Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/176 E. 2021/37 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/176 Esas
KARAR NO : 2021/37

DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/03/2018
KARAR TARİHİ : 28/01/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkilinin … İli, … İlçesi, 482 ada, 1 parsel sayısında bulunan ve …’nun 07.07.1993 tarih 4720 sayılı kararıyla belirlenen kentsel sıt alanında kalan, … Kurulu’nun 14/07/1978 tarih ve 10538 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescili bulunan taşınmazın/yapının röleve, restitüsyon, restorasyon projelerini çizmiş olduğunu, davalılar ile davacının ortağı olduğu … Ltd. Şti. arasında imzalanan 26.09.2011 tarihli sözleşmeye göre davacının bahsi geçen taşınmazda yer alan kargir apartman ve dükkan vasfındaki yapının restorasyon ve çelik konstrüksiyon işini üstlendiğini, yapının 25.05.2012 tarihinde davalılara teslim edildiğini ve 03.09.2012 tarihinde yapı kullanım belgesi alındığını, yapı kullanım izin belgesi alındıktan sonra davalılar tarafından projeye aykırı imalat yapıldığını ve projenin izinsiz değiştirildiğini, davacının kendisine ait projelerin kullanımına ve yapının değiştirilmesine izin veya muvafakat vermediğini, bu sebeple esere-projeye tecavüz edilmesi nedeni ile tazminat talep ettiklerini, davalıların davacının eseri olan mimari projeyi izinsiz kullanarak davacının kanundan kaynaklanan mali ve manevi haklarına tecavüz ettiğini, davacının yapmış olduğu projelerin FSEK kapsamında eser niteliğine sahip olduğunu, davalıların yapmış oldukları hukuka aykırı işlemlerle davacının fikri haklarını ihlal ettiklerini, davacının mali haklarından çoğaltma ve işleme hakkının ihlal edildiğini, binanın fonksiyonunun karşı davalı tarafça değiştirildiğini, konut niteliğindeki yapı pansiyona çevrilmiş olmakla ortada teslim tarihine haiz bir bina dahi bulunmadığını, yapı sahibi … tarafından T C. Kültür ve Turizm Bakanlığı …’na verilen 05.11.2012 tarih ve 3387 kayıt sayılı dilekçede sahibi ve hissedarı olduğu taşınmaza ait Kurulun 08.06.2011 gün ve 4552 sayılı kararı ile projesi onaylanan ve … Belediyesince düzenlenen 03 09 2012 tarihli ve … sayılı Yapı Kullanma İzin Belgesi ile kullanımına izin verilen yapının son katındaki PVC doğramanın kalitesiz malzeme ve hatalı imalat nedeniyle 22.10.2012 tarihinde … sokağına düşerek tehlike yarattığım, yaptıkları inceleme sonucunda Kurulun PVC doğramalı bir projeyi onaylamayacağını söyleyen kişilerin yönlendirmesi neticesinde Kurula vermiş olduğu dilekçe ile bir örneğini aldığı projede son iki katın sabit cam şeklinde çizilmiş olduğunu, malzemesi konusunda bir bilgi olmadığını, alt katlarda detaylı olmasına rağmen bu katta detaylandırmadan Kurulca nasıl onaylandığını anlamadığını ifade ederek konunun sonuçlandırılmasını talep ettiğini, Yapı sahibi çektiğini, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığının 24.09.2014 tarihti kararında … İli, … İlçesi, … Mahallesi 482 ada 1 parselde bulunan taşınmazın ilave katların ön cephesindeki uygulamaların basit onarım kapsamındaki tamirat ve tadilatları aştığı anlaşıldığından Istanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 08.06.2011 tarihli kararıyla restorasyon projesine uygun hale getirilmesine karar verildiğini, dava tarihi itibarıyla TMMOB Mimarlar Odası Mimarlık Hizmetleri Şartnamesi ve en az bedel tarifesi uyarınca Röleve ve restorasyon projesi hizmet bedelinin tespitini talep ettiklerini, taraflarca mimari proje bedeli kararlaştırılmış olmadığından meslek odasının belirlediği ücret tarifesinin esas alınacağını, röleve ve restorasyon projesinin hizmet bedelinin maddi tazminatın esasını oluşturacağı kanaatinde olduklarını, restorasyon tadilat projesi sunumu öncesi röleve projesi hazırlanması KTVKK talebi zorunlu olduğundan röleve proje bedelinin de hesaplanması gerekeceğini, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ve tecavüz tarihinden itibaren ticari faiz uygulanarak 20.000 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminat talep ettiklerini, davacının fikri haklarına tecavüzün … Belediye Başkanlığı’nın 30 Haziran 2014 tarihli raporu ile kesinlik kazandığını, bu tarihten itibaren ticari faiz işletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacının davayı süresinde açmamış olduğunu, davadaki tüm taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacı ve davalılar arasında Yüklenici sözleşmesi imzalandığından FSEK hükümlerinin değil inşaat hukuku hükümlerinin uygulanması gerektiğini ve bu çerçevede görevsizlik itirazlarının bulunduğunu, davacının dava dilekçesinde haksız ve mesnetsiz beyanlarda bulunduğunu, yapı kullanım izin belgesi alındıktan sonra projeye aykırı imalat yapıldığı ve yapının izinsiz değiştirildiği iddiasının tamamen asılsız olduğunu, yapıdaki pvc plastik pencerenin 22.10.2012 tarihinde yapının önündeki park edilmiş arabanın üstüne düştüğüne ilişkin tutanakların mevcut olduğunu, yapılan zorunlu değişikliğin ileride oluşabilecek bir tehlikeyi önlemeye yönelik olduğunu, zorunlu değişiklikler için eser sahibinin izninin alınmasına gerek olmadığını, davacının nasıl bir zarara uğradığının açıklanması gerektiğini, davacının ayıplı ifa ve eksikliklerden kaynaklı işler nedeniyle … 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde davalı olduğunu, davalılar tarafından gerçekleştirilen değişikliğin yapı için zorunlu olduğunu, davalının niyetinin binayı büyütmek ve binanın özgün mimarisini ortadan kaldırmak olduğu yönündeki iddianın gerçek dışı olduğunu, davacının yetkilisi olduğu şirket ile davalılar arasında imzalanan sözleşmenin yüklenici sözleşmesi olduğunu, bu sözleşmeye göre taraflar arasında FSEK hükümlerinin uygulanamayacağını, davalıların binanın fonksiyonunu değiştirdiği ve pansiyona çevirdiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının çoğaltma ve işleme hakkının ihlal edildiği iddiasının hukuki dayanağının bulunmadığını ifade ederek davanın reddini talep ve beyan etmiştir.
Dosyada tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmış, özel teknik bilgi gerektirmesi nedeni ile bilirkişi raporları alınmıştır.
… Belediyesinin … tarih ve … sayılı yazısı ekinde, davaya konu taşınmazın, 11.11.2011 tarih ve …sayılı tasdikli projesi gönderildiği: Kültür ve Turizm Bakanlığı; … Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünün 07.05. 2018 tarih ve … sayılı yazısı ekinde, davaya konu taşınmaza ilişkin alınmış kurul kararları ve Rölöve-Restitüsyon ve Restorasyon projesinin gönderildiği; Kurulun 08.06.2011 tarih ve 4552 sayılı kararında, “… ili, … İlçesi, 24 pafta, 482 ada, 1 parselde bulunan tescilli yapıya ait güncel rölöve, restitüsyon ve 1. öneri cepheli restorasyon projesinin uygun olduğuna, Kültür ve Tabiat Varlıklarım Koruma Yüksek Kurulu’nun 22 03.2001 gün 680 sayılı ilke karan gereğince, uygulamanın kurul kararlarına uygun yapılması için uygulamanın mesleki denetim sorumluluğunun müellif mimar tarafından üstlenilmesine” karar verildiği görülmüştür.
Dosyaya sunulu Rötöve-Restitüsyon ve Restorasyon projelerinde müellif mimarın davacı … olduğu görülmektedir.
Taraflar arasında … 2. Noterliğinde …tarih ve … yevmiye no ile “… İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Sokağında Kain Tapunun 24 Pafta, 482 Ada, 1 Parsel Numarasında Kayıtlı Kargir Apartman Ve Dükkan Vasfındaki Binanın Kapsamlı Restorasyonunun Ve Çelik Konstrüksiyon İle ilave Edilmiş 2, Ve 3.Katların İnşaatının Yapılmasına Ait Yüklenici Sözleşmesi” tanzim ve imza edildiği; bu sözleşmeye göre; Mal sahiplerinin … ve …; Yüklenicinin … Ltd Şti olduğu;
-Sözleşmenin konusu’nun: … Belediye Başkanlığı ve T C. Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurula Müdürlüğü tarafından onaylı plan ve projelerine uygun olarak YÜKLENİCİ tarafından … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … Sokağında vaki ve kain tapunun 24 Pafta, 482 Ada, 1 Parsel Numarasında Kayıtlı Kargir Apartman Ve Dükkan Vasfındaki taşınmazın restorasyonu ve çelik Konstrüksiyon olarak ilave iki kat inşaatın yapılması olduğu;
-Proje müellifi Mimar …’in uygulama sırasında Mesleki Uygulama Sorumluluğu (MUS) hizmeti vereceği ve sözleşmede bundan sonra proje müellifi olarak anılacağı;
-Kesin kabul belgesinin, İşlerin sözleşme şartlarına göre yapılıp tamamlanmasından ve Yapı Kullanma İzin Belgesinin alınmasından sonra eksiksiz, hatasız ve kusursuz durumda mal sahiplerine teslim edildiğim tevsik etmek üzere mal sahipleri ve yüklenici arasında müşterek olarak tanzim ve imza edilen belge olduğu;
-İşin süresinin sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren 5 ay olduğu, Yapı kullanma izin belgesinin de 5 ayı takip eden ay içerisinde yüklenici tarafından alınacağı, doğal afetler dışında hiçbir mazeretle inşaatın süresinin geciktinlemeyeceği, gecikmesi durumunda cezai şartın getirildiğinin imza altına alındığı görülmüştür.
Davacı taraf dava dilekçesinde; yapının 25 05.2012 tarihinde davalılara teslim edildiğini ve 03 09.2012 tarihinde yapı kullanım belgesi alındığını belirtmekle birlikte, dosyada buna ilişkin belge olmadığı görülmüştür.
İstanbul 16. Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İŞ. sayılı dosyasına sunulan 04.12.2012 tarihli bilirkişi raporu dosya içerisine alınmış olup, raporda; “2. ve 3. katta dış cephe pencere doğramalarının çift camlı, manue! sürgülü, (elle sürülerek açılıp kapatılan) pvc doğrama olarak yapılmış olduğu, Manuel sürgülü pvc doğramaların genel olarak hareketli kanatlan kısa olarak Üst kasaya sadece 1,5-2.0 mm bindiği hatalı imal edilmiş, pencere kollarının iki ayrı tipte (Gönüne ve dıştan) takılmış olduğu, 2. kattaki bağımsız bölümün … sokağa bakan cephesinde bulunan sürgülü kanadın üst kasadan kurtulmuş, içeriye ve dışarıya düşecek durumda olduğu, 2. ve 3. katlarda … Sokağa bakan ışık aian cephesine takılan pve doğramanın 4cm kalınlığında normal camlı, sabit kanatlı (açılır kanadı bulunmayan ) büyük ebatlı iki ayrı çerçeve şeklinde, aralarında taşıyıcı ek profil konulmadan birbiri üzerine oturtularak montajının yapılmış olduğu, Dış Cephede; 2 ve 3 Normal ilave katlarda … Sokak cephesinde düşey ahşap lataların takılmamış olduğu, 2. ve 3, katlarda manuel sürgülü olarak pvc doğramaların genel olarak hareketti kanatların kısa olarak kasaya 1.2-2.0 mm bindiği, hatalı imal edilmiş olması sebebiyle pencere kanadının yüksekliği dikkate alındığında kanadın üst kasadan çok kolaylıkla kurtularak içeriye veya dışarıya doğru düşebileceği can ve mal emniyeti bakımından tehlike arz ettiği, Projede 2. kattaki bağımsız bölümde Yadigar sokağa bakan cephedeki balkon parapeti üzerinde görülen 30 cm yüksekliğinde, 1 cm kalınlığında cam korkuluğun takılmamış olması sebebiyle can ve mal emniyeti bakımından tehlike arz ettiği, yerine takılması gerektiği, merdiven kovasının Ağa Hamamı sokağa bakan ışık atan cephesine takılan pve doğramaların, montaj şekli ve cam kalınlığı ve standardı yönüyle de çan ve mal emniyeti bakımından tehlike arz ettiği acil olarak önlem alınması, tekniğine uygun olarak ahşap doğramadan, ısı camlı açılır kanatlı olarak değiştirilmesi gerektiği, dış cephede 2. ve 3, Kat pencere önlerine konan ahşap lataların kalitesiz (2.sınıf) malzeme ve kalitesiz bir İşçilikle montajlarının yapılmış olduğu” tespit ve değerlendirmelerinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
… 2. Asliye Ceza Mahkemesinin… E sayılı dosyasına sunulmuş 28.05.2018 kk tarihli bilirkişi raporu dosya içerisine alınmış olup, raporda; … Belediye Başkanlığı imar ve Şehircilik Müdürlüğü … tarih ve … sayılı cevabi yazısı ile söz konusu parselle ilgili olarak … tarih ve…sayı numarası ile restorasyon ruhsatı düzenlenmiş olup sonrasında …tarih ve … sayılı yapı kullanma izin belgesi tanzim edildiğinin belirtildiği, … Belediye Başkanlığı imar ve Şehircilik Müdürlüğü’nün 28.01.2013 tarih ve 20 sayılı Onarım Ön izin Belgesi Kapsamında Mimar … tarafından hazırlanan proje olduğu, taraflar arasındaki 26.09.2011 tarihli sözleşme inşaat yapım sözleşmesi mevcut olduğu, mimari proje müellifi olarak davacı …’in göründüğü, raporda; … 33 Noterliği’nin .. tarih ve … yevmiye numaralı Muvafakatnamesi ile Mimar …’in … İli, … İlçesi … Mahallesi … Sok, 24 pafta, 482 ada, 1 parselde bulunan yapının proje müellifliği haklarını 39819 sicil numaralı…’e devrettiği bilgisinin yer aldığı, …’in de proje müellifliğini …’den devraldığı, bu yapım işi sözleşmesi kapsamında bu kadar kısa sürede Rölöve-Restitüsyon ve Restorasyon projeleri hazırlanıp onaya sunulamayacağından, teknik olarak da yine …’in proje müellifi olduğu onaylı hazır projelerin yapım işi ile ilgili sözleşme yapıldığı anlaşıldığından, her ne kadar resmi kurumlar gereği mimari proje müellifliği … tarafından …’den devralındığı anlaşılmakla, taraflar arasında Mimarlık Hizmetleri Sözleşmesi olduğuna ilişkin bir bilgi ya da belge dosyaya sunulu olmadığından proje müellifliğini …’den devralan …’in yasal proje müellifi olduğu, taşınmazla ilgili yapım İşleri sözleşmesi mevcut olduğu ancak bu sözleşme içerisinde proje yapım işlerine ilişkin hükümlerin yer almayıp onaylı plan ve projelerine uygun olarak yüklenici tarafından yapım işi sözleşmesi olduğu, onaylı restorasyon projesindeki cephe uygulamasının detay hataları nedeniyle tehlike arz etmiş olduğu, bu nedenle tescilli yapı sahiplerinin ilk müellif … vasıtasıyla basit onarım izini alarak tehlike arz eden cepheyi ve doğramaları zorunlu nedenlerle yeniden tanzim ettiği; tescilli yapı sahipleri ve ilk müellif mimar …’in basit onarım izini dışına çıkarak 2863 sayılı yasanın ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun ilke kararlarına aykırı olarak basit onarım kapsamını aşan uygulamaların 2863 sayılı yasaya aykırı davranmış ise de zorunlu olarak can güvenliği açısından doğacak tehlikeleri gidermek açısından yapıldığı anlaşılan bu uygulamalarında kasıtlı bir davranış söz konusu olmadığı, ikinci müellif mimar … in proje müellefi ve işin yüklenicisi ve teknik uygulama sorumlusu olarak görevini ilgili yasalara ve mevzuata göre yapmadığı ve imalatı ayıplı olarak teslim ettiği” tespit ve değerlendirmelerinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememize sunulan 27/02/2018 tarihli heyet raporunda özetle; özellikle taraflar arasındaki sözleşme ve FSEK mevzuatı dikkate alındığında, davacının çizdiği projenin eser olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği yönünden incelemede; davacı mimarın onaylı Rölöve- Restitüsyon ve Restorasyon projelerinde müellif olarak isminin yer aldığı, Rölöve-Restitüsyon ve Restorasyon projelerinin FSEK md. 1/B ve FSEK md. 2 anlamında mimari proje olarak eser niteliği taşıdığı, yapılan değişikliğin tecavüz olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği yönünden incelemede, dosyada mübrez … 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin… E sayılı dosyasına sunulmuş 28.05.2018 tarihti bilirkişi raporundaki “onaylı restorasyon projesindeki cephe uygulamasının detay hataları nedeniyle tehlike arz etmiş olduğu, bu nedenle tescilli yapı sahiplerinin ilk müellif … vasıtasıyla basit onarım izini alarak tehlike arz eden cepheyi ve doğramaları zorunlu nedenlerle yeniden tanzim ettiği; tescilli yapı sahipleri ve ilk müellif mimar …’in basit onarım izini dışına çıkarak 2863 sayılı yasanın ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun ilke kararlarına aykırı olarak basit onarım kapsamını aşan uygulamalar yapmış ve 2863 sayılı yasaya aykırı davrandıkları, zorunlu olarak can güvenliği açısından doğacak tehlikeleri gidermek açısından yapıldığı anlaşılan bu uygulamalarında kasıtlı bir davranış söz konusu olmadığı; yönündeki tespitler de dikkate alınacak olduğunda, yapılan değişikliklerin fikri haklara tecavüz olarak değerlendirilemeyeceği, raporumuzun 4. Heyet İncelemesi ve Değerlendirme bölümünde yer verilen Yargıtay içtihatlarından da anlaşılacağı üzere, zorunlu tamirat, zorunlu tadilat gibi durumlarda yapılan değişikliklerde eser sahibinden izin alınmasının gerekli olmayabileceği, kaldı ki somut olayda malikler tarafından yapılan değişikliklerin zevk amaçlı değil de restorasyon projesindeki cephe uygulamasının detay hatalarından kaynaklanmış olduğunun anlaşıldığı, netıceten haklı sebepte yapıldığı düşünülen bu değişikliklerin fikri haklara tecavüz olarak değerlendırilemeyeceği, nihai takdiri mahkemeye ait olmak üzere, Sayın Mahkemece yapılan değişikliklerin tecavüz oluşturduğu ve davacının mali haklarının ihlali nedeniyle talepte bulunabileceği sonucuna varılacak olursa, bilirkişi görevlendirmesi kapsamında dikkat çekilen FSEK md. 68 kapsamındaki zararlarının tespiti noktasında, bu tür değişikliklere ilişkin olarak sektör uygulamaları doğrultusunda mimarın; Onarım Ön izin Belgesi alındığı tarih olan 28 01.2013 tarihi itibari ile 6.000,00-TL mertebesinde, Dava tarihi olan 26.03.2018 tarihi itibari ile, 9.500,00TL mertebesinde; bir ücrete hak kazanabileceği yönünde kanaat bildirildiği, taraf itirazları üzerine sunulan 05.11.2020 tarihli ek raporda aynı yönde görüş bildirildiği, kök rapordaki tespit ve kanaatlerinin değiştirilmeksizin tekrarlandığı anlaşılmıştır.
Dava 5846 sayılı FSEK kapsamında eser sahipliğine tecavüze dayalı ( 68.maddesi uyarınca) maddi tazminat ve manevi tazminata ilişkindir.
Eser Niteliğinin Değerlendirilmesi;
Yargıtay kararlarına göre, FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması”dır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Sübjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bîr fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için, sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bîr deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak, ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat esefleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
FSEK m.2’ye göre, “bedii vasfı bulunmayan her nevi teknik ve ilmi mahiyette fotoğraf eserleriyle, her nevi haritalar planlar projeler krokiler, resimler, coğrafya ve topoğrafya’ya ait maket ve benzerleri, her çeşit mimarlık ve şehircilik tasarım ve projeleri, mimari maketler, endüstri, çevre ve sahne tasarım ve projeleri” ilim ve edebiyat eseri sayılır. Görüldüğü üzere mimari proje, ilim ve edebiyat eseridir. FSEK m.4/b-3’e göre ise mimarlık eserleri de güzel sanat eseri olarak nitelendirilmiş bulunmaktadır. Bu hükümle korunan, doğrudan doğruya mimari yapının kendisidir. Plan, kroki ve maketler, her çeşit mimarlık ve şehircilik tasarım ve projeleri, mimari maketler bir estetik niteliği haiz olsun ya da olmasın FSEK m 4/b-4 anlamında mimarlık eseri olarak değil, FSEK 2/b-III kapsamında ilim ve edebiyat eseri olarak korunmaktadırlar. Mimarlık eserlerinin korunabilmesi için hususiyet taşıyan bir fikir ürünü olmaları gerekir. Mimari plan ve krokilerin korunması için sırf bir fikir çalışmasının ürünü olmaları yeterli iken bir binanın güzel sanat eseri olarak korunabilmesi için hususiyet taşıyan estetik bir yaratım olması gerekir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin emsal kararlarına göre; “…5846 sayılı FSEK’in 2/3. maddesine göre; ‘Bedii vasfı bulunmayan her nevi teknik ve ilmi mahiyette fotoğraf eserleriyle, her nevi haritalar, planlar, projeler, krokiler, resimler, coğrafya ve topoğrafyaya ait maket ve benzerleri, her çeşit mimarlık ve şehircilik tasarım ve projeleri, mimari maketler, endüstri, çevre ve sahne tasarım ve projeleri’ ilim ve edebiyat eserleri kategorisi içerisinde yer alır ve eser sayılırsa da, eser sahibi mimar, sadece estetik niteliği haiz ve güzel sanat eseri sayılabilecek olan mimari yapılarda kendisinden izinsiz biçimde meydana getirilen değişikliklere karşı çıkabilir. Buna karşın, mimari proje değiştirilmeksizin, estetik niteliği bulunmayan mimari yapıdaki değişikliğe, anılan mimari yapının projesini hazırlayan mimarın FSEK hükümlerine dayanarak engel olabilmesi mümkün değildir. Çünkü mimari projesi uygulanarak güzel sanat eseri vasfı bulunmayan bir mimari yapı inşa edilen mimarın, mimari yapı üzerinde FSEK tarafından korunan bir eser sahipliği hakkı bulunmamaktadır. Onun hakkı sadece kendi projesi üzerindedir…”
Öte yandan bir mimarın özgün bir yaratım meydana getirebilme olanakları diğer sanatlara göre bir çok kısıtlara ve sınırlamalara tabiidir. Bir mimar tasarımını gerçekleştirirken işverenin istek ve gereksinimleri, işverenin yatırım bütçesiyle bağlantılı olarak yapımda kullanılacak malzemenin sunduğu olanakları ve kısıtları, binanın inşa edileceği yerin topoğrafik, iklimsel vb. gibi özelliklerini göz önünde bulundurmak zorundadır. Ayrıca yapı bir kullanım amacına yönelik olduğundan, bir mimari projenin vücuda gelmesinde inşa edilecek yapının fonksiyonu da önemli bir diğer yönlendirici unsur olmaktadır. Herhangi bir mimar rastgele herhangi bir yere istediği projeyi yapmak durumunda değildir. Çünkü arazi kullanımlarına ve yapılaşma koşullarına yönelik kararlar imar planları ile verilmekte ve mimar bir arazi parçası üzerine projelendirme yaparken uygulama imar planları ile belirlenen koşullara uymakla yükümlü olmaktadır.
Bu durumda mimarın serbest yaratma alanını belirleyen, anılan koşullar içerisinde yüzey ve hacim oranlarını kullanışı, fonksiyon şemasını biçimlendirişi, malzeme kullanımı gibi somut, bağımsız, teknik ve bilimsel bir çalışma ve fikri emek sonucunda elde edeceği ürünün (mimari proje), belirlenen kriterlere göre “işlevsel” olması ile sahibinin hususiyetini yansıttığı “özgün-yaratıcı” bir çalışma olarak kabul edilmesi, yani “sübjektif koşul”u taşıdığı kabul edilmesi doğru olacaktır.
Dosya kapsamındaki deliller yapılan bilirkişi incelemeleri sonucunda; dava konusu Rölöve-Restitüsyon ve Restorasyon projelerinin her birinin FSEK’te korunan eser niteliğini taşıdığı, projenin FSEK. m. 2’de düzenlenen ( (FSEK md.2/3 uyarınca. Bedii vasfı bulunmayan her nevi teknik ve ilmi mahiyette fotoğraf eserleriyle, her nevi haritalar, planlar, projeler, krokiler, resimler, coğrafya ve topografyaya ait maket ve benzerleri, herçeşit mimarlık ve şehircilik tasarım ve projeleri, mimari maketler, endüstri, çevre ve sahne tasarım ve projeleri) ilim ve edebiyat eseri olduğu, eser sahipliği noktasında taraflar arasında çekişme olmamakla birlikte davacı mimarın onaylı Rölöve- Restitüsyon ve Restorasyon projelerinde müellif olarak isminin yer aldığı dikkate alındığında izahı yapılan mevzuat kapsamında eser sahibi olduğu sonucuna varılmıştır.
Yapılan değişikliklerin Eser sahipliğine tecavüz teşkil edip etmediği ;
Yapı maliki, zevk veya estetik amaçlı değişiklikler yapmak isterse, mimarın iznini almak zorunda olup, yapılacak değişiklikler zorunluluktan kaynaklanıyorsa izin almak zorunluluğunda değildir (Bkz, Doğrul, Gürkan Sefa, Mimarın Telif Hakkı, Ankara 2013, s.205).
Yargıtay haklı sebeplerin varlığı durumunda, mimari çalışmalarda izin alınmadan değişiklik yapılabileceğini emsal kararlarda kabul etmiş olup (Y.11. HD.’nin T. 25.10.2005, E. 2005/3748, K. 2005/10277) binanın sağlamlığı, emniyetinin sağlanması yanında binanın kullanım alanını büyütmek ve genişletmek için de zorunlu tadilat ve değişiklikleri yapabileceğini bu durumun eser sahipliğine tecavüz teşkil etmeyeceği kararlarda vurgulanmıştır.
Ayrıntıları yukarıda açıklandığı ve raporda da tespit olunduğu üzere; Eser niteliği taşıyan onaylı Rölöve-Restitüsyon ve Restorasyon projelerine aykırı uygulamaların … 2. Asliye Ceza Mahkemesinin … E sayılı dosyasına sunulmuş 28.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere; zorunlu olarak can güvenliği açısından doğacak tehlikeleri gidermek açısından yapıldığı, bu hususun pencerelerin yapı malikinin aracının üzerine düştüğüne ilişkin polis memurlarınca hazırlanan 22.10.2012 tarihli tutanakla da sabit olduğu, kasıtlı bir davranış söz konusu olmadığı, dikkate alındığında zorunlu değişik niteliğindeki uygulamaların eser hak sahipliğine tecavüz olarak değerlendirilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı sunulan rapor içerikleri, yapılan değişiklere ilişkin alınan tespit raporu ve ceza dosyasına sunulan tutanak ve bilirkişi heyet raporu bir arada değerlendirildiğinde; … 33 Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı Muvafakatnamesi ile dava dışı Mimar …’in davaya konu taşınmazın proje müellifliği haklarını…’e devrettiği, İstanbul Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulumun 08 06 2011 tarih ve 4552 sayılı karan ile … İli … İlçesi, 24 pafta, 482 ada, 1 parselde bulunan tescilli yapıya ait güncel rölöve, reslitüsyon, ve 1. öneri cepheli restorasyon projesinin uygun görüldüğü, taraflar arasında … 2. Noterliğinde … tarih ve … yevmiye no ile “… İli, … ilçesi, … Mahallesi, … Sokağında Kain Tapunun 24 Pafta, 482 Ada. 1 Parsel Numarasında Kayıtlı Kargir Apartman Ve Dükkan Vasfındaki Binanın Kapsamlı Restorasyonunun Ve Çelik Konstrüksiyon İle İlave Edilmiş 2, Ve 3.Katların İnşaatının Yapılmasına Ait Yüklenici Sözleşmesi” tanzim ve imza edildiği, bu kapsamda hazırlanan ve dosyaya sunulan Rölöve-Restitüsyon ve Restorasyon projelerinin eser niteliğinde olduğu ve davacının eser sahibi olduğu, davaya konu parselle ilgili olarak … tarih ve …sayı numarası ile restorasyon ruhsatı düzenlenmiş olduğu, sonrasında … tarih ve …sayılı yapı kullanma izin belgesi tanzim edildiği, her ne kadar davacı müellifi olduğu … ili … İlçesi 482 ada, 1 parsel sayılı tescilli eski eserde iskan belgesi edinildikten sonra projesine aykırı cephe uygulaması yapıldığını belirterek iş bu davayı açmış ise de 22.10.2012 tarihli polis memuru …Polis memuru …ve …tarafından müştereken tutulan Tescilli eski eser yapıdaki pencerelerin yapı malikinin aracının üzerine düştüğünü belgeleyen tutanak, ceza dosyasındaki bilirkişi raporu ve tespit raporundaki değerlendirmeler dikkate alındığında onaylı restorasyon projesindeki cephe uygulamasının detay hataları nedeniyle tehlike arz etmiş olduğu, bu nedenle tescilli yapı sahiplerinin ilk müellif …vasıtasıyla basit onarım izini alarak tehlike arz eden cepheyi ve doğramaları zorunlu nedenlerle yeniden yaptığı, zorunlu olarak can güvenliği açısından doğacak tehlikeleri gidermek açısından yapıldığı anlaşılan bu uygulamaların eser hak sahipliğine tecavüz olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna ulaşılmakla davacının sübut bulmayan eser sahipliğine tecavüze dayalı maddi ve manevi tazminat davalarının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının açmış olduğu maddi ve manevi tazminat davalarının ayrı ayrı REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 59,30 TL karar harcından peşin yatırılan 426,94 TL’nin mahsubu ile artan 367,64 TL bakiye karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13 maddesi uyarınca red edilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesap olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10 maddesi uyarınca red edilen manevi tazminat üzerinden hesap olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan: 22,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/01/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸

Bu belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.