeti kullanabilmek için bazı anahtar kelimeler girmek zorunda olduklarını, müvekkili şirket tarafından Google Adwords hizmetinde seçilen kelimeler arasında “…” ve/veya “…” ibarelerinin olmadığını, bu anlamda ifadeler olarak “…” ve “…” kelimelerinin seçildiğini, “…” Google aramasında davalının isminin üst tarafta çıkmasının nedeninin Google Adwords hizmetinin algoritmasından kaynaklandığını, aynı şekilde “…” şeklinde Google araması yapıldığında … sayfasının en üstte çıktığını, işletmelerin genelde anahtar sözcüklerin seçilmesinde üst kavramlar ve sözcükler kullandıklarını bu suretle internet kullanıcısının reklamı verenlerce belirlenen herhangi bir kavram ya da sözcüğü arama motoruna girdiğinde dört satırlık reklam ilanının arama sonuçlarından ayrı ve onun üstünde ya da yanında yer aldığını, web sitesi birden çok reklama imkan verdiğinden reklamların kaçıncı sırada yer alacağının işletmeler tarafından belirlendiğini, zira sıralamada işletmenin reklama her tıklama için ödemeye hazır olduğu fiyata göre belirlendiğini, Google Adwords reklamlarında bir anahtar sözcük için en yüksek ücreti ödeyen kimsenin reklam sıralamasında yukarılarda hatta ilk sırada yer aldığını, reklam veren işletmecinin internet kullanıcısının reklamı dikkate alıp reklamdaki linke tıklayarak işletmenin internet sitesine girdiği tıklamalar için reklam ücreti ödemek zorunda olduğunu, davalının davacının talebi üzerine Google Adwords anahtar kelime seçimlerinde davacının isim tescili olan anahtar kelimeleri çıkardığını, bunun da davalının iyi niyetini ortaya koyduğunu, dava tarihi itibariyle davalının hiçbir şekilde “….com”, “…”, “…” kullanılmadığını, davalının reklam veren olarak kendi iştigal alanı olan “…” ve mesleği ile ilgili kelimelerden biri olan ve satışını gerçekleştirdiği “…” ve “…” kelimelerini anahtar kelime olarak kullandığını, Sınai Mülkiyet Kanunu M.4 gereği genel tabir olan “…” ve “…” kelimelerinin tescil edilemeyeceğinden dolayı davalının herhangi gibi bir yasa maddesini ihlal etmediğini, “…” ve “…” kelimelerini barındıran marka tescilinin iptali için dava açma haklarını saklı tuttuklarını, Adwords reklam uygulamalarında bir şirketin iştigal ettiği meslek adını, ürettiği ürün ve herkesin kullanabileceği umumi bir kavramı kullanmasının mümkün olduğunu, haklar kullanılırken ya da borçlar ifa edilirken dürüstçe hareket edilmesinin hukukun temel ilkelerinden biri olduğunu, nitekim Yargıtay içtihatlarında da Adwords reklam uygulamalarında bir şirketin iştigal ettiği meslek adını, ürettiği ürün ve herkesin kullanabileceği umumi bir kavramı kullanmasının mümkün olduğunun kabul edildiğini, davacının açtığı bu dava ile Türkiye’de çiçek sektöründe tekel olma çabası güttüğünü, sektördeki maddi ve marka değeri gücünün bu şekilde kullanımının Rekabet Kanunu’na aykırı olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada bildirilen tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde, … tescil nolu “….com’da sadece …” ibareli markanın 35.sınıf emtialar yönünden 06/07/2018 tarihinde tescil edildiği, … başvuru nolu “… ” ibareli markının 35.sınıf emtia sınıfında olduğu, … başvuru nolu “ …+şekil” ibareli markanın 35.sınıf emtia sınıfında olduğu, … tescil nolu “… ” ibareli markanın 35.sınıf emtialar bakımından 30/05/2016 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “… adresi; ….com” ibareli markanın 35, 03, 14, 18, 20, 21, 24, 25, 26, 28, 29, 30, 31 ve 34 sınıf emtialar bakımından 28/07/2015 tarihinde tescil edildiği, … tescil tarihli “…” ibareli markanın 35.sınıf emtialar bakımından 31/01/2013 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…+şekil” ibareli markanın 35.sınıf emtialar bakımından 21/06/2013 tarihinde tescil edildiği,… tescil nolu “…+şekil” ibareli markanın 35.sınıf emtialar bakımından 15/04/2010 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…” ibareli markanın 05, 29, 30, 31, 35 ve 44.sınıf emtialar bakımından 15/05/2009 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan 18/07/2018 tarihli ön tespit raporunda bilirkişi, 17/07/2018 tarih saat 21.00’de yaptığı incelemede Google arama motoru üzerinden “…”, “…” ve “….com” gibi … ile, farklı şehir ve cihazlarla arama yapıldığında davalı …’e ait herhangi bir reklama rastlanmadığı, geçmişte bu reklamların verilmiş ve durdurulmuş olabileceğini, bunu ispat etmenin mümkün olmadığı hususlarında görüşünü bildirmiştir.
Mahkememizce alınan raporda bilirkişiler, davalının “…” anahtar kelimesi kullanımının tescilli marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilebileceği (SMK m. 7/3/d, 29), tarafların ticari faaliyet alanlarının farklı olması nedeni ile birbirlerine rakip olamayacakları, ayrıca davalının, davacının tescilli markaları ile benzer anahtar kelimelerin kullanımını büyük oranda durdurması nedeni ile tümüyle dürüst kullanımı aşan bir ihlalinin bulunmadığı düşünüldüğünden davalı kullanımının davacının emeğinden haksız faydalanma olarak değerlendirilemeyeceği, hususunda tespit ve görüşlerini bildirmişlerdir.
… 8. Noterliği’nin …tarih ve … yevmiye numaralı e-tespit tutanağı ile 06/06/2018 tarihinde saat 00.52 itibariyle Türkiye Noterler Birliği Bilişim Sistemi kullanılarak kayıt altına alınan … başvuru içeriğinde Google arama motoruna “…” yazıldığında davalıya ait internet sitesi reklamının çıktığının tutanak altına alındığı anlaşılmıştır.
Bilirkişilerce yapılan incelemede, davalı tarafından Google Adwords sisteminde “…” ve “…” kelimelerinin reklam amaçlı olarak 20/06/2016 tarihinde oluşturulduğunun tespit edildiğini, 16/10/2017 tarihinde gerçekleştirilen güncelleme ile “…” ve “…” kelimeleri negatif anahtar kelime olarak belirlenmiş ve Google’da bu iki kelimeye göre arama yapıldığında davalıya ait internet sitesinin arama sonuçlarında çıkmamasının planlandığı, “…” kelimesinin 20/06/2017 tarihinde kullanımdan kaldırıldığı, “…” kelimesinin 14/07/2017 tarihinde kullanımdan kaldırıldığı, “…” kelimesinin 14/07/2017 tarihinde kullanımdan kaldırıldığı, “…” kelimesinin 14/03/2018 tarihinde kullanımdan kaldırıldığı, “…” kelimesinin halihazırda kullanılmaya devam edildiği, “…” ve “…” kelimelerinin 16/10/2017 tarihinde negatif anahtar kelime olarak belirlendiği tespit edilmiştir.
Dava, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ve TTK hükümlerine dayalı olarak açılmış marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
SMK m.7/II’ye göre; Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahihine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması halinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
SMK m.29/I-c uyarınca markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka hakkına tecavüz sayılır.
6769 sayılı SMK’nın 7. Maddesine göre; Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir. Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması. (3)Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. (4)Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez. (5)Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez: a)Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi. b)Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması. c)Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. Madde 56’da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Somut olaya dönüldüğünde; her ne kadar bilirkişi raporunda davacının yalnızca online satış alanında hizmet verdiği, davalının ise online satışının olmadığı, bir dükkan vasıtasıyla müşterilerin ihtiyaçlarına yönelik olarak çiçek tasarımı yaptığı ve organizasyon hizmeti verdiği, tarafların birbirlerine rakip olamayacakları, davacının tanınmış marka olması nedeni ile hitap ettiği müşteri kitlesinin bilinçli bir şekilde ve online satın alma güdüsüyle hareket edeceği, tüketici “…” anahtar kelimesi vasıtasıyla davalıya yönlense dahi tarafların müşteri ile buluşma noktalarının ayrı olması ve müşterilerin farklı ihtiyaçlarına yanıt vermeleri ve ayrıca davalının, davacının tescilli markalan ile benzer anahtar kelimelerin kullanımını büyük oranda durdurması nedeni ile tümüyle dürüst kullanımı aşan bir ihlalinin bulunmadığından bahisle davacının emeğinden haksız faydalanma olarak değerlendirilemeyeceği yönünde kanaat bildirilmiş ise de tarafların faaliyet alanlarının aynı sektör olduğu, birebir aynı müşteri kitlesine hitap edilmese bile davacıya ait markanın tanınmışlığından faydalanma amacıyla reklam verildiği, her ne kadar davacıya ait markada yer alan ibarelerin sektörel bazda tanımlayıcı olduğu bu noktada zayıf marka hususu tartışmalı olmakla birlikte birebir aynı ibarelerin kullanıldığı dikkate alındığında davalının kendisiyle aynı sektörde faaliyet gösteren davacının tanınmışlığından ya da hitap ettiği müşteri portföyünden faydalanma amacına yönelik olduğu dolayısıyla kullanımın dürüst kullanım olarak kabul edilemeyeceği kanaatine ulaşılmış bu noktada rapordaki haksız rekabete ilişkin sonuç değerlendirmeler hükme esas alınmamıştır.
Sonuç olarak adwords reklam uygulamalarında da reklam verenin herkesin kullanabileceği genel geçer bir kavramı veya kendi işiyle ilgili bir kavramı kullanmasının engellenmesi mümkün değil ise de bu konudaki geniş özgürlüğün varlığına rağmen rakip şirketlerin markasının ticaret unvanlarının veya tanınmış özelliklerinin anahtar kelime olarak kullanılması durumunda burada dürüstçe bir kullanımdan bahsetmek mümkün olmayacağından davalının bu eylemlerinin SMK 7/3-d kapsamında marka tecavüzü ve TTK 56 vd. maddelerine göre Haksız Rekabet teşkil ettiğinin kabulü gerekmektedir.
Tüm dosya kapsamı yukarıda izahı yapılan mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde; davalı tarafından Google Adwords sisteminde “…” ve “…” kelimelerinin reklam amaçlı olarak 20/06/2016 tarihinde oluşturulduğu, dava öncesi 16/10/2017 tarihinde gerçekleştirilen güncelleme ile “…” ve “…” kelimeleri negatif anahtar kelime olarak belirlendiği, “…” kelimesinin 20/06/2017 tarihinde kullanımdan kaldırıldığı, “…” kelimesinin 14/07/2017 tarihinde kullanımdan kaldırıldığı, “…” kelimesinin 14/07/2017 tarihinde kullanımdan kaldırıldığı tespit olunmuş ise de “…” kelimesinin dava sonrası 14/03/2018 tarihinde kullanımdan kaldırıldığı ve “…” kelimesinin halihazırda kullanılmaya devam edildiği anlaşılmakla davacının sübut bulan davasının kabulü ile davalının davacıya ait tescilli marka ve ticaret ünvanı olan “…” ibaresine yönelik (Google Adwords’de anahtar sözcük olarak kullanmak şeklinde) kullanımlarının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, muhtemel tecavüzlerin durdurulmasına, önlenmesine, ortadan kaldırılmasına karar vermek gerekmiş yine manevi tazminatın şartlarının oluştuğu, eylemin ağırlığı, hak nesafet kuralları dikkate alınarak 3.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesi ve hüküm özetinin ilanı yönünde aşağıdaki şekilde karar tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile; davalının davacıya ait tescilli marka ve ticaret ünvanı olan “…” ibaresine yönelik (Google Adwords’de anahtar sözcük olarak kullanmak şeklinde) kullanımlarının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin TESPİTİNE, muhtemel tecavüzlerin DURDURULMASINA, ÖNLENMESİNE, ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davacının açmış olduğu manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafı davalıya ait olmak üzere traji en yüksek üç gazeteden birinde bir defaya mahsus ilanına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 341,55 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 305,65 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
5-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tecavüz talebine ilişkin 3.931,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat talebine ilişkin 3.931,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen manevi tazminat talebine ilişkin 3.931,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan: 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 247,90 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.347,90 TL’nin -ret ve kabule göre takdiren hesaplanan- 1.467,43 TL’si ve 71,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 1.539,23 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
9-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/12/2019

Katip
¸

Hakim
¸