Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/201 E. 2021/8 K. 13.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/201
KARAR NO : 2021/8

DAVA : Marka (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 09/04/2018
KARAR TARİHİ : 13/01/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 30 yılı aşkın süredir otomotiv, elektronik ürün üretimi, beyaz eşya, döküm, otomasyon makineleri üretimi, çelik konstrüksiyon, tarım makineleri üretimi vb alanlarda sektörde faaliyet gösterdiğini, 30 yıllık yoğun emek ve çalışmaları sonucunda, havalı el aletleri sektöründe Türkiyede lider konuma geldiğini, 1994 yılında oluşturduğu … ile bu alanda Türkiye pazarının öncü markası olduğunu, … marka ve logosunun, gerek Türkiyede gerekse yurt dışında bir çok ülkede elektronik ev aletleri, beyaz eşya ve her türlü elektronik aletler ilgili sınıflarda tescilli olduğunu ve sektörde müvekkili tarafından tanıtıldığını ve müvekkili ile özdeşleştiğini “…” ibareli pek çok tescilli markasının bulunduğunu, … tescil numaralı “…” ibareli, … tescil numaralı “…” ibareli, … tescil numaralı “…” ibareli, … tescil numaralı “…” ibareli, … tescil numaralı ” …, … tescil numaralı “…” ibareli, … tescil numaralı “…”ibareli,… tescil numaralı ibareli “…” ibareli, … tescil numaralı “…” ibareli,… tescil numaralı “…” ibareli markalarının TPE nezdinde tescilli olduğunu, arama motorlarına müvekkilin … markası yazılıp arandığında ilk çıkan internet sayfalarından birinin http://…/ alan adlı web sitesi olduğunu, bu web sitesini kullanan davalı firmanın müvekkilinin … ibareli markasını, alan adı olarak satın aldığını ve müvekkilin marka hakkına tecavüz edecek şekilde müvekkil ile aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, http://…/ alan adlı web sitesine giriş yapıldığında, müvekkili şirket tarafından üretilip satışı yapılan ürünlerin müvekkili adına tescilli markaların kullanımıyla internet üzerinden satışının yapıldığının tespit edildiğini, sitede müvekkili şirketin … tescil numaralı …, … tescil numaralı …, … tescil numaralı …, markalarının da aynen kullanıldığını, http://…/ sitesi gerek alan adı olarak müvekkilinin tescilli markasının seçilmiş olması gerekse de web sitesi içeriğinde müvekkili tarafından üretilip satışı yapılan ürünlerin ve müvekkilinin markalarının aynen kullanılmasının ortalama bir tüketici gözünde davalı şirketin sanki müvekkili şirketin e-ticaret sitesi olduğu gibi bir kanaat oluşturduğunu, davalı şirketin bu surette müvekkilinin tanınmışlığından haksız şekilde yararlandığını, bu kullanımlara ilişkin müvekkilinin herhangi bir izni olmadığını, davalı kullanımlarının müvekkili aleyhinde ticari etki ve tecavüz yarattığını, haksız rekabet teşkil ettiğini, davalı şirketin bu yolla açıkça ve kötü niyetli olarak, müvekkilin markasının tanınmışlığından ve ticari itibarından yararlanmakta; bununla birlikte müvekkil şirketin toplum nezdindeki saygınlığı ve güvenilirliği ile ekonomik ve ticari itibarından haksız olarak faydalandığından bahisle; öncelikle müvekkilinin tescili markasına vaki haksız ve hukuka aykırı kullanımın önlenmesine ilişkin olarak ihtiyati tedbir kararı verilerek “http://…” alan adının kullanımın engellenmesini, müvekkilinin tescili markasına vaki haksız ve hukuka aykırı tecavüzün tespiti, tecavüz fiillerinin durdurulması, tecavüzün giderilmesine, haksız ve hukuka aykırı surette alınmış bulunan “http://…/” alan adının terkinine ve kullanımının önlenmesine, vaki haksız tecavüz nedeniyle , fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 4.000 TL maddi ve 1.000 TL manevi olmak üzere toplam 5.000 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalıya Ticari Sicil kayıtlarından tespit edilen adresine TK’nın 35.mad. Uyarınca tebligat yapıldığı, davaya herhangi bir cevap vermediği ve delil bildirmediği anlaşılmıştır.
Dosyada tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, TPMK kayıtları getirtilmiş, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi heyeti oluşturularak rapor alınmıştır.
Dosyaya sunulan 16.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle;” Davacının … no.lu “…”, … no.lu “…+şekil”, … no.lu “…+şekil”, … no.lu “…”, … no.u “…” markalarının “basınçlı hava ile çalışan emtialar” da dahil olmak üzere 07. sınıfta tescilli olduğu; dosya ve internet üzerinden yapılan incelemeler bütünlük arz edecek şekilde değerlendirildiğinde, davacı tarafa ait “…”, “…” markalarının davalı tarafa ait olduğu iddia olunan internet sitesi içeriğinde kategori ismi, başlık, içerik, ürün fotoğrafları üzerinde ve davalı tarafa internet sitesi alan adında kullanılmasıyla faaliyet alanlarının benzemesi de göz önünde bulundurulduğunda internet son kullanıcıları üzerinde karmaşaya yol açacağı, teknik kullanım amacı ile basınçlı hava ile çalışan ekipman veya bağlantı malzemesi alım veya tercihlerinde davacı firma ürünleri ile davalı firmanın internet sitesinde ki ürünlerin görsel ve teknik bilgilerinin birbirine karıştırılacak derecede yakın olması sebebi ile karıştırılmasına veya ürün sipariş edilip teslim alındıktan sonra farklılığın tespit edilebileceği, davacı adına tescilli olan “…” ve “…” markalarının davalı tarafından internet ortamında ticari etki yaratacak şekilde kullanılmış olması davacının marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilebileceği (SMK m.7, 29), davalı şirketin kullanımında olan http://… alan adlı internet sitesinde “…” ve “…” ibarelerinin kullanılmış olması davacının emeğinden haksız faydalanma olarak haksız rekabet kapsamında değerlendirilebileceği, tazminata hükmedilebilmesi için aranan kusur şartının gerçekleşmiş olduğunun kabul edilebileceği, manevi tazminat bedelini takdirinin Mahkemeye ait olduğu …” sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Davacının muhtemel zararının hesaplanması yönünden alınan 12.06.2020 tarihli bilirkişi raporunda;”-…Ltd.Şti.’ nin adresinde bulunamaması sebebiyle defter incelemesi yapılamamış ve marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet sebebiyle sağladığı kazanç tespit edilememiştir. Davacı tarafın talep ettiği 4.000,00 TL maddi ve 1.000,00 TL manevi tazminatın davacı firmaya ödenebileceği….” sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
KANAAT VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık; 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca markaya tecavüzün haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, alan adının terkini, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı adına tescilli olup davaya dayanak yapılan tescilli markalara ait bilgiler Türk Patent ve Marka Kurumu’nun 01.06.2018 tarih ve … sayılı yazısı ekinde, davacı adına tescil edilmiş olan markaların sicil kaydındaki tescil bilgiler mahkememizce incelenmiştir.
Davacı vekili, davalının haklı ve meşru bir bağlantısı olmamasına rağmen http://…/ alan adh web sitesi ve içeriğinde müvekkilin “…”, “…”, “…” markalarını ticari etki yaratacak şekilde kullanmasının davacının marka tescilinden doğan haklarının ihlâl ettiğini beyan etmektedir.
Bir markanın TPMK marka siciline tescili zorunlu olmamakla beraber, markanın 6769 sayılı SMK çerçevesince tescil edilmesi, marka sahibine, markanın tescil kapsamına giren aynı mal veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılmasını önlemeyi talep etme hakkı verir (SMK m.7). Tescilli marka sahibinin tescilden doğan haklarının ihlâli, marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilir. Marka hakkına tecavüz oluşturan fiiller SMK m.29/l’de sayılmıştır. Buna göre, SMK m.7’deki ihlâl de tecavüz kapsamında değerlendirilir (SMK m.29/1/a).
Marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek ve markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için ithal etmek veya ticari amaçla elde bulundurmak da marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilir.
Tescilli markadan doğan hakka tecavüz edilip edilmediği değerlendirilirken ön şart markasal bir kullanımın olmasıdır. Bir işaret, ticari hayatta üçüncü bir kişi tarafından, üretilen ürün veya sunulan hizmetlerin diğer işletme ürün ya da hizmetlerinden marka işlevi görecek şekilde ayırt edilebilmelerini sağlamak amacıyla kullanılıyorsa, o işaretin marka hukukunun alanında değerlendirilmesi gereken bir kullanımı söz konusudur.
Sınai Mülkiyet Kanununda markasal kullanım sayılan haller ömekseme yoluyla sayılmıştır (SMK m.7/3). Buna göre, işaretin mal veya ambalajı üzerine konulmasının yanı sıra, işaretin internet ortamında kullanılmasıdır. Buna göre, işareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması da markasal kullanımdır.
Somut olaya dönüldüğünde; … 19. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye no.lu E-Tespit Tutanağı ile, http://…/ alan adlı sitenin internet sayfası ekran görüntüleri tespit edilmiştir. Bilirkişi Heyetinde bulunan Bilgisayar Mühendisi ve Sektör Bilirkişisi tarafından yapılan incelemede; davacı tarafa ait “…”, “…” markalarının davalı tarafa ait olduğu iddia olunan internet sitesi içeriğinde kategori ismi, başlık, içerik, ürün fotoğrafları üzerinde ve davalı tarafa internet sitesi alan adında kullanılmasıyla faaliyet alanlarının benzemesi de göz önünde bulundurulduğunda internet son kullanıcıları üzerinde karmaşaya yol açacağı; Teknik kullanım amacı ile basınçlı hava ile çalışan ekipman veya bağlantı malzemesi alım veya tercihlerinde; davacı firma ürünleri ile davalı firmanın internet sitesinde ki ürünlerin görsel ve teknik bilgilerinin birbirine karıştırılacak derecede yakın olması sebebi ile kanştınlabileceği veya ürün sipariş verilip teslim alındıktan sonra farklılığın tespit edilebileceği kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, davalının kullanımında olan http://… alan adlı internet sitesi adı ve içeriğinde “…” ibaresi; site içeriğinde “…” ibarelerinin markasal olarak kullanıldığının tespit edildiği ancak davalı adına tescilli bir marka tespitinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalının belirtilen markalar üzerinde gerçek hak sahipliği iddiası da bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, davacı adına “basınçlı hava ile çalışan emtialar” da dahil olmak üzere 07. sınıfta tescilli olan “…” ve “…” markalarının davalı tarafından internet ortamında ticari etki yaratacak şekilde kullanılmış olmasının, 6769 sayılı SMK md. 7 ve 29 uyarınca davacının marka hakkına tecavüz teşkil edeceği izahtan varestedir.
Haksız Rekabet İddiası Yönünden Yapılan İnceleme
Rekabetin, doğruluk ve dürüstlük kuralları içerisinde kalmak ve üretilen mal ve hizmetlerin kalitesini yükseltmek, işletmelerin verimini arttırmak ve fiyatları düşürücü etkisi olduğu tartışmasızdır. Ancak bu durumun kötüye kullanılmaması, doğruluk ve dürüstlük çerçevesinde rekabetin gerçekleştirilmesi, değişen teknoloji ve ekonomik şartlar, firmalar arasındaki piyasadan büyük pay alma hırsı nedeniyle mümkün olmadığından TTK’da düzenleme yapılmıştır. Kişinin kendi emeği ve çabasına dayanması halinde rekabet, ilgili piyasayı olumlu yönde etkileyecek ve daha iyiye ulaşmak için diğer firmaları teşvik edecektir. Bu şekilde olmadan başkasının emeğinden ve çabasından yararlanmaya çalışmak suretiyle rekabet yapılması ise haksız rekabet teşkil edecektir.
Haksız rekabet hallerinden biri TTK m.55/l/a/4 bendinde düzenlenmiştir. Buna göre;
“Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” iyi niyet kurallarına aykırı bir davranıştır ve haksız rekabet hali olarak nitelendirilir.
Madde hükmüne göre, karışıklığa yol açabilecek benzerliklere sebebiyet vermek bir haksız rekabet halidir. Zikredilen madde de sayılan eylemlere bakıldığında bir kişiye ait olan ürün, faaliyet veya işler ile ilgili olarak üçüncü kişinin karışıklığa yol açacak davranışlarında bulunması halinin haksız rekabetin varlığından söz edebilmesi için yeterlidir. Davranışın bilerek yapılması veya bilmeyerek yapılmış olması haksız rekabetin varlığını etkileyecek bir unsur değildir. Haksız rekabet hukuku, kişinin emeğinden haksız olarak yararlanılmasını önlemeyi amaçlamaktadır. Haksız rekabetin söz konusu olabilmesi için iktisadi rekabetin suiistimal edilmiş olması gerekir.
Somut olayda, “…” ve “…” ibarelerinin davacı markasında esas unsur olarak kullanılıyor olması ve davacının bu ibare üzerinde hak sahibi olması karşısında, davalının kullanımında olan http://… alan adlı internet sitesinde “…” ve “…” ibarelerinin kullanılmış olması davacının emeğinden haksız faydalanma olarak haksız rekabet kapsamında değerlendirileceği kanaatine ulaşılmıştır.
Tazminat talepleri açısından yapılan değerlendirme
Davacı vekili, davalının haksız kullanımı nedeniyle uğranılan zararların tazmini amacıyla fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 4.000 TL maddi ve 1.000 TL manevi tazminata hükmedilmesin! talep etmiştir.
Sınai mülkiyet Kanunu 149/1/ç maddesi gereğince, markası tecavüze uğrayan kişi, şartların varlığı halinde maddi ve manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. Kanunun marka sahibine tanıdığı diğer talepler gibi, tazminat talebinde bulunabilmek için marka hakkına tecavüz şeklindeki haksız fiilin olması ve hukuka uygunluk sebeplerinden birinin olmaması gerekir. Ayrıca maddi tazminata hükmedilmesi için tecavüz fiili neticesinde zararın oluşması ve davahmn/mütecavizin kusurunun da bulunması gereklidir.
a.Marka hukukunda maddi tazminat talebi, marka hakkı sahibinin fiili olarak uğradığı zararın yanı sıra, yoksun kalınan kazancı da kapsamaktadır (SMK m.151). Fiili zarar, zarara uğrayanın ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda ortaya çıkan zarardır. Yoksun kalınan kazancın tespiti ise biraz daha güçtür. Bu nedenle SMK’da yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında üç seçenek belirtilmiştir:
>Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir,
>Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç,
>Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli, usullerinden biriyle yoksun kalınan kazanç hesaplanabilir.
Davalının, dava konusu markalan kullanmasında hukuka uygun bir sebebinin bulunup bulunmadığının ve dolayısıyla kusurunun incelenmesi gerekmektedir. Kusur şartı, mütecavizin marka sahibinin hakkından haberdar olması, markasını kullanmasının tecavüz oluşturduğunu bilmesi ve buna rağmen tecavüz konusu markayı kullanmaya devam etmesi ile gerçekleşir.
TTK’da tacir olmaya bağlanan hükümlerden biri “basiretli olma” yükümlülüğüdür (TTKm.18/2). Bu hükme göre, bir tacir faaliyetinde kullanacağı markayı seçerken aynı sektörde üçüncü kişiler adına tescilli/kullanılan bir markanın aynı/benzerini kullanmaması beklenir. Nitekim Yargıtay 11. HD’nin 10.04.1997 tarih ve 1997/1920 E., 1997/2708 K. sayılı ilâmında:“Davacının dava konusu markayı 1980 yılından beri ihdas ve istimal ettiği otuz ülke de de tescil ettirdiği dosyaya ibraz edilen belgelerden açıkça anlaşıldığı… Ve olayda Paris Sözleşmesinin uygulanmasının gerekmesine, marka tescilini yaptırırken basiretli işadamı özeni göstermek ödeviyle yükümlü bulunan davalının ilgili çevrelerce tanınmış davacıya ait markayı bilip bilmediğinin üzerinde durulmasına, davacı marka ile davalı markası arasında iltibas bulunup bulunmadığının değerlendirilmesine… ” denilmek suretiyle basiretli işadamı özenini aramıştır. Bu yükümlülük gereğince, bir tacir faaliyet gösterdiği sektörde kullanılan markalan aynısını veya benzerini ve hatta farklı olsa bile markalar arasında bağlantı olduğu ihtimaline sebebiyet verecek markasal kullanımlardan ve tescillerden kaçınmalıdır. Marka sicilinin aleni olduğu ve TÜRKPATENT’in web sayfasında çevirimiçi yapılacak basit bir sorgulamayla dahi davacı adına tescilli markalar tespit edilebilecek iken davalı şirketin ticari etki yaratacak şekilde “…” ve “…” ibarelerini markasal olarak kullanılmış olması nedeniyle somut olayda tazminata hükmedilebilmesi için aranan kusur şartının gerçekleştiği, davalı şirketin ekonomik ve ticari hacmi, hak ve nesafet ilkesi gereği talep edilen 4000 TL maddi tazminat bedeli TBK 50. Maddesi uyarınca makul görülerek bu bedel üzerinden hüküm kurulmuştur.
Marka hakkı tecavüze uğrayan kişi SMK m.149/l/ç maddesinin TBK’nın 58. maddesi ile birlikte değerlendirilmesi sonucunda, şartların oluşması ile manevi tazminat isteme hakkına da sahiptir. Davalı eyleminin davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği yönünde yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda talep edilen 1000 TL manevi tazminat miktarının davalıdan alınarak davacıya verilmesi uygun görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, denetime elverişle bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalı kullanımlarının, davacı adına TPMK nezdinde tescilli “…” ve “…” ibareli markalarına tecavüz teşkil ettiğinin tespiti ile bu tecavüzün durdurulmasına, giderilmesine, davalıya ait http://… alan adına erişimin engellenmesine ve terkinine, bu konuda Erişim Sağlayıcıları Birliğine müzekkere yazılmasına, 4.000 TL maddi tazminat bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 1.000 TL manevi tazminat bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 31/10/2019 tarihli mahkememizce verilen tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devamına karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile, davalı kullanımlarının, davacı adına TPMK nezdinde tescilli “…” ve “…” ibareli markalarına tecavüz teşkil ettiğinin tespiti ile bu tecavüzün durdurulmasına, giderilmesine, davalıya ait http://… alan adına erişimin engellenmesine ve terkinine, bu konuda Erişim Sağlayıcıları Birliğine müzekkere yazılmasına,
2-Maddi tazminat yönünden davanın KABULÜ ile, 4.000 TL tazminat bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Manevi tazminat yönünden davanın KABULÜ ile, 1.000 TL tazminat bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-31/10/2019 tarihli mahkememizce verilen tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devamına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 341,55 TL karar harcından peşin yatırılan 85,39 TL’nin mahsubu ile kalan 256,16 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen markaya tecavüzün haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, alan adının terkini talepleri yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 4.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden davacı vekili yararına hesap olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan: 2.800,00 TL bilirkişi ücreti, 325,55 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.125,55 TL ve 121,29 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 3.246,84 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 13.01.2021

Katip …

Hakim …