Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/296 E. 2020/301 K. 02.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/296
KARAR NO : 2020/301

DAVA : Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüz Nedeniyle Tazminat
DAVA TARİHİ : 09/06/2018
KARAR TARİHİ : 02/10/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan fikir ve sanat sanat eseri sahipliğinden kaynaklanan haklara tecavüz nedeniyle tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin global ölçekli bilgisayar programı üreticileri olduğunu, müvekkili şirket tarafından üretilen bilgisayar programlarının dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de çok sayıda kullanıcı tarafından tercih edildiğini, üretilen bilgisayar programlarına güçlü resim tasarım paylaşımı ve reklamcılık araçları ile dünyada ve Türkiye’de en çok kullanılan mimari tasarım, çizim, görselleştirme, görüntüleme ve düzenleme programı olan “…” programının örnek verilebileceğini, bilgisayar programlarının koruma kapsamında bulunan fikir ve sanat eseri kategorilerinden biri olan ilim ve edebiyat eserleri arasında yer aldığını, müvekkiline ait bilgisayar programlarından doğan telif haklarının ilgili kanun ve sözleşmeler uyarınca korunmakta olduğunu, söz konusu bilgisayar programları üzerinde müvekkilinin telif hakkına sahip olduğunu, müvekkiline ait programların ancak lisans sözleşmesi ile kullanılmasının mümkün olduğunu, davalı şirketin müvekkiline ait programları hukuka uygun bir biçimde kullanmadığı iddiasıyla … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde … D.iş sayılı numarasıyla delil tespiti talebinde bulunduklarını, davalı şirketin adresinde bilirkişi vasıtasıyla tespit yapıldığını, … isimli bilgisayarda, müvekkili şirkete ait 1 adet … yazılımının kurulu ve çalışır vaziyette lisanssız olarak kullanıldığının ve çizim dosyaları oluşturulduğunun tespit edildiğini, ancak tespit edilen programa ilişkin herhangi bir fatura veya lisans kaydı sunulamadığını, davalı şirketin lisanssız olarak kullandığı yazılımların mevcut güncel versiyon olmadığını, muadili olan güncel yazılımın dava tarihindeki kur üzerinden hesaplandığında 15.864 TL olduğunu, müvekkili şirketin söz konusu programlar üzerinde hem mali hem de manevi hakları bulunduğunu, eser sahibinin izni olmadan çoğaltılmasının mali hak tecavüzü teşkil ettiğini, davalıya tespit işlemi sonrasında sulh için teklifte bulunulduğunu ancak uzlaşma sağlanamadığını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik belirsiz alacak davalarının kabulü ile 15.864 TL’nin davalıdan tahsiline, sonrasında belirlenecek olan miktarın FSEK 68.madde uyarınca haksız fiil tespit tarihi olan 07/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle, 15.864,00 TL olarak açmış oldukları belirsiz alacak davasını ıslah ederek 43.000,00 TL olarak belirli hale geldiğini, bu nedenle 43.000,00 TL’nin 28/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle, davacının belirsiz alacak davası ikame etmesinde hukuki yararının olmadığını, davacının söz konusu yazılımların tazminata esas alınacak toplam rayiç bedelini belirleyebilecek durumda olduğunu, müvekkilinin dava konusu yazılımı hiçbir surette kullanmadığını, tespit dosyasında alınan bilirkişi raporunun hukuka aykırı olup gerçeği yansıtmadığını, söz konusu yazılımın müvekkili tarafından bilgisayara yüklendiğine ya da indirildiğine ilişkin hiçbir tespit yapılmadığını, bilgisayarın bulunduğu iddia edilen mekanın müvekkilinin çalışma odası olmadığını, müşterilerin bekleme salonu olduğunu, bilirkişi yazılımının hangi tarihte nereden indirildiğine, hangi dosyaya kurulduğuna, hangi sürümde olduğuna, hangi program vasıtası ile söz konusu tespiti yaptığına, incelemede hard diskin hash değerli yedeğini aldığına ve sair teknik hususlara ilişkin hiçbir araştırma yapılmadığını, davacının kendisinin eser sahibi olduğunu iddia ettiğini ancak davacının tüzel kişi olması nedeniyle, tüzel kişilerin eser sahibi olarak kabulünün hukuken ve FSEK hükümleri çerçevesinde mümkün olmadığını, davacının telif haklarına sahip olduğunu ispat edemediğini, dava konusu yazılımın eser sahibi ile davacı arasında yapılmış bir mali hak devir/ruhsat sözleşmesinin dosyada bulunmadığını, davacının talep ettiği tazminat miktarının fahiş olduğunu, davacının müvekkilini … Cumhuriyet Başsavcılığı … soruşturma numarası ile savcılığa şikayet ettiğini, bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, değişik iş dosyası dosyamız arasına alınmış, bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Dosya içerisinde bulunan … 1. FSHHM’nin …D.iş dosyasındaki bilirkişi raporunda özetle; davalıya ait iş yerinde yapılan tespitte davacıya ait Lumion 5.0 programının, kurulu ve çalışır vaziyette olduğu, bahse konu yazılımın 26/05/2017 tarihinde kurulduğu, program versiyonunun “…” olduğu, bilgisayarın adının ve mac bilgilerinin tespit olunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan raporda bilirkişilerin, 05/02/2020 tarihinde saat 10:00’da … adresinde yerinde inceleme gerçekleştirilmiş dava konusu olduğu belirtilen bilgisayann fiziksel adresi (mac adresi)’nin … olduğu bu mac adresinin … D.iş içerisinde bulunan raporda belirtilen mac adresi ile aynı olduğu, bilgisayar adının … olduğu, bilgisayar adının dosya içerisinde bulunan … D.iş içerisinde bulunan rapor içerisindeki bilgisayar ismi ile aynı olmadığı, fakat bu isim bilgisayara yeni kurulum yapıldığında, harddisk değişimi yapıldığında veya bilgisayar ismi istek üzerine kullanıcı tarafından değiştirilebilmekte olduğu, yapılan incelemede söz konusu bilgisayarda … programına rastlanılmadığı, … programının inceleme yapıldığı günde kurulu/yüklü olmadığı daha önce kurulu olmadığı anlamına gelmediği, Program Ekle/Kaldır, Olay Görüntüleyici ve Systeminfo komutu sonucu ekran görüntüleri incelendiğinde, Sistemin 21/08/2019 (tespitten sonraki tarih) tarihinde kurulmuş olduğu, Windows kurulumu yapıldıktan sonra kurulum öncesi kurulu olan programların silinmesi nedeni ile programa ulaşılmamış olabileceği gibi Harddisk değiştirilmişse de programa ulaşılamayacağı, Windows kurulumundan önce kurulu olan programların bilgisi ile alakalı emniyet birimlerinde varsa özel programlar aracılığı ile tespitinin yapılabilme olasılığının olduğu, eğer harddisk değişimi yapıldıysa Windows kurulumu öncesi kurulu olduğu belirtilen dava konusu programa/programlara ulaşılamayacağının bilindiği, dosya içerisinde bulunan … D.iş dosyasındaki bilirkişi raporu kontrol edildiğinde … programının 26/05/2017 tarihinde kurulduğu, program versiyonunun “…” olduğu, programın çalışır durumda olduğu, rapor ekinde de 1 adet bilgisayarda …programım kurulu ve çalışır halde olduğunun belirtildiği bilgisayarın adının ve mac bilgilerinin yazıldığı, dosya kapsamında sunulan … D.iş dosyasında bulunan tespit raporu ile programın kurulu ve çalışır halde olduğu kanaati oluştuğu, davalı tarafından dosya içerisine sunulmuş olan dava konusu program ile ilgili herhangi bir fatura/belge sunulmadığı görülmüş olup bu durumda tespiti yapılan programın Lisanssız olarak kullanıldığı kanaati oluştuğu, … D.iş dosyasındaki raporda tespit edildiği görülen … programı ile ilgili davacı vekili tarafından dosyaya sunulan … Ticaret Limited Şirketi tarafından … A.Ş.’ye kesildiği belirtilen 09/10/2015 tarihli fatura içeriğinde … yazdığı ve fiyatının KDV Dahil 3.538,82 Euro yazdığının görüldüğü, internet üzerinden yapılan güncel fiyat bilgisi kontrol edildiğinde ise … fiyatının dosyaya sunulan faturadaki fiyatla aynı yani 2999 Euro + KDV olduğu, KDV Dahil 3.538,82 Euro olduğu, değişik iş tespit tarihi olan 07/05/2018 günü Euro kuruna Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası sistemi üzerinden kontrol edildiğinde o günün Euro Alış Kuru 5.0746 TL olduğu, 2999 Euro TL’ye çevrildiğinde ise 15,218.72 TL + KDV olduğu, program yerinde yapılan tespitte görülmemekle beraber eğer … 1. FSHHM’nin İsti. FSHH Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosya kapsamında hazırlanan bilirkişi/raporundaki tespitler dikkate alınacaksa; dava konusu programın “eser” kapsamında D.iş sayılı dosya kapsamında hazırlanan bilirkişi raporundaki tespitler dikkate alınacaksa, dava konusu programın “eser” kapsamında olup FSEK uyarınca korunduğundan davacıya ait mali haklardan, “çoğaltma hakkı”nın (FSEK md- 22/3) ihlali edildiği; bu çerçevede davacının, FSEK md. 68/1’e istinaden davalıdan “bedelin üç kat fazlasına kadar” talep edebileceği, hususlarında görüş bildirmişlerdir.
Dava, 5846 sayılı FSEK hükümleri uyarınca açılmış lisansız / izinsiz yazılım kullanımdan kaynaklanan mali haklara tecavüz nedeniyle FSEK 68 e dayalı maddi tazminat talebine ilişkindir.
Eser Vasfı Yönünden Değerlendirme
Yargıtay kararlarına göre, FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması”dır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Sübjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bîr fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için, sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bîr deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak, ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat esefleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
FSEK md. 2/1 de ise; İlim ve edebiyat eserleri çeşitleri arasında yer alan “herhangi bir şekilde dil yazı ile ifade olunan eserler ve her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşulu ile bunların hazırlık tasarımları” koruma kapsamındadır.
Bu maddeler değerlendirildiğinde davacının bilgisayar programının ilim ve edebiyat eseri çeşitleri arasında eser niteliğinde olduğu ve koruma kapsamından bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Eser Sahipliğinin Değerlendirilmesi
Yargıtay kararlarında FSEK kapsamındaki uyuşmazlıklarda, “eser sahipliği” ya da hak sahipliği sıfatının da re’sen gözetilmesi gereğine işaret edilmektedir. Dolayısıyla huzurdaki davada da, uyuşmazlık konusu fikri ürünlere ilişkin eser sahipliği ya da hak sahipliği sıfatının resen irdelenmesi gerekmektedir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda eser sahipliği veya hak sahipliği ile ilgili çeşitli karinelere yer verilmiştir.
FSEK m. 11 hükmüne göre; “Yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Umumi yerlerde veya radyo-televizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutat şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır, meğer ki, birinci fıkradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın.”
Sunulan bilgi ve belgelerden ve yapılan inceleme sonrası oluşturulan rapor içeriklerinden davacının davaya konu eser niteliğindeki yazılımın eser ve dolayısıyla hak sahibi olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Hak İhlali Yönünden Değerlendirme:
Çoğaltma, bir eserin, aynen tekrarlanması suretiyle, aslına ihtiyaç duyulmaksızın ondan yararlanmayı sağlayacak kopyalann oluşturulmasıdır. Kopyalamanın hangi araçlarla yapıldığı veya sayısı farklılık yaratmaz, bir adet kopyanın oluşturulması dahi çoğaltmadır. FSEK m.22/I gereği bir eserin asimi veya kopyalarını, herhangi bir şekil veya yöntemle, tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı geçici veya sürekli olarak çoğaltma hakkı münhasıran eser sahibine aittir. FSEK md. 22/3 çoğaltma hakkı bilgisayar programının geçici çoğaltılmasını gerektirdiği ölçüde, programın yüklenmesi, görüntülenmesi, çalıştırılması, iletilmesi, depolanması fiillerini de kapsar.
… 1. FSHHM’nin… D.iş sayılı dosyasında kullanım tespit edilmiş olup, her ne kadar yapılan incelemede program kullanımına rastlanmamış ise de dava konusu olduğu belirtilen bilgisayarın fiziksel adresi (mac adresi)’nin … olduğu bu mac adresinin … D.iş içerisinde bulunan raporda belirtilen mac adresi ile aynı olduğu, bilgisayar adının … olduğu, bilgisayar adının dosya içerisinde bulunan … D.iş içerisinde bulunan rapor içerisindeki bilgisayar ismi ile aynı olmadığı, fakat bu isim bilgisayara yeni kurulum yapıldığında, harddisk değişimi yapıldığında veya bilgisayar ismi istek üzerine kullanıcı tarafından değiştirilebildiği, yapılan incelemede söz konusu bilgisayarda … programına rastlanılmadığı, … programının inceleme yapıldığı günde kurulu/yüklü olmadığı daha önce kurulu olmadığı anlamına gelmediği, Program Ekle/Kaldır, Olay Görüntüleyici ve Systeminfo komutu sonucu ekran görüntüleri incelendiğinde, Sistemin 21/08/2019 (tespitten sonraki tarih) tarihinde kurulmuş olduğu, tespit edilmiş olmakla dava konusu edilen programın eser sahiplerinin izni olmaksızın eserin kullanılması, çoğaltılması hukuka aykırı olup, eser sahibinin FSEK m.68 e dayalı talep şartlarının oluştuğu sonucuna ulaşılmıştır.
Maddi Tazminat Talebi Açısından Değerlendirme:
Davacı taraf F5EK 68 çerçevesinde maddi tazminat talebinde bulunmuştur. FSEK m.68/l hükmüne göre; “Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir”.
FSEK m.68’deki kapsamında bu taleplerin ileri sürülebilmesi için, mütecavizin kusurunun olması ya da zararın gerçekleşmiş bulunması şart değildir. Yine Yargıtay’a göre; “…eser sahibinin mali hakları korunurken sadece bu tecavüzün haksız fiil olduğu varsayımından hareket edilmeyecektir. Somut olayın özelliğine göre varsayımsal sözleşme bedeli tayin edilirken eser sahibinin bilimsel/sanatsal yeteneği, üretim kapasitesi gibi sübjektif nitelikleri, eserin beğeni ölçüsü, sayfa sayısı, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü, coğrafi kapsamı, ihlal süresi, ihlalin yapıldığı vasıta, bunun geniş halk kitlesine ulaşımı gibi objektif kriterler dikkate alınarak eser sahibi izinsiz yayın yapanla sözleşme yapması halinde, bu sözleşme uyarınca isteyebileceği bedel, bunun faizi 68. madde uyarınca açılacak davada dikkate alınacaktır…”. Ayrıca rayiç bedelin tespitine ilişkin taraflar arasında daha önceden yapılmış bir sözleşme, teklif var ise, başka bir deyişle rayiç bedel somuta indirgenmiş ise, rayiç bedelin tespiti taraflar arasındaki sözleşme, teklif vs. ile tespit edilecektir.
FSEK md. 68’e dayalı tazminat davalarında kusur şartı aranmadığı gibi, davacının zararını ispat etmesine de gerek yoktur. Zira FSEK m.68’in izni alınmamış hak sahiplerinin, sözleşme yapılmış olsaydı istenebilecek bedelin yahut rayiç bedelin üç katına kadar tazminat talep edebilecekleri yönündeki düzenlemesiyle, izni alınmamış hak sahipleri lehine götürü bir tazminat öngörülmüştür.
Hak sahibinin sözleşme yapılmış olması halinde talep edebileceği bedel onun diğer eserleri için almakta olduğu ücret esas alınarak belirlenir. Bu bedel nesnel bir ölçü ile değil, hak sahibinin kendi ücret ve emsaline göre belirlenecektir.
FSEK m.68’de yer alan taraflar arasında sözleşme yapılmış olması halinde istenebilecek bedel kavramından, taraflar arasında ihlalin tespit edildiği tarihte ya da bir diğer deyişle ihlal tarihinde bir sözleşme yapılmış olsaydı davalının ödemesi gereken bedelin anlaşılması gerektiği görülmektedir. Yargıtay kararlarında da bedel tespitinde haksız fiil tarihinin esas alınacağı belirtilmektedir. Bu nedenle davalı, daha eski bir versiyonu kullanmakta olsa dahi, haksız fiil (ihlal) tarihinde piyasada bulunan ürünün satış bedelinin esas alınması gerekecektir.
… D.iş dosyasındaki raporda tespit edildiği görülen … programı ile ilgili davacı vekili tarafından dosyaya sunulan … Ticaret Limited Şirketi tarafından … A.ş’ye kesildiği belirtilen 09/10/2015 tarihli fatura içeriğinde … yazdığı ve fiyatının KDV dahil 3.538,82 Euro yazdığı görülmektedir.
İnternet üzerinden yapılan güncel fiyat bilgisi kontrol edildiğinde ise … fiyatının dosyaya sunulan faturadaki fiyatla aynı yani 2999 Euro + KDV olduğu, KDV dahil 3.538,82 Euro olduğu görülmektedir. Değişik iş tespit tarihi olan 07/05/2018 günü Euro kuruna Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası sistemi üzerinden kontrol edildiğinde o günün Euro Alış Kuru 5.0746 TL olduğu, 2999 Euro TL’ye çevrildiğinde ise 15.218,72 TL + KDV olduğu görülmektedir.
Davacı vekili ıslah dilekçesinde (esasen talep arttırım dilekçesidir) 15.864,00 TL olarak açmış oldukları belirsiz alacak davasını ıslah ederek 43.000,00 TL olarak belirli hale getirdiklerini, 43.000 TL’nin hesaplanmasında rapordaki tespitleri dikkate alarak rapordaki KDV dahil edilmiş fiyat olan 17958 TL’yi baz aldıklarını sonuç olarak 2,5 katından az olan KDV dahil haliyle 43.000 TL’yi avans faiziyle birlikte talep ettiklerini, belirtmiştir.
Her ne kadar raporda KDV talep edebileceği yönünde değerlendirme yapılmış ise de faturalandırılmamış izinsiz kullanıma dayalı tazminat hesaplamasına KDV’nin eklenemeyeceği izahtan varestedir, zira davacının devlete ödeyeceği ve alıcıya yansıtması gereken KDV yönünden kesilmiş herhangi bir fatura söz konusu değildir.
Yapılacak olan işlem 4 işlem niteliğinde olduğu, tekrardan inceleme yapılmasını gerektirmediği anlaşılmakla mahkememizce resen gerekli hesaplama yapılmıştır.
Bu noktada hesaplama şu şekilde yapılması gerekmektedir. Davacının lisanslı yazılım bedeli tespit tarihindeki kur üzerinden 15.218,72+KDV olmak üzere 17958,08 TL’dir. Burada KDV olarak 2.739,36 TL çıkmaktadır. 43.000 doğrudan KDV li tutar olarak belirlenmediği için temel hesaplamadaki asıl alacakta yer alan KDV oranlandığında talep içerisinde 6.559,30 TL lik KDV bulunduğu sonucuna ulaşılmaktadır, son olarak bu miktar mahsup edildiğinde ise davacının talep edebileceği KDV’siz miktarın 36.440,70 TL olduğu sonucuna ulaşımıştır.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde; sunulan vekalet ve dava dilekçesi ekinde yer alan belgeler incelendiğinde davalının husumete ilişkin usuli itirazlarının yerinde olmadığı, davanın usulüne uygun vekalete dayalı olarak açıldığı, yine ıslaha ilişin itirazları yönünden davanın belirsiz alacak davası olduğu dikkate alındığında sunduğu dilekçenin talep arttırım dilekçesi niteliğinde olduğu, talep arttırım kapsamında olmayan faize ve başlangıç tarihine ilişkin önceki taleplerden farkı talepler yönünden sunulan dilekçe ıslah dilekçesi olarak ele alınabilir ise de ıslah süresinin kaçırıldığı dikkate alındığında bu taleplerin dinlenilemeyeceği, esasen avans faizi uygulaması yönünden avans faizinin her halükarda 3095 sayılı yasa gereği tacirler arasında uygulanması gereken faiz olduğu dikkate alındığında ilk talepteki reeskont faizinin bu noktada sınırlayıcı olduğunun kabulünün gerektiği, zamanaşımının oluşmadığı, davaya konu “…” yazılım programının FSEK md. 2/1 kapsamında eser niteliğinde olduğu, bahse konu program üzerinde davacının eser ve mali hak sahibi olduğu, … 1. FSHH. … D.iş 11/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda tespit olunduğu üzere davalının herhangi bir lisans sözleşmesi olmaksızın yazılım programını bilgisayarına yüklediği, dolayısıyla FSEK md. 22/3 düzenlenen ve mali haklardan olan çoğaltma hakkını ihlal ettiği, bilirkişi raporunda tespit olunduğu gibi yazılım programının güncel versiyonlar çıkmış olmasına rağmen fiyatının sabit kaldığı, bilirkişi raporunda da tespit olunduğu üzere tazminat miktarının değişik iş tespit tarihi olan 07/05/2018 günü Euro kuruna Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Euro Alış Kuru üzerinden yapılan hesaplamaya göre ( 1 Euro =5,0746 TL *2999 ) 15,218.72 TL olarak hesaplandığı, hesaplama detayları yukarıda açıklandığı üzere 43.000 TL lik talepten esas alacak baz alınarak yapılan oranlama sonucu ulaşılan 7.740 TL lik KDV kısmı düşüldüğünde 36.440,70 TL’nin tespit tarihi olan 07/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans (reeskont faizini geçmemek kaydıyla) faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tespit olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 36.440,70 TL’nin tespit tarihi olan 07/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans (reeskont faizini geçmemek kaydıyla) faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 2.489,26 TL karar harcından peşin yatırılan 270,92 TL ile 465,00 TL ıslah harcının mahsubu ile kalan 1.753,34 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.466,10 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen miktar üzerinden hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan: 1.400,00 TL bilirkişi ücreti, 143,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.543,00 TL’nin -ret ve kabule göre hesaplanan- 1.307,62 TL ve 771,82 TL harç (peşin+başvuru+ıslah) olmak üzere toplam 2.079,44 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/10/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır