Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/198 E. 2021/410 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/198 Esas
KARAR NO : 2021/410

DAVA : Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli), Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
DAVA TARİHİ : 09/04/2018
KARAR TARİHİ : 25/11/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli), Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarındaki özetle; davacı şirketin … internet sitesi üzerinden ve çağrı merkezi aracılığıyla yurtiçi ve yurtdışında tatil hizmeti sunan seyahat acentelerinin hizmetlerini son kullanıcı tüketicilere ulaştıran, konaklama, paket tur gibi hizmetlerin satışında platform konumunda olduğunu, 05.02.2002 tarihinde kurulduğunu, 15 yıldır sektörde faaliyet gösterdiğini, davacı şirketin …’nin “…” ve “…” markası ibare ve şeklinin münhasır lisans sahibi ve … ile ….” adlı internet sitesinin sahibi olduğunu, “…” şekli … tescil numarası ile … nice sınıfında, “…” markası…tescil numarası ile … nice sınıfında ve “…” ibaresi … tescili bulunduğunu, yapılan araştırmada … adlı internet sitesinde davacı şirket tarafından sunulan konaklama, paket tur, uçak bileti satışı gibi hizmetler için kullanılan “…” ve “…” markasının “…” internet sitesinin amacı ve konusunun bire bir aynısı kullanılarak ve davacı şirketin de ticari unvanının 3. Kişilerin karıştırmasına neden olacak suretle benzerini kullandığı ve hukuka aykırı olarak işlem yapıldığının görüldüğünü, “…” internet sitesi üzerinden sürdürmekte olunan faaliyetlerin haksız, hukuka aykırı ve kötü niyetli olarak kullanılmasının marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, aynı zamanda “…” adlı internet sitesinin bilirkişi marifetiyle de incelendiğini, … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin …E. Sayılı değişik iş dava dosyası ile de tespit edildiğini, “…” adlı site kullanılarak ve davacı şirketin de ticari unvanının 3. Kişiler tarafından karıştırılmasına neden olacak suretle ayırt edilemeyecek derecede benzerinin davalı tarafından kullanıldığını ve bu vasıtayla tüketicilere ücretsiz tatil fırsatı kazandıkları ile ilgili ulaşıldığı ve bu şekilde hukuka aykırı olarak işlem yapıldığı, sonrasında ise tüketicilerin mağdur edildiğinin kendilerine bildirildiğini, “…” internet sitesi üzerinden davalı tarafından sürdürülmekte olan faaliyetlerle, davacının markalarının lisanssız ve davacının onayı ve bilgisi olmaksızın haksız, hukuka aykırı ve kötü niyetli olarak kullanılmasının şirketin ticari itibarını zedeleyerek kişilik haklarını ihlal ettiğini, davalıya ait “…” internet sitesinin davacı şirketin tanınırlığını ve güvenilirliliğini kullandığını, insanları yanlış yönlendirdiğini ve açıkça görülen iltibas sebebiyle ticari itibarının zedelediğini, açılmış olan “…” adlı sitenin amacının davacı şirketin ününden fayda sağlamak olduğunu, tescilli markaya yapılan tecavüzün bir an önce durdurulması için tensip kararında … internet sitesine erişimin tedbiren engellenmesi kararı verilmesini, davalı adına tescilli … alan adı internet sitesine teminat karşılığında veya teminatsız olarak ihtiyati tedbir yolu ile erişimin engellenmesine karar verilmesini, yargılama sonunda davalının alan adlı internet sitesini kullanmaktan men edilmesine ve alan adının kullanılmaması için sitenin erişime engellenmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini” talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; söz konusu internet adresinin 2016 yılında alındığını, kendisinin söz konusu tarihlerde devre tatil firmasında anketör olarak çalıştığını söz konusu siteyi anket yapmak için ve tüketicilere anket karşılığında günübirlik turlara davet etmek için aldığını, söz konusu sitenin kullanılmasının davacı şirketin yapmış olduğu faaliyetlerle alakasının bulunmadığını, söz konusu site incelendiğinde başvuru ekranında anket doldurma zorunluluğu bulunduğunu, söz konusu siteyi 3-4 aylık periyotlarla kullandığını, ancak sitenin kullanılmasının kendisine maddi yük getirdiğinden 2017 yılının sonlarından itibaren bir daha kullanmadığını, dava tarihinin de 2018 yılı olduğunu, söz konusu sitenin 3 yıldır kendisi tarafından
kullanılmadığını, davacının kullanılmayan âtıl bir siteye karşı dava açtığını ve haksız durumda olduğunu, söz konusu sitenin kullanılması bırakıldıktan ve söz konusu sitenin alım tarihinden itibaren 2-3 yıl geçtikten sonra dava açmasının kötü niyetli olduğunu, davacı şirketin sahip olduğu … adlı internet adresinin tüketicilere konaklama, tatil ve paket tur satışı yaptığını, kendisi tarafından kullanılan sitenin anket karşılığında günü birlik turlara davet etmek için kullanıldığını, söz konusu iki sitenin faaliyetleri ve çalıştığı firmaların farklı olduğunu, iki sitenin web siteleri incelendiğinde farklı görünümde oldukları ve kullanım amaçlarının farklı olduğunun, alan adlarının ve isimlerinin farklı olduğunu, arama motorlarında site isimleriyle arandığında herhangi bir karışıklık yaratmadığını, herhangi bir marka tecavüzünün bulunmadığını, kötüniyetli olarak söz konusu sitenin açıldığı, tüketicilerin mağdur edildiğinin, belirtilen numaralardan tüketicilere birtakım aramalar yapıldığı iddialarının asılsız olduğunu, söz konusu telefonlar ile alakası olmadığını, … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyasındaki bilirkişi raporunun iki tarafın da beyanları alınmadan hazırlandığını, taraflarının belirttiği hususlar da dikkate alınarak yeni bir bilirkişi incelenmesi yapılması gerektiğini, kaldı ki … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyasındaki bilirkişi raporu incelendiğinde de tüketicilerin arama motorlarında yaptığı aramalarda sadece söz konusu siteyle karşılaşma ihtimalinin bulunduğunu, yani sadece ihtimal üzerine dayalı olarak rapor hazırlandığını, yine … farklı olarak ücretsiz tatil fırsatı kazandıklarının belirtildiği, herhangi bir haksız rekabetin tespit edilmediğini, tek başına ”…” markasının kullanılmadığının tespit edildiğini, açıklanan nedenlerle ihtiyati tedbir yolu ile erişimin engellenmesi talebinin reddini, … alan adlı internet sitesinin kullanılmasının men edilmesi ve siteye erişimin engellenmesi talebinin reddine, davanın usul ve esastan reddini, yargılama gidere ve avukatlık ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalıya yeni tebligat yapılmasının nedeninin davalının T.C. kimlik ve adres bilgilerinin tespitinin yapılamaması nedeniyle kendisine tebligat yapıladığını, hal böyle iken ve tensip zaptında açık bir şekilde davanın 09.04.2018 tarihinde açıldığı görülmekte iken davalının neye istinaden kullanımı bıraktıktan 2 yıl sonra davanın açıldığını iddia ettiğinin anlaşılamadığını, davalının işbu davanın açılış tarihi itibariyle mezkur siteyi kullanmakta olup mahkememiz dosyasına mübrez olan tüketici şikayetleri de bu hususun ispatı niteliğinde olduğunu, davalının bu siteyi kullanarak tüketiciler ile iletişime geçip tüketiciler nezdinde ilgili site içeriğinde bulunan tatilsepeti markası ile tüketiciler nezdinde açıkça bir yanılgı oluşturup müvekkil şirketin oluşturduğu markadan haksız şekilde faydalandığını, kaldı ki davalının bu site aracılığıyla yürüttüğü faaliyetler ile tüketicileri mağdur ettiğini ve müvekkil şirketin markasını haksız ve kötüniyetli olarak kendisine bir çıkar sağlamak için kullandığını, ilgili sitenin kullanımını kendisinin bıraktığını iddia etmiş ise de yine dosyada sabit olan talepleri doğrultusunda mahkememizce (müvekkili şirket tarafından 10.000,00-TL kesin ve süresiz teminat mektubu ibraz edilerek) verilen 26.04.2018 tarihli ihtiyati tedbir kararı neticesinde ilgili sitenin mahkeme kararı ile kapattırıldığını, davalı yanın açıkça müvekkili şirketin tüketiciler nezdinde yaratmış olduğu güvenilirliğini ve tanınırlılığını kullanarak insanları yanlış yönlendirdiğini ve açıkça görülen iltibas sebebiyle de müvekkili şirketin itibarını zedelediğini, ilgili sitenin alan adından açıkça görüleceği üzere davalının müvekkili şirketin ününden fayda sağlama gayesi ile hareket ettiğini, açıklanan nedenlerle davanın kabulünü, müvekkili şirkete ait marka kullanılarak marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemlerden ötürü manevi tazminata hükmedilmesini ve dava tarihinden itibaren yasal ticari faiz yürütülmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan ikinci cevap dilekçesinde özetle; davalının haksız rekabet sağlamasının tüketiciyi yanıltması ve bundan haksız menfaat etmesinin söz konusu olmadığını, internet adresinin davalı tarafından 2016 yılında alındığını, söz konusu siteyi anket yapmak ve tüketicilere anket karşılığında günü birlik turlara davet etme amacıyla satın aldığını, söz konusu sitenin 3-4 aylık periyotlarla kullanıldığını, 2017 yılı sonlarından itibaren kullanılmadığını, söz konusu iki sitenin faaliyetleri ve çalıştığı firmaların farklı olduğunu, davacı şirketin internet sitesinin, davalı tarafından kullanılan internet sitesinin çalıştığı devre tatil firmalarıyla çalışmadığını, Google gibi arama motorlarında site isimleriyle arandığında her hangi bir karışıklık yaratmadığını, tüketici şikayetlerinde belirtilen telefon numaralarının davalı ile bir ilgisinin olmadığını, tüketicilerin mağdur edildiğini, belirtilen numaralardan tüketicilere bir takım aramaların yapıldığı iddialarının tamamen asılsız olduğunu, “…” adlı internet sitesinin kullanılmasında ve satın alınmasında herhangi bir engelin bulunmadığını ihtiyati tedbir yolu ile erişimin engellenmesi talebinin reddini, www. … alan adlı internet sitesinin kullanılmasının men edilmesi ve siteye erişimin engellenmesi talebinin reddini, davanın usul ve esastan reddine, yargılama gider ve avukatlık ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller ve dosyaya sunulan belgeler incelenmiştir.
… 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nde açılan … D. İş tespit dosyası dosya içerisine alınmış, bilişim uzmanı tarafından sunulan 05.03.2108 tarihli bilirkişi raporunda … alan adına ait web sitesinin ekran görüntülerinin alındığı, site içeriklerinden incelenen sitenin aynı sektörde faaliyet gösterdiği, tüketicilerin siteleri karıştırma ihtimalinin bulunduğu tespit ve değerlendirmelerinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi incelenerek Mahkememiz 14/05/2018 tarihli Ara Kararı ile “6100 sayılı HMK’nın 389-390 maddeleri ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 9,29,30..madde ve devamı maddeleri gereğince İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN takdiren 10.000,00 TL nakdi teminat veya aynı miktarda kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibrazı şartıyla KABULÜNE, teminat yatırıldığında davalıya ait “…” alan adlı internet sitesine dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbiren erişimin engellenmesine,” karar verilmiştir.
TPMK kayıtları dosya içerine alınmış, incelendiğinde; … sayılı “…”, … sayılı “…”, … sayılı “…”, … sayılı “…”, … sayılı “…” markalarının 39 nice sınıfında davacı şirket adına tescilli olduğu, marka korumasının devam ettiği, davacının “…” esas unsurlu birden fazla seri markasının bulunduğu anlaşılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi yönünden alanında uzman bilirkişilerden oluşan heyete tevdi edilmiş sunulan 05/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Alan adlarının kayıt durumlarını incelemek için whois hizmeti veren https://… adresinde sorgulandığında; dava konusu 3 alan adının 1 Nisan 2021 tarihi itibarıyle kayıtlı olmadığı ekran görüntüleri ile tespit edildiğini,
… sitesinin whois sorgu sonuçları ve diğer herkes tarafından erişilebilir bilgiden derlediği ve raporda sunulduğu üzere alan adı kaydının (sahipliğinin) silindiği ve tekrar alınabilir durumda olduğu, kimse adına kayıtlı olmadığı ve kullanılmadığı, “…” kelimesi konaklama sektöründe davacının markalarını çağrıştıran bir anlamla yüklü bulunduğunu, davacı adına tescilli … sayılı “…”,… sayılı “…”,… sayılı “…” markaları … Sınıfta “kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri” alanında tescilli olduğu, davalının tescilsiz olarak kullandığı …, …, … … Sınıfta “kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri” alanında fiilen kullanımı … 2. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyası ile tespit edildiği ancak inceleme tarihi itibari ile kullanımın tespit edilemediğini, davalının tescilsiz olarak kullandığı …, …, … markalarında “…” ibarelerinin esaslı unsur olarak yer alması nedeniyle markalar arasında görsel ve kavramsal yakınlık oluştuğu; markalar arasında tüketiciler açısından ilişkilendirme ve benzerlik oluştuğu diğer yandan karşılaştırılan markaların kullanıldıkları ürünler arasında ayniyet ve benzerlik bulunduğunun tespit edildiği, davalının belirtilen kullanımının davacının marka haklarını ihlal eder nitelikte olduğu, tüketiciler açısından ilişkilendirme ve benzerlik oluşturduğu, TTK Haksız Rekabet değerlendirmesinin mahkemenin takdirinde olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından sunulan 26/04/2021 tarihli Bilirkişi Raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; bilirkişi raporundan anlaşılacağı üzere davayı açmaktaki haklılıklarının açıkça tespit edildiğini, davalının raporda belirtilen kullanımı davacının marka haklarını ihlal eder nitelikte olduğu, davalının raporda belirtilen kullanımının tüketiciler açısından ilişkilendirme ve benzerlik oluşturduğu, … 2. Fikri Ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin… D. iş sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırıldığı ve davalının tüm hukuka aykırı kullanımlarının bilirkişiler marifetiyle tespit ettirildiği, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile davanın kabulünü, davalı kullanımlarının (müvekkile ait tescilli markayı içerir şekilde alan adı kullanımı) markaya tecavüz teşkil ettiğinin tespitini, durdurulmasını, önlenmesini, ortadan kaldırılmasını, bu kapsamda davalıya ait …, … ve … alan adlarına ait internet sitelerine erişimin engellenmesini, alan adlarının terkinine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan 19/04/2021 tarihli Bilirkişi Raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; özellikle işbu dosya açısından önem arz eden delilleri olan müvekkilinin UYAP kayıtlarının celbi, müvekkiline ait herhangi bir şirket olup olmadığının Ticaret Bakanlığı’ndan sorulması, müvekkiline ait ”…” sitesinden kaynaklanan kesilmiş bir fatura bulunup bulunmadığının … Vergi Müdürlüğü’nden sorulması ve tanık delillerinin toplanmadığını, bilirkişi raporunun davanın fiilen kullanılmayan atıl bir siteye karşı açıldığı iddialarını doğruladığını, dava tarihinin dosyadan görüleceği üzere 09/04/2018 olduğu ve müvekkilinin dava açılmadan önce zaten söz konusu sitenin kullanımını bıraktığını, davacınn kullanılmayan atıl bir siteye karşı dava açtığı ve haksız durum olduğu, işbu davayı açmak da hukuki yararı bulunmadığını, bilirkişi raporunda belirtilen ”…” adlı internet sitesinin kullanılmasında ve satın alınmasında herhangi bir engel bulunmadığı şeklindeki açıklamanın iddialarını doğruladığını, davacının eğer işbu sitenin marka hakkına tecavüz olduğu düşüyorsa öncelikle bu sitenin satın alınmaması için gerekli yollara başvurması ve önlemlerini alması gerektiğini, söz konusu iki sitenin görsel olarak tamamen farklı olduğu, müvekkilinin herhangi bir görsel marka kullanmadığı, faaliyet alanları, müşteri grupları, çalıştığı firmalar, görünümleri vs. bir çok hususun farklı olduğunun görüleceği, iki marka arasında esas unsur, fonetik ve anlamsal manada benzerlik bulunmadığını, dava konusu markanın işaretlerin kullanıldığı hizmetin ortalama alıcısının bu hizmetleri sunan işletmeler arasında idarî-ekonomik anlamda bir bağlılığın bulunduğu düşüncesine kapılmaları ihtimali dahi bulunmadığını, açıklanan nedenlerle 05/04/2021 tarihli bilirkişi raporunun aleyhe hususlarını kabul etmediklerini, itiraz ettiklerini, yeni bir bilirkişi raporu aldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması talebine ilişkindir.
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7 inci maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149.maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2- b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır.
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1)Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;…. 4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde bulundurulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımının tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara, 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde tüketiciler tarafından karışıklığa sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun “Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları” başlıklı 7/3- d gereği İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılmasının başlı başına marka hakkı ihlali yarattığı izahtan varestedir.
Davalının davacı adına tescilli markaların esas unsuru olan “…” ibaresini alan adı olarak kullanıldığı noktasında çekişme bulunmamaktadır. Esasen raporlarda bu yönde değerlendirme ve marka tescillerinde tanınmış marka tescili bulunmasa dahi davacının “…” ibareli markasının toplum nezdinde belli bir tanınmışlığının olduğu izaha muhtaç değildir.
Rapordaki tespitlerde; davalının fiili olarak kullanmış olduğu …, …, … markaları ortak olarak “…” kelime unsurlarından oluştuğu, markanın esaslı unsurunun bu ibare olduğu, davalının davaya konu kullanımı ise “…” ibaresine ek olarak “..” kelimesinin eklenmesi ile kullanılan “…” ibarelerinden oluştuğu, davacı markalarının genel imajında “…” ibaresinin esaslı unsur olduğu ve bu seriden yaratıldığı, bir markada esas unsur, potansiyel müşteriler için ilk anda göze çarpıp hafızada yer eden unsur olduğu, iki taraf markasında da “…” ortak ibaresi yer aldığı ve markanın kullanıldığı hizmetler açısından tanımlayıcı, anımsatıcı nitelikte olmadığı, dolayısıyla karşılaştırılan taraf markalarında benzer kelimelerin seçiminin tesadüfi olamayacağı, davacının “…” markasını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davalının fiili kullanımında yer alan …, …,… markalarıyla karşılaştığında bu markaları “görsel ve işitsel açıdan benzer bulması ve karıştırması” ihtimal dâhilinde olduğu, taraf markalarında “…” ibarelerinin esaslı unsur olarak yer alması nedenleriyle markalar arasında görsel ve kavramsal yakınlık oluştuğu, markalar arasında tüketiciler açısından ilişkilendirme ve benzerlik oluştuğu, … kelimesinin … markası ile kullanılması, tüketicinin, marka sahibinin kendi markasında birtakım kısaltmalar, değişiklikler yaptığını varsayarak ilgili mal veya hizmetin yine aynı işletmenin mal veya hizmeti olduğu düşüncesine kapılması neden olacağı gibi arada bağlantı olduğunu düşündüreceğini, davalı tarafından hediye ibaresinin konaklama hizmetlerinde kullanılması durumunda, ortalama gözlem, dikkat ve algılama yeteneğine sahip ortalama tüketiciler tarafından böyle bir iş yerinin davacıya ait bir iş yeri gibi ya da davacı ile davalı arasında organik bir bağlantı bulunduğu gibi algılanabileceği, “…” sözcüğü otelcilik ve konaklama sektöründe reklamlarda, internet bloglarında, tanıtım broşürleri ile gezi ve tatil rehberlerinde “…”, “… ” ya da “…” gibi ifadeler için yaygın biçimde kullanılan bir kelime olduğu, …ise konaklama sektöründe yaygın kullanımı olmayan bir ifade olduğu, davacı … davalı taraf internet sitelerinin aynı sektörde faaliyet gösterdikleri, uygun tatil arayışında olan müşteri kitlelerine hitap ettikleri iltibas ihtimalinin bulunduğu, haksız rekabet olarak değerlendirilebileceği tespit ve değerlendirmelerinde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, dava öncesi bilişim uzmanı vasıtasıyla yapılan incelemeye dayalı değerlendirme raporları davalının ikrar mahiyetindeki beyanları ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davalının davaya konu …, …, .. alan adlarını davacıya ait tescilli markaları barındırır şekilde aldığı ve kullandığı, bu kullanımların davacı markalarının tescilli olduğu 39 sınıf kapsamında kaldığı (bu kapsamda kalmasa dahi alan adı kullanımı markaya tecavüz teşkil edecek olup davalının bu yöndeki inceleme talepleri ve itirazları dikkate alınmamıştır), davacıya ait tescilli markaların kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmamasına rağmen aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimdeki kullanımların tüketiciler nezdinde iltibasa sebebiyet vereceği, izahı yapılan SMK 29 ve atfı gereği 7 madde kapsamında markaya tecavüz aynı zamanda TTK 55/1-4 kapsamında “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” niteliğinde olduğu anlaşılmakla haksız rekabet teşkil ettiği anlaşılmış olmakla davanın kabulü ile davalı kullanımlarının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, davaya konu sitelerin dava sonrası kullanımının sona erdiği, karar tarihi itibarı ile kayıtlı olmadıkları anlaşılmakla men ve ref talepleri yönünden bu talepler konusuz kaldığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına, muhtemel tecavüzlerin önlenmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile,
Davalı kullanımlarının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin TESPİTİNE, men ve ref talepleri yönünden ilgili sitenin kapatılmış olduğu anlaşılmakla (bu talepler konusuz kaldığından) bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına, muhtemel tecavüzlerin ÖNLENMESİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 23,40 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan: 3.260,00 TL bilirkişi + posta gideri ve 77,00 TL harç (vekalet+peşin+başvuru) olmak üzere toplam 3.337,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen markaya tecavüz ve haksız rekabet talebi yönünden hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,
5-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.25/11/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸