Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/260 E. 2018/264 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/260
KARAR NO : 2018/264

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 04/09/2008
KARAR TARİHİ : 13/12/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı meslek birliklerinin mevzuata uygun olarak kurulduğunu, üyelerinin haklarını korumak için dava açma yetkisine sahip olduğunu, meslek birliği üyelerinin eserlerini/yapımlarını, izin almaksızın kullanıcılardan abonelik ücreti tahsil eden davalıya, kablolu yayın vasıtasıyla yeniden iletim için izin alması ve malî hak bedelini ödemesi için … 37. Noterliği marifetiyle … tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamenin keşide edildiğini, davalının kablo hizmetlerini … A.Ş.’den devraldığını, ulusal ve uluslararası hukukî düzenlemelere göre yeniden iletimi gerçekleştiren davalının meslek birliklerinden izin alması gerektiğini, FSEK. 76 hükmüne göre 2000 yılından bu yana kullanılan bütün görsel işitsel eserler ile yayınların listesinin dosyaya sunulmasını, sunulmaz ise, tüm repertuarın haksız kullandığının kabulü gerektiğini, ödenmesi gereken asgarî yıllık bedelin 10.263.974,40 TL. olduğunu, zamanaşımı süresi içerisinde kalan son yedi yıla ilişkin malî hak bedelinin ödenmesi gerektiğini, FSEK. 68’e göre üç kat bedele hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek her bir davacı lehine 10.000.TL bedele hükmedilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kanunî ikametgâhının Ankara olduğunu belirterek mahkemenin yetkisiz olduğunu, davanın Ankara’da açılması gerektiğini; müvekkilin 5189 sayılı Kanun kapsamında ve özel hukuk hükümlerine tâbi bir şirket olarak kurulduğunu, 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınlan Hakkındaki Kanunun 26. maddesine göre iletimin ve yeniden iletimin serbest olduğunu, müvekkil şirketin hiçbir TV kanalının yayınını kaydetmediği ve tekrar yayınlamadığını, FSEK 25 hükmüne göre yeniden iletim de dikkate alındığında, müvekkilin bir yayın kuruluşu olmadığını, bir kablo platform işletmecisi konumunda olduğunu, şirketin yayının kablo ile transferini sağlamaktan başka bir işlevi olmadığını, bağlantılı hak sahibi de olmadığını, iznin yayıncı TV kuruluşundan istenebileceğini, telif ücretinin de TV kanalından tahsil edilmesi gerektiğini, 5846 sayılı Kanun ile 3984 sayılı Radyo ve Televizyon Kuruluş ve Yayınlan Hakkında Kanunda ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan yönetmeliklerde telif hakkının ödenmesi konusunda yayıncı kuruluştan yana tercihin kullanıldığını, müvekkil ile yerli ve yabancı yayın kuruluşlar arasında akdedilen sözleşmeye göre, telif haklarından yayın kuruluşlarının sorumlu olduğunu, Kablo TV hizmetinin yapısı ve şirketin rolü göz önünde tutulduğunda telif ücretinin yayıncı kuruluş tarafından ödenmesi gerektiğini, yayını ve yeniden iletimi yayıncı kuruluşun gerçekleştirdiğini, şirketin sadece bir vasıta konumunda olduğunu, FSEK 76/son hükmüne göre iki meslek birliğinin tüm repertuarının haksız kullanıldığı iddiasının hukuken dayanağının olmadığını, davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketin iyiniyetli olduğunu, cezaların şahsiliği ilkesi gereği husumet yönünden davanın reddi gerektiğini bildirdiği anlaşılmıştır.
Dava, davalının izin almaksızın davacı meslek birliklerinin üyelerinin eserlerinin kablolu yayın vasıtasıyla yeniden umuma iletiminin gerçekleştirildiği iddiasına dayalı tecavüzün tespiti ve FSEK’nın 68’nci maddesi gereğince tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda 03/06/2014 tarihli karar ile davanın davacı Sinema Eser Yapımcıları Meslek birliği yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş, diğer davacı yönünden ise dava reddolunmuş iş bu kararın temyiz olunması üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 17.03.2016 tarih ve 2015/5698 esas-2016/2986 karar sayılı ilamı ile ” ..Dairemizin 27.09.2012 tarih 2012/10171 esas 2012/14474 karar sayılı ilamında açıklandığı üzere davalı şirketin doğrudan yayın kuruluşu olmayıp 5846 sayılı FSEK’nın 25/2. maddesi kapsamında “eser sahibinin eserinin aslı ya da çoğaltılmış nüshalarını diğer biçimlerde umuma ileten” kuruluş niteliğinde olduğu, aynı ilamda davalı kuruluşun bu niteliği itibariyle hak sahiplerinin eser veya bağlantılı haklarının ihlali halinde bu ihlalin giderilmesi için haberdar edilmesi amacıyla kendisine ihtar yapılması gerektiği hususunun belirtildiği, davalı taraf ancak kendisine yapılan ihtara rağmen ihlale konu yayının içerikten çıkarılmaması halinde 5846 sayılı FSEK hükümleri uyarınca sorumlu tutulabileceği davacı Meslek Birlikleri tarafından davalı kuruluşa gönderilen ihtarnamede belirli bir üye ya da üyelere ilişkin eser ve eser adları açıklanmaksızın, genel olarak meslek birliği ile 5846 sayılı FSEK hükümleri uyarınca sözleşme yapılması gerektiği belirtildiği,, bunun hukuki ve cezai sonuçları ihtar edilmediği, 5846 sayılı FSEK’nın Ek 4/son maddesinde “Dijital iletim de dahil olmak üzere işaret, ses ve/ veya görüntü nakline yarayan araçlarla servis ve bilgi içerik sağlayıcılar tarafından eser sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin bu Kanunda tanınmış haklarının ihlâli halinde, hak sahiplerinin başvuruları üzerine ihlâle konu eserler içerikten çıkarılır” hükmünün düzenlendiği, anılan hükümde de ifade edildiği üzere, keşide edilecek olan ihtarnamede içerikten çıkarılacak olan ihlale konu eserler veya bağlantılı hak konularının neler olduğu belirtilmesi gerektiği, bu bakımdan, kablo ile iletim yapan davalı şirkete gönderilecek olan ihtarnamede de bu şirket ile anlaşma yapan TV yayın kuruluşları tarafından gerçekleştirilecek yayınlar içerisinde mevcut ve hak ihlali oluşturduğu ileri sürülen sinema eserlerinin hangileri olduğunun belirtilmesi gerektiği, aksi takdirde, davalı yayın kuruluşunun yukarıda ifade edilen hukuki statüsü itibariyle önceden hangi eserlerinin ihlal oluşturduğunu bilmesi, bilebilmesi ve içerikten çıkarılmasını sağlaması mümkün bulunmadığı o halde mahkemece, davacı meslek birlikleri tarafından usule uygun ihtarname keşide edilmediğinden dava açma koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği” nden bahisle bozulmuştur.
Tüm dosya kapsamı bozma ilamı doğrultusunda değerlendirildiğinde; 5846 sayılı FSEK’nın Ek 4/son maddesi gereği davacı meslek birlikleri tarafından davalı yayın kuruluşuna usule uygun ihtarname keşide edilmediği sonuç olarak hukuki statüsü itibariyle önceden hangi eserlerinin ihlal oluşturduğunu bilmesi, bilebilmesi ve içerikten çıkarılmasını sağlaması mümkün bulunmayan davalı yönünden sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 35,90 TL karar harcından peşin yatırılan 270,00 TL’nin mahsubu ile kalan 248,10 TL’nin yatırana iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili yararına hesap olunan 3.145,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 64,00 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/12/2018

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır