Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/21 E. 2019/507 K. 03.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/21
KARAR NO : 2019/507

DAVA : Coğrafi İşaret (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 05/11/2014
KARAR TARİHİ : 03/12/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Coğrafi İşaret (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkil … Odası tarafından Türk Patent Enstitüsüne yapılan başvuru sonucu, hasır işlemeciliği sonucu elde edilen her türlü altından ve gümüşten yapılan bilezik, kolye, gerdanlık, küpe, yüzük, gümüşten yapılan peçetelik, tepsi, kahve ve çay tabağı altlığı, mumluk, şekerlik ve buna benzer süs, takı, ziynet eşyalarının “…” olarak tescil edildiğini, mahreç işareti olarak …. adını aldığını … olarak tescillenmiş, mahreç işareti olarak … adını aldığını, coğrafi işaret tescil belgesinin … tarih ve … sayılı Resmi Gazetede yayınlandığını, 555 Sayılı KHK ile getirilen koruma kapsamında, … işareti taşımayan ürünlerin davalı işyerinde satışa arz edildiğinin öğrenilmesi üzerine … 4.FSHHM’nin … D.İş sayılı dosyası ile tespit talebi açtıklarını, Mahkemece yapılan keşifte ve keşfe dayanak bilirkişi raporunda … adlı işyerinde koruma kapsamındaki ürünlerin, … damgası bulunmadğı halde satışa arz edildiğinin tespit edildiği, ancak bu ürünlerin coğrafi işaret hakkında tecavüz teşkil edip etmediği hususunun esas davada değerlendirilebileceğinin bildirildiğini, müvekkiline ait koruma kapsamındaki ürünlerin … adlı iş yerinde satışa sunulmasından dolayı müvekkilinin coğrafi işaret tescilinden kaynaklanan haklarının ihlal edildiğini iddia ile davalının eyleminin, müvekkilinin haklarına tecavüz teşkil edip etmediğinin tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa yapılan tebligata rağmen davalı tarafın davaya cevap vermediği, yargılamanın tahkikat aşamasına katılmadığı, yargılamının davalının yokluğunda sürdürüldüğü, davalı tarafın yargılamanın sonunda sözlü yargılama duruşmasına katıldığı ve işyerinde sadece iki tane damgasız altın bulunduğunu, bunları belirtilmek üzere göndermek için bulundurduğunu savunarak davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava 555 Sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkındaki KHK kapsamında açılan coğrafi işaret tescilinden kaynaklanan haklara tecavüzün olup olmadığının tespitine ilişkindir.
İstanbul Kapatılan 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda 20.10.2015 tarih,2014/227 esas-2015/184 karar sayılı karar ile “…Davanın kabulü ile davalı tarafa ait altın hasır bilezikler üzerinde davacı tarafın coğrafi işaret olarak tescilli … biçimindeki işaretinin kullanılmış oluşu nedeniyle davalının eyleminin, davacının coğrafi işaret tescilinden kaynaklanan haklara tecavüz oluşturduğunun tespitine…” dair karar verildiği, verilen kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.09.2017 tarih ve 2016/1466 esas, 20117/4519 sayılı kararı ile “…Mahkemece … işareti taşıyan dava konusu ürünlerin 555 sayılı KHK hükümlerine aykırılık oluşturulacağı kabul edilmiştir. Davacı meslek odası adına tescilli 94 sayılı coğrafi işaretin koruma kapsamı aynı KHK’nin 15. ve 24. maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan madde hükümlerine göre tescil kapsamındaki ürünleri andıran, çağrıştırabilen ürünler ile ilgili olarak tescilli adın dolaylı ya da dolaysız olarak kullanımının ihlal olduğu kabul edilir. Mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda tescilli coğrafi işaret adını taşıyan ürünlerin davalı işyerinde bulunmakla birlikte söz konusu ürünlerin tescil belgesindeki karakteristik özelliklere uygun olarak üretilip üretilmediği konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Oysa, ihlalden söz edilebilmesi için dava konusu ürünlerin coğrafi işaret tescil belgesinde bahsedilen özelliklere sahip olup olmadığı ve bunun sonucu ürünler üzerinde … adının tecavüz oluşturup oluşturmadığının belirlenmesi suretiyle sonuca ulaşılması gerekir. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu bu hususta değerlendirme içermediğinden, eksik incelemeye dayalı olarak verilen hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı…” gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkememizce bozmaya uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkemememizin 12.04.2018 tarihli ara kararı gereği, Yargıtay Bozma İlamı doğrultulsunda, ürünlerin tescil belgesindeki karakteristik özelliklere sahip olup olmadığı hususunda düzenlenen 01.10.2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle;”… Aleyhine tespit istenen işyerinde bulunan damgasız ürünlerin, tescil belgesindeki karakteristik özellikler ile birebir aynı olmamakla birlikte benzerlik gösterdiği, aleyhine tespit istenen işyerinde bulunan damgasız ürünlerin nihai tüketici tarafından tescil belgesindeki karakteristik özellikler ile karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğu…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
555 Sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkındaki KHK, korumanın kapsamına ilişkin mad.15 ” Coğrafi işaret başvurusu yapma hakkına sahip kişiler ile tescil edilmiş coğrafi işareti kullanım hakkına sahip kişiler, üçüncü kişiler tarafından aşağıda sayılanların yapılmasını önleme hakkına sahiptir. a) Tescilli adın ününden herhangi bir biçimde yarar sağlayacak kullanımlar veya tescil kapsamındaki ürünleri andıran yada çağrıştırabilen ürünlerle ilgili olarak tescilli adın dolaylı veya dolaysız olarak ticari amaçlı kullanımı, b) Sözcük olarak gerçek coğrafi yeri ifade etmekle birlikte halkta haksız biçimde ürünün başka yer kaynaklı olduğu izlenimini bırakan kullanımı veya korunan adın tercümesinin kullanımı veya “stilinde”, “tarzında”, “tipinde”, “türünde”,”yöntemiyle”, “orada üretildiği biçimde” veya benzeri diğer açıklama veya terimlerle birlikte kullanımı, c) Ürünün iç veya dış ambalajında, tanıtım ve reklamında veya ürünle ilgili herhangi bir yazılı belgede doğal veya esas nitelik ve özellikleri ile menşei konusunda yanlış veya yanıltıcı herhangi bir açıklama veya belirtiye yer verilmesi, d) Ürünün menşei konusunda haklı yanıltabilecek biçimde ambalajlanması veya yanılgı yaratabilecek diğer herhangibir biçimde sunulması.”
Coğrafi İşaret Hakkına Tecavüz Sayılan Fiillere ilişkin mad.24.”Tescil edilmiş coğrafi işaretler, bunların kullanım hakkına sahip olmayan üçüncü kişiler tarafından aşağıda yazılı biçimde kullanımları coğrafi işaret hakkına tecavüz sayılır: a) Tescilli adın ününden herhangi bir biçimde yarar sağlayacak kullanımlar veya tescil kapsamındaki ürünleri andıran yada çağrıştırabilen ürünlerle ilgili olarak tescilli adın dolaylı veya dolaysız olarak ticari amaçlı kullanımı, b) Sözcük olarak gerçek coğrafi yeri ifade etmekle birlikte halkta haksız biçimde ürünün başka yer kaynaklı olduğu izlenimini bırakan kullanımı veya korunan adın tercümesinin kullanımı veya “stilinde”, “tarzında”, “tipinde”, “türünde”, “yöntemiyle”, orada üretildiği biçimde veya benzeri diğer açıklama veya terimlerle birlikte kullanımı, c) Ürünün iç veya dış ambalajında, tanıtım ve reklamında veya ürünle ilgili herhangi bir yazılı belgede doğal veya esas nitelik ve özellikleri ile menşei konusunda yanlış veya yanıltıcı herhangi bir açıklama veya belirtiye yer verilmesi, d) Ürünün menşei konusunda halkı yanıltabilecek biçimde ambalajlanması veya yanılgı yaratabilecek diğer herhangi bir biçimde sunulması, e) Bu maddenin (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde yazılı fiillere iştirak veya yardım veya bunları teşvik etmek veya hangi şekil ve şartlarda olursa olsun bu fiillerin yapılmasını kolaylaştırmak, f) Kendisinde bulunan ve haksız olarak üretilen veya ticaret alanına çıkarılan coğrafi işarete sahip malın nereden alındığını veya nasıl sağlandığını bildirmekten kaçınmak. Coğrafi işaret başvurusu bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesine göre yayınlandığı takdirde, başvuru sahibi, coğrafi işarete vaki tecavüzlerden dolayı hukuk ve ceza davası açmaya yetkilidir…” hükümlerine amirdir.
Bilirkişilerce davalı …’a ait işyerinde yapılan tespitte dava konusu altın hasır bileziklerin satışa hazır biçimde vitrinde sergilendiği, yapılan incelemede bu işyerinde altın hasır bilezikler üzerinde dava konusu altınlar hariç (…) damgasının bulunduğu, işyerinde bulunan damgasız ürünlerin, tescil belgesindeki karakteristik özellikler ile birebir aynı olmamakla birlikte benzerlik gösterdiğinin tespit edildiği, dolayısıyla davacı tarafından tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış ürünlerin, davalı yanın sattığı ürünlerin nihai tüketici tarafından karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğu, üzerlerinde Coğrafi işaret (…) patenti olmasa dahi model ve yapım olarak, bu tür ürünlerin halk arasında “…” olarak bilindiği, dava konusu ürünlerin vitrinde düzgün ve diri durmayıp ikinci el hurda olduğunun, bu durumda “…” adının olumsuz olarak anılmasına neden olacağı hususlarının bildirildiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, alınan bilirkişi raporu Yargıtay Bozma İlamı doğrultusunda bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalı tarafa ait altın hasır bilezikleri üzerinde davacı tarafın coğrafi işaret olarak tescilli, … biçiminde işaretin kullanılmış oluşu, bu işareti kullanabilmek için işaretle korunan karakteristik özelliklerin davalının dava konusu ürünlerinde bulunmadığı, ürünlerin niteliğinin düşük olduğu anlaşıldığından, davanın kabulü ile davalının eyleminin, davacının coğrafi işaret tescilinden kaynaklanan haklara tecavüz oluşturduğunun tespitine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile, davalı tarafa ait altın hasır bilezikleri üzerinde davacı tarafın coğrafi işaret olarak tescilli, … biçiminde işaretine kullanılmış oluşu nedeniyle, davalının eyleminin, davacının coğrafi işaret tescilinden kaynaklanan haklara tecavüz oluşturduğunun tespitine,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar harcından peşin yatırılan 25,20 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 19,20 TL karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan:500,00 TL bilirkişi ücreti, 174,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 674,00 TL yargılama gideri ile 50,40 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 724,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre tespit olunan 3.931,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/12/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 sayılı elektronik imza kanunu kapsamında E-İMZA ile imzalanmıştır