Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/233 E. 2021/71 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/233
KARAR NO : 2021/71

DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/08/2016
KARAR TARİHİ : 18/02/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket … Şti. ile … A.Ş. Arasında akdedilen 10.08.2015 tarihli Prodüksiyon Protokolü uyarınca, …’in …’ın sunuculuğunu yaptığı “…’la” isimli programın yapımını gerçekleştirdiğini ve programın müvekkili şirket tarafından …’ye ait … logolu televizyon kanalında yayınlatıldığını, Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, yeni sezon olan Eylül 2016-Haziran 2017 dönemi boyunca devam eden sezon boyunca, …’in, Program’ın yapımını müvekkili şirketi …’e yapmakla yükümlü olduğunu, ayrıca müvekkil şirket…’ın aynı madde uyarınca Gelecek Sezonlar için de opsiyon hakkı bulunduğunu, … ile müvekkili şirketlerin 2015 Eylül ayı yayın sezonundan başlayan süreçte, uzun süreli bir sözleşme ilişkisine girdiklerini, ancak …’in, … 19. Noterliği’nin … tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile başlayan süreçte, müvekkili şirket …’ın ödemelerini geciktirdiği, eksiksiz olarak yapmadığı ve Program nedeniyle müvekkili şirket …’a uygulanan idari para cezasından sorumlu olmadığı gerekçeleriyle taraflar arasındaki Sözleşme’yi … 19. Noterliği’nin …tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile haksız ve kötüniyetli olarak feshettiğini, …’e gönderilen birçok ihtarnamede müvekkili şirketin vadesi gelmiş ancak ödenmemiş herhangi bir borcu olmadığı, ödemelerin karşılıklı mutabakat halinde yapıldığı, RTÜK idari para cezasından Sözleşme’nin 13. maddesi uyarınca …’in sorumlu olduğunun izah edildiğini, ancak …’in hangi ödemelerin geciktirildiği, vadesi gelmiş ancak ödenmeyen hangi alacaklarının olduğunu izah edemediğini, Sözleşme’nin açık hükmüne rağmen RTÜK idari para cezasından müvekkili şirketin sorumlu olduğunu iddia ettiğini, …’in Program’ın yayını için başka kanallar ile görüştüğünü ve son olarak davalı ile anlaşma sağlandığını, … ile müvekkili şirket … arasındaki Sözleşme yürürlükteyken müvekkili şirketlerin yayın planlamalarını doğal olarak Program’ın …’de yayınlanacağını düşünerek yaptıklarını, aksi yönde medyada yer alan haberler nedeniyle …’e, … 11. Noterliği’nin … tarihli … yevmiye numaralı ihbarnamesi gönderilerek, Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, Program’ın 2. Sezon olan Eylül 2016-Haziran 2017 dönemi için de yürürlükte olduğu ve müvekkili şirketin gelecek sezonlar için de opsiyon hakkı bulunduğunun hatırlatıldığını, Sözleşme’nin 6. maddesinin 2. paragrafı uyarınca, …’in Prodüksiyon Süresi ve Opsiyon Süresi boyunca herhangi bir üçüncü kişiye programın herhangi bir gelecek ya da ek sezonunun yapımını ve/veya geliştirilmesini teklif etmesi ve/veya böyle bir konuyu müzakere etmesinin yasak olduğunun belirtildiğini, müvekkili şirket …’in bu ihbarnameyi göndermesindeki amaç, medyada yer alan haberler ve kulaktan kulağa dolaşan bilgiler olduğunu, ancak müvekkili şirketin bu duyumlara bu aşamada itibar etmeyerek, sadece …’e Sözleşme hükümlerini hatırlatmak istediğini, …’in, Program’ın yayını için üçüncü kişiler ile görüştüğü bilgileri yoğunlaştığından, müvekkili şirket …’ın, … 11. Noterliği’nin … tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesini göndererek, Sözleşme’nin 6. maddesinin 2. fıkrası uyarınca üçüncü kişiler ile müzakere etmesinin Sözleşme’ye aykırı olduğunun tekrar belirttiğini, konunun müvekkili şirketin bağlı olduğu grup şirketlerinin merkezi olan … tarafından da takip edildiğinin belirtilerek, …’tan kendilerine iletilen yazının Türkçe tercümesi ile gönderilerek Sözleşme’ye aykırı eylemlerine son verilmesinin istenildiğini, … tarafından söz konusu ihtarnamelere cevap verilmediğini, müvekkili şirket tarafından gönderilen … 25. Noterliği’nin … tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile, Program’ın önümüzdeki sezonda taraflar arasındaki Sözleşme uyarınca müvekkili şirket için yapılması gerektiği, müvekkili şirketin Program’ın yayınlanması için gerekli hazırlıkları yaptığı, önceki sezonda olduğu gibi 22.08.2016 tarihinde yayına hazır hale getirilmesini, bu tarihe kadar yayına yetişmeyecekse bilgi verilmesinin istenildiğini, bunun üzerine, … tarafından keşide edilen … 19. Noterliği’nin … tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile; ödemelerin geciktirildiği, eksik ödendiği ve RTÜK idari para cezasından sorumlu olmadıkları yönündeki haksız ve dayanaksız iddiaların tekrarlandığını, buna ek olarak müvekkili şirketin …’in sürekli ücret artışı talebinde bulunması nedeniyle hiçbir yükümlülüğü olmamasına rağmen gerçekleştirmeye gayret gösterdiği ek projelerin gerçekleşmemesini gerekçe göstererek, Sözleşme ilişkisinin kendisi için çekilmez hale geldiğini iddia ettiğini, müvekkili tarafından …’e gönderilen, … 11. Noterliği’nin … tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile …’in müvekkil şirkette vadesi gelmiş olmasına rağmen ödenmemiş herhangi bir alacağının olmadığını, bu iddia edilen alacakların hangi alacaklar olduğunun dahi açıklanamadığı, RTÜK cezasından muhatabın sorumlu olduğunun sabit olduğu ve ek projelerin müvekkil şirketin iyiniyetli bir girişimi olduğunu, herhangi bir taahhüt üstlenilmediği, Sözleşme’nin devamının, bu ek projelere bağlı olmasının mümkün olmadığı izah edilerek, muhatabın Sözleşme çerçevesindeki yükümlülüklerini yerine getirmesinin istenildiğini, …’in 10.08.2016 tarihli ihtarnamesinde, …’in Program ile ilgili üçüncü kişiler ile görüştüğüne ilişkin bilgilerin doğru olmadığının ilk kez dile getirildiğini, ancak bu süreç içerisinde, … ile yapılan toplantılarda ve tarafların yetkilileri arasındaki mesajlaşmalarda …’in açık bir şekilde …ile görüştüğünün belirtildiğini, davalıya aynı tarihte … 11. Noterliği’nin … tarihli … yevmiye numaralı ihtarname gönderilerek, … ile müvekkil şirket … arasındaki Sözleşme’nin devam ettiğinin, Program’ın yayını için … ile görüşme yapmalarının haksız rekabet teşkil edeceğinin belirtilerek bu eylemlere son verilmesinin istenildiğini, …’e tebliğ edilen 16.08.2016 tarihli ihtarnameden sonra, …,’in bu ihtarnameye cevap vermeden aynı gün tebliğ edilen ihtarnamesi ile Sözleşme’yi feshettiğini bildirdiğini, …’in, 16.08.2016 tarihli fesih ihbarnamesinden 2 gün, … ve davalıya gönderilen 17.08.2016 tarihli ihtarnamelerden 1 gün sonra, 18.08.2016 tarihinde, …’in Program’ın yeni sezonda …’de yayınlanması hususunda anlaşma sağladığı haberlerinin yapıldığını, akabinde aynı gün akşam saatlerinde davalıya ait televizyon kanalında, Program’ın Pazartesi günü (22.08.2016 tarihinde) davalıya ait televizyon kanalında yayınlanmaya başlanacağı yönünde tanıtım videoları yayınlandığını, davalının baştan itibaren … ile Program’ın yeni sezonda kendi kanalında yayınlanması hususunda görüştüğünü, müvekkili şirket ile … arasındaki Sözleşme’nin feshedilmesini beklediğini ve …’i feshe yönelttiğini ve tüm ihtarlara rağmen Program’ın kendi kanalında yayınlanması hususunda anlaşma yaptığını, davalının daha yüksek bir bedel vererek, …’i Sözleşmeyi ihlale ve feshe yönlendirdiğini, bu eyleminin haksız rekabet çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini, avalının hukuka aykırı eylemleri nedeniyle müvekkile şirketlerin uğradığı ve uğrayacağı zararların telafi edilemeyecek kadar yüksek olduğunu, müvekkili şirketlerin reklam gelirleri dahil uğrayacağı zararların büyük olduğunu, hiçbir kusuru olmamasına rağmen, ödemelerini geciktiren, ödemeyen bir şirket olarak gösterilmesinin, önemli olan bir programının rakip bir kanala geçmesi nedeniyle itibarının zedelendiğini, beyanla öncelikle, davalının haksız rekabet teşkil eden eylemleri nedeniyle müvekkil şirketin telafisi imkansız zararlara uğrayacağı dikkate alınarak, davalıya ait … logolu kanalda 23.08.2016 tarihinde yayınlanacağı ilan etmesi nedeniyle gecikmesinde sakınca bulunan bir hal söz konusu olduğundan, davalı tarafa tebligat yapılması beklenmeden ve duruşma yapılmaksızın …’ın sunuculuğunu yaptığı Program’ın davalı tarafından yayınlanmasının önlenmesine yönelik tedbir kararı verilmesini ve bu suretle haksız rekabetin tespiti ve men’ini, verilecek tedbir kararının davalı tarafa ve ilgili mercilere tebliğini, davalının haksız rekabet teşkil eden eylemlerini kötüniyetle işlemiş olması nedeniyle kusuru sabit olduğundan müvekkili şirketlerin uğradığı tespit edilecek maddi zararların şimdilik 1.000 TL’sinin tahsilini, müvekkili şirketlerin izleyiciler, diğer yayıncı kuruluşlar ve yapımcılar nezdinde itibarının zedelenmiş olması nedeniyle, muhatabın kusurunun ağırlığı ve ekonomik durumu dikkate alınarak 100.000 TL tutarında manevi tazminata hükmedilmesini ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacılar tarafından iddia edilen haksız feshin öncelikli olarak ispatlanması ve huzurdaki dava için bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacıların …’la isimli programa ilişkin olarak … A.Ş. ile aralarındaki sözleşme kapsamında …’in sözleşmeyi ihlal ettiği, haksız olarak feshettiği ve …’i bu feshe müvekkili şirketin yönlendirdiğinden bahisle huzurdaki davayı ikame ettiğini, Sözleşme’nin haksız feshedildiğini tespit ettirmek yerine, sanki bu haksız fesih bir mahkeme kararıyla tespit edilmişçesine, bu “haksız feshe” yol açtığı iddiasıyla müvekkil şirkete dava açtıklarını, davanın incelenebilmesi için öncelikle … ile davacılar arasındaki sözleşmenin feshi nedenleri ve sürecinin incelenmesi gerektiğini ve feshin haksız olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerektiğini, davacılar ile … arasındaki sözleşmenin haksız feshine yönelik herhangi bir dava bulunup bulunmadığının bilinmediğini, bu ihtilafın çözüme kavuşturulduğu dava, ancak davacılar lehine sonuçlanıp kesinleştiği takdirde huzurdaki davanın görülebilir hale geleceğini, davacıların asıl ve tek muhatabının … olması gerektiğini, davacıların … ile aralarındaki hukuki ihtilafı çözüme kavuşturmak yerine yalnızca müvekkili şirkete huzurdaki davayı açmış olmalarının hukuki bir hata olduğunu, … ile aralarındaki bir sözleşmenin feshedilmiş olması sebebi ile söz konusu sözleşmeye taraf olmayan ve hatta … ile herhangi bir sözleşme dahi akdetmemiş olan müvekkili şirketin davacıya karşı sorumlu olmadığını, sözleşmenin tarafı olmayan müvekkili şirketin, davacılar ile … arasında akdedilmiş olan ve davacılar tarafından halen yürürlükte olduğu iddia edilen yapım sözleşmesinin içeriğinden, sözleşmenin halen yürürlükte olup olmadığından, sözleşme iddia edildiği gibi feshedilmiş ise hangi nedenle feshedildiğinden ve iddiaya göre haksızlığından haberdar olmadığını, söz konusu programa ilişkin olarak müvekkili ile … arasında sözleşme yapılmış olduğu düşünülse dahi bu durumun haksız rekabet teşkil etmeyeceğini, …’in davacıların müşterisi değil tedarikçisi olduğunu, müşteri konumunda olan kişinin bizzat davacının kendisi olduğunu, müvekkilinin …’i davacılar arasındaki sözleşmesini feshe yöneltmediğini, bunun mümkün olmadığını, davacıların bu yöndeki iddialarının yasal temeli olmadığını, davanın müvekkili şirkete zarar vermek kastı ile ikame edildiğini, ayrıca müvekkili şirketin davaya konu …’la isimli programın yapımı için … ile herhangi bir sözleşme imzalamadığını, …’la isimli programın bir evlilik programı olduğunu, bu nitelikteki programların genel yapısı itibari ile belirli periyotlarla farklı kanallara geçiş yapmalarının günümüz şartlarında sıradan hale geldiğini, davacıların tazminat talep edebilmeleri için öncelikle haksız rekabetin varlığını yani müvekkili şirketin yöneltmesi sonucunda …’in davacılar ile olan sözleşmesini ihlal etmiş olduğunu, daha sonra ise zarara uğradığını ispat etmeleri gerektiğini, Müvekkili şirketin Program’a ilişkin … ile sözleşme imzalamış olmasının, davacıların aynı formattaki programı … ile yapmasına engel teşkil etmediğini, davacıların … ile sözleşmeyi akdettikleri anda dahi söz konusu programın başka bir kanalda da yayınlanma ihtimaline vakıf olduklarını, davacıların bu durum nedeniyle zarara uğradıklarını iddia etmelerinin tamamen mesnetsiz ve mantık dışı olduğunu, davacıların hangi sebeple müvekkili şirkete zarar iddiasını yönelttiklerinin anlaşılmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava, haksız rekabetin tespiti, men’i ve maddi ve manevi tazminat talepli davadır.
Dosyada taraflarca bildirilen deliller toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi heyeti oluşturularak bilirkişi raporu alınmıştır.
Dosya kapsamında alınan 14.01.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle”…haksız rekabetin unsurlarının oluşmadığı…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği, 23.11.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle “…Kök raporda belirtildiği şekilde, davalının …’le arasındaki ilişkinin özellikle medya sektörü dikkate alındığında hukuka uygun olduğu kaldı ki rekabet ortamının bu şekilde tesis edilebileceği, davalı ile … arasında sözleşmenin fesih tarihinden önce görüşmelerin olduğu tüm dosya kapsamı ile sübuta ermişse de, davalının … ile yaptığı görüşmelerde kanuni tarife uyar şekilde firmayı davacı ile yaptığı sözleşmeyi feshetmeye yönlendirip yönlendirmediği ispatlanamadığından ve sözleşme serbestisi gereği tarafların salt sözleşme görüşmelerinde bulunmasının haksız rekabet teşkil etmeyeceği, ancak bu görüşmeler sırasındaki iş ve eylemleri mahiyeti itibariyle örtüşmesi ihtimalinde bu hususun söz konusu olabileceği acıktır. Tüm dosya kapsamında yapılan yeniden incelemede davalı ile … arasında yapılan görüşmeler sırasında davalının sözleşmenin feshine neden olup olmadığı hususunda veri olmadığından kök raporda varılan kanaati değiştirecek yeni bir delil de sunulmadığından davalının haksız rekabet teşkil eden iş ve eylemlerinin olmadığı…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, TTK 54 vd. Maddeleri uyarınca , davalı kanalın dava dışı … şirketi ile sözleşme konusu TV programının transferi için görüşmesinin aldatıcı ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu iddiasına dayalı haksız rekabet ve buna bağlı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar ile dava dışı … şirketi arasında 10/08/2015 tarihli Prodüksiyon Protokolü ve 01/08/2016 tarihli ek protokol imzalandığı, davacıların programın gelecek sezonları içinde opsiyon hakkı bulunduğu, işbu protokol ile dava dışı firmanın, yayıncı kuruluş için dava konusu programın yapımcılığını üstlenmeyi, davacıların da işbu program karşılığı olan bedeli zamanında, tam ve eksiksiz ödemeyi taahhüt ettiği görülmüştür.
Davacılar ile dava dışı … arasında görülen … 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunun incelenmesinde, mezkur davanın tarafları arasında akdedilen prodüksiyon sözleşmesi mucibince, dava dışı … Şirketi’nin işbu dosya davacılarına göndermiş olduğu … 19. Noterliğinin… tarihli ihtarname ile fesih bildiriminde bulunduğu ancak ihtarnamenin incelenmesinde feshe ilişkin koşulların taraflar arasında imzalanan sözleşme çerçevesinde gerçekleştirilecek ödemelere ilişkin olduğu, ayrıca RTÜK cezasının … Şirketine yansıtılmasına ilişkin olduğu görülmüştür.
… Şirketinin, işbu dosya davacıları ile olan sözleşmeyi … tarihli … nolu ihtarname ile feshettiği dosya içerisindeki delillerden ve … 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından anlaşılmaktadır. Bu süreçte davacının, davalıya 01.07.2016 tarihinde ve 03.08.2016 tarihinde ihtarnameler göndererek … şirketi ile sözleşme imzalanması hususunda duyumlar alındığını bunün gerçekleşmesi halinde hukuki yollara başvurulacağı hususunda ihtarda bulunulduğu görülmektedir.
Davacının iddiası haksız rekabete dayalıdır. Bilindiği üzere haksız rekabet, TTK m.54 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, dürüstlük kuralına aykırı olarak ekonomik düzeni bozan, ekonomik düzenin aktörleri aleyhine sonuçlar doğuran hareket ve fiillerin tümünü ifade eder. Haksız rekabet hukuku da haksız fiilin bir türü olarak, haksız rekabet faili ile mağduru arasında dürüstlük kuralına uyma şeklinde hukuk düzeni tarafından tahmil edilen vazifeye muhalefet sebebiyle doğan bir zararı veya zarar tehlikesini bertaraf etmeyi amaçlayan hukuki bir kurumdur. Haksız rekabette korunan hak herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir hak olup bu hakkın mutlaka ticari bir işletme ile ilgili olmasına ve tarafların rakip olmasına da gerek yoktur.
Davacı davalının TTK 55/1- b hükmü çerçevesinde haksız rekabete sebebiyet verdiğini iddia etmektedir. TTK 55/1-b-1 bendine göre; “Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek” haksız rekabet sayılır. Madde gerekçesinde de belirtildiği Üzere; bir sözleşme, tarafları bağladığı gibi, çok istisnai kanuni istisnalar bir yana, sadece taraflarca ihlâl edilebilir ve sona erdirilebilir; ancak üçüncü kişiler taraflardan birini sözleşmeyi ihlâle veya sona erdirmeye yöneltebilir. Bir sözleşmenin salt “ihlâli” hukuka aykırıdır; ihlâl kavramı özünde hukuka aykırılığı içerir ve ifade eder. Bir sözleşmenin bir tarafının, açıkçası müşteri konumunda bulunan kişinin, haklı sebebi varsa, şartlar gerektirirse sözleşmeden doğan bir yükümlülüğünü yerine getirmeyi reddedebilir veya sözleşmeyi sona erdirebilir. Ancak, edimi yerine getirmemek veya sözleşmeyi sona erdirmek bir ihlâl ise hukuka aykırıdır. Sözleşme yönünden üçüncü kişinin sözleşmenin tarafını, yani müşteriyi kendisiyle sözleşme yapsın diye sözleşmeyi ihlâle veya sona erdirmeye yöneltmesi haksız rekabettir. Bent hükmü dikkate alındığında haksız rekabetin gerçekleşmesi için şu unsurların varlığı gerekir;
a) Önceden Başkasıyla Sözleşme Yapılması. Bent sadece ortada müşteri tarafından önceden yapılmış bir sözleşmenin bulunması halini düzenlemektedir. Ortada henüz bir sözleşmenin bulunmadığı, müzakerelerin devam ettiği bir aşamada müşterinin sözleşmeyi yapmaktan vazgeçmesi halinde bu bent kapsamında haksız rekabet gerçekleşmiş sayılmaz.
b) Sözleşmeye Aykırı Davranmaya Yöneltmenin söz konusu olması. Sözleşmeye aykırı davranmaya yöneltme, müşterinin önceden başkası ile yaptığı sözleşmeden cayması veya sözleşmeyi sonlandırması ya da feshetmesi için onun iradesi üzerinde etki doğuracak eylemlerde bulunmayı ifade eder. Başka bir deyişle yöneltmenin müşteinin kararını vermeye etkili olması gerekir.
c) Sözleşmeye aykırı davranmaya yöneltilen kişilerin “müşteri” olması. Bu bent anlamında haksız rekabeti gerçekleştirmede vasta kalınan süje “müşteri”dir. Müşteri’ler kapsamına perakendeci müşteriler kadar toptancı konumunda olan müşteriler, tüketiciler girer.
d) Kendisi ile sözleşme yapılabilmesini sağlamak amacı. Müşterinin başkasıyla yaptığı sözleşmeyi sona erdirmeye yönelten kişinin amacı müşterinin kendisi ile sözleşme yapmasını sağlamaktır.
Bu değerlendirmeler kapsamında TTK. 55/1-b hükmü müşterinin ayartılması halinde geçerli olup davacı ile sözleşmesini fesheden …’in müşteri sıfatı bulunmayıp tedarikçi sayılabileceği, TTK 55/1-b bendinde öngörülen sözleşmeyi ihlale yöneltmenin bir haksız rekabet sebebi olarak düzenlenmesinin sebebinin, müşterinin aldatılmasınn tacire göre daha kolay olması, bentte özellikle aldatılan kişilerin sınırlanması ve özellikle tacirlerin ya da tedarikçinin bu kapsama alınmamasının TTK 18/2’de öngörülen basiretli tacir gibi davranma ilkesinin söz konusu olması bir arada değerlendirildiğinde davaya konu uyuşmazlığa TTK 55/41-b hükmünün uygulanamayacağı kanaatine varılmıştır. Bununla birlikte davaya konu olayda genel hüküm niteliğindeki TTK 54 kapsamında bir rekabetin söz konusu olup olmayacağının da değerlendirilmesi gerekecektir.
TTK.nın 54 üncü maddesi , kanunun madde gerekçesine göre, tüm haksız rekabete ilişkin kuralların üzerine yapılandırıldığı iki taşıyıcı kolon içermektedir.
Birinci kolon, bütün katılanların menfaatine dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması gerekliliğini ifade etmektedir. Bu kolon bir taraftan, “bütün katılanlar” kavramı, diğer taraftan da, dürüst ve bozulmamış rekabet kurumu ile tanımlanmaktadır. Dürüst ve bozulmamış rekabet kavramları —İsviçre öğretisinde savunulan bir görüş uyarınca rekabetin niteliğini, başka bir deyişle “kalitesi’ni belirtmektedir. Eski kanun “iktisadi rekabetten söz ederdi. Bu kavram hukuki olmadığı gibi, anlam ve içeriği de belirsizdi; karşıt kavramı olan “iktisadi olmayan (gayri iktisadi) rekabet” ile anlamlandırılmak yoluna gidince de kavramı yorumlamak iyice zorlaşıyordu. Ayrıca, iktisadi rekabet “rakipler arası rekabet”i akla getiriyordu. Yeni metin dürüst ve bozulmamış rekabet kavramı İle hukuken tanımlanabilir. bir rekabeti vurgulamaktadır. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun da “bozulmamış”, “engellenmemiş”, “”kısıtlanmamış” rekabeti esas alır ve engellenmiş, bozulmuş, kısıtlanmış rekabete sonuçlar bağlar.
İkinci kolon, dürüst davranış kuralını tek başına temsil eder. Böylece 6762 sayılı Kanunda “sulistimal’de bulunan anlam ağırlığı, TTK.m.54’te “dürüstlük kuralı’na geçmiştir. Çünkü, İsviçre öğretisinde isabetle belirtildiği gibi, kötüye kullanma istisnat bir hukuk kuralı olup dar bir uygulama alanına sahiptir. 6762 sayılı Kanunun 56 nci maddesine göre bir eylemin haksız rekabet olabilmesi için dürüst davranış kurallarını ihlâl etmesi yetmez. Bu ihlâlin ayrıca iktisadi rekabetin kötüye kullanılması niteliğini taşıması da gerekir.
Dürüst davranma kuralı ise artık haksız rekabetin tanınmasında (teşhisinde) belirleyicidir. Hukuka uygun ve bozulmamış rekabet ortamında (ortamın her zaman piyasa olması şart değildir) tüm katılanlar piyasanın tüm aktörlerinin dürüst davranış kurallarına göre hareket edeceğine güvenir ve güvenmek hakkını haizdir. Dürüstlük kuralını ihlâl eden bu güvene aykırı hareket edilmiş olur. Bu da haksız rekabet oluşturur.
TTK 54 kapsamında haksız rekabetin söz konusu olabilmesi için; a. Ortada bir davranış olmalı, b. Bu davranış dürüstlük kuralına aykırı veya aldatıcı olmalı c. Bu davranış rekabeti bozmalı d. Dürüstlük kuralına aykırı olup rekabeti bozan bu davranış aynı zamanda katılanların menfaatine zarar vermelidir.
Somut olaya dönüldüğünde, öncelikli olarak davacılar ile dava dışı … Şirketi arasındaki sözleşmesel ilişkinin bozulması, … 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından da görüldüğü üzere, işbu dosya davalısının dava dışı şirkete sözleşmeyi feshetmesi yönünde ayartma yapması ile değil, dava dışı şirket ile davacılar arasında sözleşme konusu ödemelerin geciktirilip geciktirilmemesi ve RTÜK cezası konusunda çıkan anlaşmazlıklara ilişkin olduğuna ilişkindir. Mahkememizce bu anlaşmazlık sürecinde işbu dosya davalısı ile dava dışı şirketin sözleşme konusu TV programının transferi için yaptıkları görüşmelerin haksız rekabet teşkil edip etmediğine ilişkin yapılan inceleme doğrultusunda alınan bilirkişi raporunda, sektörel olarak bir şirketin, başka bir şirketin kanalında yayınlanan bir program için görüşmeler yapmasının tek başına haksız rekabete sebebiyet vermeyeceği, sözleşme taraflarının ihtilaf yaşadığının sektörde duyulması üzerine, sektör aktörlerinin kendi TV kanalında sözleşme konusu TV programını yayınlatmak için görüşmelerde bulunmasının “sözleşmeyi ihlale yöneltme” olarak değerlendirilemeyeceği tespit edilmiştir. Her ne kadar davacılar tarafından kendileri ile sözleşme imzalayan … ile davalı ile sözleşme imzalayan Soho Film ve programın format haklarının sahibi olan … Şirketinin organik bağ içerisinde hareket ettikleri ileri sürülmüşse de, davacılar ile dava dışı şirket arasında akdedilen yukarıda kısa açıklaması yapılan 10/08/2015 tarihli prodüksiyon sözleşmesinde, sözleşme konusu TV programının format haklarının … şirketine ait olduğu, davalı kanal ile dava dışı … firması arasında imzalanan 18/08/2016 tarihli sözleşmede de programın format haklarının … Şirketinde olduğu anlaşılmakla davalı bakımından bu durumun da somut olay bakımından haksız rekabete sebebiyet vermeyeceği kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, … 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası, hükme esas alınan bilirkişi raporları bir arada değerlendirildiğinde davalının, dava dışı …’le arasındaki ilişkinin medya sektörü dikkate alındığında hukuka uygun olduğu , davalı ile … arasında. sözleşmenin fesih tarihinden önce görüşmeler var ise de, davalının … ile yaptığı görüşmelerde kanuni tarife uyar şekilde firmayı davacı ile yaptığı sözleşmeyi feshetmeye yönlendirip yönlendirmediğinin ispatlanamadığı ve sözleşme serbestisi gereği tarafların salt sözleşme görüşmelerinde bulunmasının haksız rekabet teşkil etmeyeceği gözetilerek sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 59,30 TL karar harcının peşin yatırılan 1.724,83 TL’den mahsubu ile kalan 1.665,53 TL bakiye karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan maddi tazminat talebi yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan manevi tazminat talebi yönünden davalı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/02/2021

Katip …

Hakim …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.