Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/222 E. 2021/398 K. 12.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/39
KARAR NO : 2021/318

DAVA : Marka Hakkına Tecavüzün Tespiti, Önlenmesi, Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 29/01/2018
KARAR TARİHİ : 26/10/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkına Tecavüzün Tespiti, Önlenmesi, Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Fransa/Paris merkezli dünyaca ünlü bir firma olduğunu, dilekçede örnekleri bulunan markaların sahibi olduğunu, Türkiye’de de mağazalarının bulunduğunu, Davalı …’in … unvanlı oteller zincirinin işleticisi / sahibi olduğunu, Davalı …’ın; “…” içerisinde bulunan bir dükkanın yetkilisi olduğunu, Davalı …’ın; “…” içerisinde bulunan bir dükkanın yetkilisi olduğunu, Davalı …’in; … içerisinde bulunan bir dükkanın yetkilisi olduğunu, müvekkilinin şikayeti üzerine … C. Başsavcılığı ve … C. Başsavcılığı nezdinde yapılan soruşturmalara uyarınca davalılar aleyhine tespit edilen ürünlere el koyma kararları verildiğini ve ürünlere el konulduğunu, davalıların “Marka Hakkına Tecavüz” eylemini beraber ve irade birliği ile gerçekleştirmiş olduklarından hepsinin aleyhine tek dava açıldığını, Marka Hakkına Tecavüz eyleminin tespiti ceza kovuşturmaları ile sabit olduğunu ve ticarethanelerde ele geçen malların yedieminde bulunduğunu, …, … ve … işyerinin sahiplik durumu ne olur ise olsun “işyeri sorumlusu” , “işyeri yetkilisi” sıfatına sahip olduklarından hem cezai hem de hukuki sorumluluklarının bulunduğunu, … A.Ş.’nin işletmecisi olduğu … oteller zincirinin gayrimenkulün tamamı üzerinde tasarruf hakkına sahip olduğunu, tasarrufları altındaki bir gayrimenkulde kanuna aykırı bir eylemin, bir haksız fiilin işlenmekte olduğunu zaten bilmek zorunda olduklarını ancak buna ilişkin ihtarnamenin de gönderilmiş olduğunu bu sebeple haksız fiilin ikasını kolaylaştırdığını ve iştirak ederek asli fail olduğunu belirterek, davalıların müvekkilinin marka haklarına tecavüzünün tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine, dava konusu malların imhasına, 5.000,00 TL maddi ve 500.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsiline ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … markası otellerinin işletmecisi olduğunu, diğer davalılarla ve dava konusu ile herhangi bir maddi/hukuki ilişkisi bulunmadığını, davanın öncelikle husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak da açılamayacağını, markaya tecavüz halini oluşturacak fiillerden ve haksız fiil teşkili sağlayan şartların hiçbirini müvekkili şirketin gerçekleştirmediğini, davacının manevi tazminat taleplerinin de fahiş olduğunu ve adil olmadığını belirterek, davanın öncelikle husumet yokluğundan reddini, aksi halde esastan reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; maddi tazminat talebinin tespit edilebilir nitelikte olduğunu bu yüzden belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davalılar arasında dava arkadaşlığı bulunmadığını, davaların ayrılması gerektiğini, davacının maddi ve manevi zararlarından müvekkilinin tek başına ve ya diğer davalılarla birlikte sorumlu tutulamayacağını, … 5. Sulh Ceza Hakimliğince müvekkili hakkında iddianame düzenlendiğini ancak, müvekkilinin işyerinin sahibi, sorumlusu veya yetkilisi olmadığını bu nedenle pasif husumet nedeniyle davanın reddi gerektiğini belirterek, davanın müvekkili yönünden öncelikle husumet yokluğundan reddini, aksi halde davaların ayrılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, öncelikle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, ayrıca davanın belirsiz alacak davası açılmasında hukuki bir yararının bulunmadığını ve davanın belirli alacak davası olarak görülmesi gerektiğini, davalılar arasında hiçbir organik bağ bulunmadığını ve davaların ayrılması gerektiğini, dava konusu ürünlerin müvekkili tarafından 2014 yılında bir seyyar satıcıdan aldığını, müvekkilinin ilkokul mezunu olduğunu bu nedenle aldığı ürünlerin markası, lisansı, vb. özelliklerine dikkat etme, araştırma kabiliyetinin daha az olduğundan ürünlerle ilgili araştırma yapılmasının beklenemeyeceğini belirterek, davaların ayrılmasına ve müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin davanın tarafı olmadığını, müvekilinin işyerinde sigortalı olarak çalıştığını, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada bildirilen tüm deliller toplanmış, … ve … Asliye Ceza Mahkemesinde görülen ceza davaları, savcılık soruşturma dosyaları ve TPMK kayıtları dosyası dosyamız arasına alınmış, bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Mahkememize 21/01/2021 tarihli sunulan bilirkişi raporunda özetle; Dosyada arama el koyma kararlarına konu eşyaların, dosya kapsamında yer alan ceza mahkemesi kararları kapsamında; davacının tescilli markasına benzerlik teşkil edecek şekilde, tüketiciyi aldatma kabiliyetine sahip olduğu, marka hakkına tecavüz oluşturduğu, davalılardan … ve …’ın şirket yetkilisi olmaları sebebiyle, dava konusu el konulan eşyalara yönelik, marka hakkına tecavüz teşkil eden, tüketiciyi aldatma kabiliyetine sahip marka kullanımı sebebiyle yasal sorumluluklarını olduğu, davalılardan …’in el konulan eşyanın satıldığı yerde sigortalı çalışan olduğundan marka hakkına tecavüz teşkil eden, tüketiciyi aldatma kabiliyetine sahip marka kullanımı sebebiyle yasal sorumluluğunun olmadığı, davalı …, … ve … arasında ticari faaliyetlerini birlikte yürüttüklerini, tespit edilen taklit ürünlere ilişkin eylem birliği içerisinde olduklarını gösterir hukuki bir bağın dosya kapsamında mevcut olmadığı, davalı …’in tüketici kitlesi itibariyle; davacı markasının hedef tüketici kitlesiyle buluşması açısından kolaylaştırıcı etkiye sahip olduğu; ancak diğer davalılarla arasında yer sağlayıcı durumu dışında bir kazanç birliği, ticari faaliyetinin bulunmadığı ve sunulan kararların yer verdiği şekilde haksız eylemden ve buna yönelik durdurma, önleme gibi yaptırım uygulanması isteğini içerir, uyarı, ihtarın davacı tarafça gönderilmediği hususları tespit, görüş ve kanaatleri bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan ek bilirkişi raporunda özetle ; davacıya ait el konulan ürünler yönünden davalı …’dan 77.835,41 TL, davalı …’dan 348.030,16 TL ve davalı …’den 276.648,94 TL maddi tazminat talep edilebileceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
ISLAH
Davacı vekili 07/07/2021 tarihli talep artırım dilekçesi ile davalı …’dan 77.835,41 TL, davalı …’dan 348.030,16 TL ve davalı …’den 276.648,94 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
KANAAT VE GEREKÇE
İş bu dava 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış, Marka Hakkına Tecavüzün Tespiti, Önlenmesi, Maddi ve Manevi Tazminat talepli davadır.
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2- b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tesdili markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde bulundurulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımının tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara, 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde tüketiciler tarafından karışıklığa sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’nun kayıtlarından … markasının Tanınmış Marka statüsünde olduğu, çeşitli sınıflarda pek çok tescilinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Marka ihlalinin tespiti bakımından dosya içerisine alınan, davalılar aleyhine yürütülen ve sonuçlanan ceza dosyaları kapsamında yapılan incelemede, davalılardan … bakımından … 5. Sulh Ceza Hakimliğinin … D. İş sayılı dosyasında yer alan arama, el koyma tutanağında, davalının iş yeri yetkilisi olduğu adreste 38 adet küçük el çantası, 9 adet cep telefonu kılıfı, 30 adet cüzdan, 5 adet erkek kemeri, 3 adet tablet kılıfı tespit edilmiş akabinde … 3. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas …Karar sayılı dosyası kapsamında alınan raporda, davacı markasının aynen kullanıldığı, kullanılan kumaş ve derinin kaliteli olmadığı tespiti karşısında, sanık/ işbu dosya davalısı hakkında … kararı verildiği, diğer davalı … bakımından … 3. Asliye Ce3za Mahkemesinin … Esas ve … Karar sayılı dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunda, davalının iş yeri yetkilisi olduğu adreste 157 adet çanta, 8 çift ayakkabı, 114 adet cüzdan, 150 adet kemer tespit edilmiş, tespit edilen ürünlerde davacının markasının aynen kullanıldığı, el konulan ürünlerin aldatma yeteneğine sahip ve iltibasa yol açacak şekilde taklit kullanımlar olduğuna dair tespitler karşısında sanık/işbu dosya davalısı hakkında .. kararı verildiği, diğer davalı … bakımından … Sulh Ceza Hakimliğinin … D. İş sayılı dosyasında yer alan arama, el koyma tutanağında, 146 adet çanta, 52 adet cüzdan, 22 adet kemer, 11 çift ayakkabı, 2 çift çizme tespit edilmiş, ancak … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin …Esas… Karar sayılı dosyasında verilen kararda davaya konu el konulan ürünlerin bulunduğu adrese ait … Ltd. Şti. bünyesinde sigortalı olarak çalışan sanık/ işbu dosya davalısı olarak gösterilen …’in beraatine, şirket yetkilisi hakkında suç duyurusunda bulunulmasına dair karar verildiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nin 114. maddesi uyarınca, husumet ehliyeti dava şartı olup, aynı Kanunun 115. maddesi uyarınca, dava şartı noksanlığını taraflar her zaman ileri sürebilecekleri gibi, mahkemelerin de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının mevcut olup olmadığını araştırması gereklidir.
6100 sayılı HMK’nın 114. maddesinde açıkça sayılmamakla birlikte taraf teşkilinin dava şartlarından olduğu hususunda öğreti ve uygulamada duraksama bulunmamaktadır.
Öncelikle davalılardan … bakımından yapılan değerlendirmede, her ne kadar sigortalı olarak çalışanı olduğu iş yerinde yapılan tespitlerde ele geçirilen ürünlerin marka tecavüzü teşkil edecek şekilde kullanıldığı sabit hale gelmiş ise de, … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin …Esas, …Karar sayılı beraat kararında da görüldüğü üzere, davalı olarak gösterilen …’in iş yerinde sigortalı işçi statüsünde çalıştığı, şirket ortağı ya da yöneticisi olmadığı, TTK’nın 542/2. maddesine göre haksız fiil nedeni ile müdür veya müdürlerin, şirket ile birlikte sorumlu olduğuna dair hükmü karşısında işbu dosya davalısının şirket yetkilisi olmadığı gözetilerek sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesi ile davalılardan … bakımından davanın HMK 114/1-d maddesi uyarınca pasif husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalılardan … A.Ş bakımından yapılan incelemede
Ceza dosyaları kapsamında, marka hakkına tecavüz teşkil eden kullanımların davalıya ait …( … A.Ş) bünyesinde yer alan ve kira sözleşmeleri ile kullandırılan iş yerlerinde bulunduğu izahtan varestedir.
İşbu davalı bakımından asıl uyuşmazlık, kira mukaveleleri ile yer sağlayıcı sıfatını kazanan davalının, diğer davalılar tarafından gerçekleştirilen haksız markasal kullanımları bakımından sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yargıtay 11.HD’nin emsal 2016/1613 E. – 2017/6599 K., 2011/15509 E. – 2012/540 K. ve 2012/3350 E. – 2013/3597 K. sayılı ilamları ile Yargıtay HGK’nın 15.01.2014 tarih 1138/16 sayılı kararında da açıklandığı üzere, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un 5. maddesi ve 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 9.maddesi ile yer sağlayıcı ve aracı hizmet sağlayıcıların, tazminat sorumluluğu açısından, yayınlanan içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırma yükümlülüğü bulunmamaktadır. Ancak telif hakkı sahibi, devam etmekte olan tecavüz ve haksız rekabet eylemleri yönünden, bu eylemlerin tespiti, tecavüzün durdurulması, önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılması davalarını herkese karşı yöneltebilecektir.
Yüksek mahkemenin yerleşik içtihatlarında ve 6563 sayılı Elektronik Ticaret Kanunu’nda da vurgulandığı üzere, içerik sağlayıcı sıfatı bulunmayan internet yer ve hizmet sağlayıcı kuruluşların tazminat sorumluluğundan bahsedebilmek için, imkan sağladıkları içeriğin hukuka aykırı ve telif hakkına tecavüz niteliğinde olduğunu bilmeleri gerekir. Bunun için de önceden hak sahipleri tarafından uyarılmaları ve hukuka aykırı içeriği makul süre içerisinde kaldırmalarını yer ve hizmet sağlayıcı kuruluşlardan talep etmeleri gerekir. Ayrıca hak sahiplerinin, içeriğinin kaldırılmasını talep ederken, kendilerinin önceden elde edilmiş üstün hak sahibi olduklarını yaklaşık ispata yeterli delillerini de anılan kuruluşlara sunmuş olmaları gerekir.
Somut uyuşmazlığa dönüldüğünde, Davalı …’e ait ‘…’ markasının kullanıldığı adreslerde yer alan otellerin tamamının 5 yıldızlı lüks otel olarak tabir edilen oteller olduğu dolayısıyla ilgili otellerde konaklayan tüketici kitlesinin ekonomik seviyesinin yüksek olduğu ve …, … gibi tatil beldelerinde tatil yapmak isteyen yurt dışından gelen turistlerin tercih ettiği oteller olduğu bilinmektedir. Davacıya ait marka ise; ekonomik seviyesi yüksek olan tüketicinin tercih edebileceği pahalı bir marka olması sebebiyle davalı otel bünyesinde konaklayan ekonomik seviyesi yüksek tüketicinin tercih alanına girebilecek tüketim ürünleridir. Davalı …’in el konulan ürünlerin satışı için kiralayan sıfatı ile yer sağlayıcısı olduğu, aralarında kiracılık ilişkisi dışında başkaca bir ilişkinin var olmadığı, birlikte bir ticari faaliyet ve/veya kazanç ortaklığı bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Emsal Yargıtay kararları çerçevesinde, haksız marka kullanımının durdurulmasına yönelik yer sağlayıcının uyarılıp uyarılmadığı, uyarılara rağmen söz konusu haksız kullanımın sonlandırılmasına yönelik bir işlem ya da eylemde bulunup bulunmadığı hususuna dair somut olay bakımından yapılan incelemede, davacının, davalı … göndermiş olduğu … 7. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamede, davalı … ilişkin izinsiz ve lisanssız olarak satışa arz edilen davacının marka hakkını ihlal eden eşyalara yönelik yapılan arama el koyma işleminden haberdar edildiği, ihtarname içeriğinden açıkça anlaşılacağı üzere; 17.02.2017 tarihinde tespit edilen haksız eylemin, 22.03.2017 tarihli ihtarname ile davalı … bildirildiği, davalılardan …’ın yetkilisi olduğu, davalı Otel bünyesindeki mağazada satıldığı tespit olunan taklit mallara ilişkin arama ve el koyma işleminden sonra davalı …’in haberdar edildiği tespit edilmiş ise de, davaya konu … bünyesinde tespit edilen arama el koyma tutanaklarına konu ürünler ile ilgili ihtarname içerisinde somutlaştırılmış bir veriye dayanılmadığı, davalı’nın tespit edilen hangi yerde, nasıl bir eylemi durdurup sonlandırabileceği hususu yer almadığından, davalı Oteli’in haksız markasal kullanımlara iştirak açısından sorumlu tutulamayacağı kanaatine varılmıştır.
Diğer davalılar … ve … bakımından yapılan inceleme
… ve …’ın şirket yetkilileri olduğu, davaya konu ceza dosyalarından tespit edilen ve el konulan ürünlere yönelik tüketiciyi aldatma kabiliyetine sahip markasal kullanımları nedeni ile işbu davalıların marka hakkına tecavüz eylemini gerçekleştirdikleri sabit olmakla birlikte bu tecavüz nedeni ile tazminat sorumluluklarının da bulunduğu izahtan varestedir.
Davacı yan SMK 151/2/a maddesi kapsamında tazminat talep etmiştir.
6769 sayılı SMK’nun 151.maddesine göre; “(1) Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar. (2) Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır:
a) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir.
b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.
c) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(3) Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.
Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında özellikle markanın ekonomik önemi, markadan doğan haklara tecavüz edildiği andan itibaren geçerlilik süresi ve tecavüz sırasında markaya ilişkin lisansların sayısı ve çeşidi gibi etkenler gözönünde tutulur.
Somut olayda davacı tazminat seçimini SMK 151/2-a kapsamında tecüvüz eden davalıların markayı kullanmakla elde ettikleri kazanca göre talep etmiştir. Türk Borçlar Kanunu 50 maddesi uyarınca uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Davacı tarafın markasının tanınmış marka olması, davalıların piyasaya sürdüğü ürün miktarı ve hakkaniyet gereği bilirkişilerin ele geçirilen ürünler bakımından yapmış oldukları hesaplama sonucu sunmuş oldukları raporda belirtilen zarar miktarı olan davalılardan … bakımından 77.835,41 TL, diğer davalı … bakımından ise 348.030,16 TL maddi tazminat tutarı oluşa uygun görülmüş ve işbu davalıların markasal kullanımları nedeni ile elde ettiği karın bu miktardan aşağı olamayacağı kabul edilerek maddi tazminat olarak bu miktar kabul edilmiştir.
Davacı manevi tazminatta da talep etmiştir. Marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi manevi tazminat da talep edebilir. Mütecavizin kusurlu olması şartıyla, markası ile işletmesinin ticari hayattaki imajının ve kendisine duyulan güvenin sarsılması nedeniyle, marka sahibinin ticari ve kişisel varlığında meydana gelen olumsuz sonuçların ortadan kaldırılması amacıyla manevi tazminat ödenmesine karar verilebilir. Somut olayda bir kısım davalılar tarafından tüketici kitlesinin ekonomik seviyesinin yüksek olduğu, beş yıldızlı tanınmış bir otelde, taklit ürünleri ticari saha içinde satıma sundukları, davacı markaları tanınmış marka olduğundan ürünün üzerinde logo ve yazıyı gören tüketici için ürünün cazip hale geleceği, ancak raporda da tespit edildiği üzere ürünlerin kalitesiz malzeme ile üretilmiş olması gözetildiğinde, satış yapılan ticaret sahasının popülerliği de dikkate alındığında markanın itibarının başka ticaret sahalarında ele geçirilen ürünlere oranla daha fazla zarara uğrayacağı, tüketicilerin satın aldıkları ürünün, satın aldıkları konum itibari ile gerçek olduğuna inanma seviyelerinin daha yüksek olacağı, bir kısım davalıların, basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünü ihlal ederek, davacıya ait markayı ve logoyu taşıyan ürünleri taklit olduğunu bilerek satışa sunduğu ve davacıların marka hakkına tecavüz eylemini gerçekleştirdiği eylemin aynı zamanda haksız rekabete neden olduğu anlaşılmaktadır. Bir kısım davalıların, davacının marka hakkına tecavüz eylemi aynı zamanda kusur niteliğinde olduğundan davacının manevi tazminata hak kazanacağından hareket ile somut olayın özelliği hak ve nesafet ilkesi gereği 300.000-TL manevi tazminatın ödenmesine de karar verilmesi gerekmiş, fazlaya ilişkin kısım sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet vereceğinden reddi gerekmiştir.
Tüm bu açıklamalar muvacehesinde toplanan deliller, ceza dosyaları, hükme esas alınan denetime elverişli bilirkişi raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalılardan … ve …’ın kullanımlarının, davacının marka haklarına tecavüz ettiğinin tespti ile, bu tecavüzlerin durdurulmasına, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu bağlamda davaya konu ürünlerin kararın kesinleşmesi ile birlikte acele imhasına, davalılardan … yönünden açılan davanın esastan reddine, davalılardan … yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, 77.835,41 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı … alınarak, davacıya verilmesine, 348.030,16 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı … alınarak, davacıya verilmesine, 300.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı … ve … müştereken ve müteselsilen tahsili ile, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, tecavüz eylemi aynı zamanda haksız fiil teşkil ettiğinden masrafı davalılar … ve …’a ait olmak üzere hükmün ilanına karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, davalılardan … ve …’ın kullanımlarının, davacının marka haklarına tecavüz ettiğinin tespti ile, bu tecavüzlerin durdurulmasına, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu bağlamda davaya konu ürünlerin kararın kesinleşmesi ile birlikte acele imhasına,
2-Davalılardan … yönünden açılan davanın esastan REDDİNE,
3-Davalılardan … yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
4-77.835,41 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı … alınarak, davacıya verilmesine,
5-348.030,16 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı … alınarak, davacıya verilmesine,
6-300.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı … ve … müştereken ve müteselsilen tahsili ile, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
7-Hüküm Hüküm özetinin Türkiye çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde masrafı davalılar … ve …’a ait olmak üzere bir kez ilanına,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 49.583,87 TL karar harcından peşin yatırılan 8.624,14 TL ve ıslah ile yatırılan 11.911,80 TL olmak üzere toplam 20.535,94 TL’nin mahsubu ile kalan 29.047,93 TL bakiye karar harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen marka tecavüzü talepleri yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
10-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat miktarı yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 10.918,60 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
11-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat miktarı yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 32.812,11 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
12-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat miktarı yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 29.450,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
13-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen dava yönünden davalı … A.Ş vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı … A.Ş’ye verilmesine,
14-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen dava yönünden davalı … vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı …’e verilmesine,
15-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat miktarı yönünden davalı … vekili yararına hesap olunan 13.450,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı …’a verilmesine,
16-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat miktarı yönünden davalı … vekili yararına hesap olunan 13.450,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı …’a verilmesine,
17-Davacı tarafından yapılan: 3.750,00 TL bilirkişi ücreti, 1.570,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 5.320,00 TL ve 20.535,94 TL harç (peşin+başvuru+ıslah) olmak üzere toplam 25.891,84 TL yargılama giderinin davalılar … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine,
18-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.26/10/2021

Katip
¸

Hakim
¸