Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/285 E. 2019/224 K. 28.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/285
KARAR NO : 2019/224

DAVA : Marka Hakkına Tecavüzün Durdurulması, Önlenmesi, Kaldırılması, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 05/06/2018
KARAR TARİHİ : 28/05/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan marka hakkına tecavüzün durdurulması, önlenmesi, kaldırılması, maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin müzik yapımcılığı alanında uzun yıllardır faaliyet gösteren saygın bir müzik yapım firması olduğunu, davalıların 2013 yılında müvekkili ile sözleşme imzaladığını, bu sözleşme gereği davalıların yorumcu olduğu beş albümün yapımcılığını üstlendiğini, sözleşmenin 11. maddesi uyarınca 2015 yılında “…” sanatçı adı ve “…” müzik grubu için kendi adına marka başvurusunda bulunduğunu, her iki markanın yasal sahibi olduğunu, davalıların müvekkilinden izin almadan adlarına klipler yayınlandığını, daha sonra diğer davalı yapım firmasının etiketiyle albümler yaptığını, piyasaya arz ettiğini belirtmiş “…” sanatçı adı ve “…” müzik grubu adı markalarına tecavüzlerin durdurulması, bu markalarla basılan ürünlerin toplatılması ve Dijital mecralarda mevcut ve bu markalarla yayınlanmakta olan ürün tanıtım, satış vs ticari faaliyetlerin ihtiyati tedbiren durdurulmasını belirterek, müvekkiline ait markalara vaki tecavüzün durdurulmasına, önlenmesine ve kaldırılmasına, izinsiz markalı ürünlerin imhasına, dijital mecralarda her türlü kullanımlarının kaldırılmasına, şimdilik 10.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsili ile hükmün ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalılar-karşı davacılar vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle, davacı şirket ile müvekkilleri arasında Fonogram ve Menajerlik Sözleşmesinde yer alan mali yükümlülükleri davacı-karşı davalının yerine getirmediğini, davacı şirketin müvekkillerinin manevi haklarını zedeleyecek şekilde savcılık şikayetlerinde bulunduğunu ve müvekkillerin albüm çalışmalarının durma noktasına geldiğini bunların sonucu olarak müvekkileri ile davacı şirket ile çalışma imkanının kalmadığını, davacının dava konusu markalara ilişkin tescil başvurusunun müvekkili ile imzalanan sözleşme gereğince gerçekleştirildiğini beyan ettiğini, ancak taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 11.maddesi gereğince tescil başvurusunun sözleşmeye aykırı olduğunu, müvekkillerinin “…” ismi ile 2011 yılında çalışmalarına başladığını ve o yıldan beri bu ad altında çalışmalarına devam ettiğini, hitap ettikleri kitle içerisinde kısa sürede tanınmışlık kazandığını, tescilden önce faaliyet gösterdiği ve tanınmışlık kazandığını, müvekkillerinin cayma hakkını kullanarak sona eren sözleşmeye aykırı olarak davacı şirket adına tescillinin gerçekleştirildiğini, davacı şirketin kötüniyetli olduğunu, dava konusu markaların usul ve yasaya aykırılık içerdiğini belirterek, karşı davalarının kabulü ile davacı taraf adına tescilli … nolu “…” markası ve … nolu “…” markalarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, hükmün ilanına ve asıl davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizde açılan asıl dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka hakkına tecavüzün durdurulması, önlenmesi kaldırılması, maddi ve manevi tazminat, karşı davanın marka hükümsüzlüğü talebine ilişkin dava olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin 2017/404 esas sayılı dosyasının incelenmesinde, taraflarının dosyamız tarafları ile aynı dava konusunun yine aynı sözleşmeye ilişkin cayma hakkına itiraza ilişkin olduğu, aralarında hukuki ve fiili irtibat olduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK.nun 166. maddesi uyarınca “(1)Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar. (2)Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır. (3)Birleştirme kararı, derhâl ilk davanın açıldığı mahkemeye bildirilir.” denilmektedir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, mahkememizin iş bu dava dosyası ile yine Mahkememizin 2017/404 esas sayılı dosyası arasında fiili ve hukuki bağlantısının mevcut olduğu, biri hakkında verilecek hükmün diğerini de etkileyeceği anlaşıldığından usul ve dava ekonomisi de gözönüne alınarak her iki dosyanın birleştirilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Mahkememizin işbu dava dosyası ile 2017/404 Esas sayılı dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu anlaşılmakla davaların BİRLEŞTİRİLMESİNE, yargılamaya birleşen dosya üzerinden devam olunmasına, esasın bu şekilde kapatılmasına,
2-Esasımızın bu şekilde kapatılarak yargılamanın birleştirilen 2017/404 esas sayılı dosyamız üzerinden yürütülmesine,
3-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin birleşen dosya üzerinden değerlendirilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, esas hükümle birlikte yasa yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/05/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır