Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/249 E. 2019/107 K. 28.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/249
KARAR NO : 2019/107

DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/08/2013
KARAR TARİHİ : 28/02/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkilerinin murisi olan …’ın davalı tarafın yapımcı olduğu filmlerde icracı sanatçı olarak yer almasına rağmen filmlerin televizyon kanalına ve televizyon dışındaki yayın kanalına müvekkillerden herhangi bir izin alınmaksızın kullanıldığını, bu nedenlerle davacıların bağlantılı haklarının ihlal edildiği buna bağlı olarak maddi tazminat talep ettiklerini belirterek davaya konu 18 adet filmin davalı tarafça Televizyon kanallarında gösterimine ilişkin 20.000,00 TL sinema ve televizyon kanalı dışında satıştan doğan haklarına ilişkin 10.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle, davacıların aktif husumetinin bulunmadığını icracı sanatçıların ölümüyle hakkın sona ereceğini mirasçılara intikal etmeyeceğini, üzerinden 10 sene geçtiğinden davanın zaman aşımına uğradığını, dava konusu filmlerin yapım tarihi nedeniyle yasaların geriye yürümeyeceğini, kanunun geriye yürütülmesi müvekkilin kazanılmış hakkını ve anayasa haklarını ihlal edeceğini ve anayasayla korunan mülkiyet hakkını ve hukuk güvenliği haklarını ihlal edeceğini bu nedenle davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava 5846 sayılı yasa kapsamında açılmış davacıların murisi …’ın oyuncusu olduğu 1972 – 1978 yapımı 18 Adet Film’e ilişkin icracı sanatçı komşu hak sahipliğine dayalı tazminat davasına ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, “…Davanın kabulü ile davacılar murisinin bağlantılı hak sahibi olduğu 18 adet filmin televizyon kanallarında izinsiz gösteriminden kaynaklanan haklar karşılğı 20.000 TL nin filmlerin sinema ve televizyon kanalları dışında satışından doğan haklar karşılığı 10.000 TL olmak üzere toplam 30.000 TL.tazminatın davalıdan alınarak davacılara verilmesine…” karar verilmiş, iş bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 05.04.2016 tarih ve 2015/6889 esas-2016/3668 karar sayılı ilamı ile “… Uyuşmazlık konusu sinema eserlerinin 4110 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 12/06/1995 tarihinden önce meydana getirildiği, söz konusu eserlerde başrol oyuncusu olarak yer alan davacıların murisi …’ın başlangıçta icracı sanatçı olarak komşu hak sahipliği bulunmamakla birlikte, 4110 sayılı Kanun ile değişik 5846 sayılı FSEK’in 80. maddesi ile icracı sanatçılara tanınan haklar, aynı Kanun’un 21/02/2001 tarih ve 4630 sayılı Kanun ile değişik ek 2. maddesi uyarınca 12/06/1995’ten önceki icraları da kapsadığından, davacıların murisi … davada bahsi geçen sinema eserlerinde icracı sanatçı olarak 5846 sayılı FSEK’in 80. maddesi uyarınca komşu hak sahibi olduğu, öte yandan, uyuşmazlık konusu sinema eserlerinin yapımının tamamlandığı 12/06/1995 tarihinden önce yürürlükte bulunan 5846 sayılı FSEK 8. maddesi uyarınca da bir sinema eserinin sahibi onu imal ettiren olduğu, dolayısıyla, 5846 sayılı FSEK uyarınca eser sahibine tanınan mali ve manevi hak ve yetkileri herhangi bir sözleşme veya izne tabi olmaksızın elde ettiği. bu bakımdan, somut olayın çözümünde FSEK’in 4110 ve 4630 sayılı kanunlar ile değişikliğinden önceki ve sonraki hükümlerin birlikte değerlendirilmesi gerektiği, 4110 sayılı Kanun ile değişiklikten önceki FSEK 8. maddesi uyarınca sinema eserlerinin eser sahibi için koruma süresi 20 yıl ile sınırlı iken, 4630 sayılı Kanun ile sinema eserleri hakkındaki uzatılmış koruma süresinin eser sahiplerine avdet etmesi neticesinde dava konusu filmlerin yapımcısı olan davalı şirket halen söz konusu eserler üzerinde tüm mali haklar kapsar şekilde eser sahipliği hakkına sahip bulunduğu, 4110 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce meydana getirilen dava konusu filmlerde o tarihler itibariyle icracı sanatçı hakları mevcut olmadığından; yapımcı/eser sahibi olan davalı ile davacıların murisi olan … arasında akdedilen sözleşme kural olarak belirli bir sonucun taahhüt edildiği işgörme sözleşmesi niteliği taşıdığı, bu sözleşmelerin de kural olarak eser sözleşmesi (BK m.355 vd., TBK m.470 vd.) niteliğinde olduğu (E. Gökyayla, Film Yapım Sözleşmesi, s.85, İstanbul 2015), 5846 sayılı FSEK 80/1-A maddesi 1. Bendine göre icracı sanatçının ancak eser sahibinin izniyle gerçekleştirdiği icrası üzerinde komşu hak sahipliği olduğu, yine aynı maddenin 5. bendi uyarınca da icracı sanatçılar haklarını uygun bir bedel karşılığında sözleşme ile yapımcıya devredebileceklerini, dava konusu sinema eserlerinin meydana getirilmesi esnasında taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmamakla birlikte, davalı şirket ile davacıların murisi …’ın başrol oyunculuğuna ilişkin şifahi sözleşme taraflarca ifa edilip söz konusu sinema filmleri 12.06.1995 tarihinden önce meydana getirildiğine göre, film yapımcısının (imalatçının) herhangi bir sınırlama olmaksızın eserden doğan bütün mali hakları iktisap ettiği, sonradan çıkarılan 4630 S.K. ile sinema eserlerini de kapsayacak şekilde icracı sanatçılara bağlantılı hak hak sahipliği hakkı tanınmış olmasının da eser sahibi olan film yapımcısının mali haklarına herhangi bir kısıtlama getirmeyeceği, zira murisin FSEK m. 80 ile sahip olduğu mali hakları filmlerin yapımı öncesinde davalı yapımcıya uygun bir bedel karşılığında sözleşme ile devrettiği, davalı yapımcının eser sahibi olduğu ve FSEK 27/son maddesi uyarınca eser üzerindeki hakkının da 70 yıl süre ile koruma altında bulunduğunun kabulü gerektiği, bu durumda, eser sahibi olan davalının 5846 sayılı FSEK uyarınca sahip olduğu ve koruma süresi devam eden eserlerin çoğaltılması, dağıtılması, temsil ve umuma iletimden oluşan mali haklarına dayalı olarak dava konusu eserler üzerindeki mutlak hak sahipliği kapsamında tasarruf yetkisi bulunduğundan muris … mirasçısı olan davacıların eser sahibine karşı bu filmlerin sinema salonu dışındaki gösterimleri nedeniyle FSEK 80/1 uyarınca mali hak ihlali ya da elde edilen kazançtan sözleşmeye dayalı olarak uygun bir bedel talep hakkı bulunmadığı, mahkemece emsal alınan Dairemizin 29/05/2012 tarihli … sayılı kararında, “davaya konu eserlerin yalnızca sinemada gösterim hakkının devredildiğinin uyuşmazlık konusu olmadığı, taraflar arasındaki devir sözleşmesine aykırı olarak adı geçen eserlerin TV ve diğer alanlarda izinsiz kullanımının maddi tazminatı gerektireceği” hususu kabul edilmiş ise de bu davaya konu uyuşmazlıkta ise davalı eser sahibi/yapımcı ile muris … arasında gösterim hakkının sinema salonu ile sınırlı olarak devredildiğine ilişkin bir sözleşme ya da davalı tarafın bu husustaki bir kabulü bulunmadığından anılan kararın işbu davada emsal olarak değerlendirilme olanağı bulunmadığı, taraflar arasında başlangıçta aktedilen sözleşmeye aykırı bir kullanımdan söz edilemeyeceği gibi, muris … mirasçılarının dava konusu sinema eserlerini eser sahipliğinin kendisine tanıdığı mutlak ve yasal haklar kapsamında kullanan davalıdan sinemada gösterim dışındaki kullanımlar nedeniyle icracı sanatçı olarak komşu hak sahipliğinden doğan bir hak talebinde bulunamayacağı….”ndan bahisle davalı yararına bozulmuş, mahkememizin iş bu esasına kaydolunmuştur.
Bozma sonrası davacı vekili duruşmadaki beyanlarında özetle önceki kararda direnilerek davanın HGK’na taşınmasını talep etmiş davalı vekili ise bozma ilamına uyulmasına karar verilmesini talep etmiş, mahkememizce bozma ilamına uyulmak suretiyle yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı yasal mevzuat ve bozma ilamı kapsamında değerlendirildiğinde; her ne kadar davacılar murisleri olan …’ın davalı tarafın yapımcı olduğu filmlerde icracı sanatçı olarak yer aldığı filmlerin televizyon ve televizyon dışındaki yayın kanalında herhangi bir izin alınmaksızın kullanıldığı, bu nedenle bağlantılı haklarının ihlal edildiğinden bahisle davaya konu 18 adet filmin davalı tarafça televizyon kanallarında gösterimi ve sinema ve televizyon kanalı dışında satışı sebebiyle oluşan zararlarının tazmini istemiyle iş bu davayı açmış iseler de; davacıların murisi …’ın davada bahsi geçen sinema eserlerinde icracı sanatçı olarak 5846 sayılı FSEK’in 80. maddesi uyarınca komşu hak sahibi olduğu, uyuşmazlık konusu sinema eserlerinin yapımının tamamlandığı 12/06/1995 tarihinden önce yürürlükte bulunan 5846 sayılı FSEK 8. maddesi uyarınca da bir sinema eserinin sahibinin onu imal ettiren olduğu, dolayısıyla davalının 5846 sayılı FSEK uyarınca eser sahibine tanınan mali ve manevi hak ve yetkileri herhangi bir sözleşme veya izne tabi olmaksızın elde ettiği, 4630 sayılı Kanun ile sinema eserleri hakkındaki uzatılmış koruma süresinin eser sahiplerine avdet etmesi neticesinde dava konusu filmlerin yapımcısı olan davalı şirketin halen söz konusu eserler üzerinde tüm mali haklar kapsar şekilde eser sahipliği hakkının bulunduğu, 4110 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce meydana getirilen dava konusu filmlerde o tarihler itibariyle icracı sanatçı hakları mevcut olmadığından yapımcı/eser sahibi olan davalı ile davacıların murisi olan … arasında akdedilen sözleşmenin işgörme sözleşmesi / eser sözleşmesi niteliğinde olduğu, murisin FSEK m. 80 ile sahip olduğu mali hakları filmlerin yapımı öncesinde davalı yapımcıya uygun bir bedel karşılığında sözleşme ile devrettiğinden sonradan çıkarılan 4630 S.K. ile sinema eserlerini de kapsayacak şekilde icracı sanatçılara bağlantılı hak hak sahipliği hakkı tanınmış olmasının eser sahibi olan film yapımcısının mali haklarına herhangi bir kısıtlama getirmeyeceği, taraflar arasında başlangıçta aktedilen sözleşmeye aykırı bir kullanımdan söz edilemeyeceği, dava konusu sinema eserlerini eser sahipliğinin kendisine tanıdığı mutlak ve yasal haklar kapsamında kullanan davalıdan davacılar olan muris … mirasçılarının icracı sanatçı olarak komşu hak sahipliğinden doğan bir hak talebinde bulunamayacağı anlaşılmakla davacıların sübut bulmayan davalarının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli karar harcının peşin yatırılan 512,35’TL’den mahsubu ile bakiye kalan 467,95 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre tespit olunan 3.931,00 TL’nin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 34,10 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/02/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır