Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/197 E. 2020/76 K. 05.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/197 Esas
KARAR NO:2020/76

DAVA:Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ:09/04/2018
KARAR TARİHİ:05/02/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … sitesi üzerinden kripto para alım-satımı yapmak isteyen kişilere platform sağlayan teknoloji şirketi olduğunu, müvekkili firma tarafından “…” markasının uzun yıllardan beri kullanıldığını, Türk Patent Enstitüsü nezdinde 15.02.2017 tarihinde … numarası ile tescil edildiğini, davalı tarafın … alan adlı web sitesinin sahibi, işleteni, yayıncısı olduğunu, davalı tarafın https://…/… adresinde müvekkili firmanın … tescilli markasını müvekkilden izin almadan kötü niyetle ve haksız olarak ticari etki yaratacak şekilde kullandığını, tüketicilerin “sikayetvar.com/… adresine şikayet içeriği girebilmeleri ve herhangi bir internet kullanıcısının “…” markasını arama motorlarında araştırdığı zaman ilk sırada …/… adresinin çıkması için müvekkiline ait “…” markasını anahtar kelime olarak kullandığını, arama motorlarında “anahtar kelime” kullanarak üst sıraya çıkmak isteyen firmaların arama motorlarına ücret ödediklerine, davalının da müvekkiline ait markayı kullanarak arama motorlarında üst sırada yer almak için 3.firmalara ücret ödediğini, bu nedenle … arama motorunda “…” markası aratıldığında davalı tarafın sitesinin ikinci sırada yer aldığını, davalının bu eyleminin marka hakına tecavüz fiilini oluşturduğunu, bu durumun ….Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, ayrıca davalının “…” başlığı alltında bulunan sayfalara ayrı ayrı reklam alarak müvekkilinin markası üzerinden haksız kazanç elde ettiğini, bahse konu adrese tüketiciler tarafından içerik girilmesi hizmetini ücretsiz olarak yaptığını ancak firma ve markalardan bu içeriklere cevap verilebilmesi için üyelik bedeli talep ettiğini, bu bedele ilişkin tekliflerini müvekkili firmaya e-posta yolu ile gönderdiğini, üyelik bedelini ödemeyen firma ve markaları cevap hakkı tanınmadığından tüketice nezdinde itibarsızlaştırıldığını tüm bu nedenlerle … markasına tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, men’ine ve … ibaresi ve altındaki yayınların tamamının …/… sitesinden kaldırılması suretiyle eski hale iadesine, davalının web sitesinden … ibaresi ve logosunun ve bunların altında yer alan tüm haksız ve hukuka aykırı yayın ve içeriklerin kaldırılmasına, davalının … ibaresini internette arama anahtarı veya yönlendirici kod olarak kullanılmasının sonlandırılmasına , 1000 TL maddi tazminata ve 10.000TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ait “…” internet sitesinin 2001 yılında kurulduğunu, tüketiciler açısından bir hak arama platformu haline geldiğini, bütün kişi ve kurumlara eşit uzaklıkta olduğunu taraf tutmadan, şeffaf bir şekilde faaliyetlerini yürüttüğünü, siteye yapılan şikayet konularının cevap hakkının muhataplarına cevap kurumsal üye olup olmadığına bakılmaksızın tanındığını, bu hakkın ücrete tabi olmadığını, hiçbir firmanın cevap hakkının kısıtlanmadığını, şikayetçiye ilişkin bilgilerin de kendileriyle paylaşıldığını, müvekkilinin sadece tüketicilerin memnuniyetsizliklerini dile getirdikleri şikayetler açısından ortam/ yer sağlayıcı fonksiyonunu üstlendiğini, dava dilekçesinde belirtilen reklam içeriklerinin müvekkili firma tarafından oluşturulmadığını, ilgili reklam içeriklerinin … Inc firması tarafından o anki kullanıcının ilgi alanına göre belirlenerek oluşturulduğu, herhangi bir hukuka aykırı eylem, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet durumunun mevut olmadığını, tek bir içerik için tüm sayfanın erişiminin engellenmesi talebinin orantılılık ilkesine aykırı olduğunu, müvekkilinin davacı iddialarının aksine hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını , yer sağlayıcının yer sağladığı içeriği kontrol etme yükümlülüğünün de bulunmadığından bahisle, davacının erişim gengelleme talebinin ve haksız davanın reddine karar verilmesini talep ettiği bildirilmiştir.
YAPILAN YARGILAMA VE TOPLANAN DELİLLER
Dava 6769 sayılı SMK ve 6102 sayılı TTK hükümlerine göre açılmış, tescilli markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, kaldırılması, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olarak açılmış davadır.
Dosyada tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmış, özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeni ile bir marka patent sektörü uzmanı, bir rekabet hukuku uzmanı ve bir bilişim uzmanından oluşan heyetten rapor alınmıştır.
Mahkememize 26/02/2019 havale tarihi ile sunulan bilirkişi raporunda özetle; Davalı internet sitesinde davacı tarafın “…” markasına yer verilmiş olmasının marka hakkının ihlali olarak nitelendirilemeyeceği; dolayısıyla marka hakkına tecavüz veya haksız rekabetin gerçekleşmediği, … arama sayfasında “…” markasının aranması sonucunda …/… sayfasının ikinci sırada yer almasının davalı tarafın anahtar kelime tanımlamaları arasına “…” ibaresini eklemesi neticesinde oluştuğu; bu kullanımın dürüstlük kuralına aykırı bir ticari uygulama olması sebebiyle haksız rekabet olarak nitelendirilebileceği, sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; davalı site içeriğinde “…” markası altında reklam görüntülenmediğinden marka hakkına tecavüz teşkil eden bir eylemin olmadığı tespitinin …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş dosyasında tespit edilen rakip firma ve diğer reklamlar açısından tekrardan incelenmesini, marka sahibi firmalarının cevap hakkının ücretli kullanıldığına dair tespit raporunun incelenmesini ve bu doğrultuda tüketiciler için hazırlanan kayıt formundan değil firmalar için hazırlanmış olan kayıt bölümünden ücretsiz cevap hakkının kullanılıp kullanılamadığına ilişkin tespitin yapılmasını ve https://…/… URL adresinin sayfa kaynak görüntülemesi yapılarak “anahtar kelime” dışında “…” vb. şekillerde siteye gömülü bir şekilde yönlendirici kod olarak kullanıp kullanılmadığının tespitinin yapılması için ek rapor alınmak üzere dosyanın bilirkişi heyetine tekrardan gönderilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili de bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; … arama sayfasında “…” markasının aranması sonucunda müvekkile ait sitenin ikinci sırada yer almasının müvekkilin anahtar kelime tanımlamarı arasına “…” ibaresinin eklenmesi neticesinde oluştuğu; bu kullanımın dürüstlük kurallarına aykırı bir ticari uygulama olması sebebiyle haksız rekabet olarak nitelendirilebileceği yönündeki değerlendirmenin eksik inceleme neticesinde yapıldığını belirterek ek bilirkişi raporu alınmasını talep etmiştir.
Mahkememizce 02/05/2019 tarihli duruşmada, davalının ücret talebine ilişkin tespit dosyasındaki değerlendirmeler ve yönlendirici kod eşleşme, negatif eşleşmeye ilişkin tespitlerin yapılabilmesi yönünden davalıya ait bilişim sistemi incelenerek … reklam raporlarının geçmişe dönük olarak tespiti ile davacıya ait markanın … reklamlarında yönlendirici kod olarak kullanılıp kullanılmadığı hususunun değerlendirilmek suretiyle bilişim uzmanı bilirkişi görevlendirilerek ve yerinde inceleme yetkisi de verilerek … FSHHM’ne talimat yazılarak rapor alınmıştır.
… FSHHM aracılığı ile mahkememize sunulan bilirkişi raporunda özetle; tespite konu davalının bilişim sistemi ile firmalara veri madenciliği çözümü sunan bilişim firması olduğu, yapay zeka-uzman sistem yapılan ile otomatik sistem çözümlemesi yapılarak şikayetlerin içerisindeki anahtar kelimeler analiz edilmek suretiyle etiket verilerin(meta data) oluştuğu, Değişik İş dosyasında tespit yapan bilirkişinin internet arama motorunda …, … vs gibi aramalan yapımış olması ….com reklamında bu konu ile alakalı reklamları görmesine sebep tesşkil edebileceği, firmaların ücretsiz kayıt yaparak tüketicilere cevap verebildiği, kaynak kodlar içerisinde statik herhangi bir … kelimesinin geçmediği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
GEREKÇE
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 29/1(a) maddesine göre, “Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak”, 29/1(b) maddesine göre “Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek”, 29/1(c) maddesine göre “Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak” marka hakkına tecavüz sayılan fillerdendir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 7/2(a) maddesine göre, “Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması”, 7/2(b) maddesine göre “Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması”, 7/2(c) maddesine göre “Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması” fiilleri marka sahibinin talebi üzerine önlenebilir.
Aynı maddenin beşinci fıkrası kapsamında ise  belli şartlar altında başkasına ait markanın kullanılabileceğini yönünde istisnai bir hüküm bulunmaktadır. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 7/5 maddesi aynen “Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez: a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi, b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması, c) Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması” hükmünü amirdir.
Buna göre, 3. kişilerin dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde markayı 6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanununun 7/5 maddesine göre mal ve hizmetlere ilişkin açıklamalar kapsamında kullanması marka hakkına tecavüz teşkil etmemektedir.
Somut uyuşmazlıkta dava konusu … web sitesi, tüketicilerin, satın almış oldukları mal ve hizmetlerle ilgili olumlu veya olumsuz düşüncelerini belirttikleri online bir platform olarak faaliyet göstermektedir. Başka bir ifadeyle, dava konusu … web sitesinin esas faaliyet konusu, tüketicilerin çeşitli nedenlerle haksızlığa uğradıklarını ve mağdur edildiklerini düşündükleri ürünler hakkında, kaçınılmaz olarak bu ürünlerin markaları vasıtasıyla şikayetlerini kamuoyuyla paylaşarak ilgili markaların sahibi firmalar üzerinde bir nevi baskı unsuru oluşturması, tüketici mağduriyetlerini giderilmesi ve dolaylı olarak markaların ürün/hizmet standartlarının yükseltilmesi olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, tüketicilerin/kullanıcıların şikayet ve görüşlerini ifade edebilmek için firma isimlerini ve ürünlerin markalarını kullanmalarının bir zorunluluk arz ettiği ortadadır.
Dolayısıyla, … web sitesinde davacı marka ve logosunun kullanılmasının, sunulan hizmetin niteliği itibariyle zorunluluk arzeden, 6769 sayılı Kanunun 29. Maddesi anlamında mal ve hizmetlerin ayırt edilmesi fonksiyon ve amacına yönelik ticari bir kullanım olmadığı ve 6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanununun 7/5 maddesi kapsamında dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde” bir kullanım olarak değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Davacı tarafından, dava konusu … sitesinin veritabanında, “…” ibaresinin anahtar sözcük ve reklam sözcükleri olarak kullanıldığı, … reklam uygulaması kullanılarak kazanç elde edildiği, bu reklam uygulamasında “…” anahtar kelimesi kullanıldığı için davacı şirketin rakiplerinin sitelerine yer verilmesinin dürüstçe kullanımın sınırlarını aşar nitelikte olduğu ileri sürülmektedir.
Dava konusu … web sitesinin yapay zeka-uzman sistem yapılan ile otomatik sistem çözümlemesi yapılarak şikayetlerin içerisindeki anahtar kelimeler analiz edilmek suretiyle etiket verilerin(meta data) oluştuğu, değişik iş dosyasında tespit yapan bilirkişinin internet arama motorunda …, … vs gibi aramalan yapmış olması ….com reklamında bu konu ile alakalı reklamları görmesine sebep teşkil edebileceği, firmaların ücretsiz kayıt yaparak tüketicilere cevap verebildiği, kaynak kodlar içerisinde statik herhangi bir … kelimesinin geçmediği tespit edilmiş olup bu şekilde bir web sayfası için sunulan hizmetin ve ticari hayatın doğası gereği zorunluluk arz eden bir kullanım olduğu düşünülmektedir.
Sonuç olarak, dava konusu … web sitesindeki “…” markası kullanımının, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 7/5 maddesi kapsamında değerlendirilebileceği ve bu kullanımın davacının markalarından doğan haklara tecavüz teşkil etmediği kanaatine ulaşılmıştır.
Uyuşmazlık bağlamında irdelenmesi gereken diğer bir husus ise, somut olayda haksız rekabet koşullarının oluşup oluşmadığı hususudur. Haksız rekabet dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nda m.54 ve devamında düzenlenmiş ve rekabetin her türlü suistimali Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümlerince yasaklanmıştır. TTK m.54/2’de, “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” biçiminde haksız rekabet oluşturan fiiller genel olarak belirtilmiştir. TTK m.55’de ise başlıca haksız rekabet halleri örnekseme yoluyla sayılmıştır.
Buna göre haksız rekabetin oluşabilmesi için üç şart aranır:
Haksız rekabetten söz edilebilmesi için her şeyden önce rekabetin iktisadi alana ilişkin olması gerekir. Bir başka değişle, konusu gelir olmayan yani gelir sağlama faaliyetiyle ilişkili olmayan rekabet TTK anlamında haksız rekabet değildir.
İkinci olarak; haksız rekabet yarattığı öne sürülen fiilin iyi niyet kurallarına aykırılığı bulunmalıdır. Kaynağını Medeni Kanun’un 2’nci maddesindeki genel hükümden alan iyi niyet kuralının varlığı veya yokluğu her olayın özelliğine göre tespit edilecektir. Hukukumuzda iyi niyetin varlığı esastır, bu nedenle kötü niyet kanıtlanmalıdır. Ancak kötü niyetin varlığı her zaman delillerle kanıtlanamayacağından, özellikle fikri hak ihlalleri, iltibas gibi hallerde mahkeme tacirin basiretli olması gerektiği kuralını da dikkate alarak kötü niyetin varlığına kanaat getirebilir. Haksız rekabetin üçüncü şartı ise ekonomik çıkarların zarar görmesidir. İyi niyet kurallarına aykırı hareket neticesinde kişi zarar görmeli veya zarar tehlikesi içinde bulunmalıdır. Kanaatimizce bu zarar haksız rekabet neticesinde müşteri kaybı gibi husule gelen maddi zarar olabileceği gibi itibar kaybı gibi gayrı maddi zararı da kapsamalıdır.
Dosya kapsamında öncelikle 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”’ un ilgili maddelerine değinilmesi gerekmektedir.
5651 sayılı Kanun’ un Tanımlar Başlıklı 2. Maddesinde; İçerik sağlayıcının; “ İnternet ortamı üzerinden kullanıcılara sunulan her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel kişiler” olduğu, Yer sağlayıcının ise; “Hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten gerçek veya tüzel kişiler” olduğu belirtilmiştir.
5651 sayılı Kanun’un 4. Maddesinde, “içerik sağlayıcının internet ortamında kullanıma sunduğu her türlü içerikten sorumlu olduğu” belirtildiği halde, Aynı Kanunun 5. Maddesinde ise “Yer sağlayıcının, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü olmadığı” anılan 5. maddenin ikinci fıkrasında ise; “Yer sağlayıcının, yer sağladığı hukuka aykırı içeriği bu Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi hâlinde yayından çıkarmakla yükümlü” olduğu belirtilmiştir. Anılan Kanunun 8. Maddesinde “Erişimin engellenmesi kararı ve yerine getirilmesi” düzenlenmiş olup, “Erişimin engellenmesi kararının soruşturma evresinde hâkim, kovuşturma evresinde ise mahkeme tarafından verileceği” hüküm altına alınmıştır.
Anılan Kanun’un 9.maddesinin birinci bendinde ise; “ İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşların, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğe erişimin engellenmesini de isteyebileceği” (2) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişilerin taleplerinin, içerik ve/veya yer sağlayıcısı tarafından en geç yirmi dört saat içinde cevaplandırılacağı (3) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik hakları ihlal edilenlerin talepleri doğrultusunda hâkimin bu maddede belirtilen kapsamda erişimin engellenmesine karar verebileceği” hususları düzenlenmiştir.
5651 sayılı Yasa uyarınca yer sağlayıcı olan davalının, sitesinde yayınlanan tüm iddiaların maddi hukuk açısından doğru olup olmadığını araştırmasının beklenemeyeceği, davalı sitesinde belirtilen şikayetlerin gerçek olmadığını ispatlayan herhangi bir delilin de bulunmadığı, davalıya ait internet sitesine üye olmadan ve ücretsiz cevap hakkı tanınacağının da bildirildiği anlaşılmakla, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 54,40 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 18,50 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen tecavüz talebi yönünden 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen manevi tazminat talebi yönünden 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen maddi tazminat talebi yönünden 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 05/02/2020

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı