Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/247 E. 2019/141 K. 02.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/237
KARAR NO : 2019/133

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2015
KARAR TARİHİ : 26/03/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dünyanın pek çok ülkesinde ve 1990 yıllardan itibaren de Türkiye ‘de ticari faaliyet gösterdiğini, WIPO nezdinde ve pek çok ülkede … markasını tescil ettirdiğini, TPE nezdinde de … ve … başvuru numaralarıyla kaydedildiğini, ancak davalının … sayılı “…” markası gerekçe gösterilerek bu başvurunun reddedildiğini, davalı tarafın bu markayı kullanmadığını, kullanılmayan markaların iptaline karar verilmesi gerektiğinden bahisle davalı adına tescilli … no’ lu … ibareli markanın iptaline ve TPE sicilinden terkinine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacının yabancı olduğunu ve teminat yatırması gerektiğini, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, TPE nezdindeki itiraz neticelenmeden bu davanın açıldığını, ayrıca 7. sınıftaki tüm emtia yönünden iptal talep etmekle davacının hukuki yararının bulunmadığını, markanın kullanılmadığının ispat yükünün davacı tarafa ait olduğunu ve müvekkilinin markayı kullandığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık, davalı adına tescilli … sayılı “…” ibareli markanın kullanılmama nedeniyle iptal talebinin yerinde olup olamadığı ve davacı tarafın bu davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Kapatılan … 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, “…Davanın kabulü ile dava konusu … no’ lu Moris ibareli markanın kullanmama nedeniyle iptaline, TPE sicilinden terkinine…” dair karar verildiği, verilen kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14/02/2018 tarih ve 2016/7100 esas, 2018/1061 sayılı kararı ile “…Dava, kullanmama nedenine dayalı markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Her ne kadar mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, 06/01/2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 14/12/2016 tarih, 2016/148 E- 2016/189 K. sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nin 14. maddesinin iptaline karar verilmiştir. Bu itibarla, mahkemece anılan hususta değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması…” gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkememizce bozmaya uyularak yargılama yapılmış ve bitirilmiştir.
Dava açıldıktan sonra Anayasa Mahkemesinin 2016/148 esas ve 2016/189 karar sayılı 14/12/2016 tarihli 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin Anayasanın 91. maddesinin birinci fıkrasına aykırı olması sebebiyle iptaline dair kararın 06/01/2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlandığı görülmektedir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararları 153. maddesinin 6. bendinde belirtildiği üzere, geriye yürümez ise de; Hukuk Genel Kurulunun 31/03/2004 tarihli ve 156/194 sayılı kararında benimsenen görüşe göre de, iptal kararının kesinleşen işlem ve kararlara etkili olmayacağı, görülmekte olan davalarda ise, geriye yürümeme kuralının uygulanmayacağı, dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin iptal kararının derdest dosyalar ve kesinleşmemiş karar dosyalarında uygulanacağı sonucuna varıldığından, somut olayımızda dava dosyasının henüz derdest olması sebebiyle 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptalinden dolayı davanın yasal dayanağı kalmamış bulunmaktadır.
Ülkemizin taraf olduğu TRİPS’in (Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Anlaşması) hükümleri üye ülkeler tarafından uygulanacağı birinci maddede açıkça belirtilmiştir. Sözleşmede hüküm altına alınan maddeler üye ülkelerde belirtilen uyuşmazlıklarda oluşan yasal boşluklarda uygulanabilecek ve boşluğu doldurabilecek nitelikte ve Anayasanın 90. maddesi çerçevesinde Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde hükümler Mahkememizce de uyuşmazlıklara uygulanabilir ise de, Paris Sözleşmesinde belirtilen kullanmamaya ilişkin iptal sebebinin yasal boşluğu doldurur nitelikte olmadığı gibi, TRİPS’in markayı kullanma koşulu başlıklı 19. maddesinin 1. bendinde “Tescilin idame ettirilmesi için markanın kullanılması gerekli ise, tescil sahibi tarafından markanın kullanılmasını önleyen engellerin varlığına dayalı olarak geçerli nedenler ileri sürülmedikçe, tescil ancak markanın kullanılmadığı kesintisiz en az üç yıllık bir süre geçtikten sonra iptal edilebilir. Marka ile korunan mal veya hizmetlere uygulanan ithalat kısıtlamaları veya hükümetçe uygulanan başka koşullar gibi markanın kullanılmasına engel oluşturan ve marka sahibinin iradesinden bağımsız olarak doğan koşullar, markanın kullanılmaması için geçerli nedenler olarak kabul edilecektir” şeklinde markanın iptali için yapılacak değerlendirmenin ve incelemenin sınırları ve şekli belirtilmiş, sürenin asgarisi ifade edilmiş olup, bu halde de belirtilen madde mahkemelerce doğrudan uygulanması gereken hüküm niteliğinde olmayıp, iptalle ilgili oluşturulacak ulusal yasalarda yapılması gereken uygulamaya ilişkin belirlemeyi yapar, sonuç olarak da tavsiye niteliğinde olduğundan, TRİP 19. maddenin de uygulanma koşulları mevcut değildir.
6100 sayılı HMK’nın “Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri” başlıklı 331. Maddesi ” Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder. ..” hükmüne içermektedir.
Tüm dosya kapsamı Yargıtay bozma ilamı ve Anayasa Mahkemesi Kararı kapsamında değerlendirildiğinde; her ne kadar dava 556 sayılı KHK’nın 14. Maddesi kapsamında açılmış ve yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş ise de, dosya temyiz aşamasında iken 06/01/2017 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren KHK’nın 14. Maddesinin iptaline ilişkin yukarıda izahı yapılan Anayasa Mahkemesi kararı sebebiyle davanın yasal dayanağının kalmadığı, davanın niteliği itibariyle de yasal boşluğun Medeni Kanunun 1. maddesi kapsamında doldurulmasının mümkün olmadığı, davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilerek, mahkememizce verilen önceki tarihli hüküm (kabul yönünde) ve dosya kapsamına göre tarafların haklılık durumları dikkate alınarak yargılama harç ve giderleri HMK 331 maddesi göz önünde bulundurularak davalı üzerinde bırakılmış ve davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmolunarak aşağıdaki şekillde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın 556 sayılı KHK’nın 14.maddesinin Anayasa Mahkemesinin 2016/148 Esas sayılı kararı ile iptaline karar verildiği anlaşılmakla DAVA KONUSUZ KALDIĞINDAN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA
2-Alınması gerekli harçtan peşin yatırılan 27,70 TL.nin mahsubu ile bakiye kalan 16,70 TL.bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT’ne göre tespit olunan 3.931,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan; 247,00 TL posta gideri ve 55,40 TL harç (peşin+başvuru) toplamı olmak üzere toplam 302,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.26.03.2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır