Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/248 E. 2022/191 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/596 Esas
KARAR NO : 2022/218

DAVA : Patent (Maddi Tazminat İstemli), Patent (Manevi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 11/09/2017
KARAR TARİHİ : 29/11/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Patent (Maddi Tazminat İstemli), Patent (Manevi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkilinin uluslararası faaliyette bulunan yenilikçi bir kimya şirketi olarak tekstil ve deri sanayinde sürdürülebilir çözümler sunan renklendirme uzmanı bir firma olduğunu, şirketin ana faaliyet alanlarının tekstil endüstrisi için renk ve etki kimyasalları, deri endüstrisi için renk kimyasalları, renk iletişim servisleri, tekstil ve ekoloji test servisleri, muhtelif endüstriler için fason üretim servisleri olarak gruplandırılabileceğini, Dünya çapında 50’den fazla şubesi olan … firmasının üretim ve satış faaliyetlerini ….’da yürüten … LTD. ŞTİ. ünvanlı bir bağlı şirketi olduğunu, TPMK nezdinde …sayı ile tescilli “…” başlıklı patentin sahibi olduğunu, patente konu olan buluşun söz konusu patentin 1 numaralı bağımsız isteminde formülleri verilen boyar maddeleri içeren boyar madde karışımları olduğunu müvekkiline ait “…” ticari isimli boyar maddelerin de bu patentin koruma kapsamı içerisinde bulunduğunu, davalıya ait 16.08.2017 tarih ve … sayılı Serbest Dolaşıma giriş beyannamesi 5. kalem muhteviyatı olarak beyan edilmiş “…” cinsi ve “…” ticari isimli ürünleri konu alan durdurma kararının tebliğ alındığını, davalı şirketin de aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, davalının ihlate konu olan ürününün temin edilerek analizinin yapıldığını ve davalıya noter kanalıyla ihtamame gönderildiğini dolayısıyla davalının patenti kasten ihlal ettiğini, Müvekkili şirketin patentinin Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Fikri ve Sınai Haklar resmi veri tabanındaki tescil kaydına istinaden davalıya ait ticari eşyanın geçici olarak durdurulduğundan Gümrük Yönetmeliği gereğince bu toz boya cinsi eşyadan alınan numune üzerinde teknik analizler gerçekleştirildiğini, bu teknik analizlerin sonucunda patenti ihlal etmekte olduğunu, davaya konu patentin 1. isteminde açıklanan “…” formül () bileşiğini ve “…” isimli formül (Il) bileşiğini içeren bir karışımın davaya konu olan patentin koruma kapsamı içerisinde bulunduğunu, hakkında durdurma kararı alınan davalıya ait …isimli ürünün formül (I) ve formül (ll) bileşiğini içerip içermediğinin … testiyle saptanmasının uygun olduğunu, … Üniversitesi Kimya Bölümü tarafından gerçekleştirilen testin sonucunda ilgili ürün örneğinin, iki referans maddeyi de (…) içerdiği ve … isimli madde ile benzer birleşime sahip olduğunun tespit edildiğini, bu sonuçlar itibariyla da davalıya ait ürünün müvekkil şirketin tescilli patentinin 1 nolu ve devamı istemlerine tecavüz oluşturduğunu, ayrıca müvekkil şirkete ait laboratuvarlarda gerçekleştirilen … testinin de aynı sonuçları verdiğini, sonuç olarak, davalının fiillerinin davacıya ait tescilli patentten kaynaklanan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitini talep ettiklerini, tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden fiillerin durdurulması ve önlenmesini ve bu itibarla tescili patente tecavüz teşkil eden malların ithal-ihraç edilmesinin, üretilmesinin, pazarlanmasının, satılmasının ve her türlü ticaretinin durdurulmasını ve önlenmesini talep ettiklerini, tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden ürünlere ve tanıtım vasıtalarına el konularak imhasını talep ettiklerini, tescilli patente tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden dava tarihine kadarki süre içinde gerçekleşen fiiller sonucu zarar gören davacının fiili zararları ile yoksun kaldığı kazanç nedeniyle uğradığı maddi zararlarına karşılık şimdilik 2.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini tatep ettikterini, ürünün satışında müvekkil şirkete ait patentin ekonomik açıdan önemli bir katkısı olması nedeniyle 6769 sayılı SMK uyarınca kazancın hesaplanmasında makul bir payın daha eklenmesi suretiyle yoksun kalınan kazancın arttırılmasını talep ettiklerini, ayrıca davacının manevi zararlarına karşılık 10.000 TL tazminatın avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiklerini, kesinleşen kararın ülke çapında yayın yapan gazetelerinden birinde bir kez yayınlanmasını ve ilan masraflarının davalıdan tahsil edilmesini talep ettiklerini belirtmişlerdir.
Davacının ihtiyati tedbir talebi tensiben değerlendirilmiş olup Mahkememiz 14/09/2017 tarihli Tensip Zaptının 15. Maddesi gereğince “…Davacının ihtiyati tedbir talebinin takdiren 50.000TL'(EllibinTürkLirası) nakdi teminat veya bu miktarda banka kesin ve süresiz teminat mektubu ibrazı şartıyla kabulüyle, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Avrupa Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğünün … tarih … sayılı durdurma kararına konu davalıya ait … tarihli … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatlı “…” ticari isimli eşya ve ürünlerin dava sonuçlanıncaya kadar Gümrükde Bulundukları Yerde Muhafazasına, gümrük işlemlerinin durdurulması işleminin devamına…” karar verilmiş olup teminatın süresinde yattığı anlaşılmakla ihtiyati tedbir kararı uygulanmıştır.
Davalı vekilince sunulan ihtiyati tedbire itirazı da içerir cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkilinin olan 1977 yılında kurulmuş …’in …’ın en büyük şirketlerinden biri olduğunu, aglomere edilmiş tahıllardan reaktif boyalar üreten son teknolojiyle çalışan tesislere sahip olduklarını, reaktif boyalarda özellikle Türkiye ve Hindistan’da yer edindiklerini, davacı tarafından ispatlar nitelikle bir delilin sunulmamasına ve ortada herhangi bir hak ve sebep olmamasına rağmen gerekçelendirilmiş tedbir kararının hukuka ve usule aykırı olduğunu, bu doğrultuda mahkemenin tedbir kararını kaldırması gerektiğini, ayrıca davacı tarafından dava dilekçesinin ekinde delil olarak sunulan evrakların detil niteliğini haiz olmadığını, bulunan kimyasal formüllerin basit kimyasal formüllerden öteye gitmediğini, ekteki Wikipedia sayfasının herkes tarafından değiştirilebildiğini, niteliği bulunduğundan delil kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin laboratuvarında yapılan testlerin bir anlam ifade etmediğini, …Üniversitesi tarafından dosyaya sunulan raporun da teknik açıdan hatalı ve taraflı olduğunu, davacı tarafından tek taraflı bir şekilde alındığından delil niteliğinde olmadığını, davacı tarafından iddiaların: ispatlamak amacıyla dava dilekçesi ekinde sunulan yerel mahkeme kararlarının işbu dava ile doğrudan bağlantısı olmadığını, görsel bir öğenin tescile konu edilmesinin hatalı olduğunu, her bir rengin milyonlarca tonunun doğada bulunduğunu, kimyasal olarak da bu renklerin elde edilmesi birçok rengin karışımı olarak ortaya kolayca çıkabileceğini, bu bağlamda bir rengi veya milyonlarca çeşit tonunu elde etmenin basitçe boya oranlarını değiştirmekten ibaret olduğunu, dolayısı ile; bir rengin olduğundan daha açık bir tonu elde edilmek istenilirse daha açık bir renk ile birleştirilerek veya bir rengin olduğundan daha koyu bir tonu elde edilmek istenilmişse daha koyu bir renk ile birleştirilerek istenilen her türlü ton kolaylıkla elde edilebileceğini, bu işlem ister kimyasal maddeler ile ister piyasada bilinen karıştırılabilir boya çeşitleri ile olsun herkes tarafından elde edilebileceğini, her defasında aynı tonu elde etmenin de neredeyse imkânsız olduğunu, bu noktada; somut olay açısından düşünüldüğünde doğadaki temel renklerden biri olan kırmızının ticari amaçlar ile yapay olarak elde edilerek ve bir şirket adına tescil edilmesinin otomatik olarak doğadaki diğer renklerin de tescil edilip edilemeyeceği düşüncesini akıllara getireceğini, davacının patent için uyguladığı tekniğin ucu açık bir teknik olup kırmızının her tonuna uygulanabilir olduğunu ve haksız bir hak sahipliği yaratacağını, ancak bir rengin her daim aynı tonunu tutturmak mümkün bile değilken yani bir kesinlikten bir belirlilikten bahsedebilmek bile mümkün değil iken yazılı olarak ifade edilemeyen görsel bir öğenin tescile konu edilmesinin hukuken hatalı bir sonuç olduğunu, açıklanan nedenlerle şartları oluşmamış olması ve ölçülü olmaması nedeniyle ve diğer itirazlarının kabulü ile ihtiyati tedbirin teminatsız derhal ya da HMK 395.madde gereği teminat karşılığı kaldırılmasına karar verilmesini, davacı tarafın tüm taleplerinin reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilince sunulan cevaba cevap dilekçesinde özetle; Mahkemenin mevcut delil ve şartları değerlendirerek, müvekkilinin patent haklarına tecavüz eden ürünlerin serbest bırakılacağı ve gümrükte el konulan malların muhafaza edilememesi durumunda dava konusunun ortadan kalkabileceği nedeniyle söz konusu ticari eşyanın davanın kesinleşmesine kadar durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verdiğini, davalının iddia ettiğini aksine somut olayda tedbir kararının verilmesinin zorunlu olduğunu, aksi durumun ileride davacının telafisi ve ölçülmesi güç zararlara uğrayabileceği ihtimal dahilinde olduğundan kararın usuli hükümlere uygun olduğunu, ayrıca davalının dosyaya sunulan analiz raporlarına karşı hiçbir şey sunmamış olmasına rağmen ihlalin yaklaşık ispat ölçüsünün dahi yakalanamadığı iddiasının asılsız olduğunu, avalının iddia ettiğinin aksine …Üniversitesi’nden alınan raporun tarafsız olduğunu, ek olarak dilekçeye çok daha kapsamlı bir teknik rapor olan … raporunu eklediklerini, bu raporun sonuçlarında davalıya ait üründe, referans maddeler ite, dava konusu patentin kapsamına giren …’deki maddelerin tutulum süreleriyle eşleşen maddeler tespit edildiğini, bunun da davalıya ait ürünün söz konusu maddeleri içerdiğini ve ihlalin varlığını bir kez daha gösterdiğini, ayrıca mevzuatımızda da kesin ispat aranmadığı ve yaklaşık bir ispat bulunmasının yeterli olduğunu, davalının incelenen ürünün onlara ait olup olmadığının belirli olmadığına ilişkin iddiasının temellerinin bulunmadığını, numunelerin Gümrük İdaresi’nden teslim tutanağı karşılığında alındığını, sonuç olarak tedbir kararının yerinde olduğunu, tedbir için kesin ispata gerek olmadığını, söz konusu tedbir kaldırıldığı takdirde telafisi imkansız sonuçlara yol açacağını ve ilgili malların izlenmesinin veyahut bir daha el konmasının mümkün olmayacağını sunmuş oldukları deliller ışığında; davanın kabulü ile tüm yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilince sunulan ikinci cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın dosyaya sunmuş olduğu deliller iddialarını ispatlama kabiliyetine sahip ve delil niteliğini haiz olmadığını, her ne kadar davacı taraf, “delil” adı altında sunmuş olduğu ancak hiçbir suretle iddiaları ispat kabiliyeti olamayan ve kesinlikle delil niteliği taşımayan belgelerin ispat kabiliyetini taşıdığını iddia etse de bu dilekçelerinde de açıklayacaklarını, davacının sunmuş olduğu ilk delilin şirket hakkında bilgi veren bir internet sitesinin ekran görüntüsü olduğunu, söz konusu ekran görüntüsünün davacının hangi iddiasını ve nasıl ispatladığı anlaşılamamış olmakla beraber söz konusu delilin herhangi bir resmiyeti olmadığını, istenilen zaman istenildiği gibi değiştirilebileceğini, konusunun uzmanı olup olmadığını bilmedikleri raporu yazan uzmanın “… sistemi ile her bir numunenin aynı veya farklı olduğunun kesin olarak saptanması mümkün değildir.” sonucuna ulaştığını, hiçbir sonuca ulaşılmayan ve resmiyeti olmayan bir raporun varlığı anlamına geldiğini, davacının bu raporun vasıfsız içeriğine rağmen diğer tek taraflı raporların söz konusu …Üniversitesi’nden alınan raporun sonucunu desteklediğini beyan ettiğini, yani bir başka söylemle davacının sonucu olmayan bir raporun Mahkeme tarafından esasa konu edilmesini talep ettiklerini, ayrıca davacı tarafın dosyaya sunmuş olduğu … raporunun da delil niteliğini taşımasının mümkün olmadığını, öyle ki incelemenin hangi laboratuvarda yapıldığı hatta gerçekte böyle bir incelemenin var olup olmadığı, gerçek bir incelemeye ait bir rapor ise incelemenin kim tarafından yapıldığı ve hangi maddeler üzerinde inceleme yapıldığı dahi kesin olarak belirlenemeyen bir rapor olduğunu, bu hali ile Yargıtay tarafından benimsenen bir bilirkişi raporu gibi değerlendirilmesinin elbette mümkün olmadığını, söz konusu raporun geçerli bir rapor olarak dikkate alınarak esasa konu edilmesinin de mümkün olmadığını, davacı tarafın üçüncü şahıslar ile aralarındaki davaların işbu dava ile direkt bağlantısı olmadığını, mahkemenin esasına etkisi olamayacağını, delil olarak kabul edilemeyeceğini, dava dilekçesi ekinde taraflarına tebliğ edildiği iddia edilen 6 emsal kararın dava dilekçesinin ekinde taraflarına tebliğ edilmediğini ve dava dosyasında yer almadığını, kaldı ki hiçbir yerel emsal kararın işbu dava ile direkt bir bağlantısı olmadığını, delil niteliğini taşıyamayacağını, her ne sebeple olursa olsun taraflarına tebliğ edilmemiş olan varsa diğer emsal kararlara ilişkin de beyanda bulunmak haklarını saklı tuttuklarını, davacı … tarafından dava dilekçesinin ekinde sunulmuş olan 3. şahış konumundaki şirket ile ilgili ihtiyati tedbir kararı ve tensip tutanağının delil olarak değerlendirmesinin dahi mümkün olmadığını, delilleri ve unsurları birbirinden farklı olan söz konusu davalardaki kararların davacı açısından müspet sonuçlarının işbu dava açısından delil olarak değerlendirilmesini, emsal kabul edilmesi beklenemeyeceğini, ayrıca dosyaya davacı tarafından sunulan her iki dava açısından da Yüksek Mahkeme tarafından onaylanmış bir kararın varlığının dahi bilinmediğini, ne taraflı olarak alınan ve hiçbir sonucu olmayan … Üniversitesinden alınan rapor ne de devamında alınan ve hiçbir resmiyeti olmayan raporların bilirkişi incelemesi niteliği taşıyormuşçasına dosyaya sunulmasının hiçbir hukuki anlamı bulunmadığını, daha önceki dilekçelerinde de belirttikleri üzere yerleşik Yargıtay Kararları bilirkişi raporlarının nasıl olması gerektiğini açıkça ortaya koyduğunu, sonuç olarak davacı tarafın iddialarını ispatlar herhangi bir delil sunmaksızın yaklaşık ispat ölüçünü yakaladıklarını hatta iddialarını ispatladıkları konusunda haksız ve hukuka aykırı bir şekilde ısrarcı beyanlar ile kötü niyetle iddia ettiğini, davacı tarafın ne delillerinin delil olarak kabul edilmesi ne de beyanlarının dikkate alınmasının mümkün olmadığını davacı tarafın tüm taleplerinin reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dilekçeler teatisi tamamlanmış dosyaya sunulan deliller, belgeler ile gümrükte bulunan davalıya ait …ticari isimli el konulan ürünlere ilişkin boya numunelerinden ikişer adet numune mahkememiz dosyası içerisine alınmıştır.
Mahkememiz 13/10/2017 tarihli Ara Kararı ile “…Davalı yanın ihtiyati tedbir talebine karşı itirazının mürafaa duruşmasında değerlendirilmesine…” karar verilmiş ve görülen 27/10/2017 tarihli duruşmada “…-Davalı şirket vekilinin ihtiyati tedbirin kaldırılmasına yönelik talebinin reddine, … Serbest Bölgesinde el konulan ürünlere ilişkin boya numunelerinden ikişer adet ( her numuneden 6 paket olacak şekilde) inceleme yapılmak üzere istenilmesine … 2.FSHHM nin … D. İş sayılı dosyası ve … 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin ….D.İş sayılı dosyasının ve dosyaların eki ürünler bulunduğu taktirde ürünler ile birlikte mahkememize gönderilmesinin istenilmesine, … Serbest Bölgesi’ne müzekkere yazılarak durdurma kararı verilen ürünlere ilişkin, miktarı, menşei ve değeri konusunda bilgi verilmesinin dosyası ile birlikte istenilmesine ayrıca el konulan ürünlerden ikişer adet (her numuneden 6 paket olacak şekilde) inceleme yapılmak üzere numune istenilmesine, Beyanlar sonrasında davaya konu ürün numeneleri de geldiğinde İTÜ laboratuvarlarında analiz yaptırılmak üzere heyet oluşturulmasına ve taraflarla tebliğine…” karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce 27/10/2017 tarihli duruşmasında verilen ara karar gereği … 2.FSHHM nin …D. İş sayılı dosyası ve … 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin …D.İş sayılı dosyasının ve dosyaların eki ürünler bulunduğu taktirde ürünler ile birlikte mahkememize gönderilmesi, … Serbest Bölgesi’ne müzekkere yazılarak durdurma kararı verilen ürünlere ilişkin, miktarı, menşei ve değeri konusunda bilgi verilmesinin dosyası ile birlikte istenilmesine ayrıca el konulan ürünlerden ikişer adet (her numuneden 6 paket olacak şekilde) inceleme yapılmak üzere numune istenilmesine dair müzekkereler yazılmış işbu dosyalar ile birlikte Mahkememiz dosyası içerisine alınmıştır.
… 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin … D. İş numaralı dosyasında Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi sifatıyla Bilirkişi …’e hazırlatılan 21 Eylül 2017 tarihli Bilirkişi Raporu’nda; Bilirkişi Görüşü otarak, bu tür kimyasal ürünlerde ve bu davada olduğu gibi patentten doğan hakların ihlali ve bu haklara tecavüz teşkil eden unsurların tespiti patent konusu ürünün … kullanılarak tespit edilebileceğini, İTÜ’nün bu analiz ve tespitleri yapabilen akredite bir laboratuvara sahip olduğunu, sonuç olarak ise, …. adresindeki depolarında “…” isimli reaktif boyanın mevcut olduğunu ve depoda toplam 249.750 kg muhtelif boyar madde bulunduğunun tespit edildiği görüş ve kanaatini belirtmiştir.
… 2. FSHHM’nin …D. İş numaralı dosyasında Bilirkişi …tarafından hazırlanan 19 Eylül 2017 tarihli Bilirkişi Raporu’nda; Bilirkişi tarafından, mahkemece kendisinden tespit hususunda yerinde keşif istendiğini, bu inceleme sonucunda, tespite gidilen adresin ürünlerin mevcut olduğu bir depo değil ofis olduğunun antaşıldığı, … adlı ürünün … fatura numaralı ve 29/06/2017 tarihli gümrük transit belgesine göre 3.375 kg olarak ithal edildiği görüş ve kanaatini belirtmiştir.
Davacı tarafından … Üniversitesi Kimya Bölümü’nde yaptırılan teknik analiz raporunda; Davacı talebiyle … Üniversitesi tarafından düzenlenen rapor, 24.08.2017 tarihlidir ve … evrak sayısına sahiptir. Ayrıca raporun sol üst kısmında Sayı olarak … numarası belirtildiğini, raporun ilk sayfasında belirtildiği üzere, laboratuvara gönderilen örnek numuneler (1,2,3,4,T) Silikajel 60 cam tabaka üzerinde … tekniği kullanılarak 15 nolu çözücü sisteminde analiz edidiğini, buna göre testin yapıldığı ürün numunelerinin karşılığının; …, …, …, …olduğu, yapılan … analizi sonucunda numune …) karışımında bulunan bileşenlerin numune 2 (…), numune 3 (…) ve numune 4 (…) karışımında bulunan bazı bileşenlerle aynı olabileceğinin görüldüğü, ancak … sistemi ile her bir numunenin aynı veya farklı olduğunun kesin olarak saptanmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Davalı vekilince Mahkememiz 14/09/2017 tarihli Tensip Zaptı ile verilen ihtiyati tedbir kararına reddine ilişkin verilen Mahkememiz 14/11/2017 tarihli Ara kararı istinaf edilmiş olmakla, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin … Hukuk Dairesinin 15/03/2018 tarih… Esas ve… sayılı kararında; “Dava, patente tecavüz iddiasıyla açılan tazminat davasıdır. Daire önüne gelen uyuşmazlık ise ihtiyati tedbir kararına itirazın reddi kararına yöneliktir. Mahkemece, tensiple birlikte tedbir kararı verilmiş ise de, davalının tedbir kararına itirazı üzerine davacıya ait patentin belgeleri getirtilerek ürünler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp hasıl olacak sonuca göre itiraz hakkında bir karar verilmesi gerekirken davacı tarafından alınan harici rapora göre itirazın reddedilmesi HMK ve SMK’ya aykırıdır. Bu itibarla davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekmiş ancak işin mahiyeti gereğince mahkemece bilirkişi incelemesi yapılıp itiraz hakkında bir karar verilinceye kadar tedbir kararının devamına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde gerekçelendirilerek “…Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, … 2. FSHHM’nin 14/11/2017 günlü, … esas sayılı ihtiyati tedbire itirazın reddi kararının KALDIRILMASINA, Mahkemece, yukarıdaki gerekçe doğrultusunda gerekli inceleme ve araştırma yapılarak davalı vekilinin itirazı hakkında hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE…” karar verilmiş olup işbu istinaf karar ilamı doğrultusunda Mahkememiz 26/04/2018 tarihli Ara Kararı ile “…İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 15/03/2018 tarihli 2018/87-667 sayılı kararı uyarınca itirazın değerlendirilmesine esas olacak şekilde kimyacı …, … ve …’ın bilirkişi olarak seçilmesine…” karar verilerek Mahkememiz 24/05/2018 tarihli duruşmasında “..Tarafların varsa eksik delillerini sunmaları, karşı yana tebliğ ettirmeleri ve ilgili yerlerden talep edilecek deliller için açıklayıcı beyanda bulunmaları için iki haftalık kesin süre verilmesine, Avrupa serbest bölge müdürlüğüne yeniden yazı yazılarak davalıya ait 18/08/2017 tarihli durdurma kararı kapsamında el konulan reactobond ultra red … boya ürünlerinde bir adet numune istenilmesine İTÜ labarotuvarında öncelikle gelen ürün üzerinde … testi yapılmak suretiyle analizinin yaptırılması ve sonrasında seçilen bilirkişi heyetince patent tecavüzünün ve haksız rekabetinin bulunup bulunmadığının incelenmesine…” karar verilmiş ve ilgili numunelerle birlikte Mahkememiz 27/09/2019 tarihli ve 21/10/2019 tarihli müzekkereleri ile “…Mahkememizce verilen ara karar gereğince; yazımız ekinde kapalı ve mühürlü zarf içerisinde gönderilen, üzerinde bir adet “…” ibareli ürün, bir adet …” ibareli ürün ve davalıya ait Gümrük Müdürlüğünden gönderilen bir adet “…” ibareli … tescil nolu ve … güvenlik mühür nolu ürün, bir adet “…” … tescil nolu ve … güvenlik mühür nolu ürün, bir adet “…” … tescil nolu ve …güvenlik mühür nolu ürün, bir adet “…” … tescil nolu ve … güvenlik mühür nolu ürün olmak üzere toplam 7 adet ürün üzerinde … ve … testlerinin yapılarak düzenlenecek olan raporun mahkememize mümkün olan en kısa zamanda gönderilmesi hususu…” … labarotuvarında ve …Araştırma Merkezinde inceleme yapılmak üzere dosyamız gönderilmiş ve gerekli incelemeler sonucunda alınan analiz raporları da değerlendirilerek hazırlanan 03/06/2021 havale tarihli Bilirkişi Raporunda özetle; … ve …Üniversitesi Kimya Bölümünde yapılmış olan analiz sonuçlarına göre Davalı tarafın… ile Davacı tarafın …ve … maddelerinin benzer olduğu, patent ihlalinin gerçekleştiği sonucuna varabilmek için; ya davalı ürününün patent koruma kapsamında olduğunun gösterilmesinin gerektiği, ya da davacı ürünüyle davalı ürünleri aynı içeriğe sahipse, davacı ürününün patent koruma kapsamında olduğunun gösterilmesinin gerektiği, dosya kapsamında yapılan analizlerin Davacı ile Davalı ürünleri arasında yapıldığı ve her ne kadar İki tarafın ürünlerinin birbirlerine benzer olduğu kanaatine ulaşılmışsa da, Davalı ürünlerinin veya Davacı ürünlerinin, patent istemleri tarafından belirlenen patentin koruma kapsamında bulunduğunun gösterilemediği, tespit edilmiş olup takdiri Mahkeme’nin olmak üzere Davacı ve Davalı ürünlerinin benzer içeriklere sahip olduğu ancak bu tespitin tek başına patent ihlalini göstermek için yeterli olmadığı yönündeki görüş ve kanaatlerini belirtmişlerdir.
Davacı vekili tarafından sunulan 07/07/2021 tarihli Bilirkişi Raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporunda TÜBİTAK tarafından gerçekleştirilen analiz sonuçlarına göre davalı tarafın … isimli ürünü ile müvekkilinin … isimli ürünün aynı içerikte olduğunun belirlendiğini, ihlal edilen patentte formül (I) bileşiğine karşılık gelen … isimli bileşiğin ve formül (II) bileşiğine karşılık gelen … bileşiğinin sunulduğunu, … isimli bileşiğin kimyasal yapısının dilekçelerinde sundukları görseldeki gibi olduğunu, bu formülün dosyaya konu …numaralı patentin ilk isteminde yer alan Formül I’e karşılık geldiğini, bu veriler dikkate alındığında, … bileşiğinin ihlale konu … numaralı patentin ilk isteminde yer alan Formül I kapsamında olduğunun açık olduğunu, boyanın yapısının, … numaralı patentin ilk isteminde yer alan Formül II kapsamına girdiğini, … isimli bileşiğin yapısının …numaralı patentin tarifnamesi içerisinde Formül II genel molekülünün örnekleri içerisinde yer alan II-1 molekülü olarak patentte açık bir şekilde gösterildiğini, görüldüğü üzere müvekkilinin ürününde yer aldığı gösterilen … ve … moleküllerinin kimyasal yapıları itibari ile … numaralı patentin koruma kapsamı içinde olduğunu, TÜBİTAK tarafından yapılan analiz ve bilirkişi heyeti tarafından yapılan değerlendirme sonucunda Davalı tarafın … isimli ürünü ile müvekkilinin … ve … maddelerini içeren …in aynı içerikte olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin ürününün … numaralı patentin koruma kapsamı içinde olduğunun açıklanmış olduğunu, davalı ürününün … numaralı patenti ihlal ettiğinin anlaşıldığını ifade ederek ek bilirkişi raporu alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan 23/06/2021 havale tarihli Bilirkişi Raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; Benzer olduğu kanaatine ulaşılmışsa da ürünlerin patent koruma kapsamında bulunduğunun gösterilemediği ve bu bağlamda ürünlerin birbirilerine benzer olduğu yönündeki tespitin tek başına patent ihlalini göstermek için yeterli olmadığı kanaatine varıldığını, rapordaki müvekkili şirkete ait ürünlerle davacı şirkete ait ürünlerin benzer maddelerden oluştuğu yönündeki tespitlere katılmadıklarını, davacı yanca somutlaştırma yükümlülüğü kapsamında patentte tanımlanan formül bileşikleri ile patent kapsamında olduğu iddia edilen boya maddeleri arasındaki ilişkinin açıklanmamış olduğunu ve bu bağlamda patent hakkının ihlaline dair koşulların mevcut olmadığının mezkur rapor ile ispatlandığını, davacının patent kapsamında olduğu iddia edilen ürün ile patent tarifnamesi arasındaki bağlantıyı açıklaması ve bu kapsamda aynı/benzer olduğu ileri sürülen ürünlerin patent kapsamında bulunduğunu ispat etmesi gerektiğini, mezkur raporda bu konuyla ilgili olarak yapılan değerlendirmeden de anlaşılacağı üzere davacı yanca benzerliği iddia edilen boya maddelerinin davacı nezdinde tescilli patentin koruma kapsamında bulunduğunun somut bilgi ve açıklamalar ışığında ispat edilemediğini, bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde davacının patent kapsamındaki ürünler için yaptırdığı ve başvuru sürecinde sunduğu analizlerde dosyaya sunulan analizlerin karşılaştırmasını yapabileceğini ve taraflara ait ürünlerle patent istemlerinde tarif edilen bileşenler arasındaki ilişkiyi değerlendirebileceğini, fakat Avrupa Patent Ofisi kayıtlarında ve patent tarifnamesinde yapılan inceleme sonucunda davacı yanca patent başvuru sürecinde sunulan bir … ve … testi bulunmadığını, patent dosyasında ve huzurdaki dava dosyasında da mevcut bulunmayan ve sonradan dahil edilme imkanı olmayan evraklar üzerinden davacının ispat yükümlülüğünü yerine getirmesinin mümkün olmadığını, 11 sene önce yapılan patent başvurusunun koruma süresince buluş kapsamındaki bir bileşeni içerdiği iddia edilen ürünün ticari veya teknik birçok farklı nedenle değişebildiği gibi mevcut durumda da davacı yanca bu ürünlerin patent kapsamında kaldığına dair somut bilgi ve belgeler sunulmaması ve tahkikatın geldiği aşamada muvafakatlerinin bulunmaması nedeniyle davacının söz konusu iddialarının doğrulanmasının mümkün olmadığını, davacının ispat koşullarını karşılayamadığı davada alınan ihtiyati tedbir kararına karşı itirazlarının İstanbul BAM 16. HD 2018/87 E. 2018/667 K. 15.03.2018 Tarihli
kararıyla kısmen kabulüne dair gerekçesi uyarınca haksız ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, davacının tüm taleplerinin reddini, yargılama gideri vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi Raporuna karşı sunulan beyan ve itirazlar da dikkate alınarak Mahkememiz 07/10/2021 tarihli duruşmasında “…Davacı vekilinin rapora yönelik itirazlarının ve teknik hususlara ilişkin bildirmiş olduğu formüllerin değerlendirilmesi yönünden dosyanın rapor sunan bilirkişi heyetine tevdi ile sunulan itirazları hususunda ek inceleme yapılarak davaya konu ürünlerin patent kapsamında kalıp kalmadığı hususunda ek rapor tanzim edilmesinin istenilmesine…” karar verilmiş olup 12/09/2022 tarihli Bilirkişi Ek Raporunda özetle; Dava dosyasında yer alan bilgi, belgeler, analiz raporları, kök rapora yönelik beyan ve itirazlar çerçevesinde yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; raporda detaylı olarak
açıklanan nedenlerle; Dosya kapsamında yer alan … ve … testlerinde davacı tarafa ait … ürünü ve davalı tarafa ait … ürünlerinin karşılaştırıldığı, patent ihlali sonucuna varmak için bu testlerin yeterli olmadığı, çünkü patent ihlali değerlendirmesi için davalı tarafa ait ürünün patent koruması kapsamında olup olmadığına ilişkin bir değerlendirme yapılması gerektiği, davalı ürününün 1. istem kapsamında olduğu belirlenebilirse, patent ihlali sonucuna varılabileceği, Dava konusu patentin ilk isteminde, yukarıda detaylı olarak belirtildiği üzere, genel formül I ve genel formül II olarak belirtilen molekül yapılarına sahip boyar madde bileşenlerinden oluşan reaktif boyar madde karışımlarının tanımlandığı, dolayısıyla patent ihlalini belirlemek için davalı ürününde, formül I ve formül II olarak tanımlanan molekül yapılarının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiği, 5.3 Davalı tarafa ait… adlı ürünün içinde yer alan bileşenlerin molekül yapılarının tespit edilmesi için,…ve … olarak belirtilen analiz yöntemlerinin kullanılabileceği, Dosya kapsamında gerekli analiz yöntemlerinin eksikliğinde yapılan literatür araştırması sonucunda, davacı ürününe ait … bileşenine ait molekül yapısının
(raporda görselleştirilen) şeklinde olduğu ve bu haliyle dava konusu patentin formül II yapısı ile örtüştüğü, Literatür araştırması sonucunda, … bileşenine ait molekül yapısına ulaşılamadığı için bu bileşenin dava konusu patentin formül I yapısı ile örtüşüp örtüşmediğinin belirlenemediği, dolayısıyla dosya kapsamındaki analiz sonuçları ve yaptıkları literatür araştırmasının dava konusu patentin ihlal edildiği sonucuna varmak için yeterli olmadığı görüş ve kanaatlerini belirtmiştir.
İşbu Dava; Patente Tecavüzün Tespiti Durdurulması Önlenmesi Ortadan Kaldırılması Maddi / Manevi Tazminat taleplerine ilişkindir.
6769 sayılı SMK “Patent hakkının kapsamı ve sınırları” başlıklı mülga 551 sayılı KHK’nın 73. Vd Maddelerine paralel olarak düzenlenen MADDE 85- “(1) Patent sahibi, buluşun yeri, teknoloji alanı ve ürünlerin ithal veya yerli üretim olup olmadığı konusunda herhangi bir ayrım yapmaksızın patent hakkından yararlanır. (2) Patent sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:a) Patent konusu ürünün üretilmesi, satılması, kullanılması veya ithal edilmesi veya bu amaçlar için kişisel ihtiyaçtan başka herhangi bir nedenle elde bulundurulması. b) Patent konusu olan bir usulün kullanılması. c) Kullanılmasının yasak olduğu bilinen veya bilinmesi gereken usul patentinin kullanılmasının başkalarına teklif edilmesi. ç) Patent konusu usul ile doğrudan doğruya elde edilen ürünlerin satılması, kullanılması, ithal edilmesi veya bu amaçlar için kişisel ihtiyaçtan başka herhangi bir nedenle elde bulundurulması.(3) Aşağıda sayılan fiiller patentin sağladığı hakkın kapsamı dışındadır: a) Sınai veya ticari bir amaç taşımayan ve özel maksatla sınırlı kalan fiiller. b) Patent konusu buluşu içeren deneme amaçlı fiiller. c) İlaçların ruhsatlandırılması ve bunun için gerekli test ve deneyler de dâhil olmak üzere, patent konusu buluşu içeren deneme amaçlı fiiller. ç) Sadece bir reçetenin oluşturulması için eczanelerde yapılan ilaçların seri üretim olmadan hazırlanarak kullanılması ve bu şekilde hazırlanan ilaçlara ilişkin fiiller. d) Patent konusu buluşun Paris Sözleşmesine taraf devletlerin gemi, uzay aracı, uçak veya kara nakil araçlarının yapımında veya çalıştırılmasında veya bu araçların ihtiyaçlarının karşılanmasında, söz konusu araçların geçici veya tesadüfi olarak Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bulunması şartıyla kullanılması…..” hükümlerine amirdir.
Yine aynı yasanın mülga KHK 83 maddesine paralel olarak düzenlenmiş olan “Korumanın kapsamı” başlıklı MADDE 89- (1) Patent başvurusu veya patentin sağladığı korumanın kapsamı istemlerle belirlenir. Bununla birlikte istemlerin yorumlanmasında tarifname ve resimler kullanılır.(2) İstemler, kullanılan kelimelerin verdiği anlamla sınırlı olarak yorumlanamaz. Ancak istemler, koruma kapsamının tespitinde, buluşu yapan tarafından düşünülen fakat istemlerde talep edilmeyen, buna karşılık ilgili teknik alanda uzman bir kişi tarafından tarifname ve resimlerin yorumlanması ile ortaya çıkacak özellikleri kapsayacak şekilde genişletilemez. (3) İstemler, başvuru veya patent sahibine hakkı olan korumayı sağlayacak ve üçüncü kişilere de korumanın kapsamı açısından makul bir düzeyde kesinlik ifade edecek şekilde yorumlanır. (4) Patent başvurusunun sağladığı korumanın kapsamı, patentin verilmesine kadar geçen süre için başvurunun yayımlanmış olan istemleri ile belirlenir. Ancak patentin verildiği hâli veya itiraz veya hükümsüzlük işlemleri sonucunda değiştirilmiş hâli, koruma alanının genişletilmemiş olması şartıyla başvurunun sağladığı korumayı geçmişe dönük olarak belirler. (5) Patent başvurusunun veya patentin sağladığı koruma kapsamının belirlenmesinde, tecavüzün varlığının ileri sürüldüğü tarihte istemlerde belirtilmiş unsurlara eşdeğer nitelikte olan unsurlar da dikkate alınır. Bir unsur, esas itibarıyla istemlerde talep edilen unsur ile aynı işlevi görüyor, bu işlevi aynı şekilde gerçekleştiriyor ve aynı sonucu ortaya çıkarıyorsa, genel olarak istemlerde talep edilen unsurun eşdeğeri olarak kabul edilir. (6) İstemlerin kapsamını belirlemek için patentin verilmesi ile ilgili işlemler sırasında veya patentin geçerliliği süresince, koruma kapsamının belirlenmesinde patent başvurusu veya patent sahibinin beyanları dikkate alınır. (7) Patent, buluşla ilgili örnekler içeriyorsa istemler bu örneklerle sınırlı olarak yorumlanamaz. Özellikle ürün veya usulün sahip olduğu ilave özelliklerin patentte açıklanan örneklerde bulunmaması, bu örneklerde bulunan özellikleri kapsamaması veya bu örneklerde belirtilen her amaç veya özelliği gerçekleştirememesi hâllerinde, ürün veya usul istemlerle sağlanan koruma kapsamının dışında tutulmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
SMK’nın MADDE 141- “(1) Aşağıdaki fiiller, patent veya faydalı model hakkına tecavüz sayılır: a) Patent veya faydalı model sahibinin izni olmaksızın buluş konusu ürünü kısmen veya tamamen üretme sonucu taklit etmek. b) Kısmen veya tamamen taklit suretiyle meydana getirildiğini bildiği ya da bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla üretilen buluş konusu ürünleri satmak, dağıtmak veya başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak ya da bu amaçlar için ithal etmek, ticari amaçla elde bulundurmak, uygulamaya koymak suretiyle kullanmak veya bu ürünle ilgili sözleşme yapmak için öneride bulunmak. c) Patent sahibinin izni olmaksızın buluş konusu usulü kullanmak veya bu usulün izinsiz olarak kullanıldığını bildiği ya da bilmesi gerektiği hâlde buluş konusu usulle doğrudan doğruya elde edilen ürünleri satmak, dağıtmak veya başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak ya da bu amaçlar için ithal etmek, ticari amaçla elde bulundurmak, uygulamaya koymak suretiyle kullanmak veya bu ürünlerle ilgili sözleşme yapmak için öneride bulunmak. ç) Patent veya faydalı model hakkını gasp etmek. d) Patent veya faydalı model sahibi tarafından sözleşmeye dayalı lisans veya zorunlu lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek. (2) Patent konusunun, bir ürün veya maddenin elde edilmesine ilişkin bir usul olması hâlinde mahkeme, aynı ürün veya maddeyi elde etme usulünün patent konusu usulden farklı olduğunu ispat etmesini davalıdan isteyebilir. Patent konusu usulle elde edilen ürün veya maddenin yeni olması hâlinde, patent sahibinin izni olmadan üretilen aynı her ürün veya maddenin, patent konusu usulle elde edilmiş olduğu kabul edilir. Aksini iddia eden kişi bunu ispat etmekle yükümlüdür. Bu durumda, davalının üretim ve işletme sırlarının korunmasındaki haklı menfaati göz önünde tutulur. (3) Patent başvurusunun veya faydalı model başvurusunun 97 nci maddeye göre yayımlandığı tarihten itibaren, patent başvurusu veya faydalı model başvurusu sahibi, buluşa vaki tecavüzlerden dolayı dava açmaya yetkilidir. Tecavüz eden, başvurudan veya kapsamından haberdar edilmiş ise başvurunun yayımlanmış olmasına bakılmaz. Tecavüz edenin kötüniyetli olduğuna mahkeme tarafından hükmolunursa, yayımdan önce de tecavüzün varlığı kabul edilir. (4) Mahkeme, 99 uncu maddenin üçüncü veya yedinci fıkrası ile 143 üncü maddenin onuncu veya onikinci fıkrası uyarınca yapılan yayımdan önce, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak karar veremez.” hükümlerine amirdir.
Patent başvurusu veya patentten doğan korumanın kapsamı istemler ile belirlenir. Patentler, buluşun yeni olduğu iddia edilen ve korunması arzulanan asıl teknik özelliklerinin tanımlandığı bir veya daha fazla sayıda bağımsız (ana) istem içerebilir. Buluşun diğer alt teknik özellikleri ise, bu bağımsız (ana) isteme bağlı olarak yazılan bağımlı istemlerde tanımlanır. Bu nedenle, bağımlı bir istem, bağımlı olduğu ana istemde tanımlanan asıl teknik özelliklerle birlikte, diğer alt teknik özellikleri de içerir. Diğer bir ifadeyle, ana istemdeki tüm teknik unsurları içeren isteme “bağımlı istem” denir. Buluşun asıl teknik özelliklerinin ana istemde tanımlandığı dikkate alınırsa, koruma kapsamı en geniş olarak ana istemde belirlenmekte, buluşun asıl teknik özelliklerine ek olarak diğer alt teknik özellikleri ise bağımlı olan istemde verilmektedir.
Dolayısıyla, patent ile korunan bir hakka tecavüz eyleminin gerçekleşmesi için, ana istemde (veya birden fazla ana istem varsa bu ana istemlerin herhangi birinde) bahsedilen unsurların tamamının, tecavüz ettiği iddiasında bulunulan üründe bulunması gerekmektedir. Zira, bağımsız (ana) isteme tecavüz gerçekleşmeksizin, bu isteme bağımlı olan isteme tecavüzden bahsedilemeyecektir.
Patent isteminin ihlali ancak ve ancak iki şekilde mümkün olabilir:
1-Aynen ihlal
Bir patent isteminde yer alan özellikler/unsurlar, mütecaviz olduğu düşünülen ürün (ya da usul) üzerinde aynen mevcut olduğu durumda patent isteminin “aynen ihlal” edildiği düşünülür.
2-Eşdeğer yol ile ihlal
Bir patent isteminde yer alan özelliklerden/unsurlardan biri (veya birkaçı ya da hepsi), mütecaviz olduğu düşünülen ürün (ya da usul) üzerinde aynen mevcut olmamakla birlikte bu özelliklere/unsurlara eşdeğer nitelikte ise patent isteminin “eşdeğer yol ile ihlal” edildiği düşünülür. Türk patent hukukuna göre, bir patent isteminde yer alan bir özelliğin/unsurun eşdeğeri niteliğinde olan bir özellik/unsur, esas itibarıyla istemdeki unsur ile aynı işlevi görmeli, bu işlevi aynı şekilde gerçekleştirmeli ve aynı sonucu ortaya çıkarmalıdır.
Bu nedenle, öncelikle, davacının ürünlerinin ve fiillerinin davalıya ait patent belgelerine muhtemel bir tecavüzünün olup olmadığının değerlendirilmesinde, davacının ürünlerinin ve fiillerinin, davalının patentlerindeki ana istemlerin kapsamına girip girmediğinin değerlendirmesi yapılacaktır. Bu nedenle istemlerin koruma kapsamının belirlenebilmesi istemlere yönelik herhangi bir tecavüzün olup olmadığının anlaşılmasında büyük önem arz etmektedir. Patentin ana isteminde yer alan unsurların tamamının tecavüz iddiasıyla davalık olan üründe bulunmadığının tespit edilmesi halinde kural olarak bu ana isteme bağlı olan diğer bağımlı istemler itibariyle de tecavüzün olmadığı söylenebilecektir.
Tüm dosya kapsamı sunulan rapor içerikleri izahı yapılan mevzuat kapsamında bir arada değerlendirildiğinde; denetime elverişli bilirkişi raporunda ayrıntılı bir şekilde açıklandığı üzere dava dosyasında yer alan bilgi, belgeler, analiz raporları, kök rapora yönelik beyan ve itirazlar çerçevesinde yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; … ve … testlerinde davacı tarafa ait … ürünü ve davalı tarafa ait … ürünlerinin karşılaştırıldığı, patent ihlali sonucuna varmak için bu testlerin yeterli olmadığı, davalı ürününün 1. istem kapsamında olduğu belirlenebilirse, patent ihlali sonucuna varılabileceği, dava konusu patentin ilk isteminde genel formül I ve genel formül II olarak belirtilen molekül yapılarına sahip boyar madde bileşenlerinden oluşan reaktif boyar madde karışımlarının tanımlandığı, davalı ürününde, formül I ve formül II olarak tanımlanan molekül yapılarının bulunup Bulunmadığının patente tecavüz yönünden tespit edilmesi gerektiği, dava konusu patentin formül II yapısı ile örtüştüğü, Literatür araştırması sonucunda, … bileşenine ait molekül yapısına ulaşılamadığı için bu bileşenin dava konusu patentin formül I yapısı ile örtüşüp örtüşmediğinin belirlenemediği, dosya kapsamındaki analiz sonuçları ve literatür araştırmasının dava konusu patentin ihlal edildiği sonucuna varmak için yeterli olmadığı anlaşılmakla ispat yükünün davacıda olduğu sunmuş olduğu deliller kapsamında patente tecavüz iddiasının ispatlanmadığı anlaşılmakla davacının sübut bulmayan patente tecavüzün tespiti ve buna dayalı maddi manevi tazminat davalarının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin yatırılan harçtan alınması gerekli harcın mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan kalan 124,23 TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan patente tecavüz talebine ilişkin hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan maddi tazminat miktarı üzerinden hesap olunan 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10 maddesi uyarınca reddolunan edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesap olunan 10.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan 95,40 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/11/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸