Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/220 E. 2022/121 K. 13.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/220 Esas
KARAR NO : 2022/121

DAVA : Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/04/2018
KARAR TARİHİ : 13/09/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde ve sonraki aşamalardaki beyanlarında özetle; …’nin sahibi olan ABD’de mukim … şirketinin, marka kullanım hakkı ile beraber şirkete ait gayrimenkul danışmanlığı iş sistemini bir franchise hakkı altında toplayarak her ülkede bir kişi veya kuruma verdiğini, bu hakkın … markasının kullanımını da kapsadığı, bu hakkın Türkiye’de davacılardan …’ın sahibi ve yetkilisi olduğu …A.Ş.’ye (Davacı Şirket) verildiğini, davacı Şirketin Master Franchise sıfatı ile Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde mukim üçüncü kişilerle tali franchise (lisans) sözleşmeleri yapmak suretiyle söz konusu sistemin üçüncü kişilerce de kullanılmasının sağlandığını, davacı Şirket ile … Şti. (Davalı Şirket) arasında 27.01 2015 tarihli …Tali Lisans Sözleşmesi imzalandığını, Anılan sözleşmenin … 23. Noterliğinin … tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile feshedildiği, tebliğ mazbatasına göre anılan fesih ihtarnamesinin davalı şirketçe 08.06.2017 tarihinde tebellüğ edildiğini, ardından … 4. Noterliğinin … tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile marka ve logoların haksız kullanıma son verilmesinin tekrar ihtar edildiğini, davalı şirket yetkilisi … aleyhine SMK md. 30 uyarınca marka hakkına tecavüz suçu sebebiyle … Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde 21.02.2018 tarihinde şikayette bulunulduğunu, … sor. Numaralı Savcılık talimatı ile tespit kararı verildiği, buna istinaden 22.02.2018 tarihinde davalı şirket işyerinde markanın kullanıldığını gösteren tabela ve yazılı/görsel delillerin tespiti yapıldığını, 22.02.2018 tarihli tespit tutanağında; davalı şirket yetkilisi …’ın adresteki binanın sahibi olduğu, diğer davalı …’ın da aynı adreste kiracı olarak gayrimenkul işi yaptığının tespit edildiğini, binanın iç ve dış duvarlarının tamamında müvekkillerine ait marka ve logo görsellerinin tabela, işaret, levha, broşür, ödül, amblem, masa takvimi, kitapçık ve diğer ürünlerin bulunduğunu ve bunların reklam ve tanıtım amaçlı kullanıldığının, davalı Şirket yetkilisi …’ın binadaki kendine ait odada ise yine müvekkillerine ait marka ve logoların bulunduğu masa takvimi, kartvizit, kitapçık, yaka kartı gibi ürünlerin olduğu ve haksız şekilde bu ürünlerle tanıtım yapıldığının görüldüğünü ve bu hususların tutanaklarda tafsilatlı olarak imza altına alındığını, Tutanak ve tespitlere göre davalı şirketin Sözleşme feshedilmiş olmasına rağmen müvekkillerine ait tescilli marka logosunun bulunduğu tabela ve görselleri kullanmaya devam ettiği, reklam, pazarlama ve satış işlemlerinde kazanç sağladığı, üstelik marka ve tüm logoların bulunduğu binada kiracı olan diğer davalı …’ın da bu marka ve logoları kullanmaya devam ederek haksız şekilde bundan yararlandığı, davalıların iş ve eylemleri neticesinde meydana gelen fiili zararlar ve yoksun kalınan kazanç miktarına yönelik olarak şimdilik, müteselsilen 10.000,00 TL maddi tazminata, müvekkillerinin manevi kişiliğinde meydana gelen zarar sebebiyle 5.000,00 TL manevi tazminata, müvekkillerine ait dünyaca ünlü markanın haksız kullanımı sebebiyle itibar kaybı yaşamasından ötürü 2.000,00 TL itibar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, Marka hakkının ihlaline yönelik olarak; … markasının dünya çapında tanınmış tescilli bir marka ve logo olduğu, bir çok sınıftta TÜRKPATENT nezdinde tescil edildiği, Müvekkillerinin Türkiye’de …markasını kullanmak lisansına münhasıran sahip olduğu ve SMK md. 158 uyarınca münhasır lisans hakkı sahibinin markaya tecavüzün önlenmesine ilişkin davaları kendi adına açabileceğini,SMK uyarınca davalıların söz konusu marka ve logo üzerinde hiçbir hakkı bulunmadığı, davalı Şirket’in Sözleşme feshedilmiş olmasına rağmen davacılara ait tescilli marka logosunun bulunduğu tabelaları kullanmaya devam ettiği, reklam, pazarlama ve satış işlemlerinden kazanç sağladığı ve marka hakkını ihlal ettiğinin savcılık talimatındaki tutanakla tespit edildiğini, …’ın da aynı binada kiraci olarak gayrimenkul danışmanlığı yaptığı tutanakla tespit edildiğinden kendisinin de markanın haksız kullanımıyla kazanç sağladığı, maddi tazminat taleplerine ilişkin olarak, meydana gelen zararlar ile ilgili olarak şimdilik müteselsilen 10.000,00 TL maddi tazminat talepleri bulunduğu, bu talebin de Sözleşmeye aykırılık, Marka Hakkının İhlali, Haksız Rekabet, Haksız Fiil ve Vekaletsiz İş Görme hükümlerine dayandığını, Sözleşmeye aykırılık bakımından, taleplerin davalı Şirket için yapıldığı, davalı Şirketin tarafların arasındaki Sözleşmenin feshinden itibaren başta markanın bulunduğu tabela ve görsellerin kullanımına son verilmesi olmak üzere, yükümlülüğünde olan birçok edimi ifa etmediği, meydan gelen tüm zararı tazmin etmekle yükümlü olduğu, Sözleşmenin madde 36 vd. hükümleri uyarınca davalı şirketin Sözleşmenin feshi neticesi meydana gelen tüm zararı karşılayacağını kabul ettiğini, Marka Hakkında tecavüz bakımından, davalı şirkete yönelik sözleşmede gösterilen zararın tazminine ek olarak, SMK uyarınca fiili zarar ve yoksun kalınan kazancın talep edildiği, SMK md. 151/1.c “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken fisans bedeli” uyarınca hesaplamanın yapılmasını, taraflar arasındaki tali lisans sözleşmesi ayakta kalsa idi davacı lehine doğacak tüm hak ve alacakların ödenmesini talep ettiklerini, davalı …’a yönelik SMK md. 151/1.a “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemelf gelir” uyarınca hesaplamanın yapılmasını, fiili zararın miktarının belirlenmesi için davalı gerçek kişinin ticari defterlerini Mahkemeye ibraz etmesine karar verilmesini, TTK md. 56 vd. hükümleri uyarına her iki davalının da haksız şekilde bilerek ve isteyerek davacı markalarını kullanarak müşterilere yönelik haksız ve aldatıcı davranışlar sergilemek suretiyle haksız rekabet yarattıkları, davalıların fiillerinin aynı zamanda TBK haksız fiil ve gerçek olmayan vekaletsiz iş görme niteliğinde olduğunu, Manevi tazminat bakımından davalılar aleyhine şimdilik müteselsilen 5.000,00 TL ‘ye hükmedilmesini, SMK md. 150/2 uyarınca ayrıca davalılar aleyhine şimdilik müteselsilen 2.000,00 TL İtibar Tazminatına hükmedilmesini, SMK md. 159 uyarınca, markanın kullanıldığı tabelaların ve görsellerin indirilerek sökülmesine, reklam vasıtası, broşür, kartvizit, takvim, yazılı ve görsel tüm belgeler, ödül bröveleri ile basılı evrak ve ürünlerin toplatılmasına, indirilen tabelalar ve sair evrakın İmhasına yönelik İhtiyati Tedbir Kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekillerinin cevap dilekçesinde ve sonraki aşamalardaki beyanlarında özetle; Davacının akdin feshine dair gönderdiği 06.06.2017 tarihli ihtarnameden sonra 12.06.2017 tarihinde “Haftalık Ödeme Bildirimi” adı altında davalı şirket yetkilisine gönderdiği e-mailde cari hesap borcunu daha düşük bildirdiğini, 27.02.2017 tarihinde … 6. icra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından giriştiği takipte ise 124.244,42 TL cari hesap fatura alacağı olduğunun bildirildiğini, her defasında farklı borç tutarı bildirildiğini, davacı şirketin sözleşmenin 29. Sayfasında ek 2. Maddesinde kararlaştırılan Gizlilik Anlaşmasına aykırı davranarak sözleşmenin 39 ve 40. Sayfalarındaki özel düzenlemelerin diğer ofislere bildirilerek davalı şirketin hedef haline getirildiğini, davacı şirkete ait internet sitesinde Aralık 2016’dan itibaren sürekli aksaklık yaşandığı, Aralık 2016 – Mart 2017 ayları arasında internet sitesi yenilenmesi gerekçesiyle çalışmaların aksadığını, bu sebeple müşteri şikayetleri alındığı maddi ve manevi kayıp yaşandığını, bu olaydan sonra davalı şirket yetkilisine tahsis olunan … e-mail adresinin şifresinin 03.04.2017 tarihinde değiştirilip, davacı şirketle davalı şirket arasındaki yazışmalarının bir kısmının – silindiğini ve şirketin çalışamaz hale getirildiğini, bu konuda … Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde şikayette bulunulduğu, bunun üzerine davalı şirketin internet hesaplarının 2017 yılı Mayıs ayında tamamen kapatıldığını, …. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yetkisizlik kararı akabinde … Cumhuriyet Başsavcılığının…soruşturma sayısı ile soruşturmayı sürdürdüğü, davacı şirket personeli …hakkında “Bilişim Sistemindeki Verileri Bozma, Yok Etme, Erişilmez Kılma, Sisteme Veri Yerleştirme Suçlarından” ceza davası açıldığını ve … 51. Asliye Ceza Mahkemesinde … E. sayılı dosya ile derdest olduğunu, … Cumhuriyet Başsavcılığınca davalı şirket yetkilisi hakkında yürütülen … sayılı soruşturma dosyasında 21.03.2018 tarihli …- sayılı Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verildiğini, davacı şirketin gerçekleştirdiği haksız fiiller sebebi ile davalı şirketi iş yapamaz hale getirdiği ve 15 yılı aşkın süredir içinde olduğu gayrimenkul sektöründen ayrılmak zorunda kaldığını, bunların neticesi olarak davalı şirketin işyerini tahliye ettiği ve diğer davalı gerçek kişiye kiraya verdiğini, davalı gerçek kişinin burada faaliyette bulunduğunu, davalı şirketin yalnızca bir odası olduğu ve başkaca bir faaliyeti olmadığını, bu hususun … Cumhuriyet Başsavcılığının … sayılı soruşturma dosyasında tespit edildiğini, ayrıca davalı şirket ticari kayıt ve internet kayıtları ile de sabit olduğunu, ne davalı şirketin ne de davalı gerçek kişinin halihazırda davacıların marka, logo, tabela vs’ni kullanmadığını, bunlardan yana bir yarar sağlamadığını, bağımsız faaliyet gösterdiklerini, davalı şirketin gayrimenkul sektöründe faaliyet göstermemesine rağmen feshin haksızlığına ilişkin … 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı davası sonuçlanana dek 20.01.2015 tarihli Sözleşme gereğince tabela, marka ve logoların işyerinde bulunduğunu, davalı şirketin herhangi bir marka tecavüzü, haksız rekabete neden olacak davranışı yahut maddi/manevi/itibari tazmin yükümlülüğü olmadığı gibi, aksine davacılardan tazminat alacaklısı konumunda olduğunu, … 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı davasının sonucunun beklenilmesi gerektiğini, bu sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde ve sonraki aşamalardaki beyanlarında özetle; Gayrimenkul sektöründe bağımsız faaliyet gösteren bir serbest meslek erbabı olduğunu, söz konusu dava ile bir ilgisinin bulunmadığını, 01.01.2018 tarihinde davalı şirketten …numarada bulunan ofisi 5 (beş) yıl süre için kiraladığını, daha önce davalı şirkette çalıştığını, bu sebeple 20.01.2015 tarihli …Tali Lisans Sözleşmesi hakkında bilgi sahibi olduğunu, … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyasında bilgi sahibi olarak dinlenildiğini, Kiralananı logo ve tabelalar da dahil olmak üzere eşyalı ve yapılı olarak kiraladığı, söz konusu logo ve tabelaların davacı şirket ile davalı şirket arasındaki bahsi geçen lisans sözleşmesinin imzalanması akabinde yerleştirildiğini, söz konusu tabela ve logoları anılan sözleşme gereği olarak gördüğü için kaldırma gereği hissetmediğini, Kiralananın bir odasının davalı şirket tarafından kullanıldığı, tabelalarda … ibaresi geçmekte olması sebebi ile gayrimenkul alanında bağımsız faaliyet gösterdiği için bu durum neticesi herhangi bir kazanıç sağlamasının mümkün olmadığını, kendisinin hiçbir hukuki sorumluluğu bulunmadığını, bu sebeple davanın ve ihtiyati tedbir talebinin reddini talep etmiştir.
Davacılar vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; Davalı …’ın kendi beyanlarıyla gayrimenkul sektöründe davalı şirket ile çalıştığını ifade ettiğini, bu noktada hiçbir şekilde kullanımına rıza göstermedikleri marka ve logoları sözleşme tarafı olmayan ve müvekkili ile aynı sektörde çalışan … tarafından haksız şekilde kullanıldığını, buna göre …’ın, müvekkilimize ait marka hakkını bilerek ve isteyerek ihlal ettiği ve haksız kazanç sağladığını, davalılar … Şti. üzerinden müvekkili markalarını da reklam ve tanıtım amaçlı kullanarak birbirlerinden haberdar şekilde kazanç elde ettiklerini, gerek davalı şirketin gayrimenkul sektöründen çıktığı yönündeki beyanları, gerekse …’ın davalı şirket ile yalnızca daha önceden çalıştığından dolayı şu an herhangi bir bilgisi olmadığı beyanlarının da tamamen asılsız olduğunu, davalı Şirket …Ltd. Şti “yalnızca münkir” durumda olduğunu, çünkü davalı şirket süresinde cevap dilekçesi sunmadığını, dolayısıyla davalı şirket açısından müvekkili ile aralarındaki dilekçeler teatisi tamamlandığından taraflarınca cevaba cevap dilekçesi sunulmayacağını, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmasına, taraflar aleyhine şimdilik müteselsilen10.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi, 2.000,00 TL itibar tazminatı olmak üzere toplam tazminatın ticari faiziyle birlikte davalılardan tahsilini, yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesine, masrafları davalılara ait olmak üzere, kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi (149/1-g) veya ilgililere tebliğ edilmesi ve kamuya yayın yoluyla duyurulmasını, fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydıyla talep etmiştir.
Davalı … vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacıların kendi markalarına ait tabela, logo ve reklam broşürlerini kullanarak müvekkilinin haksız kazanç elde ettiği iddiasını ispat edemediklerini, müvekkilinin cevap dilekçes,nde detaylı olarak belirttikleri üzere diğer davalı … Ltd. Şti ile aralarında akdedilen kira sözleşmesi sebebiyle işbu davaya taraf gösterildiğini, oysa müvekkilinin halihazırda tamamen bağımsız faaliyet gösteren, kendi ad ve hesabına kayıtlı vergi levhası bulunan bir ticaret erbabı olduğu, söz konusu dava ile hiçbir alakası bulunmadığını, bu nedenle davanın taraf sıfatı yokluğundan reddi gerektiğini, müvekkilinin diğer davalının kira konusu taşınmazın bir odasında hak sahibi bulunması sebebiyle söz konusu tabela, logo sair eşyayı kaldırmadığını, söz konusu tabelaların taşınmazda 1 odayla sınırlı olarak tasarrufta bulunan ve fakat uzun süredir gayrimenkul alanında ticari faaliyeti göstermeyen davalı … Gayrımenkul Dan. ve Paz. Ltd. Şti. sebebiyle asılı bulunduğunu müvekkilinin bu hususta hiçbir sorumluluğu bulunmadığını, müvekkilinin iyi niyetli bir vatandaş olarak tabela ve logoların kaldırılması hakkında tedbir kararını öğrenir öğrenmez bunları işyerinden kaldırdığını, müvekkilinin bu noktada son derece titiz ve hukuka uygun bir tavır takınarak kararın gereklerini infaza ilişkin şartların sağlanmasını dahi beklemeksizin derhal yerine getirdiğini, açıklanan nedenlerle davacıların açtığı dava büsbütün haksız olup söz konusu haksız fesih sonucu marka hakkının ihlaline dair davacıların herhangi bir maddi, manevi yahut itibari zararı söz konusu bulunmadığını haksız ve mesnetsiz açılan söz konusu davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyaya sunulan deliller ve TPMK kayıtları celp edilmiş davacı … adına …, …, … ve … adına …, … sayılarla tescilli markalara ilişkin, yenileme tarihlerini, koruma sürelerini, kullandıkları ürün ve hizmet listelerini ve tescil belgelerindeki bilgilerin aynısını içerir onaylı renkli sicil kayıtları dosyaya eklenmiş ve halen geçerliliğini koruğu anlaşılmıştır. Söz konusu markalar üzerinde herhangi bir devir ve lisans kayıtlarına rastlanılmamıştır.
Mahkememiz 05/02/2019 tarihli duruşmasında “…Dosyanın Mahkememizce resen seçilecek bir marka patent uzmanı, bir emlak sektör bilirkişisi ve bir muhasip bilirkişiye tevdiine, tarafları arasındaki uyuşmazlık konusunun tespiti yönünden özellikle davalı kullanımlarının tescilli markaya tecavüz ve haksız rekabet olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve sözleşmenin fesih tarihi olan 06/06/2017 tarihinde kullanımın sona erdiği bildirilen 11/06/2018 tarih aralığında davacının talep edebileceği zararının ne olduğunun emsal lisanslar değerlendirilerek tespiti yönünden bilirkişi raporu alınmasına..” karar verilerek dosya Bilirkişi Heyetine tevdi edilmiş ve alınan 12/06/2019 tarihli raporda özetle; davacı Şirketin …, …, … tescil sayılı … ibareli markalar üzerinde inhsari lisans sahibi olduğunun dosya kapsamında sunulu deliller ile ortaya konulamadığı, bu sebeple davacı şirketin yukarıda tescil sayıları yer alan… ibareli markalara tecavüz iddiası ile dava açma hakkı bulunduğunun ispat edilemediği, davacı şirketin haksız rekabetten kaynaklı taleplerde bulunması mümkün olduğu, davacı gerçek kişinin … ibareli markalara yönelik hem tecavüz hem de haksız rekabet bakımından dava açma hakkının bulunduğu, Feshin haklı mı yoksa haksız fesih mi olduğuna yönelik … 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …E. sayılı dosyasında verilecek kararın, davacının maddi tazminat taleplerinin dayanakları arasında Sözleşmeye aykırılık da olduğu içi huzurdaki davayı etkileyebileceği, davalı Şirketin sözleşmenin feshinden sonraki tarihli kullanımının Sınai Mülkiyet Kanunu md. 29/1- a bendi yollaması İle 7. Madde uyarınca dava konusu markaların kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan Ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan bir kullanım olduğu, bu sebeple markaya tecavüz olarak kabul edileceği, davalı gerçek kişinin davalı şirket ile yıllarca beraber çalıştığı, taraf şirketler arasındaki sözleşmeyi bildiği, davalının iş yerin kiralamış olması ve ihtiyati tedbir kararın öğrendikten sonra kiralananda bulunana dava konusu markaları ihtiva eden tabela, logo, sair eşyayı kaldırdığını bildirdiğine göre bunlar üzerinde tasarufta bulunabildiği dikkate alındığında davacı şirket ile beraber markaya tecavüz Ve haksız rekabet eylemlerinden sorumlu olduğunu, her ne kadar davacı şirketin Coldweli Banker ibareli markalara tecavüz iddiası ile dava açma hakkı bulunduğunun ispat edilemediği kanaati hasıl olsa da, sayın mahkeme aksi kanaatte ise emsal sözleşme dikkate alınarak sözleşmenin fesih tarihi olan 06/06/2017 tarihinden kullanımın sona erdiği bildirilen 11/06/2018 tarih aralığında davacının talep edebileceği minumum Royalty ve Ulusal Tanıtım Bedeli’nin 19.413,33 USD olarak hesap edildiği, davalı tarafın ciroları tespit edilemediğinden, ciro üzerinden ek Royalty Bedeli hesabının yapılamadığı, Sözleşme de görünen ancak sözleşme süresi boyunca davalı taraftan talep edilmeyen 32.000 USD Franchise Giriş Ücreti’ nin, huzurdaki dava kapsamında, davalı taraftan talep edilmesi hususundaki takdirin Sayın Mahkemenizin takdirinde olduğu, davalı gerçek kişinin iş ve eylemleri neticesinde, davacılar aleyhine meydana gelen flili zararlar ve yoksun kalınan kazanç miktarının tespiti konusunda, dosyada yapılan incelemelerde; davacıların tarafın maddi zarara uğratıldığı konusunda hesaplama yapmaya elverişli ve hesap edilebilir somut ve maddi bir delil bulunmadığı kanaatine varıldığı, manevi tazminat değerlendirmesinin tamamen mahkemenin takdirinde olduğu, itibar tazminatının şartlarının oluşmadığı görüş ve kanaatini belirtmiştir.
Davacılar vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ın Türkiye Master Franchise’ı ve Türkiye’deki lisans hakkı sahibi olduğunu, bu hususta bilirkişi raporundaki tespite itiraz ettiklerini, her iki davacı müvekkili için de haksız rekabet dolayısıyla TTK hükümlerince talep hakkı bulunduğunun tespit edildiğini, bu hususun mahkemece dikkate alınmasını talep ettiklerini, Marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete ilişkin taleplerinin, feshin haklı veya haksız olmasından bağımsız olduğunu, sözleşmenin haklı ya da haksız feshi meselesi, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete ilişkin uyuşmazlığın varlığından bağımsız olduğunu, davalıların hiçbir hakka ve izne tabi olmaksızın marka hakkına tecavüz ettiklerini, davalı şirket’in davranışlarının marka hakkına tecavüz oluşturduğu isabetli şekilde tespit edildiğini ancak buna ilişkin yapılan hesaplamanın hatalı ve eksik olduğunu, sözleşme’de belirtilen minimum Royalty bedelleri üzerinden yaptığını, ancak davalı şirketin ticari defterlerinin incelenerek tüm süreçte ne kadar kazanç elde ettiğinin tespiti gerektiğini, sözleşme’de belirtilen minimum Royalty bedellerinde, Sözleşme’nin sona erdiği tarihten marka kullanımının sona erdiği tarihe kadar minimum tutarın aşılıp aşılmadığının bilinmediğini, davalı gerçek kişinin markaya tecavüz ve eylemlerden sorumlu olduğu isabetli olarak tespit edildiğini, fakat zararın hesap edilemediği yönündeki açıklamaların yerinde olmadığını, ara karar gereği dosyaya emsal lisans sözleşme sunulduğunu, taraflar arasında lisans sözleşmesi olsa idi ödenmesi gereken Royalty bedelleri üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, ilaveten, davalı gerçek kişinin bu sözleşmeyi yapmış olması halinde ödemesi gereken 32.000,00 USD’lik franchise başlangıç ücretinin de bu hesaplamaya dahil edilmesi gerektiğini, mahkememizce bu hesaplamanın yapılabilmesi için dosyanın yeniden bilirkişiye tevdii ile ek rapor alınmasını, ticari itibar tazminatının şartları oluştuğunu, açıklanan nedenlerle bilirkişi raporunda aleyhlerine olan hususların reddedildiğini bildirir, diğer hususlar yönünden yapılan itirazları çerçevesinde dosyanın yeniden bilirkişi heyetine gönderilerek ek rapor alınmasını talep etmiştir.
Davalılar vekili bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; Mahkemenin dava taraf ehliyetini sorgulamadan esas incelemesine girdiğini, mahkemede gelinen şu aşamaya kadar davacılar ile marka sahibi arasında yapılmış bir sözleşmenin varlığı ön kabulü ile hareket ettiğini, bu ön kabulün temellendirilmesi dosya mündericatından anlaşılamadığını, zira marka sahibi ile davacı arasında akdedilmiş bir sözleşme olup olmadığına ve bu sözleşmenin içeriğinin ne olduğuna ilişkin dosyaya davacı tarafından sunulan geçerli bir belge sunulmadığını, şu durumda bu eksiklik davanın esasına girilmeden ortadan kaldırılması gereken eksikliklerden olduğundan, anılan sözleşmenin dosyaya kazandırılması, dava açma ehliyeti olup olmadığının belirlenmesi, ya davanın dava şartı yokluğundan reddi ya da davanın esasının görüşülmesi gerektiğini, davacılar ile marka sahibi arasındaki sözleşme dosyaya kazandırılmadan ve dava şartı olan dava açma ehliyeti ile ilgili usule ilişkin eksiklik giderilmeden esasa ilişkin değerlendirmeye girilmesinin yanlış olduğunu, bilirkişi heyetinin mezkur tarihte hazırladığı rapordaki diğer hususlara ilişkin beyanları ve itirazları saklı kalmak kaydıyla mahkememizce iş bu beyanımızın gereğinin yapılmasını talep etmenin zorunlu bir hal aldığını, açıklanan nedenlerle ve Mahkememizin dava taraf ehliyetini tayin sürecinde re’sen gözeteceği hususlarla diğer beyan ve itiraz hakları saklı kalmak şartıyla Bilirkişi Raporuna karşı işbu itiraz ve beyanlarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi Raporuna yapılan itirazlar da değerlendirilerek Mahkememiz 12/03/2020 tarihli duruşmasında “…Davalı vekilince bildirilen adres dikkate alınarak … FSHHM’ne talimat yazılarak dosyanın mali müşavir bir bilirkişiye tevdii ile, davacının iddia ve talepleri davalının savunmaları ve taraflar arasındaki sözleşme kapsamında gerekli mali inceleme yapılarak düzenlenecek olan raporun mahkememize gönderilmesinin istenilmesine…” karar verilmiş olup … 1. FSHHM sunulan … Talimat sayılı dosyasına sunulan Bilirkişi Raporunda özetle; Davacı şirketin davalı şirketten 140.724,08 TL alacaklı gözüktüğü, Ağustos 2017 – Aralık 2017 dönemi ile ilgili olarak royalty bedeli (1.400 USD x 5) 7.000 USD olacağı görüş ve kanaatini belirtmiştir.
Davacılar vekili tarafından Bilirkişi Raporuna karşı Beyan dilekçesinde özetle; Davalının dilekçesinin bir numaralı paragrafında bilirkişiyi eleştiriken, “bilirkişinin davacı ile bir irtibatı bulunabileceği” şeklinde etik dışı ve hukuka aykırı bir ithamda bulunduğunu, bu ithamın hem bilirkişiye hem de müvekkiline karşı hakaret ve iftira niteliğinde olduğunu, davalı …, sözleşme ilişkisi içerisinde bu markaları kullanmak için müvekkiline sözleşmede zikredilen bedelleri ödemesi gerektiğini, bu bedellerın Bilirkişi’nin raporunda s. 12 ve devamnda tespit ettiği üzere royalty ve ulusal tanıtım fonu, yıllık üyelik ücreti, teknoloji ücreti ve uluslararası ofis ücreti olduğunu, Royalty ve ulusal tanıtım fonu bedeli ilgili ay davalıların elde ettiği cironun %9’u + KDV olarak alınacak, ilgili maddede belirtilen cironun altında kalması halinde orada yazılı bedel minimum royaly ve ulusal tanıtım fonu bedeli olarak müvekkiline ödenmesi gerektiğini, davalı …’ın ise daha önce müvekkilleri ile sözleşme imzalamamış olması karşısında müvekkilleri ile yeni sözleşme akdetmesi, bedellere ek olarak bir de franchise başlangıç ücreti ödemesi gerektiğini, hangi tarihlerin baz alınacağı konusunda da hata bulunduğunu, nitekim haksız kullanım davalı … tarafından 06.06.2017 ile 11.06.2018 olduğunu, davalı … için ise bu tarihin 18.01.2017 ile 11.06.2018′ olduğunu, bilirkişi raporunda sadece Ağustos 2017 ve Aralık 2017 tarihleri arasında sadece minimum royalty ve utf bedellerini baz alarak eksik bir hesaplama yaptığını, açıklanan nedenlerle itirazlarının değerlendirilmesi için bilirkişi’den ek rapor alınmasını, herhalde davalarının kabulüne ve vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili Bilirkişi Raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; Bilirkişi tarafından dava dosyası, dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve tüm ekler tam olarak irdelenmediğini, bilirkişinin dava konusu ile bir ilgisi bulunmayan hususlarda rapor tanzim ettiğini, hatta davacı ile müvekkili arasında yargılaması devam eden ve bu dosya konusu ile hiçbir ilgisi bulunmayan … 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı alacak dava dosyasının dava içeriğine göre rapor tanzim etmesi hatta 15. Asliye Ticaret mahkemesi dosyasında hazırlanan bilirkişi raporunun cümle cümle neredeyse birebir kopyalarının raporda yer alması bilirkişinin davacı ile bir irtibatının bulunabileceği bu olmasa bile bilirkişinin dava dosyası içeriği hakkında bir bilgi ve tecrübeye sahip olmadığının açık kanıtı olduğunu, dilekçelerinde belirttikleri üzere davacı şirketin sözleşme gereği kararlaştırılan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sözleşmede yer almasına rağmen internet sitesi kullanılamadığını, sözleşmede yer almasına rağmen 50.000-TL bedeli göndermediğini, davacı yapılan sözleşme gereği kararlaştırılan birçok edimde müvekkilini yanıltıcı söz ve eylemlerde bulunduğunu, bilirkişi bu hususlarda hiçbir inceleme yapmadığını, salt muhasebe kayıtları çerçevesinde irdeleme yaparak rapor tanzim ettiğini, İzah edilen gerekçeler ışığında dosyanın dava konusunda (fikri ve sınai haklar – marka- patent konularında) uzman akademisyen bir bilirkişiye tevdii ile bu hususlar irdelenerek bir rapor tanziminin istenilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi Raporuna karşı beyan dilekçeleri de dikkate alınarak Mahkememiz 11/02/2021 tarihli duruşmasında “… Nöbetçi FSHHM’ne talimat yazılarak; dosyanın rapor sunan bilirkişiye tevdii ile tarafların itirazları doğrultusunda, özellikle davanın bakiye alacağın tahsiline yahut sözleşmenin feshinden kaynaklı tazminat talebine ilişkin olmadığı, incelenmesi gereken hususun sözleşmenin feshi sonrasında davalıların markaya tecavüzden kaynaklı SMK 151/2-c kapsamında davacının talep edebileceği tazminatın ne olduğuna ilişkin olduğu, bu noktada tazminat talebinin lisansa dayalı talep edildiği dikkate alınarak dosya içerisinde yer alan ve feshedilmiş olan lisans sözleşmesinin emsal olarak değerlendirilmek sureti ile sözleşmenin feshi tarihinden dava tarihine kadar olan dönemde davacının talep edebileceği miktarın ne olabileceği hususunda ve davalı … yönünden royality giriş ücreti ayrıca değerlendirilmek ve her davalı yönünden ayrı ayrı uygulama yapılmak sureti ile EK RAPOR tanziminin istenilmesine…” karar verilmiş olup … 1. FSHHM …Talimat sayılı dosyasında alınan 29/11/2021 tarihli Bilirkişi Ek Raporunda özetle; Davalıların, davacıya ait isim, unvan ve markayı 11.06.2018 tarihine kadar kullanmış olmaları ve davalı şirketler cirosu üzerinden hesaplanacak tutar sözleşmede belirlenen matbu ücretin altında kalması nedeniyle, davacının 2017 yılında ihlalli kullanım nedeniyle aylık 1.400,00 USD+KDV, 2018 yılında ise aylık 1.800,00 USD+KDV talep edebileceği, davacı vekili davalılardan … ile ilgili hesaplamanın 18.01.2017-11.06.2018 tarihleri arası yapılması gerektiğini beyan etmiş olmakla birlikte, … ile diğer davalı arasında imzalanmış Kira Kontratı tarihi 01.01.2018 olması nedeniyle, anılan davalının 01.01.2018 tarihinden sonra haksız kullanımdan sorumlu olabileceği, dava dosyasına kazandırılmış sözleşmede, Royalty Girişi Ücretinin 32.000,00 USD+KDV olarak belirlenmiş olduğu, davacı şirketin sözleşmenin feshedildiği 06.06.2017 tarihi ile dava tarihi arası (24.04.2018) davalılardan … Ltd.Şti.’nden 16.360,00USD*KDV, …’dan Royalty Giriş Ücreti dâhil 38.840,00 USD*KDV talep edebileceği görüş ve kanaatini belirtmiştir.
Davacılar vekilince dava ıslah edilmiş ve 17/02/2022 tarihli Islah Dilekçesinde özetle; Haklı davalarının kabulünü, davalı … yönünden 16.360,00 USD’nin, davalı … yönünden ise 10.000,00 TL maddi tazminatın ticari temerrüt faizi ile beraber davalılardan tahsilini, 5.000 TL manevi tazminat ve 2.000 TL itibar tazminatının müteselsilen davalılardan tahsilini, dilekçe tarihi olan 17.02.2022 tarihi itibariyle TCMB tarafından açıklanan dolar kurunun 13,6485 olduğunu, arttırım neticesinde maddi tazminat taleplerinin toplam harca esas değeri 233.314,00 TL olduğunu, arttırılan 223.314,00 TL üzerinden hesaplanan harç mahkeme veznesine depo edildiğini, talep artırım ve ıslah dilekçelerinin masrafı dosyada mevcut olan gider avansından karşılanmak üzere davalılara tebliğini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i, sonuçlarının ortadan kaldırılması, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Markaya Tecavüz iddiası yönünden;
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2- b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tesdili markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde tutulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımın tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Haksız rekabet iddiası yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Somut olaya dönüldüğünde ; davacıların …, …, … tescil sayılı … ibareli markalar üzerinde inhsari lisans sahibi olduğu, dosya kapsamında sunulu deliller kapsamında açılan dava yönünden aktif husumetlerinin bulunduğu, Feshin haklı mı yoksa haksız fesih mi olduğuna yönelik … 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında verilecek kararın, iş bu davanın sözleşmenin feshinden sonraki tarihli kullanımlara yönelik olduğu dikkate alındığında mevcut yargılama açısından bekletici mesele yapılmasını gerektirir bir durum bulunmadığı, Sınai Mülkiyet Kanunu md. 29/1- a bendi yollaması İle 7. Madde uyarınca dava konusu markaların kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan Ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan bir kullanım olduğu, bu sebeple markaya tecavüz olarak kabul edileceği, davalı gerçek kişinin davalı şirket ile yıllarca beraber çalıştığı, taraf şirketler arasındaki sözleşmeyi bildiği, davalının iş yerin kiralamış olması ve ihtiyati tedbir kararın öğrendikten sonra kiralananda bulunana dava konusu markaları ihtiva eden tabela, logo, sair eşyayı kullandığı çekilen ihtar sonrası kullanımların sonlandırıldığı dikkate alındığında davalı şirket ile beraber markaya tecavüz ve haksız rekabet eylemlerinden sorumlu olduğu, sözleşme feshi sonrası sözleşmeye dayalı kullanımların sonlandırılmaksızın sürdürüldüğü hususunun sabit olduğu şu hale göre bu kullanımların izahı yapılan mevzuat kapsamında markaya tecavüz izahı yapılan TTK md. 54 ve TTK md. 55/l-a (4) kapsamında haksız rekabete sebebiyet verdiği sonucuna ulaşılmış, davacının markaya tecavüz ve haksız rekabete dayalı taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tazminat Talepleri yönünden değerlendirme;
Yine 6769 sayılı Kanunun “Tazminat” başlıklı 150. Maddesine göre “(1)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür.
(2)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir.
(3)Hak sahibi, sınai mülkiyet hakkının ihlali iddiasına dayalı tazminat davası açmadan önce, delillerin tespiti ya da açılmış tazminat davasında uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesi için, sınai mülkiyet hakkının kullanılması ile ilgili belgelerin, tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulması konusunda karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.
“Yasanın “Yoksun kalınan kazanç” başlıklı MADDE 151-
(1)Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar.
(2)Yoksun kalınan kazanç, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden biri ile hesaplanır: a)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir. b)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç. c)Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.
(3)Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulur.
(4)Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, ikinci fıkranın (a) veya (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması hâlinde, mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa, kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir.” hükümlerine amirdir.
Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür. Markaya tecavüz nedeniyle marka sahibinin uğradığı maddi kayıp, fiili zarar ve yoksun kalınan kazançtan oluşmaktadır. Yoksun kalınan kazanç, marka hakkına tecavüz edilmesi dolayısıyla malvarlığında kesin olarak ya da büyük ihtimalle gerçekleşecek artışın kısmen veya tamamen önlenmesi, yitirilmesi olarak tanımlanabilir.
Davacı yanın dosyaya sunmuş olduğu beyanlar ve deliller kapsamında bu hesaplama usullerinden maddenin 151/2-c fıkrası kapsamında davalının elde ettiği kazanç üzerinden hesaplanmasını talep ettiği ve SMK 150/2 kapsamında itibar tazminatı talep ettiği anlaşılmıştır.
Somut olaya dönüldüğünde ;
Davacının tazminat talebinin SMK 151/2-c kapsamında olduğunun dikkate alınarak; davalı şirketin izinsiz kullanıma konu dönem için 16.360 USD davalı … yönünden ise royality giriş ücreti dahil 38.840 USD tazminat hesaplaması yapıldığı anlaşılmış, tazminat miktarları hesaplanmış, davacıların taleplerini davalı … yönünden 16.360,00 USD’nin, davalı … yönünden ise 10.000,00 TL maddi tazminatın ticari temerrüt faizi ile beraber davalılardan tahsilini, 5.000 TL manevi tazminat ve 2.000 TL itibar tazminatının müteselsilen davalılardan tahsilini, dilekçe tarihi olan 17.02.2022 tarihi itibariyle TCMB tarafından açıklanan dolar kurunun 13,6485 olduğunu, arttırım neticesinde maddi tazminat taleplerinin toplam harca esas değeri 233.314,00 TL olarak belirli hale getirdiği dikkate alınarak davalı … yönünden taleple sınırlı kalınarak 10.000 TL üzerinden davalı şirket yönünden ise izinsiz kullanım dönemine ilişkin emsal lisans sözleşmesi dikkate alınarak 233.314,00 TL üzerinden talep değerlendirilmiş, davalıların kullanımlarının ortak olduğu birden fazla lisans hesaplaması yapılmayacağı dikkate alınarak izinsiz kullanım dönemi dikkate alınarak hesaplanan ve arttırılan miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş davalı … yönünden de taleple sınırlı sorumluluk belirlenmiştir. İtibar tazminatı yönünden taraflar arasındaki önceki dönem sözleşme ilişkisi dikkate alındığında bu kalem yönünden tazminat talebinin izahı yapılan mevzuat kapsamında dinlenilemeyeceği sonucuna ulaşılmış ve reddolunmuştur.
Yine izahı yapılan mevzuat kapsamında manevi tazminat şartlarının da oluştuğu, gözetilmekle eylemin ağırlığı hak ve nesafet gözetilerek talep edilen tazminat miktarı yerinde bulunmuş ve takdiren 5.000,00 TL üzerinden manevi tazminatın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tespit dosyasına sunulan bilirkişi raporu ve sunulu tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde, davalı kullanımlarının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, durdurulması, önlenmesi, ortadan kaldırılmasına, maddi tazminat davalarının kısmen ve manevi tazminatın tümden kabulüne karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile davalılara ait kullanımların markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, ortadan kaldırılmasına, bu kapsamda davacıya ait tescilli markaları içeren her türlü tabela, reklam vasıtası basılı evrak ve ürünlerin toplatılarak karar kesinleştiğinde masrafları davalılara ait olmak üzere imhasına,
2-Davacıların maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 233.314,00 TL’nin (davalı … yönünden 10.000,00 TL ve işleyecek faizi ile sınırlı olmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile) dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Davacıların manevi tazminat talebinin KABULÜ ile 5.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacılara ödenmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan karar harcından peşin yatırılan harcın mahsubu ile kalan 12.173,90 TL bakiye karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan: 4.069,30 TL bilirkişi + posta giderinin kabul oranına göre takdiren belirlenen 3.800,00 TL’si ve 4.105,32 TL harç (peşin+başvuru+ıslah) olmak üzere toplam 7.905,32 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul olunan markaya tecavüz ve haksız rekabet talebine ilişkin hesap olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat üzerinden hesap olunan 35.663,96 TL vekalet ücretinin davalılardan (davalı … yönünden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 10.000,00 TL ile sınırlı olmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile) alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10 maddesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat üzerinden hesap olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca red edilen maddi tazminat üzerinden hesap olunan 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
8Davalı tarafça herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/09/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸