Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/236 E. 2021/74 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/236 Esas
KARAR NO : 2021/74

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/05/2018
KARAR TARİHİ : 18/02/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkillerinin isimlerinin …, …, … ve … olduğunu, davalı şirketin ortak ve yetkilileri olan diğer davalılar …, … ve …’in müvekkili …’in yakın akrabaları odluğunu, davalıların müvekillerine ait isimleri kullanmak ve müvekkilllerine HMK’dan doğan kişisel haklarını ihlal etmek üzere TTK Hükümlerine aykırı bir şekilde müvekkillerinin isimleri üzerinden haksız kazanç sağlamak amacıyla TPMK’ya başvurduğunu, bu başvurular sonucunda … başvuru numaralı … ibareli marka için 35.sınıfta başvuru yapıldığını, … başvuru numaralı … ibareli marka için 35. Sınıfta başvuru yapıldığını, … başvurunu numaralı … ibareli marka için 14 ve 35.sınıfta başvuru yapıldığını, yine … başvuru numaralı … ibareli marka için 35. Sınıfta başvuru yapıldığını, müvekillerinden …’in davalı şirketlerin kuruluş tarihinden evvel olmak üzere kuyumculuk sektöründe 1995 senesinden beri faaliyette bulunduğunu,…Ltd. Şti. Adı altında ticari hayata başladığını, davalı şirketin kurucusunun müvekkili olduğunu, sonrasında 15/12/2017 tarihli Sicil Gazetesinden de görüleceği üzere hisselerini devrederek ayrılmak zorunda kaldığını, diğer davalı olan …Ltd.Şti.’nin kurucusunun da İTO kayıtlarında da görüleceği üzere yine müvekkil … olduğunu bu şirketten 06/05/2015 tarihli Sicil Gazetesinden de görüleceği üzere ayrılmak zorunda bırakıldığını, yine müvekkili …’in kurucu sıfatıyla 16/11/2017 tarihli Sicil Gazetesinden görüleceği üzere … Tic. Ltd. Şti.’ni kurduğunu daha sonra ise ünvan değişikliğine giderek …Ltd. Şti olarak ticari faaliyetlerine devam ettiğini, kuyumculuk sektöründe hatrı sayılır bilgiler edindiğini, davalı şirketlerin yetkilileri olan …, … ve …’in …’in faaliyetleri üzerine ticari hırs ve kötü niyetli yaklaşımlarını müvekkilinin diğer aile bireylerinin isimlerini kullanmak suretiyle gerçekleştirdiklerini, aile kavramına saygı duvarlarını aşarak müvekkiline ve ailesine açıkça saldırdıklarını, bu hırslı ve kötü niyetli yaklaşımları doğrultusunda müvekkilinin eşinin, kızının ve oğlunun ad ve soyadları ile birlikte kendileri adına marka tescili başvuruları gerçekleştirdiklerini, gerçekleştirdikleri kötü niyetli başvurular ile aile bireylerinin kendi isimlerinin kullanılmasını engelleyecek duruma geldiklerini, davalıların davacıların yakın akrabası olması, bu şahısların ilgili eylemlerini, kasten, bilerek ve isteyerek yaptıklarını gösterdiğini, davalı şahısların şirket yetkili olarak bu eylemlerden şirketle birlikte sorumlu olduklarını, müvekkili …’in davalı şirketlerim kurucu sıfatıyla ortağı olduğunu, 1995 yılından beri ” … ” ibaresiyle davalılarla aynı sektör olan kuyumculuk sektöründe faaliyette bulunduğunu, bu suretle kendi adı soyadı olan … isminin de isim hakkı sahibi olduğu gibi ticari olarak da kendi ismini markalaştırdığını, bu nedenle davalıların müvekkilinin kendi ismine yönelik … ibareli başvurusuna itirazda bulunmalarının kötü niyetli olduğunu, müvekkili …’in hali hazırda ” …Ticaret Limited Şirketi” olarak ticari faaliyetlerine devam etmekte olduğunu, davalı şirketlerin haklarında marka başvurusunda bulunduğu …, …, …’in müvekkili …’in eşi ve çocukları olup davalı şirketin marka başvurusu ve haklı marka başvurusuna itirazlarının haksız rekabet ve kişisel hak ihlali oluşturduğunu, müvekkillerinin isimleri hakkında davalı şirketlerce yapılan marka başvurularının TMK gereğince kişisel hak ihlali oluşturduğunu, Türk marka sicilleri aleni olduğundan davalı şirketin ve yetkililerinin eylemlerinin müvekkillerinin isim haklarına ne derece halel getirdiği ve müvekkillerinin isimlerinin davalıların ticari eylemlerine alet edildiğini, davalıların bu eylemlerini hiçbir zaman icazet almaksızın tamamıyla kötü niyetli olarak gerçekleştirdiklerini, davalı şirketlerin müvekkillerinin isimlerini kullanarak müvekkili … ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalı şirketlerin ve yetkililerinin TTK’nun ilgili hükümleri gereğince hukuka, ticari ahlak ve rekabete aykırı olup, haksız rekabet teşkil ettiğini, haksız kazanç sağlamaya çalıştıklarını, davalı şirketlerin davaya konu marka başvurularını kötü niyetle gerçekleştirmesinden hareketle tescilleri halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, davalıların yaptıkları haksız eylemlerin hiçbir hukuk düzeni içinde korunmasının mümkün olmadığını, davalıların müvekkillerinin adlarını kasten ve kötü niyetli olarak ticari hırslarının sonucu olarak ve kişilik ve aile haklarına saldırı niteliğinde davranmak suretiyle tescil ettirmek için başvurduklarını, davalının bu eylemlerinin haksız rekabete de yol açtığını, müvekkillerinin tüm kişilik ve ticari hayatlarını zedelediğini, bu nedenle Marka Hukuku anlamında hükümsüzlük nedeni olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, bahse konu markaların hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilerek, müvekkillerinin Türk Medeni Kanunu, 6769 Sayılı SMK ve 6102 Sayılı TTK’ya aykırılık teşkil eden eylemleri nedeniyle zarara uğradıklarını, bu zararın davalılardan tahsili gerekmekle birlikte bu husustaki maddi tazminat haklarını saklı tuttuklarını belirterek davalıların eylemlerinin TTK ve TMK uyarınca haksız rekabet ve kişilik haklarının ihlali teşkil etmesi nedeniyle her bir müvekkili yönünden dava tarihi itibariyle işleyecek ticari faizi ile birlikte 25.000,00’er TL manevi tazminata hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkillerinden … Ltd. Şti. Tarafından başvuru yapılan …-…-… numaralı markaların hükümsüzlüğüne yönelik olduğunu, oysa söz konusu markaların başvuru aşamasında olup henüz tescil edilmediklerini, bu nedenle davacının davasının hukuka aykırı olduğundan reddinin gerektiğini, davacıların diğer talepleri yönünden ise müvekkillerinden … Ltd. Şti. Tarafından TPMK nezdinde başvuru yapılan …numaralı … başvurusuna yapılan itirazları nedeniyle haksız rekabetin önlenmesi ve durdurulmasına yönelik ise de; şahıs olan taraf nezdinde bu durumun nasıl bir haksız rekabet teşkil ettiğinin anlaşılamadığını, haksız rekabetin TTK’da tacirler arasında düzenlenen bir müessese olduğunu, davacıların tamamının şahıs olduğunu, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafın dilekçesinde uğramış olduğu manevi tazminatın neye dayandığını açık ve kesin bir şekilde ortaya koyamadığını, bu nedenle davacıların manevi tazminat taleplerinin de reddinin gerektiğini, müvekkili şirketlerden … Tic. Ltd. Şti. şirket yetkilileri olan …, … ve … in dava ile hiç bir alakası bulunmadığını, müvekkili … Ticaret Ltd. Şti.’nin de söz konusu iddialar ile hukuki bir ilgisi bulunmadığını, davacıların hükümsüzlük taleplerine dayanak yaptıkları marka başvuruları müvekkili şirketin başvuruları olduğunu, bu anlamda husumet itirazımızı da yenileyerek davanın reddini talep ettiklerini, müvekkili şirketlerden … LTD. ŞTİ adına TPMK nezdinde tescilli “…” , “…” , “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…. ŞEKİL”, “…” “… ibareli markalar ile müvekkili şirketlerden … LTD. ŞTİ adına TPMK nezdinde tescilli “…” ibareli marka mevcut olduğunu, müvekkili … Şti. ‘nin 1995 yılında … Ticaret Odası’na kayıtlı olarak kurulmuş olup esasen kuyumculuk sektörüne 1960 yıllardan beri … adı ile tanınır ve bilinir olduğunu, “…” markası da 2008 yılından bu yana müvekkili şirket adına tescilli olduğunu, davacılardan …’in kurduğu şahıs şirketinde müvekkilinin bahsedilen markalarını da hukuka aykırı biçimde kullandığını, bu sebeple kendisine … 16. Noterliği’nin… tarih ve … Yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edildiğini, davacılardan … tarafından tarafça .. 40. Noterliği’nin … Tarih ve …. numaralı cevabi ihtarnamesi keşide edilmiş ve söz konusu kullanım açıkça kabul eildiğini ve fakat kullanımın durdurulmayacağı da beyan edildiğini, yine dava dışı müvekkil şirketlerden … LTD. ŞTİ. ‘nin sahip olduğu tüm markaları da dava dışı davacılardan …’in yetkili bulunduğu … Tic.Ltd. Şti izinsiz olarak tecavüz fiiline yol açacak biçimde kullandığını, bu duruma ilişkin … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …D. İş dosyasında da tespit edildiğini, bu sebeple de taraflarınca … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin …marka tecavüzünün önlenmesi ve tazminat talepli davanın açıldığını, belirtilen davanın her iki taraf da huzurda görülen davada taraf olmamasına rağmen belirtilmesinde fayda bulunduğunu, çünkü taraflar arasındaki karşılıklı davaları tabir-i caizse fitilleyen davanın bu dava olduğunu, davacılardan …’in dava dilekçesinde belirtmiş olduğu … Ltd. Şti. adlı müvekkil şirkette eski ortak bulunduğuna yönelik savunma ve iddialarının da asılsız olduğunu, davacı şirket yetkilisi … 05.12.2017 tarihinde hem hisselerini hem de marka haklarını müvekkili şirkete devrettiğini belirterek davanın reddini talep ettikleri anlaşılmıştır.
Dosyada bildirilen tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş, taraf şirketlere ait kayıtlar dosya içerisine alınmış, bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde; davalı … ŞTİ’ nin “…” ibareli marka başvurusunun işbu davanın açıldığı 03.05.2018 tarihinden sonra (06.02.2020 tarihi itibariyle) işlemden kaldırıldığı, yine bu davalının “…” ibareli marka başvurusunun işbu davanın açıldığı 03.05.2018 tarihinden sonra (11.02.2020 tarihi itibariyle) işlemden kaldırıldığı, davalı … LTD.ŞTİ ‘nin “…” ibareli marka başvurusunun 16.11.2017 tarihinde yapıldığını; isim markasının 03.02.2020 tarihinde 35. sınıfta … no. ile tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı … ‘in kendi adına karşılık gelen “…” markasını, davalının başvuru sürecinde yapmış olduğu itirazlara rağmen, iş bu davanın görülmesi devam ederken 22.05.2019 tarihinde tescil ettirdiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce alınan raporda bilirkişilerin ;
-Davacılardan … açısından: Davalı taraflardan …Ltd. Şti.’nin yapmış olduğu “…” isim markasının tesciline ilişkin … no.lu, 26.01.2018 tarihli ve 35. sınıfta yapılan başvurunun TPMK internet kayıtlan incelendiğinde işbu davanın açıldığı 03.05.2018 tarihinden sonra (06.02.2020 tarihi itibariyle) işlemden kaldırıldığı, davalının söz konusu marka başvurusunun SMK m.6/6 ve m.6/9’a aykırılık teşkil ettiği, mevcut TPMK site bilgilerinden yola çıkıldığında, davalının başvurusu işlemden kalktığından ötürü, dava tarihi itibariyle tescil edilmiş bir markadan söz edilemeyeceğinden, davacının SMK m.25’e dayanarak başvuru aşamasında kalan “…” marka başvurusunun hükümsüzlüğünü işbu dava ile istemesinde hukuki yararının bulunmadığı; HMK m. 114/1/h bendi gereğince bu yönde dava açmasında hukuki menfaatinin olmadığı ve davacının hükümsüzlük talebinin konusuz kaldığı,
-Davacılardan … açısından: Davalı taraflardan … Şti.’nin yapmış olduğu “…” isim markasının tesciline ilişkin … no.lu, 26.01.2018 tarihli ve 35. sınıfta yapılan başvurunun TPMK internet kayıtları incelendiğinde işbu davanın açıldığı 03.05.2018 tarihinden sonra (11.02.2020 tarihi itibariyle) işlemden kaldırıldığı, davalının söz konusu marka başvurusunun SMK m.6/6 ve m.6/9’a aykırılık teşkil ettiği, mevcut TPMK site bilgilerinden yola çıkıldığında, davalının başvurusu işlemden kalktığından ötürü, dava tarihi itibariyle tescil edilmiş bir markadan söz edilemeyeceğinden, davacının SMK m.25’e dayanarak başvuru aşamasında kalan “…” marka başvurusunun hükümsüzlüğünü işbu dava ile istemesinde hukuki yararının bulunmadığı; HMK m. 114/1/h bendi gereğince bu yönde dava açmasında hukuki menfaatinin olmadığı ve davacının hükümsüzlük talebinin konusuz kaldığı,
Davacılardan … açısından: Davacının kendi adı olan “…” isminin, davacı tarafından tescil edilmesi için yapılan …no.lu, 04.01.2018 tarihli başvurunun, …tescil numarası ile 22.05.2019 tarihinde tescil edildiği, bu isim markasının davacı … adına halihazırda 14. ve 35. sınıflarda tescil edildiği, bu süreçte davalı itirazları sebebiyle davacı …’in herhangi bir hak kaybına uğramadığı (kendi isim adım TPMK nezdinde marka olarak tescil ettirebildiği), davalı itirazlarının SMK’dan kaynaklanan hakların meşru zeminde kullanılması mahiyeti taşıdığı ve esasa yönelik hukuki değerlendirmeye/tartışmaya açık olgulara (karıştırılma ihtimali, gerçek hak sahipliği, seri marka algısı yaratıp yaratmama vs.) ilişkin olduğu, dolayısıyla salt itiraz etme olgusunun tek başına haksız rekabet teşkil etmeyeceği,
-Davacılardan …açısından: Davalı … Ltd. Şti.’nin yapmış olduğu “…” isim markasının tesciline ilişkin … no.lu, 16.11.2017 tarihli ve 35. sınıfta yapılan başvurunun TPMK internet kayıtları incelendiğinde, söz konusu isim markasının … tescil no. ile 03.02.2020 tarihinde davalı tarafından tescil edildiği anlaşılmaktadır. TPMK internet kayıtlan incelendiğinde söz konusu markanın işbu davanın açıldığı 03.05.2018 tarihinden sonra (03.02.2020 tarihi itibariyle) tescil edildiği, davalının söz konusu tescilli markasının yukarıda yer alan değerlendirmelerimiz gereği SMK m.6/6 ve m.6/9’a aykırılık teşkil ettiği, davalı adına hali hazırda tescilli “…” markasının hükümsüzlüğünü işbu dava ile isteyebileceği, başlangıçtaki eksik olan dava şartı (hükümsüzlüğü istenen davalının “…” marka başvurusunun henüz tescilli olmamasından kaynaklanan eksiklik) dava görülürken tamamlandığı, HMK m. 115/3 hükmünün işbu davada uygulanması uygun görüldüğü takdirde davalı adına tescilli “…” markası açısından SMK m.6/6 ve m.6/9’ aykırılık sebebiyle hükümsüzlük şartının oluştuğu sonuç ve kanaatlerine ulaşıldığı anlaşılmıştır.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka hükümsüzlüğü ve sicilden terkini, haksız rekabetin tespiti durdurulması önlenmesi ortadan kaldırılması ve kişilik haklarına saldırıya dayalı manevi tazminat talebine ilişkindir.
Hükümsüzlük iddiası yönünden;
Dava tarihi itibariyle yürürlükte dan 6769 sayılı SMK’nın 4/1 maddesi uyarınca Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.
6769 sayılı SMK’nın 25. Maddesine göre 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. 5. Madde “Marka tescilinde mutlak ret nedenleri ” ne ilişkindir. Madde 5/1-ç de ” Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler.” mutlak red nedeni olarak düzenlenmiştir. 6. Madde ise “Marka tescilinde nispi ret nedenleri ” ne ilişkin olup, madde 6/1 “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” yine 6/6 ‘e göre ” Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir. ” yine 6/9’a göre “Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir. hükmüne amirdir.
Kötü niyetli tescil iddiasının değerlendirmesi:
Kötü niyetli marka tescili 556 S. KHK’da bir hükümsüzlük nedeni olarak sayılmamış olmasına rağmen, doktrinde bir kısım yazarlar tarafından bu durum da hükümsüzlük nedeni olarak savunulmuş, nihayet SMK 6/9 maddesinde kötü niyetli tescil bir tescil engeli olarak yasal mevzuattaki yerini almıştır. Yargıtay HGK, 16.07.2008 tarih ve 2008/11-501- E., 2008/507 K. Sayılı kararı ile tescilde kötü niyetliliği markanın hükümsüzlüğüne yol açacağı yönünde içtihat oluşturmuştur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de sonradan vermiş olduğu kararlarda bu hususu dikkate almıştır.
Bir markanın kötüniyetle tescil ettirildiğinden söz edebilmek için, o markanın tescil ettirilmesinin altında başkasına ait olduğunu bildiği bir markayı haksız olarak sahiplenme, başkasına ait markanın tanınmışlığından ve itibarından haksız olarak yararlanma, başkasının markasının piyasaya girmesini engelleme, tescil ettirilen markayı gelecekte gerçek hak sahibine markadan doğan hakları kullanmakla tehdit ederek satma amacı gibi dürüstlük kuralı (MK m d. 2) ile bağdaşmayan kanıtlanabilir niyetlerin yatması gerekir.
Yine bu konuda Yargıtay HGK 2013/1831 E., 2015/1198 K sayılı 15.04.2015 tarihli emsal kararlarında, “…556 sayılı KHK’nın 35/l.maddesi uyarınca tescil başvurusu sırasında kötü niyetin başlı başına bir itiraz sebebi olarak öne sürülebilmesi mümkün olduğu gibi, sonradan aynı nedenle hükümsüzlük davasının açılabilmesi de KHK’nın amacına uygundur. Çünkü, KHK’nîn 35/1. Ve 42/l-(a) maddelerindeki düzenlemelerde, esasen MK’nun 2.maddesinin özel bir uygulamasından ibarettir. Bu bakımdan her somut olayın özellikleri gözönüne alınarak açıkça kütü niyetle gerçekleştirildiği belirlenen marka tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilebilmelidir. Bu husus 556 sayılı KHK’nın 42.maddesinde başlı başına bir hükümsüzlük nedeni olarak düzenlenmemiş olsa dahi, genel hüküm ve temel prensip niteliğindeki MK’nun 2.maddesi uyarınca kötü niyetin korunması söz konusu olamayacağından dolayı aynı sonuca ulaşılması KHK’nın ruhuna da uygundur. … marka Hukukunda genel olarak kabul gören anlayışa göre, tescil nedeniyle sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız yararlanmak veya gerçekte kullanmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tesciller kötü niyetli tescil olarak kabul edilmektedir.
Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kişinin iyi niyet iddiasında bulunamayacağına da şüphe yoktur (TMK. m. 2).
Delillerin değerlendirilmesi;
Dosya içeriğindeki belgelerin incelenmesi neticesinde: Davacı tarafta yer alan …’in davacı…’in eşi olduğu; … ve …’in ise …’in çocukları olduğu, İTO kayıtlarından yine davacı tarafta yer alan …Ltd. Şti.’nin ortakları arasında… ve …’in yer aldığı, şirketin 16.11.2017’de kurulmuş olup, 01.12.2017’ten itibaren işbu unvanı kullanmaya başladığı, davacı…’in oda kayıtlarından 1995 yılından bu yana kuyumculuk faaliyetiyle iştigal ettiği, davalı tarafta yer alan gerek … Ltd. Şti.’nin gerekse … Tic. Ltd. Şti.’nin eski ortağı olduğu, davalı tarafta ver alan … Tic. Ltd. Şti. ile … Ltd. Şti.’nin ortaklan arasında ise yine davacı…’in akrabası olan …, … ve … yer aldığı, bu iki şirket 17.03.2014 ve 12.01.1995 tarihlerinde kurulduğu, davanın taraflarının birbirilerini uzun süredir tanıdıkları, aynı sektörde faaliyet gösterdikleri ve aralarında akraba ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda öncelikle belirtmek gerekir ki gerek Türk gerekse AB hukukunda kişi adlarının marka olarak tescil edilebilmektedir . Kişi adlarının ayırt ediciliği yönünden yapılacak incelemede diğer işaretlerden farklı bir kriter de uygulanmamaktadır. Bu noktada tek başına bir öz addan veya soyadından oluşan işaretlerdense bunların birleşiminden oluşan işaretlerin ayırt edicilik göstermesi daha muhtemeldir . Bunun dışında öz ad veya soyadının kullanım yoğunluğu da değerlendirmede önem arz edebilir. Öz adın veya soyadının yaygınlığı ile ayırt edicilik gücü ters orantılı şekilde değişmektedir.
Kişi adlarının marka olarak tescilinde ilk akla gelen ihtimal kişinin kendi adını bu amaçla kullanmasıdır . Bununla beraber başka bir gerçek kişinin adının marka olarak tescil ettirilmesi de teorik olarak mümkündür. Ancak bunun için adı markada kullanılacak kişinin izninin alınması gerekir . Aksi halde bu tür bir marka tescili adın haksız kullanılması (TMK m.26/2) anlamına gelir .
Marka tescil başvurusunun reddini/markanın hükümsüzlüğünü gerektiren hallerden olan nispi ret nedenleri kötü niyetli (SMK m.6/9) başvuruların önlenmesi ile muhtelif Kanunların (SMK, TMK, TTK, FSEK) kişilere belli işaretler yönünden sağladığı önceki tarihli hakların korunmasına hizmet etmektedir . Bu kapsamda korunan işaretlerden birisi de kişinin adıdır. SMK m.6/6’ya göre, “Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.”
Başkalarının adının marka olarak tescili, diğer adın haksız kullanılması hallerine göre özellik arz eder. Adın haksız kullanılmasını önlemek için başvurulabilecek temel hüküm TMK m.26/2’dir. Ancak adın marka olarak tescil edilmiş olması halinde marka sahibi bu adı içeren işaret üzerinde mutlak bir hak elde eder (SMK m.7/2). Marka sahibinin bu hakka dayalı kullanımına engel olabilmek için markanın hükümsüz kılınması gerekir. Dolayısıyla ad üzerinde hakkın ihlali sonucunu doğuracak bir marka tescili gerçekleştirilmiş ise hak sahibi SMK m. 6/6 ile kendisine tanınan hakka dayanarak markanın hükümsüzlüğünü talep edebilir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin E. 2005/13792 K. 2007/553 T. 22.01.2007 sayılı kararma konu olayda 3. kişiye ait bir adın/müstehar adın izinsiz biçimde marka olarak tescilinin hükümsüzlük yaptırımına tabi olduğu ifade edilmiştir.
Kişinin adımn ve fotoğrafımn marka tescil başvuruları yönünden bir itiraz nedeni olarak öngörülmüş olması, bu kişisel değerlere ilişkin TMK ile sağlanan kişilik hakkı korumasının marka hukuku alanındaki yansımasıdır . Dolayısıyla SMK m.6/6’ya dayalı bir itirazda bulunabilmek için ilk koşul marka başvurusunun kişinin adı üzerindeki kişilik hakkım ihlal edecek nitelikte olmasıdır. Zira kişi isimlerinin marka olarak tescil edilmesinde üçüncü kişinin kişilik haklarının zedelenmemesi ve haksız rekabet oluşturmaması gerekmektedir.
Öte yandan, adı izinsiz şekilde markada kullanılan kişinin SMK m.6/6’ya dayalı olarak itirazda bulunabilmesi için mutlaka tanınmış (şöhret sahibi) bir kişi olması gerekmez. İşaretin bütününün bu kişiyle ilişkilendirilmesi yeterlidir .
Sonuç olarak, SMK m.6/6’da düzenlenen önceki tarihli haklara dayalı itirazlar hak sahibi tarafından ileri sürülebilir. Başkasının adını içeren markalara karşı itirazda bulunabilecek kişi, adın kullanımı sebebiyle kişilik hakkı saldırıya uğrayan hak sahibidir. Bu içerikteki bir markanın tescil edilmiş olması halinde hükümsüzlük davası açabilecek kişi de yine bu hak sahibidir. Kişinin izni olmaksızın adının marka olarak tescil edilmesi TMK m. 24 vd maddeleri ve özellikle 26/2 anlamında adın haksız kullanılması şeklinde değerlendirilir. Bu sebeple bir kişinin adı marka olarak tescil edilmek isteniyorsa onun izni alınmalıdır.
1-Davacı … açısından hükümsüzlük talebinin değerlendirilmesi:
Davalı … Ltd. Şti.’nin yapmış olduğu “…” isim markasının tesciline ilişkin … no.lu, 26.01.2018 tarihli ve 35. sınıfta yapılan başvurunun TPMK internet kayıtlan incelendiğinde işbu davanın açıldığı 03.05.2018 tarihinden sonra (06.02.2020 tarihi itibariyle) işlemden kaldırıldığı, davalının söz konusu marka başvurusunun izahı yapılan mevzuat ve sunulan deliller kapsamında değerlendirildiğinde SMK m.6/6 aykırılık teşkil ettiği, yine tarafların akrabalık ilişkileri ve birbirilerini uzun süredir tanıdıkları, aynı sektörde faaliyet gösterdikleri dikkate alındığında 6/9’a aykırılık teşkil ettiği, mevcut TPMK site bilgilerinden yola çıkıldığında, davalının başvurusu işlemden kalktığından ötürü, dava tarihi itibariyle tescil edilmiş bir markadan söz edilemeyeceği, başvurunun dava sürecinde işlemden kaldırıldığı dikkate alındığında -başvurunun sonuçlanması beklenerek yargılamaya devam edilebileceği dikkate alındığında- davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı … açısından hükümsüzlük talebinin değerlendirilmesi:
Davalı taraflardan … Ltd. Şti.’nin yapmış olduğu “…” isim markasının tesciline ilişkin … no.lu, 26.01.2018 tarihli ve 35. sınıfta yapılan başvurunun TPMK internet kayıtları incelendiğinde işbu davanın açıldığı 03.05.2018 tarihinden sonra (11.02.2020 tarihi itibariyle) işlemden kaldırıldığı, davalının söz konusu marka başvurusunun izahı yapılan mevzuat ve sunulan deliller kapsamında değerlendirildiğinde SMK m.6/6 aykırılık teşkil ettiği, yine tarafların akrabalık ilişkileri ve birbirilerini uzun süredir tanıdıkları, aynı sektörde faaliyet gösterdikleri dikkate alındığında 6/9’a aykırılık teşkil ettiği, mevcut TPMK site bilgilerinden yola çıkıldığında, davalının başvurusu işlemden kalktığından ötürü, dava tarihi itibariyle tescil edilmiş bir markadan söz edilemeyeceği, başvurunun dava sürecinde işlemden kaldırıldığı dikkate alındığında -başvurunun sonuçlanması beklenerek yargılamaya devam edilebileceği dikkate alındığında- davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
3-Davacı … açısından hükümsüzlük talebinin değerlendirilmesi:
Davalı … Şti.’nin yapmış olduğu “…” isim markasının tesciline ilişkin … no.lu, 16.11.2017 tarihli ve 35. sınıfta yapılan başvurunun TPMK internet kayıtları incelendiğinde, söz konusu isim markasının … tescil no. ile 03.02.2020 tarihinde davalı tarafından tescil edildiği, TPMK internet kayıtlan incelendiğinde söz konusu markanın işbu davanın açıldığı 03.05.2018 tarihinden sonra (03.02.2020 tarihi itibariyle) tescil edildiği, davalının söz konusu tescilli markasının izahı yapılan SMK m.6/6 ve m.6/9’a aykırılık teşkil ettiği, davalı adına hali hazırda tescilli “…” markasının hükümsüzlüğünü işbu dava ile isteyebileceği, başlangıçtaki eksik olan tescilli marka bulunmamasınından kaynaklanan eksiklikliğin dava görülürken tamamlandığı, şu hale göre davalı adına tescilli “…” markası açısından SMK m.6/6 ve m.6/9’ aykırılık sebebiyle hükümsüzlük şartının oluştuğu sonucuna ulaşılmış, … no.lu markanın hükümsüzlüğüne sicilden terkinine karar vermek gerekmiştir.
4-Davacı …’in Haksız rekabete dayalı taleplerinin değerlendirilmesi;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Somut olaya dönüldüğünde; Davacının kendi adı olan “…” isminin, davacı tarafından tescil edilmesi için yapılan…no.lu, 04.01.2018 tarihli başvurunun, … tescil numarası ile 22.05.2019 tarihinde tescil edildiği, bu isim markasının davacı… adına halihazırda 14. ve 35. sınıflarda tescil edildiği, bu süreçte davalı itirazları sebebiyle davacı …’in herhangi bir hak kaybına uğramadığı (kendi isim adını TPMK nezdinde marka olarak tescil ettirebildiği), raporda da tespit olunduğu üzere davalı itirazlarının SMK’dan kaynaklanan hakların meşru zeminde kullanılması mahiyeti taşıdığı ve esasa yönelik hukuki değerlendirmeye/tartışmaya açık olgulara (karıştırılma ihtimali, gerçek hak sahipliği, seri marka algısı yaratıp yaratmama vs.) ilişkin olduğu, dolayısıyla salt itiraz etme olgusunun tek başına haksız rekabet teşkil etmeyeceği dikkate alındığında izahı yapılan TTK md. 54 ve TTK md. 55/l-a (4) kapsamında haksız rekabete oluşmayacağı sonucuna ulaşılmış, yine davacının haksız rekabete dayalı taleplerinin ve buna dayalı manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacılar …, … VE …’İN Manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesi;
TMK Madde 24 – “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir. Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır. ” Madde 25 -” Davacı, hakimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini isteyebilir. Davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi ya da yayımlanması isteminde de bulunabilir. Davacının, maddi ve manevi tazminat istemleri ile hukuka aykırı saldırı dolayısıyla elde edilmiş olan kazancın vekaletsiz iş görme hükümlerine göre kendisine verilmesine ilişkin istemde bulunma hakkı saklıdır…” Madde 26 – “Adının kullanılması çekişmeli olan kişi, hakkının tespitini dava edebilir. Adı haksız olarak kullanılan kişi buna son verilmesini; haksız kullanan kusurlu ise ayrıca maddi zararının giderilmesini ve uğradığı haksızlığın niteliği gerektiriyorsa manevi tazminat ödenmesini isteyebilir.” hükümlerine amirdir.
İzahı yapıldığı üzere tarafların akrabalık ilişkileri ve birbirilerini uzun süredir tanıdıkları, aynı sektörde faaliyet gösterdikleri dikkate alındığında davalı … Ltd. Şti.’nin yapmış olduğu marka tescil başvurularının 6/9’a aykırılık teşkil ettiği kötüniyetli olduğu, izahı yapılan TMK hükümleri kapsamında aynı zamanda kişilik haklarına saldırı ve adın haksız kullanımı olduğu şu hale göre manevi tazminat şartlarının tescil başvurusuyla oluştuğu her ne kadar … ve … ibareli başvurular neticelenmemiş ise de bu durumun tazminatı ortadan kaldırmayacağı, eylemin ağırlığı paranın alım gücü hak ve nesafet gözetildiğinde 3000’er TL manevi tazminatın yerinde olduğu anlaşılmakla bu miktarlar üzerinden talebin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı, sunulan bilirkişi raporu ve izahı yapılan mevzuat kapsamında, davacılar … ve …’in hükümsüzlük davalarının konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına, …’in açmış olduğu hükümsüzlük davasının kabulüne, yine kişilik haklarına saldırı ve adın haksız kullanımı niteliğinde teşkil eden başvurular yönünden açılan manevi tazminat davalarının kısmen kabulüne, her ne kadar başvurular davalı … Ltd. Şti. tarafından yapılmış ise de diğer davalıların şirket yöneticisi ve ortağı oldukları anlaşılmakla haksız fiilden şirketle birlikte sorumlu oldukları anlaşılmakla takdir edilen tazminatın davalılardan tahsiline, yine davalı …’in yasal şartları oluşmayan haksız rekabet ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacı …’in … nolu ” … ” ibareli markanın hükümsüzlüğü istem ile açmış olduğu davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla bu hususta KARAR VERİMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davacı …’in … nolu ” … ” ibareli markanın hükümsüzlüğü istem ile açmış olduğu davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Davacı …’in açmış olduğu hükümsüzlük davasını KABULÜ ile; davalı … Şti adına TPMK nezdinde … nolu ile tescilli ” … ” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, SİCİLDEN TERKİNİNE,
4-Davacı …’in haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve durdurulmasına yönelik açmış olduğu davanın REDDİNE,
5-Davacı …’in manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; takdiren 3.000,00 TL’nin davalılardan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
6-Davacı …’in manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; takdiren 3.000,00 TL’nin davalılardan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
7-Davacı …’in manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; takdiren 3.000,00 TL’nin davalılardan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
8-Davacı …’in açmış olduğu manevi tazminat davasının REDDİNE,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 614,79 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 578,89 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
10-Açılan Hükümsüzlük Davaları Yönünden; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 6 maddesi gereği davacılar …, … ve … yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalı … Ltd. Şti. den alınarak kendisini vekille temsil ettiren bu davacılara ödenmesine,
11-a)Haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve durdurulmasına yönelik açılan dava yönünden; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacı …’ten alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10/3 maddesi uyarınca hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
12-Açılan Manevi Tazminat Davalarının Kabul edilen Kısmı Yönünden;
a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 3.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacı …’e verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 3.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacı …’e verilmesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 3.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacı …’e verilmesine,
13-Açılan Manevi Tazminat Davalarının Reddolunan Kısmı Yönünden;
a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10/2.maddesi uyarınca hesap olunan 3.000,00 TL vekalet ücretinin davalı …’ ten alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10/2.maddesi uyarınca hesap olunan 3.000,00 TL vekalet ücretinin davalı …’ ten alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10/2.maddesi uyarınca hesap olunan 3.000,00 TL vekalet ücretinin davalı …’ ten alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
14-Davacı tarafından yapılan: 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 203,75 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.203,75 TL üzerinden ret ve kabule göre takdiren hesaplanan- 1.000,00 TL’si ve 71,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 1.071,80 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
15-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından; bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
16-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/02/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸